21 Mayıs 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 28 Eylül 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 12 Şeytan taşlamaArap taşlama ık sık ırkçılık eşiğine de sıçrayan Türk milliyetçiliğine gün doğdu. Şeytan taşlama itiş kakışında ezilerek ölen yüzlerce hacı üstünden Arap taşlama eylemine hız verildi. İslamiyet öncesi dönemlerden kaldığını sandığım şu çocuksu “şeytan taşlama” ritüeli yanılmıyorsam her yıl epey hacının ölümüne yol açıyor. Kaçak Saray sakini zatın Suudileri aklama çabaları üstüne söylenmedik söz, yazılmadık yorum kalmadı. Bir de Tırmık’ta yer vermeyelim. Zaten değmez. Yürekler acısı bir zihniyetin dışavurumundan ibaret bir değerlendirmeydi. Benzerini Soma cankırımı sırasında da yaşadık. Geçelim. Keza Suudi derebeyliğinin beceriksizliğinden umursamazlığına uzanan değerlendirmeleri de geçelim. Arap halk(ları) tepelerine çökmüş aşiret mirası emir ve kralları alaşağı edene kadar Ortadoğu’da bu ilkel siyasal iktidarlar sürecek. Doğrudur, sonunda askeri diktatörlüklere dönüşen Baas deneyimi bunu beceremedi. Arap Baharı da beceremedi. Ama bütün bu gerçeklerden bağımsız bir ırkçılık, bir Arap düşmanlığı da yeniden canlandı. Kâbe’deki son faciadan yola çıkıp Arap halkına sövüp sayan, “Kalleş ve pis Araplar”dan başlayıp “Bedevi kültürünü aşamamış bu ilkellerden başka ne beklenirdi zaten” yorumlarına uzanan bir ırkçılık kol gezmeye başladı. Sıradan bir ırkçılıktan söz ediyorum. “Bu yaptığın ırkçılıktır” dense bunu kendine asla yatıştıramayan ama sık sık da Türk ırkçılığının daniskasına kendini kaptıranlardan… Mesela Kürtlerden söz edildiğinde “Aaaa, Kürtler çok iyi insanlardır. Bir kere çok sadıktırlar” diyen az “gizli ırkçı” tanımadık. “Kim, kime ve niye sadık olsun ki” sorusuyla karşılaşıldığında boş boş bakıp “Nasıl yani? Ne demek şimdi bu” diye sorarlar… Taaa imparatorluğun son günlerinden kalma ezberlerle Yunan halkını “kahpe”, Bulgarları “gaddar”, Arapları “kalleş” olarak niteleyen ne kadar çok ninemiz, dedemiz hatta anamız babamız vardır bilirsiniz… Oysa tıpkı Türklerin kendi ulus devletlerini kurmak için yedi düvele ve özellikle işgalci Yunan ordusuna karşı kurtuluş savaşı vermeleri gibi, onlar da Osmanlı’ya karşı kendi ulusal kurtuluş savaşlarını veriyorlardı. Ama hayır… Mesela Araplar Osmanlı ordusunu arkadan vurmuşlardı. O yüzden “kalleş”tirler… O yüzden Beyrut’taki “Şehitler Meydanı”na neden öyle dendiği “kalleş” Araplardan nefret edenleri hiç ilgilendirmemiştir. Oysa tarihin en şanlı kavimlerinden birinden söz ediyoruz. Logaritmayı, ondalık sayılar sistemini insanlığa armağan eden, cebiri bulan, Pi sayısını gerçeğe en yakın basamaklarıyla hesaplayabilen, Ay’ın ve Güneş’in hareketlerini gözleyip taşkınları, selleri öngörebilen, astronominin temellerini atan bir kavimden söz ediyoruz. Yaşayan dillerin en görkemlisinden birini üretmiş; çağda kavramları kolayca karşılayabilecek bir dil işlerliğine sahip bir kavimden, bir halktan söz ediyoruz. Suudilerin yol açtığı şeytan taşlama cankırımını lanetlerken “Arap taşlama ırkçılığı”na düşenler Arap halkına saygı duymayı öğrenseler kendileri için de iyi olacak... NYT: Gölge Tekonomi oluştu AFP S Sığınmacıların Yunanistan’a geçtikten sonra çıkardıkları yelekler ve giysiler küçük bir dağ oluşturdu. ürkiye’de Avrupa’ya sığınmacı selinden kâr eden milyonlarca dolarlık gölge ekonomi oluştuğunu belirten New York Times, bu yeni ekonominin İzmir sokaklarında görünür halde olduğunu aktardı. Sokaklarda insan kaçakçılarının Yunanistan’a götürecekleri sığınmacı topladıklarını, giyim kuşam dükkânlarının can yelekleri ve can simitleri satıp vitrinlerinden sergilediğini, otobüs ve taksilerin sığınmacıları teknelerin kalktığı kıyıda ki tenha köşelere taşıdığını anlattı. “Para İzmir üzerinden akıyor” diyen gazete, bu manzaranın gerisinde çok geniş çaplı bir insan kaçakçılığı altyapısının yattığını kaydetti. Kaçakçılardan talimat bekleyen sığınmacıların paralarını iptidai ‘sigorta bürolarına’ teslim ettiğini, otellerin göçmenleri gece yerde yatırmak için 10 dolar aldığını, merdiven altı atölyelerde işe yaramaz can yelekleri üretildiğini, Yunanistan’a giderken sıklıkla patlayan ya da ters dö nen ucuz şişme botları dağıtan bir yeraltı tedarikçi ağı olduğunu sıraladı. Adlarının açıklanmaması kaydıyla konuşan Türk yetkililer şu değerlendirmeyi yaptı: “Devlet seyirci kalıyor. Uluslararası gözlemciler, göçmenler resmi ekonomiye nakit para pompalarken, bundan en kazançlı çıkanların çok iyi organize olmuş suç şebekeleri olduğunu, yetkililere de görmezden gelmeleri için ödeme yapıldığını söylüyor.” l Dış Haberler AP an sığ a yak lendi. Sığ laştıkları anları bö ınmacıların y ın rağı olan macıların üzerind le görüntü“Ekonom meleri dik i” isimli b e Türk bayir botla g k a t çekti. e 260 bin s ığınmacı Yunanistan’a bu lyıl geldi. azar günü P Midilli Ad , Türkiye’den yola ası’na ula çıkarak kıyıy ş Türk sanda l ı y Midilli’ye çı la ktılar PARİS MUHABİRİMİZ SÜLEYMAN TOSUNOĞLU AVRUPA YOLLARINDA SIĞINMACILARIN DRAMINI CUMHURİYET İÇİN İZLEDİ Umuda yolculukta açlık, yokluk ve yorgunluk var ürkiye’den Avrupa’ya doğru umuda yolculuk yapan Suriyeli sığınmacılarla beraber yollarda yürüyoruz. Yolumuz uzun. Türkiye’nin Kapıkule sınır kapısından başlayarak Batı Avrupa’ya kadar tam 2 bin 600 kilometre giSÜLEYMAN deceğiz. RotaTOSUNOĞLU mızda Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan, Hırvatistan, Bosna Hersek ve Slovenya var. Daha Kapıkule’ye yaklaşırken jandarma barikatlarının arkasında bekleyen yüzlerce Suriyeli sığınmacıyla karşılaşıyoruz. Umuda yolculuk onlar için başlamadan bitmiş. Sınırı geçip Bulgaristan’da ilerlerken önceki günlerde sınırı bir şekilde geçmiş sığınmacı gruplarıyla karşılaşıyoruz. Yorgun ve bitkinler. Kimileri otostop çekerek yol alıyor. Diğerleri yol kenarına kurdukları derme çatma çadırlarda dinleniyor. Çocuklar aç. Annelerin tek derdi bebeklerini doyurmak: Vücutlarını saklamadan emziriyorlar, tabii hâlâ sütleri varsa... 17 can denize gömüldü T ERDOĞAN’IN BRÜKSEL ZİRVESİNİN PERDE ARKASI Kamplara karşılık vize serbestisi Britanya’da yayımlanan Sunday Times gazetesinin iddiasına göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Kasım seçimi öncesi yapacağı Brüksel ziyaretinden, Türkiye’nin 75 milyon vatandaşının Avrupa’da serbestçe hareket edebileceği vize serbestisiyle dönmeye hazırlanıyor. Sığınmacı seliyle karşı karşıya kalan AB’nin Suriyelileri Türkiye’de tutabilmek için ipuçları bir süredir gelen pazarlıklarıyla ilgili Sunday Times şu iddiayı ortaya attı: “Erdoğan’ın 5 Ekim’de Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker ve Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk tarafından ağırlanacağı mini zirveyle ‘onurlandırılacak’ olmasının ardından, sığınmacı krizinin yönetilmesi işi tamamen Türkiye’ye bırakılacak. Plana göre Avrupa sınırlarının jandarmalığını yapacak Türkiye’nin polisi ve sahil güvenliği, göçmenlerin Türkiye’den çıkmasını engelleyecek, kamplara götürüp uluslararası standartlarda koruma sunulacak. Vizenin kalkması düzenlemesine Britanya dahil olmayacak.” l Dış Haberler Servisi DHA Suriyeli sığınmacıları taşıyan tekne Bodrum’da battı. Kazada 5’i çocuk 5’i kadın 17 kişi yaşamını yitirdi 12 yaşındaki Mehdi elindeki ekmeğini köpeklerle paylaşıyor ün sabah saatlerinde Bodrum’dan Yunanistan’ın Leros Adası’na geçmeye çalışan sığınmacıları taşıyan ahşap teknenin batması sonucu 5’i çocuk 5’i kadın 17 kişi boğularak yaşamını yitirdi. Olayın duyulmasının ardından bölgeye giden Sahil Güvenlik ekipleri 17 kişinin cansız bedenini çıkararak Turgutreis Limanı’na getirdi. Kazadan kurtulanlar gözyaşları içinde ölenleri teşhiş ettikten sonra cesetler, Bodrum Devlet Hastanesi’nin morguna götürüldü. 20 Suriyelinin yüzerek Çavuşadası’na çıktığı belirlendi. Kazanın ardından faciadan kurtulanların ifadesi doğrultusunda bir kişi Sahil Güvenlik tarafından gözaltına alındı. Öte yandan dün Bozcaada açıklarında Yunanistan’ın Midilli Adası’na geçmeye çalışan 169 kişi yakalandı. Kaçışı organize ettiği iddia edilen Y.S ise gözaltına alındı. 169 kişi Ayvacık’taki Yabancıları Geri Gönderme Merkezi’ne teslim edilecek. l BODRUM / Cumhuriyet D çıkmadan önce arabamıza aldığımız ekmek ve su şişelerini ailelere dağıtıyoruz. Terk edilmiş bir benzin istasyonunda köpeklerle oynayan 12 yaşındaki Mehdi’yle tanışıyoruz. Mehdi’nin karnı aç ama elinde tuttuğu ekmek parçasını köpeklerle paylaşıyor. Iraklılar da var Konuştuğumuz sığınmacıların içerisinde yalnız Suriyeliler yok, IŞİD’den kaçan Iraklı aileler de var. Suriyeli ailelerden bazıları daha önce Türkiye’deki kamplarda yaşadıkları halde, son zamanlarda artan terör olaylarından ve ekonomik zorluklardan dolayı Avrupa yollarına düştüklerini anlatıyor. Arabayla olmamıza rağmen ne kadar yorgun ve uykusuz olduğumuzu görünce, sı Sırbistan’da manzara daha da içler acısı. Hava oldukça sıcak, ıssız yol kenarları ailelerle dolu. Yanlarındaki yiyecek ve içecekler ise oldukça kısıtlı, bu ülkelerde yardım kuruluşları pek de yeterli olmadığından açlık ve sefalet içerisinde yollarına devam ediyorlar. Türkiye’den Yemeğini paylaşıyor ğınmacıların halini daha iyi anlıyoruz. Macaristan sınır kapılarını tamamen kapatmış. Perişan halde bir umutla bekleyen sığınmacılara polisler çok sert davranıyor. AB üyesi olmayan Sırbistan’ın geçişlere müsaade eden polisleriyle Macar meslektaşları arasında zaman zaman tartışmalar yaşanıyor. İyi Türkçe bilen bir Sırp polis memuruyla sohbet ediyoruz. Sığınmacılara ellerinden geldiği kadar yardım ettiklerini, Batı Avrupa’nın aşırı milliyetçi ve vahşi tutumundan rahatsız olduklarını anlatıyor. Fransa çok farklı Hırvatistan tarafına doğru yönelen mülteci grubun yanına gidiyoruz. Buradaki sınır kapıları da tamamen kapalı. Geceyi Hırvatistan’da geçirdik ten sonra sabahın ilk aydınlığıyla birlikte Slovenya’ya ilerliyoruz. Fransa vatandaşı olmamıza rağmen kontrollerin sıkılaştırdığı sınırdan geçmekte biz bile oldukça zorlanıyoruz. İtalya’dan sonra Fransa’ya girdiğimizde kendimizi başka bir dünyada hissediyoruz. Fransa’ya daha önce gelen yaklaşık 120 sığınmacı aile oldukça şanslı, zira burada Türkiye’deki gibi sığınmacı kampları yok. Aileler ya gönüllü Fransızlar tarafından misafir ediliyor, ya da belediyenin HLM denilen apartmanlarına yerleştiriliyor. Çocukları okula yazılıyor, büyükler işe alınıyor. Uzunca bir süre beraber yürüdüğümüz mültecilerin ardından baktığımızda, Batı Avrupa ülkelerine kendini atanların hayatlarını kurtardıklarını görüyoruz. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear