24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 23 Eylül 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Mağduriyetlere karşı ‘genelge çıkacak’ sözü YıldırımKılıçdaroğlu görüşmesinde, OHAL ve Fırat Kalkanı gündeme geldi Başbakan Binali Yıldırım ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir süredir beklenen zirve si dün gerçekleşti. Kılıçdar oğlu’nun, “Dilek Dündar’a yapı lan haksızlık, pa saportu geri ve rilmeli. Cumhu riyet, Sözcü ve İKLİM ÖNGEL Evrensel’in kapatılacağı konu şuluyor, bu doğ ru olmaz” sözlerine Yıldırım’ın, adı geçen gazetelerle ilgili iddi aların doğru olmadığı karşılığı nı verdiği öğrenildi. Başbakan Yıldırım ile CHP li deri Kılıçdaroğlu, AKP Genel Merkezi’nde bire bir zirve ger çekleştirdi. 1 saat 45 dakika sü ren zirvede, Kılıçdaroğlu, 12 Ey lül 1980 askeri darbesi sürecin de cuntanın imzasız ihbar mek tuplarının işleme konmamasına yönelik bir genelge çıkardığını anımsatarak, 15 Temmuz süre cini de içerecek şekilde benzer bir genelge çıkarılması gerekti ğini söyledi. Yıldırım ise buna karşılık benzer bir genelgenin çıkarılacağı sözünü verdi. Kılıç daroğlu çıkacak genelgenin, ge riye dönük mağdurları da kap saması talebini iletti. MİT raporu beklenecek Görüşmede öncelikle Barış Bildirisi’ne imza atan akademisyenler olmak üzere akademisyenlerin durumu gündeme geldi. Yıldırım’ın akademisyenlerle ilgili kararların YÖK’ten gelen listeler doğrultusunda alındığını, ancak her şeye karşın akademisyenlere yönelik mağduriyetlerin yeniden inceleneceği sözünü verdiği öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun kapatılan vakıf üniversitelerinden örnek vererek, aralarında demokrat öğretim üyelerinin de bulunduğunu, bu kişilerin durumlarının düzeltilmesi gerektiğini söylemesine karşılık ise Yıldırım’ın bununla ilgili MİT’ten gelecek Tutuklu gazeteciler Tutuklu gazetecileri ve medyaya yönelik baskıları da anlatan Kılıçdaroğlu, gazetemiz yazarı Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın pasaportuna el konulmasına ilişkin olarak da “Dilek Dündar’a yapılan haksızlık, pasaportu geri verilmeli” diye konuştu. Yıldırım’a Cumhuriyet, Sözcü ve Evrensel gazetelerinin kapatılacağı yönünde iddiaları soran Kılıçdraoğlu’na Yıldırım’ın, söz konusu iddiaların doğru olmadığı bilgisini verdiği öğrenildi. raporların beklendiği bilgisini paylaştığı ifade edildi. Kılıçdaroğlu, boşaltılan askeri alanların rant olarak kullanılmayacağı sözünün bizzat Yıldırım’ın yapacağı bir açıklama ile verilmesini talep etti. Yıldırım’ın ise CHP’nin önerisine sıcak baktığı belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun Bank Asya ile ilgili birçok mağduriyet başvu rusu geldiğini söylemesi üzerine Yıldırım’ın, bu konuda kriter olarak FETÖ’nün Bank Asya’ya para yatırın çağrısından sonraki para hareketlerinin dikkate alındığını söylediği ifade edildi. Başta GATA olmak üzere askeri hastanelerin durumunu gündeme getiren Kılıçdaroğlu, Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde askeri tıp fakültelerinin toplanabileceği önerisini getirdi. Er ve erbaşlara tahliye Kılıçdaroğlu er ve erbaşlara ilişkin “Er ve erbaşların en kısa zamanda tahliyesi gerekir. Askerde erlerin, gelen talimata uymaması söz konusu olamaz” derken, Yıldırım’ın askerlikte emrin uygulandığına hak verdiği belirtildi. ‘OHAL uzayabilir’ Kılıçdaroğlu, “OHAL kesinlikle uzamamalı” görüşünü dile getirirken, Yıldırım’ın OHAL’in uzayabileceği mesajını verdiği belirtildi. Başbakan Yıldırım, genel seçimlerin 4 yerine 5 yılda bir yapılması önerisini de gündeme getirdi. Kılıçdaroğlu’nun ise “Olabilir fakat 26. dönemi kapsamaz” dediği öğrenildi. NEDEN RANDEVU VERMEDİ? Bahçeli anayasa paketini bekliyor ‘Gülen’i saklamak ilişkimize zarar verir’ SELDA GÜNEYSU Başbakan Binali Yıldırım, randevu talebinde bulunduğu MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dün için randevu talebine olumlu yanıt vermemesi üzerine, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştükten sonra telefonla arayarak bilgi verdi, görüş alışverişinde bulundu. İkilinin başta mini anayasa paketi olmak üzere, terörle mücadele, Fırat Kalkanı operasyonu ve FETÖ ile mücadele konuları üzerinde görüştükleri belirtilirken, Fırat Kalkanı operasyonu hakkında bilgi veren Yıldırım’a, Bahçeli’nin, “Terörle mücadelede hükümetin arkasındayız. Sonuna kadar gidilsin” dediği öğrenildi. MHP’nin Yıldırım’ın görüşme talebine “MHP’nin görüşme için Anayasa Komisyonu toplantısını bekleyecekleri” yönünde yanıt verdiği ve bunun ardında Bahçeli’nin “yeni anasaya paketindeki değişiklikleri görmek ve bu paket üzerinde MHP’nin görüş ve önerilerini bizzat Başbakan’a iletmek istediğinin olduğu” ifade edildi. Yazım aşamasına geçilen mini anayasa paketi için Anayasa Komisyonu ise bugün saat 14.00’te toplanacak. AGİT’İN GÜNDEMİNDE TÜRKİYE VAR ‘Özgür, çoğulcu medya hayatidir’ BERİVAN AYDIN Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı kendi toplumumuz için olduğu kadar uzun vadeli refah ve istikrar isteyen tüm toplumlar için hayati olduğunu düşünü (AGİT) Polonya’nın başkenti yoruz” dedi. Büyükelçi Baer, Varşova’da düzenlediği “İnsa Varşova’daki toplantının iki ni Boyut Uygulama” toplantı hafta süreceğine değinirken larında Türkiye’de ba görüşmelerde arala sın özgürlüğünü ele rında Türkiye’nin de aldı. Gazetemiz yaza olduğu üye hükümet rı Can Dündar da top lerin insan hakları lantıya katılan isim vaatleri ve uygulama ler arasındaydı. Açılış larına ilişkin değer konuşmasını yapan lendirmelerin yapıldı AGİT Basın Özgürlü ğını anlattı. ğü Temsilcisi Dunja Mijatoviç, Twitter he Daniel Baer Baer umutlu sabından “Türkiye’de Medya özgürlüğü 120 gazetecinin hapiste ol nün ve fikir çeşitliliğinin özel duğuna, yaklaşık 100 medya likle zorlu zamanlarda istikrar kuruluşunun kapandığına, için çok önemli olduğuna dik 140 bin web sitesinin blok kat çeken Baer, şu görüşleri landığına” dikkat çekti. ni dile getirdi: “Türk toplumu Toplantıya katılanlar ara nu ilham verici buluyorum. sında yer alanlardan biri de Zengin ve canlı bir sivil toplu ABD’nin AGİT Daimi Tem mu, meseleleri tartışan akıllı silcisi Büyükelçi Daniel Ba sesleri var. Türkiye son yıllar er. Kendisiyle telefonda yap da devasa sorunlarla karşılaş tığımız söyleşide, ülkesinin tı, ancak Türkiye’nin insanla Türkiye’de özgür ve çoğul rının güçlü geleceği olan güç cu medyaya yönelik desteğini lü bir demokrasiye olan bağlı vurgulayan Baer, “Zira bunun lığına güvenim tam.” Erdoğan: ABD’ye 85 koli dosya gönderdik, ‘yeterli değil’ diyorlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmemesine tepki göstererek, “Amerikalı dostlarımıza hala anlatamadık. Şu ana kadar 85 koli dosya gönderdik ama ‘yeterli değil’ diyorlar” diye konuştu. Erdoğan, “Bizden 10 teröristi yakalamamızı istediler, 9’unu yakalayıp teslim ettik. Kendileri hâlâ bu teröristi saklıyorlar. Bu ilişkilerimize er veya geç zarar verecektir” dedi. ‘O güce sahip olduk’ ABD’deki Türk toplum temsilcileriyle bir araya gelen Erdoğan, Gülen cemaatini işaret ederek “Bunlara araziler, arsalar verdik. Gelin okul yapın dedik” diyerek, “Ne oldu? Şu an normal zamanda yapamayacağımız birçok şeyi yapabilme imkânına, gücüne sahip olduk. Normalde bunları geri alamazdık. Ama KHK ve OHAL ile okulları devlete teslim etti” diye konuştu. ‘Darbeciden dinliyorlar!’ FETÖ ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle pasaportu iptal edilen eski polis şefi Ahmet Yayla’nın ABD kongresinde konuşturulmasını sert dille eleştiren Erdoğan, “ABD düşmanı birisini parlamentomuzda konuştursak ABD yönetimi buna nasıl bakar? 15 Temmuz’u darbeyi yapanlardan dinleyecek kadar siyasi iradelerini kaybetmişler” dedi. l Haber Merkezi Çipras ile 2 saat Erdoğan’ın Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile görüşmesi iki saat sürdü. Nautemboriki gazetesine göre Çipras, Erdoğan’ın 8 Türk askerinin iadesine değinmesi üzerine “Yunanistan için demokrasi çok önemlidir. Darbelere karışanların Yunanistan’da yeri yoktur” ifadesini kullandı. Biden: Barışa dönün BM Genel Kurulu’na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’ta kaldığı otelde ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile yaptığı 1.5 saatlik görüşmeyle ilgili Beyaz Saray yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada “Başkan Yardımcısı Türkiye’nin tüm yurttaşlarına barış getirecek siyasi diyaloğa geri dönülmesi umudunu dile getirdi” diyen Beyaz Saray, ABD’nin darbe girişimiyle ilgili soruşturmada Türk yetkililere yardımı devam ettirmeye hazır olduğu ifade etti. Açıklamada iki liderin IŞİD’i yok etme kampanyasında işbirliğini derinleştirmenin yollarını ele aldığı belirtildi. Tekin’den Tezel mektubu Samast’ı hatırlatarak Tezel’e nasıl muamele edildiğini Yıldırım’a ve Belçika’ya sordu CHP Milletvekili Gürsel Tekin, şehit cenazesinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önüne kurşun bırakan Yusuf Tezel için Başbakan Binali Yıldım’a ve Belçika hükümetine dün açık mektup hazırladı. Tekin mektubunda, “Ogün Samast isimli saldırgan Hrant Dink’i katletmiş ve götürüldüğü Emniyet binasında, kendisine kahraman muamelesi yapılarak misafir edilmişti. Bu cinayet failine karşı sergilenen tavır ile Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırının failine karşı takınılan tavır çok benzemektedir” dedi. Partisinin İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen Tekin, Yıldırım ile Belçika Büyükelçiliği’ne gönderecekleri mektupları okudu. Tekin, Başbakan’a göndereceği mektubunda, şu soruları sordu: “Sayın Kılıçdaroğlu’nun ayağının dibine tabanca mermisi atılması olayının faili Yusuf Tezel, olayın ardından Emniyet güçlerince nereye götürülmüştür? Tezel’in götürüldüğü yerde Emniyet görevlileri kendisiyle hatıra fotoğrafı veya video çektirmiş midir?” Belçika hükümetine yazılan mektupta ise, “Belçika vatandaşı olan Yusuf Tezel hakkında, anılan eylemi için ülkenizde hukuki soruşturma açılmış mıdır? Eyleminin yasal yaptırımı nedir? Tezel’in eylemi nedeniyle ülkenizde emniyet merkezine götürülmesi durumunda, binada görevli Emniyet görevlileri kendisine ‘aferin’, ‘kahraman’ gibi övgü sözleri kullanabilir mi? Belçika devleti hukuk düzeninde, bu şahsa diğer şüphelilere sağlanmayan ayrıcalıklı haklar sağlanır mı?” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet haber 5 Neden kalksın OHAL? Bizzat Cumhurbaşkanı’nın ağzından duyduk, OHAL uzatılacakmış, tersi olsa çok şaşardım. Zaten OHAL öncesinde de normal bir hal yoktu. Başkanlık sistemi arzusu da aşağı yukarı OHAL rejimi tesis etmek demekti. 15 Temmuz’dan sonra, belki ülkenin içinde bulunduğu halin vahameti anlaşılır dedik, öyle olmadı. Belli ki şimdi başkanlık sistemi tesis edilmeden OHAL bitmeyecek. Neden bitsin? Cumhurbaşkanlığı önderliğinde iktidar partisi ve çevresinin siyasete bakışı pek değişmiş görünmüyor. Geçici uzlaşma siyaseti, “peşimize takılın” siyasetine dönmüş vaziyette, fazladan “FETÖ temizliği” adı altında hakkın hukukun askıya alınması meşrulaşmış oldu, Kürt cephesinde daha da kötüleşme dışında değişen bir şey yok. 15 Temmuz “demokrasi direnişi” çoktan OHAL rejiminin resmi ideolojisi haline geldi. Bu yıl eğitim yılı 15 Temmuz etkinlikleri ile açıldı, ama bu açılışın teması “demokrasi”den ziyade “şehitlik” oldu. Hem başka ne olacak, 15 Temmuz’da tam olarak ne oldu, suçlusu kim sorusunun cevabını biz bile bilmiyoruz; okul çocuklarına ne anlatıldı, anlatılabildi merak ediyorum. Mesela, bir darbe girişiminden bile haberdar olmayan, rehin düşen bir Genelkurmay Başkanı, haberi alan ama Cumhurbaşkanı’na bile söylemeyen İstihbaratın başı neden sorumlu ve hatta suçlu değil, hiçbir şey olmamış gibi işine devam ediyor sorusuna verilen cevabın “dere geçilirken at değiştirilmez” olabildiği bir ülkede okul çocuklarına nasıl “zihin açıklığı” temenni edebiliriz? Sonra, FETÖ meselesini çoluk çocuğa nasıl izah edeceğiz! Amerika’da yaşayan tuhaf bir vaizin ülkeyi, siyaseti, kurumları teslim aldığı, durumun yeni fark edildiği, şimdi ülkeyi bu tehlikeden temizleme mücadelesi verdiğimiz izahını küçük çocuk anlamaz, büyük olan inanmaz, inanırsa memleketine güveni, saygısı azalmaz mı? Öteden beri bu ülkenin tarihinin, talihinin, “akkara ve her yer düşman” çerçevesinde anlaşılması, algılanması, algılatılmasından şikâyet etmiyor muyduk? Bu yeni hikâye bu sorunumuza tüy dikmiş olmuyor mu? Eğitim yılını bu çerçevede açan bir ülkede nasıl nesiller yetişir, onlardan kime ne hayır gelir? Cumhuriyet kurulalı neredeyse yüz yıl olacak, hâlâ çoluğa çocuğa anlatacağımız doğru dürüst bir hikâyemizin olmaması, olamaması garip değil mi? “Atatürk’ün dayısının çiftliğinde nasıl karga kovaladığı” bahsinin, ders konusu olduğu bir ülkenin az gidip uz gidip varacağı yer bu mudur? Darbeye karşı canından olanlara Allah rahmet eylesin, demokrasi adına hafızamızdan çıkmasın, ama ayakkabıları, güneş gözlükleri gibi eşyalarının sergilendiği bir köşe tesisi nasıl bir iştir? Yeni rejim tesisleri, yeni fetişler üzerinden olur da, bu kadar mı olur? Hem devrimler/karşıdevrimler kendi çocuklarını yer de, bir öncesi Başbakan’ın ensesinde bile “darbeci” bozası pişirilebilen bir kuşku/itham/güvensizlik ortamının ne kadar marazi olduğunu kavramak çok mu zor? Tabii ki sadece iktidar çevresinin kendi çocukları değil, kimse olur olmaz zan altında kalmasın, suç isnat edilmesin ama mevcut iktidar çevresinden pek çoklarının onun paltosu altından çıktığı Ali Bulaç da hapishanelerde süründürülür mü? Hadi liberaller ile gidilecek yol bitti, “at çöpe” dönemi başladı ama Mehmet Altan’ın evinde, kanıt olarak F serisinden 1 dolar bulmak nasıl bir akıl? İlk başörtülü milletvekiline Meclis’e girişinde eşlik eden Nazlı Ilıcak’ı hapse atmak yetmiyormuş gibi, başörtülü bir kadın yazarın “28 Şubat komplosu” isnat etmesi, kolejli kız diye üzerinde tepinmekten hiç rahatsızlık duymaması nasıl bir iş? Sahi burası nasıl bir ülke? Nasıl insanlar bunlar? Peki, bu FETÖ’cüler de başkalarına haksızlık, hukuksuzluk yaptı, beter olsunlar diyen iktidar karşıtı ama cadı avcısı çevrelere ne demeli? Nasıl bir yer ki burası, “kime yapılırsa yapılsın ben hakkı, hukuku savunurum, işte o kadar” demek kimsenin içine sinmiyor. Sadece iktidardan korkulduğu için değil, kin, nefret, geçmiş hesaplar, hatta sıradan şu veya bu adamı sevmemek duygusu ağır bastığı için, “Elinizi tutan yok, darbecileri bulun yakalayın, yargılayın, cezalandırın, gerisi haksızlık hukuksuzluk!” demekten imtina ediliyor. Birisi Ahmet Altan’ı sevmiyor, diğeri bir başkası ile zamanında kavgalıymış vs. diye haksızlık, bir tür kan davası hükmü sürüyor. Tabii en önemlisi, zamanında solcunun, Kürt’ün başına gelenleri, “vardır devletin bir bildiği, anarşist, terörist diyorlarsa, boşuna demiyorlardır, o vatan haini, bu memleket düşmanı” diye diye bugüne gelmiş bir toplumda aynı alışkanlık, duyarsızlık ve otorite bağımlılığının farklı şekillerde devam ediyor olması. O halde, neden kalksın OHAL, OHAL zihniyetinin bu kadar benimsendiği bir ülkede? BM Genel Sekreteri Ban Kimun: İdamın yeri yok BM Genel Kurulu kapsamında düzenlenen bir oturumda konuşan BM Genel Sekreteri Ban Kimun, 21. yüzyılda ölüm cezasının yeri olmadığına inandığını belirtti. “Dünya liderlerini, yasa koyucuları ve adalet dağıtıcıları infazları hemen durdurmaya çağırıyorum” diye konuşan Ban, “Yaşam hakkı esastır. İdam cezası, geri döndürülemez bir cezadır. Bu yanlışı herkes görmelidir” uyarısı yaptı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear