26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 27 Temmuz 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Cemaati gizlediler’ haber 11 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, darbe girişiminden hemen önce tamamladığı cemaate yöne lik “çatı iddianamesi” darbenin göz gö re göre geldiğini ortaya koydu. Cemaat ten olmayan askeri ve sivil bürokrasinin de Fethullah çıların tasfiyesine diren diği belirtilen iddianame de, örgütün darbe ve iç sa vaş tehditlerinde bulundu KEMAL ğu buna rağmen, “TSK’nin GÖKTAŞ huzursuz edilmemesi, mo tivasyonun düşürülmeme si” gibi gerekçelerle TSK içindeki cemaat yapılanmasının araştırılmasının önlen diği belirtildi. Savcılık bu engellemenin kaynağını ise belirtmedi. Kriptocular değiştirtti İddianamede, “Örgüte karşı yürütülecek soruşturmayı engellemek için FETÖ, bir yandan da kripto elemanlarına hükümet eliyle mevzuat değişikliği yaptırılması için görev vermiş, soruşturmayı güçleştiren her türlü hukuki tedbir el altından alınmıştır. Dosyaların her avukat tarafından görülebilmesi, suret alınması, tutuklama, el koyma ve dinleme gibi delil elde etme yöntemlerinin hiç yapılamaz şekilde zorlaştırılması gibi birçok mevzuat değişikliği yaptırılmıştır. Bu kanuni engeller soruşturmanın seyrini etkilemiş ve delil elde etmek imkânsız hale getirilmiştir” denildi. Söz konusu kanun değişikliği, 1725 Aralık soruşturmalarından sonra, Şubat 2014’te yapılmıştı. Kanun değişikliğinin hükümetin cemaat yargısı tarafından kendilerine karşı açılacak soruşturmalar nedeniyle yapıldığı yorumu yapılmıştı. Hükümet bir yıl sonra söz konusu düzenlemeleri geri çekmişti. İç savaş ve darbe TSK içindeki cemaat yapılanmasının endişe verici boyutlara ulaştığı belirtilen iddianamede, “Bu yapıyı kuranlardan tanık Kemalettin Özdemir, TSK’nin içinde en az yüzde 60 ile yüzde 80 FETÖ mensubu olduğunu anlatmıştır. TSK içerisindeki bu yapı ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaşmıştır” denildi. Kimi cemaat mensuplarının TSK içindeki bu yapılanmaya güvenerek iç savaş ve askeri darbeden söz ettiği belirtilen iddianamede “Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın yetişmiş pilotları paralel yapıya yer açmak için TSK’den uzaklaştırılmıştır. Pilot subay kalmamış, savaş jetlerinin kaza sayısı artmıştır. Kazalar pilot hatalarından kaynaklanmasına rağmen yeterli inceleme yapılmamıştır. Jandarma Genel Komutanlığı’nda hatırı sayılır bir FETÖ yapılanması bulunmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı, ilgili birimlerinden soruşturmada belge ve bilgi talep etmiş ve jandarmanın arşivinde bu yapılanma ile ilgili hiçbir bilgi ve belge olmadığı dolayısıyla haklarında soruşturma yürütülen kişilerle ilgili ellerinde delil olmadığını bildirmiştir.” TSK içinde önemli oranda kurmay rütbesinde cemaatçi bulunduğu belirtilen iddianamede, “Askeri yargı önemli ölçüde Fetullahçı hâkimlerden oluşmaktadır. Bu nedenle de örgüte yönelik yapılan hiçbir soruşturmadan doğru dürüst netice elde edilememektedir” denildi. ‘TSK yıpranmasın’ engeli İddianamade şu ifadeler kullanıldı: “TSK içindeki FETÖ mensuplarına yönelik hiçbir ciddi çalışma yapılamamıştır. Somut delil olmaması, Balyoz, Ergenekon gibi davalarla TSK’nin yıprandığı, birde FETÖ unsurlarına yönelik yapılacak çalışmanın TSK’yi huzursuz edeceği, motivasyonu düşüreceği ileri sürülerek FETÖ’nün askeri yapılanmasının araştırılması önlenmektedir. Gerçekte somut deliller olmasına rağmen TSK bünyesindeki FETÖ mensuplarına karşı etkili bir tedbir alınmamaktadır. Örgüte karşı olan bir kısım subaylar sempatik ilişkiler veya gelecek kaygıları ile hareketsiz bırakılıp örgüte karşı çıkamaz hale getirilmiştir. Örgütle ilişkisi olmayan bir kısım TSK mensupları ise sivildeki işleri halledilip makam ve para kullanılarak menfaat karşılığı örgüte boyun eğmek zorunda bırakılmıştır.” Darbe girişimi aşikârdı İddianamede, kamu idarelerinin cemaate karşı mücadele vermek yerine örgütün varlığını bilerek gizleme yoluna gittiği belirtilerek “Kamu idarelerinin çok önemli bir kısmı, soruşturmanın ilerlemesi için gerekli bilgi ve belgeleri kasten gizlemiş devleti ele geçirmek azmindeki örgüt o kurumda hiç yokmuş gibi davranmıştır. Örgütün darbe teşebbüsünde bulunduğu aşikar olmasına rağmen resmi hiç bir şikayet başvurusu yapmamıştır. Örgütün varlığı, terör örgütü olduğu kabul edilmesine rağmen kamu kurumları aktif bir faaliyet içinde de olmamışlardır. Kamu görevlileri, örgüt geri geldiği zaman zulmünden çekindikleri için böyle davranmak zorunda olduklarını ifade etmişlerdir” denildi. l ANKARA Cemaate yönelik çatı iddianamesinde kamu idarelerinin cemaatle mücadele etmek yerine varlığını bilerek gizleme yoluna gittiği belirtildi, TSK içindeki cemaat yapılanmasının araştırılmasının önlendiği vurgulandı KCK ve MİT SORUŞTURMALARI CEMAATİN İŞİ İddianamede, cemaatin çözüm süreci ile ilgili politikadan rahatsız olduğu belirtilerek Fethullah Gülen’in “köteksiz çözüm olamayacağı” sözleri üzerine cemaatin Emniyet ve yargı içindeki kadrolarının PKK’nin şehir yapılanmasına (KCK) karşı operasyonlara başladığı anlatıldı. İddianamede “Emniyet ve özel yetkili savcılar, teröre karışsın karışmasın örgüt ile organik bağı olsun olmasın siyaseten muhalif olan veya siyasi eylemlere katılan herkesi PKK üyesi olarak tanımlamıştır. FETÖ, terörle mücadelede hükümet ve devletin kendisine muhtaç kalmasını ve kargaşayı istemektedir. Diyarbakır’da, BDP’de arama yapılmış ve emniyet arşivinden çıkarılmış Oslo görüşmeleri ve o görüşmeler çerçevesinde düzenlenen bazı belgeler bulunmuş gibi sahte belge düzenlenmiştir. Devletin çözüm süreci politikasının doğru olmadığı, örgütle görüşmenin yanlış olduğu havası özellikle cemaat çevrelerince yayılmıştır” denildi. İddianamede bunun sonucu olarak PKK ile barış sürecini yürüten MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve MİT yöneticilerinin 7 Şubat 2012’de “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağrıldığı ve operasyonun başbakanın ameliyat olacağı günlerin arifesine denk getirildiği anlatıldı. Askeri Casusluk kumpasına operasyon İzmir’deki “Askeri Casusluk” adıyla bilinen gizli belge ve bilgi bulundurma davasının soruşturmasındaki kumpas iddialarına yönelik İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Okan Bato’nun yürüttüğü soruşturma kapsamında, aralarında rütbeli askerlerle “Cemaatin abilerinin” de bulunduğu 83 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. İzmir merkezli 21 ilde çok sayıda adrese eşzamanlı operasyonlar düzenlendi. Operasyon kapsamında 18 kişi gözaltına alındı. Deniz Harp Okulu’nda arama İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Deniz Harp Okulu Komutanlığı’nda dün arama yaptı. Öte yandan darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında Harp Akademileri Komutanlığı’na düzenlenen operasyonda önceki gün yapılan arama ve kontrollerde 3 albay, 1 yarbay, 5 binbaşı, 34 yüzbaşı ve 1 başçavuş olmak üzere toplam 44 asker şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerden bazıları dün sağlık kontrolünden geçirildi. Daha sonra şüpheliler, yeniden emniyete geri götürüldü. Harp Akademileri Lojmanları ve şüpheli askerlerin birlikteki odalarında yapılan aramalarda darbe girişimine dair el yazması not ve 23 adet 1 dolarlık banknot bulundu. Kâbil’den Dubai’ye kaçarken yakalandılar Darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, Dubai’ye kaçmaya çalıştıkları kaydedilen Afganistan’daki Türk Görev Gücü Komutanı Tümgeneral Cahit Bakır ile Kâbil Eğitim, Yardım ve Danışma Komutanı Tuğgeneral Şener Topuç’un yakalandığı belirtildi. Diplomatik kaynaklara dayandırılan haberlere göre, Bakır ve Topuç’un başkent Kâbil’den Dubai’ye kaçtıklarını öğrenen Dışişleri Bakanlığı ve MİT harekete geçti. Bu kapsamda, hızla yapılan girişimler ve Birleşik Arap Emirlikleri makamlarının işbirliği sayesinde söz konusu şahıslar Dubai Havaalanı’nda yakalandı. Bakır ve Topuç, dün sabah Türkiye’ye getirildi. İstanbul Adli Tıp’a operasyon Kayseri’de 2009 yılında TSK mensuplarına yönelik “Işık evleri” soruşturmasını yürüten eski Hava Kuvvetleri Başsavcısı Ahmet Zeki Üçok’un yargılandığı davada, Üçok aleyhine rapor veren İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi Başkanı Doç. Ümit Naci Gündoğdu ve üyeler Prof. Kamil Hasan Tüzün, Prof. Mehmet Zeki Güzel, Doç. Abdülkadir Koçer ve Prof. Cengiz Haluk İnce gözaltına alındı. Prof. Hamdi Tutkun, Uz. Dr. Ajda Arbaş ve Prof. Bener Şen’in ise yurtdışına çıkışları yasaklandı. SİLAHLARI DA BULUNDU Marmaris’te, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zemeler ele geçirildi. Diğer 11 askerin ya kaldığı otele saldırı düzenleyen, aralarında kalanması için operasyon sürüyor. Darbe Çiğli Ana Jet Üs Komutanlığı’nın imamı ola ci askerlerden biri kaçarken kadın kılığın rak bilinen “Paşa” lakaplı Astsubay Başça da bir çiftliğin güvenlik kameralarına takıl vuş Zekeriya Kuzu’nun da bulunduğu 7 as dı. Kuzu’nun ifadesinde ‘Paşa’ lakabını po kerin gözaltına alınmasından sonra, gös lislerden duyduğunu söylediği, cemaatin terdikleri yerlerde, 14 tüfek, 28 şarjör, 2 imamı olduğu iddiasını da kabul etmediği tabanca, 3 el bombası, 9 bomba atar mü belirtildi. Askerlerin, rahatsızlanan Binba himmatı, 8 tabanca şarjörü, 1 telefon, 1 pil şı Taner Berber’i İhastaneye götürmek için Mutlu sorgudaşarj cihazı, gece görüş cihazı ve optik mal yola indikleri ve yakalandıkları belirlendi. Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, darbe soruşturması kapsamında gözaltına alındı Darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma Valisi Hüseyin Avni Mutlu, merkez valileri Fatih Şahin, Necmet kapsamında 2 bin 140 kişi tu tin Kalkan, Nurullah Çakır, Bağ tuklandı. Mahkemeye sevk cılar Kaymakamı Erdal Çakır, edilenlerden 442’sine adli Sancaktepe Kaymakamı Feyzul kontrol uygulandı. 237 kişi ise lah Özcan, Kadıköy Kaymaka serbest bırakıldı. Darbe girişi mı Birol Kurubal gözaltına alındı. mine destek verdikleri ve Gü Merkez valileri Yusuf Yavaşcan, len cemaatiyle bağlantılı oldu H. Avni Mutlu İbrahim Özçimen, Ahmet Aydın, ğu belirtilen adreslere yapılan Turhan Ayvaz ve Abdulkadir De operasyonlar dün de devam etti. mir hakkında ise gözaltı kararı olduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca öğrenildi. İstanbul eski Vali Yardımcı darbe girişimine ilişkin yürütülen so sı Haluk Nadir de dün sabah gözaltına ruşturma kapsamında eski İstanbul alındı. l İSTANBUL / Cumhuriyet 77 kişinin bakanlıkla ilişiği kesildi Dışişleri’nde operasyon DUYGU GÜVENÇ Dışişleri Bakanlığı’nda Abdullah Gül’ün 2003’te yayınladığı ve cemaat okullarının yurtdışında desteklenmesini öngören genelge ile başlayan Cemaat örgütlenmesinde düğmeye kısmen basıldı. 292 kişinin Bakanlıktan gönderileceği dillendirilirken, ilk etapta uzun süredir kızakta olan Gürcan Balık ve Tuncay Babalı ile birlikte merkezde 41’i meslek memuru, 77 kişinin Bakanlıkla ilişiğinin kesilmesine başlandı. Dışişleri’nin dışarıdaki teşkilatlarında da 140 kadar ismin Bakanlıkla ilişiğinin kesilmesi için tebligatların yapıldığı öğrenildi. Kulislerde Roma, Paris gibi önemli Büyükelçiliklerin yanı sıra, Aşkabat Büyükelçiliğinde 3’ü merkez memuru, 3’ü idari memur; Pretoria’da ise 5’i merkez memuru, 2’si idari memurun toplu halde Bakanlıkla ilişkilerinin kesildiği konuşuluyor. Bakanlık’ta asıl operasyon haftasonu başladı. Dışişleri’nin son Başkatiplik sınavında büyük kısmının başarısız olmasıyla su yüzüne çıktığı söyleyen Gülen’in kadrolaşması için eski sınav kağıtlarına kadar derlemeler yapıldı. Bu çalışmada aktif görevde bulunmayan Bü yükelçilerin rol aldığı öğrenildi. Ardından önceki gün Ankara’da 17:30 itibariyle Dışişleri’nin tüm personeline tebligat yapıldı ve herkesin Bakanlık içerisinde olması istendi. Tüm koridorlarda giriş çıkışlar durduruldu; farklı daireler arasında geçişe izin verilmedi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, asıl örgütlenmenin Dışişleri’nin personel dairesinde olduğunu açıklamasına karşı ilişiği kesilenlere tebligat bu dairedeki İnsan Kaynakları aracılığıyla yapıldı. Kişilerin bakanlık kartları, görev pasaportları alındı. Yurtdışına tebligat Yurtdışındaki temsilciliklerde özellikle sözleşmeli cemaat mensuplarının uzaklaştırılmasına yönelik süreç 2014’ten bu yana devam ederken bu defa meslek memurları ve idari memurlar da uzaklaştırıldı. Görev pasaportları teslim alınırken, yerine bir defalık seyahat belgesi düzenlendi. Bu tebligatın sürdüğü belirtiliyor. Çavuşoğlu, Gürcan Balık ile Tuncay Babalı’nın ilişiğinin kesildiğini açıklarken bakanlıkta adı cemaatle anılan büyükelçi düzeyindeki 56 ismin ilişiğinin kesilmemiş olması, liyakatsadakat dengesinin sağlanmadığının göstergesi olarak yorumlandı. l ANKARA Adam asmaca Cumhurbaşkanı’nın, “İdamı kaldırdık da ne oldu?” dediği gün ekranda bir profesörü astılar. Darbe günü sokağa çağırılan halkın can güvenliği olmadığını söyledi diye... Gözü dönmüş, silahlı darbeci askerlerin üzerine sivillerin salınmasını tehlikeli buldu diye... Onlara kahraman değil mağdur gözüyle baktı diye... Ölenlere “şehit” değil “insan” dedi diye... Silahlı, bıçaklı sivillerin darbecilerle çatışmasını diğerleri gibi kahramanca bulup alkışlamadı, diye... Devletin halkın can güvenliğini korumakla yükümlü olduğunu ısrarla öne sürdü diye... İdeolojik endişeleri var diye... İktidarın istediği gibi düşünmedi diye... Kendi fikrini söyledi diye... Diğer konuşmacılar, onu o ekranda anında astılar. Hemen ardından profesörü kanal yönetimi kapı dışarı ederek astı. Akabinde ders verdiği üniversite hakkında soruşturma açarak astı. Yarın da muhtemelen devlet asacak, hukuk asacak, sokak asacak. O profesör ve onun gibi düşüncesinin arkasında durmakta ısrar eden tüm muhalifler defalarca ve defalarca ibreti âlem için meydanlarda sallandırılacaklar. Artık her yer fikrimize darağacı... Bundan sora hayatta kalma derdi olanlar, ortalara çıkıp rahat rahat “O öyle değil böyledir” diye konuşamayacaklar. Yazamayacaklar. Hatta düşünemeyecekler bile. Canını kurtarmak isteyen herkes kendi bildiğinden, inandığından vazgeçecek. İktidar nasıl istiyorsa öyle düşünecek. O rezil darbe kalkışmasını kimin, ne için yaptığı, arkasında kimlerin olduğu ya da olmadığı artık hiç önemli değil. Önemli olan tek şey, kalkışmanın ardından ülkenin başına gelenler ve gelecekler. İktidar tek din, tek bayrak ve tek dikta altında toplamak istediği bu ülkenin aydınlarının, sanatçılarının, bilim adamlarının, gazetecilerinin bir kısmını çoktan avucunun içine aldı. Kalan kısmını da sindirerek, tehdit ederek, korkutarak yok ediyor. Hukukun içini oyarak hedefine doğru hızla ilerliyor... Kendisine gönülden ya da çıkar uğruna destek veren herkesi ufacık bir ihanet kuşkusu duyduğu anda kılıçtan geçiren bir ahlakın gölgesinde, her şeyi yeniden şekillendiriyor. Cumhurbaşkanı’nın, “İdamı kaldırdık da ne oldu?” diyerek işaret ettiği gelecek dehşet verici. İktidar belli ki arkasına aldığı bu rüzgârla bir yandan güle eğlene adam asmaca oynayacak; diğer yandan tek tek soracak: Dinle devlet işlerini ayırdık da ne oldu? Kıyafeti özgür bıraktık da ne oldu? Kızlarla erkekleri birlikte okuttuk da ne oldu? Hukuka saygı duyduk da ne oldu? İnsan haklarına kıymet verdik de ne oldu? İşkenceyi yasakladık da ne oldu? Cumhuriyetle yönetildik de ne oldu? Bu soruların cevapları kadar niyetleri de belli. O niyetler yavaş yavaş açığa çıkıyor. Neticede hukuku gizli niyetine oyuncak yapan iktidarlar tarafından yönetilen ülkelere nasıl ülkeler dendiğini kimseler uluorta söyleyemez hale geliyor. Adam asmaca maalesef sadece herhangi bir çocuk oyunu değil. İbretlik hamlelerle oynanıyor. Soruyu zamanında çözememek, yersiz tahminlerde bulunmak, isabetsiz çıkarımlara varmak görüldüğü üzere bizi hızla ipe götürüyor. Ha bir de amiral battı var... Ama artık o konuya girmek nafile. Bir zamanlar geleceğinden bir şekilde umudumuz olan bu ülke, şu anda hileli bir Ali Cengiz oyununda son kalelerini de hızla kaybetmekte. Diyanet’te ikinci dalga: 620 kişi görevden alındı Darbe girişiminin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapan 620 personel daha “FETÖ/PDY ile ilişkili” olduğu gerekçesiyle görevinden alındı. Böylelikle darbe girişiminin ardından kurumda görevden alınanların sayısı 1112’ye ulaştı. Açığa alınan 620 personel arasında; 3 il müftü yardımcısı, 19 ilçe müftüsü, 32 vaiz, 4 cezaevi vaizi, 299 imamhatip, 145 Kurankursu öğreticisi, 69 müezzin kayyım, 2 şube müdürü olduğu açıklandı. l DHA Yıldırım’dan ABD’ye mesaj: Bölgeyi düşün Başbakan Binali Yıldırım, İngiliz Guardian’a verdiği mülakatta, ABD’ye mesaj verdi. Fethullah Gülen’in ABD’de ikamet etmesinden dolayı halkın kafasında, “Acaba bu işte ABD’nin desteği var mı?” şeklinde soru işareti olduğunu anlatan Yıldırım, “Terör örgütü liderinin yanında duracaklarına inanmıyoruz” dedi. Yıldırım, “ABD kendisi için bölgede stratejik müttefik olan Türkiye ile nasıl işbirliği yapılacağını düşünmeli” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear