26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 19 Mayıs 2016 12 19 Mayıs EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Nobel ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Türkiye’ye ve gençliğe en önemli mesajı ‘Eğitime odaklanın ve çalışın’ Prof. Dr. Aziz Sancar bir yönüyle büyük, saygıdeğer bir bilim insanı ama diğer yönüyle içimiz den biri. Bu ülkenin okullarında oku du, top peşinde koş tu, ilk sevinçleri ni, ilk hayal kırıklık larını bu topraklar da yaşadı. Bu ülkeyi ve gençlerini önem siyor, hem de çok önemsiyor. Bu yüz ÖYüzzleamk den ayağının tozu ile geldiğinden beri bir üniversiteden diğerine koşturup duru yor, gençleri dinli yor, zamanının neredeyse tamamını on lara ayırıyor. Biz de ona aşağıdaki so ruları yönelttik; bu ülkeye ve gençliği ne vermek istediği mesajları çıkarmak istedik... Türkiye’nin yoksul bölgelerinden birinde 4 Türkiye’ye gururların en büyüğünü yaşattınız ve bilim alanında dünyanın en büyük ödülünü, Nobel 2015 Kimya Ödülü’nü kazandınız. Ardından bunu ulu önder Atatürk’e minnetinizi göstermek için Anıtkabir’e bağışladınız. Üstelik bu anlamlı armağanı Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği 19 Mayıs tarihinde yapıyorsunuz. Bu hareketinizle Türk gençliğine ve bu ülkeye vermek istediğiniz mesaj nedir? Evet, Nobel ödülümü Anıtkabir’e bağışladım çünkü Atatürk’e ve onun kurduğu Cumhuriyet’e minnet borcum var. Onun sayesinde Nobel’i aldım. Düşünün bir; Sakarya Savaşı’nın en çetin günleri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde eğitim reformu üzerine tartışılıyor. Çünkü biliyor Atatürk, bu ülkede eğitim ön plana çıkarılmazsa bir yere varılamaz. Bunu hayranlıkla karşılamamak mümkün değil. Tüm bunlar bugün için de geçerli. Eğer Türkiye eğitime gereken önemi vermezse, kalkınmasını eğitim üzerine kurgulamazsa uluslararası arenada refah seviyesini arttırması mümkün olmaz. Nobel Ödülü’nü bugün törenle Atatürk’e armağan edecek ‘Artık imparatorluk kuracak durumda değiliz’ Prof. Sancar, sunum yapan Hacettepe Üniversitesi Kimya Fak. araştırma görevlileri ve doktora öğrencileri ile birlikte. Anıtkabir’de bugün düzenlenecek törenle 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü Atatürk’e armağan edecek olan Prof. Dr. Aziz Sancar, Ankara Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde genç bilim insanları ile bir araya geldi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen EBA Fen Deneyleri Yarışması’nda adına verilen ödül törenine katılan Sancar, sonrasında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu da ziyaret etti. MEB etkinliğinde Sancar, “Eğer ben hayata bir kez daha gelmiş olsaydım öğretmen olmak isterdim” dedi. Sancar’a Ankara Üniversitesi’nce “Üstün Bilim İnsanı Beratı” verildi. Törende yaptığı konuşmada, Cumhuriyet’in kendisine özgüven verdiğini belirten Sancar, “Biz Türkler her şeyi yaparız” diyerek ABD’ye gidişini anlattı. Sancar’ın, “Biraz aşırıya kaçırdım” sözleri salonda gülüşmelere neden oldu. Sancar, “Artık imparatorluk kuracak durumda değiliz fakat memleketimizi dünyanın en iyi memleketleriyle yarışacak duruma getirmek hepimizin görevidir. Şahsi başarı isteğimin yanında memleket için bunu ispat etmek için içimde bir hırs, bir istek var ve o bana güç vermiştir yıllar boyunca” dedi. Sancar’a Ankara Üniversite si Rektörlüğü’nde “Üstün Bilim İnsanı” beratı takdim edildi. l ANKARA 4 Türkiye genç nüfusu ile övünen bir ülke. Ancak gençliğin başta eğitim ve işsizlik olmak üzere devasa sorunları da var. Uluslararası karşılaştırmalarda sıralamamız hayli kötü. Bir bilim insanı ve bir akademisyen olarak bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz. Ne yapılmalı? Ben bir bilim insanıyım. Siyaset yapamam, yapmak da istemem. Ama benim ne yaptığımı söyleyebilirim: Bir konuya odaklanmak ve çalışmak, çok çalışmak... Hayatta değer verdiğim en önemli şey çalışmak oldu. Laboratuvarıma fazla deneyimi olmayan Tayvanlı bir kız öğrenciyi kabul ettiğimde şaşırdı insanlar, “daha yolun çok başında neden aldın onu” diye sordular. “Çünkü bana çok çalışacağına söz verdi” yanıtını verdim onlara. Gerçekten de çok ça lıştı ve 89 ay içinde diğerleri ile neredeyse aynı seviyeye geldi. Nobel’i aldıktan sonra bana en heyecan veren ne oldu biliyor musun? I·sveç’ten TürkI·sveç I·s¸çi Sendikası’nın şu mesajıydı: “Güzel çalıs¸tın, güzel neticeler aldın, Nobel aldın, tebrik ederiz.” Bu mesaj benim için çok önemli, çok hos¸uma gitti, çünkü emegˆin önemini belirtiyordu. 4 Türkiye’nin STEM (Science, Technology, engineering and Maths) konusunda ciddi adımlar atması gerektiğine işaret ediyorsunuz. Özellikle de kız çocuklarının STEM eğitimi almaları için önemli bir hareketin de öncülüğünü yapıyorsunuz? Neden STEM o kadar önemli? Nobel ödülünü kazandıktan sonra Türk medyasına verdiğim demeçlerde ve röportajlarda sürekli olarak vurguladığım husus kız çocukların eğitime eşit ulaşılabilirliğinin sağlanması olmuştu. Özellikle ülkenin doğusunda ve kırsal bölgelerde aileler kız çocuklarını ya ilköğretimi tamamlar tamamlamaz ya da daha bitirmeden okuldan alıyorlar. Bu adil bir durum değil. Kesinlikle düzeltilmesi gerekiyor. Bu konuyu o kadar çok gündeme getirdim ki Harriet Fulbright Enstitüsü’nün başkanı Gökhan Coşkun benimle temasa geçti. Ve Türkiye’de kız çocuklarının STEM eğitimi üzerine bir projede beraber hareket etme kararını aldık. 7 ilden toplam 700 kız öğrencinin STEM kamplarına katılarak eğitim alacağı bir proje bu. Mart ayında başladı, 24 Mayıs’ta İstanbul’da benim de katılacağım uluslararası katılımlı bir tartışma programı ile tamamlanacak. Eğer kız ço cuklarımızı eğitemezsek ülke olarak işgücümüzün yüzde 50’sini kullanmamış oluruz. Bilim ve Teknolojiye ne kadar fazla odaklanılırsa bu ülkenin kalkınması o kadar hızlı olur. Bu yüzden özellikle kız çocuklarını bu alanda desteklemek gerek. 4 Türkiye’de gençleri bilime özendirmek, bilimi sevdirmek için ne yapılmalı? Türkiye zor bir ülke ve burada bulunduğum süre içinde gözlemlediğim şu oldu: Herkes, her an siyasetten bahsediyor. Siyaset bu toplumun birincil gündemi ancak kişilerin enerjisini alıyor, üretimlerini baltalıyor. Çok zor biliyorum ama önerim, özellikle de gençlere önerim, mümkünse kendilerini bir hedefe odaklamaları, eğer politikacı olma gibi bir niyetleri yoksa, enerjilerini buna harcamamaları. 53 YIL SONRA TARİHİ BULUŞMA Sancar öğretmeni ile Pembe Köşk’te buluştu Hayli heyecanlıydı Melahat Öğretmen. Pembe Köşk’ün bahçesinde eve doğru ilerlerken karşılaştık. “Ben” dedi “Aziz’in Mardin’deki Fransızca öğretmeniyim” 80’lerinde ama hayli dinç biri Melahat Öğretmen. Melahat Şahinoğlu. Eşi ile birlikte gelmişti davete; Sancar liseden mezun olduktan sonra 53 yıl boyunca hiç görüşmemişler. Aziz Sancar onu görünce yanındaki ile yaptığı sohbete ara verdi ve koşup hemen elini öptü, sarıldı. Kucaklaştılar...Mardin’de liseyi bitirdikten sonra hiç karşılaşmamışlar. Beni hatırladın mı? Melahat Öğretmen de zaten kısa bir süre sonra Ankara’ya tayin olmuş. Sancar Nobel ödülünü kazandıktan sonra bir eposta almış öğretmeninden. “Beni hatırladın mı? Seninle gurur duyuyorum ve kutluyorum” diye yazan küçük bir not. Tabii unutmamış Sancar, hiç unutur mu? Öğretmene, eğitime bu kadar değer veren bir insan... Pembe Köşk’ten daha doğrusu İsmet Paşa’nın kızı Özden Toker ve torunu Gülsün Bilgehan Toker’den gelen davet telefonunda “Siz bu yemekte kimi görmek istersiniz” sorusu ile karşılaşınca hemen Melahat Öğretmeni’nin adını vermiş. Gelelim Pembe Köşk’teki yemeğe... aktarmak istedim: “Ben eğer bugün bu noktadaysam, Nobel Ödülü’nü kazandıysam bu Atatürk ve İsmet İnönü sayesinde, onların eğitime verdikleri büyük önem sayesinde. Erdal İnönü’ye borçluyum İstanbul Tıp Fakültesi benim okuduğum dönemde Avrupa’nın en iyi tıp fakültelerinden biriydi. İsmet İnönü sayesinde. Çünkü Alman profesörleri davet etmişti. Benim bu mesleği ve bilimi seçmemde Tıp fakültesinde Türk ve yabancı hocalarımın çok büyük etkisi olmuştur. Keza Erdal İnönü’ye de borçluyum. Çünkü TÜBİTAK ve TÜBA’yı kurdu ve ben TÜBİTAK bursu ile ABD’ye gittim. Yoksa böyle bir olanağım yoktu ve olamazdı da..” Tarihi buluşma Pembe Köşk bir kez daha tarihi bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Nobel ödüllü bilim insanımız Prof. Dr. Aziz Sancar, eşi Prof. Gwen Sancar ve ailesi ile, İnönü ailesini çok yakın dostların olduğu bir yemekte bir araya getirdi. Atatürk ve İsmet Paşa’nın defalarca oturup yemek yedikleri, ülke meselelerini tartıştıkları, önemli kararlar aldıkları masada oturup sohbet ettik. Aslında kapalı bir dost yemeği olduğu için yazmayacaktım ama Aziz Hoca’nın anlattıklarının geniş kitlelere ulaşmasına, bilinmesine, takdir edilmesine çok ihtiyaç olduğunu biliyorum. Bu yüzden İnönü ailesinden izin isteyerek Aziz Hoca’nın bu sözlerini Prof. Aziz Sancar, Mardin’deki Fransızca öğretmeni Melahat Şahinoğlu ile Pembe Köşk’te bir araya geldi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear