26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 22 Ocak 2017 Esad güçleri El Bab’a doğru ilerliyor haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 11 SERTAÇ EŞ Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekâtı’nın nihai hedefi olarak görülen El Bab bölgesinde, Beşşar Esad’a bağlı rejim güçlerinde de hareketlenme başladı. Halep’teki muhaliflerin boşaltılmasıyla kenti ele geçiren rejim güçleri Rus uçaklarının havadan desteği ile El Bab’a yöneldi ve 4 köyü ele geçirdi. El Bab’ın batısında ise IŞİD’in daha derinlikli bir bölgeyi kontrol ettiği belirtilirken rejim güçlerinin bu bölgede operasyona başlamaları, YPG’nin yine ikinci plana itilmesine neden oldu. Bölgedeki askeri kaynaklar, “El Bab’ın batıdan kuşatılmasıyla YPG’nin bu ilçeyi ele geçirme umudu ortadan kalkmıştı. Şimdi rejimin El Bab’ın batısındaki IŞİD bölgesine yönelmesi YPG için ikinci olumsuzluk” dedi. Rejim güçleri ‘ERDOĞAN, IŞİD VE EL KAİDE’YE YARDIM EDİYOR’ Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, ABD ve Türkiye’nin IŞİD’e karşı gerçek bir mücadele verebileceğini öngörmediğini söyledi. “Bölgedeki teröristlerle mücadele için gerçek ve objektif bir koalisyon kurulması konusunda samimi olmasını temenni ediyoruz” di röristlerine karşı olduğunu göstermek için birtakım manevralar yapıyor fakat her gün desteği ile ayakta duran bu örgütlere yardım ediyor” diye konuştu. Japon TBS televizyonuna konuşan Esad, Astana görüşmelerinde siyasi diyaloğa yer verilip verilmeyeceğinin belirsiz olduğunu belirtti. ABD’den Astana kararı Esad güçleri, El Bab’a güney yönünden nin, El Bab’daki operasyonlarının Tür yen Esad, “Erdoğan, İhvancı, Reuters haber ajansı, Türkiye ve 1013 kilometre mesafede bulunuyor. El Bab’ı kuzey ve batıdan kuşatma altına alan Türk birlikleri ve Özgür Suriye Ordusu ise doğudaki Kabaşin ve Sulfaniyah bölgesinden kuşatmayı daraltmayı hedefliyor. kiye ile Rusya arasında hava unsurlarının koordine edilmesini içeren mutabakatın ardından gelmesi dikkat çekiyor. Askeri kaynaklar, dolaylı olarak Esad rejiminin de bu mutabakatta yer aldığını vurguladı. l ANKARA duygusal ve içgüdüsel olarak IŞİD’e ve El Kaide’ye bağlı. Aynı ideolojiyi benimsiyorlar. Bu nedenle onlardan kopamaz. IŞİD ve Nusra te Rusya’nın garantörlüğünde Kazakistan’ın başkenti Astana’da yarın başlayacak Suriye görüşmelerine ABD’nin heyet göndermeyeceğini duyurdu. Görüşmelerde ABD’yi Kazakistan büyükelçisinin temsil edeceği belirtildi. Astana’daki görüşmeler pazartesi günü başlayacak.l Haber Merkezi Beşşar Esad Binlerce kişi uğurladı El Bab’da şehit olan beş askerden dördü gözyaşları arasında toprağa verildi VİDEODAKİ TÜRK IŞİD’Lİ İnfazcıyı iki kez serbest bırakmışlar Suriye’de biri asker 2 Türk vatandaşının kaçırılması dahil, IŞİD’in propaganda görüntülerinde, Türkçe konuşarak Türkiye’yi tehdit eden terörist Hasan Aydın’ın 2012’de Adana’daki El Kaide operasyonunda gözaltına alınıp serbest bırakıldığı ortaya çıktı. Bu olaydan 3 yıl sonra 2015’te Hatay’dan Suriye’ye geçmek isterken yine gözaltına alınan Hasan Aydın’ın kullandığı minibüste askeri malzemeler ve drone bulundu. Aydın, çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartı ile serbest kaldı. Hasan Aydın, 8 Mayıs 2015’te ailesi ile birlikte ortadan kayboldu. 4 ay sonra yakınlarını telefonla arayıp IŞİD’e katıldığını söyledi. Aydın’ın Suriye’de IŞİD’in Türklerden oluşturduğu “Yaşar Grubu”nun içerisindeki infaz timinde yer aldığı bildirildi. Aydın’ın 2 ağabeyi Remzi ile Recep Aydın ise geçen 31 Aralık’ta düzenlenen operasyonun ardından tutuklandı. Diğer ağabey Davut Aydın ise adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Davut Aydın, gazetelerde yayımlanan fotoğraflardaki kişinin kardeşi olmadığını ileri sürerek “Fotoğraf karesinde ön plandaki değil, arka planda kalan biri var o kardeşimize benziyor. Keşke zamanında tutuklasaydılar. Şimdi Hasan Aydın cezaevinde, yeğenlerim de yanımızda olurdu” diye konuştu. l ADANA/DHA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI Referandum gölgesi Kıbrıs’a düştü DUYGU GÜVENÇ Kıbrıs’ta çözüm hedefiyle Cenevre’de yapılan beşli görüşmede barış umutları için kapı aralanmadı. Avrupalı kaynaklar, referandum öncesinde AKPMHP arasındaki ittifak nedeniyle görüşmelerde ilerleme sağlanmasını beklemiyor. Diplomatik çevreler, AKP’nin referandum sürecinde MHP’nin desteğini kaybetmek istemediğini ve bu nedenle Ada’daki görüşmelerde bu aşamada ilerleme sağlanamayacağını düşünüyor. AKP’nin referandum öncesi ülkücü camiadan gelebilecek ‘Kıbrıs’ı sattın’ eleştirisinden çekindiğini düşünen Batılı diplomatlar, çözüm sürecinin referandum sonrasında hızlanabileceği görüşünde. Üst düzey bir AB’li de görüşmeleri yakından takip ettiklerini belirtirken “İçeriği ve zamanlaması çok önemli” yorumunda bulundu. Türkeş ne yapıyor Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, garantör ülkelerin de katılımıyla 12 Ocak’ta Cenevre’de yapılan beşli görüşmenin ardından 1819 Ocak’ta Mont Pelerin’de yapılan teknik görüşmeler için Cenevre’ye gitmişti. Mont Pelerin görüşmeleri beklenenden erken tamamlanırken Türkeş’in Cenevre temaslarına dair Türk, Kıbrıs ve uluslararası ajanslarda veri yer almadı. Türkeş’in “Kıbrıs Konferansı çerçevesinde sürdürülmekte olan çalışma grubunun faaliyetleri hakkında bilgi almak üzere Cenevre’de bulunduğu” belirtilirken, Ada’daki haberlerde ise ziyaretinin amacı sorgulanıyor. l ANKARA Kardeşleri, şehit Bahattin Bakır’ın tabutuna koştu. Suriye’de sürdürülen Fırat Kalkanı Harekâtı’nda önceki gün IŞİD’in bombalı araçla düzenlediği saldırıda şehit olan 5 askerden 4’ü dün son yolculuklarına uğurlandı. Şehit Piyade Uzman Çavuş Emre Doruk’un cenazesi (28) ise bugün Giresun’un Alucra ilçebinde toprağa verilecek. YILBAŞINA BAŞBAKAN YILDIRIM’LA GİRMİŞTİ İSTANBUL: Er zincanlı Piya de Uzman Çavuş 27 yaşındaki Se lim Topal için İstanbul Pendik’te 15 Temmuz Şe Selim Topal hitler Camii’nde tören düzenlen di. Törene, Cum hurbaşkanı Tay yip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hu lusi Akar, çok sayıda bakan, şehidin ailesi, yakınları ve çok sayıda vatan daş katıldı. Şehit Topal, yılbaşı gecesi Gaziantep’in Oğuzeli ilçesindeki İl Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi’ni ziya ret eden Başbakan Yıldırım ile birlikte yemek yiyerek sohbet etmişti. ŞEHİT YAKINLARINDAN PROTOKOL TEPKİSİ HATAY: Şehit Uzman Onbaşı 27 yaşında Mete Can için Hatay’ın Dörtyol ilçesinde tören düzenlendi. Cenaze töreninde bir yetkili protokolün önde olması gerektiği uyarısında bulunması üzerine şehit yakını tepki göstererek, “Protokol bizim önümüzde değil! Biz onun amcasının oğluyuz. Protokol bizim önümü ze geçemez! Şimdiye kadar geçmediler tamam mı? Adam ölünce bu adam değerli olur!” dedi. Eşinin asker kıyafetlerini giyip törene gelen Seda Can, zaman zaman fenalık geçirdi. Annesi Meryem Can ise “Kuzum şehitler ölmez, kalk ayağa” diye ağıt yaktı. ‘ŞEHADET İSTİYORDUN İSTEDİĞİN OLDU’ ZONGULDAK: Şehit Piyade Uzman Çavuş 28 yaşındaki Bahattin Bakır’ın cenazesini Zonguldak’ın Devrek ilçesinde toprağa verildi. Yeni Cami’deki törende şehidin annesi Hatime, kız kardeşi Habibe Bakır tabutun arkasında gözyaşı döktü. Şehidin babası Hüseyin Bakır, taziyeleri kabul ederken gözyaşlarını tutamadı. Küçük kızı 1.5 yaşındaki Buğlem Naz ile tabutun başına gelen ablası Nazife Küçükkaya da “Canımın parçası. Ne biz sana doyduk, ne sen bize doy Şehit Ramazan Taşkın’ın yakınları tabutunun başında gözyaşı döktü. dun. Sen istediğin yere gittin. Şehit olmak istiyordun istediğin oldu” diyerek ağıt yaktı. Küçük Buğlem de ağzındaki emziği ile olanlardan habersiz annesi ve yakınlarının kucağında dayısının tabutuna dokundu. KILIÇDAROĞLU’NUN ÇELENGİ YERE ATILDI SAMSUN: Şehit uzman onbaşı 24 yaşındaki Ramazan Taşkın’ın cenazesi Samsun’un Çarşamba ilçesinde toprağa verildi. Cenaze töreni öncesi şehidin annesi Zehra Taşkın ve kız kardeşi Tuba Taşkın Ağan, uzun süre tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Şehit kardeşin şapkasını göğsüne basan kız kardeşi Tuba Taşkın Ağan, “Canım kardeşin sana kurban olsun” diyerek gözyaşı döktü. Törende bazı kişiler ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çelengini tabutun arkasından alarak yere attı. l DHA/ İHA İSTANBUL’DA KAMYONET PANİĞİ Freni patladı Emniyet’e daldı İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde bariyerleri aşan bir kamyonet hareketli dakikalar yaşanmasına neden oldu. Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü önündeki saat 14.30 sıralarında gerçekleşen olayda freni boşalan bir kamyonet uygulama noktası nı geçti. Polis, araca ateş açarken kamyonet bariyere çarparak durdu. Kamyonetin sürücüsü polis tarafından gözaltına alınırken araçta da inceleme yapıldı. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Valilikten yapılan açıklamada olayın terör saldırısı olmadığı belirtildi. Esenyurt’ta polise saldırı İstanbul Esenyurt’ta dün sabah 09.45 sıralarında kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafından devriye görevi yapan polis aracına uzun namlulu silahla ateş açıldı. Polislerin karşılık vermesi üzerine kısa süreli çatışma yaşanırken, saldırgan olay yerinde silahını ve bir el bombası ile çantasını bırakarak kaçtı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı. Polis eşkali belirlenen saldırganı yakalamak için operasyon başlattı. Trump kaygılandırdı Milliyetçiliğin her türlüsü problemli. Vatanseverliğe, insanın ülkesinin geleceği için çalışıp didinmesine sözüm yok. Ancak milliyetçilik, ulusdevletlerin yükselişte olduğu son yüzyıl içinde Avrupa tarihini karartmak dışında pek kimseye fayda getirmedi. Milliyetçi söylem, baskın kimlik dışındakilere karşıt, çoğunluk dışındaki kimlikleri ötekileştiren, “iç düşman” ve “dış düşman” gibi olgulardan beslenen bir ideoloji. Her daim düşman yaratarak yükseliyor. Bu ideolojinin, son yüzyıl içinde insanlık tarihine çok acı bir faturası oldu. Yahudiler, azınlıklar, Ermeniler, komünistler, gay’ler, Müslümanlar, yerine ve ülkesine göre milliyetçiliğin hedef olduğu çatışma ve savaşlarda bedel ödediler. Hal böyleyken, ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın yemin töreninde yaptığı konuşmayı, hafif bir ürpertiyle dinledim. Görüntü, organizasyon, gelenek, Melania Trump’ın uçuk mavi elbisesi vs. güzeldi. Ancak içerik olarak yeni ABD Başkanı, seçim sürecinde kullandığı o son derece primitif milliyetçilik söylemini devam ettirdi. Dünya ve ABD arasında duvarlar ördü. Amerikan siyaset söylemi ve her türlü kurumsal işleyişte yer edinmiş çoğulculuk, çok renklilik, farklılıkların kucaklanması gibi kavramların kıyısından bile geçmedi. Ne kendi ülkesi, ne de dünya için demokrasi vurgusu yapmadı. Amerika’nın dünya için temsil ettiği değerlerden, ittifaklarından, küresel dostlarından, globalleşmeden, ortak refahtan da söz etmedi. Göstermelik olarak bile ağzına almadı bu kavramları... Bu beni ürküttü. Onun yerine ABD’yi, Tanrı tarafından kutsanmış, ancak kötü yönetim yüzünden adeta bir “katliam” yaşayan, yıkıkbitik bir ülke olarak tanımladı. Her popülist demagog gibi, hayali elitlere çattı, iktidarı “millet adına” kullandığını iddia etti ve “Bugün sadece yönetim bir partiden diğerine geçmiyor; aynı zamanda güç Washington’dan halkın kendisine geçiyor” dedi. Biz, bu vurguları çok iyi biliyoruz. O yüzden de kaygılanmamak elde değil... Trump’ın çoğulculuk, demokrasi, eşitlik gibi kavramları kullanmaması, dünyayla ilişkilerini de bu kavramların süzgecinden geçirmeyeceğini gösteriyor. Zaten kendisi de söylüyor. “Ben sadece Amerika’nın çıkarlarına bakarım” diyor ve bu çıkarları, Batı değerleri dediğimiz liberal demokratik düzenin tahkimi üzerine değil doğrudan Amerika’nın ekonomik çıkarları üzerine inşa ediyor. Ve daha da vahimi, o ekonomik çıkar tanımında globalleşmeyi değil, ticaret duvarlarının yükseldiği ve ülkelerin ekonomilerinin “entegre” değil “karşıt” olduğu eski bir modele dayandırıyor. Yani 30 yıldır bize anlatılan “Hindistan’daki bir işçinin Zara için çarşaf üretmesi hem o işçiye, hem Hindistan’a, hem de Zara ve İspanya’ya faydalı” tezini temelden reddediyor. Bu durum, yani ABD’nin içe kapanması, dünyanın farklı yerlerindeki otoriter rejimler için iyi haber olabilir; ancak otoriter ya da yarı otoriter ülkelerde demokrasi mücadelesi verenler için son derece kötü haber. Acı tecrübelerden sonra inşa edilen demokrasi ve insan hakları konusundaki uluslararası standartlar bir anda çöpe atılacaksa, vay halimize! Özellikle Türkiye, Batı ittifakı içinde yer almasından dolayı son 3040 yıl içinde iyikötü bazı demokratik standartları yerine getirmekle mükellef görüldü. Demokrasiden sapmalar ve ihlaller olsa da, nihayetinde gidilmesi gereken yerin demokrasi olduğu konusunda içeride ve dışarıda bir konsensüs vardı. Şimdi, Soğuk Savaş boyunca var olan ve özellikle de son 20 yılda Türkiye’nin kaderini şekillendiren bu konsensüs, yıkılıyor. Bizzat ABD’nin kendi ağzından demokrasinin nihai hedef olmadığını duyuyoruz. Demek ki dünya hızla her türlü ortak değerden yoksun, gücü gücüne yetenin hâkim olduğu, astığı astık kestiği kestik liderlerin türediği ve küresel ilişkilerin değerler değil alver üzerine kurulu olduğu bir 19’uncu yüzyıl düzenine geri dönecek. O zaman, vay halimize! Emniyet ve AKP binası saldırılarının faili aynı kişi İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve AKP İl Başkanlığı’na düzenlenen saldırıların faili aynı kişi çıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve AKP İl Başkanlığı’na düzenlenen lav silahlı saldırılarla ilgili araştırmasını sürdüren polis, iki silahta da aynı parmak izine ulaştı. Parmak izinin DHKPC terör örgütü üyeliğinden kaydı bulunan Şerif Turunç’a (43) ait olduğu tespit edildi. Turunç’un geçen yıl Yunanistan’dan kaçak yollarla Türkiye’ye giriş yaptığı öğrenildi. Turunç’un girişi sırasında Bilgehan Karpat adlı kişi de yanında bulunuyordu. Yetkililer, kimliği henüz belirlenemeyen ikinci saldırganın da Karpat olabileceğini belirtiyor. Şerif Turunç, İçişleri Bakanlığı’nın arananlar listesinde yer alıyor. Gri listede bulunan Turunç’un yakalanması için 300 bin TL ödül konulduğu da öğrenildi. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear