24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 12 Ocak 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 11 MAHKEMEDEN ETHEM SARISÜLÜK’Ü ÖLDÜREN SANIK POLİSE SKANDAL SORU: Avukatlar, sanık Şahbaz’ın mahkemeye getirilmesini istedi. Savcı, Şahbaz’a sorulmasını istedi. Şahbaz “Gelmek istemiyorum” deyince mahkeme duruşmaya getirilmesi ve tutuklama istemlerini reddetti argıtay’ın bozma kararından sonra “güvenlik” gerekçesiyle Ankara’dan Aksaray’a taşınan Ethem Sarısülük davası skandallarla başladı. Tutuksuz sanık Ahmet Şahbaz, dosyanın daha güvenli denilerek gönderildiği Aksaray’a dahi gelmeyerek, duruşmaya “güvensiz” bulunan Ankara’dan telekonferans sistemiyle bağlandı. Sarısülük ailesi, sanığın duruşmaya getirilmesini ve tutuklanmasını isterken, görüşü sorulan savcı, “Sanığa, huzurda savunma ALİCAN yapmak isteyip istemediği ULUDAĞ sorulsun” dedi. Sanık Şahbaz, “SEGBİS’le savunma yapmak istiyorum” karşılığını verdi. Sanığın tutuklanması talebini reddeden mahkeme, “Sanık huzura gelmek istemiyor” diyerek Şahbaz’ın Aksaray’a getirilmesi taleplerini reddetti. Sanık Şahbaz, Ankara’nın Elmadağ ilçesindeki adliyeden duruşmaya bağlandı. Ethem’in ailesinden ise annesi Sayfı ve kardeşleri Mustafa, Cem ve İkrar Sarısülük davaya katıldı. Sarısülük ailesini yaklaşık 30 avukat savundu. Mahkeme Başkanı, duruşma başında taraflara Yargıtay’ın bozma ilamıyla ilgili görüşlerini sordu. Sanığa fikri sorulduğu sırada Sayfı Sarısülük, “Dilin kapansın katil” diye bağırdı. Mahkeme Yargıtay’ın bozma ilamına uyulmasına hükmetti. Avukat Murat Yılmaz, Şahbaz’ın duruşmaya getirilmesini isterken, “Şahbaz Buraya mı gelirsin orada mı savunursun Ethem Sarısülük Devlet şiddeti ve siyasal şiddet döngüsü ünler, haftalardır sokağa çıkma yasağının uygulandığı bir yerden telefon ettiğini söyleyen ve kendini öğretmen olarak tanıtan bir kadının söylediklerinin bir kelimesi bile suç unsuru taşımazken, benzer tanıklıklar defalarca gazetelerde yayımlanmışken, programın sunucusu hakkında terör örgütü propagandası iddiasıyla soruşturma açılması, bir şiddet eylemidir. Doğan medya grubunu biraz daha ürkütmek, pıstırmak, iktidar uyumlu yapmak için fırsat olarak değerlendirildiği açık. Bu aynı zamanda iktidarın medya politikasını aydınlatıyor. AKP devleti ve fiili başkan için, yazılı basından katbekat daha önemli televizyon. Genel olarak halkın ve özel olarak AKP seçmenlerinin esas bilgi kaynağı olan televizyon yayınlarının bütünüyle iktidar partisi ve devlet güçlerinin güdümünde olması iktidarın tahakküm politikası açısından stratejik öneme sahip. Bunun yanında terörle mücadele gerekçesi altında, 1990’lardaki gibi, belki ondan daha kapsamlı bir devlet terörüne dönüşen şiddet politikası siyasal alana egemen. 1990’lardan farklı olarak, bu devlet şiddeti, iktidar partisi ve devletin bütünleşmesi ve parti devletinin tüm kurumlarının tek bir emirkumanda zinciri içinde çalışmasıyla birlikte yürütülüyor. Yasadışı gerekçe ve yöntemlerle veya yasaların temel hak ve özgürlüklerin korunmasını yürürlükten kaldırmasıyla yürütülen bu devlet terörü, içinde giderek boğulduğumuz genelleşmiş siyasal şiddetin asli kaynağıdır. Türkiye’nin Kürt illerinin bazı mahallelerinde halkın maruz kaldığı şiddeti burada yeniden tek tek anlatmaya gerek yok. Gözünü ve kulağını kapatmak istemeyen herkesin farklı yollardan bilgi edinebileceği bir parçalı bölüklü iç savaş çocuk, kadın, yaşlı, polis, asker, genç militan farkı gözetmeden, son derece ağır insani kayıplarla ve tüm hızıyla devam ediyor. Son altı ayda bölgede öldürülen sivillerin ve güvenlik görevlilerinin sayısının 400’ü aştığı, öldürülen PKK/YPGH militanı sayısının belirsiz olduğu bu şiddet nöbetinin kısa vadede durması için ortada bir neden gözükmüyor. Kürtler arasında yeniden müttefik kazanmak için, iktidar basınının bu çatışmaları Müslümanlarla ateistler/zerdüştler/kâfirler arasında bir din savaşı olarak sunmaya başlaması, sorunu bir tür din savaşına dönüştürmeye niyetlenmesi, “Kürt ve Türk’ün değil, Hilal’le Haç’ın savaşı” olduğunun yeniden vurgulanması, önümüzdeki dönemde akacak kanın artacağına işaret ediyor. Bu ağır insani dramın hem AKP devletinin hem PKK’nin ilerideki olası müzakereler için pozisyon avantajı elde etmek amacıyla yürüttükleri de gerçeğin bir başka yüzü. Ayrıca bunun karşılıklı bir siyasal alan kontrol mücadelesi olduğu da görülüyor. Irak ve Suriye’deki gelişmelerden doğrudan etkilendiği de. Gene de bu şiddet sarmalını sadece dün veya bugünle izah etmek mümkün değil. Ülkemizdeki siyasal şiddetin tarihsel, sosyolojik ve iktisadi boyutlarının incelendiği ve bugünü anlamak için okunması bence elzem olan bir çalışma 2014’te yayımlanmıştı. Türkiye’de Siyasal Şiddetin Boyutları başlığıyla Günay Çeğin ve İbrahim Şirin’in derledikleri kitapta yer alan yazıların hepsi farklı açılardan girdiğimiz şiddet sarmalını aydınlatıyordu. Yalnız Kürt sorunu bağlamında kalmıyor; İslam, fiili sömürgecilik, kadına karşı ataerkil tahakküm, militarist gelenek, inkârcılıkla ve siyasi iktidara boyun eğmeyle üreyen çeşitli şiddet pratiklerini de ele alıyordu. Bugün Kürt sorununda şiddet etnik, dinsel ve siyasal öğelerin birbirlerini beslemesiyle her geçen gün artıyor. Diğer yandan iktidarın, seçim kazanmak dışında hemen her alanda politikalarının iflas etmesinin yarattığı kuşatılmışlık ruh hali, kurtarıcı/arındırıcı nihai şiddete başvurmaya teşvik ediyor. Faşizm/Nazizm dönemlerine ilişkin araştırmalara bugün özel bir ilgi duyulmasının nedeni bu. G Y O TANIK ANKARA KATLİAMI KURBANI them Sarısülük davasının E Ankara’dan Aksaray’a “kaçırılmasının” altındaki gizli amaç Sarısülük ailesi ve avukatları, Aksaray Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. tahliye olduktan sonra Elmadağ’da ne işi var? Biz ifade verirken yalan söyleyip söylemediğini anlamak için mimiklerini görmek istiyoruz. Yüzü kızarıyor mu vücudu titriyor mu?” diye konuştu. Şahbaz’ın tutuklanmasını isteyen Yılmaz, “Şahbaz’ın arkasında siyasal iktidar var” dedi. Şahbaz’ın avukatı Uğur Ceyhan, Sarısülük’ün vurulmasını Şahbaz’a atılan taşlara bağladı. Diğer avukatı Hüseyin Yelkovan da “Eylem meşru müdafaa” dedi. Duruşma savcısı, “Sanığa, huzurda sa Savcı: Sanığa sorun vunma yapmak isteyip istemediği sorulsun” dedi. Mahkemenin görüşünü sorduğu Şahbaz, “Şimdilik huzurda savunma yapmak istemiyorum” dedi. Verilen aranın ardından mahkeme, sanığın tutuklanması talebini “Delil durumu, delillerin toplanmış olması, sanığın kaçma ve delil karartma şüphesi olmaması” gerekçeleriyle reddetti. Sanığın duruşmada hazır edilmesi istemini de reddeden mahkeme, gerekçesinde “sanığın savunmasını SEGBİS ile yapacağını belirtmesi ve konunun sanığın savunması ile ilgili olmasını” gösterdi. l AKSARAY lar ortaya çıktı. Başkentteki duruşmayı yüzlerce kişi izlemeye gelirken, Aksaray’a ancak 50 kişi gelebildi. CHP milletvekilleri Şenal Sarıhan, Ali Haydar Hakverdi ve Necati Yılmaz ile HDP Milletvekili Abdullah Zeydan da duruşmayı izledi. CHP’li Ali Haydar Hakverdi, Twitter’dan, Sarısülük ailesinin tanık olarak bildirdiği İsmail Kızılçay’ın 10 Ekim tarihinde Ankara’daki Barış mitingine yapılan bombalı saldırıda öldürüldüğünü açıkladı. Kararın açıklanmasının ardından Sayfı Sarısülük adliye koridorlarında “Adaletiniz yıkılsın katiller. Bu dünya size de kalmaz. Beni asla yıkamayacaksınız” diye bağırdı. ÇHD Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz, sanık Ahmet Şahbaz’ın yargı mekanizmaları ve siyasal iktidar tarafından korunduğunu ve aklanacağını belirterek, “Siyasal iktidar, polisin arkasında durduğu sürece Ethem Sarısülük son olmayacak” dedi. Beyazıt Öztürk ve programınDa ‘Çocuklar ölüyor’ diyen Ayşe Çelik’E SORUŞTURMA anal D’de geçen cuma günü Beyaz Show’a telefonla bağlanarak, “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” diyen ve bölgede görevli bir öğretmen olduğunu söyleyen Ayşe Çelik, program sunucusu Beyazıt Öztürk ve program sorumlusu hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından örgüt propagandası suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturmayı başlatan isim ise suikaste kurban giden Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katıldığı Tarafsız Bölge programındaki görüşleri nedeniyle hem Elçi hem de Ahmet Hakan hakkında soruşturma başlatan Başsavcı Vekili İdris Kurt. Kanal D’de 8 Ocak’ta yayımlanan Beyaz Show programına canlı yayında bağlanan ve öğretmen olduğunu belirten Ayşe Çelik, doğu illerindeki operasyonları eleştiren bir konuşma yapmıştı. Yayının ardından AKP’ye yakın basınyayın kurumlarının Öztürk’ü hedef göstermesi üzerine önce programın yayımlandığı Kanal D, ardından da Öztürk özür açıklaması yapmıştı. Ancak ne kanalın ne de Barış istemek suç mu? K Öztürk’ün açıklamaları işe yaradı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Başsavcı Vekili Kurt, Çelik, Öztürk ve program sorumlusu hakkında soruşturma başlattı. Kurt, Çelik’in güvenlik güçleri tarafından annelerin ve çocukların öldürüldüğü yolunda beyanlarda bulunarak terör örgütü propagandası yaptığı iddiasını soruşturmaya gerekçe gösterdi. Öztürk’ün konuşmayı alkışlattırdığı, program sorumlusunun yayını kesmeyerek olaya zemin hazırladığı ve propagandanın devam ettirilmesine izin verdiği gerekçelerini sıralayan Kurt, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Çelik’le ilgili soruşturma dosyasını ve Kanal D’den programın CD’sini istedi. Öte yandan Kurt daha önce de Güneş Gazetesi’nin bir haberini ihbar kabul ederek Hürriyet Gazetesi hakkında terör soruşturması başlatmıştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Ayşe Çelik: Yalnız müsaadenizle ben çok kısa konuşmak istiyorum. Türkiye’nin doğusunda güneydoğusunda neler olup bittiğinin farkında mısınız? (Alkışlar duyuluyor) Orada doğmamış çocuklar, anneler insanlar öldürülüyor. Sanatçı olarak, insan olarak bir şekilde siz de yaşananlara sessiz kalmamalısınız. Bir şekilde dur demelisiniz. Ayrıca bir şey daha demek istiyorum. Ölen çocuklara sevinen zavallı insanlar var. Ben bu insanlara, daha doğrusu biz o insanlara hiçbir şey söyleyemiyoruz yazıklar olsun demekten başka. Beyaz: Doğru (Alkışlar duyuluyor) Ayşe Çelik: Bir şey daha söylemek istiyorum kusura bakmayın. Ben öğretmenim. Öğrencilerini terkeden öğretmenlere seslenmek istiyorum. Bir daha oralara nasıl dönecekler? O güzel masum tertemiz yürekli çocukların yüzüne gözlerinin içine nasıl bakacaklar? Ben konuşamıyorum gerçekten burada yaşananları ekranlarda, medyada herkes çok farklı aktarılıyor. Yani gerçekten konuşamıyorum. Sessiz kalmayın insan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün duyun artık bize el verin. Yazık insanlar ölmesin çocuklar ölmesin anneler ağlamasın. Söyleyeceklerim bu kadar. Çok teşekkür ederim. Beyaz: Ayşe hanıma bir alkış alalım önce İŞTE O KONUŞMA BEYAZ’IN ÖZRÜ İŞE YARAMADI Kanal D Ana Haber Bülteni’ne katılan Beyazıt Öztürk, “İstemeden kırdığımız birileri varsa özür dileriz” dedi. Olayı anlatan Öztürk şöyle konuştu: “Telefonda ‘Çocuklar ölüyor burada’ diye bir tepkiyle karşılaşınca beynim durdu. Seyirciler bana bakıyor, ‘ne yapacağım’ diye kendi iç sesimi dinlemekten konuşulanı dinleyemedim. Bir niyetin olduğunu anlayamadım. Polis çocuğuyum. İstemeden kırdığımız birileri varsa özür dileriz. Lütfen beni kimse politikaya malzeme etmesin. Devletimizin ve milletimizin yanındayız.” l Haber Merkezi Ayşe hanıma. Ayşe Çelik: Aslında çok şey söylemek istiyorum duygu yoğunluğundan dolayı hiçbir şey söyleyemiyorum. Siz de farkediyorsunuz sesim titriyor. Bomba seslerinden kurşun seslerinden insanlar susuzlukla açlıkla mücadele ediyor. Özellikle bebekler, çocuklar lütfen siz de duyarlı olun, sessiz kalmayın rica ediyorum lütfen. Beyaz: Çok çok teşekkür ediyoruz Ayşe Hanım. Öncelikle hassas. Ayşe Çelik: Ben çok teşekkür ederim. Beni bağladığınız için Beyaz: Rica ederiz ne demek Ayşe Çelik: Bir nebze de olsa sesimizi buradan duyurabildiysek ne mutlu bize. Beyaz: Çok iyi yaptınız çok teşekkür ederiz hassasiyetiniz için de ayrıca size çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten de elimizden geldiğince de duyurabileceğimiz yerlerden biz de elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz emin olun. Ama bu söyledikleriniz bir kere daha bize ders oldu. Daha da fazla yapmaya gayret edeceğiz. Buradan oradaki herkese selam olsun. İnşallah en kısa zamanda bütün o söylediğiniz barış dilekleri bizim için de geçerli. Biz de diliyoruz. En kısa zamanda bütün bunlar çözülsün istiyoruz. Çok teşekkür ederiz Ayşe Hanım sağolun. Elinize yüreğinize sağlık. Teşekkür ederiz. Bakanlıktan ‘Ayşe öğretmen’ avı MEB, çatışmaları protesto eden eğitimcileri ayıklamak için bilgi ve belge topluyor SİNAN TARTANOĞLU Beyazıt Öztürk illi Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), bölgedeki çatışmaları protesto eden öğretmenler hakkında bilgi ve belge toplamaya başladığı ortaya çıktı. Hazırlanan genelgede, “Güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesini de bahane ederek boykot kararı almaları eğitim alma hakkının engellenmesi durumunu ortaya çıkarmaktadır” denildi ve gerekli bilgi ve belgelerin iletilmesi istendi. Bilgi ve belgelerin ulaştırılması istenen birim M İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın kardeşi Atıf Ala’nın yönettiği Teftiş Kurulu Başkanlığı. Bilgi ve belge toplama süreci, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 6 Ocak’ta “Üniversiteler, okullar, hastaneler başta olmak üzere, kamu kurumları içinde görev yapanlardan terör örgütünün yanında yer alanların süratle ayıklanmasına ihtiyaç vardır” ifadelerini içeren talimatından sonra hızlandı. MEB, çatışmalı bölgedeki öğretmenler ile ilgili harekete geçti. 2015 yılı sonunda tüm illere gönderilen genelgede, “Son zamanlar da bazı sendika ve konfederasyonların güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesini bahane ederek boykot ve görevleri yapmama şeklinde eylem kararı almaları eğitim çağındaki bireylerin eğitim alma hakkının engellenmesi durumunu ortaya çıkarmaktadır” açıklaması yapıldı. Yazıda boykot kararının “sendikal hakların kullanımını aştığı” belirtildi. Genelgede, öğrencilerin eğitim hakkını engelleyen, öğrencileri ve velileri boykot etmeleri yönünde teşvik eden kamu görevlilerinin belirlenmesi istendi. EĞİTİMSEN DAVA AÇIYOR enelgenin KESK kararı ile 29 Aralık’ta yapılan iş bırakma eyleminin ardından MEB tarafından hazırlandığını dile getiren Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, öğretmenlerin eğitim hakkını engellemekle suçlandığını ancak tam aksine, öğretmenlerin çatışma ortamının son verilmesini istediğini, bu ortamda eğitim hakkının engellendiğini dile getirdiklerini aktardı. Karaca, genelge ile ilgili olarak Ankara İdare Mahkemesi’ne dava açacaklarını söyledi. Karaca, genelgenin ardından öğretmenlerle ilgili bilgi toplama sürecinin devam ettiğini, açılmış bir inceleme veya soruşturma olmadığını bildirdi. Dört bir yanda eylem Beyaz Show’a telefonla bağlanan Ayşe öğretmenin “Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin” şeklindeki haykırışının ardından Halkevi üyeleri Ankara’nın dört bir yanında “Çocuklar öldürülmesin” eylemi düzenledi. Halkevleri üyeleri Kanal D binası önü, Yüksel Caddesi, Ankara Metrosu ve birçok farklı noktada “Çocuklar öldürülmesin. Ayşe Çelik benim” dövizleri açarak yürüdü. G C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear