24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Eserleri, yaşamının kırık : Serginin adı m ‘Bim Bam Bo alp’ Çarpınca K Pazartesi 15 Şubat 2016 KULTUR Yazarlar buluşuyor Türkiye’den ve Birleşik Krallık’tan yazarlarla okurları, yayıncıları bir araya getiren British Council, “Yazarlar Buluşuyor” programı düzenliyor. Program, 18 Şubat’ta Pera Müzesi’nde Hanif Kureishi ve Murathan Mungan buluşmasıyla başlayacak. kültür@cumhuriyet.com.tr Murathan Mungan Hanif Kureishi EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ZARİFE SELÇUK 17 Arter’de yer alan Sejla Kameric, Bosna’da işlenmiş insanlık suçları ve medeniyet dramı ekseninde dünyayı karşısına aldığı çetin ancak dobra yapıtlarıyla dikkat çekiyor GAMZE BAL aynaları gibi yalnızca yaşamdaki olumsuzluklardan değil, aynı zamanda var olan olumsuzlukların içerisinden de pozitif durumlar çıkararak bu zıtlıklardan beslendiğini belirten sanatçı, zıt durumların böylece bütün eserlerine sindiğinden bahsediyor ve “Sürekli bir çatışmanın içerisindeyiz. Karşıtlık yaratan durumlar aslında birbiriyle derinden ilintili. Çelişkili duygular ve bunların var olduğu yerler benim için bu yüzden ilgi çekici. Hiçbir şey kendi karşıtı olmaksızın var olamaz” diyor. Kameric, bunun somut bir örneği olarak, Bosna’daki savaş sırasında kendisine gelen insani yardım kolilerini yeniden üreterek ‘Care 1, 2, & 3’ işini çıkarmış ve bu çalışmasının gelirini ise mültecilere insani yardımda bulunabilmek için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu’na (UNHRC) ‘ye bağışlayacağını duyurmuş. Genellikle ‘lütuf’ gibi düşünülen yardım kolilerini, bir nevî ‘paylaşma ve kabul etme eylemi’ olarak kodladığı çalışmasında Kameric, bunları sembolik bir jest olarak ele aldığını söylüyor. Sanatçının şu an Arter’de sergilenen eserleri de dahil olmak üzere, ilgi osnaHersekli çağdaş sanatçı Sejla Kameric, Türkiye’deki ilk kişisel sergisi ‘Bim Bam Bom Çarpınca Kalp’i Beyoğlu İstiklâl Caddesi’ndeki Arter’de ay sonuna dek sunmayı sürdürüyor. Sergi, ilhamını Hırvat bir müzik grubunun punkrock şarkısının nakaratından almış. Başak Doğa Temür’ün küratörlüğündeki sergi, üretirken çelişkili duygular ve ikiliklerden beslendiğini belirten Kameric’in kapsamlı bir seçkisini bir arada toplayarak, video, fotoğraf, heykel ve yerleştirmelerin yanı sıra sanatçının Arter’deki sergisi için ürettiği üç yeni eserinden oluşturulmuş. Sanatçı, kendisini ifade etme aracı olarak sanata yöneldiğini anlatırken, sanat yolculuğunda zıt hislerin, eserlerini üretmede kendisini etkin kıldığını dile getiriyor. Kameric henüz 16 yaşındayken, Dünya Modern Savaş Tarihi’nde bir başkentin maruz kaldığı en uzun süreli kuşatma olma özelliği taşıyan Saraybosna kuşatmasını yaşamış ve savaş boyunca tanıklık ettiği tüm yaşantısının izlerine eserlerinde rastlanacağını dile getiriyor. Üretirken, B çeken bir diğer çalışması da, birbiriyle uyumsuz gibi görünen şeylerin yeni çağrışımları ve duyguları harekete geçirdiğine dikkat çektiği ve pop şarkılarının sözlerini Nazi dönemi propaganda imgeleriyle birlikte kullanarak yeni bir anlatı kurmak istediği ‘Embargo Till 11’ isimli çalışması. 2000’de, Manifesta 3, Avrupa Çağdaş Sanat Bienali için kendisinden istenen yeni projeyi Kameric, Avrupa Birliği’nin kendisine yaşattığı zorluklardan beslenerek eser üretmiş. O dönemde tabelalardaki “AB Vatandaşları / Diğerleri” yazısından yola çıkarak, çalışmasını ‘sınır kapısındaki düzenin, kamusal alana yapıştırılması’ olarak nitelemiş ve bu tabelaları yeniden üretip, Lubliyana’nın en görkemli mimari yapılarından biri olan yaya köprüsüne yerleştirmiş. Tabelaların insanlar arasında sahte bir ayrım yarattığını düşünen sanatçı, bu durumun sorgulanması gerektiğini belirterek; “Diğerleri veya ‘ötekiler’ kim, ‘biz’ kimiz? Başkalarının bize kim olmamız gerektiğini dayatmalarına izin veriyor muyuz?” diye soruyor. Bilgi için: www.arter.org.tr Ötekiler kim? Yeni çağrışım “30 Sene Sonra” 2006, renkli fotoğraf. Akoğul’un Montreal’ı ünyanın en uygar, düzenli ve huzurlu şehirlerinden biri olan Montreal’i kızılderili kültüründen günümüzün çağdaş yaşamı ve sanatına kadar uzanan geniş bir yelpazede fotoğraflayan Merih Akoğul, 18 Şubat Perşembe günü Akbank Sanat’ta Montreal’i anlatacak. Saat 19.00’da başlayacak “Şehir ve Kültürleri” isimli söyleşide, fotoğraflarıyla gittiği şehirlerden adeta görsel notlar alan Akoğul, katılımcıları gözlem ve izlenimleri eşliğinde sokakları, parkları, müzeleri, tarihi yapıları ve yemek kültürüyle Montreal’de yolculuğa çıkaracak. Etkinliğe katılım ücretsiz. Yeni günah keçileri yaratmak Paramparça bir haldeyiz. Bundan sonraki aşama, geçici de olsa bir uzlaşma sağlamak için yeni günah keçileri yaratmak olmasın sakın? Bombardıman altında Halep. rap baharı” teriminin piyasaya sürüldüğü dönemi hatırlıyor musunuz? Yoksa çok uzak bir geçmişi mi çağrıştırıyor belleğinizde? Öyle ya, Arap coğrafyası adı verilebilecek topraklara şöyle bir göz gezdirildiğinde, bahar biteli çok olmuş, sonsuz bir kışa girilmiş izlenimi uyanıyor insanda. Halbuki daha 2010 yılında çıktı bu terim; ama en fazla 56 yaşındaki bu “çocuk” çoktan “ihtiyarladı”, bir ayağı çukura girdi bile… Çünkü yalancının mumu... İlk günlerin yorumlarını unutmamakta yarar var: Sosyal medya üzerinden örgütlenen halklar dünyaya yepyeni bir örgütlenme biçimi sunuyorlardı, bu coğrafyada demokrasi ilk kez bu kadar canlı ve gür bir sesle dile getiriliyordu, vs, vs... Varılan nokta ne peki? Belki Tunus hariç her yerde savaş, ölüm, acı... Tamamen istikrarsızlaşmış koca bir bölge, Suriye gibi bir “Pandora’nın kutusu”nun açılıp içeriden fışkıran kapkara cinnetin her yana giderek yayılması ve tüm bölgeyle birlikte bizim de bu şiddet sarmalının içine boylu boyunca çekilmemiz... Borges D “A Babil Kitaplığı geri dönüyor atin Amerika edebiyatının L dev ismi Borges’in hazırladığı Babil Kitaplığı serisi Mimarlık ve yansımalar İ yeniden Türk okurlarla buluşuyor. Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkacak 30 kitaplık serinin çevirileri, yeni basım sırasında gözden geçirildi, bazı kitaplarsa yeniden çevrildi. Borges’in kendi tercihine göre bütün dünyadan seçtiği 28 kitabın yanı sıra kendi hikâyelerinin bulunduğu iki kitabı da kapsayan Babil Kitaplığı, gerçeküstü edebiyatın en önemli serisi olarak kabul ediliyor. Serinin açılışı geçen hafta Borges’in “25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler” adlı kitabının yayımlanmasıyla yapıldı. stanbul Serbest Mimarlar Derneği (İstanbulSMD), modern mimarlığın önemli isimlerinden Le Corbusier’nin yarım asra yayılan yapıtlarından bir bölümünü, mart ayında açılacak “Çapraz Yansımalar/ Mimarlık, Fotoğraf ve Metin” isimli sergiyle izleyicilere açıyor. Fondation Le Corbusier’in desteği ve Seranit Grup’un sponsorluğunda açılacak sergi, mimarlık fotoğrafçısı Cemal Emden’in son beş yıldır oluşturduğu Le Corbusier portfolyosu içinden yeni bir seçki olarak sergiye dönüştürülüyor. 9 Mart’ta Teşvikiye Galeri Işık da açılacak ve 8 Nisan’a kadar izlenebilecek olan sergide, Emden’in fotoğraflarının yanı sıra, Türkiye’den ve yurtdışından, Le Corbusier üzerine araştırma ve çalışmaları olan akademisyenlerin yazdığı metinler de yer alacak. İsveç’te müzeye ücret yok denler olduğunu anlıyoruz. Sorunun gelip geçici tatsızlıklardan, nasıl olsa giderilecek birtakım yanlış anlamalardan ibaret olmadığı ortaya çıkıyor. Korku ete kemiğe bürünüyor. Konuştuğum herkeste sıkıntı, endişe, kaygı hâkim. Hep birlikte kötü bir şeyler olacağını seziyor ve bekliyoruz. Herkesin algı derecesine ve durduğu yere göre bu duyguların düzeyi değişiyor, ama toplumsal ruh halinde kötümserliğin ağır bastığını söylemek sanırım yanlış olmaz. Üstelik yaklaşan fırtına bulutlarını alabildiğine parçalanmış, bölünmüş, şizofrenleşmiş bir toplum manzarasıyla karşılamaya hazırlanıyoruz. mesiyle ortaya çıktığını, bu eylemin toplum içinde kendiliğinden bir uzlaşma düzeneği yarattığını, sonradan ortaya çıkan devlet örgütlenmesinin ise bu uzlaşma düzeneğinin yeniden üretilmesi isteğinden ibaret olduğunu söyler. Mantık şöyle işler: “Günah keçisi”ni öldürmek düzeni ve barışı geri getirmeye yettiğine göre, bu kurbanın sırtına yıkılan suçları gerçekten işlemediğine inanmak mümkün değildir; o, sırtına yüklenen toplumsal rol gereği, zaten suçludur. Evet, gökyüzü kapkara bulutlarla kaplandı, kent sokaklarında tanklar dolaşıyor, güneyimizde bizim çapımızı çok aşan bir savaşa gebe olabilecek tehlikeli adımlar atılıyor ve paramparça bir haldeyiz. Bundan sonraki aşama, geçici de olsa bir uzlaşma sağlamak için yeni günah keçileri yaratmak olmasın sakın? Şubat’ta İsveç’te devlete ait müzelere giriş ücretleri kaldırıldı. Uygulamada çoğunluğu başkent Stockholm’de bulunan 15’e yakın devlet müzesini gezmek isteyenler ücret ödemeyecek. Daha önce bu müzeleri gezmek isteyen ziyaretçiler yaklaşık 515 Euro arasında ücret ödüyorlardı. İsveç’teki Sosyal Demokrat PartiYeşiller koalisyonu azınlık hükümeti geçen eylül ayında hükümete Sol Parti’nin de destek vermesiyle devlet müzelerine giriş ücretinin kaldırılmasına karar vermişti. En son 20052006 yıllarında da müzelere giriş ücretsizdi. Müzelere ücretsiz giriş kararı ile İsveç Hükümeti yeni grupların müzeleri kolayca keşfetmesini, amaçlıyor. İsveç Kültür Bakanı Alice Bah Kuhnke’de kararla ilgili “Müzelerdeki hazineler toplumun ortak malıdır” dedi. l DHA 13 Yaklaşan savaş Memleketin yarısı yangın yeri gibi. Her gün ölüm, katliam haberleri. Harabeye dönmüş kentler. Yıkık binalar. Diğer yanda Suriye’deki savaş ise giderek sınırımıza doğru tırmanıyor, adım adım geliyor ve her geçen gün yakın geçmişte dış politika adına yapılanlarla ilgili yeni haberler çıkıyor; o zaman bu sürecin içine nasıl sürüklendiğimizin öyküsü giderek şekillenmeye başlıyor. Çeşitli gizli ilişkiler açığa çıkıyor, yapbozun parçaları bir bir tamamlanıyor. Suriye’deki savaşın bazı köklerinin ülkemize uzandığını, bu sarmala sürüklenmemizin maddi bir zemini bulunduğunu, dolayısıyla korkmak için çok somut ve gerçek ne Günah keçisi René Girard’ın ilginç bir tezi vardır: İlk insan topluluklarında kurban ritüelinin bir “günah keçisi”nin öldürül C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear