24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 23 Eylül 2016 10 Gazetecilik çölündeki vaha: Cumhuriyet Her yeni tutuklamayla birlikte cezaevindeki gazeteci sayısı artarken, dışarıdaki milyonların Türkiye’si daha büyük bir “ifade özgürlüğü hapishanesi”ne dönüşüyor. Cezaevine konularak aramızdan eksiltilen her gazeteci, milyonların zihnine vurulmuş yeni bir kilittir. Şu veya bu biçimde yok edilen her gazeteci... Baskı karşısında ailesini, okul çağındaki çocuğunu düşünüp sinen ve susan. Sahip olduğu ayrıcalıkları gazetecilikten daha çok sevdiği için, iktidarın tehdidi altında kalınca tercihini ayrıcalıklarından yana yaparak gazetecilikten vazgeçen. Kıt kanaat geçinerek gazetecilik yapmak ya da yaratıcı, yenilikçi çözümler geliştirmek gibi bir imkânı varken, zalimin safına iltihak eden. Muktedirden rüşvet alıp aklını kiraya veren. Veya bunların hiçbirine razı olmayınca zamanın güçlüleri tarafından işinden kovdurulan. Cezaevine düşmemek için gönüllü sürgün yollarına düşen her gazeteci... Ve hatta öldürülen. Ölü ya da diri, ahlaklı ya da ahlaksız, hapiste ya da dışarıda, mesleğini yapamaz, başka bir ifadeyle, bilgisini ve özgün perspektifini okuruyla paylaşamaz hale getirilen her yeni gazeteciyle birlikte, Türkiye daha büyük bir “bakış açısı mezarlığı” haline getiriliyor. Gazetecilik öldürülmüş ve Türkiye bir “basın özgürlüğü çölü”ne dönüştürülmüştür. Bugün bu sapsarı, kupkuru çölde, mesleğini yapabilenlerin yaşadığı birkaç vaha kalmıştır. Türkiye’de gazeteciliğin en büyük, en yeşil vahası Cumhuriyet’tir. Kökü sağlam ve derindedir. Çölleşmiş toprak muhtaç olduğu suya kavuşunca gazetecilik mesleğinin yeniden yeşerip dal budak saracağı vaha, Cumhuriyet’tir. Dünyadan bakınca da başka türlü görünmüyor olmalı ki, Cumhuriyet bu yılki Alternatif Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Bu büyük gururla ilgili haberi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç’in ödülle ilgili yaptığı açıklamayı gazetemizin haber sayfaların da okuyabilirsiniz. Ben yine de Orhan Erinç’ten bir alıntı yapacağım: “Cumhuriyet insan haklarına, kadın haklarına, düşünce ve basın özgürlüğüne, laiklik ilkesine en fazla önem veren gazete olma özelliğini her zaman korudu. (...) Darbeler, darbe girişimleri, sıkıyönetimler, olağanüstü haller yaşadık. Ama okurlarımızın bilgilenme hakkının kısıtlanmasına hiçbir zaman izin vermedik.” Evet, olağanüstü hallerde yaşıyoruz. İktidar, 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ardından ilan ettiği OHAL’i istibdat rejiminin konsolidasyon aracına dönüştürmüş, hazzetmediği gazetecileri trajikomik suçlamalarla tutukluyor. Son örneği Mehmet Altan oldu. Kardeşi Ahmet Altan’la birlikte “darbe destekçisi sübliminal mesajlar vermek” gibi hukuk skandalları tarihine geçen bir suçlamayla gözaltına alındı, 12 gün tutulduktan sonra Ahmet Altan bırakıldı, kendisi hapse konuldu. Aynı gün İstanbul’daki Çağlayan Adliyesi’nde gazetemizin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün MİT TIR’ları haberi nedeniyle yargılandığı davanın duruşması vardı. AKPCemaat evliliğinin ortada kalmış hilkat garibesi Oda TV davasının da duruşması vardı. Hasan Cemal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir yazısında hakaret ettiği suçlaması nedeniyle ifade verdi. Bütün bunlar aynı gün oldu; Cumhuriyet bu haberlere “Gazetecilik adliyede” başlığı altında tam bir sayfa ayırdı. Çünkü evet gazeteciliğe tehdit olağanüstü bir hal arz ediyordu. Buna karşılık ana akım kalıntısı gazeteler yine habercilik yapmayıp durumun olağanlaştırılmasına hizmet ettiler. Cumhuriyet’in farkını oluşturan gazeteciliği sayesindedir ki ödülü veren Stockholm’de mukim “Doğru Yaşam Ödülü Vakfı”nın (Right Livelihood Award Foundation) yaptığı açıklamada, “Türkiye’de ifade özgürlüğünün giderek tehlikeye girdiği bir zamanda Cumhuriyet çok önemli haberlerle ulusal ve uluslararası kamuoyunu etkilemektedir” denilmişti. Savunma hakkı ortadan kaldırıldı İHD, ÖHD ve THİV, OHAL’de yaşanan hak ihlallerine karşı yurttaşların kendilerine başvurmasını istedi İnsan Hakları Derneği (İHD) ren Boztoprak, Türkiye cezaİstanbul Şubesi, Özgürlük evlerinde OHAL ile birlikte vaçü Hukukçular Derneği (ÖHD) him hak ihlallerinin yaşandı İstanbul Şubesi ve Türki ğını söyleyerek “30 günlük gö ye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) zaltı süresi başlı başına bir ih OHAL’in ardından gözaltın lal niteliğini taşırken, bu süre da yaşanan hak ihlalleri ile il içindeki uygulamalarla, işken gili ortak basın toplantısı düzenledi. Yapılan açıklamada, ce ve kötü muamelenin yeniden sistematik hale getirilme OHAL’le beraber gözaltında ya sine tanıklık etmekteyiz” deşanan cinsel işkenceye ve hak di. Boztoprak, “Gözaltında sa ihlalleri iddialarına dikkat çe vunma hakkının tamamen orkilerek, yurttaşların kendileri tadan kaldırıldığını, yasak sor ne İHD, ÖHD ve TİHV’e başvur gu usullerinin kural haline gemaları istendi. Basın açıklama tirildiğini görüyoruz” ifadeleri sını okuyan avukat Zeynep Ce ni kullandı. l İSTANBUL Baransu’ya 31 yıl hapis istemi Gazeteci Mehmet Baransu’nun, 28 Kasım 2013 tarihinde Taraf Gazetesi’nde yayınlanan, ‘Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’da alındı’ haberiyle ilgili yargılanmasına Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada mütalasını veren cumhuriyet savcısı, sanıklar Mehmet Baransu ve Murat Şevki Çoban için “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri basın ve yayın yoluyla ifşa etme” ve “MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin belge ve bilgiyi basın yoluyla ifşa etme” suçlarından toplam 16 yıldan 31 yıla kadar hapis cezası talep etti. Mahkeme, sanıkların son savunmalarını yapmaları için duruşmayı erteledi. l İSTANBUL haber EDİTÖR: SERKAN OZAN ‘Özgür Gündem’le dayanışmaya devam’ ‘Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği’ kampanyasına katılan Basın İş Başkanı Eren savunma yaptı Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan DİSK Basın İş Sendikası Başkanı Faruk Eren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada hâkim karşısına çıktı. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, TGS Genel Başkanı Uğur Güç ile TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş, TGC Genel Başkanı Turgay Olcayto da Eren’e lüğü için mücadele eden destek olmak için adli bir sendikayız. Özgür yeye geldi. Mahkeme Gündem’in suçu ve suçlu de savunma yapan Eren, yu övmediğini düşünüyo Türkiye’de basın ve ifa rum. Onun için sendika de özgürlüğünün sefil bir nın da yöneticisi olarak durumda olduğunu belir dayanışma amacıyla yan terek, “1987 yılından bu larında yer aldım” dedi. yana gazeteciyim. 100’ün Faruk Eren Abdi İpekçi, Uğur Mum üzerinde gazeteci cezae cu, Metin Göktepe ve vinde, sayısız davalarla gazeteci Hrant Dink gibi isimlerin gazete ler yargılanıyor. Biz bu duruma cilik yaptıkları için katledildiği karşı çıkan, basın ve ifade özgür ni söyleyen Eren, “Ama en çok acı çeken Özgür Gündem oldu. Çok sayıda çalışanı faili meçhule gitti, İstanbul’da yerleri bombalandı. Onun için basın tarihimizde önemli bir yere sahip. Ben de bu yüzden dayanışmaya gittim ve halen dayanışma içinde olmaya devam ediyorum” diye konuştu. Mahkeme heyeti, Özgür Gündem Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya’nın bir sonraki duruşma hazır edilmesine hükmederek duruşmayı 25 Ekim’e erteledi. l İSTANBUL Adaletin ‘eli bağlı’ Gazeteci Sarıibrahimoğlu, cezaevinden doktora götürülürken kelepçelendi FETÖ operasyonunda tutuklanan gazeteci Lale Sarıibrahimoğlu (Kemal), hastaneye gö türülürken kelepçeli olarak araca bin dirildi, hastanede de silahlı askerle rin nezaretinde kelepçeli olarak do laştırıldı. Avukatı Dr. Ümit Kardaş, di lekçeyle başvurduğu Bakırköy Cezaevi Müdürlüğü’nden uygulamaya son ve rilmesini talep etti. Kardaş, “Lale’nin, pıhtı atma ciddi rahatsızlığının yanı sı ra kalçasında protez bulunmaktadır. Bu durum psikolojik baskı oluşturu Ahmet Altan yor. Ayrıca elleri kelepçeli dolaştırılır ken düşme riski artıyor” dedi. Mehmet Altan tutuklandı, Ahmet Altan için bir günde iki ayrı karar verildi Mehmet Altan Kardaş, müvekkilinin hastaneye iki kez bu şekilde götürüldüğünü belirterek, “Kuşkusuz bu bir aşağılama. Ayrı Serbest bırakıldığı gün ca mevzuata göre, kelepçe, kaçma teşebbüsünde bulunabilecek veya kendisine ya da başkasına zarar veren kişiler bakımından bir zaruret arz edebi lir. Lale’nin kalçasında protez var. Ke tekrar gözaltına alındı lepçeli yürürken dengesini kaybedip düşebilir. Kan sulandırıcı alması nedeniyle müdahale etme imkânı olmaz” diye konuştu. Cezaevi savcısı, Kardaş’a 15Temmuz darbe girişimi Altan kardeşler tutuklama is tan 14 Temmuz 2016 günü ‘Can ne ilişkin soruşturma temiyle İstanbul 10. Sulh Ceza Erzincan TV’deki konuşmasına uygulamanın takdirinin jandarmanın takdirinde olduğunu, jandarmaya talimat veremeyeceğini söylemiş. Jandar kapsamında önceki gün tutuk Hâkimliği’ne sevk edildi. Mah ilişkin ise “Darbe olacağından ma Bölük Komutanı ise terör örgütü lama talebiyle mahkemeye sevk keme, Mehmet Altan’ın, “darbe haberim yoktu. O televizyon ko üyesi olduğu iddia edilen her kişiye ke edilen Prof. Dr. Mehmet Altan ye teşebbüs” ve “terör örgütüne nuşmasında kastettiğim yapı lepçe vurulduğunu belirtmiş. Uygula tutuklandı. Gazeteci yazar Ah üye olmak” suçlarından tutuk devlet organlarıdır. Sübliminal maya son verilmesi için doktor raporu met Altan ise çıkarıldığı mah lanmasına karar verdi. Ahmet kelimesinin anlamı insan bi alınması gerektiğini söylemiş.” Hangi kemece dün sabaha karşı ser Altan’ın ise “haftada bir gün lincinin algılamadığı mesajla doktorun rapor vereceğinin belirsiz ol best bırakılırken akşam saat evine en yakın güvenlik birimi rı bilinçaltına yerleştirmedir. duğuna dikkat çeken Kardaş, şöyle de lerinde savcılığın yakalama ta ne imza verme” ve “yurtdışına Bu durum skandal nitelikte vam etti: “Ayrıca doktorlar böyle bir lebi sonucu yeniden gözaltına çıkış yasağı” adli kontrol tedbir dir. Bilinçaltına hükmetmem karar vermeye cesaret ederler mi bilin alındı. Kararın gerekçesi olarak leri uygulanarak serbest bıra nedeniyle tutuklanmam iste mez. Cezaevi müdürlüğüne de dilekçe FETÖ’nün amaçları doğrultu kılmasına hükmetti. Ancak dün niyor” diye konuştu. verdim” diye konuştu. sunda yayın yaptığı gerekçesiyle OHAL kapsamında KHK ile gece Ahmet Altan için bir yakalama kararı daha çıkarıldı, ar ‘Darbeye karşıyım’ ‘Hak ihlali söz konusu’ kapatılan Taraf Gazetesi’nin dından tekrar gözaltına alındı. Ahmet Altan adliye çıkışın Kardaş, dilekçesinde de şu ifadele yayın yönetmeni olması ve darbe teşebbüsünden haber ‘Suçlama bir skandal’ da, “Mehmet Altan’ın tutuklanması 15 Temmuz’la ilgili soruş ri kullandı: “Zaruret durumları bulunmadığı takdirde kelepçe takılmaması dar olduğu kanaatine varılma Mehmet Altan hâkimlik sa turmanın tamamen yolundan genel kuraldır. Her kişinin kelepçelen sı gösterildi. Ahmet Altan’ın vunmasında, “Fethullah Gülen’i saptırılması ve esas sorumlula diği zaman aşağılandığı hissetmesi ta yakalanma anından itibaren tanırım. Yüz yüze bir heyetle ra gidecek soruşturmanın önü biidir. Bir insanın tutuklanmış olması, 24 saat içinde İstanbul Cum gazetecilik amacıyla görüşmüş nün kesilmesidir. 15 Temmuz’u özgürlüğünden mahrum etmek dışın huriyet Başsavcılığı’nda hazır lüğüm vardır. Gülen’in nihai yapanların araştırılması en da bir yaptırımla karşılaşmasının ge edilmesi istendi. hedefinin ne olduğunu bilmiyo gellenmek isteniyor”dedi. Al rekçesini oluşturmaz ve diğer hakları 10 Eylül’de gözaltına alınma rum. Hakkımdaki örgüt üyeli tan hâkimlik ifadesinde, “Cum nın elinden alınmasının zeminini ya larından 12 gün sonra Altan ği iddiasını kabul etmiyorum. hurbaşkanını, hükümeti eleştir ratmaz. Kaçma imkânı bulunmayan bir kardeşler önceki gün İstanbul Gülen’in elini öptüğüme dair id mem beni darbeci yapmaz. Ha kadın tutukluyu kelepçeli sevk etme Adliyesi’ne sevkedilmişti. Sav diada bulunulmuş ise de iddia yatım boyunca darbelere karşı ve dolaştırma tutuklu ve hasta hakları cı Tuncay’a 4.5 saat ifade veren sahibi özür dilemiştir” dedi. Al çıkmışımdır” diye konuştu. bağlamında insan haklarının ihlalidir.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Bir mesaj, çifte soruşturma 15 Temmuz gecesi sosyal medyada yazdıkları nedeniyle tutuklanan Basın İlan Kurumu Genel Kurul Üyesi Şimşek hakkında Erdoğan’a hakaret iddiasıyla inceleme başlatıldı Basın İlan Kurumu Genel Kurul üyesi Bülent Şimşek (65), 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Facebook’a yazdığı ifadeler nedeniyle, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı silahlı isyana teşvik’ suçundan tutuklandı. Şimşek hakkında, aynı paylaşımlar nedeniyle, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan da ayrı bir soruşturma yürütülüyor. Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü de bu paylaşımları gerekçe göstererek Şimşek’in genel kurul üyeliğini düşürdü. 1 Ağustos’tan beri Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan Şimşek, Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimliği’nde verdiği ifadede, “Facebook’taki paylaşımlarımı inkâr edecek konumda değilim. Zaten inkâr etmem mümkün değildir. Beni kışkırtan birilerinin tahrikiyle yazdım” dedi. Şimşek’in avukatı da müvekkilinin kalp, şeker ve yüksek tansiyon hastası olduğuna dikkat çekerek, sağlık sorunları nedeniyle tutuksuz yargılanmasını talep etti. Tutuklama kararı veren yargıç, gerekçesini ise şöyle sıraladı: ‘Atılı suçun niteliği, suç şüphesinin varlığını gös terir olguların bulunması, delillerin tam toplanamamış olması ve de delillerin karartılma şüphesinin bulunması, öngörülen ceza miktarı, şüphelinin geçmişi ve diğer hususlar birlikte değerlendirildiğinde, şüphelinin tedbirin gereklerine uygun davranmayacağı ve tedbirin yetersiz kalacağının değerlendirilmesi...” ‘İddialar asılsız’ Şimşek’in eşi Mine Şimşek, eşinin FETÖ ile hiçbir bağının olmadığını vurgulayarak, “25 kişilik koğuşta kalıyor. Eşim dahil koğuşta hasta çok insan var. İlaçlar geç geliyor, yanlış ilaç geliyor. Bir tutuklu insülin gecikmesi nedeniyle vefat etmiş” dedi. Eşinin o gece yaptığı Facebook paylaşımlarının Erdoğan’a beddua niteliğinde olabileceğine dikkat çeken Şimşek, “Erdoğan, kendisine yönelik hakaretleri affettiğini açıklamıştı” diye konuştu. Şimşek’in avukatı Erkut Şahin de tutuklamaya itirazlarının reddedildiğini belirterek, “Bir an önce davanın açılmasını bekliyoruz. Basın İlan Kurumu’nun üyelik düşürme gibi bir yetkisi söz konusu olamaz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet AVUKATTAN SUÇ DUYURUSU Görevden alınan KESK üyelerinin 17 Eylül günü Ankara’da Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptığı sırada polis müdahalesini cep telefonu ile kameraya alan ÇHD üyesi Avukat Aytaç Ünsal polisler tarafından darp edildi. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne giden Ünsal, omuzunda, sağ ve sol kol iç yüzünde ve sol el bileğinde morluk olduğu yönünde rapor aldı. Ünsal aldığı darp raporunun ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek kendisini darp eden polislerin tespit edi lerek ve cezalandırılması istemiyle suç duyurusunda bulundu. Olaya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan Ünsal, “O günkü saldırı bilinçli bir şekilde yapıldı. Siyasi iktidar ve ona bağlı polislerin hedefi bu dönemde avukatlara mesleklerini yaptırmamaktır. Biz bu tip saldırılardan korkarak geri çekilmeyeceğiz. Kimse bizi baskı ve şiddetle mesleğimizi yapmaktan alıkoyamaz. OHAL ve KHK’lere sırtını dayayarak avukatlara müdahale edebileceğini sanan polislere karşı boyun eğecek değiliz” dedi. l ALİ AÇAR / İSTANBUL C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear