24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 20 Eylül 2016 4 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE selçuk haber Kışkırtılmış mahalle baskısı Hemşire Ayşegül Terzi’nin bayramın birinci günü belediye otobüsünde başına gelen münferit bir polisiye olay değil, Türkiye’de insanların, nasıl her an ve her yerde bağnazlık tehdit ve baskısı altında olduklarını kanıtlayan bir göstergedir. Ayşegül Terzi, bayramın birinci günü iş çıkışı otobüsle eve dönerken, “Bu kadınlar şeytan, uğursuzluk saçıyorlar” diyen bir magandanın tekmeli saldırısına uğruyor. Bütün otobüs yolcularının ve şoförün seyirci kaldıkları saldırının nedeni, Ayşegül Terzi’nin şort giymesinin saldırgan Abdullah Çakıroğlu’nun mezhebine uymaması. Olaydan sonra kaçan saldırgan yakalandığında şu açıklamayı yapıyor: Vücutta açık gördüğüm yeri tekmelerim, devlet böyle giyinenleri cezalandırmalı. Her şey İslam hukukuna göre oldu. Bu açıklama üzerine, bir inşaat şirketinde özel güvenlik olarak çalışmakta olan saldırgan, savcılık tarafından başlangıçta serbest bırakılıyor, daha sonra kamuoyunun yoğun tepkisi ve başsavcının uyarısı üzerine gözaltına alınıyor. Kamuoyundan yoğun tepki ve başsavcıdan uyarı gelene kadar, Abdullah Çakıroğlu olayını kovuşturmakla görevli savcı mahalle baskısının tepkisinden yana tavır koymuştur. Bu durumda, devlet tarafından pohpohlanmış, sırtı sıvazlanmış, kışkırtılmış bir mahalle baskısıdır söz konusu olan. HHH Devletin, magandaların, yurttaşın yasal davranış ve yaşamına, mahalle baskısı yoluyla müdahale eden saldırısını önlemek yerine, ona seyirci kalması halinde, kışkırtılmış, ısmarlanmış bir mahalle baskısı ortamı doğar ki bu durumda yurttaş her zaman, her yerde baskı, zulüm ve yobazlığın tehdidine açık olarak yaşamak konumunda olur. Bu durumda vatandaş, kendi giyiminin, davranışının, yemesinin, içmesinin sokaktaki saldırgan herhangi bir magandanın değer yargılarına uygun olmaması halinde, ölüme kadar varabilecek bir tehdit altında yaşamaya mahkumdur. IŞİD düzeni işte budur. Şu anda Türkiye’de yaşanmakta olan da budur. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, özgürlükleri açısından, devletine ve halkına karşı meşru müdafaa halinde kuşatılmış, baskı karşısında çaresiz bir birey konumuna düşürülmüştür. Çağdaş ülkelerde devlet, yurttaşın mahalle baskısıyla kısıtlanmak istenen özgürlük ve haklarını mahalle baskısına karşı korumak için harekete geçer, özgürlüklere saldırıyı cezalandırır. Demokratik düzenlerde bu davranış devletin asli görevidir. Demokrasilerde devlet, mahalle baskısını, sırtını sıvazlayarak pohpohlamaz, tam tersine onu engeller, ona karşı cezai yaptırım uygulamaya kadar vardırır işi. Bunu yapmaya mecburdur. Pohpohlanmış, kışkırtılmış mahalle baskısı rejimlerinde devlet, iktidar gibi düşünmeyen, onun kullandığı tornadan çıkmayan vatandaşa karşı mahalle baskısıyla el ele hareket etmektedir. Burada kışkırtılmış, ısmarlanmış bir mahalle baskısı söz konusudur. Yasal haklarını, temel özgürlüklerini kullanmak isteyen vatandaş, bunları hem devlete hem de onun kışkırttığı kitlelere ya da bireylere, yani mahalleye karşı savunmak zorundadır. HHH Devletine ve halkına karşı yasal savunma halinde olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının konumu işte budur. Bu düzende vatandaş yalnız devletin erklerini elinde tutan ceberut siyasal iktidarın değil, aynı zamanda onun bir bileşeni olan, mahallenin baskısıyla karşı karşıyadır. İfade, basın, örgütlenme özgürlüğü başlıkları altına giren konularda vatandaş hakkını devlet, günlük yaşam alanında da devletin koruması altında olan kışkırtılmış mahalle baskısı karşısında savunmak konumundadır. Dünyada hiçbir düzen, vatandaşın, devletine ve halkına karşı meşru müdafaa konumuna itildiği sistemden beter değildir. Venedik Komisyonu Meclis’i ziyaret etti Venedik Komisyonu üyeleri, dün TBMM’de siyasi partileri ziyaret etti. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ve AKP’li TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın ile görüşen komisyon üyeleri, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Meclis’in bombalanan yerlerini de gezdi. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemiyle ziyaretlerini gerçekleştiren komisyon üyelerinin, dokunulmazlıkların kaldırılmasının siyasi baskı aracı olarak kullanıp kullanılmadığına ilişkin partilerin görüşlerini aldığı öğrenildi. l ANKARA / Cumhuriyet CHP mağdurların umut kapısı oldu İKLİM ÖNGEL 15Temmuz’un ardından CHP’ye yapılan başvuruların detayları ortaya çıktı. Buna göre 15 Temmuz31 Temmuz arasındaki darbe girişiminin ardından yaşanan ilk 15 günlük süreçte Genel Merkez’e ziyaret, telefon, eposta ve mektupla toplam 11 bin 332 başvuru gelirken, bu rakam ağustos ayında 26 bin 411’e ulaştı. Başvuruların yüzde 98’si darbe girişimiyle ilgili oldu. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının ardından da 5 bin 59 geçmiş olsun telefonu gelirken, yalnızca ağustos ayındaki mağduriyet başvuruları 21 bin 101’i buldu. Konuların büyük çoğunluğunu, FETÖ bağlantılı olduğu iddiasıyla kapatılan üniversitelerdeki öğrenciler ile askeri okulların kapatılmasıyla mağdur olan öğrencilerin başvuruları oluşturdu. Toplam 12 bin 19 mağdur öğrenci ve ailesi CHP’yi ararken, açığa alınan, ihraç edilen ve tutuklanan 6 bin 479 asker ve kamu personeli başvuruda bulundu. Başvuruların sıklığına yönelik dağılım sırasıyla şöyle: “Açığa alınan, görevden ihraç edilen ve tutuklanan askeri personel ile kamu personeli (yüzde 31), öğretmen atamalarıyla ilgili mağdur olanların yaşadığı sıkıntılar (yüzde 4), 2010 KPSS’deki soruların çalınması sonucu kamu kurum Meclis’i tamir larına yerleştirilemeyen kişiler (yüzde 3), kapatılan kurum ve işyerlerinde işsiz kalanlar (yüzde 2), gözaltında yaşanan sıkıntılar (yüzde 0.8)” Kılıçdaroğlu’na saldırının ardından ise 3 bin 648 kişi geçmiş olsun iletisi gönderirken, bin 104 kişi Kılıçaroğlu’nun saldırı sonrası gösterdiği tutuma teşekkür etti. 307 kişi ise güvenlik önlemlerinin artırılması yönündeki taleplerini paylaşmak için Genel Merkez’i aradı. l ANKARA edin Kılıçdaroğlu, bombalanan Meclis’in dünyaya ‘zayıf ülke’ görüntüsü verdiğini söyledi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girimindeki bombardımanda yıkı lan ve enkaz halinde tutulan TBMM’ye ait bölümlerin, dün yaya “güç” değil, “za yıflık” görüntüsü verdiğini belirtti ve “TBMM’yi bir an ön ce tamir edin. Dar beyi dünyaya Mec lis’teki enkazla an EGrüdlem latamazsınız. Tersine zayıflık görüntüsü verirsiniz” çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu, Baş bakan Binali Yıldırım’la bu hafta yapa cağı görüşme öncesinde, Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: Enkazı kaldırın: 15 Temmuz darbe gi rişiminden bu yana iki ay geçti. Mec lis hâlâ öyle bombalandığı gibi duru yor. Hala orayı öyle tutuyorlar. Bu iyi bir görüntü değil. Yurtdışından gelen yabancı ülke temsilcilerine gösteriyor lar. Onları darbeye inandırmak için Meclis’teki bombardımandan kalan o enkazı kaldırıp orayı tamir etmiyorlar. Orayı bir tür dünyayı darbeye ikna et mek için o halde tutuyorlar. Oysa 11 Eylül’de Amerika ne yaptı? Yıkılan ikiz kulelerden eser bırakmadılar. Yeniden yaptılar. Hatta biz ölüleri bile görme dik 11 Eylül’de. Bizde 15 Temmuz’da halk darbecileri püskürttü. Darbeye karşı en önemli güç budur. Bu halkın gücünden daha büyük bir tanıtım ve anlatım olabilir mi? Orada o enkazın durması güçlülük değil zayıflık görün tüsü veriyor. Oysa biz darbeye karşı di renmiş siyaset ve halk olarak gücümü zü göstermeliyiz. Bunun için Meclis bir an önce tamir edilmeli. Meclis eski haline kavuşturulmalı. OHAL’i uzatmayın: 1 Ekim’de TBMM açılıyor. Çok uzun yıllar sonra ilk kez TBMM, bir yasama yılına OHAL altında başlıyor. Biz OHAL’e başından itibaren karşı çıktık ve bunu hükümete de her fırsatta söyledik. OHAL’e karşı tepkiler nedeniyle başlangıçta kendileri de 3 ay için OHAL ilan etmelerine karşın daha erken kaldırabileceklerini söylediler. Hatta Numan Kurtulmuş 4045 günde kaldıracaklarını net olarak söyledi. Ancak şimdi 3 aylık sürenin sonuna doğru gelinirken, iktidar sözcülerinden OHAL’in uzayabileceğine ilişkin açıklamalar geliyor. Çok yanlış olur. Artık Meclis açılıyor. Meclis açıkken ABD Başkan Yardımcısı Biden dahil gelen tüm yabancı temsilcilere Meclis’in yıkılmış hali gösteriliyor. ülkeyi OHAL’le yönetmek demokratik bir tavır olmaz. Bu nedenle 3 aylık sürenin sonunda OHAL yeniden uzatılmayıp sona erdirilmeli, Türkiye olağan hale döndürülmeli. Yıldırım’a söyleyeceğim: Başbakan Yıldırım’la bu hafta içinde görüştüğümüzde bu konuları kendisine ileteceğim. Hem Meclis’in artık tamir edilip güçsüz değil güçlü ülke mesajı verilmesi hem de Meclis de açıldığına göre OHAL’e son verilmesini. Ayrıca darbe girişimi sonrasında oluşan mutabakat çerçevesinde kendisine gözaltı, tutuklama, işten çıkarmalarda kurunun yanında yaşın da yandığı uygulamaları Başbakan’a ileteceğim ve bunların düzeltilmesini isteyeceğim. l ANKARA KAFALARI KARIŞTIRACAK SORU ‘Öksüz’ü niye bıraktılar?’ CHP lideri Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin bir numaralı ismi olarak kabul edilen Adil Öksüz’ün, Akıncı Üssü’nde yakalanmasının ardından mahkeme tarafından serbest bırakılmasına dikkat çekerek, “Öksüz’ün mahkemeye giden dosyasını kim boşalttı? Üstelik savcı anlattıklarının tamamının yalan olduğunu bildiği halde serbest bırakıyor. Kim bu Adil Öksüz. Adil Öksüz’ün kaçmasının üzerine neden gidilmiyor?” sorularını sordu. Hükümetin bu konu üzerinde hiç konuşmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Benim bu konuda bir cevabım var, ama şimdi söyleyemem. Söyleyebilmem için elimde belge olması lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, CNN Türk canlı yayınında Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtladı. 15 Temmuz’un ardından hükümetin KHK’ler ile yaptığı görevden ihraç ve açığa alma kararlarını eleştiren CHP lideri, “Siz darbe girişimini yargılamaktan çok, 1725 Aralık’ı ortaya çıkaran yapıdan intikam almak için yola çıkıyorsunuz. Darbe girişimi, bir başka darbe girişimi ile karşılanıyor. Bu intikam almaktır” dedi. Hükümetin OHAL kapsamındaki uygulamaları değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Biz darbeler gördük ama böyle bir tabloyla ilk kez karşılaşıyorum” dedi. Eğitim Sen üyesi öğretmen ve Barış İçin Akademisyenler bildirisi imzacısı öğretim üyelerine ilişkin görevden alma ve ihraç kararlarıyla hükümetin “darbe fırsatçılığı” yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, “Bugünkü anlayışları ile yola çıkılırsa içeri alınmayacak gazeteci yok” dedi. Canikli’den yeni kayyım sinyali Canikli, 28 belediyeye kayyım atanmasının tek seferlik olmadığını, devamının geleceğini açıkladı Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Bakanlar ilişkin mülakatları devam eden 20 bin öğretmenin 10 Ekim’de Kurulu’nun ardından meslek göreve başlayacağını açıkladı. ten uzaklaştırılan öğretmen Bakanlar Kurulu toplantısı lerin durumuna ilişkin 27 bin nın ardından 28 belediyeye kay 715 öğretmenin meslekten ih yım atanmasını da değerlendi raç edildiğini belirterek, “Bu ren Canikli, “Bu bir defalık bir gün itibariyle 9 bin 465 öğret işlem değildir. Bundan sonrada men açığa alınmıştır. Açığa al Canikli kim terör örgütlerine, faaliyetle ma işlemlerinin gerekçeleri or rine destek verirse hiç tereddüt tadan kalktığında bu iadeler gerçekleş süz görevden alınma işlemi gerçekle tirildi” dedi. Canikli, öğretmen açığına şir, kayyım atanır” dedi. Canikli, Alman vekillerin İncirlik Üssü’ne ziyareti tartışmaları hakkında Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 1915 olayları ve Alman Parlamentosu’nun kararı hakkındaki açıklamalarının tatmin edici olduğunu kaydederek, “Bizim beklentilerimizi karşılamıştır. Dolayısıyla bundan sonra talepleri olması halinde Alman parlamentere izin vereceğiz. Ekim ayı için izin verildi” dedi. Darbe girişiminin ardından rutin ola rak Saray’da toplanan Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Zirvesi için ABD ziyareti nedeniyle Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında toplandı. ABD ziyaretinde Erdoğan’a eşlik eden bakanlar toplantıya katılmadı. Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen toplantının ardından Canikli, kredi kartına taksit çalışmasının son aşamada olduğunu açıkladı. Canikli ayrıca mesleki eğitimde çıraklık eğitiminin zorunlu hale getirileceğini belirtti. l ANKARA / Cumhuriyet CaçHıkPla’limHaaskıvhearkdki’ıyveebrialmsıendi Eğitim sistemindeki olumsuzlukları Meclis’te öğrenci velileri ile duyurmak isteyen CHP’li vekile Meclis polisi izin vermedi CHP’li TBMM Başkanlık Divanı üyesi Ali Haydar Hakverdi’nin, Meclis’te Kartal Öğrenci Veli Derneği temsilcileri ve velilerle basın toplantısı düzenlemesi engellendi. Hakverdi’nin eğitimöğretim yılının açılışı ve eğitim sistemi ile ilgili Meclis’te düzenleyeceği basın toplantısına bir grup öğrenci velisi ile katılmak istedi. Velilerin basın odasına girmelerine, alınan ‘karar’ gerekçe gösterilerek Meclis polislerince izin verilmedi. Meclis polisleri karar gereği sadece milletvekillerinin basın toplantı salonuna alınacağını, ziyaretçilerle yapılacak açıklamaların ise dışarıda gerçekleştirileceğini ifade ettiler. Hakverdi de kendisinin divan üyesi olduğunu hatırlatarak, böyle bir kararın olmadığını söyledi. Bunun keyfi bir uygulama olduğunu kaydeden Hakverdi ile veliler, açıklamalarını basın koridoru girişinde yaptı. Hakverdi, “Hiçbir milletvekili kapı altında basın açıklaması yapmamıştır. Bana ‘Siz içeri girebilirsiniz, basın odasında açıklama yapabilirsiniz ama konunun muhataplarını, misafirlerinizi içeri alamayız’ deniliyor. ‘Bugüne kadar böyle bir uygulama yapıldı mı?’ diye soruyorum ama ilgili amirimiz maalesef cevap veremiyor. Bu uygulama keyfidir, bize özeldir. Bunun hesabını her yerde soracağız” dedi. Hakverdi, misafirlerinin sıkıntı yaşamaması için kendisinin de içeri girmediğini söyledi. l ANKARA (Cumhuriyet) Dışişleri personelinin telefonla imtihanı! Bakan ‘Telefonları açın’ diye genelge yayımladı DUYGU GÜVENÇ alınan çağrıları yanıtlama ve Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturduktan sonra per cevapsız aramalara geri dönme konusunda bir duyarsızlıktan kaynaklanabilece soneli özellikle doğum günlerin ği akla gelmektedir. Özellik de kutlamak için arayan Dışişle le yurtdışındaki vatandaşla ri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, açıl rımız, acil durumlarda men mayan ve geri dönülmeyen tele suplarımıza cep telefonla fonların ardından bir genelge çıkarttı. Genelge ile Dışişleri per Çavuşoğlu rı üzerinden ulaşmaya çalışmaktadırlar. Bu çerçevede, soneline tüm cevapsız çağrılara Sayın Bakanımız, mensup dönülmesi talimatı verildi. larımızın kendilerine gelen tüm ara İnsan Kaynakları Dairesi tarafın maları yanıtlama ve cevapsız çağrıla dan yayımlanan genelgede şu ifadeler ra geri dönme konusunda hassasiyet yer aldı: “Sayın Bakanımızın, misyon göstermeleri talimatını vermiştir.” şeflerimiz dahil olmak üzere, yurtdışında ve yurtiçinde görevli personeli ‘Ben de Başbakanım’ mizi, çeşitli vesilelerle telefonla doğ Çavuşoğlu’nun gece geç saatlerde rudan aradıkları malumlarıdır. Bazı doğum gününü kutlamak için aradığı mensuplarımızın, Sayın Bakanımızın bir personele “Ben Bakan Çavuşoğlu” kendi cep telefonundan yaptığı ara dedikten sonra karşıdaki şahsın “Ben malar dahil, cevapsız çağrılara geri de başbakanım” dediği ve uzun süre dönmedikleri dikkat çekmektedir. Bu Bakanın kendisini aradığına inana durumun, bilinmeyen bir numaradan madığı öğrenildi. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear