28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 16 Nisan 2017 6 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 168 gündür özgürlüğünden yoksun... GALATASARAY’DA 629’UNCU BULUŞMA Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydan’ında 629’uncu kez bir araya geldi. Eylemde, üzerine kımızı karanfiller ile “Barışı” simgeleyen beyaz tülbendin bırakıldığı, “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılarak, kayıpların fotoğraflarının bulun duğu dövizler taşındı. Eyleme, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da destek verdi. Grup bugün yapılacak referandumla ilgili olarak kararlarını da açıklayarak, 14 Nisan 1995 yılında Hakkari’nin ilçesi Yüksekova’da gözaltında kaybedilen Kadir Kerimoğlu’nun akıbetini sordu. l İSTANBUL / Cumhuriyet Gazi’de dur ihtarına uymayanlara polis ateş açtı, araçtaki gençlerden ikisi öldü. Kurtulan genç ehliyeti olmadığı için paniklediğini söyledi. Aileler isyanda: OHAL deyip işin içinden çıkacaklar İstanbul Sultangazi’de, Gazi Kent Ormanı’nda ehliyetleri olmadığı için kaçan bi ri, 18 dördü 17 yaşında 5 gencin içinde bulunduğu araç polisler ce tarandı. Gençlerden ikisi yaşa mını yitirdi. Biri ağır olmak üze re ikisi yaralan dı. Saldırıdan ya ra almadan kurtu lan genç ise gözal tında, ifadesi alın dıktan sonra ser ZEHRA ÖZDİLEK best bırakıldı. Gazi Cemevi’nin morguna konulan Ba rış Kerem ve Oğuz han Erkul, bugün memleketlerine uğurlanacak. Gazi Cemevi’nde bir araya gelen acılı aileler, gözyaşla rına boğuldu. Hayatını kaybeden Barış Kerem’in dayısı Özgür Al tınışık, “Bu çocukların hepsi lise üçüncü sınıfta okuyorlardı. Terö rist değiller. Yeğenim boynundan, boğazından, karnında ve bacağın da vurulmuş. Karnında 3 kurşun var. Kafatası yoktu çocuğun. Bu kadar mı vicdansızlar. Kim vere cek bunun hesabını. OHAL deyip işin içinden çıkacaklar” diye is yan etti. Gazi Mahallesi Baraj Yolu’nda önceki akşam saat 22.00 sırala rında meydana gelen olayda iddi aya göre polis, D. E.’nin kullandı ğı otomobile ‘dur’ ikazında bulun du. Ancak araç hızla uzaklaşma ya başladı. Polisler, Mimar Sinan Kent Ormanı önünde aracı ateş açarak durdurdu. Otomobildeki Oğuzhan Erkul (17), Barış Kerem (17) hayatını kaybetti. Ramazan Altürk (18) ve D. E. (17) ise yara landı. D.E, dün taburcu edilirken Altürk’ün ise hayati tehlikeyi at lattığı bildirildi. B. Y. (17) ise bir süre gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. 25 ile 30 el silah sesi B.Y, emniyette verdiği ifadede Gazi Kent Ormanı’nda alkol aldıktan sonra D.E’nin aracına bindiklerini belirterek D.E’nin polis Vedat ARIK Dün gece vurulan Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un cenazeleri bugün Gazi Cemevi’nden memleketlerine uğurlanacak. leri görünce yavaşladığını kaydetti. B.Y, arkadaşlarına orada bekleyen polislerin trafik polisi olmadığını söylediğini ifade ederek, “Polisin yanında durmasını söyledik. Polislerin yanına yaklaştığımızda polis durmamız için işaret etti. Polislerin bizi görmesi için camı açtım, polisler 510 saniye içeriyi gördüler. D. bir anda gaza basarak kaçmaya çalıştı. Aracın kaldırımın üzerine çıkıp durması üzerine başımı eğdim, 2530 el silah sesi duydum. Arkadan Ramazan ‘Vuruldular çabuk hastaneye sür’ dedi D’ye. Toplum Tıp Mer kezine vardığımızda Oğuzhan ve Ramazan’ı içeri aldılar. Barış’ı ise Gazi Hastanesi’ne gönderdiler” diye konuştu. ‘Ehliyeti olmayana böyle mi yapıyorlar’ Hayatını kaybeden Barış Kerem’in dayısı Özgür Altınışık, Barış’la iki gün önce Antalya’dan geldiklerini belirterek çocukların doğum günü kutlaması için baraja gittiklerini söyledi. Çocukların saz çalıp türkü söylediğini belirten dayı Altınışık, “Dönerken de polis vuruyor. Arabanın lastiğine ateş edip yine o aracı durdurabilirlerdi. Doğuda nasıl Kürtleri katlediyorlarsa Gazi Mahallesi, Okmeydanı, Armutlu’da da Alevilere yönelik bir katliam yapıyorlar” dedi. Barış Kerem’in tek çocuk olduğunu dile getiren Altınışık, “Canımız yanıyor, bir evin bir oğlu, babası Almanya’da Türkiye’ye giremiyor. 1415 yıldır orada yaşıyor. İki senede bir babasının yanına gidiyordu. Annesi burada onu büyütmek için gecesini gündüzünü verdi. Ehliyeti olmayan her insana böyle mi yapıyorlar. Burada Toplum Merkezi’nde doktorlar bile bakmamış, kaçmışlar. Polisler önünü ablukaya almıştı” diye konuştu. Doğum günü kutlaması Hayatını kaybeden Oğuzhan Erkul’un arkadaşı Yetiş Çağlayan Akdoğdu, “Olayın olduğu gün 16.00 sıralarında Oğuzhan ile görüştüm. Benden doğum günü kutlaması yapacaklarını söyleyip fotoğraf makinemi istedi. Akşama haberi duyunca şoke oldum. Öyle temiz bir çocuk ki anlatamam, çok şaşırdım. D.’nin sırtında iki saçma yarası var” dedi. l İSTANBUL Bugün çıkacak sonuçta ne etkili olacak? Bir tartışmaya çağrı Oyunuzu kullandınız, kullanmayanları da kullandırdınız, hatta birkaç kişiyi de ikna ettiniz... Yurttaşlık görevi bu. Rahat olun, sonuç ne çıkarsa çıksın, hiçbir şeyin sonu değil, hiçbir şeyin de yepyeni başlangıcı değil. Türkiye zor bir ülke. Cehaletle savaş yapılmamış, düşünün 5 yıllık eğitimi bile siyasiler 1997 askeri zorlamayla kabul etmişler. İte kaka 8’i çıkartılmıştı! O dönemde milletin ortalama okul yaşı 5’in altındaydı! Düşünün! Çünkü sağcı iktidarlar cehaleti manipülasyona alışmışlar, alavere dalavere yutturmaca... Şimdi ortalama okullaşma yaşı 7 gibi! 4+4+4 ile önemli bir kesim için okula gitme zorunluluğu dörtte kaldı! Şüphesiz her şeyi salt eğitimle açıklayamayız, insanın toplumsal yaşamda edindiği deneyimlerin verdiği bir bilgidavranış da var. Bu, her zaman manipülatörlerin istediği gibi sonucu vermez. Toplum bir bakmışsınız can alıcı anlarda beklenmedik bir bilgelik sergiliyor. İki temel davranış Ama yine de olayların birbiriyle karmaşık ve zor ilişkilerinden doğruya yakın sonuçlar çıkartıp davranış türü geliştirmek için kısa bir analiz yeteneği gerek. İnsanın davranışlarında belki iki temel model var. İlki, özellikle de kısa vadeli çıkarlarına göre... İkincisi de, yine çıkarlarını gözetir, ama bunu daha geniş bir zamana yayar ve yanına, ülkeyi, toplumsal bir arada yaşamayı, derin hoşgörüyü, demokrasi ve insan hakları gibi ilkeleri koyarak, orta vadeli gelecek açısından davranır. Kararlarını ucundan sorgular ve nelere yol açabileceğini biraz görür. Büyük çoğunluk günlük yaşar. En temel ihtiyaçları çerçevesinde (barınma, yemekiçmek, iş, üreme) hareket eder ve bu ihtiyaçları için araçları gereçleri çoğaltmaya çalışır. Şüphesiz bu en temel ihtiyaçların yanında güçlü bir inanç meselesi de yerleşmiştir. İnancın güçlü kökleri panya yürütüldü. Bunu bir aydınlatma kampanyası gibi görmek mümkün. Benim için bu daha çok “düşüncelerde başka seçenekler oluşturma” çağrısı anlamına geliyor. Geçen gün dostlarla sohbette şöyle dedim: Sonuçta ne etken olacak? Son bir ay sarf edilen büyük emek üzerinde düşünelim. Kısa vadeli amaca yönelikti bu. Fakat böyle saflaşmaların tırmandığı, görüşlerin keskinleştiği zamanlar, belki de amaca ulaşmak için en zor anlar. Diyaloglar zorlaşıyor. İnsanların inançları ve tercihleri ön plana çıkıyor. Dinlemesi, düşünmesi, başka tercihleri görmesi zor. Belki de insanın en çok kepenkleri kapattığı anlar... Bu çalışmayı çok daha akıllıca ve her şeyin dinginleştiği, çatışmacı durumların geri plana itildiği ve diyalogların daha çok mümkün olduğu geniş zamanlarda sürdürmeli. Şöyle düşünüyorum: Eğer bir sağduyulu sonuç ortaya çıkacaksa, bunda esas olarak, şu son bir aydaki karınca gibi çalışmadan çok, toplumun daha önce ulaştığı kararlar ve tercihler belirleyici olacak. Eğer öyleyse hepimizin önünde uzun vadeli ve soluklu bir “cehaletle mücadele” var. Ben bunu daha çok, insanların tartışmalı, seçenekli düşünme becerisi, olayları birbiriyle ilişkilendirme ve sonuç çıkartarak tercihi belirleme yeteneği kazanması olarak görüyorum. Mesele evethayır’ın ötesinde, gel bu tarafa, bu görüşleri benimse değil. Peki ne? İnançla değil bilgiyle hareket et, etraflı düşün, terazinin kefelerini kullan, tartölçbiç, öyle karar ver! Kararın ne olursa olsun! Var mısınız Türkiye çapında uzun soluklu böyle bir çalışma modeli geliştirmeye? ELİMİN ALTINDAKİ KİTAPLAR İnancın aynı zamanda kişilere yönelik de güçlü bir yönü olduğunu bilelim. Belki kendini özdeşleştirir veya yarınının güvenini onda ve politikalarında görür. Bu köklü bir inanca dönüşebilir. Köklü inançlar pek çok konuda önümüze çıkar. Mesela Nuh deyip Peygamber dememek de belki köklü inançlarla ilgili olabilir. Şüphesiz ki cehalet tüm köklü inançları besleyen damardır. Son bir aydır müthiş bir kam Bir sürü kitabı karıştırıyorum şu sıralarda: Cumhuriyet Işığında (Özlem Özdemir); Sorunlarla Yüzleşmek (İlker Başbuğ); Mustafa Kemal’in İsyan Muhtırası (Kerem Çalışkan); Şanlı Kanlı Yıllar (Hıfzı Topuz); Şam Kapıları (Lieve Joris); Erken Uyarı (Hanefi Avcı); Saray Rejimi (Deniz Yıldırım); Coğrafya Tarihi, Felsefesi ve Temel Kavramları (Arild HoltJensen). Hepsi değerli, paylaşacağım. Bugün bir Herkese Bilim Teknoloji dergisi de alın! 1000 imzaİhraç edilen akademisyenlere destek Almanya’nın Bavyera eyaletinde eğitim sendikası GEW’in başlattığı, Türkiye’de ihraç edilen akademisyen ve eğitimciler için imza kampanyasına, Jurgen Habermas, Noam Chomsky, Tarık Ali, Judith Butler, Michael Löwy gibi dünyaca ünlü düşünce insanları destek verdi. GEW, 7 Şubat’ta yayımlanan ve akademiyi çölleştiren kanun hükmünde kararnameyi protesto ederek uluslararası bir dayanışma metnini imzaya açtı. Kampanyada 70 binden fazla öğretmeni ve 5 bini akademisyeni bulan ihraçların derhal geri alınması istenerek, Michael Löwy KHK’lerin bilhassa iktidara muhalif kesimleri kapsadığının altı çizildi. Şu zamana kadar akademisyen ve öğretmenler için başlatılan en kapsamlı kampanya olduğu düşü nülen çağrı metninde “Tutuklu HDP milletvekilleri ve gazeteciler de ser best bırakılmalıdır. Haber alma ve yapma hakkının garanti altına alın ması da sağlanmalıdır” denildi. l Haber Merkezi Uğurlayanlara soruşturma Mersin Üniversitesi’nde işine son verilen akademisyen Esra Ergüzeloğlu Kilim’i meslektaşları ve öğrenciler halay ve şarkılarla uğurlamıştı. ABİDİN YAĞMUR Barış İçin Akademisyenler’in “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attıkları için 14 akademisyenin işine son veren Mersin Üniversitesi, destek veren meslektaşlarına ve öğrencilere de soruşturma açtı. Akademisyen Esra Ergüzeloğlu Kilim’i şarkılarla uğurlayan akademisyenlere ve öğrencilere soruşturma açan rektörlük, uğurlama et kinliğini “izinsiz gösteri ve basın açıklaması” olarak niteledi. Rektörlük savunma istedi. Esra Ergüzeloğlu Kilim, yazılı bir açıklama yaparak rektörlüğün tutumunu kınadı. Kilim, “Üniversite yönetimi bu küçük veda törenini ‘izinsiz gösteri ve basın açıklaması’ kapsamında sınıflandırmış ve sadece bana veda etmek isteyenler üzerine yersiz, zamansız, hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamayan bir suçlama, korkut ma ve yıldırma politikası izlemekte bir sakınca görmemiştir” dedi. ‘Nedenini açıklayın’ Mersin Üniversitesi’nden neden çıkarıldığının kamuoyuna açıklanmasını isteyen Kilim, “Sağlığım, barınma hakkım gibi temel hak ve özgürlüklerimi kaybetmeme sebep olan bu idari işlemin gerekçesi nedir? Rektörlük hangi hak ve hukuka dayanarak işlem yaptığını açıklamak zo rundadır. Olağanüstü Hal Yönetimi koşullarında yargı süreçlerinin yavaş işlemesi yetkilerin kötüye kullanılması için gerekçe oluşturamaz. Adalet yerini bulana kadar geçen süreçte kişilik haklarımın, onurumun zedelenmesini, adımın lekelenmesini kabul etmiyorum. Her koşul ve durumda rektörlüğü keyfi davranışlardan vazgeçmeye çağırmaktan vazgeçmeyeceğimi bildirmek isterim” diye konuştu. l MERSİN C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear