28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 8 Ekim 2017 4 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY haber CHP’DEN EMEK RAPORU 44 bin kişi ultra yoksul ‘MÜFTÜYE YETKİ YASADIŞI’ Vedat ARIK Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Avrupa Yakası Şubeleri müftülere du. Grup adına açıklama yapan CDK Fatih İzmir Barosu, yazılı açıklamasında “Ka yoksun bırakanları, tarih affetmeyecek Şubesi Başkanı Ender Yerge Zeyrek, “Ta dın haklarında geri dönüş yaşanıyor” vur tir! Evlenme akdine dini bir nitelik tanıya nikâh kıyma yetkisinin verilmek istenme sarı yürürlükteki Medeni Kanuna ve ana gusu yaptı. Açıklamada “Yasa tasarısı, rak müftülüklere böyle bir yetkinin veril sini Şişli Camii önünde toplanarak pro yasaya aykırıdır. Laik Cumhuriyet rejimini çağdaş kazanımlardan geriye dönüştür. mesi, zamanla evlenmenin sonuçlarına, testo etti. Atatürkçü Düşünce Derne ortadan kaldırmaya yönelik planlı girişim Türkiye’nin laik Cumhuriyet niteliği, bu boşanmaya da aynı niteliği tanımanın yo ği üyelerinin de destek verdiği eylemde, lerden biridir. Gizli amacın Cumhuriyet düzenlemeyle aşındırılmaya ve zaman lunu açacaktır. Müftülüklere evlendirme yaklaşık 10 metre büyüklüğünde bayrak rejimini yıkmak olduğu açıkça görülmek la kaldırılmasının olanağı haline gelecek yetkisi veren yasa tasarısı, Atatürk’ün la açıldı. Dernek üyeleri, “Laiklik yoksa öz tedir. Cumhuriyet Kadınları olarak buna tir” görüşüne yer verildi. Çağdaş Yaşamı ik hukuk devriminin en önemli yasası olan gürlük yoktur”, “Çocuklarımız İçin Bilimsel izin vermeyeceğiz. Cumhuriyetten, kadın Destekleme Derneği’nden (ÇYDD) yapı Türk Medeni Kanunu’na ve kadın hakları Eğitim” dövizleri taşıdı. “Mustafa Kemal’in ve çocuk haklarından yana olan tüm va lan yazılı açıklamada “Beş yaşında teset na aykırı olduğu gibi Medeni Kanun’u ya askerleriyiz” sloganları atan üyeler saygı tandaşlarımızı da birlikte hareket etmeye türe giren, 15 yaşında evlendirilen kadın sal olarak koruyan anayasaya da aykırıdır” duruşunun ardından İstiklal Marşı’nı oku davet ediyoruz” diye konuştu. larımızı Medeni Kanun’un güvencesinden denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Paralar buhar oldu Sayıştay 2013 yılından bu yana İşsizlik Sigortası Fonu’na ait 553 milyon TL’nin nereye gittiğini soruyor ama yanıt yok!.. SGK ve İŞKUR birbirini suçluyor İşçilerin işsiz kaldıklarında yararlandıkları İşsizlik Sigortası Fonu’na ait 553 mil yon liranın nereye gittiği yı lan hikâyesine döndü. Yıllar dır raporlarında konuya dikkat çeken Sayıştay, bir sonuç ala madı. SGK ve Türkiye İş Kuru mu (İŞKUR) birbirini suçlar ken, Sayıştay da konunun pe şini bırakma dı. Son raporun da bir kez daha “Tutarlar gerçe ği yansıtmıyor” uyarısı yapan Sa MUSTAFA ÇAKIR yıştay, son olarak kurumla rın bağlı oldu ğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın devreye girmesi ni istedi. İşsizlik Sigortası Fonu’nun toplam varlığı 110 milyara ulaş mış durumda. İşçiler işsiz kal dıklarında bir süre bu fondan yararlanabiliyor. Fon hesapla rı Sayıştay tarafından da denet leniyor. Sayıştay, 2013, 2014 ve ŞİMDİ TOP BAKANLIKTA Sayıştay raporunda, “SGK’nin cevabı, mevcut sorunu çözmediği gibi kanıtlayıcı hiçbir belge veya açıklamaya dayanmadığından, makul ve kabul edilebilir bir açıklama olarak kabul edilemez” vurgusu yaptı. Fon alacak hesaplarında kayıtlı tutarların gerçeği yansıtmadığını belirten Sayıştay, “Tutarın, taraflarca ve fonun paydaşlarınca makul ve kabul edilebilir kanıtlayıcı belgelere istinaden çözümüne yönelik olarak, iki kurumun bağlı bulunduğu bakanlık koordinasyonunda, gerçek fon alacak tutarının tes pit edilerek, fon bilançosunda gerekli düzeltme işlemlerinin yapılması ve güncel tutarı göstermesi sağlanmalıdır” dedi. Sayıştay’ın son raporunun ardından şimdi gözler iki kurumun da bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na çevrildi. 2015 Türkiye İş Kurumu raporlarında, fon bilançoları hakkında uyarıda bulundu. Ancak bu uyarının gereği yıllardır yerine getirilmedi. Bunun üzerine Sayıştay geçen günlerde yayımlanan Türkiye İş Kurumu 2016 raporunda konuya bir kez daha dikkat çekti. Raporda, SGK tarafından tahakkuku yapılıp tahsilatı yapılmayan işsizlik sigortası prim alacaklarıyla ilgili 31 Aralık 2006 tarihinden sonra SGK’den bilgi alınamaması sebebiyle fon bilançosunda alacaklar hesabı altında takip edi len 553 milyon 16 bin 721.18 TL’nin güncel tutarı yansıtmadığına vurgu yapıldı. Yasaya göre, işsizlik sigortası primlerinin toplanmasından, sigortalı ve işyeri bazında kayıtların tutulmasından, toplanan primler ile uygulanacak gecikme cezası ile gecikme zammının fona aktarılmasından SGK’nin sorumlu olduğuna işaret edilen raporda, uygulamanın da SGK ve Türkiye İş Kurumu arasında düzenlenen protokolle sağlanacağı belirtildi. Rapora göre, SGK Muhasebe ve Mali İşler Da iresi Başkanlığı tarafından, en son 2007 yılında işsizlik sigortası prim alacakları tutarının 31 Aralık 2006 tarihi itibarı ile 553 milyon 16 bin 721.18 TL olduğu bildirildi, ancak bu tarihten sonra bilgi akışı kesildi. Karar 2012’de alındı 26 Eylül 2012 tarihinde tahakkuku yapılıp tahsilatı yapılmayan işsizlik sigortası primlerine ilişkin miktarın SGK tarafından İŞKUR’a bildirilmesine ilişkin karar alındı. 7 Aralık 2012, 25 Tem muz 2013 ve 6 Eylül 2013 tarihlerinde bu kararın yerine getirilmediği SGK’ye bildirildi. Ancak rapora göre, SGK tarafından makul ve kabul edilebilir bir açıklama yapılmadı. Raporda İŞKUR’un 31 Aralık 2006’dan sonra SGK’den 553 milyon 16 bin 721 TL’lik tutar için bilgi alamadığı belirtildi. Türkiye İş Kurumu 21 Mart 2017 tarihinde Sayıştay’ın eleştirisi doğrultusunda düzenleme yapma talebini bir kez daha SGK’ye iletti. Yasayı gerekçe gösteren SGK ise primlerin toplanmasından ve kayıtların tutulmasından sorumlu olduğunu belirterek düzenleme yapma taleplerini kabul etmedi. Rapora göre, Türkiye İş Kurumu, Sayıştay’ın 201320142015 yıllarına ait denetim raporlarındaki bulguları da SGK Başkanlığı’na gönderdi. Ancak gelen yanıtta SGK tarafından tahsil edilip kuruma aktarılmayan prim tutarının bulunmadığı ifade edildi. l ANKARA CHP’Lİ AKSÜNGER AÇIKLADI: Sarraf’a örnek olsun diye başkasını yaktılar İKLİM ÖNGEL Rıza Sarraf davası için Amerika’ya giden CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, Amerika’da bir Türk vatandaşının İran ambargosunu delmek gerekçesiyle delilsiz şekilde “sırf Sarraf davasına örnek olması için” mahkumiyet aldığını söyledi. Aksünger, “Devlet bu kadar parayı Sarraf’a harcarken bu davaya müdahil olmuyor. Bu adamı kurtarmadan Sarraf’ı zaten kurtaramazlar” dedi. Aksünger, New York’ta görüştüğü Kuyumcu’nun üvey ağabeyi Nail Sengün’ün de AKP kurucularından olduğunu dikkat çekti. Aksünger, ABD’de temsilcisi olduğu bir meteoroloji şirketi için 800 dolar değerindeki metal kobalt karışımını Türkiye’ye gönderen Kuyumcu için ABD yargısının malzemenin İran’a gönderildiği iddiasında bulunduğunu ve Sarraf’ın Amerika’ya gidip tutuklandığı 2016 Mart’ında bir gece evinin 100 kişilik FBI ekibi tarafından basılarak gözaltına alındığını söyledi. Türkiye’deki depoda malzemenin bulunduğunu anlatan Aksünger, Amekika’da bu işi duyan ekpertizin davada şahit olduğunu, “Bu malzeme nükleerde kullanılmaz. Rüzgâr tribünlerinde, uçak pervanelerinde kullanılır” ifadesini verdiğini aktardı. Erdal Aksünger “Sen, bu mal İran’a gönderiliyor, nükleerde kullanılıyor dersen davada sanık değil şahit olursun” denilen Kuyumcu’nun korkutulduğu için imza atmak zorunda kaldığını söyleyen Aksünger, 1.5 yıl süren davada 20 yılla yargılanan Kuyumcu’nun dava sonunda 3 yılı denetimli toplam 7 yıl mahkumiyet aldığını belirtti. Kuyumcu’nun mahkumiyet kararının çıktığı gün de Zafer Çağlayan dosyasının ortaya çıktığı gün ile aynı olduğunu söyleyen Aksünger, Kuyumcu’nun protesto için Adalet Bakanlığı önünde nöbet tuttuğunu da aktardı. l ANKARA İKLİM ÖNGEL CHP Emek bürolarının hazırladığı “Uzun Çalışma ve Etkileri Raporu”na göre; Türkiye’deki emekçilerin yüzde 90.5’i haftalık 40 saatin üzerinde çalışıyor. Fazla çalışanların iş kazası geçirme riski, diğerlerine kıyasla yüzde 61 daha fazla. CHP Emek Büroları, Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba koordinasyonda “Uzun Çalışma ve Etkileri Raporu” hazırladı. Raporda şunlar kaydedildi: 4 Emekçiler yılda 1832 saat çalışıyor: Emekçilerin yüzde 90.5’i haftalık 40 saatin üzerinde çalışıyor. 2013’te Türkiye’de yıllık çalışma süresi 1832 saatken, aynı yıl OECD ortalaması 1765 saat. 4 44 bin kişi ultra yoksul: Yoğun ve uzun çalışmaya karşın emekçiler hayat standartlarını yükseltemiyor. TÜİK verilerine göre 44 bin kişi ultra yoksul. Günlük 2.7 TL’nin altında kazanan yurttaşlarımızın nüfusa oranı 2014’te yüzde 0.3 iken bu oran bir yıl içerisinde ikiye katlanarak yüzde 0.6 oldu. 4 Mesailer gözardı ediliyor: Fazla çalıştırılan emekçilere ödenmesi gereken ve yasal zorunluluk olan mesailer pek çok işyerinde ödenmiyor. Çalışanlar, boş zaman, yemek ve uyku dahil kişisel bakımlarına yalnızca 12.2 saat ayırabiliyor. Bu durum aile ilişkilerine olumsuz yansıyor. Emekçilerin yüzde 7.1’i zaman baskısı veya aşırı iş yükünün ruhsal sağlıklarını olumsuz etkilediğini belirtiyor. 4 ‘Sınırsız çalışma’ getirildi: Yasaya göre gece çalışmalarının 7.5 saati aşmayacağı belirlenmesine karşın geçen ağustos ayında yayımlanan yönetmelikle 7.5 saatten fazla çalıştırılmanın önü açtı. 4 Gece çalışanların sağlığı kötü: Gece çalışmasının, işçilerin yüzde 90’ı aile yaşamlarının zarar gördüğünü, yüzde 87’si sosyal yaşamlarının sınırlandığını, yüzde 91’i boş zaman faaliyetlerinin azaldığını, yüzde 85’i yemek düzenlerinin bozulduğunu, yüzde 86’sı uyku yetersizliği çektiğini ve yüzde 100’ü de sağlıklarının kötü yönde etkilediğini belirttiyor. 4 İş kazası riski: Fazla çalışanların iş kazası geçirme riski, diğerlerine kıyasla yüzde 61 daha fazla. Günde 12 saatten fazla çalışanlarda risk yüzde 37, haftada 60 saatten fazla çalışanlarda risk yüzde 23 artıyor. Aşırı ve uzun çalışmaya bağlı olduğu düşünülen kalp krizi, beyin kanaması gibi ani ölümler (2016’da en az 217 emekçi öldü) iş cinayetleri içerisinde ortalama yüzde 10 seviyelerinde. 4 Uzun saatler işsizliği artırıyor: Birkaç kişinin yapacağı işler, “kârlılık” gerekçesiyle bir kişiye yaptırılıyor. Bu da işsizliği artırıyor. l ANKARA HACİZ GERGİNLİĞİ Saadet’te ortalık karıştı Saadet Partisi’nin hesap ve araçlarına haciz koyduran, Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan, “Hukuki süreç, parti yönetiminin milli görüş prensibinden sapması sonucu başlamıştır” dedi. Saadet Partisi’nin eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan ve damadı Mehmet Altınöz partinin hesap ve araçlarına haciz koydurmasının ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamolla, “Biz şu an birçok problemle uğraşırken, özellikle maddi konularda böyle bir sorunun karşımıza çıkarılmaması gerekiyordu ama böyle bir tercihte bulunmuşlar. Üzgünüm sadece, böyle bir şeyin olmaması gerekirdi kanaatime göre. Ama bir kanaatte bulunmuşlar. Çirkin bir şey, çok çirkin bir şey” dedi. Erbakan Vakfı Genel Başkanı Fatih Erbakan, dün Ankara’daki Elazığ günlerindeki standları ziyaret ederken soruları yanıtladı. Saadet Partisi’nin milli görüş çizgisinden çıktığını öne süren Erbakan, “Biz her zaman için, ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ düsturuyla hareket ettik. Yaşanan sıkıntıları hiçbir zaman basına yansıtmamaya önem gösterdik. Buna karşın Saadet Partisi yönetimi yaşanan sıkıntıları bizzat basına servis etti” dedi. Erbakan, “Bizim başlattığımız bu hukuki sürecimiz Erbakan Hocamızın vefatı itibarıyla söz konusudur. Bu hukuki süreç, parti yönetiminin milli görüş prensibinden sapması sonucu başlamıştır” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear