25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 25 Mart 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ALTIN TASARIM: EBRU ADALI 8 milyon yurttaş aç Genel Sağlık Sigortası verileri AKP’nin yarattığı yoksulluğu ortaya koydu alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 1 Ocak 2012’de uygulamaya geçirilen Genel Sağlık Sigortası hakkında bilgi verdi. Sonuçlar dört kişilik ailenin açlık sınırının 1308 lira, yoksulluk sınırının da 4 bin 259 lira olduğu Türkiye’de yaşanan yoksulluğu ortaya koydu. GSS’ye göre, memur, işçi ve emeklililer sağlıktan otomatik olarak yararlanıyor. Yine 18 yaşından küçük olanlar da ebeveynleri üzerinden sağlık hak ekonomi 9 7.5 milyon yurttaşın aylık geliri 400 liranın altında. Aylık geliri 400 lira ile 950 lira arasında olan 870 bin kişi de 48 lira prim ödeyerek sağlıktan yararlanabiliyor. 8 milyon 370 bin kişinin aylık geliri açlık sınırının altında. Ç kından yararlanabiliyor. Ancak memur, işçi ya da emekli statüsünde bulunmayanların sağlık hakkınMUSTAFA dan yararlanabilmek için gelir testi ÇAKIR yaptırma zorunluluğu bulunuyor. Teste göre, aylık kazançlar asgari ücrete oranlanıyor ve sağlık hakkından yararlabilmek için ödenmesi zorunlu olan prim miktarı belirleniyor. Gelir testi sonucuna göre, aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinden yani 400 liranın altında olanların sağlık harcamalarını devlet üstleniyor. Aylık geliri 400950 lira arasında 870 bin yurttaş var. Aylık geliri 950 ile 1800 lira arasında olanlar 144 lira prim ödemek zorunda. 2 milyon 700 bin kişi de aylık 144 lira prim ödemek durumunda. Aylık 1800 lira üzerinde gelir beyan eden 46 bin kişi var. Bu kişiler 280 lira ödeyerek sağlıktan yararlanabiliyor. 5 milyon kişi test yaptırmadı Memur, işçi ya da emekli statüsünde olmayan yani çalışmayan kişilerin bu ayın sonuna kadar gelir testi yaptırmaları gerekiyordu. Ancak milyonlarca kişi gelir testi yaptırmadığı için bu süre 6 ay daha uzatıldı. Testi yaptırması gereken 5 milyon 400 bin kişiden sadece 200 bini bu testi yaptırdı. Gelir testi yaptırmayanların her ay 300 lira prim borcu birikiyor. Test yaptırmayanlar hastaneye gittiklerinde sağlık hakkından yararlanamıyor. Gelir testi kaymakamlıklarda yaptırılabiliyor. Fed’in Faiz Politikası: Kim İçin? ittikçe anlamını yitiren bir soru: “Fed faiz artırımına ne zaman başlayacak?” ve devamı “Fed’in olası faiz artırımı Türkiye ve benzeri ekonomileri nasıl etkiler?” Sorular bir de “Fed sabırlı olma ifadesini tutanaklardan çıkardı”; “Fed temkinli” vb. türü ezoterik sözcük oyunlarıyla daha da mistik bir hale sokulunca, konu artık iktisat biliminin sınırlarını zorlayarak giderek görsel bir oyuna dönüşüyor. Diğer yandan meşhur medyatik yorumuyla, “piyasalar zaten durumu fiyatladı” diye bir de ekleme yaparsanız iktisat gündemini tam bir işgal altında tutuyorsunuz demektir. Oysa soruyu bir de şu açıdan değerlendirelim: Amerikan ekonomisinde şu anda en önemli sorun gerçekten de Fed’in olası faiz artırımı kararı mıdır? Bu soruya “evet” diye yanıt verilirse Amerikan reel ekonomisinde, özellikle işgücü piyasalarındaki son çeyrek yüzyıla damgasını vuran gelişmeleri göz ardı etmiş oluruz. Nitekim, Amerikan ekonomisinde 1979’dan bu yana en önemli sorunun ücret düzeyinin durgunluğu olduğu artık çok bilinen bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Amerikan işgücü piyasalarında reel ücretler 1979’dan bu yana gerileyişini sürdürüyor. Veriler son on yılda ise ücretlerdeki gerilemenin sadece üretimde çalışan kol emekçilerini değil, eğitimli/kalifiye işgücünü de kapsar nitelikte olduğunu belgeliyor. Merkezi Washington’da bulunan ve emek yanlısı çalışmalarıyla tanınan Economic Policy Institute (EPI) verileri, söz konusu dönemde emeğin üretkenliği ortalama yüzde 64 artış göstermiş iken, saatlik ortalama reel ücretlerin yüzde 15 gerilediğini, asgari ücretin ise 1968 düzeyinin yüzde 25 altında olduğunu vurguluyor. Aşağıda IPE verilerinden derlenen 2007 sonrasına ilişkin ücret verileri bu sürecin 2009 krizi boyunca da derinleşerek sürmekte olduğunu belgeliyor. Görüleceği üzere Amerikan özel sektör saatlik ücretlerinin yıllık artış hızı 2010 sonrası “toparlanması” altında ortalama sadece yüzde 2’lik bir artış sergileyebilmekte. Oysa, Fed’in yüzde 2 enflasyon hedefi ve ortalama yüzde 1.5’lik üretkenlik artışı ile birlikte değerlendirildiğinde, milli gelir içinde ücret payının korunabilmesi için asgari yüzde 3.5 düzeyinde bir artış hedeflenmesi gereği ortaya çıkıyor. Yani, yüzde 3.5 altındaki ücret artışları Amerikan emekçisinin milli gelirden aldığı payın her geçen yıl giderek daha da gerilemekte olduğu sonucunu doğurmakta. G Turizmde umutlar kırılıyor Rusya’da 18 21 Mart tarihlerinde 22’ncisi düzenlenen ‘MITT Moskova 2015 Seyahat ve Turizm Fuarı’, turizmcilerin beklentilerini karşılamadı. Bu yıl Rus turist sayısında yüzde 25 düşüş bekleyen sektör temsilcileri, Rus hükümetinin asker ve polislerine AB ve NATO üyesi ülkelere tatile gitmemeleri uyarısı nedeniyle sıkıntının daha da artmasından endişe ediyor. Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık, fuarın hareketli geçtiğini ancak beklenen seviyenin altında olduğunu kaydetti. Bu vergi hedef şaşırtır Tanrıverdi, sektörde yüzde 30’un üzerinde olan vergilerin çağdışı kaldığını vurgulayarak “Bu vergilerle 2023 hedefleri riske girer” dedi. stanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, hayali ihracat operasyonunda yakalananların tekstilci olarak anılmasına da tepki gösterirken, suçluların adalet önünde yargılanmasını istedi. Bir malda yüzde 7080 vergi olduğuna işaret eden Tanrıverdi “KDV ile birlikte bu yüzde 110120 civarında bir vergi yapıyor. Bunu yaptığınız zaman siz birilerinin bunu yapmasını teşvik ediyorsunuz” dedi. 18. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin tanıtım toplan Avrasya Ekonomi Zirvesi 7 Nisan’da başlayacak kanlar, din adamları ve devlet adamlarının katılacağını belirtti. Suver, “Türkiye ile Azerbaycan arasında gerçekleşen TANAP projesine büyük önem veriyoruz. TANAP projesine yalnız bir ekonomi ve enerji projesi olarak bakmıyor, bundan dolayı da zirvemizde enerji oturumunda konuyu tartışmaya açıyoruz. Zirvede ekonominin, enerjinin, bilişim teknolojisinin yanı sıra din adı kullanılarak yapılan terörizmi gündeme getireceğiz” dedi. İHKİB desteği ile düzenlenecek zirveye Güney Kore’den İspanya’ya yüzlerce temsilci katılacak. İ Dolarda düşüş kısa sürdü Dolar/TL ABD Merkez Bankası’nın (Fed) beklenenden daha yavaş bir faiz artırım süreci izleyeceğine dair iyimserlik ve Avro/dolar paritesindeki sert yükselişin etkisiyle 2.55’in altını görmesinin ardından tekrar yükselişe geçti. Doların yükselişinde ABD enflasyon verileri etkili olurken, içerideki siyasi polemiklerin etkisiyle TL günün en fazla değer yitiren para birimi oldu. ABD’de TÜFE çekirdek TÜFE yüzde 0.2 artarak 0.1 olan beklentileri aştı. Dolar 2.5680’e kadar yükseldi. Borsa İstanbul ise yüzde 2 düştü. Avro/dolar 1.0945’e geriledi. tısında konuşan Tanrıverdi, gümrük duvarları ne kadar yüksek olursa, kaçakçılığın önünün o kadar çok açılacağını söyleyerek, “Yüzde 30’un üzerinde olan vergiler çağ dışı kaldı. Antidamping vergilerinin kalkması gerek. İhracatçılar hammaddeye çok daha rahat ulaşabilse, ihracatta yüzde 20’nin üzerinde bir ekstra artış olabilir. Bunu gerçekleştiremezsek 2023 hedefleri riske girer. Hükümet tarafından yapılan çalışmaların altının doldurulması gerekir” dedi. Marmara Grubu Vakfı (MGV) Başkanı Akkan Suver ise toplantıda “Entelektüel Kapitalizm ve Bağlantı Ekonomisi” ana başlığı altında gerçekleştirilecek zirve hakkında bilgi verdi. Suver, zirvenin Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da olduğu kadar Avrupa’da ve Uzakdoğu’da da kabul gören bir etkinlik haline geldiğini söyledi. Suver, Zirveye 40 ülkeden cumhurbaşkanı, başbakan, başbakan yardımcıları, ba Konutu kredili satışlar uçurdu Angela Merkel Alexis Tsipras Borçta uzlaşma olmadı Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras önceki gün görüşmelerinin ardından kamuoyuna karşılıklı güven ve Avrupa içinde ortak bir gelecek için çalışma mesajı verdiler. Ancak iki ülke lideri borçların azaltılmasında uzlaşıya varamadı. Çipras, Almanya ziyaretinin amacının nakit sıkıntısını gidermek değil, Avro bölgesi düzleminde ilerleme sağlanması için ortak bir zemin bulunması olduğunu belirtti. Merkel, Yunanistan’ın büyümeyi tekrar sağlamasınıve yüksek işsizliğin üstesinden gelmesini istediklerini belirtti. l Ekonomi Servisi Kaynak: Economic Policy Institute ve Bureau of Labor Statistics Current Employment Statistics. Digitürk pazarlığı ilerledi Katar’ın Al Jazeera televizyonunun Türkiye’de Digitürk’ü almak için aylardır yürüttüğü pazarlıklarda ilerleme kaydedildiği belirtildi. Pazarlıkları bilen 3 kaynak Reuters’e konuştu. Biri, Al Jazeera ile bağlantılı BeIN Medya Grubu’nun Digitürk ile pazarlıklarının ileri düzeye geldiğini, gelecek birkaç hafta içinde nihai anlaşmanın sağlanabileceğini söyledi. Bir diğer kaynak BeIN’in Digitürk’ün tamamını satın alma pazarlığı yaptığını aktardı. BeIN’in başkanı ve CEO’su, hem Katar Yatırım Otoritesi’nin hem de Fransız futbol kulübü Paris Sain Germain’in başkanı Nasır el Khelaifi. 20162017 sezonunun sonuna kadar elinde bulunduran Digitürk’ün yüzde 53’ü Çukurova Holding’e, yüzde 47’si ABD’den Providence Equity Partners’e ait. Ama Çukurova’nın hisselerine 2013’te TMSF el koymuştu. TÜİK’e göre, konut satışları şubatta yüzde 15, ipotekli satış yani konut kredili satışlar yüzde 53.6 arttı. Gençliği Bozuk Para Gibi Harcıyoruz nşa edilmek istenilen Yeni Türkiye’yi bir de şu gerçekler ışığında görelim: Felaket bir eğitim sistemimiz var. Son olarak üniversite girişte ilk aşama olarak uygulanan YGS sonuçları tabloyu artık kimsenin karşı çıkamayacağı kadar açık ve net ortaya koydu. 1 milyon 987 bin öğrencinin ter döktüğü sınavda her biri 40’ar soru içeren alanlarda matematikte ortalama 5.4, fende 4.5, Türkçede ise 15.9 sorunun yanıtı verilebildi. Türkiye eğitimi erken terk etmede açık ara Avrupa birincisi. TİSK önceki gün Avrupa Komisyonu’nun “Avrupa’da Eğitimi Erken Terk Durumu” başlıklı raporundan derlediği verileri kamuoyu ile paylaştı. Rapora göre Türkiye’de kız öğrencilerin yüzde 39.9’u, erkeklerin ise yüzde 35’i eğitimi erken terk ediyor. İkinci İspanya’da bile bu oran yüzde 20, AB ortalaması ise yüzde 10.2. Aslında bu hiç de yeni değil. Kıskaçtaki İsyan ve İnsan adlı kitabımda 2 yıl önceki verilerden hareketle “Ülke genelinde eğitim süresi sadece 6.11 yıl. Ağrı, Şanlıurfa ve Muş’ta ise bu süre 5 yılın bile altında... En gelişmiş illere baktığımızda bile Ankara’da bunun 8.5 İ yıl, Eskişehir’de 8.13 yıl ve İzmir’de 7.19 yıl olduğunu görüyoruz. Ülke genelinde her 100 kişiden sadece 10’unun yükseköğretim derecesine sahip olduğu bir ülke. Eğitimin kalitesini uluslararası sıralamadaki yerini falan düşündüğünüzde durumun vahameti daha bir ortada. Dünyanın bir okul, tüm ülkelerin birer öğrenci olduğunu düşünün. Bu verileriyle Türkiye ortaokuldan terk konumunda...” diye yazmıştım. Hemen hemen hiçbir şey değişmedi. Belli ki okul binası inşa etmek, akıllı tahtalarla, tabletlerle donatmak tek başına yeterli değil. Bu ülke çocuklarını eğitemiyor, çağın gereklerine göre bilgi ve beceri ile donatamıyor. Sonuç? Genç işsizlik son 4 yılın zirvesinde. TÜİK’in geçen hafta açıkladığı verilere göre 1524 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı yüzde 20.2. Yani yaklaşık 13 milyon gencin 2.6 milyonu işsiz. Bunlar da resmi rakamlar, ötesini siz düşünün. Boşta geçen, kimi iş aramayı bile bırakmış, umutsuz, hedefsiz bir gençlik... Sonuç? Cezaevleri dolup taşıyor. Adalet Bakanlığı’nın son verilerine göre cezaevleri, 163 bin 129 kişilik kapasitelerini yeniden aşmış durumda. 18 kişilik koğuşlarda 25 kişi kalıyor. Sonuç? Toplumda ve özellikle lise çağındaki gençler arasında, sigara, alkol, sentetik uyuşturucu ve sanal bağımlılık son yıllarda katlanarak artıyor; madde kullanım yaşı 10’a kadar düşmüş durumda.... Kıssadan hisse: Genç nüfusu ile övünen Türkiye yeni neslini bozuk para gibi harcıyor. Ve ne yazık ki Yeni Türkiye’nin bu tablosu, 2023 yılında dünyanın en büyük 10. ekonomisi olma hedefi ile hiç örtüşmüyor. 3 çocuk doğurun söylemi ya da Türkiye ekonomisinin belkemiğini üretim yerine inşaat sektörü ve rant odaklı kentsel dönüşüme dayayarak “düz işçi” yetiştirme ile hiç olmuyor. Küresel rekabetin çarklarını artık sadece yenilikçilik ve yüksek kat ma değerli üretim döndürüyor. Bunu başarmanın yolu ise öncelikle doğru ve nitelikli eğitimden geçiyor. Dünya Fikri Mülkiyet Ofisi WIPO tarafından önceki gün yayımlanan rapora göre, 2014 yılındaki patent başvurularının yüzde 60’tan fazlası ABD, Japonya ve Çin’den geldi. 2014 yılında 215.000 patent başvurusu yapıldı. Bir önceki yıla göre yüzde 4.5’lik bir artış yaşanırken oluşan artışın yüzde 87’si ABD ve Çin’den geldi. ABD, 61 bin 492 patent başvurusuyla dünyada en fazla patent başvurusu yapılan ülkesi oldu. Peki, Türkiye ne yaptı? Türkiye’nin 2013’teki 805 olan patent başvuru sayısı, 2014’te 802’ye geriledi. The Economist dergisi son sayısının kapağını Çin’e ayırdı. Made in China başlığı ile verdiği dosya haberinde Çin ekonomisinin “daha yeni, daha güçlü ve daha gelişmiş” olarak tanımlayarak Çin’in yüksek teknoloji üretimine de odaklanarak düşük ücret politikasını yavaş yavaş değiştirdiğini ve ucuz işgücü gerektiren düz işleri Vietnam, Endonezya gibi ülkelere kaydırdığını yazıyor. Bu Çin’in patent liderliği ile de örtüşüyor gördügünüz gibi. İşin en vahimi ise bu can alıcı konunun, her zaman olduğu gibi “sıcak siyaset” içinde eriyip gitmesi... Bu koşullar altında Amerika’da ortalama hane halkı gelirleri 2009 düzeyinin hâlâ yüzde 3 altında seyretmekte. Oysa, Fed’in “miktar kolaylaştırması” (Quantitative Easing) diye adlandırılan para basma operasyonları sonucunda dünya finans piyasaları bol ve ucuz sıcak likiditeye boğulmuş, faizler eksiye dönüşmüş, üstelik işsizlik oranı da yüzde 5.5 düzeyine değin gerilemiş idi. Tekrardan soralım: Fed sizce faizleri artırmaya ne zaman başlayacak? Sabırlı mı olacak? Temkinli mi? Halkevleri Soma’yı bir kez daha hatırlattı Halkevleri üyeleri Enerji Bakanlığı önünde AKP’yi protesto etti. Bakanlık önüne gelen Halkevleri üyeler, “Hırsız, katil AKP” sloganları attı. “Yürü üstüne üstüne Kaçak sarayın faturasını ödetmek isteyenlerin” yazılı önlükler giyen grup, elektrik faturaları da taşıdı. Soma’da 301, Ermenek’te 18 madencinin yaşamını yitirdiğine dikkat çeken grup, 12 Nisan’da Kolej Meydanı’nda büyük bir miting gerçekleştirileceğini de bildirdi. Açıklamanın ardından grup yanında getirdiği kömürü “301 işçinin anısına” diyerek Bakanlığın kapısına döktü. Ayrıca zemine de kömürle “Soma’yı unutmadık” diye yazdı. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear