14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 10 Eylül2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY haber 5 Kocaoğlu kyİuşılrgdtaöulndluüeşmnunü İzmir’de 94.yıl coşkusu İzmir’in kurtuluşunun 94. yılı, kentte coşkulu törenlerle kutlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği program kapsamında binlerce kişi, Basmane Alanı’nda başlayıp Cumhuriyet Alanı’nda sonlanan Zafer Yürüyüşü’ne, ellerindeki Türk bayraklarıyla katıldı. Yürüyüşte İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, milletvekilleri, belediye başkanları da yer aldı. Etkinlik sonunda Cumhuriyet Alanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenkler konuldu. Daha sonra Konak Alanı’nda temsili bayrak töreni yapıldı. Yurttaşların alkışları arasında İzmir Valiliği önüne gelen atlı birlikler, 9 Eylül 1922’de Vilayet Konağı’na Türk Bayrağı çekilmesini canlandırdı. Yüzbaşı Şerafettin’i canlandıran bir asker Hükümet Konağı’na Türk bayrağını çekti. Valilik binasının ön yüzünde, Atatürk’ün yanı sıra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Başbakan Binali Yıldırım’ın fotoğraflarının da asılması dikkat çekti. Barış çağrısı Cumhuriyet Alanı’na geçen kitleye burada Kocaoğlu şöyle seslendi: “Savaşları, çatışmaları, tutsaklıkları; acıları ve gözyaşlarını tarihin derinliklerine gömüp ‘ille de barış’ diye haykırmalıyız bugün!.. Öyleyse gelin tüm dünyaya İzmir’den bir çağrı yapalım: İnsan insanı öldürmesin, sömürmesin! İnsan insanı incitmesin, aşağılamasın! İnsan insanın onurunu çiğnemesin! Kötülüklere inat gülümseyelim, bitsin bu karanlık!.. Tüm bunların sihirli formülü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ağzından çıkan 4 kelimede gizli: Yurtta barış, dünyada barış.” l YUSUF ÖZKAN ‘At izi it izine karıştı diye konuşmak sorumluluktan kurtulmak Kolektif suç olmazanlamına gelmez’ diyen CHP lideri ‘Veda Hutbesi’yle uyardı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, medya, öğretmenler, akademisyenler, iş dünyası gibi “birden çok alanda cadı avı” başlatıldığını kaydetti. Herkesi aynı çuvala koyarak “Hepiniz suçlusunuz” diyerek işin içinden sıyrılmanın mümkün olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “At izi it izine karıştı” diyerek sorumluluktan kurtulunamayacağını kaydetti. Kılıçdaroğlu, cadı avının 1. ayağının medya, ikinci ayağının akademisyenler, üçüncü ayağının öğretmenler, 4. ayağının yurttaşlar olduğunu dile getirerek “Kolektif suç yarattılar” dedi. Kılıçdaroğlu’nun PM toplantısının girişindeki açıklamaları şöyle: l FETÖ virüsü: 14 yılda Türkiye bu noktaya hangi koşullarda geldi. Eğer güçlü bir demokrasi, hukukun üstünlüğü, medya özgürlüğü, adil yargılama, yargı bağımsız ve tarafsız olsaydı, liyakat olsaydı böyle bir tabloyla karşılaşmayacaktık. Bu koşulların olduğu bir bünye güçlüdür. Demokrasinin tüm koşullarını taşıdığı için oraya darbe virüsü girmez. Ama bünye zayıfladıkça virüsler bünyeye egemen olur. 15 Temmuz’da yaşadığımız olay demokrasisi zayıf düşmüş bir bünyeye FETÖ virisünün girmiş olmasıdır. l Tek başına davranma: Yıldırım, OHAL’in görüşüldüğü gün beni aradı, destek istedi. Kendisine ‘Sizi anlıyoruz ama Meclis’te demokrasiyi savunacak bir partiye ihtiyaç var, o da en çok CHP’ye yakışır’ dedik ve karşı çıktık. Madem ki darbe girişiminde bulunanlar yargılanacak, o zaman 4 parti her yasal düzelemeyi yapabilirdi. Hayır dediler. Tek başına davranmanın sonuçları çok ağırdır. l Birden fazla cadı avı başladı: Birden fazla alanda tam bir cadı başlatıldı. At izi it izine karıştı diyorlar. Bunu yapan kim. Her seferinde bir suçlu... İktidar hiç suçlu değil, başbakanı, bakanı, cumhurbaşkanı kim. Hem şikâyet edeceksin hem uygulayacaksın. Böyle bir devlet, hükümet anlayışı yok dünyada. İnsanların canını yakıyorsunuz, sonra kim yaptı diyorsunuz. Sen yaptın kardeşim. l 1. ayağı medya: Cadı avının 1. ayağı medya. 113 gazetecimiz tutuklu. 2308 gazeteci işsiz kaldı. Yeniçağ gazetesinin yazarları gözaltına alındı. Bu yazarlar hayatları boyunca F tipi örgütlenmenin karşısında olmuşlar. Darbe fırsatçılığı yapıyorsunuz. Türkiye gittikçe otoriterleşen bir sürece kayıyor. l Tek tip üniversite Nazi kafası: İkinci ayak akademisyenler. Hocaları bildiriye imza atmışlar diye içeri atıyorsunuz. İmzayı 15 Temmuz öncesi attılar. Yargılanıyorlar. Darbeyle hiç ilgisi olmayan akademisyenleri neden yakalayıp içeri atıyorsunuz. Bunun ahlaki, hukuki yönü nedir. Tek tip üniversite diyorlar, bu nazi kafasıdır. l SENDİKALI OLMAK SUÇ MU?: Cadı avının 3. ayağı öğretmenler. 11 bin 285 öğretmen açığa alındı. Terör örgütleriyle ilişkiliymiş. Böyleyse eğer, siz 14 yıldır nerdeydiniz, neden hesap sormadınız. Siz atamadınız mı, hiç mi günahınız yok. Tek nedeni var, öğretmenler sendikalı. Bu ne zaman suç oldu. l Kolektif suç yarattılar: Bir de vatandaş ayağı var. Suçun şahsiliği evrenseldir, kolektif suç yarattılar. Biri suç mu işledi tüm ailesi aynı suçtan mahkum olacak algısı yerleştirmeye çalışıyorlar. Tarihin en önemli insan hakları beyannamelerinden biri peygamberimizin Veda Hutbesi’dir. ‘Herkes kendi işlediği suçtan sorumludur. Bir kimsenin işlediği suç babasına, annesine, evladına yüklenemez’ diyor. Ama şimdi baba suç işledi memuriyetten atıyorsunuz, eşini de atıyorsunuz. Bir devlet kendi vatandaşını açlığa mahkum eder mi? l ANKARA l Dündar’ın eşi rehin Kişiyi yargılıyorsunuz ama eşine de ceza veriyorsunuz. Eşinin pasaportuna el koyuyorsunuz. Can Dündar’ın eşi yurtdışına çıkacak, kocan dışarıda sen de burada kalacaksın... Rehin tutuyorlar. Devlet masum insanı rehin alır mı, hangi OHAL düzeninde böyle bir uygulama var. Fransa diyorlar. Yakından uzaktan ilgisi yok. Dilek Dündar l İŞ DÜNYASI DİKEN ÜSTÜNDE 500’ün üzerinde şirkete kayyım atandı. Sonra TMSF’ye devrettiler. Isparta’da çok ortaklı bir şirket, birinin binde 7 payı var. Sen misin ortak olan, tüm kredilerini kesmişler. Bu kişi hiçbir genel kurul toplantısına katılmamış, yönetici de değil. Devlet şirketleri yaşatır batırmaz. Ekonomi diye bir gerçek var, tüm iş dünyası diken üzerinde. Biz kendi ülkemizde huzur, barış içinde, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Adil yargılama, hukukun üstünlüğü kavramları var. O kapsamda insanlar yargılanırlar, varsa cezası çeker. ‘KuvayI milliye ruhu ile yeniden’ CHP, dün 93. kuruluş yıldönümünü kutladı. Kılıçdaroğlu ve partililer Anıtkabir’i ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Anıtkabir özel defterine, “İlke ve devrimlerinin ne kadar önemli olduğu bugün çok daha iyi anlaşılmakta, dünyanın bütün mazlum milletlerine yol gösterici olmaktadır” ifadelerini yazdı. Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün mozolesine çelenk koyarak, saygı duruşunda bulundu. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler daha sonra 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kabrine de çelenk bıraktı. Kılıçdaroğlu, politikyol.com internet si tesinde “Partimiz bu ülkenin pusulasıdır. Partimizi Müslüman dünyanın aydınlık yüzüdür. Partimiz özgür, bağımsız, demokratik Türkiye’nin gelecek güvencesidir. Şimdi Kuvayı Milliye ruhuyla bu ülkeyi yeniden kurmanın vaktidir” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu ile Yıldırım ‘cadı avı’nı görüşecek İKLİM ÖNGEL / SİNAN TARTANOĞLU CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kamuda açığa alma ve ihraçların ardından Başbakan Binali Yıldırım ile yüz yüze görüşmek istediğini iletti. Yıldırım ise, CHP’nin kuruluş yıldönümü resepsiyonu devam ederken Kılıçdaroğlu’nu arayarak, CHP’nin kuruluş yıldönümünü kutladı ve bayram tatilinden sonra görüşülebileceğini söyledi. CHP 93. kuruluş yıldönümü, Kılıçdaroğlu’nun parti genel merkezinde verdiği resepsiyonla kutlandı. Resepsiyona partinin eski genel başkanları Hikmet Çetin, Al tan Öymen ve Deniz Baykal, eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit de katıldı. Katılımcılar resepsiyon öncesinde partinin arka kısmında bulunan 9 Eylül Kuruluş Parkı’nda Çankaya Belediyesi tarafından yaptırılan Atatürk ve İsmet Önünü’nün heykelini açtı. ‘15 Temmuz’daki siyasi gücü araştıracağız’ İKLİM ÖNGEL CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi toplantısında “Bir an önce darbe girişiminin arkasındaki siyasi gücün açığa çıkması gerekiyor. Bunun için ekipler oluşturdum, araştırıyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu’nun 8 saat süren toplantıda, “Darbe girişiminin siyasi boyutlarının ortaya çıkması çok önemli. O zaman karanlıkta kalan kısımlar da aydınlatılacak ve tablo daha iyi görülecek. Askeri ve emniyet boyutu ortaya çıktı, öğretmenler bile görevden alındı ama siyasi boyutu bir türlü ortaya çıkmadı” dedi ği öğrenildi. Kılıçdaroğlu, “Böyle bir dar be şimdiye kadar görülmedi. Adil Öksüz’ün darbe planını ABD’ye götürdüğü söyleniyor ama serbest bırakılıyor. Aklımızda şüpheler var. Ben Başbakan’a ‘Böyle darbe mi olur, saati bile ilginç’ diye sordum, Babakan ‘Sabaha karşı olsa önünde kimse duramazdı’ dedi. Görüşmede Devlet Bahçeli, ‘İdamlar olmalı ama yasalaşırsa geriye dönük işlemez’ dedi. Bunun üzerine Başbakan’a ‘Adalet Bakanı idamların geriye doğru işlemeyeceğini açıklasın’ dedim, Binali Bey bana dönüp, ‘Biliyorum, keşke siz açıklasanız’ dedi” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’nun ilki hariç diğer KHK’leri Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini söylerken, “Darbe ve darbeciye karşıyız ama darbeyle mücadele adı altında zulüm yapılıyor. Şimdiden binlerce mağdur oluştu” dedi. Toplantıda, ayrıca bazı PM üyelerinin parti kurallarına aykırı hareket ettiğini ileri sürdüğü Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’a ilişkin eleştiride bulundu. Tartışmaların büyümesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Eleştiriyorsunuz ama elde somut bir şey yok. Somut bir şeyler getirin hemen partiden atayım” dedi. Puslu hava... Ortalık toz duman içinde, göz gözü görmüyor, yetki karmaşasının yanı sıra “kuruyla yaş” aynı torbanın içine konuluyor... FETÖ’cülerin “babaları” çoktan pılıyı pırtıyı toplayıp Türkiye’yi terk etmiş... Cemaatle mücadelede “kurunun yanında yaş da yanıyor”, tedirginlik giderek artıyor. Hukuka güvensizlik, görev karmaşası, puslu havaya neden oluyor. Devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarının kilit noktalarına dek girmiş Fethullahçı yapılanmayı öyle sulandırıp “muhbir yurttaşlar” aracılığıyla yaptığınız mücadelede bir yere varmak zordur. Cumhurbaşkanı’nın yaverine dek sızmış devasa bir örgütlenmeden söz ediyoruz... Devletin kilit noktalarında eli kanlı cemaatçiler, cemaatçi darbeciler var. Önemli olan şu: Devletin duyarlı kurum ve kuruluşlarının kilit noktalarına nasıl gelmişler, 15/16 Temmuz kalkışmasını nerede, nasıl planlamışlar, toplum olarak bilmiyoruz. Kimler getirmiş onları o kilit noktalara? O yaverleri kimler atamış, kimler o generalleri korumuş kollamış, terfi ettirmiş? Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala ne demişti: “Göreve geldiğimde (3 yıl önce) 81 ilin emniyet müdüründen 74’ü cemaatçiymiş...” Polis teşkilatına nasıl sızdıklarını, polis koleji ve akademisine giriş sorularının önceden verildiğini ’94 yılında günlerce yazmıştım. O okulları bitirenlerin çoğu emniyet müdürü, vali olmuşlardı... Askeri liseleri ve Harp Okulları’nı... Sahte sağlık raporlarını... Evet, kimler ellerinden tutmuştu Fethullahçıların? Ben bu soruya yanıt arıyorum! HHH Karşımızda salt FETÖ’cüler yok... PKK var, IŞİD var, şu var, bu var... Türkiye, PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesini “kırmızı çizgi” olarak görüyordu. Birkaç gün önce ülkemiz, kendi koridorunu oluşturdu. Türkiye Çobanbey üzerinden ikinci bir cephe açtı. Türk Silahlı Kuvvetleri Azez’le Cerablus’u birleştirdi. Türkiye amacına ulaşmış, rahat bir soluk almıştır... IŞİD’in denetiminde olan Suriye sınırının 90 kilometresi bizim denetimimizdedir. Gelelim Türkiye’ye... PKK terörü hız kesmiyor... Ana kuzuları şehit düşüyor. Bunlar olurken binlerce kamu çalışanı açığa alınıyor. Önemli olan silahlı bir güç olan TSK’deki cemaatçileri, FETÖ’cülerin kökünü kazımak... Aslı Erdoğan’ı, Necmiye Alpay’ı, Nazlı Ilıcak’ı, Lale Kemal’i, Atilla Taş’ı, Murat Aksoy’u ve öteki gazetecileri tutuklayınca benim güzel, hüzünlü yurdumda darbe tehlikesi bitecek, FETÖ’cüler TSK’den temizlenmiş mi olacak! Yapmayın etmeyin! Kamudan ihraç edilen memurlar arasında Aleviler var, solcular var... Bunlar kurunun yanına konulan yaşlar. Şöyle diyebilirsiniz: “Muhalif olmayacaksın, ne istenirse yapacaksın yoksa atarız seni zindana, unutulup gidersin.” Atı alan Üsküdar’ı geçmiş zaten... En babalar kaçmış... Onun için cemaatle mücadelede “kurunun yanında yaş da yansın” diye düşünüyorsanız bu iş iyice sulandırılmış olur. Bundan da FETÖ yararlanır... Daha önce değindim, yineleyeyim: “Cezaların şahsiliği ilkesini çiğneyerek toptancı bir yaklaşımla yol alırsanız cemaatle ve darbeyle mücadeleye katkı sağlayamazsınız.” HHH Akla şu soru gelebilir... O zaman ne olur? Özgür Mumcu diyor ki: “Bank Asya’da hesap açmış memuru ihraç edelim. Hem dostlar alışverişte görür hem de vaktinde alışveriş yapılmış olanlar görünmez olur. Cemaat yargısına, cemaat güçlüyken hatırlattıklarımızı şimdi de hatırlatalım. Tutuksuz yargılama kuraldır, suçta ve cezada kanunilik esastır, cezaların şahsiliği ilkesi vardır ve herkes aksi ispat edilene dek masumdur. Hukuk fakültesinde ilk gün ilk zilden sonra anlatılanlar yani.” Akşener: Allah dostlarını severim MHP’den ihraç edilen Akşener’in merkez disiplin kuruluna yaptığı savunmada “Hiçbir zaman Fethullahçı olmadım. Başka bir tarikat ve cemaatten de olmadım. Ülkücü, inancı için her şeyi göze almış insandır” dedi. SELDA GÜNEYSU MHP’den önceki gün ihraç edilen genel başkan adayı Meral Akşener, merkez disiplin kuruluna yaptığı savunmada, kendisine yönelik “FETÖ’cü” iddialarına mutasavvıf ve alim Yunus Emre, Ahmet Yesevi, Şeyh Edebali gibi isimleri örnek göstererek yanıt verdiği ortaya çıktı. Akşener’e MHP Merkez Disiplin Kurulu (MDK) savunma için kurultay sürecinde 57 ayrı eylemi için sorular yöneltti. Akşener, MDK’nin sorularına şu yanıtları verdi: ‘İronik yanıt verdim’ Akşener’e Balıkesir mitinginde sarfettiği “Faili meç huller kabulümdür” sözü de soruldu. Akşener “Faili meçhul cinayetler, PKK ve yandaşlarının benim İçişleri Ba kanlığı yaptığım tarihten önceki dönemlere ait, yıllardır ortaya attıkları iddialardır. Olağanüstü kongre süreci ile birlikte bu iddialardaki olayları benim İçişleri Bakanlığım zamanında yapılmış gibi gösteren sosyal medyadaki paylaşımlar üzerine onlara verilmiş bir cevaptır. Aksine bu beyan, faili meçhullerin kabulü değil, iddialara ironik bir cevap niteliğindedir” diye yanıt verdi. Meral Akşener, “Hiçbir zaman Fethullahçı olmadım. Başka bir tarikat ve cemaatten de olmadım. Ülkücü, inancı için her şeyi göze almış insandır. Ben, her ülkücü gibi Allah dostlarını severim. İnsanlarımızın manevi terbiyesiyle uğraşanlara hürmetim ve muhabbetim vardır. Ancak bizde ‘devlet esastır’ ve ‘otorite asla tecezzi etmez.’ Hele devlet otoritesi kimseyle paylaşılmaz. Osman Bey’in yeri ayrıdır, Edebali’nin yeri ayrıdır. Fatih’in yeri ayrıdır, Akşemseddin’in yeri ayrı dır. Türk İslam tarihinde maneviyat büyükleri devlete ve devleti yönetenlere yardımcı olmuşlar ancak hiçbir zaman onların yerine geçmeyi akıllarından bile geçirmemişlerdir.” l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear