26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 23 Ocak 2016 haber EDİTÖR: CAN DOKER 10 Davutoğlu’na göre gazeteci değiller! 75 yıllık bir tesadüf aşbakan Ahmet Davutoğlu, Davos’ta Türk Hava Yolları ve Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın katkılarıyla Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Kıdemli Danışmanı Cüneyd Zapsu tarafından verilen akşam yemeğinde konuştu. Başbakan Davutoğlu, tutuklu gazetecilere ilişkin “Basın özgürlüğü konusunda herhangi bir engelleme, sınırlama söz konusu değil. Tutuklamalarla ilgili gelişmeleri yakından izliyoruz. 17 kişinin hiçbiri gazetecilik faaliyetle B ‘Yakından izliyoruz’ ış henüz bitmedi. O halde hâlâ bu kış komünizm gelebilir. Bir süredir korkusu azalsa da kış bitmediğine göre ihtimal var demektir. Her kışı onun geleceği korkusuyla yaşayan güzel ülkemiz, bu sayede o kadar yaratıcı(!) işlere imza atmış ki. Tarih, kışın komünizmi memlekete sokmamak için hukuğun ayaklar altına alındığı örneklerle dolu. Ama bu tarih içinde bir hikâye var ki, mücadele uğruna yazılı hukuk kuralından zerre taviz verilmemiş. İşte istisna da olsa o hikâye bizim şimdiki durumumuzla bire bir benzeşiyor. Tesadüf işte. Anlatayım. 26 Kasım’da tutuklanmamıza dakikalar kala avukatlarımız farklı ve güçlü bir itirazda bulundular. Bırakın tutuklamayı, hakkımızda dava bile açılamaz, yargılama bile yapılamazdı. Neydi bu itirazın kaynağı? Basın Kanunu. Basın Kanunu’nda yayın yoluyla işlenen suçlarda dava açmak için süre zorunluluğu bulunuyor. Yani suçun yayın yoluyla işlendiğini düşünen savcı, davayı canı istediğinde açamıyor. Süre ne kadar? 4 ay. Süreli yayında yani gazetede bir suç gördüğünde davasını 4 ay içinde açacak. Gazetedeki haberde, yazıda, her neyle “suç var” diyorsa 4 ayda davasını açıp yargılamayı başlatmak zorunda. Çünkü Basın Kanunu’na göre 4 aylık süre muhakeme şartı. Yani 4 aydan sonra dava açıp yargılama yapılmasına imkân yok. Bizim haberler ise 29 Mayıs ve 12 Haziran tarihlerinde yayımlandı. Savcı, en geç 29 Eylül’de davayı açmak zorundaydı. Bırakın davayı, ilk ifadeler haberden 6 ay sonra alındı. Tutukluluk 2 ayı buldu. Dava hali yok. “Savcı 4 aylık süreyi bilmiyor mu? Neden süresinde dava açmamış” diye sorulabilir. Bu soruya verilecek cevaplar bir süre sonra zaten tartışılacağı için bu yazının sınırlarını aşar. Ama öte yandan, “4 aylık süre bir usul meselesidir. Sen esasa, yani hakkınızdaki suçlamalara gel” diyenler de çıkabilir. Biz de zaten oraya, yani yargılamaya gelmek istiyoruz. Savcı iddianamesini hazırlasın, esası yazsın, onlar söylesin, biz söyleyelim. 4 ay meselesini de iddianamenin sunulacağı mahkeme çözsün. Son soru da, bunun komünizmle mücadele tarihiyle ilgisi olacaktır. Oraya geliyorum. K rinden dolayı tutuklu değil. Demokratikleşme ve reformlardan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye bölgesinde istikrar adası olmaya devam edecek” diye konuştu. Başbakan Davutoğlu, terör örgütlerine yönelik süren operasyonlara dair bir soruya ise “Bizler her türlü eleştiriye açığız. Türkiye’de hayatın katı şekilde engellendiği gibi bir propaganda ortaya konuluyor. Sizleri Türkiye’ye davet ediyorum. Paris saldırı sonrası ordu göreve çağırıldı. Herhangi bir yer terör örgütü tarafından saldırıya uğruyorsa orada kamu düzeni sağlanmalıdır. Cizre’de hastaneye atılan roketler söz konusu. Hukuk üstünlüğü, kamu düzeni önkoşuldur. Hiçbir ülke böyle bir terör hareketini kabul edemez. Bölgenin yüzde 1 ölçeği bile değil bunların yaşandığı alan. Bunla alakalı bir propaganda süreci yaşanmakta. Hayat hakkı birinci önceliktir ve biz her sokakta kamu düzeninin olacağını ifade ediyoruz. Yıkıma ve zarara uğrayan vatandaşlarımıza verdiğimiz sözü yerine getireceğiz. Parlamentoda herşey konuşulabilir ancak kimse Defacto bir sistem ortaya koyduğunu söyleyemez” diye yanıt verdi. KLASİK GİTARIN USTASI KANNECİ, ARKADAŞI CAN DÜNDAR’I ANLATTI: Can’a suç işletemezsiniz Ankara Erimtan Müzesi’nde bir konser veren Ahmet Kanneci, “Tanıdığım en iyi insan. Piyango ona nasıl vurdu anlamış değilim, Can’a isteseniz de suç işletemezsiniz” dedi Özgürlük mez engellene Umut Nöbeti’nin 52. gününde yazarımız Meriç Velidedeoğlu, Simgesel Eylem Grubu ve Cumhuriyet Gazetesi okurları Silivri’deydi. Velidedeoğlu, burada yaptığı konuşmada, “Basın özgürlüğü yaşamsal bir değerdir. Yaşam özgürlüğü kadar basın özgürlüğünün de hakkı vardır. Bu hak engellenemez” diye konuştu. 6 günde açmadı, serbestsiniz 2. Dünya Savaşı günleri. Tam 75 yıl önce. Ülkede sıkıyönetim var. Çoğunluğu solcu aydınlar ve gazeteciler bir yıldır Yeni Edebiyat adlı dergiyi çıkarıyorlar. Dergi, gazete formatında ve on beş günde bir çıkıyor. Düzenli olarak ve arada bir yazısı yayımlananlar arasında Sabiha ve Zekeriya Sertel, Emin Türk Eliçin, Zeki Baştımar, Hasan İzzettin Dinamo, Suphi Taşhan, Suat Taşer, Ruhi Derviş, Reşat Fuat Baraner bulunuyor. Yeni Edebiyat’ın bizimle ilgisini gazeteci Hüseyin Aykal, Aykırı Kadınlar, Osmanlı’dan Günümüze Devrimci Kadın Portreleri adlı kitabında anlatıyor: “Yeni Edebiyat, 1941 yılı Kasım ayında çıkan 26. sayısının ardından Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından kapatıldı ve dergide yazanlardan Neriman Hikmet Öztekin, Sabiha ve Zekeriya Sertel, Emin Türk Eliçin, Zeki Baştımar, Hasan İzzettin Dinamo, Suphi Taşhan, Suat Taşer, Ruhi Derviş, Reşat Fuat Baraner tutuklandı. Daha sonra Zeki Baştımar ile Reşat Fuat Baraner serbest bırakılsalar da diğerlerine komünizm propagandası yapmaktan çeşitli hapis cezaları verildi. Ancak bu cezalar, Basın Kanunu’na dava açmak için gereken altı (6) günlük zamanaşımına uğradığı için Askeri Temyiz Mahkemesi tarafından iptal edildi ve cezaevindeki yazarlar serbest bırakıldı.” azetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül için Silivri Cezaevi önünde başlatılan Umut Nöbeti’ni 52. gününde gazetemiz yazarı Meriç Velidedeoğlu, Simgesel Eylem Grubu ve Cumhuriyet Gazetesi okurları devraldı. Meriç Velidedeoğlu basın özgürlüğünün engellenmesi aşamasının aşıldığını belirterek basının soluk dahi almasına izin verilmediğini dile getirdi. Velidedeoğlu, “Bir ülkede 30’a aşkın basın elemanının tutuklu olması o ülkenin artık çağdaş bir demokrat yönetimin içinde olmadığını en güzel göstergelerindendir. Basın özgürlüğü bildiğiniz gibi geride bıraktığımız yılda Evrensel İnsan Hakları’yla eşit olarak görülmüş. 2015 yılı dünya basın kuruluşları tarafından basın özgürlüğü yılı olarak kabul edildimişti. Basın özgürlüğü yaşamsal bir değerdedir. Yaşam özgürlüğü kadar basın özgürlüğü hakkı da vardır” dedi. Yaşam hakkı nasıl engellenemezse basın özgürlü ‘Gelin canlar bir olalım’ G lar ve biz gerçeklerin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. Simgesel Eylem Grubu üyesi Mahmut Aytaç, ‘Gelin canlar bir olalım, Bu da gelir buda geçer, Mahpusun önünde üç ağaç incir ’ türkülerini saz eşliğinde seslendirdi. Balıkesir Milletvekili Namık Havutça da Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasının muhalefete açık bir tehdit olduğunu belirterek onların tutuklu olarak değil rehin olarak tutulduğunu belirtti. Havutça, “Herkes haddini bilsin demek istiyorlar. Onlar tutuklu değil rehin olarak tutuluyorlar. Basın özgürlüğüne açık saldırıdır. Sadece yaptıkları haberden dolayı içeri girmediler sert muhalefet oldukları için alındılar. Bunu parlementoda sürekli dile getireceğiz. İlerleyen günlerde de Adalet Komisyonu’nda bunu güçlü bir şekilde ifade edeceğiz” ifadelerini kullandı. an Dündar ve Erdem Gül için bir özgürlük çığlığı da Ankara’dan, Erimtan Müzesi’nden yükseldi. Çığlığını ezgilerle Silivri’ye gönderense klasik gitarın Türkiye’deki usta ismi Ahmet Kanneci. Bugüne değin dünyanın en önemli sanatçılarıyla birlikte sahneye çıkmış olan Kanneci, tutsaklıklara inat Rönesans ve Barok dönemine ait eserleri seslendirirken özlemini duyduğu Türkiye’yi ve dünSELDA yayı da özetledi; “Bilim ve GÜNEYSU sanatın egemen olduğu bir dünya özlemi duyuyorum” dedikten sonra yakın arkadaşı Can Dündar’a, “Tanıdığım en iyi insan, isteseniz de suç işletemezsiniz...” sözleriyle selam gönderdi. Ahmet Kanneci, Erimtan Müzesi’nde Ankaralı müzikseverlerin karşısına çıktı. Rönesans ve Barok dönemine ait eserleri seslendirirken bu kez Ankaralılara, Can Dündar ve Erdem Gül için çıktığını söylemekten geri durmadı. Oluşturduğu programın “fazla eğlenceli olmadığının” da altını çizerek, “Program entelektüel bir program. Entelektüel deyince de aklıma Can Dündar geldi... Bugün (önceki gün) bu konseri o nedenle Can Dündar ve Erdem Gül’e ithaf ediyorum” diyerek, sahneden Silivri’ye selam gönderdi. Bir saat süren konserin sonrasında da odasında, Cumhuriyet’i ağırladı. C ‘Piyango ona nasıl vurdu?’ ğünün de engellenemeyeceğini belirten Velidedeoğlu, basın özgürlüğü ve basın emekçilerinin hep yanında olacağını söyledi. Sazlı sözlü nöbet Özgürlük engellenemez Simgesel Eylem Grubu Temsilcisi Saniye Yurdakul ise, “Bir ülkede namuslular da namussuzlular kadar cesur olmadıkça kurtuluş yok diyen İsmet İnönü’yü rahmetle anıyor sözünden yola çıkarak bizler bir avuç kalsakta diktatöre ve baskılarına boyun eğmeyeceğiz. Erdem Gül ve Can Dündar gerçekleri yazdığı için tutuklu 10.00 ila 13.00 saatleri arasında Radikal blog yazarları Cevdet Aykan Demir ile Mehmet Şimşek nöbeti devralacak. Umut Nöbeti’nde bugün Feyzioğlu’na ‘apoletli’ cüppe gönderildi ağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şubesi, barış için bildiri yayımlayan akademisyenler hakkında, “mütareke döneminin işgal altındaki İstanbul’unun sözde aydınlarının kalıntıları” sözleri nedeniyle Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na önü düğmeli ve apoletli cüppe gönderdi. Çağdaş Hukukçular Derneği tarafından bu konuda yapılan yazılı açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Yargının ve savunmanın bağımsızlığına sahip çıkması gereken Metin Feyzioğlu, yaptığı açıklamalarla, iktidarın baskı ve hukuksuzluklarına destek olmaktadır. Akademisyenler hakkında sarf ettiği sözler nedeni ile Metin Feyzioğlu’nun önü düğmeli ve apoletli cüppeye ihtiyaç duyduğunu düşündüğümüzden, kendisine böyle bir cüppe hazırlamıştık ve Adana’ya geldiğinde armağan edecektik. Ancak Metin Feyzioğlu, programını iptal ettiğinden hazırlamış olduğumuz bu cüppeyi kargo yolu ile gönderdik.” l ADANA/Cumhuriyet Ç Alper Taş İT TIR’ları haberi nedeniyle Silivri hiçbir gerekçe gösterilmeden kabul edilmediCezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteği bildirildi. miz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ret kararını değerlendiren Taş, kararın kaAnkara temsilcisi Erdem Gül’ü cezaevinde zibul edilemez olduğunu belirterek, “Bir siyayaret etmek isteyen ÖDP Eş Genel Başkanı si partinin genel başkanının, biliAlper Taş’a gerekçe gösterilnen ve tanınan iki gazeteciyi ziyaÖDP Eş Genel meden izin verilmedi. Karara ret etmesi kadar doğal bir şey ola, Can maz. Burada insani ve demokratik tepki gösteren Alper Taş, “Bu Başkanı Taş’ın em hakkın gaspı var. Bu hukuksuz ve demokratik bir hakkın gaspıDündar ve Erd e dır, protesto ediyoruz” dedi. keyfi tutumu protesto ediyoruz” şm Gül’le görü ÖDP Eş Genel Başkanı Alper dedi. Daha öncede CHP kurultayı z si talebi gerekçe ak için Ankara’ya gelen Avrupa SosTaş, Silivri Cezaevi’nde 58 gün“H dür tutuklu bulunan Can Dünyalist Partisi (PES) Başkanı Serreddedildi. Taş i. ed d ı” dar ve Erdem Gül’ü ziyaret etgei Stanishev, Sosyalist Entergasp mek için avukatı Halis Yıldırım nasyonel Genel Sekreteri Luis aracılığıyla Bakırköy CumhuriAyala ile Avrupa Parlamontosu üyesi, eski yet Başsavcılığı’na müracat etti. Taş’ın taleBulgaristan Başbakanı Giacomo Fillibeck’e de bi Savcılık tarafından Ceza ve Tevkifevleri Ge Dündar ve Gül’ü ziyaret için izin verilmemişnel Müdürlüğü’ne iletilirken verilen yanıtta ti. l İSTANBUL/Cumhuriyet Görüş izni isteyen Alper Taş reddedildi M Söze “yakın arkadaşım” dediği Can Dündar’ı anlatmakla başladı Kanneci, Dündar için, “Benim tanıdığım en temiz, en dürüst, en zeki insanlardan birisi Can’dır. Şahsen tanışırım. Piyango ona nasıl vurdu, hâlâ anlamış değilim. Bir de cesur ki... İçeriye girdiğinden beri aklım hep onda. Bu kadar temiz, bu kadar iyi niyetli insanlar, neden içerideler? İsteseniz de suç işletemezsiniz ki ona...” dedi. Artık Türkiye’de, “neşe içinde dolaşan, neşeli, renkli kıyafetler giyen insanlaAhmet Kanneci ra rastlanmadığını” anlattı. Haberleri artık dinleyip, okuyamadığından da söz etti. Kanneci’ye, “Türkiye’de günden güne büyüyen baskı ortamının daha ne kadar süreceğini düşündüğünü” sorduğumuzda da şunları söyledi: “Beş yaşında bir çocuğum var. Televizyonda haberler çıkınca, çocuğumu başka yerlere yönlendirmek zorunda kalıyorum. Sürekli şehitler, kıyıya vurmuş çocuk cesetleri... Bu ortamı yaratanlar, bir gün bize keyfimizin nasıl yerine geleceğini de söylerlerse... Biz de o yola girelim.” ‘Herkes vekil olamıyor’ Bu kez Kanneci bir soru yöneltti; “Herkes milletvekili olabiliyor mu” dedi; “Yasalar önünde elbette” diye kendi kendine sorduğu soruyu yanıtlarken, Türkiye’deki demokrasinin de sorgulanması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu: “Vatan milletindir. Bazı vekiller tayin edilmiştir ama tayin edilen milletvekillerine, milletin vekili olduklarını hatırlatmak lazım. Demokrasiyi de yeniden gözden geçirmek gerek.” l ANKARA C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear