26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 24 Nisan 2017 10 Maastricht’e ‘Heee’, Kopenhag’a ‘Iıh’... T ırmık’ta bugünkünün benzeri yazılar yayımlandı, biliyorum. Ama onlar büyük ölçüde öngörüydü, tahmindi, çıkarımdı. Bugünse Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerinde bir dönemeçteyiz. Referandum oldubittisinden sonra Tayyip Erdoğan ve tayfası AB konusunda somut adımlar atmaya hazırlanıyor... Türkiye solunun bir kesiminde AB’yi bir “emperyal güç” olarak tanımlamak ve Türkiye’nin AB’ye katılımını baştan reddetmek epeydir sürüp giden bir tavır. Bunu çok da ciddiye almak, tartışmayı o eksende sürdürmek kanımca anlamlı değil. AB’nin bugün “şirketler Avrupası” olduğuna bakıp, AB’yi “Emeğin ve katılımcı demokrasinin Avrupası”na dönüştürmek için çalışan, mücadele eden, örgütlenenleri gözardı etmek, hatta yok saymak nasıl anlamlı olabilir ki? Hele Türkiye’nin sırtını AB’ye, yüzünü Putin oligarşisine, Suudi ve Katar monarşilerine dönmeye yöneldiği bu günlerde AB Türkiye ilişkilerini reddetmek, sakat da olsa, eksikli, kusurlu da olsa Türkiye’deki demokrasiye de veda anlamına geliyor. Erdoğan’ın ve takımının da düşleri, gelecek planları bu değil mi? HHH Avrupa Birliği’nin deyim uygunsa iki anayasası var: Maastricht kriterleri ve Kopenhag kriterleri. Maastricht kriterleri AB’nin ekonomik anayasası. Maastricht sözleşmesinde açık seçik belirtiliyor: Serbest piyasa ekonomisini benimsemeyen ve kısıtsız uygulamayan bir ülke AB üyesi olamaz. Kendi ulusal yasalarında sosyal devlet, işçilerin sendikalaşma hakkı, ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti alma hakkı gibi “eskiden kalma” kurallar, kurumlar, kazanımlar, yasalar bulunan ülkelerin, kamuyu bu yüklerden arındırması, serbest piyasa ekonomisinin kısıtsız, devlet müdahalesine uğramadan işlemesini sağlaması öngörülüyor. Bu konuda AB’nin lokomotif ülkeleri olan Almanya, Fransa, Hollanda’da bu çoktan sağlandı. Geri kalanları da Maastricht kriterlerini yerine getirecek adımları bazen hızlı, bazen yavaş attılar, atıyorlar... Ancak AB’nin ikinci bir anayasası daha var: Kopenhag kriterleri. Kopenhag kriterleri AB’nin demokrasi, özgürlük, hukuk ve siyasal işleyiş kurallarını belirliyor. AB üyelerinin Kopenhag kriterlerini de benimsemeleri ve uygulamaları bir zorunluluk. Uymayan üye olamaz, üyeyse sert uyarılır. Uymamakta ısrar ederse üyeliği askıya alınır. HHH Erdoğangillerin Maastricht kriterleri ile hiçbir sorunları yok. O kriterleri gönülden, yürekten benimsiyorlar. AKP’nin küresel kapitalizmle tam bütünleşmiş bir “siyasal İslam” partisi olarak doğduğu, yürüdüğü ve yürümekte olduğu gözardı edilmezse Maastricht kriterleriyle uyumu kimse için şaşırtıcı olmaz. Buna karşılık Kopenhag kriterleri Erdoğangiller için sahici bir karabasan. Demokrasinin derinleşerek işlediği, hukuk devletinin kâğıt üstünde kalmadığı, düşünce, basın ve şiddet içermeyen gösteri yürüyüşü özgürlüklerinin kısıtsız olduğu bir ülke ile Erdoğangillerin siyasal zihniyet ve hedeflerini bir arada düşünmek mümkün mü? “İdam kabul edilirse Türkiye’nin AB üyeliği biter” uyarılarına rağmen Erdoğan’ın “İdam da idam” diye tutturmasının salt kişisel saplantılardan ve hastalıklı bir ruh halinden ibaret olduğunu mu düşünmeliyiz? Yoksa AKP elebaşı kadrolarının düşlediği “Maastricht kriterlerinin alabildiğine uygulandığı, Kopenhag kriterlerinin ise resmen çöpe atılmasa bile buzdolabının en dibindeki derin dondurucu bölüme konduğu bir Türkiye”ye ulaşmak için idam ısrarı mükemmel bir bahane değil mi? Peki AB Maastricht’e gönülden uyan, Kopenhag’ı yok sayan bir Türkiye’yi kabul eder mi? Şirketler Avrupası eder. 12 Eylül faşizmini kabul ettiği gibi, bunu da kabul eder. Bir başka Tırmık’ta bunu irdelemek üzere bugün noktayı buraya koyalım... ROBOSKİ’YE YERLEŞMİŞTİ Barış aktivisti Yaylalı tutuklandı Şırnak’ın Uludere ilçesinde hakkında yakalama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan barış aktivisti ve vic dani retçi Yannis Vasilis Yay lalı tutuklandı. Roboski katli amı yıldönümünde gözaltına alınıp serbest bırakılan Yay Yaylalı lalı hakkında, savcılık tarafından itiraz edilmesi üzerine Şırnak Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tu tuklama kararı verildi. Dihaber’de yer alan ha bere göre, Uludere Adliyesi’nde SEGBİS üze rinden Şırnak Sulh Ceza Mahkemesi’ne bağla nan Yaylalı’ya mahkeme kararı okundu. Yayla lı, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “halkı kanun lara uymamaya teşvik etmek” ve “örgüt pro pagandası” yaptığı gerekçesiyle tutuklanarak Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. Yay lalı, Roboski köyünde savaş uçakları tarafın dan gerçekleştirilen bombardımanda yaşamını yitiren 34 yurttaşın aileleri ile dayanışmak için köye yerleşmişti. l Yurt Haberleri haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ FETÖ suçlaması TÜGVA’ya sıçradı Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek Öğrenim Koordinatörü Türkiye Evleri Sorumlu su Esad Erdoğan ile yurt müdür yar dımcısı olan kardeşi Ekrem Erdoğan, FETÖ üyeliği suçlamasıyla tutuklan dı. Erdoğanlar’ın tutuklanmasına ör gütün kriptolu mesajlaşma progra mı ByLock kullanıcısı oldukları iddi ası gerekçe gösterildi. TÜGVA’nın Yüksek İsti şare Kurulu üyelerinden biri ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan. CANAN COŞKUN İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Ör gütlü Suçlar Soruştur ma Bürosu’nun yürüttüğü FETÖ/PDY soruşturma kapsamında Cumhurbaş kanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu üyesi oldu ğu TÜGVA’nın Yüksek Öğrenim Ko ordinatörü Türkiye Evleri Sorumlu su Esad Erdoğan ile yurt müdür yar dımcısı olan kardeşi Ekrem Erdoğan, 20 Nisan’da İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandı. ‘Hükümetle çalıştım’ Esad Erdoğan savcılık ifadesinde, “Hayatımın hiçbir döneminde Fethullahçılara ait bir dernek, vakıf, dershane, yurt veya okulda bulunmadım. Üzerime bulunan hatta ByLock programının çıkması tamamen bir yanlışlıktan ibarettir. TÜRGEV’in bir kolu olan TÜGVA isimli vakıfta uzun yıllardır gönüllü olarak hizmetlerde bulunuyorum. Bu kapsamda 28 Şubat TÜRGEV’in kardeş vakfı Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) çalışanları FETÖ üyesi oldukları iddiasıyla tutuklandı. Yönetici pozisyonundaki iki kardeşin ByLock kullanıcısı olduğu öne sürüldü Alternatif organizasyon TÜGVA, 2012’deki organizasyonunda o dönem Başbakan olan Erdoğan’ın Fethullah Gülen’e “Gurbet hasrettir” sözleriyle “Türkiye’ye dön” çağrısı yaptığı Türkçe Olimpiyatları”nın alternatifi olan “Uluslararası Öğrenci Buluşması’nı organize ediyor. Erdoğan ailesine akraba olan İsmail Emanet’in başkanı olduğu vakfın mütevelli heyetinde de AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun oğlu İsmail Karaosmanoğlu bulunuyor. 2015 tarihinde katıldığım eylemde de FETÖ ile alakalı ciddi bir işlem ve darbe hazırlığı yokken biz bunlara karşı olduğumuzu ve zararlı bir kuruluş olduğu yönünde açıklamalarımız olmuştu. TÜGVA ile katıldığım pek çok programda hükümette görev alan kişilerle çalışmalarım olmuştu. Bunun dışında gençliğimden beri AKP’de İlim Yayma Cemiyeti, MÜSİAD ve TÜRGEV’de bizzat hazırladığım programlar ve katıldığım çalışmalar vardır. Bunların hiçbiri FETÖ ile bağlantılı kuruluşlar olmayıp tamamen bu yapıya karşı çıkan birimlerdir” dedi. 3 hatta ByLock iddiası Erdoğanlar, savcılık ifadelerinin ardından “silahlı terör örgütüne üye ol ma” suçundan tutuklama istemiyle İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi. Hâkimlik sorgusunda ByLock programını indirmediğini ve kullanmadığını savunan Esad Erdoğan, “28 Şubat 2015 tarihinde FETÖ aleyhine düzenlenen eyleme katıldım. Burada konuşma yaptım, basına yansıdı. 15 Temmuz’da da Atatürk Havaalanı’na gittim. Darbe günü mücadele ettim. Bank Asya hesabım yoktur” dedi. Kendi adına kayıtlı 3 hattında ByLock yüklü olduğu iddia edilen Ekrem Erdoğan ise hâkimlik sorgusunda, ByLock kullanmadığını belirterek, “Bu örgütten her zaman uzak durmuşumdur. Belirtilen telefon hatlarından birini anneannem kullanmaktadır ve akıllı telefon değildir. Daha önce FETÖ’yü mali şubeye iki defa şikâyet ettim” ifadelerini kullandı. Avukatları da Erdoğanlar’ın AKP Gençlik Kolları’na üye olduklarını belirterek, “ByLock kullandıklarına ilişkin tespiti kabul etmiyoruz, araştırılmasını talep ediyoruz. Bank Asya’da hesapları yoktur. Okullarında okumamışlardır, burs almamışlardır. Gazete dahi almamışlardır” dedi. Yargıç Özgür Kökten de kararında, Esad Erdoğan’ın 20 Ağustos 2014’te, Ekrem Erdoğan’ın da kendi adına kayıtlı olan hatlarından 28 Eylül 2014, 19 Mayıs 2015 ve 24 Ekim 2015’te ByLock programını kullandığını iddia etti. Şüphelilerin, ByLock üzerinden örgüt liderlerinden ve örgüt yöneticilerinden emir ve talimat alarak süreklilik ve etkinlik arz edecek şekilde örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer aldıklarını savunan yargıç Kökten, bu şekilde FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üyesi olma suçunu işledikleri yönünde kuvvetli şüphe bulunduğunu kaydetti. Erdoğanlar’ın kaçma şüphesi bulunduğunu ileri süren Kökten, tutuklanmaları yönünde karar verdi. İlişkisi kesildi TÜGVA Medyaİletişim Koordinatörlüğü, Esad Erdoğan’ın vakıfla ilişiğinin 1.5 hafta önce kesildiği bilgisini verdi. Erdoğan’ın yerine ise Suat Kır getirildi. Şırnak’ta 2 şehit daha ALEVİMEZARLARINA SALDIRIYA TEPKİ BÜYÜYOR Çirkin eller Bölgede 5 gündür süren operasyonlarda şehit sayısı 6’ya yükseldi yine işbaşında Turgut Kurtçu Efe Osman Apaydın Şırnak’ı kuzeyinde yer alan BestlerDereler bölgesinde hava destekli yürütülen operasyonda 5. güne girilirken, dün sabah çıkan çatışmada ağır yaralanan 2 asker helikopterle götürüldükleri Şırnak Devlet Hastanesi’nde şehit oldu. Operasyonda 5 asker de yaralandı. Bölgede süren operasyonlada şimdiye kadar 6 asker şehit oldu, 37 PKK’li öldürüldü. DİYARBAKIR ŞEHİDİ UĞURLANDI Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çı kan çatışmada yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede şehit olan Uzman Çavuş Mehmet Özal, memleketi Hatay’ın Dörtyol ilçesinde Mehmet Özal düzenlenen törenle toprağa verildi. Şehidin annesi Rukiye, babası Yılmaz ve kardeşleri tabuta sarılarak gözyaşı göktü. Çocuk bayramında Gaziydi şehit oldu Dünkü çatışmalarda şehit düşen 26 ya babasını toprağa verdişındaki Jandarma Uzman Çavuş Efe Os man Apaydın, Niğde Şahinali mahallesi Şehit Zekai Çamur sokak üzerindeki baba ocağına acı haber ulaştı. Şehidin Eşi Şırnak’ın Uludere ilçesi BestlerDereler Bölgesi’nde düzenlenen operasyonda, PKK’lilerin açtığı ateş Meltem ve 4 yaşındaki oğlu Hasan Bora ve yeni doğan çocuğu Mustafa’nın ise Niğde’de yaşadığı bildirildi. Şehit Efe Osman Apaydın’ın, geçen yıl bir çatışmada yaralandığı, tedavisinin ardından tekrar göreve gittiği öğrenildi. Dün şehit olan Jandarma Uzman Çavuş sonucu şehit olan 13 yıllık asker jandarma uzman çavuş Turgay Uğantaş (33), Kırıkkale’de son yolculuğuna uğurlandı. Eşinden 4 yıl önce boşanan şehit Uğantaş’ın cenazesine 8 yaşındaki oğlu Yiğit de katıldı. Sakinleştirici iğne ile ayakta duran Zühre ve Cemal Uğantaş çifti oğullarının ardından gözyaşı döktü. Baygınlık geçiren anne Zühre Uğantaş’a, ambulansta müdahale edildi. Turgut Kurtçu’nun Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesi Cambazdere Mahallesi’ndeki ba Kuzey Irak’a hava harekÂtı DÜZENLENDİ ba ocağına ateş düştü. Acı haberi alan şehidin babası Ahmet ve annesi Yasemin Kurtçu sinir krizleri geçirirken, şehidin evine ay yıldızlı Türk bayrağı asıldı. Kurtçu’nun 2 ve 4 yaşında iki çocuğu ol Kuzey Irak’ın Zap ve Gara bölgelerinde eylem hazırlığındaki teröristlerin kullandığı sığınak ve mağaralara TSK tarafından hava harekâtı düzenledi. TSK’den yapılan açıklamada, 22 Nisan va Kuvvetleri’ne ait savaş uçakları ile hava harekâtı düzenlendiği belirtilerek, eylem hazırlığında olduğu tespit edilen bölücü terör örgütü mensuplarınca kullanılan 2 mağara, 2 sığınak ve 4 silah mevzii duğu, eşi Özge ile beraber Şırnak’ta yaşa 2017 tarihinde akşam saatlerinde Irak’ın nin ateş altına alınarak imha edildiği kay dığı öğrenildi. l Yurt Haberleri kuzeyi Zap ve Gara bölgelerine Türk Ha dedildi. l DHA Hatay’ın Arsuz ilçesinde Gözcüler Mezarlığı ve Hacı Ahmetli Mahallesinde, geçen hafta Alevi yurttaşlara ait 10 adet mezar ve 1 türbenin tahrip edilmesine tepkiler sürüyor. Tahrip edilen mezarlar ve türbede incelemede bulunan Ehli Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) Başkanı Ali Yeral ve yönetimi, Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha’yı ziyaret etti. Hatay ve Arsuz’da yüzyıllardır bir inanç zenginliği olduğunu ve bu inançların kardeşçe yaşadığını söyleyen Yeral, bölgede barış ve huzurun bozulmasına izin vermeyeceklerini vurgulayarak, “Hatay, Türkiye’ye ve Ortadoğu’ya örnek bir kent. Burada hiçbir Alevinin Sünni kardeşiyle; hiçbir Müslümanın Yahudi, Ermeni, Hıristiyan vatandaşıyla; hiçbir Arap’ın Türk, Kürt, Ermeni ile sorunu yoktur. Şu ana kadar alacak verecek meseleleri ya da bireysel nedenler dışında kabirlere saldırı duymadık. Referandumun ertesi gününde olması da burada çirkin ellerin, provokatörlerin iş başında olduğu hissiyatını bizde uyandırdı. Yetkililerden temennimiz, inançlara yönelik bu çirkin saldırılara tedbirler almaları ve saldırganları en kısa zamanda yakalayıp adalete teslim etmeleridir” dedi. ‘Olayın takipçisiyiz’ Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha da, “Bölgede bir inanç zenginliği ve bu inançların, bu kültürlerin yüzyıllardır uyum içerisinde birlikteliği var. Şimdi provokatif sonuç doğurabilecek bu tür eylemler bizleri üzdü. İlçe halkını da tedirgin etti. Bunlar münferit olaylar olabileceği gibi, provokatif amaçlı olaylar da olabilir. Farklı emelleri olan insanların da çirkinliği olabilir. Bu karanlık oyuna gelmeyeceğiz ve izin vermeyeceğiz. Biz emniyet birimlerimize, jandarma kuvvetlerimize inanıyoruz. Bizler bu hassas konunun meydana geldiği ilk andan itibaren kesintisiz yakın takipçiyiz” diye konuştu. l İSKENDERUN / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear