23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 9 Temmuz 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 13 AA, Erdoğan gitmeden Çin’de oruç yasağını çözdü 6 yıl ‘Dursun’ giderken söylersin abah’ta koca puntolarla manşet atıldı: ‘Yasakçı kafadan insafsız ceza.’ Alt başlık daha da çarpıcıydı: ‘Başbakan’ı ekrana çıkardı diye ahaber’e 24 kez yayın durdurma cezası verildi.’ Işin aslı RTÜK’ün raporu ve YSK’nın kararları doğrultusunda 7 Haziran seçimleri öncesindeki “AKP propagandası yapan ekranını muhalefete kapatan ahaber’e geldi ceza. Tabi ki bir medya kuruluşuna hele yayın durdurma gibi bir cezayı savunacak değiliz. Ama görev süresinin bitimine sayılı gün kalan RTÜK Başkanı Davut Dursun’un yönetiminden böyle bir karar çıkması şaşırtıcı. Üstelik Dursun “ kimi kanallar belli partilere angaje oluyorlar” diye söyleşi de verdi. Bu arada Dursun’un aynı söyleşide “ başta Esra Erol’unki evlilik programlarına ne kadar kızgın olduğunu da” belirtmesi Esra Erol ilginçti. Şu açıdan: Dursun 6 yıldır RTÜK başkanı. Hem “angaje kanallar” hem “ evlilik programları” en çok onun döneminde serpilip, gelişti. Yani Dursun 6 yıl “durdu” giderken konuştu. S amazan ayının başından beri Çin yönetiminin, ülkenin batısındaki Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Müslümanlar’a Oruç yasağı uygulandığına dair haberler geliyor. Müslümanlar tarafından işletilen dükkan ve restoranlara ay boyunca sigara ve alkol satmaya devam etme ve oruç tutulan saatlerde açık kalma zorunluluğu getirildiği de R haberler arasında. ABD’de bulunan Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabia Kadir de ibadet baskılarının olduğunu söyleyerek “Çin gerçeklerin üzerini örtemez” diye konuştu. (hürriyet Faruk Zabcı) Tartışmalar sürerken dün devletin Anadolu Ajansı Uygur’dan “izlenim” geçti. Buna göre; “Kamusal alanda yapılan gözlemlerde oruç yasağına ilişkin herhangi bir bildiri ya da duyuru gözükmüyor.” Yine ajans “bazı esnaf ve vatandaşlar kısa yanıtlarda da olsa oruç tuttuklarını ifade ediyor” diye yazıyor. Hatta “namazda her yaştan Uygur var, vakit namazları dışında arzu edenler camiye gelip Kuranı Kerim okuyor” da haberin içinde yer alıyor. İnsan düşünmeden edemiyor: Ne yani şimdi Ülkücüler boşu boşuna mı Çinli diye Koreli kovaladı? Haybeden mi Türkiye’de, aşçısı Uygur olan Çin Lokantası taşladı? İşin şakası bir yana, devletin ajansının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 28 Temmuz’da Çin’e yapacağı ziyaret öncesi bu haberi servis etmesi manidar. Ajans ziyaret öncesi iç kamuoyunu ve Çin’i rahatlatma misyonu üstlenmiş gibi gözüküyor. Bakalım Uygurlar bu habere ne yanıt verecek? Siyasal karar alma zamanı unanistan’da halkoylamasının sonuçları ve bunu izleyen günün sabahı, ana muhalefet partisi dahil, beş partinin, Başbakan Çipras’a AB ile müzakereleri yürütmesi için tam yetki vermesi, belli ki Yunanlıların yediklerini kursaklarından getirmekten başka bir şey düşünmeyenleri çok öfkelendirmiş. Çipras’ın Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasının ardından, muhafazakâr partilerin toplandığı Avrupa Halk Partisi grubu adına söz alan Manfred Weber’in son derece aşağılayıcı konuşması, benzer birçok örnekten sadece biriydi: “Bay Çipras seçilmiş bir temsilcidir ve ona saygı duyuyoruz. Ama siyasal olarak onunla mücadele etmeye devam edeceğiz. Siz kaybetmeyi seviyorsunuz, biz ise kazanmayı. Siz, bölünmeyi seviyorsunuz, biz uzlaşmayı. Umarım hızla aklınız başınıza gelir ve bir program sunarsınız!” Yunanistan karşısında, bağnaz bir kibirle şişirilmiş akıl almaz bir inat sergileyenler, borcun yapılandırılmasını başka ülkelere örnek olmaması için reddediyor. Aslında hepsi, borç yükünü hafifletmeden, çok uzun vadeye yaymadan, beş yıldır alacaklıların denetiminde uygulanan kemer sıkma politikasının yarattığı daralma fasit dairesinden çıkmanın mümkün olmadığını biliyor. Bugün farklı çevrelerden Almanlara yüksek sesle, 20. yüzyılda nasıl kapsamlı borç silinmesi kararlarından yararlandıkları, Almanya’nın birleşmesi sırasında nasıl dönemin bütün AB ülkelerinin bu büyük yükü omuzladıkları hatırlatılıyor. Yalnız Almanya değil, bütün Avrupa sağları Yunanistan’dan gelen tehdidi gayet iyi algılamış durumda. İktisadi kriz tehdidi olmaktan önce, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde egemen iktisadi dogmaya karşı yeni siyasal hareketlerin ortaya çıkması veya güçlenmesi tehdidi bu. Aslında AB’de karar vericilerinin, işlerine geldiği zaman çok referans verdikleri tarihi hatırlamalarında yarar var. Yunanistan’da müzakerelerde, başta Almanya olmak üzere, sorunu çözmeyi değil, Mafred Weber’in açıkça söylediği gibi Çipras ve partisiyle mücadele etmeyi hedefleyenlerin tavrı, 1920’de Versay antlaşması sırasında, Almanya’dan öç alma için, altından kalkılması mümkün olmayan bir savaş tazminatı dayatılırken söylenenleri hatırlatıyor. Bunun yeniden bir büyük savaşa yol açacağını o zaman söyleyen Keynes’i, dönemin egemenleri küstahlık, bilgiç tavrıyla diğerlerini aşağılama vs... olarak nitelemişler ve müzakere ekibinden istifa etmesine yol açmışlardı. 1953’te Almanya’nın borcunun, ki savaş sırasında işgal ettiği Yunanistan’dan zorla çok büyük miktarda para toplamıştı, önemli bir kısmı silindi. Ertelenmedi, karşılıksız silindi. Büyük savaş yıkımının sorumlusunun Alman halkı değil, yöneticileri olduğu teziyle, Avrupa’nın yeniden inşası için başlatılan mali destek programına (gayri resmi adıyla Marshall Planı) Almanya da dahil edildi. Böylece Almanya, 19481951 arasında İngiltere ve Fransa’dan sonra, bu plandan en fazla yararlanan üçüncü ülke oldu. 20. yüzyıl tarihi devlet borçları sorununun derinleşmesinin aynı zamanda büyük iktisadi ve siyasal dönüşümlere yol açtığını gösteriyor. 2001’de Arjantin’in temerrüde düşmesi ve onu izleyen gelişmeler, Latin Amerika’da Washington Uzlaşması olarak adlandırılan neoliberal politikaların reddine dayanan sol hareketlerin art arda iktidara gelmesine yönelik katalizör işlevi görmüştü. Başka bir açıdan, 1998’de Rusya’nın temerrüde düşmesini Putin’in başkan seçilmesi izlemişti. Yunanistan’da yaşanan borç krizi bu tür kırılma ve yeni istikametlere yüzünü çevirme anlarından biri aslında. AB oligarşisi 2008 krizinin sonuçlarını küçümseyerek Yunanistan’da patlak veren krizi basit bir bütçe açığı ve ödemeler dengesi sorunu olarak ele alarak ve milli geliri dörtte bir azalmış bir ülkede milli geliri daha fazla daraltan politikalar da ısrar ederek aslında mali sermaye rejiminin aklının çok kısa, hafızasının ise olmadığını gösteriyor. Dün Çipras hükümeti, içinde gelecek hafta devreye girebilecek emeklilik ve vergi reformunun da olduğu, 47 sayfalık detaylı bir reform programı sunarken karşılığında Avrupa İstikrar Mekanizması’ndan üç yıl vadeli yatırım kredisi talep etti. Çipras, AB parlamentosunda yaptığı 18 dakikalık konuşmada, “yükü kaldırabileceklerin sırtına” yüklenmesi gereğini vurgularken 5 yıl boyunca Yunanistan’da gelirin yüzde 56’sını elde eden yüzde 10’un konumunun uygulanan politikalarla korunduğunu vurguladı. Her şeyden yabancıları sorumlu tutmadıklarını hatırlattı. Şimdi gözler hafta sonu toplanacak olağanüstü AB zirvesinde. Artık iş bir ekonomi sorunu olmayı çoktan aştı. Zirvede Avrupa’nın geleceği konusunda siyasal bir karar alınacak. Umarız asıl AB egemenleri akıllarını başlarına toplarlar. Y Türk tekneleri akın akın Yunan adalarına giderken Tahran’dan yapılan seferle 152 İranlı turist de Bodrum’a geldi. (Fotoğraf: DHA) Yunanistan’da ramazan bereketi odrum bu yaz sakin… Gündüz sokaklar ıssız, gece restoranlar durgun… Esnaf ağlamaklı… Turizmciler geçen sezona göre en az yüzde 25 kayıp olduğunu söylüyor. Önce Rusya krizi, sonra Suriye savaşı, üstüne bir de ramazan… Yabancıyerli turistin ayağı kesildi. B Sezonun yarısı böyle harcandı. Yunanistan’daki kriz ise bambaşka bir sonuç yarattı. Mavi yolculuk tekneleri akın akın Yunan adalarına gitmeye başladı. Zor durumda olan komşuya desteğe mi? Krizde nasıl olsa fiyatlar düşer diye mi? Yok canım; ramazanda rahat kadeh kaldırabilmek için… İran’da ramazan baskısından bunalan İranlı kadınlar Bodrum’a kaçarken Türk sahillerinde elde kadehle görünmek istemeyen çoğu varlıklı işadamı, çareyi Yunan adalarına seyahatte buldu. Yoksullaşan Yunanlıların rezervasyon iptallerinin boşluğuna, zenginleşen Türkler yerleşti. Alan memnun, satan memnun… Tek sorun; adaların, fiilen Türk toprağına dönüşmüş olması... Türkün Türkü adada bulması… Ama herkes aynı amaçla gittiğinden bu da sorun olmuyor. Tekneden tekneye kadeh kaldırılıyor. Türk sahillerine dönüş için bayram bekleniyor. Bingöl’ün düğününde protokol sıkıntısı Ağustos’ta İstanbul’da görkemli bir düğün var. Yavuz Bingöl ile Öykü Gürman evlenecekler. Suada’daki düğün için hazırlıklar tamam gibi… Bingöl’ün şahitliğini Cumhurbaşkanı Erdoğan yapacak. Erdoğan’ın Bingöl’e sempatisi malum… 4 Sıkıntı, Bingöl’ün “eski mahallesi”… Onların çoğuna düğün davetiyesi gitmedi; onlar da zaten Bingöl’le köprüleri atmış durumda… Bir de Bingöl’ün mecburen davet ettiği, ama Erdoğan’ın hiç hazzetmediği bir kesim var ki, onlar da düğüne gidip gitmemekte kararsız. Kumarhane benzetmesi Raportörler dershanelerin kapatılmasını savunarak kumarhaneleri örnek gösterdi nayasa Mahkemesi, milyonlarca öğrenci ve binlerce öğretmeni doğrudan ilgilendiren, hükümet ile cemaat arasında savaşa neden olan dershanelerin kapatılmasını öngören yasanın iptal istemini görüşeceği toplantıyı pazartesi gününe erteledi. Yüksek Mahkeme, dün Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile sektör temsilcileriALİCAN ULUDAĞ ni özel duruşmada dinledi. Bu arada üyelere dağılan raportörün raporunun ayrıntısı ortaya çıktı. AYM raportörü, iptal isteminin reddedilmesini istedi. Raportör, dershanelerin kapatılmasını savunmak için kumarhanelerin kapatılmasını örnek göstererek, “Onlar da özel teşebbüstü ancak yine de kapatıldı” dedi. Çünkü Suada’nın dar mekanındaki tatsız karşılaşmalar ortamı bozabilir. O zaman da damada, “Değmen benim gamlı yaslı gönlüme” türküsü söylemek düşer… Cumhurbaşkanlığı protokol görevlileri, şimdi bu tatsız karşılaşmaları önlemekle uğraşıyor olmalı… Yavuz Bingöl A Anayasa Mahkemesi, CHP’nin 1.3.2014 tarihli ve 6528 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un bazı maddelerinin iptal istemini bugünkü gündeminde görüşmeyi planlıyordu. Ancak AYM Üyesi Engin Yıldırım’ın annesi dün hayatını kaybetti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Zühtü Arslan, toplantıyı pazartesi günü saat 09:30’a erteledi. Diğer yandan Mahkeme Başkanı Zühtü Arslan’ın daveti üzerine dün davanın tarafları mahkemede görüşlerini açıkladı. Özel oturumda Milli Eğitim Bakanlığı çıkarma yaptı. Bakan Nabi Avcı, müsteşarı Yusuf Tekin ve genel müdürleri dahil olmak üzere 12 kişi ile savunma yaptı. Sektör temsilcileri olarak ise duruşmaya Özdebir, Güvender, Pak Eğitim İşçileri Sen dikası ile MEB Müfettişleri ve Merkez Örgütü Derneği yetkilileri katıldı. Alınan bilgiye göre Bakan Nabi Avcı, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemeyi savundu. Avcı, “Dershaneleri çok sevdiğimiz için dönüştürüyoruz” dedi. Yaklaşık 2 saat kağıt üzerinden dershanelerin kapatılması düzenlemesiyle ilgili sunum yapan Bakan Avcı’ya Mahkeme Başkanı Zühtü Arslan, “1 milyon 50 bin lise mezunu öğrenci var. Dershaneler kapatılırsa bu öğrenciler üniversiteye nasıl hazırlanacak” diye sordu. Avcı, “Bunu halk eğitim merkezlerine yapacağız” yanıtını verdi. Pak Eğitim İş Sendikası avukatı Mehmet Kasap, bunun üzerine “Bunun için 200 bin derslik ihtiyacı var. Bunu hangi personel ve alt yapı ile yapacaksı Bakan soruya sinirlendi nız” sorusunu yöneltti. Bu soruya sinirlenen Avcı, “Bu soruya cevap vermek istemiyorum” diyerek topu bürokratlarına attı. Bir sendika temsilcisinin “Örneğin benim algılama yeteneği az olan çocuğum var. Dershaneler kapatılırsa nereden ders aldıracağım” sorusuna yanıt veren MEB Müsteşarı Yusuf Tekin’nin, “Bu konuda veliler, dışarıdan bir tane ders aldırabilir. Ancak birden fazla ders veren yer olursa buna izin vermeyiz” demesi dikkat çekti. l ANKARA umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Twitter hesabından hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun görevden ihraç ettiği eski Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkındaki davaya devam edildi. Duruşmaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel, Zekeriya Öz’ün avukatı İsmail Yanar mazeret dilekçelerini vererek duruşmaya katılmadı. Mahkeme heyeti, Öz’ün savunmasının alınması için İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan talimat cevabının beklenmesini kararlaştırdı. l DHA Öz, Erdoğan’a hakaretten savunma yapacak HÜSEYİN SAğ: Sessiz telefonlar alıyordum stanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) CHP’li meclis üyesi Hüseyin Sağ iki gün önce uğradığı saldırının ardından tedavi altına alındığı Acıbadem Hastanesi’nden dün taburcu oldu. Burun ameliyatı olan Sağ hastane çıkışında, “Sessiz telefonlar alıyordum. Eşim evin oralarda gezen bir arabadan şüphelenmişti” dedi. CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ve İBB’nin CHP’li Meclis üyeleri Kadıköy’deki hastaneye gelerek saldırıya uğrayan Sağ’ı ziyaret etti. Ziyaretin ardından Sağ taburcu oldu. Hastane çı C CHP İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın CHP olarak olayın peşinde olduklarını belirtirken Sağ’ın dövülmesi olayına karışan 3 kişiden 2’sinin gözaltına alındığı belirtildi. Sağ, Rıza Sarraf’ın Kanlıca’daki yalısına kaçak kat hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Olayın Bağdat Caddesi’nde bulunan Irmak Okulları önünde gerçekleştiği belirtildi.” Kadıköy Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, Hüseyin Sağ’ın dövülmesiyle ilgili olaya karışan 3 zanlıdan 2’sini yakalayarak gözaltına aldı. Şüpheliler, ifadelerinde, olayın “trafik kavgası” olduğunu öne sürerken, Sağ ise zanlıların İskenderun’dan bu iş için getirildiğini iddia etti. l İSTANBUL/Cumhuriyet İ kışı gazetecilere açıklama yapan Karayalçın, “Hüseyin Sağ, bulunduğu her ortamda ranta karşı mücadele eden tam bir imar savaşçısıdır. Olayın imar planlarıyla ilgili olduğunu düşünüyoruz. CHP olarak biriz ve olayın peşindeyiz” dedi. Gazetecilerin saldırıyla ilgili Ataşehir Belediyesi ve Rıza Sarraf’ın ilgisi olabileceği iddialarına da Karayalçın, “Ataşehir Belediyesi ile olayın bir alakası yok, Rıza Sarraf ve çok sayıda insan olabilir” yanıtını verdi. Sağ ise, “Birçok kişi ve plan değişikliğini karşıma aldım. Son zamanlarda, Rıza Sarraf ile uğraşıyordum. Sessiz tele Bu için getirildiler Sağ’ın 3 kişinin saldırısına uğraması olayının güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. 3 kişinin saldırı sonrası kaçtıkları görülüyor. fonlar alıyordum. Eşim evin oralarda gezen bir arabadan şüphelenmişti. Ben, kent rantlarına karşı savaşıyorum” dedi. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear