26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 26 Temmuz 2016 4 haber TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ‘Tehdit geçmedi’Demirtaş: Darbenin siyasi klikleri ortaya çıkınca şokE olabiliriz İstihbarat zaafı yok Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “France 24”e verdiği demeçte, bir kez daha “istihbarat zaafı”ndan söz etmiş. Çok kişi, darbe öncesi ve darbe esnasındaki istihbarat zaafından söz etti. Fethullah Gülen’in örgütü, yıllar süren kararlı bir yürüyüşle TSK’nin, polisin, yargının kilit noktalarını ele geçirirken, eğer yalnızca bunu engellemekle yükümlü olanların aymazlığa varan ihmalinden yararlanmış olsaydı, bir istihbarat zaafından söz edilebilirdi. Ama durum öyle değildir. “Paralel yapı”nın devletin kilit noktalarını ele geçirmesine bilerek göz yumulduğu için, hatta TSK’nin etkisizleştirilmesi konusunda, “askeri vesayeti tasfiye ediyoruz” diyerek, kol kola hareket edildiğinden, devletin ana kurumları rehin alınmıştır. Kısacası istihbarat zaafı yok, işbirliği var. Cumhurbaşkanı’nın söz konusu demecindeki yanlış okuma her konuda kendisini gösteriyor. Örneğin Türkiye’nin kredi notunun düşürülmesinin yanlış, hatta kasıtlı olduğunu iddia eden Tayyip Bey, mali disiplinden taviz olmadığını, Türkiye ekonomisinin göstergelerinin , dünyanın pek çok ülkesinden daha iyi durumda olduğunu söylerken, kredi notunun düşürülmesi gerekçesinin ekonomik değil siyasi olduğunu belirtmeye çalışıyor. Oysa herkes biliyor ki bütün ülkelerde siyasi istikrar ve hukukun üstünlüğü ilkesine bağlılık, ekonomik istikrarın önde gelen koşuludur, hele ki Türkiye gibi sıcak para bağımlısı ülkelerde... HHH Hükümetin çıkardığı kanun hükmündeki ilk kararnamede de, benzeri durumlar mevcut. Fethullahçı illegal yapılanmayla mücadele konusunda, gözaltı süresinin 30 güne çıkarılması ve savunma hakkına getirilen sınırlamaların hangi derde deva olacağını kestirmek güçtür. Paralel yapılanma, kanunlardaki boşluklardan savunmadaki hünerlerinden ve özgürlükler konusundaki liberal uygulamalardan yararlanarak, başarıya ulaşmış değildir ki, bu düzenlemelerle engellensin. Göz yumma, hatta daha da ilerisi, müzahir olma durumu devam ettikçe, bu önlemler paralel yapıcılara vız gelecek, devlet içinde uzantıları olmayanları etkileyecektir ki, bize açıklandığına göre, OHAL ile hedeflenenler de güya onlar değildir. Fethullahçı tasallut ile perişan hale gelmiş demokrasimizi de aynı şekle sokmuş olan yargıdaki bozulma, yargının bağımsızlığını ortadan kaldırarak, onu “yürütme ile uyumlu” hale sokma girişimleri ile yoğunlaştığına göre, çaresi de yargının bağımsızlığının hızla yeniden sağlanmasıyken, paralel yapılanmanın dışında kalmış yargıçların iktidardan bağımsız yasal sendikal örgütleri YARSAV’ın kapatılması, yargıda nelerin yapılmak istendiği konusunda ciddi ve haklı kaygılar yaratmaktadır. HHH Bir illetin giderilmesinde, bir yanlışlığın düzeltilmesinde, ilk yapılması gereken, ona neden olan etkenlerin doğru teşhisidir. Yanlış teşhisle doğru tedavi olmaz. Eğer darbenin tekrarının önlenmesi isteniyorsa, nedenlerin doğru okunması gerekir. Oysa olayların başlangıcından bugüne kadar geçen süre içinde, hep yanlış okumalar yapıldı ve yapılıyor, üstelik siyaseti okumakta mahir Tayyip Bey de bunlara katılıyor, hatta başı çekiyor ve “darbeyi önlüyoruz” diye onunla hiçbir ilgisi olmayan, özgürlükleri kısma girişimleri birbirini izliyor. Darbe de, ünlü Reichtag yangını gibi olağanüstü yetkiler konusunda eşsiz fırsatlar sunan bir konuma bürünüyor. Bu durumda, “Ortada yanlış okuma falan yok, darbeyi Allah’ın lütfu olarak gören Tayyip Bey, fırsatı ganimet bilip, sultasını pekiştirme peşinde” diyenlere kızmak mümkün mü? Ama biz yine de demokrasi konusunda toplumsal uzlaşı çabalarına katkıda bulunmak için, devletin paralel yapının tasallutundan arındırılması girişimlerine destek verelim, derim. Ahmet Demir R. Akyürek Metin Malkav Mardin’de 3 şehit Mardin’in Kızıltepe ile Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesi arasındaki Derik ilçesi yol ayrımı yakınlarında PKK’liler tarafından yola tuzaklanan patlayıcı, özel harekât polislerini taşıyan zırhlı aracın geçişi sırasında uzaktan kumanda ile infilak ettirildi. Patlamada araçta bulunan polis Ahmet Demir, Ramazan Akyürek ve Metin Malkav şehit oldu. Patlamanın şiddetiyle araç yaklaşık 70 metre uzakta tarlaya fırlarken olay yerinde büyük bir çukur oluştu. Van’ın merkez İpekyolu ilçesinde polisle çatışan PKK’lilerin açtığı ateş sonucunda yoldan geçen 1 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. PKK’nin Kuzey Irak’taki kamplarına yönelik hava operasyonlarında PKK’nin eski Diyarbakır bölge sorumlusu Mehmet Şah Yıldeniz’in geçen yıl öldürüldüğü ortaya çıktı. Yıldeniz, 13 askerin şehit edildiği Silvan saldırısından da sorumlu tutulmuştu. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, darbecilerin arkasındaki siyasi güçlerin henüz orta ya çıkmamış olmasının ilginç olduğunu belirterek “Darbecilerin AKP içerisinden güçlü bir siyasi klikten destek almış olma ihtimal leri çok fazla var. Millet vekili düzeyinde, hatta ba kan düzeyinde, hatta bel ki başka üst düzeyde AKP MAHMUT içerisinden bu darbecileri LICALI desteklemiş kişilerin olma ihtimali var” diye konuştu. Mevcut çatışma ortamının darbe zemini ni canlı tuttuğunu belirten Demirtaş, bu nu engellemek için Kandil’e heyet gön dermeyi değerlendirdiklerini ancak buna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tavrı na göre karar vereceklerini söyledi. Demirtaş, darbe girişimiyle ilgi li bir grup gazeteciye önemli açıklama lar yaptı ve çarpıcı iddialarda bulundu. Demirtaş’ın açıklamaları özetle şöyle: OHAL muhalefeti sindirmek için kullanılacak: Olağanüstü hal (OHAL), kanun hükmünde kararname (KHK), iş kence ve 30 günlük gözaltılarla darbey le mücadele edilmez. OHAL, darbe yan lıları ve darbe girişiminde bulunanlar ‘AKP’den destek verenler olabilir’ “Bu darbecilerin arkasında hangi siyasi klikler var, bunun ortaya çıkmamış olması ilginçtir. Emin olduğum tek şey var darbecilerin arkasındaki siyasi güç HDP değil. Ama darbecilerin AKP içerisinden güçlü bir siyasi klikten destek almış olma ihtimalleri çok fazla var. Milletveki düzeyinde, hatta bakan düzeyinde, hatta belki başka üst düzeyde AKP içerisinde bu darbecileri desteklemiş kişilerin olma ihtimali var.” la sınırlı mı devam edecek bundan çok emin değiliz. OHAL’e karşıyız. Ama hükümet bu yetkileri muhalefeti sindirmek için kullanacaktır. Sivil siyasetin yanındayız: “15 Temmuz’da darbeciler kaybetmiştir, demokrasi kazanmıştır” söylemi tam bir aldatmacadır. Ortada demokrasi falan yoktur. Bundan sonra da mücadeleyi hem AKP, hem darbeci zihniyete karşı sürdüreceğiz. Biz kesinlikle sivil siyasetin yanındayız. ‘İstihbaratta bir tuhaflık var’ “Cumhurbaşkanı ve Başbakan darbe istihbaratını eniştesi ve yakınlarından öğreniyorsa ya eniştesini MİT müsteşarı yapsın ya da gerçekleri topluma anlatsın. Burada bir tuhaflık var. MİT Müsteşarı’nın darbe başlamadan saatler önce Genelkurmay’da tedbir toplantısı yaptığı söyleniyor. Bundan Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın nasıl haberi olmaz. Karanlıkta olan çok fazla bilgi var.” Darbeci generallerin savaş hevesi var: Kürtlere karşı yürütülen savaş ve katliamda, AKP’nin siyasi sorumluluğu kadar, bu darbeci generallerin savaş hevesi de vardır. Bir taşla iki kuş vurmak istedi darbeci generaller. Hem Kürtleri ezmek, hem bu savaş vesilesiyle AKP’den kurtulmak istediler. Kandil’e heyet göndermeyi değerlendiriyoruz: HDP olarak iki şeyi hedefliyoruz. Birincisi, mevcut çatışma ve savaş ortamı darbe zeminini sürekli canlı tutu yor. Dolayısıyla bunu bitirecek yeni bir yol, yöntem bulmamız lazım. İmralı’ya en azından aile ve avukatın gidişi sağlanmalı. İmralı’ya heyet göndermek, Kandil’e heyet göndermek bütün bunlar da seçeneklerimiz arasında. Ne darbe ne diktatörlük diyeceğiz: İkinci olarak biz de sokağa çıkacağız. Biz de çok sayıda miting planlıyoruz. Biz ne darbe, ne diktatörlük diyoruz. Provokasyona gelmeden, toplumda iç çatışma gerilim girişimlerine de prim vermeden çalışacağız. Darbe tehlikesi henüz geçmedi: Türkiye darbe tehlikesini atlatmış değil. Alınan tedbirler de bence çok yüzeysel. AKP kendine yakın kitleleri meydanlarda tutarak darbe tehdidini savuşturamaz. Kendisini eleştiren kitlelerle de bağ kurması lazım. HDP’yle görüşmeyerek bu şansını yitiriyor. Türkiye tehlikeye açık halde tutuluyor. İşkence insanlık suçudur: (Gözaltındaki askerlere işkence yapıldığı iddiaları üzerine) İşkence olağanlaştırılıyor, hatta AKP’lilerin bir kısmı bunun az bile olduğunu söylüyor. İşkence insanlık suçudur, darbeciye de yapsanız, katile de yapsanız, masuma da yapsanız hiç değişmez. l ANKARA Nusaybin delik deşik 134 gün süren sokağa çıkma yasağı kısmen kaldırıldı CAAumvheurTRiTy’eyte’eseyrabseaskt Nusaybin’in birçok mahallesinde neredeyse tek bir sağlam bina yok. Çatışmalar sonucu tüm binalar delik deşik. MAHMUT ORAL Mardin’in Nusaybin ilçesinde 13 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı dün kısmen kaldırıldı. 10 mahallede 05.00 21.00 arasında uygulanan sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı, çatışmaların yoğun olarak yaşandığı Fırat, Dicle, Yenişehir, Abdülkadirpaşa, Zeynel Abidin ve Kışla mahallerinde ise yasağın süreceği belirtildi. Çatışmalar, operasyon ve 134 gün süren yasaktan geriye büyük bir yıkım kaldı. İlçenin birçok yerinde neredeyse tek bir sağlam bina kalmamış ve hiçbir yaşam belirtisi yok. Gidenler dönmediği gibi ilçede kalanlar da Nusaybin’i terk ediyor. Polis panzerindeki bozkurt Nusaybin girişinde polisin arama nok tası bizi karşılıyor. Yol üzerinde bek leyen polis panzerinde üzerinde “boz kurt” resmi bulunan bir flama dik katimiz çekiyor. Bunun Göktürk bayrağı olduğunu öğre ni yoruz. Bir sü re sonra arama noktasının önü ne geldiğimizde görevli polis bi zi yine en arka ya gönderiyor. 45 dakikalık bek leyişten sonra GBT kotrolünden geçiyoruz, kimliklerimizi kontrol eden polislerin elinde küçük vesikalık fotoğraflar ve arama listeleri var. Nusaybin’de ilk olarak kentin ekonomik merkezi olan Lozan Caddesi’ne gidiyoruz ancak yasak kalktığı halde bizi bomboş bir cadde bekliyor. Polis ekipleri sürekli zırhlı araçlarla caddede geziyor. Dikenli teller arasında Yolun sağ tarafından Zeynel Abidin Mahallesi Suriye’nin Kamışlı kentiyle komşu. Mahalle Suriye tarafından dikenli teller, bu taraftan ise polisin yeni ördüğü tel örgülerle çevrilmiş durumda. Her sokak başında mahalledeki yıkıma bir kez daha tanıklık ediyoruz. Cadde üzerinde dükkânların hemen hepsi zarar görmüş. Bazıları yanmış ve yıkılmış bazılarının ise camı çerçevesi inmiş. Savaş filmlerinden kare Bir süre sonra Nusaybin’in yasak olan diğer mahallelerinden Abdülkadirpaşa ve Fırat mahallelerini gören Nevruz Alanı’na gidiyoruz. Bu mahallenin girişinde seyyar bir sahra çadırından polis karakolu kurulmuş. Mahalleli gazeteci olduğumuzu anlayınca “sakın polis sizi görmesin” diye uyarıyor. Biz de mahalleyi gören bir apartmanın üzerine çıkıyoruz. Uçsuz bucaksın bir yıkıntı manzarısıyla karşılaşıyoruz. Tanklar, toplar, havanlar ve ağır makineli silahlarla ateş altında tutulan Fırat ve Abdülkadirpaşa mahalleleri “ölüm kenti” gibi; hiçbir yaşam belirtisi yok. Sağlam kalmış tek bir bina görmek mümkün değil. O sırada fotoğraf çektiğimiz evin sahibi kadın, yanımıza sokuluyor ve “Bu ne hal. Nasıl yıktılar buraları. Nasıl düzelecek. Bu insanlar gelip nereye yerleşecek” diye soruyor. Verecek bir yanıt bulamıyoruz. O duvar örülmüş Nusaybin ile Kamışlı sınırında yasak sırasında güvenlik duvarının örüldüğü de dikkatimizi çekiyor. Söz konusu mayınlı bölgede eski Belediye Eşbaşkanı Ayşe Gökhan, kazılan hendek ve inşa edilmek istenen duvara tepki için günlerce açlık grevi gerçekleştirmişti. Ancak bu yasak sırasında o duvar örülmüş. Tel örgülerin üzerinde Türk bayrakları var ve “Tehlikeli bölge Girilmez” yazıyor. Sokak başlarına da beton duvarlar örülmüş. Tahrip edilen parke taşlar ise görevlilerce sökülüyor. Belli ki burada da daha önce birçok ilçede gördüğümüz gibi barikat kurulmasın diye parke taşlar yasaklanarak yerine asfalt dökülecek. l NUSAYBİN Fotoğraflarımızın silinmesinden endişe ederek polislere görünmeden gizlice mahalleden çıkıyoruz. Yeniden Lozan Caddesi’ne dönüyoruz. Yasağın kaldırılmasının üzerinden saatler geçmesine rağmen tehna. Bir süre sonra Nusaybin’de kaçak malların satıldığı ünlü pasajların olduğu sokağın başındayız. Endişeli insanlarla camı çerçevesi inmiş dükkânları izlerken fotoğraflarını çekmek istiyoruz. Bu sırada zırhlı bir Ural ve panzer yanımıza yaklaşıp “Çekim yapmak için izin aldınız mı” diye soruyor. Görevli memura birkaç metre ilerimizdeki AA ve TRT Kurdi ekiplerini gösterip “Onlara neden sormuyorsunuz” diye sorunca kimliklerimizi alıyor. Sonra etrafımız polislerce çevriliyor. İzin almamız gerektiği söylenerek çalışmamız engelleniyor. Her ne kadar “Diğer ekiplere bunu sordunuz mu?” desek de yanıt alamıyoruz. Bir süre sonra aynı polis İlçe Emniyet Müdürü’ne sorup çalışmamıza engel olmadığını söylüyor. Gkaildaennllearrddöangmiüdyiyoorr Nusaybin’de demiryolu rayının geçtiği Mitanya Kültür Merkezi’nin bulunduğu yere gidip Yeni Mahalle’ye girmek isteğimizde yasak olduğunu öğreniyoruz. Nusaybin’de kısmen kalkan yasak nedeniyle ilçeden kaçanların geri dönmesi beklenirken aksine eşyalarını alıp ilçeden kaçan bazı aileler var. Konuşmak istesek de tepki gösterip uzaklaşıyorlar. kHeDnPtiMyiılklaetcvaekkillairE’ndceüdi, ‘tüm Şırnak adım adım yok ediliyor Şırnak kent merkezinde 14 Mart’ta başlayan operasyonlar 3 Haziran’da bitti ancak sokağa çıkma yasağı kaldırılmadı. Yasak bugün 135. gününde. HDP milletvekilleri sosyal medya hesaplarında kentteki yıkımı gözler önüne seren fotoğraflar paylaştı. Şırnak’taki son durum hakkında gazetemize bilgi veren HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü şunları söyledi: “Herhalde tüm ken ti yıkacaklar. Şırnak’taki yasak nedeniyle binlerce insan çadırda. Kış ayları geliyor. Şırnak’ta kışları çok sert geçer. Bu insanların büyük çoğunluğu yoksul aileler başka şehre taşınacak güçleri yok. Şırnak kent merkezinin nüfusu 6070 bin. Kentin yüzde 7080’i yıkıldı. Şırnak diye bir kent yok artık. Yıkım konsepti ilk Silopi’de başladı. 8 ay geçti devlet kurumlarına sorun ‘Silopi için ne yaptınız?’ diye. Yıkmaktan, talan etmekten başa hiçbir şey yapmadılar. Bundan sonra ne yapılacağına dair görüştüğümüz devlet kurumlarının hiçbir projesi yok. Bir tek yapılacak karakol ve güvenlik noktalarının projeleri hazır. İnsanların ihtiyaçlarının giderilmesi için tüm imkânlarımızı ortaya koyuyoruz ama bize izin vermiyorlar. Devlet, ‘Ben yapacağım’ diyor’ ama en ufak bir adım atılmıyor.” C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear