26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ DOLAR AVRO 3.7450 1.3 kuruş 3.9930 2.5 kuruş FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 11.60 0.12 puan 89.380 231 puan 982.42 5.29 lira 145.60 85 kuruş 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Türkiye cepten yedi Salı 14 Mart 2017 rezervler açığa gitti Ocak ayında cari açığı kapatmak için neredeyse açığın kendisi kadar döviz rezervi kullanılırken ne kısa vadeli borçları ne de ithalatı karşılayabilen rezervler alarm veriyor Türkiye’de ocak ayında cari açık 2.76 milyar dolar olurken resmi rezervler aynı dönemde 2.06 milyar dolar eridi. Cari açığı kapatmak için ne redeyse açığın ken disi kadar rezerv kullanıldı. Ekonomi için ca ri açık kadar açığın finansmanı da bü PELİN ÜNKER yük önem taşıyor. Açığın kısa vadeli sermaye akışları ve rezervlerle finanse edilmesi Türkiye ekonomisinde riskleri artırıyor. Normal şartlarda dış borç kri zine girmemek için borcun vade si geldiğinde eğer piyasadan dö viz toplanamazsa merkez banka sı rezervleri kullanılıyor. Ya da Cari denge bozuluyor Ödemeler dengesi son verilere göre 16 aydır üst üste açık veriyor. Ocak ayında cari işlemler açığı aylık bazda 2.76 milyar dolar olurken açık, Ocak 2016’ya göre de 561 milyon dolar arttı. 12 aylık cari açık 33.16 milyar dolar oldu. Merkez Bankası verilerine göre en son Eylül 2015’te 206 milyon dolar cari fazla verilmişti. Cari denge geçen yılın ocak ayında 2.2 milyar dolar, 2016 yılının tamamında ise 32.6 milyar dolar açık vermişti. Ekonomistlere göre petrol fiyatlarının yükselmesi, jeopolitik riskler ve düşen turizm gelirleri cari açığı daha da artırabilir. enerji gibi hayati önemi olan ithal mallar için gerekli döviz yoksa bu da rezervlerden karşılanıyor. Türkiye’de ise kısa vadeli dış borçlar rezervlere göre daha yüksek. Krizlere karşı önlem olarak biriktirilen döviz rezervleri kısa vadeli dış borçları karşılamıyor. Karşılığı yok Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt döviz rezervi, en son açıklanan 3 Mart verilerine göre 89 milyar 234 milyon dolara geriledi. Böylece 24 Ağustos 2002’den beri en düşük seviye görüldü. Bu tarihte Merkez’in döviz rezervleri 89 milyar 82 milyon dolar seviyesindeydi. Bankanın brüt döviz rezervi 25 Kasım 2016 tarihinden beri 100 milyar doların altında bulunuyor. Buna karşılık yine Merkez Bankası verilerine göre Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku aralık itibarıyla 98.1 milyar dolar. Yani döviz rezervleri yaklaşık 8.9 milyar dolarlık kısa vadeli borcu karşılamıyor. Bu borcun yüzde 51.7’si dolar, yüzde 30.6’sı Avro, yüzde 15’i TL ve yüzde 2.7’si diğer döviz cinslerinden oluşuyor. TL’nin yılbaşından beri yüzde 6 eridiği düşünülürse borç daha da katlanıyor. Dörtte biri etmiyor Öte yandan 89.2 milyar dolar, bankanın brüt döviz rezervlerini ifade ediyor. Net döviz rezervini bulmak için yükümlülükleri düşmek gerekiyor. Merkez Bankası’nın aylık olarak yayımladığı Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi verilerine göre Merkez’in ocak ayındaki toplam yükümlülüğü yani borcu 66 milyar 759 milyon doları buluyor. Resmi rezervlerinden altın rezervleri, IMF rezerv pozisyonu ve SDR’ler çıkarıldığında direkt alım satıma konu olan döviz varlıkları 89 milyar 57 milyon dolar ediyor. Bundan Merkez’in borçuları düşüldüğünde ise net döviz rezervinin 22 milyar 298 milyon dolar olduğu görülüyor. Yani net rezerv, Merkez’in brüt rezervlerinin ve kısa vadeli dış borcun dörtte birinden daha az. Bu, Merkez’in her an satmaya hazır olduğu döviz miktarını ifade ediyor. Son dış ticaret verileri ise ocakta ithalatın 15.6 milyar dolar olduğunu gösteriyor. Yani, net rezervler ithalatı sadece altı hafta karşılayabiliyor. Yüzde 5400 artış Ocak ayı verilerine göre portföy yatırımlarındaki 1.58 milyar dolarlık net giriş cari açığın finansmanı açısından yeterli olmadı. Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler de bir önceki yılın aynı ayına göre 429 milyon doları azalarak 360 milyon dolar oldu. Yani sıcak para ve doğ rudan yatırımlar yetmeyince cari açığı kapatmak için rezervler kullanıldı. Cari açığın finansmanı için aralık ayında da 6.9 milyar dolarlık rezerv kullanılmıştı. Geçen yılın aynı ayına kıyasla ise rezerv kullanımının yüzde 5400 arttığı görülüyor. Ocak 2016’da açığın kapatılması için rezervlerden 37 milyon dolar harcanmıştı. Öte yandan 2016 geneline bakıldığında cari açığı kapatmak için rezervler toplamda 813 milyon dolar eridi. Enflasyonda çeliştiler Türk nükleerine Fransız ortak Akkuyu ve Sinop nükleer santral projelerinin saha mühendisliği çalışmalarını yürüten Türk mühendislik şirketi Envy’nin yüzde 51 hissesini Fransız Assystem aldı. Assystem Kıdemli Başkan Yardımcısı Thomas Branche, nükleer santral projelerinde dijital teknolojiler ve siber güvenlik konularında işbirliği yapacaklarını söyledi. l Ekonomi Servisi Intel 15 milyara Mobileye’ı aldı ABD’li çip şirketi Intel, İsrailli teknoloji firması Mobileye’ı 15.3 milyar dolara satın almak için anlaşmaya vardı. Şirketin yaptığı açıklamada işlemin Intel ve Mobileye’ın yönetim kurulları tarafından onaylandığı, anlaşmanın hisse başına 63.54 dolara gerçekleştiği belirtildi. İsrailli Mobileye, Tesla’dan Google’a, Volkswagen’den Toyota’ya kadar pek çok otomobil ve teknoloji şirketine, kaza önleme ve otonom sürüş teknolojileri sağlıyor. Halihazırda test edilen sürücüsüz otomobillerin büyük çoğunluğunda da Mobileye’ın otonom sürüş sensörleri kullanılıyor. l Ekonomi Servisi Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 9.08’e çıkarken Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan aynı gün yıllık yüzde 8 enflasyon öngördü Köprülere de gayrimenkul sertifikası geliyor Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, gayrimenkul sertifikası düzenlemesine köprüler gibi büyük altyapı projelerin de eklenebileceğini, düzenlemeye kira getirili projelerin de monte edilebileceğini söyledi. Gayrimenkul projelerine metrekare bazlı yatırım yapılabilmesi için yapılan gayrimenkul sertifikası düzenlemesinin zamanla başka projeler için de genişletile bileceğini belirten Canikli, şunları söyledi: “Düzenleme değer kazanacak bütün projeler için geçerli. Teorik olarak köprüler bile dahil edilebilir. Ancak ilave bazı detaylandırmalar ve modellemeler yapılması gerekiyor. Mesela mülkiyetin kamuya geçmemesi gerekiyor. Belki kira getirisi üzerine kurulu bir model de (gayrimenkul sertifikası düzenlemesine) ilave edilebilir.” l Ekonomi Servisi Şubat ayında enflasyon yüzde 10.13 ile çift haneye çıkarken, yıl sonu enflasyon tahminleri de yükselmeye devam ediyor. Merkez Bankası’nın mart ayı beklenti anketine göre banka yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 9.08’e yükseltti. Merkez, şubatta yüzde 8.87, ocakta ise yüzde 8.48’lik yıllık enflasyon tahmininde bulunmuştu. Hükümet kanadında ise enflasyondaki hızlı yükselişe rağmen daha iyimser tahminler sürüyor. Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, “2017 için yüzde 8’lik bir enflasyonu öngörebiliriz” açıklamasında bulundu. Revizyon olabilir Bakan Elvan, döviz kurundaki artışın enflasyona etkisine dikkat çekerek şöyle devam etti: “Girdi maliyetlerinin artması fiyatları bir miktar yukarı çekecektir. Gıda ve alkolsüz içeceklerde olumsuz, tütünde olumlu bir baz etkisi yaşanacağını düşünüyoruz. Elektrik ve doğalgaz fiyatlarında artış öngörmüyoruz. Beyaz eşya, mobilya gibi alanlardaki ÖTVKDV indirimlerinin pozitif yansıması olacak. Mayıshazirandan itibaren enflasyonda aşa ğı yönlü bir gidişat söz konusu olacaktır.” Hükümetin hazırladığı 20172019 Orta Vadeli Plan’a göre yıl sonunda enflasyonun yüzde 6.5’e gerilemesi bekleniyor. Bakan Elvan’ın açıklamaları OVP’de bir revizyon olabileceğine işaret ediyor. Öte yandan Merkez Bankası anketinde büyüme beklentisi yüzde 2.9 olurken, Bakan Elvan yüzde 4.4 büyüme tahmininde bulundu. OVP’de de 4.4 büyüme beklentisi bulunuyor. Merkez Bankası’nın yıl sonu dolar kuru beklentisi ise önceki anket dönemine göre 3.88 TL’den 3.85 TL’ye geriledi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi 3.92 TL oldu. Yılsonu gecelik faiz beklentisi yüzde 10.19’dan 10.66’ya yükselirken, cari açık beklentisi 35.8 milyar dolara çıktı. l Ekonomi Servisi Lütfü Elvan İtibardan tasarruf olmaz Saray’ın bütçeye (birkaç yılı aşan) maliyeti tartışılırken duymuştuk bu sözü. Atatürk Orman Çiftliği alanında bir rövanşizm anıtı gibi yükselen; inşaat tabelasında ilk sene “Başbakanlık Hizmet Binası” yazan Saray’la ilgili israf eleştirilerine, Cumhurbaşkanı bu atasözüyle yanıt vermişti: “İtibardan tasarruf olmaz.” İtibar gibi zor var edilen; sürekli kılması çok daha zor olan bir değerin, halkın vergilerinden parayla satın alınabilir gösteriş ve şaşaa ile eşitlenmesi pek alışıldık bir üslup değildi. O günün üzerinden iki buçuk yıl geçti. O gün tasarruf edilmeyeceği söylenen itibarda, bugün yaşanan harcamanın bütçeyle, kaynakla ölçülebilir bir yanı yok. HHH Dokuz ay önce 80 milyon yurttaşına Avrupa’ya vizesiz girme müjdesi veren dışişleri bakanının, bizatihi diplomatik pasaportla bile Avrupa’ya gidemeyişinin, bir başka bakanın sınır dışı edilip “istenmeyen kişi” ilan edilişine, yerkürenin 4 milyon 312 bin kilometrekarelik alanına giremeyecek oluşuna nasıl paha biçilebilir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, bugüne dek karşılaştığı en derin diplomatik krizi yaşatan tabloyu büsbütün karartan ise ülkeyi yöneten kadroların; “değer miydi” sorusunu yeterince ciddiye almış görünmemesidir. Gerçi, “mağduriyet ithal etmek üzere kurgulandığı da” konuşulan böyle bir tablo karşısında “Zaten dert edilecek olsa, böyle bir kaygı taşınsa, devlet olanakları bir siyasi için bu kadar geniş bir rahatlıkta kullanılamazdı” demek daha gerçekçi görünüyor. Nitekim, referandumda “evet” sonucuna yönelik siyasi ihtirasın ne kadar yıkıcı bir obsesyona dönüştüğü ortada. O kadar ki, Avrupa’da (da) oy getiren yabancı düşmanlığıyla beslenen son onur kırıcı tutumların “değdiğini” düşünenler, sevinçlerini gizleme gereği duymuyor. İktidar partisinin milletvekili bir üyesi, zevk içinde gülerek bu krizin “evet”e iki puan getirdiğini tv’de ilan edebiliyor. HHH Türkiye’nin, dış politikada Suriye iç savaşından bu yana erozyona uğrayan saygınlığı, referandum için Avrupa’dan oy devşirme uğruna çökme noktasına getirilmişken, bu yıkım mimarisinde rolü olanların demokratik değerlerden söz etmesi “bu kadar da olmaz” dedirtiyor. Bu ülkede darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ve çıkarılan KHK’lerle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğinin bilinmediği sanılıyor olmalı. Yaşam hakkı, ifade özgürlüğü, çalışma hakkı, örgütlenme hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı haklarının güvence altında olduğu düşünülüyor herhalde. Ki, Avrupalı muhataplarından demokratik değerlere saygı talep eden bakanlar, kendilerinin de imzalarının olduğu KHK’lerle ihraç edilen iki akademisyenin peş peşe intihar ettiğini unutmuş görünüyor. Bir doktorun sorgulandıktan sonra, hastanenin 10. katından atladığının bilinmediğinden, referandumda hayır için çalışan MHP’li eski milletvekillerinin salon anlaşmalarının iptal edildiğinin duyulmadığından eminler. Demokratik değerlere saygı talep eden bakanlar, Ankara’da demokrasi isteyen akademisyenlerin üzerine köpekli polisin yürüdüğünden, cüppelerinin polis botları altında ezildiğinden, işini geri istediği için kamu düzenini bozmadan açık alanda tek kişilik eylem yapan kişilerin gözaltında kolunun kırıldığından Batı’nın haberdar olmadığını düşünüyorlar ki, demokratik değerlere saygı talep ediyorlar. Ne diyelim... İtibardan tabii ki tasarruf olmaz. İş ki harcatan siz olmayın. Avro 4 lirayı aştı ABD Merkez Bankası (Fed) ve TCMB faiz kararlarının olduğu bu hafta dolar 3.74 TL, Avro ise 4.00 TL seviyesinden güne başlarken Avro, Hollanda krizi sonrası yükselişini sürdürerek 4.01’in üzerine çıktı. Serbest piyasada cuma günü dolar 3.7320, Avro 3.9680’den kapanmıştı. Kapital FX Araştırma Müdür Yardımcısı Enver Erkan “Fed’in bu haftaki toplantısında ve Başkan Janet Yellen’ın konuşmasında ne gibi sözel yönlendirme yapacağı önemli. Bu yıl üçten fazla faiz artışı olur mu buna bakacağız. Eğer Fed bu yönde bir mesaj vermez sadece faiz artırırsa piyasada çok fazla sarsıntı olmaz, bu durumda dolar tarafında gevşeme olmasını bekleyebiliriz” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear