26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 24 Ocak 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 3 UĞUR MUMCU’yu katledenlerin yargılandığı ‘UMUT DAVASI’nı Mumcu ailesi adına takip eden avukat Halil Sevinç, 24 Ocak 1993’ten bugüne yaşananları yazdı atı tipi demokrasilerde; halkın özgür oylarıyla seçilmiş iktidarlardan söz edilir. Halkın rızasını alanın iktidar olması beklenir. Gerçek böyle midir? Yoksa başka etkenler de var mıdır? ABD usulü demokrasiler “rıza üretilmesi ilkesine” dayalıdır. Bunun nasıl olduğunun yanıtını Noam Chomsky; “DeHalil Sevinç mokratik liderler insanların fikirleri ve programları desteklemesini sağlama görevini yerine getirirken, bilimsel ilkeleri ve sınanmış pratikleri uygulayarak, toplumsal düzeyde temel öneme sahip nedenlere ve değerlere rıza gösterilmesinin ... üretilmesinde rol oynamalıdır” şeklinde veriyor. Beklenen elde edilemezse ise ne olacağını ise “Eğer halk denetlenemez ve propoganda işe yaramazsa o zaman devlet yer altına inmeye, komplocu operasyonlar ve gizli savaşlar yürütmeye zorlanır” diyerek cevaplıyor. (Noam Chomsky, Medya gerçeği, s. 31) Bu topraklarda da yönetenler ile yönetilenler arsındaki özgürlük ve demokrasi kavgası geçmişten günümüze kimi zaman açıktan kimi zaman da gizliden gizliye artarak devam etti. Yönetenlerimizin temel hastalığı, kendisi gibi düşünmeyenleri geçmişte olduğu gibi bu gün de demokrat kabul etmemesidir. Geçmişte de bir nebze özgürlük için padişaha karşı direnenen İttihat ve Terakki yönetimi, kendi zorbalıklarını eleştiren Serbesti gazetesi yazarlarından Hasan Fehmi Bey’in eleştirel yazılarını kendilerinin “rıza üretilme” beklentilerine engel gördükleri için 6 Nisan 1909 günü suikastla ortadan kaldırılmıştır. Bu nedenle Hasan Fehmi Bey İlk basın şehidi sayılır. Ülkemizde baskıcı sistem zora girdikçe kendi çıkmazlarını “komplocu ope Tetikçiler yargılandı, Süpürülen peki arkasındakiler? kanıtlar B Sokak çalı süpürgesiyle temizlendi. Prof. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Çetin Emeç, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı, Sivas’ta katledilen Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Metin Altıok, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Asım Bezirci, Asaf Koçak ve daha niceleri... Katledilen aydınların ortak özelliği Atatürkçü, ilerici, demokrat olmalarıydı. Bu öldürmelerin, yok edilme eylemlerinin toplumu sindirme amaçlı olmadığını söylemek mümkün mü? Muammer Aksoy Bahriye Üçok Turan Dursun Çetin Emeç Onat Kutlar Ahmet Taner Kışlalı UĞUR MUMCU ‘NAMUS BORCU’ DEDİLER AMA.. GÜLDAL MUMCU ESKİŞEHİR’DE: Yönetenlerin hastalığı Uğur’u öldüren zihniyet gazetecileri hapsediyor lışan gazeteciydi. Mumcu yılmadan öğrendiklerini halk için yazdı. dunpazarı Belediyesi taTabii bu yazdıkları herkesi rahatsız rafından yaptırılan Uğur etti. Bugün yaşadıklarımızın başımıMumcu’nun adını taşıyan 8 bin met za geleceğini, bunların neler olacarekarelik park, dün Mumcu’nun eşi ğını günden anlattı, yazdı. O kâhin, Güldal Mumcu’nun da katıldığı tömüneccim değildi. Ama gerçeklerenle açıldı. Güldal Mumcu, törende ri araştırdığı için bugün olacaklara yaptığı konuşmada, “Uğur Mumcu, ışık tutan bilgilere ulaştı. Sonra bühalkın bilgilenme hakkı için, bilme tün bunları paylaştı. Paylaştığı, yazsi gerekenleri öğrenebilmesi için ça dığı için öldürüldü. Onu öldüren zihCAN HACIOĞLU ğur’un katlini öğrenmem üzerine o zamanki adı “Karlı Sokak” şimdiki adı Uğur Mumcu Sokağı’na vardığımda evin önündeki yol emniyet şeridi ile çevrilmiş, sevenleri toplanmaya yeni başlamıştı. Emniyet şeridinden atladığım zaman “Nereye gidiyorsun, niye girdin” diye soran olmadı. Biraz sonra emniyet yetkilileri ortalığı çalı süpürgesiyle temizlediler. Güya delil topladılar. Devlet görevlileri art arda demeçler verdiler. Cinayetin aydınlatılmasının “Namus borcu” olduğunu söylediler. Bu arada televizyoncularımız boş durmadı, buldukları kişileri televizyona çıkarıp öldürme fiilini işleyip işlemediği konusunda karşılarındakilere yemin bile ettirdiler. Birileri çıktı, öldürenlere Uğur’u nasıl öldüreceklerini öğrettiğini söyledi. Ciddiye aldılar, meclis soruşturma komisyonunda ve televizyonlarda dinlediler. Hatta asli failler ortada yokken bu kişi hakkında Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde dava bile açtılar. U O niyetle, bugün gazetecileri içerde tutan, hapse atan zihniyet aynı zihniyettir” diye konuştu. Konuşmaların ardından Mumcu’nun bombalı saldırıda yaşamını yitirdiği aracın bulunduğu özel bölmenin açılışı yapıldı. Camekân içerisinde sergilenen araa karanfil bırakıldı, ardından barış için hep birlikte beyaz güvercin uçuruldu. l ESKİŞEHİR da aydınlık ve Atatürkçü fikirlere karşı “rıza yaratma” olmadığını söylemek mümkün mü?. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın katledilmesiyle ilgili dava Umut Operasyonu adı altında yürütüldü. Kılıçdaroğlu: Yolundayız HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetemiz yazarı Uğur Mumcu anısına mesaj yayımladı. Kılıçdaroğlu, “Uğur Mumcu’yu katledenler şunu çok iyi bilsinler; bağımsız, çağdaş, laik ve demokrat bir Türkiye düşüncesini paylaşan milyonlarca insan, Uğur Mumcu’ların aydınlattığı yolda yürümeye, mücadele etmeye devam edecektir. Sizlerin bombaları, baskıları ve silahları, Cumhuriyetimiz’in aydınlık yüzü olan düşünceleri yok edemeyecektir. Öldürseniz de hapse atsanız da doğruları karartmaya gücünüz yetmeyecek, hiçbir yalan sonsuza kadar saklı kalmayacaktır” dedi. C . Faillerin ortak noktası: Iran İ stanbul Beykoz’da Hizbullah lideri Hüselin Velioğlu’nun kaldığı eve yapılan baskında ele geçirilen bilgisayar kayıtlarında, örgüte özgeçmiş veren birisinin Uğur Mumcu cinayetinden de söz ettiği ortaya çıktı. Ele geçen belge ve bilgilerden hareket eden Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı, TevhitSelam Örgütü / Kudüs Ordusu diye bir yapılanmaya ulaştı. Bu yapılanmanın liderlerinden birinin Uğur’un katline yönelik sorgusunda “Ankara’dan Tekin ve grubuna bakın” demesi üzerine, savcılık Ferhan Özmen ve arkadaşlarına ulaştı. Verilen namus sözlerine rağmen Uğur’un katlinden yaklaşık 7.5 yıl sonra 11.07.2000 tarihli iddianameyle Ankara 2. No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne 2000 / 102 esas numarasıyla ilk dava açıldı. Dosya sanıklarının anlatımlarının ortak yanı, hepsinin de değişik tarihlerde eğitim için İran’a gitmiş olmalarıdır. Yine sanık anlatımlarına göre eylemlerde kullanılan silah ve patlayıcılar İranlı kişilerce Türkiye’de sanıklara teslim edilmiştir. Oğuz Demir Rüştü Aytufan Ferhan Özmen Nejdet Yüksel Yaşayarak gördük rasyonlar ve gizli savaşlarla” yürüterek nasıl aştığını, nasıl “rıza ürettiğini” yaşı atmışı geçmiş olanlarımız 12 Mart ve 12 Eylül’leri yaşayarak gördük. Arka plandakiler ödüllendirildikçe, ülkede “rıza üretmek” için, korku ve sindirmek için tek tek ve toplu katliam lar bitmedi. Zaman zaman azalsa da devam etti geldi. 90’lı yıllara geldiğimizde yok etmenin adresi biraz daha netleşti. Katledilen aydınların ortak özelliği Atatürkçü, ilerici, demokrat olmalarıydı. Bu öldürmelerin, yok edilme eylemlerinin toplumu sindirme, toplum va açılmıştır. İstemimiz üzerine bu dosya Oğuz Demir dosyası ile birleştirilmiştir. Dava Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredilmiştir. Mahkemenin firari sanık Selahattin Eş için dönmesi halinde tutuklanmayacağı güvencesi vermesi üzerine sanık yurda dönmüş, mahkemede ifadesini vermiştir. Tabii bu arada da Selam Tevhit örgütü adına yürütülen bir soruşturma da iktidar Fethullah Gülen kavgasında kapatılmıştır. Yargılama sonunda Uğur’un katline bir fiil katıldığı belirlenen Ferhan Özmen, Nejdet Yüksel ve Rüştü Aytufan’ın, “idam cezası” ile cezalandırılmalarına karar verildi. Uğur’un arabasına bizzat bombayı koyduğu iddia edilen firari sanık Oğuz Demir’in dosyası ise ayrıldı. Yargıtay incelemesinde Ferhan Özmen yönünden karar bozuldu, diğer iki sanık İlk davada idam kararı hakkındaki karar onandı. Tabii bu incelemede Kudüs Ordusu, Selam ve Tevhit örgütü sanıklarına ilişkin karar da bozuldu. Dosya yeniden yerel mahkemeye döndü, bu sırada yasada yapılan değişiklikle DGM’ler kaldırıldı. Yerlerine Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kuruldu, idam cezası da kaldırılarak hükmedilmiş idam cezaları “ağırlaştırılmış müebbet hapse” dönüştürüldü. Yargılama Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2004 / 216 Esasından yürütüldü. Sonuçta bozma kararında gösterilen eksiklikler giderilerek tekrar karar oluşturuldu. Bu kararla Ferhan Özmen, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Karar Yargıtay tarafından onadı. Ancak örgütsel yapılanmada yer alan sanıklar yönünden tekrar bozuldu. İkinci bozmadan sonra Yargıtay’ın yanlış bir değerlendirmesi sonucu Uğur’u katledenlerin cezaları kesinleşti ği için dosyada bizim müdahillik sıfatımız kalmadı. Yanlış değerlendirme diyoruz, çünkü; öldürme ve bombalama olaylarının, davada yargılanan örgütün kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek için yapılmış eylemler olduğu zaten kararda kabul edilmekteydi. Sadece öldürenlerin yargılanmasına değil, öldürme eylemini örgütsel amaç için gerçekleştirenlerin mensubu olduğu örgüt elEmanlarının yargılanmasına da katledilen kişinin yakınlarının yasadaki eski tanımıyla müdahil olması, yeni tanımıyla davaya katılması gerekirdi ama kabul edilmedi. Firari sanık Oğuz Demir hakkında açılan dava devam etmektedir. Sanıkların İran’da eğitilmelerini ve İranlı yetkililerle ilişkilerini sağladığı iddia edilen Ahmet Cansız, Selahattin Eş, Ali Akbulut ve Aydın Koral hakkında, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, özel görevli savcılık tarafından ek da İran’a sorulmadı İddianamede açıkça; “Askeri yönden İran’da eğitilmişler ve doğrudan gizli olarak bağlantı kurulan bu tip elemanlara ayrıca bomba ve silah eğitimi verilerek örgütsel gruplarla bağlantıları kesilmiştir” denmesine karşın, bugüne kadar Adalet Bakanlığı aracılığı ile konunun Dışişleri Bakanlığı’na aktarılıp İran makamlarından açıklama istenip istenmediği bilinmemektedir. Kalpaksız Kuvayı Milliyeci Uğur Mumcu’nun katilleri cezalandırılan bu üç kişi ve halen firardaki dördüncü kişi ise; bunları eyleme yönlendirenler kim ya da kimlerdir? Onlar bulunup yargı önüne çıkarılmadığı sürece bu dava, birilerinin hiç de sevmediği ulusalcılar yönünden kapanmayacaktır. Onların demokrasi diye sunduğu baskıcı rejimin demokrasi olmadığını söylemeye devam edeceğiz. Bize rızamızla kabul ettiremeyecekler diyoruz. Dosyalar birleşti Müdahil olamadık 4 Ocak 1993 tarihinde katledilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu, ölümünün 23. yıldönümünde bugün bir dizi törenle anılıyor. İstanbul’da Mumcu için ilk etkinlik, saat 10.00’da Ataşehir Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde Cumhuriyet Kadınları Derneği Ataşehir Şubesi’nin etkinliğiyle başlayacak. Kartal Belediyesi de yine saat 10.00’da Kartal Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde başlayacak 6. Uğur Mumcu Yol Koşusu etkinliği düzenliyor. Saat 14’te ise ADD İstanbul şubeleri, Eğitimiş, Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin organize ettiği, Şişli Meydanı’ndan başlayacak yürüyüş Harbiye Uğur Mumcu Anıtı’nda sona erecek. Saat 18.00’de CHP Gaziosmanpaşa Gençlik Örgütü Gaziosmanpaşa Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda Uğur Mumcu anma programı düzenleyecek. CHP Pendik Gençlik Kolları tarafından da akşam 18.30’da Atatürk Kültür Merkezi’nde “Uğur Mumcu ve Demokrasi Şehitlerini Anma Etkinliği” düzenlenecek. l İSTANBUL / Cumhuriyet 23 yıldır sevgi ve özlemle... 2 C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear