26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 19 Eylül 2016 2 Bayram tatilinin sona ermesiyle ÇİLELİ DÖNÜŞevlerine dönenler trafikte uzun saatler bekledi Bayram tatilinin bitmesinin ardından İstanbul istikametinde ve AnkaraSamsun karayolunda dönüş yoğunluğu oluştu. Her tatil dönüşünde İstanbul Bayrampaşa Otogarı’nda oluşan yoğunluk bu bayram dönüşü de devam etti. Otogar girişinde otobüslerin kilometrelerce kuyruk oluşturduğu görülürken, bazı yolcular ise yoğunluk sebebiyle çareyi bavullarını alarak yürümekte buldu. Yoğun trafik yolcuları etkilediği kadar otobüs şoförlerini de çileden çıkardı. Öte yandan, durumu fırsata çevirmek isteyen bazı vatandaşlar da yolcuların valizlerini ücret karşılığında el arabalarıyla taşıdı. İzmir’den geldiğini söyleyen bir vatandaş, “2 saattir trafikteyiz. 24 saat yol çekilmez, sıkıldık” diye konuştu. Bir yolcu otobüsünün şoförü ise “Burada 2 saattir trafikteyim. 10 saat oldu Çorum’dan buraya geleli” dedi. İstanbul’a giremeyen otobüsler, yolcularını yol ortasında indirdi. Dokuz günde 74 kişi öldü 9günlük Kurban Bayramı tatili nedeniyle yaşanan trafik yoğunluğunda kazaların önü alınamadı. 9 günlük tatilde dün saat 17.00’ye kadar meydana gelen toplam 147 trafik kazasında 74 kişi öldü, toplam 615 kişi de yaralandı. l DHA Suriyeliler de yolda Kurban Bayramı’nı ülkelerinde yakınları ile geçirmek için Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan çıkış yapan Suriyeliler ziyaretlerini tamamlayarak Türkiye’ye dönmeye başladı. 5 Eylül’de başlayan çıkışlarda 40 bin Suriyeli bayramlaşmak için ülkelerine gitmişti. l DHA Esenler Otogarı’na giden yolda metrelerce otobüs kuyruğu oluştu. Mutfakta mükemmel bir uyum arayanların yanındayız! 3’lü Siyah Set 1.990† haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Müslümanlığın şartı şurtu ve şortu 1990’ların başında Londra’da İslâm’ın Batı dünyasında yayılma süreci üzerine araştırma yaparken, bugün kendisini hâlâ sitayişle hatırladığım bir “mühtedi” (sonradanMüslüman) tanıdım. Britanya Kraliyet Donanması’ndan emekli bu zatın evine misafir olduğumda oturduğumuz odanın dört duvarının tavana kadar kitap dolu kütüphane ile çevrelendiğini de hiç unutmuyorum. Onunla orada İslâm, Batı, Batı’da İslâm ve “Batılı Müslümanlar” başlıkları altında toplanabilecek saatler sürmüş bir görüşme yaptım. Yine de söyleşimizin ana eksenini, onun mensubu olduğu sufîtarikat çevresi içinde Britanya’ya sonradan gelmiş göçmen Müslümanlar ile bu ülkede doğup büyümüş Batılı mühtediler arasında “kültürel” fark temelinde beliren gerilimler oluşturmuştu. Kentli, burjuva ve seküler bir kültürel altyapıya sahip Batılı müritlerle kırkökenli, cemaat (“gemeinschaft” anlamında) toplumsal örgütlenmesinde yetişmiş ve mutaassıp bir kültürleme sürecinden geçmiş göçmen Müslümanlar arasında anlayış, tavır ve davranış bakımından aykırılıklar söz konusuydu. Bunlar dinsel (İslâmi) bir formata da büründürülerek anlaşmazlık ve çatışmaların önü açılıyordu. O zaman orada da en fazla tartışılan, kadın ve tesettür meselesiydi. Bunu enine boyuna konuştuk o Batılı dostumla. Ama değindiği bir nokta vardı ki tesettür üzerine sürdürülen tartışmalarda buna hâlâ çok fazla ilişilmediği kanısındayım. Aktaralım: “Pek çok Müslüman için kadının örtünmesi ciddi bir takıntı konusu. Oysaki örtünme ne imanın, ne de İslâm’ın şartı. Ayrıca Londra’nın en mutena caddelerinde bir Arap kadınını tepeden tırnağa örtünmüş olarak erkeğinin yanında görüyorsunuz; fakat erkeğin kendisi blucinli, kafası açık, yüzü tıraşlı ve kolsuz bir tişörtle dolaşmakta. Belli bir dereceye kadar tesettürün (‘hicab’) erkek için de gerekli olduğunu biliyoruz. Ancak erkek bunu uygulamazken kadına uygulatıyor, uymayan kadınları da zorluyor. Karşımıza henüz dua etmesini, namaz kılmasını bilmeyen insanlar geliyor. Eğer bir kadın namaz kılmıyor, oruç tutmuyor, İslâm’ın hiçbir temel şartını henüz bilmiyorsa onu örtünmeye zorlamanın ne yararı var?!” Aradan on yıllar geçti. Ve ben Türkiye’de metropollerde, sahil beldelerinde, tatil köylerinde baştan aşağı tesettürlü kadınının yanında (bırakın kısa kolu tişörtü) atletli, şortlu, parmakarası terlikli olarak gerine gerine gezen “Müslüman” erkekleri gördüğüm her zaman yukarıdaki sözleri hatırladım. Onları şu ara hatırlamama da halk otobüsünde şortlu kadına saldıran zorba vesile oldu. Bayramın birinci günü sabahı, çalıştığı hastaneden çıkıp evine giden hemşireye şort giydiği için, “Bu kadınlar şeytan, uğursuzluk saçıyor” diye bağırarak suratına “uçan tekme” atmış. Belli ki tesettürlü olsa atmayacaktı… Günümüz dünyasında İslâm’ı yeri üzerine sürdürülen tartışmaların en göz önündeki başlığı kadın ve tesettürse, en göz ardı edilen başlığı da erkek ve “sivillik”tir. Sivilliği burada şehirli, kozmopolit bir “açıktoplum” olmanın tamamlayıcı niteliğikuralı anlamında kullanıyorum. Türkiye’de de İslâm, herkesin birbirine benzemesinin istendiği, farklı olanın “uğursuz” sayıldığı, kendi içine kapalı bir kırsalcemaat toplumsallığının değer ve düşünce sisteminin karşılığı olarak işlevselleşmekte en çok.. Daha “kabaca” ifade etmek gerekirse İslâm, bugün iktisadi (ve demografik) kategori olarak bitmiş olsa da kültürel ve zihinsel bir kategori olarak hükmünü şehir ortamlarında hâlâ icra etmeyi sürdüren köylülüğün ideolojik çerçevesi durumunda. Bu ideolojik çerçevenin ayrılmaz bir parçası da ataerkilliğin meşruluğu ve normalliği. Elitizmle itham edilmeyi göze aldık, devam ediyoruz: İslâm’ın böylesi salt “köylü ideolojisi” olmaktan çıkıp kozmopolit, sivil ve seküler toplumsallığa uyarlı bir reformülasyona uğrama imkânı aslında bir ara en çok Türkiye’de mevcuttu. Bunu sağlayabilecek din uleması da, Müslüman entelektüel ve akademisyen de bu ülkede nadide şekilde vardı. AKP dinbazlığı, ülkenin seküler birikimini eritip laik toplumu boğarken onları da hepten yok etti. Geriye tüm dünyada İslamofobi’nin ekmeğine yağ sürecek “uçan tekme”ler kaldı. Tekmecinin kamera kaydından gazeteye aktarılmış görüntüsüne baktım. Kısa kollu tişörtü yok, ama üzerinde “London” yazan bir “sweat” giymiş. Başı, kabak gibi açık, altında da sanırım blucin pantolon var. Sahilde olsa şort giyeceğinden de adım gibi eminim. Londra’daki o BatılıMüslüman dostumun kulaklarını acı acı çınlatmış mıyımdır, bilmiyorum!.. • • • PCZaailmmiçaçpneavnaiyoramrelı pişirme özelliği beko ankastre set Kampanya 30 Eylül 2016 tarihine kadar Beko mağazalarında geçerlidir. 1.990 TL, AFMÇ 24100 SS kodlu fırın, AOMG 64160 LS kodlu ocak ve ADE 62540 S kodlu davlumbazdan oluşan 3’lü Siyah Set’in tavsiye edilen kampanyalı peşin fiyatıdır. Peşin Fiyatına 9 Taksit Kampanyası, 1 Eylül – 31 Ekim 2016 tarihleri arasında Bonus üye işyeri Beko mağazalarında geçerlidir. Detaylı bilgi için www.bonus.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. Bekoankastreecosiyahpaket215300.indd 1 8.09.2016 14:50 Torpil yüzünden gözünü kaybetti Çocukların eğlence için kullandığı torpil adı verilen patlayıcılar, faciaya davetiye çıkarmaya devam ediyor. Kurban Bayramı’nda Konya’da 18 yaşındaki Lütfi Daldı, çocukların patlattığı torpilin isabet etmesi nedeniyle bir gözünü kaybetti. Bartın’da yaşanan iki ayrı olayda ise Savaş Sakar, torpilin üzerine basınca 3 parmağını kırdı. Halil Çekinmez’in ise elindeki torpilin patlaması sonucu sağ elinin işaretparmağı koptu. Ciddi güvenlik riskleri yaratan ve insan sağlığını tehdit eden bu ürünlerin satışının devam etmesi ailelerin tepkisini çekiyor. l Haber Merkezi Oğlu boğuldu babası kayıp Adana’da pikniğe giden Kızılkoca ailesinin 7 yaşındaki oğlu Emir Kızılkoca, şelaleye düştü. Oğlunu kurtarmak isteyen baba Kızılkoca hemen şelaleye atladı. Baba oğul sudaki girdap nedeniyle kayboldu. Olay yerine gelen ekipler çocuğun cansız bedenini buldu. Baba ise aranıyor. l İHA Palamut bereketi Samsun’da eylül ayında av yasağının bitmesiyle birlikte denize açılan balıkçıların ağlarına son 3 gündür bol miktarda palamut takılması balıkçıların yüzünü güldürürken, vatandaşların ise, sofralarını lezzetlendiriyor. Balıkçılar “Av yasağının ardından ilk günlerde hava muhalefeti nedeniyle fazla açılamadık. Havanın son günlerde iyi olması nedeniyle Samsun’da palamut bereketi yaşanıyor. Bu yıl balık yılı olacak, bereketli ve ucuz bir sezon geçireceğimizi düşünüyorum. Palamutun kilosu gecen hafta 3.5 TL iken şu an tezgahlarda 2 TL’ye düştü. Ayrıca mezgit, çinekop ve barbun’un da kilosu 10 TL’den satılıyor” dedi. l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear