24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Freddie Mercury’nin evine saygı plaketi Queen grubunun kurucu üyesi Freddie Mercury’nin İngiltere’ye 17 yaşında ilk kez geldiği sırada Heathrow Havalimanı yakınında oturduğu eve, kendisi anısına bir ‘mavi plaket’ kondu. Mercury bu evde yaşadığı esnada grubun davulcusu Roger Taylor ve Brian May ile tanışmıştı. Londra’da 1866’da başlatılan ‘Mavi Plaket’ uygulaması ekseninde 900’ün üzerinde ismin anısı yaşatılıyor. Her plaket için önerilen kişinin en az yirmi yıl önce hayatını yitirmiş olması koşulu getiriliyor. AKP Bienal’le savaşıyorCumartesi3Eylül2016 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr 15 AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, Çanakkale Bienali için beş yıldır genel sanat yönetmeni olarak çalışan Beral Madra’yı hedef gösterdi. Madra, “Bienal risk alacaksa, görevden feragat ediyorum” dedi AKP Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, dün basına yansıyan ifadeleriyle, 24 Eylül 6 Kasım arasında yapılacak Uluslararası 5’nci Çanakkale Bienali Genel Sanat Yönetme ni, eleştirmen ve UNESCO AİCA Türkiye Onursal Başkanı Beral Madra’yı hedef gösterdi. Turan, bienale destek veren Çanakkale Belediyesi’ni “sorumluluğa davet “ederek, “Bi enalin genel sanat yönetmenliği, CHP’den çok HDP savunuculuğuyla bilinen, darbe destekçisi Beral Madra’ya yaptırılmak isteniyor. Bütün toplumu kucaklayan, herkes tarafından kabul görmüş onlarca onurlu sanatçı varken, Beral Madra isminde ısrar edilmesinin anlamı nedir? Belediyeyi bu faaliyete destek olmamaya davet ediyoruz. En azından belediye, Beral Madra’nın isminin listeden çıkarılması şartını öne sürebilir. Darbe kafalılar sanatçı olsa ne olur, olmasa ne olur” dedi. ‘Temenni ediyoruz’ AKP Çanakkale İl Başkanlığı da yazılı bir açıklamayla duruma tepki gösterdi. Madra’nın şöyle yorumladı: sosyal medya hesabın “Büyük emeklerle be dan Cumhurbaşkanı Re şincisi yapılan Uluslarara cep Tayyip Erdoğan ve sı Çanakkale Bienali’nin, CHP Genel Başkanı Kemal bu yıl da Çanakkale’de Kılıçdaroğlu’na hakaret et EVRİM gerçekleşmesi son derece tiği ileri sürülen açıkla ALTUĞ önemlidir. mada, “Çanakkale Beledi Küratöryel ekibindeki ye Başkanlığı tarafından organize görevim, bu etkinliğin gerçekleş edilen bu faaliyet ile ilgili gerek mesini herhangi bir risk altına li işlemin derhal başlatılması ve alacaksa, ben bu görevimden fe kamuoyunu bu konuda rahatla ragat ediyorum. tacak bir kararın verilmesini te Bununla beraber, şahsıma yö menni ediyoruz” denildi. nelik bütün ithamlara dair her ‘Bu yıl da yapılsın’ türlü hukukî haklarımın da saklı olduğunu kamuoyuna saygıyla Konuya ilişkin olarak gazete duyuruyorum.” mize bir açıklamada bulunan Be Bu yıl farklı dillerde “Anava ral Madra ise, gelinen noktayı tan” başlığıyla yapılması bek lenen bienalin tanıtımı, 13 Mayıs’ta Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın katılımıyla yapılmış, MAHAL ve CABİNİN imzalı etkinliğe 40’ın üzerinde dünyaca saygın uluslararası sanatçının katılacağı açıklanmıştı. İlhamını felsefeci Vilem Flusser’in göçmenliğe dair fikirlerinden alan bienal, göç kavramını anavatan olgusu üzerinden çağdaş sanat bağlamında ele almaya çalışacak. Beral Madra daha önce de TC Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı ile, İKSV ve Kültür Turizm Bakanlığı imzalı birçok ulusal ve uluslararası çağdaş sanat ve kültür projesinde hazır bulundu. Beral Madra Kültür Bakanlığı’nda tasfiye yok kızak var Yeni mevsime ‘Deli Dolu’ bir opera ve bale sezonu SELDA GÜNEYSU Eski Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Mustafa Kurt’un istifasının ardından adı “DT’deki oyunların prova görüntülerini isteten Müsteşar Yardımcısı” olarak gündeme gelen, DT ile Devlet Opera ve Balesi genel müdürlüklerinden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Sefer Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca görevden el çektirildi. Bakanlıkta “kızak görev” olarak da bilinen “bakanlık müşavirliğine” getirilen Yılmaz’ın adı, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamuda başlatılan “FETÖ soruşturması kapsamında bakanlıktan uzaklaştırıldığına” yönelik iddialarla gündeme gelmişti. Ancak Yılmaz ile ilgili 2014 yılında dikkat çeken bir gelişme yaşanmıştı. Eski DT Genel Müdürü Mustafa Kurt, beklenmedik bir şekilde 2014 yılı nın ekim ayında istifa etmişti. Kurt’un istifa dilekçesi vermesinin nedenlerinden birinin, “Güneş Batarken Bile Büyük” ve “Geçtim Ama Tiyatrodan” adlı oyunların içinde “argo” sözcükler geçtiği gerekçesiyle Müsteşar Yardımcısı Sefer Yılmaz’ın repertuvardan kaldırmak istemesi olduğu ortaya çıkmıştı. l ANKARA Türkçe F klavyenin mucidi yaşamını yitirdi Fklavyenin mucidi olarak bilinen İhsan Sıtkı Yener, 91 yaşında hayatını kaybetti. Bir süredir hastalığı nedeniyle tedavi gören Yener, dün evinde hayata gözlerini yumdu. Yener, yarın İstanbul Şişli Camii’nde ikindi namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Ayazağa Mezarlığı’na defnedilecek. Yener, bilgisayarların Türkiye’ye girmeye başladığı 1978’den itibaren, Türk dili özelliklerine uymadığı için “Q Türkçe” olarak “Uydurulmuş Klavye”nin verimsizliği karşısında bilimselliği dünya rekorları ile de kanıtlanmış “F Klav İhsan Sıtkı Yener ye” tartışmalarının sonucu, Medya ve Bilişim Dernekleri işbirliği ile düzenlenen etkinlikte, “F Klavyenin Babası” ilan edilerek teşekkür plaketi ile ödüllendirildi. İhsan Sıtkı Yener, Türkçe harfler için de ideal olabilecek, 10 yıl süren çalışmalar sonucunda oluşturduğu klavye dizininin en üst düzeylerde ele alınmasını ancak 1955’te sağlayabildi. Yöneticiliğini yaptığı “Yabancı uzmanlarla da pekiştirilmiş İhtisas Komisyonu”nca oluşturulan “Onparmak yöntemi ile Türkçe için ideal klavye”yi 20 Ekim 1955’te “Bakanlıklararası Standardizasyon Komitesi”ne “Standart Türk Klâvyesi” olarak kabul ettirdi. Türkiye’deki tüm daktilo makinelerinin dönüştürülmesi ise 1963’te Gümrükler Kanununa bir madde eklenmesi ve 1974 yılında “Türk Standardları Enstitüsü” tarafından “Zorunlu Standart” olarak kabul edilmesiyle kesinleşti. l İSTANBUL /CUMHURİYET Heybeliada’da özel bir nota akşamı Bu akşam, İstanbul âşığı Nikiforos Metaxas anısına eşi Vassiliki Papageorgiou’ndan ‘Ellinotourkika’ konseri Heybeliada Ruhban Okulu’nda saat 20.30’da ücretsiz olarak gerçekleştirilecek. Papageorgiou ve grubu, ‘Ellinotourkika’ isimli konserde bağlamasıyla Alevi geleneğinin takipçisi Engin Arslan, du¨nyayı dolaşmış gitarıyla Kleon Antoniou, Pire usulu¨ buzukisiyle Mi halis Nikopoulos ve kontrbasıyla Chrysostomos Boukalis eşliğinde dinlenecek. Nikiforos Metaxas, Osmanlı müziğinde Rum, Ermeni, Musevi bestecilerin eserlerini maziden günümüze canlandıran efsane Bosphorus Topluluğu’nun kurucusu idi. Sanatçı, yaşamının son 10 yılını en büyük hayali olan Heybeliada Uluslararası Müzik Araştırmaları Merkezi’ni kurmaya adamıştı. l Kültür Servisi Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü bünyesindeki müdürlüklerin 20162017 sanat sezonunda sahneleyeceği eserler belli oldu. 20162017 repertuvarında geçen sezonlardan sahnelenmeye devam edecek eserlere ek olarak prömiyerleri gerçekleşecek yeni eserler ise şöyle: Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde “La Bo heme”, “Il Signor Bruschino”, “Hoffman’ın Masalları”, “Paris Haya tı” operaları ile “Amadeus” balesi olmak üzere 4 opera, 1 bale ve 1 çocuk oyunu seyirciyle buluşacak. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde “Ernani”, “The Rake’s Progress”, “La Belle Helene Güzel Helen” ve “Kaffeekantate” operaları olmak üzere 4 opera sahnelenecek. İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde “Sevil Berbe ri” ve “Mefistofele” ope raları ile “1001 Ge ce Masa ları” bale si olmak üzere 2 opera ve 1 bale yer alıyor. Mersin Devlet Opera ve Balesi’nde “Rita”, “La Serva Padrona” operaları, “Yu Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin ‘La Boheme’ adlı operası yeni mevsimde sanatseverlerle buluşacak. Zorlu Center’da ücretsiznus Emre” balesi , “My Fair Lady” müzikali yer alıyor. Antalya Devlet Opera ve beyazperde akşamlarıBalesi’nde “Iolanta” operası ile “Kuğu Gölü” balesi izleyiciyle buluşacak. Samsun Devlet Opera ve Balesi 20162017 repertuvarında ise “Il Travatore” ve “ Rita Doktor Mucize” operaları, “Kamelyalı Kadın” balesi ve “Seyahatname” ve “Deli Dolu” müzikalleri olacak. l Kültür Servisi Komedi, animasyon, aksiyon dalında filmler, bu ay salı ve perşembe günleri saat 20.30’da Zorlu Center Meydan Katı Park alanında izleyiciyle ücretsiz buluşacak. Jodie Foster’ın yönettiği “Money Monster” (Para Tuzağı); Rıza Kocaoğlu ve Tuba Ünsal’ın başrollerini paylaştığı “Dünyanın En Güzel Kokusu”, romantik komedi “Senden Önce Ben” ve Burak Özçivit ve Murat Boz’un iki kardeşi canladırdığı “Kardeşim Benim”, 20 29 Eylül arası programda yer alan filmler olacak. l Kültür Servisi ‘Fındıkkıran’ Venedik’te Altın Aslan flörtü Yedi Amerikan yapımının Altın Aslan için yarıştığı 73. Uluslararası Venedik Film Festivali’nin dünkü mönüsünde, yine iki Amerikan filmi vardı. Bunlardan biri de, Muhammed Ali’ye direnen boksörün öyküsü ‘The Bleeder’ idi. Bir ay önce, festival seçkileri basına açıklanırken yapılan sunum konuşmasında, izlenen temel sanat çizgisinin, sinema dünyasında yaşanan hızlı ve radikal değişimlerle nasıl bağdaştırıldığı şöyle açıklanıyordu: “ Ana seçkiler doğal olarak sinema sanatına ayrılmıştır. Ayrıca, ticari sinema örneklerinin festivalin desteğine ihtiyaçları olmadığı da ortada ama bugün yaklaşım açımızı farklılaştırmak zorundayız. Yıllardır, yaratıcı sineması dediğimiz, sınır çizgileri değişmeyen bir akımdan söz ediyoruz; ancak, yeni anlatım biçimleri deneyen yönetmenler, sinefillerin gittiği salonlara pek uğramayan daha geniş kitlelere seslenmeyi de hedefleyebiliyorlar. Kaldı ki, ticari sinema dediğimiz tür içinde yer alırken, ucuz ve sıradan reçetelere başvurmayan, çiğliklerden kaçınan, konularını basitleştirmeden işleyen farklı örnekleri neden dışlayalım ki? ...” Ayrıca, internet ağının küresel gücü ve video oyunlar salgını sonucu ‘sanal gerçeklik’ (virtual reality) akımı da gündeme geliyordu. La Mostra, ilk kez bu yıl, Giardino adı verilen 446 koltuklu yeni bir salonda, sanal gerçekliğin sinemasından da örnekler sunacaktı... Bu ön açıklamalar, Altın Aslan yarışında bu yıl 7 filmle aslan payını alan ‘Hollywood sineması’nın alışılmamış yoğunluğuna yönelik eleştirilere karşı ödülü kazanmayı başaran Phi lippe Fallardeau, Hollywood ile Venedik’i buluşturan yolun ya ratıcı sinemasına yakın kavşa ğında yer almakta... “Nocturnal Animals” ile, Al tın Aslan’ın Amerika’dan ge len bir başka adayı, Tom Ford bir ön savunma niteliği de içermekteydi. Yarışma dışı sunulan Amerikan filmlerini de hesaba katarsak, son yıllarda Los Angeles ile Venedik arasında yaşanan soğukluğun, yerini sıcak bir balayına bıraktığı söylenebilir. 15 raundun (1961) için aynı değerlendirmeyi yapmak mümkün değil. Ünlü bir modacı olan, bol ödüllü Tom Ford’un filmi de sıradan değil; tam tersine, nitelikli, estetiği güçlü bir film. Özellikle, kameranın yakın planda tek tek izlediği, yaşlı, şişman ve çıplak “Pom Pom hazin hikâyesi Bu sayılar içinde, Kanadalı yönetmenlerin filmlerini de, yapım koşulları ve anlatım dilleri nedeniyle, doğal olarak Hollywood hanesinde değerlendiriyoruz. İlginçtir ki, Quebec’li iki yönetmen, birbirinden çok farklı iki filmle bu yelpazenin sınırlarının da ne kadar esnek olabileceğini gösterdiler. Dün, Altın Aslan adayı Denis Villeneuve’ün “Arrival”ı düş kırıklığı yaratmıştı; bugün, Philippe Falardeau (1968) yarışma dışı sunulan “The Blee Girls”lerin yavaşlatılmış dan sından oluşan giriş bölümü, özellikle çarpıcı, başarılı bir sekans... Ancak tanınmış bir Boksör Chuck Wepner’in gerçek plastik sanatçı (Amy Adams) yaşam öyküsü olan “The ile yazar eski eşi (Jake Gyllen Bleeder”ın başrollerinde Liev haal) arasındaki ilişkileri, şid Schreiber ve Naomi Watts rol alıyor. deti ve gerilimi bol bir senar yonun düşsel çekimine ko öyküsü olan “The Bleeder”, buram buram insan kokarken melodramdan özenle uzak durabilen duyarlı ve özgün bir çalışma. Konusunu ve kahramanlarını (başroldeki Liev Schreiber’in yanın şut olarak işleyen “Nocturnal Animals”, yer yer sıkıcı olmaktan kurtulamayan biçimci (manierist) yaklaşımı ve soğuk es der” ile geniş kitlelere seslenir da Naomi Watts da var) farklı bo tetizmiy ken, ne kadar incelikli ve derin yutlarıyla ele alan Fallardeau, iz le, sanal likli bir sinema yapılabileceği leyicisini duygu sömürüsü yap değilse de, ni kanıtlıyordu. 1975’te Muham madan duygulandırmayı başarı fazlasıyla med Ali’ye 15 raund dayanmayı yor... Beş yıl önce, toplumsal/poli yapay bir başaran Amerikalı “beyaz” boksör tik sinemanın farklı örneği “Mon film... Chuck Wepner’in gerçek yaşam sieur Lazhar” ile Locarno’da halk lVENEDİK C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear