24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Cannes’ın kısaları Cristian Mungiu’ya emanet 70. Cannes Film Festivali’nin kısa filmler ve Cinefondation jürisine Rumen sinemacı Cristian Mungiu başkanlık edecek. 2007 yılında “4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün” filmiyle Cannes’da Altın Palmiye alan ve en son “Mezuniyet” filmi ül kemizde de vizyona giren Cristian Mungiu günümüz dünya sinemasının önde gelen ustaları arasında gösteriliyor. Bu yıl 70. yaşını kutlayacak Cannes Film Festivali 1728 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek. Çarşamba 22 Mart 2017 Cristian Mungiu EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: BAHADIR AKTAŞ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 ‘İyiyim ama değilim’ ÂŞIKVEYSELGÖÇELİ44YILOLDU ‘Hazineler İçindesin’ albümünü çıkaran Lara Di Lara, “İyiyim çünkü varım, yaşıyorum, sağlığım yerinde, yapmak istediğimi yapmaya çalışıyorum... Ama olan bitenlere kayıtsız kalamıyorum. İyi olduğum halde kendimi iyi hissetmiyorum” diyor. Lara Di Lara ile nerede buluşacağımızı sorduğumda “Karaköy’deki fasulyecide”! cevabını alıyorum. Karaköy’deki “Fasuli” adlı lokantaya gi diyoruz. Dışarıda Galataport’un inşaat çalışmaları var. İş makineleri etrafımız da, gürültü dorukta... Fotoğraf çekerken fonda ister istemez iş ma kineleri oluyor. Pilav üstü fasulyenin yanında sohbe timize başlıyoruz. Lara Di Lara, Sony Müzik’ten çı kan “Hazineler İçindesin” CEREN ÇIPLAK albümüyle aslında kişinin kendine ait hazinesi de ğil de “biz bir hazinenin içindeyiz ve etrafına baktıkça bunu fark edersin”i vurgulamak istiyor. 4 Açılış parçanız “İyiyim ama De ğilim”. Neden iyisiniz ama değilsiniz?  Aslında bu duygumu parçada anlatma ya çalıştım. İyiyim çünkü varım, yaşıyo rum, sağlığım yerinde, yapmak istediği mi yapmaya çalışıyorum... Ama olan bi tenlere kayıtsız kalamıyorum. İyi oldu ğum halde kendimi iyi hissetmiyorum. 4 Ceylan Ertem’in yeni albüm lansman konseri öncesi sahneye çık tığınızda “Ben Lara Di Lara” diyerek önce kendinizi tanıttınız. Sahneye çıkan sanatçıların isimlerini söyle mesine alışkın değiliz. O yüzden so ralım, kimdir Lara Di Lara? Daha önce de solo çalışmamla sahne ye çıktım. Ama her konserde yeni ta nıştığım dinleyici oluyor ve bence ta nışmak için ismini söylemek kendini tanıtmak önemli bir şey. İsmim Dilara Sakpınar’dır ve Lara Di Lara 2015 yı lından bu yana hayata geçirdiğim solo projem. “Oraya Doğru” isminde 6 parçadan oluşan bir albümüm, “Hayal” isminde bir single’ım ve yeni çıkan “Hazineler İçindesin” albümüm var. Genellikle kendi yazdığım parçalardan oluşur. Bunun dışında “123” ile 2009 yılından bu yana çalıp söylemekteyim. Toplamda 5 albümümüz var. “123” ile grupça hareket ediyor, parçaları beraber yazıyoruz. Ayrıca Levni ile beraber yıllardır üstüne çalıştığımız projemiz Alike Places var. Viyana temelli bir proje bu. İlk ep’miz “Room” iki hafta önce çıktı. Diğer projelerimde olduğu gibi tüm dijital platformlarda bulunabileceği gibi kaset olarak da temin edilebilir. 4 Müziğinizi tam olarak tanımlayacak olursanız... Eskiden pop, rock, caz, klasik gibi tanımlar daha keskindi. Fakat bu tanımlar gittikçe birbirine karışmaya başladı bence. Doğal bir karışım diyebiliriz hatta. Yeni şeyler keşfettikçe, yeni yollara doğru ilerledikçe, deneyler arttıkça bu sınırlar sanki ortadan kalktı gibi.. Ben de kendi müziğimi böyle keskin bir şekilde tanımlamakta güçlük çekiyorum açıkçası ama İngilizcede “singer songwriter” diye bir tanım vardır mesela, belki de en yakın ve kolay bu şekilde anlatabilirim müziğimi. Şarkıcı ve şarkı yazarı. 4 Şarkı sözlerinizi ve şarkı söyleme halinizi tanımlayacak olursam sakin derim... ‘Ceylan’la kız kardeş gibiyiz’ Mizacımdan olabilir. Kişi olarak da sakin olduğumu söylerler. Sakin, ağırbaşlı. Çıldırdığım anlar oluyor pek tabii, ama genelde sakinlikle konuşarak uzlaşma yönüne doğru gitmeyi tercih ederim. 4 Bir parçanızda “Varolmayı unuttum” diyorsunuz.  Siz de buraya gelmeden önce başka bir söyleşi yapıp geldiniz. Özellikle şehir yaşantısında çok hızlı ilerliyoruz. Kendimi düşündüğüm zaman durup “ben ne yapıyorum”, “kimdim”, “nasıl bir varoluşum var” diye düşünüyorum. Çünkü sorgulamayı unutuyoruz. Çok pratik ilerliyoruz. Ye, iç, git, yap, dinle... Biraz daha düşünmeli, “var oluş”u biraz daha sorgulamalı. 4 Albümde doğaya, havaya, topraklara, inançlara neden teşekkür ediyorsunuz? Çünkü şükrediyorum bunun için. Köklerimin hep doğaya, havaya, suya, toprağa, hayvanlara gittiğini fark ediyorum ve o yüzden hep teşekkür ederim. Her gün var olduğum için, bir şeyler yapmaya çaba gösterdiğim için şükrediyorum, teşekkür ediyorum.. Ağaca baktığım zaman “o ağaç zaten orada var” deyip geçmiyorum. Hep daha derinine inmek gerektiğini düşünüyorum. Hep kafamda sorular oluyor ve onlarla beraber geziyorum. Bir yük gibi değil ama.. Soruyorum ve kendi kendime cevaplar bulmaya çalışıyorum, cevabın başkasında olduğunu düşünüyorsam da o soruları onlara soruyorum.  4 Konser günü Ceylan Ertem için “Kız kardeşim” dediniz. O da sizi sahnede onurlandıran şeyler söyledi. Alternatif müzik dünyasının kadın sanatçıları birbirini çok tutuyor. Hep kardeş ve sevgi vurgusu yapılıyor. Biz “Bir numara benim, ikinci kim?” gibi çıkışları, kavgaları okumaya alışmışız… Birbirine destek olmak çok güzel! Evet belki anne babalarımız farklı ve farklı geçmişlerimiz var fakat kendimizi “kız kardeş” gibi hissediyoruz. Gündelik hayatımızda böyle hissettiğimiz için sahnede de bunu paylaşma gereği duyuyoruz herhalde. Ayrıca bunu vurgulamakta da bir sakınca görmüyorum çünkü kadının kadına desteği önemli! ‘Kadınerkek farkının hep bu kadar vurgulanıyor olmasının bir sonu olmalı’ diye düşündüğümüz için biz de aslında hep var olan bu kız kardeşliğimizi, dostluğumuzu daha da dile getiriyoruz, belki bir örnek olur diye. “Ben daha iyiyim” değil de “ben de bunu yapıyorum” ve “bunu yapmaya devam edeceğim, sen de ne yapıyorsan onu yap” düşüncesinde ve enerjisindeyiz. Birlikten kuvvet doğar.  Frankfurt’ta Türkçe festival 4. Frankfurt Türk Tiyatro Festivali 5 15 Mayıs tarihleri arasında yapılacak. Türkiye’den oyunların sahneleneceği etkinlik Avrupa’nın tek Türkçe konuşan festivali niteliğinde EMRAH KOLUKISA Bu yıl 515 Mayıs tarihlerinde dördüncü kez düzenlenecek Frankfurt Türk Tiyatro Festivali’nin programı Galata’da düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı. Ayla Algan, Tamer Levent, Aliye Uzunatağan gibi ünlü isimlerin katıldığı toplantıda Festival Genel Sanat Yönetmeni Kamil Kellecioğlu “İstanbul sokaklarından Frankfurt sokaklarına bir tiyatro hareketi başlatıyoruz” diyerek bir anlamda etkinliğin startını vermiş oldu. 14 yıldan beri Almanya’nın Frankfurt kentinde faaliyet gösteren Tiyatro Frankfurt’un da kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni olan Kellecioğlu, festivale desteklerinden dolayı TC Başbakanlık Tanıtma Fonu’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, Frankfurt Belediyesi’ne ve diğer sponsor kuruluşlara teşekkür ettikten sonra festivalin amaç ve felsefesine ilişkin bilgiler verdi ve “Avrupa’da Türkçe konuşan tek tiyatro festivaliyiz” diyerek kültürler arası etkileşimin öneminin altını çizdi. Kellecioğlu sözlerine şöyle devam etti: “Frankfurt Türk Tiyatro Festivali iki ülke, iki kültür için çok önem arz eden bir festival haline geldi. Bu yıl yaklaşık 25 ayrı etkinlik hazırladık ve bunların içinde 5 büyük prodüksiyonlu oyun var. Her oyun öncesinde fuayelerde ustalarımızla halkı buluşturup sohbetler edeceğiz. Tiyatronun dününü, bugününü, yarınını konuşacağız. Sahnelenecek oyunların hepsini Almancaya tercüme ettik. Frankfurt’ta birçok farklı ulus Kamil Kellecioğlu (en solda) ve festival katılımcıları bir arada. tan izleyici var ve onların da anlayabilmesi için oyunlarda Almanca üstyazı uygulamasına gideceğiz.” Basın toplantısında söz alan festivalin Onur Başkanlarından Ayla Algan ilk günlerinden itibaren festivali yakından izlediğini belirtti ve Kellecioğlu’na hitaben “Bizler senin kurduğun köprünün üzerinden geçiyoruz” dedi. Tiyatro sanatçısı ve festivalin bir diğer Onur Başkanı Tamer Levent de “Festivaller ütopya gibi başlıyor ama kısa sürede yok olup gidiyorlar. Ben Frankfurt’taki bu festivalin öyle olmayacağını, süreklilik arz edeceğini düşünüyorum” diyerek festivale destek verdi. Toplantıya katılan bir diğer tiyatro sanatçısı Aliye Uzunatağan ise kısaca “Çorba Kamil’in, tuz bizim” sözleriyle duygularını ifade etti. Zengin bir program Festivale bu yıl Türkiye’den 5 oyun katılacak. Pangar’ın “Kozalar”, Talimhane Tiyatrosu’nun “Baba ve Piç”, Entropi Sahne’nin “Yastık Adam”, Delte Tiyatroları’nın “Bu Da Geçer Ya Hu” ve Seyir Tiyatrosu’nun “Yuno” adlı oyunları seyirciyle buluşurken, birçok isim de farklı başlıklar altında atölye çalışmaları düzenleyecek. Festivalin aynı zamanda Onursal Başkanlarından biri olan Ayla Algan “Yaratıcı Drama Atölyesi” düzenlerken, Aliye Uzunatağan ve Zafer Algöz de farklı gün ve mekânlarda oyunculuk atölyesi kapsamında çalışmalar yapacaklar. Yine Ayşenil Şamlıoğlu ve Erkan Avcı da tiyatro oyunculuğunu merkez alan birer atöyle sunacaklar. Âşık Veysel köyünde anıldı Ünlü halk ozanı Âşık Veysel Şatıroğlu, ölümünün 44’üncü yıldönümünde, Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan Köyü’ndeki mezarı başında anıldı. Çok sayıda vatandaşın katıldığı törende Âşık Veysel için dua edilerek mezarına karanfil bırakıldı. Köyde yaşayan halk ozanları da mezarı başında Aşık Veysel’in türkülerini seslendirdi. Şatıroğlu’nun 94 yaşındaki oğlu Ahmet Şatıroğlu rahatsızlığı nedeniyle törene katılamadı. ‘Ötekileştirmedi, hep kucakladı’ Törende konuşan CHP Milletvekili Akyıldız, Âşık Veysel’in insanlığa vermek istediği mesajın bugün çok daha büyük önem taşıdığını belirterek, “İnsan sevgisi, hümanist bakış açısı ve toplumu ötekileştirmeden kimseye ayrım yapmadan, herkesi sevgiyle, saygıyla ve muhabbetle kucaklayan bir felsefe, bir bakış açısı bizlere emanet etti. Fiziki olarak belki aramızda değil ama manevi ve felsefi olarak hâlâ aramızda yaşıyor” dedi. Vali Davut Gül ise, “Âşık Veysel’in vefatının 44’üncü yıldönümünde yine beraberiz. Tahmin ettiği ve söylediği gibi ‘Dostlar beni hatırlasın’ demişti, evet dostları hatırlıyor. Hepimiz biliyoruz ki Âşık Veysel hiçbir zaman ötekileştirmedi, hep kucakladı, hep bütünleştirici davrandı ve hep kardeşlik ruhuyla yazdı. 44’üncü yıldönümünde bir kez daha rahmetle anıyoruz” dedi. Vali Gül ve beraberindekiler daha sonra Âşık Veysel’in ölümünden sonra köyde müzeye dönüştürülen evini ziyaret etti. Ozanın yatağı, sazı, fotoğrafları ve özel eşyalarının bulunduğu müze ziyaretçilerin akınına uğradı. Müzede en çok ilgiyi ise Âşık Veysel’in balmumundan yapılan heykeli gördü. l (DHA) Bir anma da İstanbul’da... Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde gerçekleşen “Aşık Veysel’i Anma Konseri”nde eczacılar, “Uzun İnce Bir Yoldayım”, “Güzelliğin On Para Etmez”, “Kara Toprak” gibi, Aşık Veysel’in ölümsüz eserlerini seslendirdi. İEO THM Topluluğu kurucusu Ecz. Celal Özel, “Her yıl yaptığımız konser lerimizin bir teması var. Bu kez, ‘Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa’ diyerek yüz güzelliğinden ziyade gönül güzelliğine vurgu yapan Aşık Veysel’in eserlerine yer veriyoruz. Aslında bizlerin Aşık Veysel’den öğreneceği çok şey var. Belki bakıyoruz ama gördüğümüz söylenemez” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear