24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 5 Temmuz 2016 ÖzAgecanr IŞİD’den kurtulmak mı? IŞİD’den kurtulmak için en başta AKP’nin bu ülkede, siyasal İslam dayatmasından vazgeçmesi gerekir. Bu dayatma sürdükçe, hele iktidarda kalmanın yolu “İslami monarşiye” dayandırılmak istendikçe IŞİD’ler engellenemez. Çünkü siyasal İslam “IŞİD’leri sürekli besler”. Aynen S.Arabistan’ın, Katar’ın 70’lerden beri beslediği gibi. Ve siyasal İslam şunlara karşıdır; Avrupa benzeri çağdaş demokrasinin can düşmanıdır. Çağdaş, uygar yaşam tarzını yok ederek ayakta kalmaya çalışır. İnsanları bu dünyanın uygar değerleri yerine, “öbür dünyanın melekleri ve şeytanları ile meşgul eder”. Bu işe soyunanlar, işi “Bakın canlı bomba olursanız yarın sizi cennette huriler karşılayacak” noktasına getirirler ve işi terörist üretimi fabrikası haline dönüştürürler. Akıldışı ve insanlık dışı bu siyasal İslam yapılanmalarını bir maşa gibi kullanarak amaçlarına ulaşan “küresel güçler” ise böylelikle azgelişmiş dünyayı “kısırdöngü” içinde tutarlar. Ortadoğu bugün, Türkiye dahil bu kıskacın içine sokulmuştur. Nasıl mı? 1960’ların sonunda ve 70’lerde başlayan Yeşil Kuşak, Körfez’deki sömürge ülkeler de kullanılarak sürekli finanse edildi. Ancak radikal İslam ile ılımlı (ve uyumlu!) İslam arasındaki önlenemeyen geçişler ABD ve Avrupa’ya da zarar vermeye başladı. “İkiz kuleler” saldırısı ile tırmanan süreç bir bumerang gibi Batı ve uzantısı Türkiye’yi de vurmaya başladı. Kürdistan projeleri dolayısıyla Türkiye yalnız IŞİD’in değil, PKK terörünün de olağanüstü tehdidi altına sokuldu. Ortadoğu’nun en fazla zarar gören ve görecek olan ülkeleri arasına dahil oldu. Ve en kritik nokta; AKP’nin Türkiye’de siyasal İslamı yerleştirme dayatmaları hem IŞİD gibi radikal İslami terörü hem de PKK terörünü besler sonuçlarını doğurdu. Bugün Türkiye’de yüzde 10 dolayında IŞİD sempatizanının anketlerde ortaya çıkması bunun sonucu. Ortak karşıtlar! Türkiye’de radikal İslam terörü ve PKK terörü tamamen ayrı ve farklı amaçlara yönelik olmalarına karşın birbirlerine büyük ölçüde yardım ediyorlar. Nasıl mı? Türkiye’de kaos ortamı yaratarak BOP’nin yürütülmesine Batı hatta Rusya adına yardım ettiler. IŞİD Kürdistan projesinin ilerlemesine yardım etti; YPG’nin meşrulaştırılmasına, ABD, AB ve Rusya’nın ortak desteğini almasına yol açtı. Irak ve Suriye Kürtlerini birleştirmeye, Kürt koridorunun açılmasına yardım etti. Türkiye’deki “varlığı” ile Suriye sınırının delinmesine ve Suriye’deki bölünmeye büyük katkı sağladı. Bütün bu gelişmelerde “AKP’nin siyasal İslam dayatmalarının” büyük etkisi oldu. AKP bu dayatmalarından vazgeçemediği sürece ne IŞİD’ler önlenebilir, ne de PKK terörü biter. Bu bağlamda dostum Emre Kongar’ın başı çektiği, “demokrasi için demokratik direnç” çağrısı, geçirmekte olduğumuz süreç açısından büyük önem taşıyor. Bu çağrıya eklemek istediğim şey “demokratik örgütlenmedir”. Direncin sonuç alabilmesi için demokratik örgütlenmeler vazgeçilmezlerdir. Siyasal partilerden üniversitelere, sanatçılardan taksi şoförlerine, fabrika işçisinden basın çalışanına herkesin demokratik örgütlenmeler içinde olması gerekir. ON NUMARA 02, 09, 11, 12, 13, 14, 20, 22, 23, 27, 32, 39, 41, 44, 46, 50, 51, 54, 64, 68, 72 ve 80 10 BİLEN: 248 bin 692’şer TL (1 kişi) 9 BİLEN: 2 bin 99’ar TL 8 BİLEN: 118.90’ar TL 7 BİLEN: 22.15’er TL 6 BİLEN: 3.85’er TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 3.35’şer TL 5 Temmuz 2016 SAYI: 33144 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.32 03.24 03.56 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.31 13.16 17.13 05.19 13.00 16.55 05.46 13.23 17.15 Akşam 20.48 20.29 20.48 Yatsı 22.37 22.14 22.28 yorum/haber 13 Eskiden köşe yazarları her gün konu bulmakta zorlanırlardı. Günümüzde ise zorlanmıyorlar. Benim gibi haftada bir yazma durumunda olanlar ise konulara yetişemiyorlar. Bir bakıyorum yazımın çıktığı gün, Sultan yeni bir olayı döktürmüş! Özgen Acar “Tamam” diyorum “haftaya bunu yaza rbKımira…güv”nşAsaomknaraeyrteensiisgi pünatblıyirobr.aOşklaayolalaray, yetişebilirsen, yetiş… Kavşak HHH Rus savaş uçağı düşürülünce, An Tükürdüğünü Yalamak!kara ile Moskova arasında ipler koptu. Sultan, 25 Kasım 2015’te “CNN Inter national TV” söyleşisinde “Rusya’dan özür dilemeyeceğiz. Hava sahamızı ihlal edenler bizden özür dilemeli!” dedi. Rus turistleri gelmeyince yalnız turizm sektörü değil, esnaf da güç du HHH Sultan, 29 Ocak 2009’da Davos’ta bir toplantıda İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres’e “one minutes” demiş, Tel Aviv Ankara arasında ilk gerilim rumda kaldı. Turizmin kaybı 4 milyar dolar oldu. Rusya’daki Türk çıkmıştı. 31 Ma yıs 2010’da ise yüklenicilerinin iflas Gazze’ye yar tehlikeleri ise sorunun dım götüren Ma cabası idi… vi Marmara ge 27 Temmuz 2016’da misine İsrailli ko Sultan, Vladimir mandolar çıkar Putin’e bir mektup ma yapmış, ge göndererek “üzgü mideki 9 Türk nüz”, ölen pilotun aile öldürülmüştü. İki sine de “kusura bakmayın” diye yazdı… Aklı Sözcü gazetesinden. ülke arasındaki ipler tümden sıra Rusya’ya değil, ai kopmuştu. leye “kusura bakmayın” demişti. “Ku Sultan, yardımı düzenleyen “İnsa sura bakmayın”, “özür dileriz” demek ni Yardım Vakfı (İHH)” için övgüler düz da sıfırlanmıştı. Sultan şimdi, İHH’ye “Ben mi, gidin dedim? Siz günün başbakanına mı sordunuz?” demez mi? Yoksa Sultan’da “Alzheimer” mi başladı? Ardından Gazze’ye “Lady Leyla (Leyla Hanım)” gemisi ile yardım malzemelerinin götürülmesine ortam hazırlamaz mı? Panama bandıralı “Lady Leyla” adı, bir başka Leyla’yı anımsattı! İsrail’e karşı kurulan “Filistin Halk Kurtuluş Örgütü’nün” ünlü kadın savaşçısı Leyla Halid’i çağrıştırıyor. Leyla Halid, 60’lı yılların sonlarında 4 uçak kaçırılma olayını gerçekleştirmişti! Şimdi, Filistin Ulusal Yönetimi’nin üyesidir. HHH İstanbul’da Atatürk Havaalanı’nda 3 canlı bombanın eyleminde 45 kişi öldü, 200’e yakın Türk ve yabancı yaralandı... 1 günlük yas ilan edildi. Belçika’daki benzeri olayda 3 bakan isti değil mi? müş, İsrail’e de ağzına geleni söyle fa etti. Ankara caddelerinde ise Veziri Sultan’ın “tükürdüğünü yalamasını”, mişti. Sonrasında İsrailli turist gelmez Azam’ın dev boyutlardaki, “Bu bayram Putin “Türkiye, özür diledi!” sözleri ile olmuş, yalnızca ticari ilişkiler değil, bizim… Mübarek olsun!” ilanlarından açıkladı! Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bağlantıları geçilmiyor. Fransa, Kanada meclislerinde saygı duruşları yapıldı. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Vaşington’daki Türk büyükelçiliğinde, özel deftere üzüntülerini yazdı. Ankara’daki ABD ve Japon büyükelçilikleri, ulusal gün kutlamalarını iptal ettiler. İstanbul’daki konsoloslar, olay yerine çiçek bıraktılar. Paris’te Eyfel Kulesi kırmızı ışıklandırıldı, Meksika Dışişleri Bakanlığı’nın ön duvarına ışıkla Türk bayrağı yansıtıldı… 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim gibi ulusal bayramları “terör tehlikesi” bahanesi ile kutlatmayan Sultan, Osmangazi Köprüsü’nün açılışını bir bayram gibi kutladı. Türkiye’de bir yılda 17 bombalı saldırıda 302 kişi öldü. Bu rakama Güneydoğu’daki şehitlerimiz dahil değildir. Koskoca Kore Savaşı boyunca Türkiye 741, Kıbrıs savaşında 498 şehit vermişti… İngiliz Guardian gazetesinde bir başlık: “Türkiye, Erdoğan’ın IŞİD tehdidine karşı inatçı körlüğünün bedelini ödüyor!” Amerikan Nev York Times gazetesinde bir köşe yazısı: “Zavallı Türkiye Cumhurbaşkanı kendi labirentinde (dolambaç)… 1000 odalı yeni sarayında odadan odaya geçerken, Türkiye’nin sancılarını, olayların en megalomanik liderin bile kontrolünden nasıl çıkabildiğini düşünecek kadar zamanı var!” HHH Özür dileyerek bayramınızı kutlayamıyor, şehitlerin ana rahminde yetim kalan doğmamış bebekleri adına da acılarınızı paylaşıyorum… Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA posta@cumhuriyet.com.tr Kentsel gelişme modelleri Prof. Dr. AHMET ÖZER Toros Üniversitesi Öncelikle kentsel gelişme dediğimiz zaman sadece fiziki bir yapılanmadan bahsetmediğimizi, beşeri ne varsa ondan da söz ettiğimizi bilmek gerekir. Üstelik de artık kırın giderek silikleştiği hatta kırkent ayırımının giderek ortadan kalktığı bir süreçten geçerken. Kentin ne formu ne sınırı belli Artık kırda OSB’leri var, turizm bölgeleri kuruluyor, buna karşılık kentlerde hobi bahçelerinin ötesinde kentsel tarımdan bahsediliyor. Avrupa’da teras tarımı başlamış. Organik tarıma olan ilgi kenti de bu sürecin içine çekiyor. Kentler artık eskiden olduğu gibi yağ lekesi şeklinde değil “saçaklanarak” büyüyorlar. Birçok yerde bir kent nerde başlıyor nerde bitiyor belli değil. Ve artık kentlerin bir merkezi de yok, çok merkezli bir yapı oluşuyor, bu merkezler ulusal ve uluslararası ağlarla birbirine bağlanıyor. Ekonomik, kültürel ve sosyal iletişimdeki network’lar biçiminde. Yeni kavramsallaştırma Peki, bu sistem nasıl bir sistem? Acaba bu tasarlanan ve dışarıdan şekillendirilen bir sistem mi yoksa kendi kendini organize eden, yani ‘selforganization’ bir sistem mi? Bu aslında oluşmuş, iradi olarak şe Bilgilerin, kavramların ve kuramların hızla yenilendiği, yeni sandığımız unsurların da hızla eskidiği, baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı bir çağda yaşıyoruz. Kuşkusuz kentsel gelişmeler de bundan azade değil. Bunlar teknoloji (Technology), yetenek (Talent) ve hoşgörü (Tolerans); ancak yeterli değil. Bunlara yaratıcı, akıllı ve sürdürülebilirlik ekleniyor. Tamam, da bu üç unsur daha çok orta ve üstü gelir düzeyine hitap ediyor. Böyle bir dizayn ve işleyişte yoksulların, alt tabakaların, dışlanmış grupların hali ni ce olacak? Asıl soru bu. Son dönemlerde, kentlerde hobi bahçelerinin ötesinde kentsel tarımdan da bahsediliyor. killendirilmeyen, yığılmayla oluşmuş bir sitem. Giderek büyüyecek ve kır denilen olguyu tamamen yutacak, yok edecek. Böylece kır kent ayırımı yeni yığılmalarla ortadan kalkacak. Biz kentleri küresel, tarihsel, geleneksel, finansal, sosyal yönleriyle ele alabilir ve böyle tanımlayabiliriz. Meselenin sosyal boyutu Sanayi kenti, turizm kenti, liman kenti, ticaret kenti, teknoloji kenti, maden kenti, erkek kent, dişi kent vs gibi. Ya da bunların bir kısmının senkronize geliştiği ve bir arada yürüdüğü çok kimlikli kentler de olabilir. Dünya bağları nedeniyle küresel, bütün ülkeye hitabı nedeniyle ulusal, kendi değerlerini üretmesi ve koruması nedeniyle yerel olabilirler. Yenilikleri reddetmeyen ama kendi değerlerini de koruyan... Günümüzde en çok İngilizce baş harfleri ile “3T”den bahsediliyor. Bizdeki tarım, ticaret, turizm değil bu. Yoksulları korumalıyız Çünkü günümüzde dünyadaki sadece 85 zenginin geliri dünya nüfusunun yüzde 50’sinin gelirinden daha fazla. Ve dünyanın bu yoksul yarısı günde sadece iki dolarla geçinmek zorunda. Bunların yarısından çoğu günlük temiz içme suyu bile bulamıyor. Türkiye’de de benzer bir tablo var. Bir tarafta boğazına kadar dolmuş bir varsıllık, öte yandan bunun dizi dibinde açlıktan ölmek üzere olan yoksulluk. Bu sadece siyasi ve ekonomik açıdan değil aynı zamnda insani ve vicdani açıdan da sürdürülebilir değil. Günümüzün ideal kenti insani gelişmeye sahip, erdemli, kapsayıcı ve daha özgür olmalı. Kapsayıcı eğitim, kapsayıcı işgücü, kapsayıcı çevre, kapsayıcı altyapı, kapsayıcı kamu hizmetleri, kapsayıcı... Ders kitabında cinsiyetçilik artıyor Ders kitapları, toplumsal cinsiyete ilişkin eşitlikçi söylemden oldukça uzak. Çoğu kitap açık ve örtülü eşitsizliğe ilişkin örnekler içeriyor Ders kitaplarında toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin ayrımcı örnekler hâlâ açık ve ör tülü iletilerde yerini koruyor. Ders ki taplarından yavaş yavaş çıkarılan “la iklik”, “halkçılık”, “yurtseverlik ve dev rimcilik” temaları nın yerine; cinsiyet çi ve dogmatik de ğerler konuldu. Prof. Dr. Firdevs Gümü şoğlu, “Ders Kitapla FAigtaelany rına Toplumsal Cinsiyet 1928’den Günümüze’’ kitabında, kitaplardaki eşitsiz liğe ilişkin örnekleri şöyle sıralıyor: l 2011’de basılan Türkçe 3. Sınıf Bi rinci Kitap’ta da, “Konuşabilmek Ne Güzel” isimli okuma parçasında, “An nem ev işlerini bitirince eline tığını alır, dantel örer, moda şarkıları mırıl danır” denir. l 2012’de basılan 1. Sınıf Türkçe Kitabı’nda bebeğini ayaklarında sal layan anne resmine yer verilir. Buna karşılık “ekmek” üretim sürecine ilişkin fotoğrafta üretimi erkeklerin yaptığı bilgisi verilir. l Bir başka Türkçe kitabında okumayı henüz öğrenen çocuklar, “Annesi ona şal örmüş”, “Dayım bize kuzu aldı. Adını Zeliş koyduk”, “Ece yün ipi al, ör”, “Anne soğan kes” cümleleri ile karşılaşır. 2012 yılında birinci sınıf öğrencilerine öğretilen bu sözcükler Çocuklar cinsiyetçilikle ilköğretimden itibaren karşılaşıyor. ve cümleler, geleceğin kadın ve erkeklerinin toplumsal kimliklerini oluşturma amacı içerir. l Kız çocukların son yıllarda bazı ders kitaplarında anlatıcı özne olarak belirmeye başladığı görülmektedir. Bu durum oldukça olumlu bir adımdır. Fakat aynı kitaplarda kadının toplumsal konumuna ilişkin cinsiyetçi söylem devam eder. Tercih sınırı 30’dan 24’e indi YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, bu yılki üniversite kontenjanlarının geçen yıla oranla yüzde 5’in üzerinde bir artışla 867 bin 191 olarak belirlendiğini söyledi. Saraç, açıköğretim programlarında kademeli olarak kontenjan azaltıldığını, ayrıca tercih kılavuzundaki üniversite sayısının da 30’dan 24’e çekildiğini belirtti. Boş kontenjan sayısının son 7 senenin en düşük oranında gerçekleştiğini dile getiren Saraç, devlet üniversitelerinin ön lisans ve lisans toplam kontenjanının 679 bin 176, vakıf üniversitelerinin top Yekta Saraç lam kontenjanının 167 bin 859, KKTC üniversitelerinin toplam kontenjanının 18 bin 266, diğer ülkelerdeki üniversiteler için ise 1890 olarak belirlendiğini bildirdi. Saraç, bu yılki kontenjanın geçen yıldan 43 bin 452 kişi daha fazla olduğunu aktardı. Saraç, bu yıl açıköğretim fakültesi kontenjanını 206 bin’den 169 bin 615’e düşürdüklerini söyledi. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear