24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 1 Eylül 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK bCASAMZRİİKSaAİİRNY!DEş‘Bkualbdiırrmgeadriıcri’ Beştepe’deki Millet Camisi’nde 6 Ağustos’ta toplu zikir yapıldığı ortaya çıktı. Zikir için CHP ‘Laik kesime meydan okuma’ dedi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bulunan Millet Camisi’nde 6 Ağustos günü toplu zikir yapıldığı ortaya çıktı. Zikire ilişkin internet siteleri ve sosyal medyaya düşen görüntüler tepki yarattı. CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, “Kaçak Saray da olsa orası bir kamusal alandır. Kamusal alanda bu tip gerici meydan okumalara müsade edilmesi laik kesime meydan okumak demektir. AKP’nin faşist diktasına teslim olmayacağız” dedi. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bulunan Millet Camisi’nde 6 Ağustos günü toplu zikir yapıldı. YouTube üzerinden paylaşılan görüntülerde, yaklaşık bin kişinin cami içerisinde zikir çektiği görülüyor. Videoya düşülen notta zikiri, “Galibi Şeyhi Ali Yetkin Şekerci Efendi” olarak bilinen Ali Yetkin Şekerci’nin çektirdiği yazıldı. İnternete düşen bu görüntüler muhalefetin sert tepkisine neden oldu. CHP’den ilk tepkiyi PM üyesi Mehmet Ali Çelebi gösterdi. Çelebi, resmi Twitter hesabından, “Külliye! İçinde zikir. Bu, Cumhuriyete meydan okumadır. Tüm Cumhuriyetçiler sesini yükseltmeli” diyerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” sözlerini paylaştı. CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu da “Kamuda türban... Ordunun lağvedilmesi... GATA... En son Saray’da zikir... Meydan okuyorlar...” diye yazdı. ‘Kaçak da olsa kamusal’ Aykut Erdoğdu, konuya ilişkin Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada da “Saray’daki zikir görüntülerinin kabul edilemez olduğunu” vurguladı. “Kaçak Saray da olsa orası bir kamusal alandır. Kamusal alanda bu tip gerici meydan okumalara müsaade edilmesi laik kesime meydan okumaktır” diyen Erdoğdu, AKP’nin önce “kamuda türban serbestisi getirdiğini, ordunun bazı birimlerini lağvettiğini, GATA’nın adını Abdülhamid olarak değiştirdiğini” anımsatarak, şunları kaydetti: “Şimdi de Saray’daki gerici başkaldırma... Kabul etmiyoruz. 15 Temmuz’daki darbe girişimine hep birlikte karşı çıktık ancak bu AKP’nin faşist diktasına teslim olacağız anlamına da gelmiyor. Bu şekildeki icraatlar memlekete kin ve nefret tohumu eker. Benim temsil ettiğim kitlede bir stres birikmesi var. İnsanlar, bu olanlara, başta da FETÖ balyozuyla TSK’nin lağvedilmesine büyük tepki gösteriyorlar. Yeterince muhalefet edemediğimizi de düşünüyorlar. Yenikapı ruhundan sonra yaşananlardan rahatsız olmaya başladılar. Türkiye’yi ‘Yenikapı ruhu’ adı altında faşizme götürmeyeceğiz.” Açıklama yok Cumhurbaşkanlığı tarafından bu görüntülerle ilgili yalanlama ya da doğrulama yönünde herhangi bir açıklama yapılmaması dikkat çekti. l ANKARA/Cumhuriyet Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Millet Camisi’nde yapılan zikire bin kişinin katıldığı bildirildi. Bir ‘saraygösterisi’ne dönüşmüş olarak zikir Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içerisindeki camide gerçekleştirilen toplu zikir dün gündeme geldi. Kadirilikle Rufailiğin buluşmasından çıkan Galibî tarikatı şeyhi Ali Yetkin Şekerci yaptırmış zikri... 1000 kişinin katıldığı kaydediliyor. Taze taze değerlendirelim!.. Söylenebilecek ilk söz, bunun tören ya da ayin (ritüel) olmayıp bir gösteri yani “şov”dan ibaret olduğudur. Bu doğrultuda da videodan izlediğimiz kadarıyla konuşmak gerekirse zikirden murat edilenin böylesi bir performansla sağlanabileceğini düşünmek mümkün değil. Niçin böyle olduğunu netleştirme yolunda biraz bilgi aktarımı kaçınılmaz. Zikir, bir ritüeldir. Ritüel çok önemli, çünkü onun aracılığıyla din, hayata geçer, somutluk kazanır, etekemiğe bürünür. Zikir ritüeli de alâkalı olduğu tasavvufî ekolün İslâm anlayışının fiiliyata geçmesini sağlar. Bu nedenle de tasavvuf pratiğinin merkezinde yer alır ve onun kurumsal karşılıkları, teşkilatlanmış formları olan tarikatların da temel etkinliğini oluşturur. Tarikatı ayırt eden en önemli ölçüt zikirdir. Zikir yoksa tarikat yoktur. Zikir, tasavvuf ve tarikatın temel amacı olan “Allah ile bağ kurma” mistik arzusunun gerçekleşmesine vesiledir. Ama bunun için önce yapılması gereken de “nefs”in insandaki kibrini kırmaktır. İnsanda tüm kötü niyet, istek, his ve davranışlara neden olan doğalbiyolojik güç olarak tanımlanabilecek nefs, dinîtasavvufî çerçevede Şeytan’dan bir parça olarak değer ANALİZ lendirilir. Nefsin ak Sözüm ona “zikir” yapılırken ortalıkta tek gö la odaklı olduğuna, onu zü kalmış canavar gibi hâkimiyeti altına alma vızır vızır dolaşan ka ya çalıştığına inanılır. meralar, onun yanı sı Buna mukabil insanda ra insanların cep tele Allah’ı temsil eden ruh, fonuyla çektikleri fotoğ kalpte yerleşiktir. Ta raflar, yaptıkları kayıt savvufun amacı da ruhun insanda nefsin (yani fizikseldünyevî arzuların, itkilerin, hevesle TAatyafyun lar ve “selfie”ler, hiç de öyle Allah için değil, kendimiz için, bu dünya (“masiva”) için rin, hırsların) kıskacın ve en önemlisi nefsimiz dan kurtulup Allah’a doğru özgür için bir “zikirşov” yapıldığını dü ce hareketini sağlamaktır. şündürmektedir. İşte zikir bunun için yapılır. Bu, elbette bir başka açıdan Amaç, nefsi alt etmek, ruhu öz da politik bir gövde gösterisi gürleştirmektir. dir. Devletin tepesinde önceliğin “Kalbi, Şeytan’ın saldırısın kimlerden yana olduğunu “fark dan korumak için” yapılabile lı olanlar”a duyurma, duyumsat cek tek egzersizdir zikir... ma yolunda organize edilen... Buna bağlı olarak zikirde en Öte yandan bir “zikir borsa önemli, hassas ve hayati hu sı” da resmi tasarrufla açılmış sus, her şeyi unutmak ve yalnız görünmektedir. Gerisi mutlaka ca Allah’ı düşünmektir ki bu an gelecektir. Diğer tarikatlar, bu cak “dünyevi iklim”den, gözler “borsa”da değer kaybına uğra den, daha doğrusu “temaşa” ve mama yolunda “Saray”da zikir “teşhir”den uzaklaşmakla müm gösterisi için birbirleriyle yarı kün olur. şacaklardır. Çünkü zikir, kimse için de Bu süreçte fark edilmesi en ğil, yalnızca ve özel olarak Allah zor olan nokta, tasavvufun da, için yapılan bir etkinliktir. tarikatın da, tekkenin de dün Peki, “Saray”ın camisinde ya ve “Saray” karşısında “oyun “seyrine baktığımız”, böyle bir cak” olup kaybettiğidir. zikir midir? Peki, “Saray”ın kazandığı bir Gayet açık ki hayır. şey var mı?.. Buna da evet de Bu, “bâtınî”, yani içedönük, mek pek mümkün değil. mistik bir şekilde “kalpgözü”nü Tarikatların isteğinin ardı ar Allah’a açma çabası değildir. kası kesilmez artık. “Ne ister Bu, “zahir”e açık, dışadönük lerse vermek”ten bakalım hangi ve politik bir “gözdağı”nı bel yeni fırtınalı sulara yelken aça li ki bir kısım “kul”a saçma gi caksınız?! rişimidir. Ayrıca... Tablo, nefsi alt etmeye değil, Tekkeyi devlete bulaştırmak, onu beslemeye teşne bir görün laikliğesekülerliğe yıkıcı bir di tü sergilemektedir. ğer darbenizdir de aynı zaman Nereden anlıyoruz en çok?.. da tekkedüşmanı selefiliğin yı Zikir halkasının ortasında iki kıcıyıpratıcı etkilerine iyice adamın elleri cep telefonu ka açık olmanız demektir. meralarında fener gibi dönüp Olsa olsa, bir koyup üç kay durmasından anlıyoruz. betmek denir buna!.. haber 5 Elveda usta... Yazı masamın başına Vedat Türkali’yi yazmak için oturdum... 97 yaşında yaşamını yitiren Türkali’yi nasıl anlatırım, diye düşünüyorum... Edebiyatımızın kilometre taşlarından, sosyalist, şair bir yazardı o... Çok genç yaşta zindanlara atılmış, hayatı mücadeleyle geçmiş, ezilenin yanında olmuş, özgürlük mücadelesi vermiş, üretken bir yazarı anlatmak gerçekten çok zor. Haramilerin saltanatını yıkmak için çabalamış, uğraşmış, hep halkın yanında olmuş bir düşün insanı, romancı, şair. Onu, bugün halkın yüreğine gömüyoruz... Hüznün, iç çekişlerin, bazen umudun bazen umutsuzluğun gelgitlerinde büyür hayat ağacı. Gözlerinizi yumarsınız... Bir zaman dilimi içinde mahpushaneler gelir aklınıza. Tutuklu günlerinde, aylarında, yıllarında dolunayın nasıl menekşelendiğini göremez ama hissedersiniz. Tam o sırada bir şiir gelir aklınıza: “Biz ki acılar döneminden Ellerimizi kirletmeden geçtik Direncim senin olsun Sevgim senin olsun.” Soluğunuz kesilir... Başınız döner... Acılarını sevgiyle harmanladığı yıllarda yıldızlar biriktirmişti avuçlarında Vedat Türkali. O yıldızları dağıtırken “al halkım al senin olsun” diye haykırdı. Gönlünde yarattığı bahçeden çiçekler toplayıp dağıttı, “alın ezilen emekçi kardeşlerim, sizin olsun” diye seslendi hep... Sabrını verdi, düşüncesini, sevgisini, yüreğini “Gar Yayınları”nı kurdukları bir başka usta yazar Rıfat Ilgaz’la birlikte... 1951’de tutuklandı 7 yıl zindanda yattı... Işığın kilitlendiği karanlık kafesleri, yalnızlığın kelepçesini, unutulmaya kalkan bir trenin penceresinde eski istasyona bakmayı, sonsuz özgürlüğe koşan o büyük sevdayı hiç unutmadı. HHH Vedat Türkali, kendini insanlığa, temel hak ve özgürlüğe adamıştı, savaştan yana değil barıştan yanaydı... Uzun yaşamında hiç eğilmedi, bükülmedi, hiçbir siyasal iktidara yanaşmalık yapmadı. Ülkesini, halkını, din, dil, ırk, mezhep, renk ayrımı yapmadan sevdi. İnsana değer verdi... Sevgisi insana ve ülkesineydi, ödün vermeden yaşadı... Onurluydu o! Yüreği sevgi çiçeklerinin yeşerdiği gizli bir bahçe... Devrimciydi! Türkali, hepimizin yüreğinde, belleğinde yer aldı... Yaşam mavi kanatlı bir kuştu Vedat Abi için. Bir bulut, bir rüzgâr, bir ırmak. Düşleri hep umudun peşinde bir yazar. Yıl 1977 ya da 78’di sanırım... Aylardan eylül... Şair arkadaşım Refik Durbaş’la birlikte Bodrum’da Vedat Abi’ye uğramış gün boyu sohbet etmiştik. Onunla “Bir Gün Tek Başına” romanı üzerine konuşmuştuk... Hayatın sularından dolaşıyorum yazımı yazarken... Biz onu 1 Eylül Dünya Barış Günü son yolcuğuna uğurluyoruz... Baskıya, şiddete, otoriteye, teröre, zulme başkaldıran bir devrimciyi, sosyalisti anlatmak gerçekten zor benim için. Bir çığlık kopuyor içimden... “Güzellik bir başka geceye salar köklerini ve başka bir günde yeniden doğar...” O kuru umutsuzluk, tomurcuklanır bir sabah... Her şey tekdüzedir... Belki bu akşam deniz yıldızının parladığı bir yerde Odisseus Elitis’le Octavio Paz özgürlüğün türküsünü söylüyorlar ay ışığında. Belki bir yıldız kayıyor o saatlerde... Belki bir çocuk ağlıyor... Sevgiyle dokunan bir el, bir yürek çarpıntısı, bir rüya... Geçip gidiyor aklımdan, gözlerimden uzaklara. HHH Özgürlüğün, temel hak ve özgürlüklerin sesiydi o. 15/16 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminde sağlığı yerinde olsaydı, göğsünü hainlerin mermilerine karşı siper eder şöyle seslenirdi: “İyi bir teorisyen isen, olayların akışını, tarihi ve tarihin diyalektiğini iyi biliyorsan zaman zaman bir kararma olabilir ama devamlı karanlık olamaz. Mutlaka bir yerden ışık patlayabilir... Tarih bunu böyle gösteriyor!” Rahat uyu mangal yürekli usta! Suriye politikası iki taraflı çöktü Kuzey Irak Kürt Bölgesel yönetimine yakın olan Rudaw’a konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, “Arap Baharı’ndan sonra Türkiye’nin bütün Ortadoğu politikası ve özellikle de Suriye politikası yanlıştı. Bu çöktü. Bunu Hükümet Sözcüsü, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da başta olmak üzere birçok insan söylüyor. Diyor ki, ‘Biz yanlış yaptık.’ Peki şimdi ne yapıyor? Bir yanlışı bir başka yanlışla düzeltmeye çalışıyor. Bu da yanlış” dedi. Kürt siyasetinin politikalarının da çöktüğünü belirten Tan, şöyle konuştu: “Gelelim Kürt siyasetine; PKK’ye PYD’ye... Onlar da maalesef Suriye ve Ortadoğu siyasetini yanlış okudular. Ve bugün PKK’nin, PYD’nin Suriye politikası da çöktü. Yani bir Kürt koridoru kurup Hatay’a, İskenderun’a veya Lazkiye’ye kadar uzanma, Amerika’nın da buna sonuna kadar destek vereceği hesaplandı. Bunun böyle olmadığı ortaya çıktı” diye konuştu. Meclis’te Che tişörtü gerilimi ‘Yukarıdan baskı geldi’ TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın Che’ye eşkıya demesinin ardından CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’nin, Che tişörtü giyen Devrimci Liseliler’le (DevLis) basın toplantısı yapmasına izin verilmedi. TBMM Başkanı Kahraman’ın Rize’deki bir törende “Che denen eşkıya benim gencimin yakasında, göğsünde olamaz” açıklaması yapması kamuoyunda tepki çekmişti. CHP’li Hakverdi dün TBMM’de DevLis’li öğrencilerle açıklama yapmak istedi. Ancak TBMM polisi “Che alarmına” geçti. Basın toplantısı öncesi Meclis’te görev Polis TBMM’de CHP’li vekil Hakverdi’nin DevLis’li öğrencilerle ‘Che’ açıklaması yapmasına izin vermedi li polislerin toplantının yapılacağı salonda Che tişörtü ya da Che pankartı olabileceği gerekçesiyle arama yaptığı gözlendi. Polis müdahale etti Basın toplantısının başlamasına dakikalar kala CHP’li Hakverdi ve yanındaki DevLis’li öğrenciler basın kapısından geçerek toplantı salonuna gitmek isterken polis öğrencilerin geçmesine izin vermedi. Polislerin Che tişörtlerini de almak istemesi üzerine arbede yaşandı. Polisin müdahalesi ve TBMM’deki salonda basın toplantısına izin verilmemesinin ardından basın kapısı önünde bir açıklama yapmak isteyen Hakverdi ile polis arasında bir süre daha tartışma yaşandı. Polisler duruma tepki gösteren öğrencilere “Sen konuşma! Sen yetkili misin?” diye karşılık verdi. Hakverdi beraberindeki öğrenciler ile basın açıklamasını salon yerine basın kapısı önünde yapabildi. Hakverdi’nin yanında Che tişörtü giyen, oğlu Bora da vardı. CHP’li Hakverdi, eylem yapmadıklarını, konu Meclis Başkanı Kahraman olduğu için basın açıklaması bile yapamadıklarını ifade etti. Daha önce konunun muhataplarıyla basın açıklamaları yaptığını anımsatan Hakverdi, bugüne kadar bunun olağan bir uygulama olduğunu belirtti. Kahraman’ın Che Guevara hakkında açıklamasına yönelik konunun muhatabının da DevLis’liler olduğunu kaydeden Hakverdi, “Öğrencilerin, kendilerine yapılan saldırıyı izah etmek” istediğini belirtti. Hakverdi, “Mevzu Meclis Başkanı’nın açıklaması olunca, memur ar kadaşlar, çekindikleri için çünkü en üst amirleri, onlara da hak veriyorum, belki yukarıdan da baskı var, genç arkadaşlarımızla birlikte basın açıklamamız, arkadaşlarımızın konuşması engellendi” diye konuştu. Hakverdi, şunları dile getirdi: “Che’ye katil diyenler, önce kendilerine baksın. Bu ülkenin bağımsızlığı için mücadele eden, 6. Filo’yu defetmeye çalışan arkadaşlarımıza karşı timler kuran, asıl kendileridir. Kimse, Che’ye, hele de Meclis Başkanımız katil diyemez. Kendisinden çok ciddi bir özür bekliyoruz.” l ANKARA/ Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear