26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 25 Mayıs 2016 EDİTÖR: CAN DOKER şeffaflıkC, çeömzeüvmlesriünreecsitaytoük,pBrAo6Şg5B.rAhaKOüAmKkNıUünYDmııTUleBdtMı’irnMım’D,E EMİNE KAPLAN / MAHMUT LICALI Başbakan Binali Yıldırım tarafından dün TBMM Genel Kurulu’nda okunan 65. Hükümet’in programında, Ahmet Davutoğlu’nun programında yer alan “Cemevlerine statü, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, çözüm süreci”ne yönelik hedefler yer almadı. Program üzerindeki görüşmeler 27 Mayıs, güvenoylaması ise 29 Mayıs’ta. Davutoğlu hükümeti ile Yıldırım hükümeti programları arasında önemli farklılıklar olması dikkat çekti. Bunlar şöyle: 4 Davutoğlu’nun programında yer alan “Geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanıyacağız” ifadesi çıkarıldı. 4 Programda ‘çözüm süreci’ne hiç yer ayrılmazken, Davutoğlu’nun programında çözüm süreci 3 sayfa olarak yer almış, “Hukuk ve kardeşlik tam anlamıyla tesis edilinceye kadar çözüm irademizi koruyacağız” ifadeleri dikkat çekmişti. ‘Güçler ayrılığı’na tırpan 4 Programda ‘başkanlık’ sistemiyle ilgili bölümde 2007’de Cumhurbaşkanı’nın başbakan’dan ‘Siftah’ esprisi Yıldırım, programı okurken laf atan CHP’li Musa Çam ve Haydar Akar’a “Daha yeni siftah yapıyoruz. Bundan sonra buralardayız, daha çok konuşacağız” diye espri yaptı. Yıldırım, muhalefetin 3. köprünün geçiş fiyatının pahalı olduğunu söylemeleri üzerine “En pahalı hizmet verilmeyen hizmettir” dedi. halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliğine dikkat çekildi. “Cumhurbaşkanını halkın seçmesi uygulamasının başlamasıyla birlikte sistem sorunu belirginleşmiş ve ertelenemez bir hal almıştır. Mevcut sistemimiz içindeki tıkanıklığın Meclisimizde oluşacak uzlaşmalar ile aşılacağına inanıyoruz. Başkanlık sistemi öncelikli olmak üzere sistem sorununa bulunacak çözüm, ülkemizin temel hedeflerine çok daha hızlı ulaşmasını sağlayacaktır” denildi. Başkanlık tanımının yapıldığı bölümden ise “güçler ayrılığının tahkim edilmesi, ademi merkeziyetçi bir irade sisteminin güçlendirilmesi” ifadeleri çıkarıldı. 1725 Aralık programda 4 1725 Aralık operasyonları “darbe girişimi” nitelemesiyle programa girerken, “1725 Aralık darbe girişimiyle bir likte su yüzüne çıkan, paralel terör örgütü ve bu örgütün iç ve dış uzantılarıyla hukuki ve idari mücadelemiz kesintisiz ve kararlılıkla sürdürülecektir. Hiçbir kesimin devletle bilek güreşi tutuşmasına izin verilmeyecektir” ifadesi yer aldı. Şeffaflık bölümü çıkarıldı 4 Davutoğlu’nun programında 2 sayfa olarak yer alan ‘şeffaflık’ bölümü Yıldırım’ın programından çıkarıldı. Önceki programda “Katılımcı demokrasimizi, şeffaflığı artan ve daha hesap verebilir bir yönetim anlayışıyla güçlendirecek, her türlü yolsuzlukla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Geçtiğimiz dönemde kamuoyuyla paylaştığımız şeffaflık paketini süratle hayata geçireceğiz. Seçimlerin Temel Hükümler ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Siyasi Partiler Kanunu’nda değişiklikler yapacağız. Mal bildirimlerinin şeffaf olmasını sağlayacağız. Mal bildirimlerinin elektronik ortamda verilmesini sağlayacak bilişim altyapıları kuracağız” denilmişti. Yeni AB hedefi 4 Önceki programdan farklı olarak “Türkiye, AB’ye tam üyelik için bütün sorumluluklarını yerine getirmektedir. Buna karşın AB’nin Türkiye’ye yönelik konjonktürel yaklaşımları ve negatif ayrımcılık anlamına gelen uygulamalarını doğru bulmuyoruz. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği, AB’nin çifte standartlardan uzaklaşmasını gerektirmekte” ifadesi yer aldı. Paralel için MGK’ye atıf 4 Programda, paralelle mücadeleye dayanak olarak MGK kararlarına da atıf yapıldı. “Hükümetimiz, MGK tarafından ‘legal görünümlü illegal yapı’ olarak tanımlanan ve terör örgütü olan Paralel Devlet Yapılanması’nın yurtdışındaki bağlantılarıyla mücadeleye devam edecektir. Vatandaşlarımızın samimi duygularını istismar etmeye çalışan bu oluşumun art niyetli emellerine geçit vermeyeceğiz” denildi. 65. Hükümet’in portresi Yıldırım’ın Başbakanlığını yaptığı hükümette ‘milli ekonomi’ ekibinin ağırlığı arttı. Sadece 1 kadın bakanın olduğu kabinede sürprizler de vardı Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli: AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Ekonomi Bölümü’nü bitirdi. Maliye Bakanlığı’nda Maliye Başmüfettişi, Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı ve İstanbul Defterdarı Vekili görevlerinde bulundu. 62. Hükümet’te Gümrük Bakanlığı yaptı. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak: İÜ Hukuk Fakültesi mezunu Kaynak, Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı, 23. Dönem Kahramanmaraş Milletvekilliği, TürkiyeBahreyn Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığı yaptı. 2011’de atama kararıyla Adalet Bakanı yardımcısı olmuştu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu: Siyasal yaşamına 1987’de DYP’de başladı. İstanbul İl Başkanlığı da yapan Soylu, 2008’de Demokrat Parti Genel Başkanı seçildi. 2010’daki referandumunda parti kararına aykırı olarak “evet” diyeceğini açıkladı. DP’den ihraç edildi, 2012’de AKP’ye katıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak: Yeni kabinede hangi göreve getirileceği en fazla tartışılan isimlerin başında Albayrak geliyordu. Erdoğan’ın damadı da olan Albayrak’ın ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak kabineye girebileceği konuşuluyordu. İçişleri Bakanı Efkan Ala: Efkan Ala, 2007’de Başbakanlık Müsteşarlığı’na atandı. Yıldızı, 17 Aralık operasyonuyla parladı. 17 Aralık operasyonu üzerine yapılan karşı operasyonu bizzat yönetti. Ala, Bilal Erdoğan’ın gözaltına alınacağı 25 Aralık operasyonunu engelledi. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz: Rusya ile yaşanan uçak krizinin çıktığı gün kurulan 64. Hükümet’te kritik önemdeki Milli Savunma Bakanlığı’na getirilen İsmet Yılmaz İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi mezunu. Yılmaz, uzun süre Ulaştırma Bakanlığı’nda bürokratlık yaptı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek: 1967 Batman doğumlu Şimşek, Mayıs 2007’de AKP’den vekil seçildi. Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yaptı. Bu sırada aynı zamanda İngiliz vatandaşı olduğunun ortaya çıkması çok tartışıldı. Şimşek, 2009’dan bu yana Maliye Bakanlığı yaptı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: Davutoğlu hükümetinde Adalet Bakanlığı’na atanan Bozdağ, yargının cemaat kontrolünden iktidarın denetimine girmesi sürecinde önemli rol oyladı. 1725 Aralık, MİT TIR’ları operasyonları sürecinde Bozdağ, bakan sıfatıyla soruşturmalara müdahale etti. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki: 5. kez Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi. 10 Şubat 2015’te Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa etti ve AKP’den vekil adayı oldu. 7 Haziran 2015’deki genel seçimlerde 25. Dönem Kayseri Milletvekili olarak seçildi. Gençlik ve Spor Bakanı AKİF Çağatay Kılıç: 65. Hükümet’te de bakanlığını koruyan isimler arasında yer aldı. Siyasete Cüneyd Zapsu’nun danışmanı olarak giren Kılıç, Erdoğan’ın özel kalem müdür yardımcılığını da yaptı. Kılıç, 19 yıl CHP’den Samsun milletvekilliği yapan İlyas Kılıç’ın torunu. Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan: Binali Yıldırım’dan sonra 7 Haziran seçimlerine kadar Ulaştırma Bakanlığı yapan Elvan, 1 Kasım seçimlerinin ardından Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Ekonomi kökenli olan Elvan, Meclis’te Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı da yaptı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu: Bakanlığını koruyan isimlerden Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekibinden. İSKİ Genel Müdürlüğü yapan Eroğlu, DSİ Genel Müdürlüğü görevinde de bulundu. Eroğlu, ilk olarak bakanlıklar ayrılmadan önce Çevre ve Orman Bakanlığı görevini yürüttü. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş: Fazilet Partisi’nde siyasete başladı, Saadet Partisi’nden kopup HAS Parti’yi kurdu. Kurtulmuş, AKP’ye ağır eleştirilerde bulunmuş “firavunlukla” suçlamıştı. 2012’de AKP’ye geçti, AKP MYK’ye girdi. Son 3 hükümette Başbakan Yardımcısı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya: Görevi Ensar Vakfı skandalı ile ilgili “Bir kereden bir şey olmaz” açıklamasını yapan Sema Ramazanoğlu’ndan devralacak olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, kabinenin tek kadın bakanı. 2012’ye kadar Erdoğan’ın danışmanıydı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Kimi zaman verdiği sert reaksiyonlarla, kimi zaman da duygusal çıkışlarıyla tanınan Çavuşoğlu, Davutoğlu’nun AKP Genel Başkanı olmasıyla birlikte boşalan Dışişleri Bakanlığı görevine 2014’te atandı ve DavutoğluErdoğan’ın izlediği dış politikayı sürdürdü. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik: 1999’da Bursa milletvekili seçilen Çelik, 2001’de AKP’nin kurucuları arasında yer aldı. 2007’de Bursa’dan vekil seçilen Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Devlet Bakanlığı görevlerinde bulundu. Bakanlığı döneminde Soma faciası yaşandı. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: 61. Hükümet’ten beri Milli Eğitim Bakanlığı görevini yürüten Nabi Avcı, cemaatle mücadele kapsamında eğitim alanında dikkat çeken işler yaptı. Hükümetcemaat savaşı sürecinde dershanelerin kapatılması çalışması Avcı döneminde gerçekleşti. Sağlık Bakanı Recep Akdağ: Tıp Doktoru ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Akdağ; Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. 58, 59 ve 60. Hükümetlerde Sağlık Bakanlığı yaptı. 61. Hükümette yeniden Sağlık Bakanı oldu. İyi düzeyde İngilizce bilen Akdağ, evli ve 6 çocuk babası. Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş: 2007’deki seçimlerde Devlet Bahçeli ile barışan Türkeş, MHP’den vekil seçildi. 7 Haziran sonrasında yeniden MHP ile yolları ayrıldı ve Davutoğlu’nun başbakanlığındaki ‘Seçim hükümeti’nde görev aldı. 64. kabinede de Başbakan Yardımcılığı yaptı. BİLİM Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü: 1990’da Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda Sözleşmeli PersonelMühendis olarak görevlendirildi. Aynı kurumda Uzman, Proje Müdürü, Daire Başkanı, Müsteşar Yardımcısı oldu. Müsteşar Vekilliği yaptı. Ekonomi Bakanı Nihat ZeybekCi: 2011’de vekil olarak Ankara’da çalışmaya başladı. 2011 seçimlerinde 1. sıradan AKP Denizli Milletvekili seçilen Zeybekci, AKP MKYK üyesi. Enerji Komisyonu Başkanlığı yaptı. 26 Aralık 2013’te ise Ekonomi Bakanı olmuştu. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci: 1966 Malatya doğumlu olan Tüfenkci, 2001’de AKP Malatya teşkilatının kuruluşunda yer aldı. 20112015 yılları arasında Malatya İl Başkanı olarak görev yaptı. Sıvas katliamının sanıklarını savunan avukatlardan olan Tüfenkci kabinenin süpriz isimlerinden. Maliye Bakanı Naci Ağbal: 1968 Bayburt doğumlu olan Ağbal, 2009’da Mehmet Şimşek tarafından Maliye Bakanlığı müsteşarlığına getirildi. O tarihten sonra da Şimşek ile birlikte çalıştı. 7 Haziran’da ve 1 Kasım’da AKP’den milletvekili seçildi. Maliye Bakanlığı’na getirilmesi bekleniyordu. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan: Binali Yıldırım gibi, İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’ni bitiren Arslan, Denizcilik Müsteşarlığı Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı ve Ulaştırma Bakanlığı Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü görevlerini yürüttü. haber 11 Başka bir dünya mümkün aslında Sistem yıkılıyor. Hukuk yıkılıyor. Şehirler yıkılıyor. İnsanlar yıkılıyor. Meclis yıkılıyor. İdealler yıkılıyor. Umutlar yıkılıyor. Ülke yıkılıyor. Tüm bunları peş peşe yıkanlar; an itibarıyla bu ülkenin en göstermelik hükümetini kurdular. Yeni hükümette herkes artık açık açık Cumhurbaşkanı’na çalışıyor. Parlamenter sistemi çoktan yok eden ve başına buyruk bir iradeyle kendi kendine başkanlık sistemine fiilen geçen bir cumhurbaşkanının iki dudağı arasına teslim edilen politika, bugünden itibaren, eskiden olduğundan daha vahşi ve tehlikeli. Bu vahşeti ve tehlikeyi görmezden gelen ve ezberindeki üç beş değeri korumak bahanesiyle, erki mevcut iktidara elbirliğiyle veren tüm muhalifler... Kendi iplerini kendileri çektiler. Meclis çatısı altında Kürtlerin hakları için savaşanlar ve Cumhuriyetin değerlerini savunanlar, bir arada durmayı beceremediler. Bir mucizeye imza atarak her şeyi kökünden değiştirebileceklerken, suçu devamlı birbirlerine atarak iktidarın ekmeğine yağ sürdüler. Seçmenlerinin beklentileri hiçbirinin umurunda değil. Söylemeleri gerekeni söylüyor, yapmaları gerekeni yapıyor, sanki kutsal bir kitapları var, onun dışına zinhar çıkmıyorlar. Düne kadar ağzından barışı düşürmeyenler, silahlara veda ettiklerini söyleyenler, işler ters gidince yeniden korkunç tehditler savuracak kadar samimiyetsizler. Düne kadar birlik ve beraberlikten bahsedenler, şartlar gerektirdi bahanesiyle derhal ilke değiştirebilecek kadar omurgasızlar. Politikacılar asla hesapsız bir iş yapmazlar; üstelik hesabı bir de marifet sayarlar. Ortaya sahneye çıkar gibi en sahte halleriyle çıkar; meydana çıkar gibi “gerçek” olamazlar. Bu yüzden, sözde hakkını savundukları değerleri dişleriyle, vahşice, herkesten önce, bizzat parçalar; o parçalarla hem kendileri doyar, hem de iktidarı doyururlar. Hareketi topa değil, birbirlerine yapa yapa hepimizin kuyusunu itinayla kazarlar. Şu anda Meclis’te, kendini solcu olarak tanımlayan ama sol değerlerle alakası olmayan her iki muhalefet cephesinde de olan budur. Hâlâ silahlara güvenenlerle, eski savaşların zaferleriyle yetinenler bu ülkeyi mevcut iktidarın korkunç heveslerine elbirliğiyle gömmekteler. Biri haklarını savunduğunu iddia ettiği halka ne kadar zarar veriyorsa, diğeri de ilkelerini savunduğunu sandığı rejime o kadar zarar veriyor. Kürtler Kürtlüğü; Cumhuriyetçiler Cumhuriyeti politika uğruna heba ediyorlar. Her ikisi de gündemi kurtarmak için yaptıkları küçük hesaplarla arada zar zor beliren o ufacık umudun üzerini bir kalemde küstahça çiziyorlar. Bu samimiyetsiz muhalifler, tutarsız söylemleri ve hareketleriyle barış kavramını da umudunu da hızla yozlaştırıyorlar. Çünkü meydanlara değil, sahneye çıkıyorlar. O sahnede onlara tanınan süre içinde sarf edecekleri gösteride, sırf öyle gerekiyor diye yan yana dizdikleri kelimelerle başı sonu belli bir hikâye anlatmanın ve o yazılmış metnin dışına çıkmamanın derdindeler. Meydana, üzerinizdeki giysilerle, olduğunuz gibi çıkarsınız; sahneye çıkarkense kendinize ait olmayan ama üzerinize tam oturan kostümler giyersiniz. Meydana çıkarken sıranızı beklemezsiniz; atarsınız kendinizi ortaya, gerektiği zaman, hiçbir şey hesaplamadan; sahneyeyse, ne zaman nereden gireceğiniz ve ne zaman nereden çıkacağınız bellidir. Meydan sahte ışıklarla aydınlatılmaz, ortamda ne varsa onla yetinirsiniz; sahneyse ışık oyunlarıyla donatılır, yeri gelince spotlar yakılır, yeri gelince belirli noktalara huzmeler bırakılır. Meydanda sesinizi duyurmak için gırtlağınızı yırtarcasına, en vahşi tonda bağırırsınız; oysa sahne akustiktir, oraya çıktınız mı nefesinizi diyaframdan hesaplı kullanmanız yeterlidir. Şu kendini solcu sanıp aslen hesapçı olan muhalifler, sahneden inip, politika adına sahneledikleri oyunları bir bıraksalar ve hep beraber meydanlara çıkıp hareketi gerçekten topa bir yapsalar... O top gidecek, iktidarın o koca kafasını patlatacak. Ve bu karmaşık coğrafyada başka bir dünya, hem de en güzel haliyle, hemen şimdi mümkün olacak. Siz ne sanıyorsunuz; bundan üç yıl önce, o küçücük parkta, biz yok yere mi o kadar büyük delirdik? Kardeşinin bakanlığını pazarda öğrendi AKP Düzce Milletveki li Faruk Özlü’nün 65. Hükümet’te Bi lim Sanayi ve Tek noloji Bakanı ol ması memleke ti Düzce’de se Mürvet Çolak vinç yarattı. Bakan Özlü’nün Düzce’nin Çilimli ilçesi Top çular köyünde ya şayan ablası Mürvet Çolak, kardeşinin bakan olduğunu halk pazarında öğrendi. İlçede açı lan halk pazarında evinin bahçesinde yetiş tirdiği sebzeleri satan 63 yaşındaki Mürvet Çolak, “Vatanımıza milletimize hayırlı olsun. Çok mutlu oldum, çok sevindim. Kardeşim çalışkan, dürüst, tuttuğunu kopartır” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear