26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 25 Ocak 2017 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY Nesli azalmış temiz insanlar Tanısanız çok seversiniz, gayet doğru düzgün bir adamdır. Özü sözü bir dedikleri cinsten. Hiç öyle iddia edildiği ve size anlatıldığı gibi gizli kapaklı meselelerle işi olmaz. Savcıların kendilerinin de inandığını sanmıyorum hakkındaki suçlamalara. Vicdanlı, dürüst ve inatçı bir Çerkes delikanlısıdır; ölse yalana bel bağlamaz, inanmadığı işi yapmaz, kalbinden geçmeyen lafı söylemez. Yaşama bağlılığıyla afallatır insanı, cesur ve meraklıdır. Yaptıklarına bakarak ilham alacağınız türden biridir. Kaçınız kırkından sonra İspanyolcayı, motosiklete binmeyi öğrendiniz? Kaçınız işten güçten izin alıp da hadi bana eyvallah deyip nefesi Arjantin’de, Şili’de, Uruguay’da aldınız? Yaşamla ilişkisini yaş aldıkça daha güzel kurmayı başarmış bir adamdır Bülent.. Biraz derinden bakınca umut verecek, sizi gülümsetecek, şaşırtacak biri. Brezilya’dan çekip paylaştığı rengârenk fotoğraflardaki gibi... Sanmayın ki bütün bunları büyük imkânların insanı olduğu için yapabilmiştir. İyi bir avukat olmasına rağmen ferah ve feza olan hep ufkudur, bütçesi değil. Tercih ettiği gibi yaşamış ve bede lini ödediği şartlarda örmüştür hayatını, kimseye borcu yoktur. Bülent’i 12 Eylül’ün henüz bütün etkilerini olanca ağırlığı ile sürdürdüğü doksanlı yılların başında tanıdım. Zor yıllardı. Darbe arkamızda, doksanlı yılların vahşeti önümüzde uzanıyordu. İki ateş arasında kalınmış vakitlerdi. Zaman İstanbul’da, Ankara’da, Diyarbakır’da izbe nezarethanelerde, yüz binlerce insanın ‘Türkiyem Türkiyem cennetim’ şarkısı eşliğinde korkunç işkencelerden geçirildiği zaman. Zaman annelere çocuklarının, kadınlara sevdikleri erkeklerin önünde binbir işkencenin yapıldığı, askıdan ellerin, falakadan ayakların tutmadığı zaman. Zaman darağaçlarında insanların sallandırıldığı, bütün yaraların açık ve taze olduğu zaman. Zaman Diyarbakır mahpuslarına işkenceyle İs tiklal Marşı söyletildiği, bayılana kadar tecavüzlerin ve köylülere dışkı yedirme lerin zamanı. Ve zaman SEKA fırınlarında bilmem kaç bin ton gazetenin, derginin ve kita bın durmaksızın yakılma zamanı. Ben stajımı yeni bitirmiştim. Cezaevi avlularında hâlâ binlerce insanın yar gılandığı spor salonu büyüklüğünde devasa mahkeme salonları vardı. Yar gılamaların bazıları darbenin üstünden on yıldan fazla zaman geçmesine rağ men hâlâ sürüyordu. Herkes birbirine tutunarak zor zamanları atlatmaya ça lışıyordu ve muazzam bir avukat da yanışması vardı. Bülent de tanıdığım bu genç avu katlardan biriydi işte. Onu o yıllarda birçok sevdiğim saydığım avukat arasında hep bir yerden bir yere koştururken ve insanlara yardım cı olmaya çalışırken hatırlıyorum. Yazıya aradan geçen yıllar da çok şey değişti diye devam edebilmek isterdim ne yazık ki yapamıyorum,vaziyetimiz malum. Şartlar şimdi de sert mi sert. Bize hukuk fakültesinde öğrettikle ri ne varsa yerlerde ve Bülent Utku biz bir kez daha dayanışarak bu zor dönemden çıkmaya çalışıyoruz. İnsan hakları meselesine, eşitliğe, söz söyleme, yazma, çizme ve de her türden özgürlüğe gönül vermiş avukatların işi her zaman zordu, bugün de öyle. O gün de bugün de benzer şartlar ve zorluklar altında hep birlikte, nerde kimin ihtiyacı varsa elden geldiğince orda olmaya çalıştık. İhtiyaç halinde olan kimi zaman bir insan, kimi zaman bir maden veya nehir, kimi zaman bir gazete veya dergi oldu. Bizi iten güç her zaman hayallerimizdi ve o hayallerin içinde, bazıları bunun nasıl bir duygu olduğunu hiçbir zaman bilemeyecek ama mevkii, para pul gibi şeyler pek yoktu. O yüzden arkadaşlarıma ve dürüstlüklerine çok güvenirim. Arkadaşlık dediğiniz şey ille de her zaman aynı fikirleri paylaşmak değildir, bana göre her şeyden çok güven duygusudur. Sevgili Bülent ve de sevgili arkadaşlarım Mıstık ve Akın, her biri, en zor günlerinizde sırtınızı dayayabileceğiniz, sonuna kadar güven duyabileceğiniz, bu kirlenmiş dünyanın nesli azalmış temiz insanlarıdır. Riya ile hiç işleri olmaz. O yüzden çok arkadaşları, çok sevenleri vardır, her kesimden her siyasal düşünceden. Hepsini tanımanızı isterdim, ne kadar güzel insanlar olduklarını bilmenizi. Orada olmayı hak etmiyorlar. İzlerken utandık haber 7 Silivri’deki arkadaşlarımızdan Meclis’te saldırıya uğrayan Şafak Pavey’e mesaj geldi CHP’li Utku Çakırözer, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cumhuriyet huriyet çalışanları, “Türkiye’de her dönem başta gazetemiz Cumhuriyet ve yazarlarımız olmak yazar, çizer ve yöneticilerini zi üzere basın ve basın emekçilerini yaret etti. Yazar ve yöneticileri hedef alan saldırı, şiddet baskı ve miz, kendilerini cezae tehditler olmuştur. vinde ilk ziyaret eden Bu tehditlere karşı kişi olarak CHP’li Şa gazetecilerin tek gü fak Pavey’e TBMM Ge cü kendi aralarında nel Kurulu’nda anaya ki dayanışmadır.Ga sa görüşmeleri sırasın zetecilik dayanışma da yapılan saldırı için, demektir. Dayanış “Cezaevindeki koğuşla ma yoksa gazeteci rımızdan o utanç verici lik de yoktur” mesa görüntüleri izlemekten jı verdiler. büyük üzüntü duyduk. Çakırözer, tutuklu Kendisine Silivri’deki Cumhuriyet çalışan koğuşlarımızdan geç larının mesajlarını, miş olsun diyoruz. Burada biz tutuklu gaze Şafak Pavey Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde düzen tecilere verdiği desteği hiç unut lenen “Gazeteci Olmak, Gazete mayacağız. Buradan çıkıp özgür ci Ölmek” isimli panelde kamuo lüğümüze kavuştuğumuzda ilk yuna duyurdu. TGC ve diğer ba ziyaretine gideceğimiz kişi Şa sın örgütlerine tutuklu gazete fak Pavey olacak” mesajını verdi cilerle gösterdikleri dayanışma ler. Çakırözer, Silivri’den kendisi için teşekkür eden Cumhuriyet için verilen mesajı Pavey’e iletti. çalışanları meslektaşlarına şu Çakırözer, Pavey’in duygulandı mesajları iletti: ğını aktardı. “Savcılık sorgusunda bize Gazeteci milletvekillerinden ‘Hangi örgüte mensupsunuz’ di CHP Eskişehir Milletvekili Ut ye sorduklarında bir tek yanıtı ku Çakırözer önceki gün Siliv mız vardı? ‘Bizim tek örgütümüz ri Cezaevi’nde yaklaşık üç ay Gazeteciler Cemiyetidir’. Bizim dır tutuklu bulunan Cumhuri le gösterdikleri dayanışma için yet gazetesi yazar ve yöneticile hem TGC’ye hem de diğer mes rini ziyaret etti. lek örgütlerimize yürekten teşek Uğur Mumcu’yu 24. ölüm yıl kür ediyor, her bir meslektaşımı dönümünde özlem ve saygıyla zı kucaklıyoruz” andıklarını belirten tutuklu Cum l ANKARA Tehdidi ‘hayır’ diyerek atlatabiliriz Türkiye’nin gündemindeki anayasa değişikliği konusundaki tartışmaları da cezaevinin sınırlı olanaklara karşın yakından takip etmeye çalıştıklarını belirten tutuklu Cumhuriyet yazar ve yöneticileri meslektaşlarına ve kamuoyuna şu mesajları ilettiler: “Özgürlükleri, demokrasiyi, laikliği, hukuk devle tini hedef alan bir anayasa değişikliği saldırısıyla karşı karşıyayız. Bu tehdidi hep birlikte mücadele ederek püskürtmeliyiz. Bunun için tüm sivil toplum örgütlerinin, tüm yurttaşların gücüne, kararlı duruşuna ihtiyacımız var. Ancak birlikte mücadele ederek ‘hayır’ diyerek bu tehdidi, saldırıyı atlatabiliriz.” MUSA KART musakart@cumhuriyet.com.tr Murat Başol, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan çizerimiz Musa Kart için çizdi. Alman Avukatlar Birliği: Türkiye’de hukuk devleti çatırdıyor Alman Avukatlar Birliği (DAV) Baş kanı, Türkiye’deki avukat ve gazetecilerin çalışmalarının korku ve yaptırımlarla şekillendiğine dikkat çekerek hukuk devletinin çatırdığını belirtti. dw.com’da yer alan habere göre, Almanya Avukatlar Birliği, Türkiye’de artık fiili olarak bağımsız bir yargı olmadığını açıkladı. Açıklama, kısa bir süre önce Türkiye’de temaslarda bulunan Birlik Başkanı Ulrich Schellenberg tarafından yapıldı. Alman haber ajansı dpa’ya açıklama yapan Schellenberg, “Türkiye’de avukat ve gazetecilerin işlerinin korku ve yaptırımlarla şekillendiğine” dikkat çekerek korkunun hâkim olduğu böylesi şartlar altında bağımsız ve özgür çalışmanın mümkün olmadığını vurguladı. Tehdit Edilen ve Kovuşturmaya Uğrayan Avukatlar Günü dolayısıyla açıklama yapan Alman Avukatlar Birliği Başkanı Schellenberg, “Hukuka erişim yolu ağır şekilde kesintiye uğruyor. Gözaltıların ilk beş gününde avukatların da müvekkilleriyle görüşme imkânı bulunmuyor” dedi. Avukatların müvekkillerini ancak haftada bir kez bir saat ve kamera gözetiminde görebildiğine dikkat çeken Schellenberg, avukatlar ile müvekkilleri arasında davaya ilişkin belge paylaşılamadığı, notlar alınamadığına ve görüşmelerin de kesintiye uğradığını vurguladı. Schellenberg, Türkiye’deki avukatların iç hukuk gereği öncelikle Anayasa Mahkemesi’ne başvurması gerektiğini belirterek avukatların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de başvuramadıklarını ifade etti. l Haber Merkezi ‘Entelektüel bir siyasetçiydi’ İsmail Cem ölümünün 10. yılında anıldı. Sevenleri unutmadı 1940’ta İstanbul’da doğan İsmail Cem, Robert Koleji’nden sonra Lozan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştu. Cem, Cumhuriyet tarihinin en uzun görev yapan dördüncü dışişleri bakanıydı. Dışişleri eski bakanlarından İsmail Cem (67), ölümünün 10. yılında Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında anıldı. 2007 yılında yaşamını yitiren eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem için kabri başında anma töreni düzenlendi. Törene İsmail Cem’in eşi Elçin Cem, oğlu Kerim Cem, kızı İpek Cem Taha, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ile çok sayıda seveni ve partililer katıldı. Törende konuşan Ercan Karakaş, “İsmail Cem henüz 28 yaşındayken kaleme aldığı kitaplarla Türkiye’nin temel sorunlarını tespit edip çözüm öneren entelektüel bir siyasetçiydi” dedi. Barış Yarkadaş da “Bugün İsma il Cem’e ve uyguladığı politikalara daha çok ihtiyaç duyuyoruz” diye konuştu. İsmail Cem’in kızı İpek Cem Taha da “10 yıl önce olsa bile babamı kay betmiş olmamın üzüntüsünü böyle günlerde biraz daha yaşıyorum. Babamın Türkiye’ye olan aşkını ve Türkiye için yaptığı hizmetleri görmek ve bu mirası bize bırakmış ol duğunu görmek beni bir nevi teselli ediyor. Babamın şahsiyeti birleştirici bir şahsiyet. Türkiye’nin tüm değer ve renklerine önem veren bir şahsiyetti. Bence bu birlik ve beraberliğe Türkiye’de her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Zor bir bölgede yaşıyoruz. Dünya zor bir dönemden geçiyor. Daha da kenetlenmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. İsmail Cem’in oğlu Kerim Cem ise törene katılanlara teşekkür ederek, “Her zaman olduğu gibi dostlarımız bizi yalnız bırakmadılar. Bu kadar zaman geçmesine rağmen toplum tarafından sevilen bir insan olması bizim için bir iftihar kaynağı” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear