26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 3 Ocak 2016 haber Urfa Cezaevi’yle ilgiLİ acı tespitler: ı. 4 Yangın hortumu ın alarm 4 Cezaevinde yang EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ 6 kısa kald sistemi yok. Saray başkanlık savaşını başlattı vet epey bir süredir, Cumhurbaşkanı’nın gündemindeki ana konunun “Başkanlık Rejimi” olduğunu yazıp duruyoruz, bazılarınız bıkmış olabilir ama bu konu ülke geleceği için çok önemli. Şimdiki siyasi koşullar böyle sürdükçe, 2016’nın ana konusunun başkanlık olacağı ve sorunun bu yıl çözülebileceği varsayımım, bütünüyle doğru çıkıyor: RTE birden vites yükseltti. Başkanlık sistemi genellikle federatif yapıdaki ülkelerde var, üniter devletlerde, yani her şeyin tek merkezden yönetildiği tek parlamentolu devletlerde başkanlık sistemi yoktur, biçimindeki eleştirilere yanıt olarak, Hitler Almanyası’nı örnek göstermesi üzerine, tüm dünyada ilgi RTE’nin üzerinde toplandı. Hitler gibi müthiş bir diktatörün yönetiminin, “üniter birliğe sahip ülke” diye dile dolanması bile büyük bir fütursuzluk örneği... Şimdiki Almanya ise federatif yapıda. Hitler’in, kurduğu rejimin yıkılmasıyla birlikte, öyle mutlak güç de dağıtıldı. Almanya’nın Hitler Almanyası rejiminden çıkarttığı dersi gören yok mu “Saray çevresi”nden? RTE’nin, bu örneği verirken gelecek tepki falan hiçbir şey umurunda değil miydi? Galiba öyle... RTE de her şeyi kontrol etmek, her şeye karar vermek isteyen, dünyanın epey örneğini gördüğü liderlerden biri. İki noktaya acilen değineceğim. İlki şimdi, ikincisi ise yarına... E ğı biçimde bir başkanlık rejimine Davutoğlu’nun destek olacağına inanmak zor. Yeni bir anayasa konusu Meclis’te tartışılacaktır, ama oradan RTE’nin istediği çıkmaz. Davutoğlu, Başkanlık Sistemi’nin bile bir uzlaşı ile kabul edileceğini belirtiyor. 400 kişilik cezaevinde 1050 kişi kalıyormuş AYM’den 13 kişinin öldüğü Urfa Cezaevi yangınına ilişkin ihlal kararı anlıurfa Cezaevi’nde üç yıl önce 13 mahkumun can verdiği yangına ilişkin ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi, çarpıcı tespitler yaptı. Mahkeme, 400 kişi kapasiteli cezaevinde olay tarihinde 1050 mahkumun kaldığını, yangın alarm sistemiALİCAN nin bulunmadığını, ULUDAĞ yangın hortumlarının koğuşa yetişecek uzunlukta olmadığını kaydetti. Devletin, kontrolü altında bulunan tutuklu ve hükümlülerin yaşam haklarını koruyamadığına işaret eden Yüksek Mahkeme, ihmal ve eksikliklerin değerlendirilip sorumluların tespit edilmesini sağlayacak nitelikte yeni bir ceza soruşturma yapılmasını istedi. Şanlıurfa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda 16 Haziran 2012’de çıkan yangında 13 mahkum yaşamını yitirdi. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı, yangına ilişkin başlattığı soruşturmada cezaevi yönetimini aklayarak takipsizlik kararı verdi. Oğlu Yunus Eşkili’yi yangında yitiren Meral Eşkili, avukatı Mehmet Kırkboğa aracılığıyla Anaya Davutoğlu’nun kırmızı çizgisi Ş sa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek Mahkeme, anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında yaşamı koruma yükümlülüğü ile etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, yani yeniden soruşturma açılması amacıyla kararın bir örneğini Şanlıurfa Başsavcılığı’na gönderdi. Kapasiteyi katlamış Anayasa Mahkemesi, kararının gerekçesinde çarpıcı tespitler ortaya koydu. Şanlıurfa Cezaevi’nin 1968 yılında faaliyete geçen eski tip bir cezaevi olduğuna işaret edilen kararda, “Olay tarihi itibarıyla bünyesinde 47 bölüm (koğuş ve oda) bulunan ceza infaz kurumunun kapasitesi 400 civarında olmasına rağmen toplam 1050 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır” denildi. Yanan C15 koğuşunun ise kapasitesinin 7 kişi olduğu, buna karşılık koğuşta olay sırasında 18 kişinin barındığı ifade edilen kararda, olay tarihinde görevli olan 21 infaz koruma memurundan 5’inin izinli olduğu bildirildi. Kurumda en son 14 Aralık 2014 yani olaydan yaklaşık 6 ay önce yangın söndürme tatbikatı yapıldığı anlatılan kararda şöyle denildi: “Cezaevinde nispeten daha hızlı yanabilecek nitelikte sünger yataklar kullanılmaktadır. Olay tarihinde cezaevinde ve C15 koğuşunda ısı artışı veya duman miktarını otomatik olarak algılayan erken uyarı sistemi bulunmamaktadır. Meydana gelen yangında cezaevinde bulunan yangın hortumları C15 koğuşuna ulaşmak için yeterli uzunlukta değildir. C15 koğuşuna çekilen en yakın yangın hortumlarından birincisinin uzunluğunun 18.55 cm olduğu, koğuşa 31 metre mesafede bulunduğu, yanan koğuşa yetişemediği tespit edilmiştir. İkinci hortumun koğuşlar ortasında bulunan ana koridorda bulunduğu, yangın yerine yetişme ihtimali olmadığı ve bu hortumun kesilip diğer hortuma eklenerek yangına müdahalede bulunulduğu anlaşılmıştır.” l ANKARA İhtimali bile yok... Kırmızı çizgi RTE ve çevresi ile Davutoğlu arasında salt bu rejime ilişkin farklılıklardan dolayı bir hesaplaşmaçatışma yaşanır mı, bilmiyorum. Ama soruyu canlı tutmalıyız. Davutoğlu, RTE ile “uzlaşma çizgisini” nereye kadar sürdürür? Hürriyet’e yürüyen adamın bakan yardımcısı yapılması, ona ödül vb. verilmesi tamam da... Davutoğlu’nun bu uzlaşı çizgisinde bir “kırmızı çizgisi” var mı? Bilmiyoruz. Ama Davutoğlu’nun bazı gazetecilerle yaptığı bilgilendirme toplantılarında, kayıt ve yazı dışı konuşmalar yaptığı ve pek çok konuda farklı düşüncelerini ortaya koyduğunu biliyoruz. Şüphesiz bunları RTE de biliyor. RTE ve Sarayı, Meclis’ten istediği hızda ve biçimde bir öneri gelmeyeceğinin bilincinde. Parlamento’da kurulacak bir komisyon pek de umurlarında değil. Meclis’in görevini üstlenme ‘Yaşam hakları korunmadı’ A YM kararının sonuç bölümünde, şu değerlendirmelere yer verildi: “Somut olayda C15 koğuşunda meydana gelen yangının mevcut koşullarına bakıldığında yangın ihtimaline karşı etkili bir müdahalenin sağlanması ile tutuklu ve hükümlülerin tehlikeli alanlardan bir an önce uzaklaştırılması konusunda öngörülmesi beklenebilecek bazı eksikliklere bağlı olarak devletin kontrolü altında bulunan tutuklu ve hükümlülerin yaşam haklarının korunması noktasında ciddi ihmallerin bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak olaya ilişkin yürütülen soruşturmanın, kapsamı ve sonuçları itibarıyla söz konusu ihmallerin ortaya çıkarılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu ihmal ve eksikliklerin değerlendirilip sorumluların tespit edilmesini sağlayacak nitelikte yeni bir ceza soruşturması yapılması gerekmektedir.” Saray’dan propaganda atağı Bakanlığın emri demiri kesti Karakolda darp edilen avukat sanık sandalyesine oturdu, para cezası aldı HİLAL KÖSE Erdoğan, başkanlık rejimine geçişin esas tüm hazırlığının, Atatürk’ün mirasını çiğneyerek üzerine diktiği Başkanlık Sarayı’ndan yapılacağını resmen açıkladı. İnsanları, uzmanları vb. çağıracaklarmış, düşüncelerini ve başkanlık rejimine itirazlarını öğreneceklermiş, buna göre de, propaganda ile halkın kafasını yıkama işlemleri başlayacak Olacak şey mi?! Bizzat kendisi için istediği bir rejim sistemini, devletin parasıyla, tutulan adamlarla, borazanlığa hazır bir medya ordusuyla birlikte yürütmek... Başkanlık Sarayı, rejimi değiştirmenin de merkezi oluyor. Öyle anlaşılıyor ki, RTE’nin isteği üzerine Davutoğlu muhalefet partileriyle başkanlık anayasasını görüştü. RTE’nin arzuladı Bu nedenle de “parlamento dışı” güçlerle, yani Saray ve çevresinin hazırladığı özel ikna programlarıyla bu işi kotarmaya soyundu. Bu bile başlı başına Meclis’in görevini üstlenmedir. Hazırlanın, birkaç aylık sürecek bir program yapmışlardır. İlkbahar ve hatta yaz bu ikna propagandasıyla geçer. Buna paralel de Meclis’teki komisyonda yeni rejimin üzerinde uzlaşılacak rengi belli olur. Peki, sonra? Sonrası, Meclis’e bir Başkanlık Rejimi önerisi gelir. İki öneri de gelebilir, Meclis ve RTE. Ama RTE’nin parti üzerindeki büyük etkisi nedeniyle, istediği türde bir rejim önerisi öne çıkar. Meclis’te bu öneriyi referanduma götürecek bir çoğunluk yakaladılar yakaladılar. Takvim sıkışık. Sonbahar sonrası, 2017 başında bir Başkanlık Rejimi için genel seçimi bekleyeceğiz, gibi... AMİNA BEKİR, KoBANELİ KADINLARI ANLATTI stanbul Barosu üyesi avukat Bülent Kurt, gözaltındaki müvekkilleriyle görüşmek için gittiği karakolda, darp edildi, kayıt dışı bir şekilde nezarete konuldu. Polislerden şikâyetçi oldu ancak yargı ilk önce onu sanık sandalyesine oturttu. Kurt, mağduru olduğu olay nedeniyle, 3 bin TL adli para cezasına mahkum edildi. Kurt’a şiddet uygulayan polislere ise daha az ceza verildi. Karara itiraz edeceğini söyleyen Kurt, Bülent Kurt “Günümüz yargı sisteminde, bakanlığın emri, demiri kesiyor” dedi. Avukat Kurt, 22 Eylül 2010’da müvekkileri için Aksaray Şehit Vedat Ulusoy Polis Merkezi’ne gitti. Kapıda bekleyen polis “Nereye lan” deyince tartıştılar. Olay büyüdü, Kurt darp edildi. Kamera görüntüleri her şeyi kaydetti. Kurt’un yumruklandığı, onlarca polis tarafından çembere alındığı, tartaklandığı ortadaydı. Polisler de Kurt’tan şikâyetçi oldu. Savcılık, Kurt’un “görevi yaptırmamak için direnme” suçunu işlediğine dair delil elde edilemediğini belirtti. Adalet Bakanlığı ise savcıya rağmen, Kurt İ ‘Kadın olmak büyük şans’ I Cumartesi Anneleri, yılın ilk haftasında buluştu ‘2015’te herkesin annesi ağladı’ er cumartesi, kayıpları için H Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, yeni yılın ilk haftası eylemini gerçekleştirdi. Eyleme İstanbul HDP milletvekili Pervin Buldan ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı. Anneler, 562. buluşmada tüm kayıpların bulunması ve 2016 yılının barış yılı olmasını istedi. Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise 20 yıldır meydanda hiçbir kayıp olmaması için oturduklarını belirterek 2015’te herkesin annesinin ağladığını dile getirdi. Buldan, “Kar da yağsa, taş da yağsa, çamur da yağsa bu meydanda oturmaya devam edeceğiz. Ta ki bu ülkeye barış, özgürlük gelene kadar” diye konuştu. Tanrıkulu da, “Adalet için, özgürlük için, bir daha ölümlerin olmaması için, bir daha kayıpların yaşanmaması için buradayız. Maalesef buradaki annelerin vicdanları soğumadı. 2015’te yakın tarihimizin en derin krizini yaşadık” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Savcıya rağmen... hakkında soruşturma izni verdi. Kurt, şikâyetçi olduğu polislerden önce yargılandı. İki polise aylar sonra “zor kullanma yetkisini aştıkları”gerekçesiyle dava açıldı. Birleşen iki dosyanın karar duruşması İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 30 Aralık’ta yapıldı. Mahkeme, Kurt’un sanık polislerden Evren Akbaş’ı “kasten yaraladığına” karar verdi. Kurt’a 150 günlük, 3 bin TL adli para cezası verildi. Polisler Evren Akbaş ve Fehmi Erden’e ise Kurt’a yönelik kasten yaralama suçunu işledikleri gerekçesiyle, haksız tahrik ve takdir indirimiyle 100 günlük, 2 bin TL adli para cezası verildi. Polislere verilen cezanın hükmünün açıklanması ertelendi. Kurt’un avukatı Ercan Kanar, bakanlığın keyfi soruşturma izniyle davanın açıldığına dikkat çekerek “AHİM’ye kadar gideceğiz” diye konuştu. l İSTANBUL ŞİD’in vahşi saldırılarının cadele ruhuna sahipler. Kobanehedefi olan Suriye’nin Koli kadınlar kendi varlıklarını orbane bölgesinde cihatçılara yö taya koymak için canları pahasınelik savaşta kadınlar aktif yer na mücadele ettiler. Kadınlar bualırken hakları için mücadelerada devrim içerisinde devrim lerini de sürdürüyor. Kobane yaptılar. Kadının özgürleşmesiyKadın Konseyi Başkanı Amina le, kadın eliyle Kobane de özgürBekir, Emekçi Kadınlar taraleşti. Gelinen süreçte çok büyük fından İstanbul’da düzenlenen başarılar var. “Dünyaya Başkaldı Kobane’deki kadınrıyoruz” uluslararalara yönelik çalışmalarsı kadın konferansıdan söz eder misiniz? na katılırken bölgeKantonumuz eşbaşdeki son gelişmelekanlık sistemiyle yöre ve kadın hakları netiliyor. Cinsiyet kokonusunda yaptıklatası var. Kadınlar ve rı çalışmalara ilişkin erkekler eşit sayıCumhuriyet’e açıklada temsil hakkına samalarda bulundu: hip. İlk aşamada Kadın Kobane’de son duKonseyi kuruldu. Bu rum nasıl? konsey kadınların çaKobani IŞİD çetelelışma hayatında yer alAmina Bekir rinden temizlenirken masını sağlayacak proçok acılar yaşadık. Özgürleştikjeler geliştiriyor, istihdam edilten sonra ise yeniden bir inşa mesini sağlıyor. sürecine girildi. Toplumsal alan Kadına yönelik şiddet, taciz, da yaşanan bu yeniden inşa sütecavüz gibi olayların yaptırıreci yeni bir Kobane yarattı. Bu mı nedir? Bu tarz davalara kadın süreçte temel hedeflerden birisi hâkimler bakıyor. Kadının yabüyük mücadeleler veren kadının özgür olmasıydı. Bunun üze şadığı bir olaya karşı onu en iyi anlayabilecek insan başka bir rine çalışıldı ve başarılı olundu. kadındır. Vakadan vakaya de Kobane’de kadın olmak zor mu? ğişse de 7 yıldan başlayıp müÇatışmaların olduğu bir coğebbet hapis cezasına kadar yorafya da kadın olmak kolay delu var. l İSTANBUL/Cumhuriyet ğil fakat buradaki kadınlar mü C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear