25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 25 Eylül 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Yeni Meclis toplanana kadar 2 ay görev yapacak geçici bakanlar da emeklilik hakkından yararlanacak Kasım’dan sonra yeni Meclis toplanıncaya kadar görev yapacak olan geçici hükümetin üyeleri olan bakanlar da, “dışarıdan atanan bakanlara” sağlanan emeklilik haklarından yararlanacak. Görevlerinden istifa eden iki HDP’li bakan da prim ve yaş şartını tamamlamaları koşuluyla, “dışarıdan atanan bakanlara” ödenen emekli aylığını MUSTAFA alabilecek. ÇAKIR Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın 43. maddesinde dışarıdan atanan bakanlar ile milletvekillerinin hangi koşullarda emekliliği hak edecekleri belirtiliyor. TBMM dışından kabineye atanan bakanlar da milletvekillerinin sahip olduğu tüm haklara sahip. Geçici hükümetin üyeleri de milletvekillerine sağlanan haklardan ya 1 Geçici bakanlara emeklilik hakkı rarlanabilecek. Ancak emekli olduklarında milletvekili emeklileri ile aynı maaşı almayacak. Çünkü milletvekili emeklisi olabilmek için prim ve yaş şartının yanı sıra 2 yıl TBMM’de görev yapmış olma şartı aranıyor. Yani milletvekilleri de diğer sigortalılar gibi prim ve yaş şartını tamamlamak zorunda. Ayrıca TBMM’de de 2 yıl görev yapmaları şart. Şu anda milletvekili emekli maaşları 8 bin 190 lira. Görevde olan bir milletvekili ise 15 bin lira alıyor. Emekli olan ve yeniden seçilerek milletvekilliğine devam eden bir vekile ise toplam 23 bin lira maaş ödeniyor. Ancak geçici bakanların milletvekilleri gibi 2 yıl çalışma olanakları yok. Örneğin 28 Ağustos’ta göreve gelen geçici bakanlar yaklaşık 2.5 ay görev yapmış olacak. Bu nedenle geçici hükümet üyesi bakanlar emekli olduklarında milletvekilleri gibi 8 bin 190 lira emekli maaşı almayacak. Geçici bakanlara, dışarıdan atanan bakanlık görevi üzerinden hesaplanacak emekli aylığı bağlanacak. Ancak bunun için de bu kişilerin milletvekilleri gibi prim ve yaş şartını tamamlamış olmaları gerekiyor. HDP’li iki bakan görevlerinden istifa etmişlerdi. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nda, “görevleri herhangi bir sebeple sona erenlere” ifadesi yer alıyor. Bu nedenle istifa eden HDP’li iki bakan da prim ve yaş şartlarını tamamlamaları koşuluyla dışarıdan atanan bakanlara sağlanan emeklilik hakkından yararlanabilecek. Öte yandan dışarıdan atanan bakanların maaş ödemeleri ise görev yaptıkları süre içerisinde bakanlık bütçesinden karşılanıyor. Ayrıca gerek milletvekilleri gerekse de dışarıdan atanan bakanlar “yıpranma” hakkından da yararlanabiliyor. Bu durumda milletvekillerinin ve dışarıdan atanan bakanların emeklilik yaşları da düşüyor. haber 5 Bari bayramda hatırlayalım ayram günü yoğun siyasi gündeme dair bir şey yazmayacağım, ama bu vesileyi canınızı daha fazla sıkacak bir konuyu hatırlatmak için kullanacağım. Hep şikâyet ediyorum, ama sonuçta ben de aynı tuzağa düşüyorum; siyasi gündemin öne çıkan konularına dalıp, öne çıkmayan, çıkarılmayan çok önemli konuları yazmayı, hatırlatmayı ihmal ediyorum. İşçi, emekçi, yoksul, garibanların hayatı, sorunları ve hatta ölümleri çok uzun bir zamandır gündeme getirilmeye değer bulunmayan konular. Artık, gündem olmak için, Soma faciasında olduğu gibi, yüzlercesinin hayatını yitirmesi gerekiyor. Teker teker, hatta üçer beşer ölümler haberlerde en fazla altyazı olarak geçiyor. Dahası var; inşaatlarda ölenlerin çoğu iş kazası kaydına geçmiyor, mevsimlik işçilerin onlarcası ekmek parası uğruna istif istif çıktıkları yolculuklarda can verdiğinde olay trafik kazası hükmüne geçiyor. Pizza dağıtımı gibi sektörlerde can veren güvencesiz, kayıtsız emekçilerin adı dahi anılmıyor, sağlıksız, güvenliksiz iş ortamlarında sağlığını kaybeden, sakatlanan emekçilerin sesi soluğu medyada akis bulamıyor. Kısacası, yoksulluk popüler konu değil; bayağı polemik yazıları, haberleri kadar yazanı çizenine şöhret kazandırmıyor. Dahası, işçi, emekçi, yoksul konusu, “modası geçmiş solculuk” sayılıyor, “moda olan” şık siyaset çıkışları öne çıkıyor. Emek sorunları ile ilgili çabalar, sivil toplum, demokrasi alanlarının dışında, bunlarla bağlantısız işler muamelesi görüyor. Türkiye sosyal haklar, güvenceler konusunda hep sorunlu bir ülke, ama son on yıldır, ekonomik büyüme politikaları, iş cinayetleri sorununu daha da büyüttü. Rakamlar önümüze geldiğinde inanılmaz, ama zaten pek önümüze gelmiyor. Bizim gibi yazan çizen takıma ulaştırılan raporlar, ses verme çabaları, daha “parlak” konular arasında unutulup gidiyor. Daha önce de yazdım bu çabalardan biri, “Adalet Arayana Destek Grubu” tarafından hazırlanan “İş Cinayetleri Almanağı”, yıllık derlemeler. Sadece sayılardan ibaret değil, haber özetleri ve görseller ile desteklenmiş vicdan uyarıcıları. Kimlere ne kadar ulaşa B biliyor bilmiyorum, keşke hepiniz bu tür derlemelere, bilgilendirmelere bir göz atsanız, rahatınız bozulsa; nasıl bir ülkede, nasıl bir dünyada, nasıl bir devirde yaşadığımızı daha iyi kavrasak. Dahası, rahatınız, rahatımız bozulmazsa, bu konulardaki körleşme daha da ağırlaşacak, ağırlaşıyor. “Nasıl bir ülke, nasıl bir dünya, nasıl bir devir”de yaşıyoruz kavramak lazım diyorum. Zira, öncelikli sorumluluğumuz kendi ülkemizde yaşananlara itiraz etmek, bu yöndeki çabalara kulak vermek, ama bizdeki körlük biraz da tüm dünyada yaygın olan körleşmenin bir parçası. Sol siyasetlerin iflası, yoksulu, emekçiyi, adaleti, eşitliği tamamen gündem dışı bıraktı. Oysa, dünya bu konularda hiç de iç açıcı olmayan bir yönde seyrediyor. Gelişmiş ülkelerde, sosyal kazanımlarda uzun zamandır geri dönüş yaşanırken, piyasa ekonomisi ile yeni tanışan ülkelerde, ucuz üretim, küresel rekabet uğruna tam bir vahşet yaşanıyor. Bazı ülkelerde, iş ve emek kölelik düzeyine itilmiş, diğer taraftan ülkelerindeki, sadece çatışma ve savaş değil, aynı zamanda yoksulluktan kaçmaya çalışanlar, yollarda can veriyor. Bazılarından haberimiz oluyor, diğerlerinden hiç haberimiz yok, iş, aş peşinde yollara, denizlere dökülenlerin bazısı adeta köle tacirlerinin eline düşüyor, zorunlu çalışmaya mecbur ediliyor, kadınlar satılıyor, organlar satılıyor, insanlık ölüyor. Modası geçmiş solculuk yapmayalım veya canımızı sıkmayalım diye tüm bu olanları daha ne kadar bilmezden, anlamazdan gelebiliriz? Bayramlar, sadece sevinçlerin değil, acıların da paylaşılması gerektiği ortaklaşma günleridir, benim bayram tebriğim de böyle olsun. Biliyorum, “kurban” konusu bazılarınız için tartışmalı, hatta sevimsiz bir konu biliyorum, ama inananlar için kurban paylaşma ve daha önemlisi, insan hayatının bedellerine bir gönderme, bir kefaret sembolüdür, üzerinde derinlemesine düşünülmezse et ziyafetine dönüşür o başka. Her şeyden önce, emekçinin, yoksulun, garibin ve onun ötesine onların hakları için mücadele edenlerin bayramı kutlu olsun. Rekabet uğruna AB Bakanlığı’na Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Kalkınma Bakanlığı’na ise M. Cüneyd Düzyol atanmıştı. Bahçeli: Sonu felaket Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, “Her gün vatanın bir köşesinde bir aile büyük acıyla karşı karşıya kaldığında analar ağladığında, feryatların dillendirildiği bir ortamda evde nasıl uyuyor? Çocuklarıyla beraber bir akşam yemeğini nasıl geçiriyor? Hiç mi vicdanı sızlamıyor bu adamın? Cumhurbaşkanı’nın sonu felaket” tepkisini gösterdi. Bahçeli, bayram namazını Gazi Merkez Camii’nde kıldı. Bahçeli, ardından eski MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in mezarını ziyaret etti. Bahçeli buradan ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. ERDOĞAN’A YÜKLENDİ CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU BRÜKSEL’DE MHP Körleşme CHP lideri Kılıçdaroğlu, Brüksel’de yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi, ‘selfie’ çektirdi. l AA Cumhuriyet’e sansür AB gündeminde FIRAT KOZOK MHP lideri Bahçeli, Alparslan Türkeş’in mezarını ziyaret etti. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesinde çok yanlış konuştuğunu belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanı kendisine bir çekidüzen vermeli. Sözlerinin nereye gittiğini iyi anlamalı. Her gün vatanın bir köşesinde bir aile büyük acıyla karşı karşıya kaldığında analar ağladığında, feryatların dillendirildiği bir ortamda evde nasıl uyuyor? Çocuklarıyla beraber bir akşam yemeğini nasıl geçiriyor? Hiç mi vicdanı sızlamıyor bu adamın? Kalkmış 550 tane milletvekili, ne yapacaksın sen Cumhurbaşkanı olarak milletvekilini. O bakımdan Sayın Cumhurbaşkanı’nın sonu felaket. İyi gitmiyor” tepkisini gösterdi. Davutoğlu’nun siyasi partilere seçim sürecini siyasi nezaket kuralları içinde geçirmenin de aralarında olduğu çağrısına nasıl cevap vereceklerinin sorulması üzerine, “Sayın Başbakan’ın çağrıdan başka bir gündemi yok. Kendisi çağrı yapacağına terörle mücadelede kararlılık göstersin. Bize ne çağrı yapacak. Bizim hayatımız teröre karşı mücadeleyle geçti. Bizi davet edip de ne yapacak. Yapamıyorsa iktidarı versin bize” şeklinde konuştu. l ANKARA vrupa turu kapsamında önceki gün ve dün Strasbourg’da Avrupa Konseyi, Brüksel’de ise Avrupa Parlamentosu temsilcileriyle bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’in internet erişimine kısıtlama getirilmesi ve Hürriyet gazetesinin basılmasını gündeme getirerek, “İşin üzücü yanı Davutoğlu olaylar karşısında açık bir tutum almıyor” dedi. Kılıçdaroğlu’nu dinleyen Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, “Medya üzerindeki baskılar bizim için endişe kaynağı. Başbakan Davutoğlu’na kay A gılarımızı anlattım” ifadelerini kullanırken, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ise, “Neredeyse her gün Türkiye’de basın özgürlüğünün ne kadar kısıtlandığı konusunda yeni bir haber geliyor. Bu konuda endişeliyiz” dedi. 5 günlük Avrupa programı kapsamında Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ve Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’le birlikte önceki akşam Strasbourg’da Jagland ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks ile ayrı ayrı görüştü. Kılıçdaroğlu görüşmelerde, “Medya üzerindeki baskılardan kaygılıyız. İktidar partisinin bir milletvekili öncülüğünde geceyarısı büyük bir gazete basılıyor. Gazeteciler tehdit ediliyor. Başta Cumhuriyet olmak üzere bazı gazetelerin internet erişimine sınırlama getiriliyor. Bunlar toplumda infial yaratıyor. Yargıyı kontrol altına aldıkları gibi medyayı da kontrol altına alıyorlar. İşin üzücü yanı Davutoğlu olaylar karşısında açık bir tutum almıyor. Eleştirilenlerin işine son veriliyor, internetteki ifadelerine bile dava açılıyor” diye konuştu. Konuya ilişkin endişelerin başka kaynaklar tarafından da dile getirildiğini anlatan Jagland ise,19 Eylül’de Davutoğlu ile telefonda görüştüğünü söyledi. Jagland’ın, “Davutoğluna kaygılarımı anlattım” dediği öğrenildi. Batman ve Hakkâri’de de sandıklar taşınacak aşımalı sandık sistemiyle ilgili tartışma devam ederken, Şırnak’ın Cizre ve Diyarbakır’ın Silvan ilçesinin ardından Batman’da da 12 mahallede sandık kurulmayacağı açıklandı. Hakkâri Merkez Seçim Kurulu da “güvenlik” gerekçesiyle 3 mahalle 26 köy ve 2 mezranın sandıklarının başka yere taşınması kararı aldı. Bağ T lar, Karşıyaka ve Berçelan mahallelerinin sandıkları Dağgöl ve Kıran’daki okullara, Bay Köyü, Ağaçdibi ve Konak köylerinin sandıkları da kent merkezine taşınacak.Yaklaşık 10 bin seçmeni etkileyecek olan “sandık taşıma” kararına HDP Hakkâri İl Örgütü’nün yaptığı itiraz ise reddedildi. Bismillah değil tövbe estağfurullah HDP lideri Selahattin Demirtaş bayramı Diyarbakır’da kutladı, AKP’ye seçim şarkısı önerdi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bayramı Diyarbakır’ın merkez Kayapınar ilçesindeki İmamı Şafii Camii’nde milletvekilleri Nimetullah Erdoğmuş, Altan Tan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı ve vatandaşlarla birlikte kıldı. Demirtaş cami çıkışında, gazetecilerin gündemle ilgili sorularını yanıtladı. HDP Eş Genel Başkanı Selehattin Demirtaş, YSK’nin, AKP’nin “Haydi Bismillah’ adlı seçim şarkısını yasaklamasıyla ilgili, “Bunlar dini de parayı da adaleti de her şeyi de seçime alet ediyorlar. Bunlar küçük sıradan değerler değil. YSK’nin verdiği kararı gördünüz. Buradan da bir mağ HDP Demirtaş, Mardinkapı Mezarlığı’nı ziyaret etti, halkla görüştü. l CİHAN duriyet çıkarmaya çalışacaklar. Seçimde ‘bismillah’ kullanmak yasak değil aslında. Fakat AKP’ye tavsiyem ‘bismillahlı’ seçim müziği yapacağına ‘tövbe estağfurullah’lı seçim kampanyası yapsalar daha iyi olur” dedi. Seçim hükümetinden istifa eden iki bakanla ilgili “Çözümsüzlük politikasının bir parçası olmadığımızı göstermek için hükümette yer aldık. Kendi düşüncelerinde olmayanları haşa insan yerine bile koymuyorlar. Metni biz ortaklaştırdık, siyasi bir metin olarak partimizin bir deklarasyonu olarak sayın bakanlar genel merkezimizde ortak kararımız olarak okumuşlardır” dedi. HDP’li bakanların istifa ettikten sonra düzenledikleri ba sın açıklamasında okunan metinle ilgili tartışmaların anımsatılması üzerine Demirtaş, “Evet metni biz ortaklaştırdık, siyasi bir metin olarak partimizin bir deklarasyonu olarak sayın bakanlar genel merkezimizde ortak kararımız olarak okumuşlardır. Onlar alışmışlar illa saraydan bir metin gelecek okuyacak bizde öyle olmuyor” dedi. Taşımalı seçmen sistemini de eleştiren Demirtaş, “Bu Anayasaya uygun değil. Taşımalı sistem sandık olmaz. İsteyen kendi vicdani kanaatince oyunu kullanacak. Kim ki biz HDP’ye zorla oy ver baskısı görüyoruz diyorsa bize ulaşsın” diye konuştu. l DHA C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear