26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Son Feci Bisiklet’ten ‘Kötü Şeyler’ 2017’nin başında yayımladığı “Teslim Tesel ve besteler grubun vokali Arda Kemirgent’e lüm” adlı yapıtlarını dinleyiciye sunan Son ait. Diğer yandan Son Feci Bisiklet, “Kötü ŞeyFeci Bisiklet grubu, yıl bitmeden yeni albüm ler” albümünün tanıtım turnesine de dün leri “Kötü Şeyler”i Sony Music etiketiyle çıka Ankara’dan başladı. Grup, aralık ayına kadar racak. Albümde 10 şarkı yer alırken tüm söz 13 konser daha verecek. Perşembe 5 Ekim 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Orwell yaşasaydı... kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi Açılış İdil Biret ile... Gerçi soran yok, ama bana sorarsanız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yolu George Orwell’le ilk kez üç yıl önce kesişti. 2014’te edebiyat alanında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü alan Alev Alatlı, ödül töreninde, Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’e yönelik “dünya beşten büyüktür” sözünü anımsatarak, “Bugün George Orwell olsa ayağa kalkar, sizi alkışlardı” gibisinden bir söz etmişti. Ben de, Orwell’in “Hayvan Çiftliği” ve “1984” adlı romanlarının çevirmeni olarak, Alatlı’nın bu sözleri karşısındaki şaşkınlığımı dile getiren bir yazı yazmıştım. O yazıda, Orwell’in, bu iki yapıtında, her türlü totalitarizmi yerden yere vurmakla kalmadığını, insanlara uygulanan baskıları, özgürlükleri yok etme yöntemlerini bazen alaycı, bazen simgesel bir dille, bazen de olanca karanlığıyla gözler önüne serdiğini vurgulamıştım. HHH Geçende partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, “George Orwell ‘Hayvan Çiftliği’ kitabında bazılarının daha eşit olduğu bir düzeni, mesela Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni beş ülkeyle sınırlayan düzeni eleştirir” deyince, bu kez şaşırmadım. Alatlı’nın ödül törenindeki sözlerini anımsadım. Gelgelelim, Erdoğan’ın, Orwell’in “Hayvan Çiftliği” kitabına getirdiği “yo rum” epeyce tepki aldı, sosyal medyada gündem oldu. HHH Evet, 1945 Ağustosu’nda yayımlanan “Hayvan Çiftliği”nin, 1945 Ekimi’nde kurulan BM’nin “Güvenlik Konseyi’ni beş ülkeyle sınırlayan düzenini” eleştirmesi olanaksızdı. Kitap, pek çok yorumcuya göre, o günlerin Sovyetler Birliği’ni, dahası Stalin’in zorba, tek adam yönetimini eleştiriyordu. Erdoğan belki de kitaptaki “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir” sözünden yola çıkarak, BM’ye dolaylı bir eleştiri yöneltmek istemişti. Ama yine de, “Hayvan Çiftliği” okunduğunda, kitabın başlarında “Bütün hayvanlar eşittir” diyen yöneticilerin, yılgı ve korkunun kol gezdiği bir düzen yarattıktan sonra, bu “özdeyiş”i “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir” diye geliştirmelerinin (!), hakların ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı bir toplumdaki ayrıcalıklı zümreyi işaret ettiği hemen anlaşılacaktır. HHH Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini ezip sömüren insanlara başkaldırıp yönetime gelerek daha eşitlikçi bir düzen oluşturmuşlar, ama kurnaz ve iktidar düşkünü domuzlar çok geç meden önderliği ele geçirerek devrimi yolundan saptırmışlar, ne yazık ki insanların yönetiminden daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurmuşlardır. HHH Kanımca, Orwell, “Hayvan Çiftliği”nde, yalnızca dönemin Stalin yönetimini eleştirmekle, sınırlı bir amaçla yetinmiş olsaydı, bu roman yet miş yıldan fazla bir süredir dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alamaz, bir kült kitap olup çıkamazdı. Kitabı benden çok önce, 1954’te dilimize çevirmiş olan “Ateşten Gömlek”in, “Sinekli Bakkal”ın yazarı Halide Edib Adıvar’ın dediği gibi, “Orwell (...) herhangi bir idarenin, nizam ve kanundan ayrılınca nasıl bir afete yakalanacağını resmetmiştir.” HHH Gerçekten de, “Hayvan Çiftliği”nin anahtarı, kitabın son sahnesindedir. Bir baskı biçiminin yerini başka bir baskı biçimi almıştır. Hayvanların eski efendileri, komşu çiftliklerdeki insanlar ile yeni efendileri domuzlar, Çiftlik Evi’nde bir şölen sofrasının başında toplanmışlar, şerefe kadeh kaldırmaktadırlar. Yüzlerini cama dayayarak içeride olup biteni dehşet içinde izleyen hayvanlar, içeridekilerin yüzlerinde bir tuhaflık sezerler. İnsanlarla domuzları birbirlerinden ayırt edememektedirler. İnsanlar domuzlara, domuzlar insanlara dönüşmüştür... Türkiye’nin en önemli sanatçılarından Leyla Gencer’in adıyla özdeşleşen Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi her yıl olduğu gibi bu yıl da sanat sezonunu Gencer’in doğum günü olan 10 Ekim’e ithafen 11 Ekim’de açacak. Çarşamba günü saat 20.00’de ünlü piyanist İdil Biret ve usta sınıfının sahne alacağı konserde Beethoven yapıtları çalınacak. Biret’in bu konserdeki programında Beethoven’in 3 numaralı Sonatı, Ravel’in Gaspard de la Nuit başlıklı yapıtı ve Prokofiev’in 2 numaralı Sonat’ı yer alacak. ‘Bir Kâğıt Mimarının Hayali Dünyası’ Kuruluşundan bu yana etkinlik programlarında İstanbul’da mimari, şehirleşme ve kentte iz bırakan mimarlar üzerine projelere de yer veren İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, bu alandaki çalışmalarına Cumhuriyet dönemi Türk mimarlığının sıra dışı temsilcilerinden Nazimî Yaver Yenal’ın fantastik dünyasına ışık tutan bir sergiyle devam ediyor, “Bir Kâğıt Mimarının Hayali Dünyası: Nazimî Ya ver Yenal”. Yenal’ın yaklaşık 50 yıl süren kariyerinin adeta bir dışavurumu olan kişisel arşivinden yola çıkarak hazırlanan sergi, idealist Cumhuriyet kuşağının mimarlık alanındaki tipik bir temsilcisini günümüz insanına ve gelecek kuşaklara anlatmayı amaçlıyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde 3 Mart 2018’e kadar görülebilecek serginin küratörlüğünü ise Büke Uras yapıyor. İzmir Arena’da ‘Rock Günleri’ İzmir’de “Birlikte Güzel” sloganıyla 78 Ekim’de “Rock Günleri” gerçekleşecek. İzmir Arena’daki festivalde; Duman, Athena, Pentagram, Bülent Ortaçgil, Adamlar, Hey! Douglas, Eren Dutlu ve Tezgah grupları iki gün boyunca müzikseverlerle buluşacak. Öte yandan, grup konserlerinin yanı sıra DJ’lerin katılımı ve İzmirli yerel sanatçı ve grupların performansları da Rock Günleri’nde yer alacak. Athena festivalde konser verecek topluluklar arasında. ‘Meteorlar’ ve ‘Kaygı’ Montreal yolcusu Gürcan Keltek imzalı “Meteorlar” ve yönetmenliğini Ceylan Özçelik’in üstlendiği “Kaygı” Kanada’nın Montreal kentinde düzenlenen Festival du Nouveau Cinema’nın Uluslararası Yarışma bölümünde yer alacak. Dün başlayan ve 15 Ekim’e dek sürecek festival bu yıl 46. kez düzenleniyor. Gürcan Keltek’in ilk kez Locarno’da izleyiciyle buluşan ve oradaki yarışmadan üç ödül le dönen filmi “Meteorlar” Montreal’de bugün ve yarın izleyiciyle buluşacak. Başrollerini Algı Eke, Özgür Çevik, İpek Türktan, Taner Birsel ve Selen Uçer’in paylaştığı “Kaygı” ise 11 ve 12 Ekim tarihlerinde izleyici karşısına çıkacak. ‘Kaygı’ küçük İskender şiirleriyle bir gece... Şair küçük İskender bu gece Ankara’da okurlarıyla buluşacak ve şiirlerini okuyacak. Uzun yıllardır sahneye çıkan ve önceki senelerde ünlü müzisyenlerle özel performanslara imza atan küçük İskender bu sezona Ankara’da merhaba diyor. Gece boyunca dileyen katılımcıların da sahneye çıkıp şiirlerini okuyabileceğini hatırlatalım. Kızılay’daki Kafka Bar Bistro’da yapılacak etkinliğin başlama saati 21.00. (0312) 419 07 00 C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear