28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 27 Mayıs 2016 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ZARİFE SELÇUK 17 Aralık soruşturmasıCHP’Lİ CİHANER, İSTANBUL BAŞSAVCILIĞI’NA SARRAF İÇİN BAŞVURU YAPTI: tekrar açılmak zorunda Cihaner savcılığa verdiği dilekçede 3 talepte bulundu: İddialar soruşturulsun. İran ve ABD’den dava dosyaları istensin. Zencani’nin tanık olarak ifadesi alınsın hukukçuların görüşü: Davanın yönü bu belgelerle Türkiye’ye döndü Hukukçular, son belgelerin kefalet talebine karşı hazırlanmış çok güçlü belgeler olduğuna dikkat çekilerek davanın yönünün Türkiye’ye döndüğünü söyledi. Karara ilişkin Amerikanınsesi.com internet sitesine konuşan New York Barosu Avukatı Cahit Akbulut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni belgelerde 17/25 Aralık soruşturmasını siyasi baskı kurup kapattıran kişi olarak adının geçmesini çok önemli bir gelişme olarak değerlendirdi. Akbulut, “Son belgelerde Sarraf’ın, Türkiye’de hükümet ile kurduğu kirli rüşvet ilişkileri ve kapatılan soruşturmaya ait detaylar yer alıyor. Bu yönünden ele aldığımız zaman soruşturmada dava sürecinin başlamasıyla birlikte, anılan bazı isimlerin de Sarraf’ın suçlandığı kara para aklama ve İran’a yönelik uluslararası ambargoları delmek gibi bazı suçlara ortak olduklarını gösteren yeni bir iddianame gelebilir. Çok sayıda belge iddianameye eklenebilir” dedi. Aşırı detaya girilmiş New York Barosu Avukatı Arda Beşkardeş ise iddia makamının ellerindeki kartların çok azını gösterdiğini söyleyerek özetle şunları söyledi: “Kefalet davasında bu kadar kanıt göstermeleri çok enteresan. Aşırı detaya girilmiş aslında, ‘Bu adam Türkiye’ye giderse bir daha gelmez’ diyorlar. Türkiye’de daha önce en üst seviyeye kadar verdiği rüşvetlerle hapisten çıktığına işaret edip, ‘Türkiye’nin adalet sistemine bu yüzden saygımız yok’ diyorlar. Konuşmaların ana teması Erdoğan olmuş. Burada tüm bu olanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisinde olmuş şeklinde bir mesaj verilmiş. Konuşmaların çoğunda ‘(dönemin) Başbakan(ı) Erdoğan’ın da bundan haberi vardı’ iması yapılmış. Özellikle seçilip konmuşlar. Davanın bundan sonraki aşamasında kefalet duruşmasında Türkiye’den adı geçen kişiler suç işledikleri iddiasıyla Türkiye’den talep edilebilirler. Sanık değil de, tanık olarak da çağrılabilirler.” Bilgi kirliliği var Avukat Fidel Okan ise Rıza Sarraf’ın, ABD’de süren davasında başından beri yaşanan bilgi kirliliğine vurgu yaptı. Okan, “ABD Federal Adalet Sistemi’ne giren belgeleri incelediğimde ve yaptığım görüşmelerde asıl iddianame ortaya çıktığında dosyaya birçok ismin ekleneceğini bu kişilerin ABD’ye ayak basar basmaz tutuklanacaklarını, ABD’de olan mallarına el konulacağını düşünüyorum, hatta düşüncenin ötesinde eminim. Türkiye’nin asıl şoku o zaman yaşayacağını öngörüyorum. Bu soruşturmanın asıl sürprizi yakında ortaya çıkacak diyebilirim” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre 17 Ara lık soruşturmasında verilen takipsiz lik kararının kaldırılarak etkin bir so ruşturma yürütülmesi nin zorunluluk olduğu nu belirterek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılı ğına başvurdu. Cihaner, başsavcılı ğa verdiği dilekçede İs KEMAL GÖKTAŞ tanbul Başsavcılığı’nın, 17 Aralık soruşturma sı kapsamında 53 ki şi hakkında, 2014 yılında takipsiz lik kararı verdiğini ve karara yapı lan itirazların İstanbul 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nce reddedildiğini hatır lattı. Cihaner, aynı soruşturmada adı geçen bakanlar hakkında TBMM Ge nel Kurulu’nun Yüce Divan’a sevk edilmeme yönünde karar verdiği ni de anımsattı. Sarraf’ın işlediği id dia edilen suçlarda adı geçen Ba bek Zencani’nin, İran’da idam ceza sına çaptırıldığına işaret eden Ciha ner, “Zencani’nin yargılama sırasında Türkiye’de 3 bakana 137 milyon do lar rüşvet dağıttığını ve toplamda 8.5 milyar dolar rüşvet dağıttığını açık ladığına dair haberler” yayımlandığı nı belirtti. ‘Kara para aklamak’ Sarraf’ın 19 Mart’ta ABD’de gözaltına alındığını ve tutuklandığını anlatan Cihaner, “ABD’yi dolandırmak, Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası’nı ihlal etmek (ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarına yasal zemin oluşturan yasa), Banka Dolandırıcılığı ve Kara Para Aklamak” suçların Rıza Sarraf dan dava açıldığını belirterek şöyle devam etti: “New York Güney Bölgesi Başsavcılığı kaynaklarından edinilen haberlerde 91 kişilik bir liste daha olduğu iddia edilmiştir. Bu isimler arasında 1725 Aralık sürecinde adı geçen yetkililer olabileceği belirtilmektedir. İsmi geçen 91 TC vatandaşına yönelik olarak bazılarına tutuklama, bazılarının ise mallarına tedbir ve ABD’deki mallarının dondurulmasının isteneceği ifade edilmiştir. Bu 91 kişinin içinde Sarraf ile beraber İran’a konulmuş ambargoları delmek üzere ortaklık etmekle suçlananların yanında, uluslararası bankacılık sistemini ihlal konusunda Sarraf’a yardım etmekle suçlananların da bulunduğu eklenmiştir. Bu iki suçlamanın yanında, Sarraf’tan rüşvet aldığı için incelemeye alınan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olduğu iddia edilmiştir.” Savcılık ‘mecbur’ Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre savcıların “ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlama” yükümlülüğü altında olduğunu belirten Cihaner, ayrıca “yeterli şüphe oluşması durumunda savcının dava açmaya da mecbur olduğunu” ifade etti. Dilekçede 3 talep Cihaner, New York Güney Bölge Savcılığı’nın, Rıza Sarraf hakkında düzenlediği iddianame içeriğinin ve Babek Zencani hakkında İran’daki davanın “Türkiye’de işlenen suçları ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının işlediği suçları işaret ettiğine” dikkat çekti. Cihaner New York Güney Bölge Savcılığı’nın, Rıza Sarraf hakkında düzenlediği iddianame içeriğinin ve Babek Zencani hakkında İran’daki davanın “Türkiye’de işlenen suçları ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının işlediği suçları işaret ettiğine” dikkat çekti. Cihaner dilekçesinde şu üç talebe yer verdi: “17 Aralık soruşturmasında verilen takipsizlik kararı kaldırılarak iddialar etkin bir şekilde soruşturulsun. İran ve ABD’den Sarraf ve Zencani hakkındaki dava dosyalarının tamamının onaylı örneği istensin. Zencani’nin tanık sıfatıyla ifadesi alınsın.” l ANKARA Şerif şimdi de Happani ailesinin peşine düştü ALİ AÇAR İran’a yönelik ABD ambargosunu delmek suçlamasıyla ABD’de tutuklu bulunan İran asıllı işadamı Rıza Sarraf’ın soruşturmasını yürüten Başsavcı Preett Bharara, bakanlara rüşvet verilmesinde öne çıkan Kilisli Happani ailesini yakın takibe aldı. Abdullah Happani’nin Sarraf ile olan yakın ilişkisine yer veren ve ikili arasındaki rüşvet görüşmelerini soruşturma dosyasına ekleyen savcı Bharara, Happani’nin Rıza Sarraf liderliğindeki suçları işlemede aktif rol aldığına dikkat çekiyor. ABD’de Rıza Sarraf davasına bakan savcı Preett Bharara, 1725 Aralık fezlekesini delil olarak kabul ederken, Happani ailesinin de ilişkilerini yakın takibe aldı. Savcı Bharara tarafından hazırlanan 157 sayfalık soruşturma dosyasında tam 54 kez Abdullah Happani ismi geçerken ikili arasında bakanlara verilen rüşvetin yer aldığı telefon konuşmalarına ve belgelere yer veriliyor. ABD’li savcı Preett Bharara’nın Rıza Sarraf’ın cep telefonundan çıkan külçe altınların, deste deste paraların, özel jetin, lüks yaşama kanıt olarak gösterilecek fotoğraflar da hazırlanan ret dosyası iddianamesine girdi. takibe aldığı Abdullah Happani ismi 1725 Aralık soruşturmasında birçok kez gündeme gelmişti. Türkiye’de üzeri kapatılan soruşturma kapsamında teknik takibe takılan Abdullah Happani, Sarraf’ın Dubai’de işlerini rahat yürütebilmek için İstanbul’a gelen Dubaili polis şeflerine kadın ayarlamak iddiasıyla da gündeme gelmişti. Happani, savcı Ekrem Aydıner’in şüphelilerin tamamı hakkında verdiği takipsizlik kararından sonra Emniyet’e gelerek Sarraf’ın evinde ele geçirilen 1 milyon TL, 800 bin Evro, 60 bin dolar ile iki kilo altını alarak ayrılmıştı. Ayrıca paranın devletin kasasında kaldığı sürede elde edilen 55 bin TL’lik faiz de Happani tarafından Kızılay’a bağışlanmıştı. haber 11 İnsani zirveler zırvası İnsanlığın canını yakan onlar; yaralara üfleyen de yine onlar. Sapık doktorlara benziyorlar. Can acıtmakta profesyonel bir hüner sergiliyorlar. Sonra hiçbir şey olmamış gibi kurbanlarının saçını okşuyorlar. Onlar... Savaşları çıkaranlar ve savaşlardan nemalananlar, her daim iktidardalar ve insanlığın kalbini tam ortasından itinayla oymaktalar. Savaş sırasında sivillerin korunmasına dertlenirken döktükleri timsah gözyaşlarıyla yıkadıkları kanlı meydanlara zalimliğin anıtını dike dike tarih yazmaktalar. Tahta bizzat çıkardıkları liderlerin ipini gerektiğinde yine kendileri çekiyorlar. Çeşitli milletlerdenler ve iktidarın bin bir korkunç yüzünü küstahça temsil ediyorlar. Vahşiler, çok vahşiler ama sanki vahşet nedir bilmez gibiler. Daha yüzyılın başında birbirinden büyük ve korkunç savaşlar gördüler. Ama ne ölülerini hatırlıyorlar, ne öldürdüklerini; sadece kazançlarını hesaplıyorlar. Tüm savaşlara kâr zarar penceresinden bakıyorlar. Silah üretiyorlar, silah üretiyorlar, silah üretiyorlar. Silah satıyorlar, silah satıyorlar, silah satıyorlar. Savaşlara sinsice göz yumuyorlar. Ülke ekonomilerini ayakta tutan bu dipsiz kaynaktan vazgeçmeyi akıllarından geçirmiyorlar. Bugün insanlık adına zirvelere tırmanıp oradan ahkâm kesen herkes, savaşın kaçınılmazlığına ikna ve askerin sivilden farklı bir şey olduğu konusunda ahmakça hemfikir. Büyük bütçelerle oluşturulan ordular ve silah ekonomisiyle güçlenen kasalar ve savaş sonuçlarıyla paylaşılan nemalar hiçbir zirvede masaya yatırılmıyor. Tarih kitaplarına gerçekler, zinhar yazılmıyor. Vicdanları da, elleri de kirli olan iktidarlar, o kiri temizlemek için zirvelere tırmanıyorlar ve vicdanlarını ve ellerini birbirlerinin üzerine sürüyorlar. Kir o zirvelerde çoğalıyor; suç o zirvelerde büyüyor. Bu sırada zirvelerin eteklerinde insanlar ölüyor, ölüyor, ölüyor. Onlar... Müsebbibi oldukları ne kadar acı varsa, hepsine zirveden kuşbakışı bakıyor ve küstah hesaplarla bildirgeler hazırlayıp imzalar atıyorlar. Savaşları engellemeye niyetleri yok; savaşları zirvelerden yönetmek için hırslanıyorlar. Zirvelerin eteklerinde biriken ölüleri ellerinin tersiyle silkeliyorlar. Çocukların sefil olması, kadınların tecavüze uğraması, ailelerin dağılması, evlerin yanması, yurtların kül olması, savaştan kaçanların korkunç kaderleri... Hiçbirini umurlarında değil. Askerle sivili birbirinden ayırarak ve savunma diye bir bahane uydurarak korkunç ordular kuruyorlar. Sonra da dünyanın dört bir yanındaki insanları, bu orduların kontrolsüz şiddetinde cehennemlerden cehennemlere sürüyorlar. Hiçbir savaşın sonucundan gerçekten büyük bir acı duymuyor; her birinden azami kâr elde etmeye çalışıyorlar. İnsan haklarını, barışı, özgürlüğü kendi ülke sınırları içinde dokunulmaz kılıyor; başkalarının sınırları içinde gerektiği an hiçe sayıyorlar. Bugün kendi ülkelerinden kalkıp buralara kadar gelen şu insani zirve zırvalığını düzenleyenler... Yemiyorlar, içmiyorlar, şu anda gerçekleşmekte olan korkunç savaşın sonunda Ortadoğu’daki mal paylaşımından kapacakları hisseyi hesaplarken hâlâ kâr zarar dengesi kurmaya çalışıyorlar. Karşılarına hesapçılıkta onlardan bir gram eksik kalmayan, bölgedeki iktidarını savaş zengini olma hayalleriyle pekiştiren bir Ortadoğu kurnazı Türkiye... İnsanlık adına insani olmayan ne varsa elbirliğiyle zirveye taşıyorlar. Sonra hepsini dev bir kaya gibi yükseklerden insanlığın üzerine atıyorlar. İnsanlığı sırf çıkarları için ayaklar altına alan iktidarlar, zirvelerde sırf laf olsun diye zırvalamaktalar. Trabzonspor camiası isyan bayrağını açtı ABD’li savcı Bharara’nın Rıza Sarraf’la ilgili iddianamesinde yer alan 3 spor kulübünden biri olduğu iddia edilen Trabzonspor’da camianın önde gelenleri isyan bayrağı açtı. 1725 Aralık soruşturmasının hemen ardından, Trabzonspor’la yakınlaşan ve sahibi bulunduğu Royal Denizcilik üzerinden kulübe, “teberru” adı altında 10 milyon TL’ye yakın para aktaran Sarraf’ın BordoMavili camiaya büyük zarar verdiği ifade edildi. İbrahim Hacı osmanoğlu döneminde tarihi bir borçlanma yapıp, UEFA tarafından mali fair play’e uymadığı için para cezası alan Trabzonspor’un, Sarraf’tan bu parayı sponsorluk bedeli karşılığı alması ise akıllara, “Maliye bu işe nasıl izin verdi” sorusunu getirdi. Royal Denizcilik’in reklam panolarında çok az görülmesi de “Bu para sponsorluk parası mı, hatır için verilen para mı, yoksa bu para üzerinden yasal olmayan işler mi yapıldı” sorularını gündeme getirdi. Sarraf, hipodromda atıyla para basıyor! HİLMİ TÜRKAY ABD’li savcı Bharara tarafından kara para aklamak suçuyla tutuklanan İran asıllı iş adamı Rıza Sarraf’ın spora olan merakı gündemdeki yerini korurken sahibi bulunduğu Dayım Benim isimli İngiliz yarış atı, önceki gün Utku Doğdu adına düzenlenen ve ikramiyesi 56 bin 500 TL olan kupalı koşuyu jokeyi Halis Karataş ile kazandı. İkramiyeye yetiştiricilik primini de ilave edersek 65 bin TL Sarraf’ın hesabına aktarıldı. Rıza Sarraf, atcılık dünyasına 2012 yılında Kitapçı ekürisinden Dutyfree adlı yarış atını 800 bin liraya alarak giriş yapmış ve yüklü bir para harcamıştı. Sarraf, bu atı eşi Ebru Gündeş’e armağan etmişti. Sarraf, Dutyfree’den 2 ay sonra, kendisine 552 bin 800 lira daha kazandıran 2 yaşındaki El Ganador isimli tayı satın aldı. Sarraf, ardından Forget Me Not, Dayım Benim ve Sadio isimli İngiliz taylarını da ekürisine kattı. Fezlekeler bizde ‘suç’ Amerika’da ‘delil’ oldu Sadece sesli olarak okudukları için aralarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da olduğu çok sayıda CHP’li vekil hakkında fezleke düzenlenmesine neden olan 4 eski bakan hakkında hazırlanan rüşvet ve yolsuzluk dosyaları ABD’de delil oldu. Hakkında kendisi için de soruşturma istenen CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, “Genel başkanımızın grupta okuduğu, şimdi Amerikan mahkemelerinde okunuyor. Büyük bir çelişki var. ABD’de bir ucu çıktı. Türkiye bunu soruşturmak ve araştırmak zorunda. Türkiye’de hukuki sürecin başlatılması kaçınılmaz” dedi. Aksünger, “Bugün dava artık Ortadoğu konjonktüründe Türkiye açısından bir şantaj davasıdır. Öyle rüşvet ve yolsuzluklar vardı ki, bunlarla iktidar yanlısı vakıflara bağış oluyordu. Hatta rüşvet paralarıyla cami, okul yapılıyordu” diye konuştu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear