23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 4 Kasım 2015 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ECE KURTULUŞ 12 urları em M et l v e D ü AKP ünl iştiriyor Yasası’nı değ Abi, bu halkla demokrasi olmaaaaazzz… aşlık bir Facebook sohbetinden. Aşağıdaki Platon alıntısı da birisi tarafından Facebook’a konmuş: “Demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.” Bu da Facebook’ta adının önüne devlet tabelası takmış birinin dostlarıyla sohbetinden: “...herkes kabullenmiş koyunluğu hayırlı olsun iyi yemlenmeler afiyet olsun sizlere bu farklılık yakışır.” Bu ise seçim gününün gece yarısı, sonuçlar belli olduktan hemen sonra bana yollanmış bir okur mailinden: “O çok övdüğünüz demokrasinin, koyunların kendilerini mezbahaya götürecek çobanı seçme özgürlüğü olduğunu hiç düşündünüz mü?” Facebook, Twitter gibi alanlarda, gazetelerde köşe yazılarının altına yazılmış okur yorumlarında yukarıdakilere benzer yüzlerce (Abartmıyorum: Yüzlerce) örnek bulup aktarabilirim. Kuşkusuz bunu bizzat kendiniz de yapabilirsiniz... Bugün 4 Kasım 2015 ve Türkiye’de, belli kesimlerde bir siyasal rejim olarak demokrasiye derin bir güvensizlik, hatta “demokrasinin reddi”ni savunan görüşler kol gezmekte. Bu güvensizliğin ya da açıkça demokrasi reddinin Platon’u tanık göstermesi şaşırtıcı değil. Mülk sahibi ve erkek yurttaşlarla sınırlı eski Yunan demokrasisinde Platon o sınırlı demokrasiyi bile değil, “seçkinler yönetimi”ni savunur. Seçkinler, yani eğitimli, beğenileri incelmiş, kültürlü ve varsıl yurttaşlar... Demokrasiyi, çoğunluğun siyasal temsilcilerinin istediğini yapması, hiçbir ilkeye ve kurala bağlı olmaksızın ülkeyi yönetmeye kalkması olarak kavrayan parti iktidarlarının bir biçimde son bulmasından sonra (ki bu ülkemizde genellikle o rejimleri mumla aratacak askeri darbelerle olur) böylesi seçkinci yönetim anlayış ve arayışları kabarır. 27 Mayıs darbesinin hemen ardından darbe yönetimi tarafından atanan “Kurucu Meclis”te “elitizmden de öte” denebilecek bir eğilimin yandaşları ciddi ciddi bir yasa önerisi verdiler: İlkokul mezunu olmayanlar oy kullanamasın. İlkokul mezunlarının oyları bir, ortaokul mezunlarının iki, lise üç, üniversite mezunlarınınki dört sayılsın... Bereket kendini seçkin, halkı koyun sayan bu sefil zihniyet daha fazla yandaş bulmadı, yasa önerisi görüşülmedi bile. Kurucu Meclis raflarında unutuldu gitti. Yenilgi dönemlerinde de bu seçkinci arayışlar kabarır ve anlayışlar azgınlaşır. Benzer günler yaşıyoruz. AKP’nin halkın oylarıyla 317 milletvekili kazanmasından, muhalefeti silip süpürmüşlüğünden duyulan düş kırıklığı ve yaşanan umutsuzluk, demokrasinin eksiğini gediğini sorgulamaya değil, demokrasinin bizzat kendisini sorgulamaya, sonuçtan onu sorumlu tutmaya kadar tırmanabiliyor. 20002001 ekonomik krizlerine yol açan içi boşaltılmış bankalar, yağmalanmış kamu bankaları gerçeği hatırlansın. O ağır ihanetin bence cezasız kalmayı başarmış suçluları iyi eğitim görmüş, birkaç dili şakır şakır konuşan, toplumda saygın kişi muamelesi gören, havaalanlarında VIP kapısını kullanma hakkı tanınan, yani toplumun seçkin sayılanları arasında yer alan alçaklardı. Demokrasinin sakıncaları ancak daha fazla, daha derin, daha katılımcı demokrasi ile aşılabilir. “Demokrasi dersleri” kitabının ilk sayfasında böyle yazıyor... B AKP, AYM’den dönen Devlet Memurları Yasası’na yeniden el atıyor KP yeniden tek başına iktidara gelmesinin ardından ilk iş olarak kamuoyunda 657 olarak bilinen Devlet Memurları Yasası’nı değiştirecek. DaMUSTAFA ÇAKIR ha önce yaptığı değişiklikler Anayasa Mahkemesi’nden dönen AKP, bu kez yasayı sil baştan değiştirmeyi planlıyor. Değişiklikler gerçekleşirse “işçimemur” ayrımı ile birlikte memurun iş güvencesi de ortadan kalkacak. Memurların görevden alınması, görev yerlerinin değiştirilmesi kolaylaşacak. Görevden alınan memur açtığı davayı kazansa bile yeniden eski görevine dönemeyecek. AKP değişikliği yaparsa, muhalif memurları görevden rahatlıkla alabilecek. İşçi, memur ayrımını kaldırmak istevetlerimiz, bütün bu yerlerin hepsinde yen AKP, emekçileri “çalışanlar” adı al eski görevine değil başka bir kadroya bunlar var. Buralardan çok ciddi iletiatanmasını öngörüyordu. Ayrıca mahtında tek bir kadroda toplamak istiyor. şim sağlamaya devam ediyorlar. keme kararı da 1 ay içerisinde değil 2 Bu hedef daha önce birçok kez CumBakanlıkların içerisinde, hemen heyıl içerisinde uygulanacaktı. Mahkeme hurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tamen hepsinde var. Bunları A’dan Z’ye kararını uygulamayan yöneticiler hak rafından da dile getirildi. Ancak sendikında ise hiçbir cezai işlem ya da soruş temizlemek mümkün değil. Her şeyden kaların büyük bir bölümü bu değişikönce bir defa 657 değiştirilmediği süreturma yapılmayacaktı. liğe karşı çıkıyor. Ayrıca memur tanıce bu iş çözülmez. 657, yani Memurun mı anayasada da yer aldığı için anayaİşareti Erdoğan verdi Muhakemat Kanunu değiştiği andan itisa değişikliği gerektiriyor. Bu nedenle baren burada farklı bir sistem oturtulaCHP’nin başvurusu üzerine Anayasa şimdiye kadar bu yönde bir düzenleme bilir” dedi. Mahkemesi bu değişiklikleri anayasayapılamadı. Ancak AKP memurlarla ilya aykırı bularak iptal etti. Ancak AKP, gili anayasa değişikliği gerektirmeyen Başbakan: Değiştireceğiz yasal düzenlemeleri Meclis’ten geçirdi. Devlet Memurları Yasası’nı değiştirBaşbakan Ahmet Davutoğlu da yine 2014 yılında torba yasa ile daire başka mekten vazgeçmedi. Seçimin ardından seçimden bir gün önce 657 sayılı yasailk iş olarak da bu yasa değiştirilecek. nı, genel müdür gibi üst düzey görevlerde bulunan memurlar ile kolluk güç Bunun ilk işaretini de seçimden iki gün nın yeniden ele alınması gereken bir yasa olduğunu söyledi. İnsanların işe leri olan polis ve jandarmanın hakların önce Cumhurbaşkanı, bir gün önce de girdiği andan itibaren emekliliğine kaBaşbakan verdi. Cumhurbaşkanı Erdoda verilen görevden alma, yer değiştirme, unvan değişikliği kararlarına karşı ğan, “paralel yapının” devletin içerisine dar hem devletin teminatı altında olmayı hem de çalışmasa bile maaşını almak sızmış bir virüs gibi olduğunu belirtedava açsalar bile eski görevlerine dönistediğini ifade eden Davutoğlu, ama rek, “İstihbaratta da var, emniyet istih melerini engelleyen değişiklik yapıldı. bir işadamının çalışmadığını düşündübarat, milli istihbarat, öbür tarafta emDeğişiklik, görevden alınan memuğü elemanının yerine başka biriyle çalıniyet teşkilatı, öbür tarafta silahlı kuvrun açtığı davayı kazansa bile yeniden Memurun iş güvencesi kalkıyor A şabildiğini belirtti. Belli bir memurun ya da bürokrasinin belli birtakım hukuki teminatları altında olabileceğini ancak bu durumun performansları etkilememesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu, “Devlet de şunu diyebilmek durumunda, ‘Sen çalışmıyorsun ya da yanlış çalışıyorsun.’ Bir kişi ne suç işlerse işlesin ki öyle bir noktadaki, mesela 2 Kasım’da biz yeni hükümeti inşallah kurduğumuzda, ben şunu desem, ‘Başbakan olarak bir yıla aşkın gözlüyorum hepinizi, hesabı da ben veriyorum, siz vermiyorsunuz, yanlış iş olduğunda. O zaman ben şu bürokratları çok başarılı görüyorum, işlerine devam etsinler, şu bürokratları da başarısız görüyorum hani, bir müddet dinlenmeye alalım ya da farklı yerlerde görevlendirelim’ desem bütün o bürokratlar giderler Danıştay’a. Bu paralel yapının etkin olduğu dönemlerde herhangi bir memura görev değişikliği yapsanız Danıştay’dan anında karar aldırıp, geri geliyor.” “Bizim daha etkin daha ehil bir liyakate dayalı bir değerlendirme performans sistemini düşünmemiz lazım. 657’yi bu perspektiften de değerlendirebiliriz” diyen Davutoğlu, memurların en etkin şekilde değerlendirilmesini, onların bu süreçlerde kendi kabiliyetlerini, becerilerini ortaya koyacak şekilde esnek çalışmalarını tesis etmek gerektiğini söyledi. Davutoğlu’nun dile getirdiği “esnek çalışma” modeli de iş güvencesini ortadan kaldırdığı için sendikalar tarafından eleştiriliyor. l ANKARA Danıştay’dan geri geliyor O grafik gerçek oldu Bilişim’in 2000’lerin başından itibaren tuttuğu “Siyasi Şiddet Endeksi” verileri gerçek oldu. Verilere göre Türkiye’nin şiddetin arttığı dönemlerde AKP’ye verilen destek artıyor, iktidar güçleniyordu. Seçimlerin ardından güncellenen grafiğe Ankara katliamı da eklendi ve aynı sonuç çıktı. Geçen temmuz ayında gazetemizde S Bilişim’in tuttuğu Siyasi Şiddet Endeksi, şiddet arttığında AKP’nin oyunun yükseldiğini açıkça ortaya koydu. Manşet.at.com.tr’den Tarık Yılmaz’ın yazısında yer alan S Bilişim Danışmalık’ın araştırmasına yer vermiştik. Haberde Türkiye’de son zamanlarda artan şiddet sarmalı ele alınıyordu. 2000’li yılların başından itibaren tutulan Siyasi Şiddet Endeksi verilerinde çözüm süreci ile şiddet azaldığı, iktidardaki AKP’ye desteğin düştüğü görülüyordu. Güneş harekâtı, KCK tutuklamaları dalgası, MİT Öcalan Süreci gibi önemli olayların işaretlendiği grafiğe göre 2008’den bu yana şiddetin arttığı dönemlerde AKP’ye destek artıyordu. Verilere göre patlamanın ve katliamların ardından AKP’nin şiddetten beslendiği görülüyor. S Bilişim şirketi seçimlerin ardından grafiğine Ankara katliamını da ekleyerek verilerini güncelledi. Sonuç yine aynı AKP lehine çıktı ve geçmiş verilerde doğrulandı. Son 10 yıldır AKP’nin siyasi şiddeti iyi yönettiğini belirten S Bilişim Danışmalık yöneticisi Serdar Sement “Bunu matematik olarak ortaya koyabiliyoruz. Şiddet her yükseldiğinde iktidar kendi lehine modere ediyor” değerlendirmesini yaptı. l İSTANBUL\Cumhuriyet S AKPM Gözlemci Heyeti Başkanı Andreas Gross: Pusulayı ve mührü ayağına götürdüler İKLİM ÖNGEL Güvenlik kurumlarının bilgisi olmadan Ankara saldırısı olmaz DUYGU GÜVENÇ Kasım’ın ardından Türkiye genelinde en çok seçmen ve sandık sayılarının yükselmesi, bazı sandıklardaki seçmen sayısı ile AKP’ye çıkan oyların tutarsızlığı ve sandık görevlilerine uygulanan baskılar tartışıldı. Başkentte ise oy kullanma sırasında yasak olmasına karşın göz göre göre şaşkınlık veren bir uygulama gerçekleşti. Pursaklar’da Saray İmam Hatip Lisesi’nde zarf, oy pusulası ve mühür yasaya göre suç olmasına karşın sandığın bulunduğu odadan çıkarıldı, bahçeye kadar götürüldü ve bir vatandaşın arabasından hiç inmeden oy kullanması sağlandı. Olay üzerine düzenlenen tutanakta, “Hasta olduğunu söyleyen bir seçmene sandık kurulu üyelerince oy pusulası, zarf ve mühür okul dışına çıkartılarak seçmene arabasının içinde oy kullandırılmıştır, durum fotoğraf ile sabittir” ifadeleri kullanıldı ve gereğinin yapılması istendi. l ANKARA 1 Gross: Korku ortamı yaratıldı. Kasım seçimlerini gözlemlemek üzere Türkiye’ye gelen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) heyetinin başkanlığını yapan Andreas Gross, 100 kişinin hayatını kaybettiği Ankara katliamını, Türkiye’nin güvenlik güçlerinin bilmemesinin mümkün olmadığını söyledi. Gros, “Böylesine güçlü güvenlik kurumları olan bir ülkede, böylesine güçlü güvenlik servisi olan bir ülkede, birisinin bu kurumun bilgisi olmadan böyle bir saldırıyı yapabileceğini düşünüyor musunuz? Onların yaptığını söylemiyorum, yardım ettiler de demiyorum ama gerçekten bilip bilmediklerini merak ediyorum” dedi. Gross, “Devlet mi yaptı?” sorusu üzerine de “Bendeki eğilim belki de bu kadar ağır olacağını bilmiyorlardı ama bunun olmasını önlemedikleri, ellerinden geleni yapmadıkları için sorumlular” yanıtını verdi. 1 Ankara’da bulunan Gross, bir grup gazeteciyle yaptığı görüşmede şu değerlendirmelerde bulundu: n Gül ile görüştüm: (Seçim sonuçları) Türk insanlarının yarısı sonuçlardan memmun değil. Bölünmüş durumda ve ülke yeniden birleşmeli. 20032007 arasında çok daha birlikteydi. Benim AKP’deki en yakın arkadaşım çok daha birleştiriciydi. Evet Abdullah Gül ile de görüştüm. Ama yazıldığı gibi Gül’ün Erdoğan’dan rahatsız olduğunu söylemedim. Gül’ün endişeli olduğunu söyledim. n Sosyal mühendislik var: HDP bu süreçten en olumsuz etkileniydi, en büyük mağdurdu ve bu da amaçtı zaten. İkinci mağdur da CHP. Şiddetin ardından istedikleri gibi kampanya yürütemediler. MHP de mağdur çünkü sosyal mühendisliğin asıl hedefinde olandı, AKP biliyordu ki sadece MHP’den oy alabilirdi. Diğer oylar katılımın artmasıyla geldi. n IŞİD süreci kullandı: Bu süreç sade ce AKP tarafından inşa edilmedi ama aynı zamanda IŞİD ve diğerleri tarafından da çok akıllıca kendileri için kullanıldı. n Erdoğan henüz bedeli ödemedi: Asıl rol, haziran seçimlerinden sonuçlardan memmun olmayan bir tek insanındı (Erdoğan). O ortamı yarattı. Bu ortam için her şeyi yaptı ki insanlar daha çok korktuğunda, güvende hissetmeyince AKP’ye eğilim gösterir. Bu tarihten de bilinen bir gerçek, sadece Türkiye için geçerli değil. Bu insanları etkilemek için kullanılan yöntemdir ve o da büyük bedel ödedi ve ülkeyi böldü. Bugün insanlar birbirini düşman olarak görüyor. Bu da onun ödemek durumunda olacağı büyük bedel ve bunu henüz ödemedi. zararın etkisi daha çok zaman alacak. Son iki üç haftada artan korku vardı, güvenlik endişesi vardı. Sonunda Ankara’daki riskin Diyarbakır’dan daha az olmadığı görüldü. Herkes güvenliğe odaklanmıştı.” l ANKARA C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear