23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 DUNYA Cumhuriyet’i konuşuyor dishab@cumhuriyet.com.tr Cumartesi 28 Kasım 2015 Cehennemi bir döngü ünyanın önde gelen gazetecilik örgütlerinden Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) bu yılki basın özgürlüğü ödülünü Cumhuriyet’e vermişti. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire tutuklanma kararının açıklanmasından sonra Twitter hesabından “Cehennemi bir döngü. Ortak bir hareket organize edeceğiz” dedi. RSF Avrupa sorumlusu Johann Bihr de Cumhuriyet’e gönderdiği mesajda “Can ve Erdem’in tutuklanma haberi bizi mahvetti. Bunu Türkiye’de basın özgürlüğüne büyük bir darbe olarak görüyoruz. Maalesef bu bekleniyordu. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mayısta yaptığı açıklamalar bağımsız olmadığı bilinen yargıya direkt emir niteliğindeydi” dedi. Bihr “Bu, hükümetin basın özgürlüğünden ne kadar hoşlanmadığına; eleştiriye karşı paranoyakça tutumuna ve hukukun üstünlüğünün yerle bir edilmesine bir örnek daha teşkil ediyor. MİT TIR’ları ile ilgili haber kamu yararı içeriyor ve casuslukla hiçbir ilgisi yok. Can ve Erdem’e karşı getirilen suçlamalar son derece saçma. Daha en başından bunun politik bir dava olduğunu biliyorduk ve iki gazetecinin de hızla serbest bırakılması için elimizden geleni yapacağız” dedi. nilgun@cumhuriyet.com.tr w Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü tutuklama kararını sert dille eleştirdi D Onları tanıyoruz ve destekliyoruz Erdoğan’dan emir Hapiste olmalarını kabul edemeyiz n Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) Başkanı Jim Boumelha: Can Dündar ve Cumhuriyet için çalışan gazetecileri çok iyi tanıyoruz. Türk makamlarından Dündar ve Erdem Gül’ü derhal bırakmalarını ve suçlamaları düşürmelerini talep ediyoruz. ‘Onu çay ve fındık toplayarak büyüttüm’ rdem Gül’ün ak saçlı annesinin gözyaşları arasında söylediği bu sözler hep kulaklarımda: “Onu çay ve fındık toplayarak büyüttüm!” Aah… Ah… Ne denir başka? Hak yok. Hukuk yok. Özgürlükler hak getire yok. Basın özgürlüğünün esamisi yok… O nedenle lafa hak, hukuk, özgürlüklerden girmiyorum… Ama insaf! İnsanlık denli eski bir kavram “vicdan”… O da mı artık yok? Vicdan da mı kalmadı? Türkiye’nin vicdanı da bu kadar kuruyup köreldi mi? E Son derece saçma n Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı (EFJ) Mogens Blicher Bjerregard: Bu tutuklamalara mutlaka Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5’inci ve 10’uncu maddeleri bağlamında meydan okunacaktır ama bu arada meslektaşlarımızın hapiste tutulmasını kabul edemeyiz. Toplumun bilme hakkı ancak basın özgürlüğü aracılığıyla garanti altına alınabilir. Bu dava Türkiye’de yargının bağımsızlığı konusunda da ciddi soru işaretlerine neden oluyor. ‘Tek kişilik hukuk’ RSF’den internette imza kampanyası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 2015 Basın Özgürlüğü Ödülü’nü Fransa’nın Strasbourg kentinde 18 Kasım’da düzenlenen bir törenle Cumhuriyet gazetesine vermişti. Örgüt dün de “Gazetecilik suç değildir”, “Can Dündar’ı özgür bırakın” etiketi ile Can Dündar ve Erdem Gül’ün derhal serbest bırakılması için imza kampanyası başlattı. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire dün yayınladığı açıklamada da “Cumhuriyet, Türkiye’de bağımsız gazeteciliğin önde gelen isimlerinden, Dündar ise Türkiye’nin gurur duyması gereken bir kahramandır” dedi. ABD Büyükelçisi sayfasını kararttı BD’nin Ankara Büyütutuklanmasından ve bir kelçisi John Bass, Can basın kurumunun daha Dündar ve Erdem Gül’ün baskılandığını düşündüren tutuklanması üzerine Insgelişmelerden oldukça entagram hesabını kararttı. dişeliyiz. Türk mahkemeBüyükelçilik ise sabah erlerinin ve yetkililerin, T.C. kenden yapAnayasası’nda tığı açıklamayüceltilen bada, “Bir basın sın özgürlükurumunun ğü temel ildaha baskıkesini gülandığını düvence altışündüren gena almalarını lişmelerden umuyoruz.” Bu tepkioldukça endi Büyükelçiliğin Twitter mesajları. nin ardından şeliyiz” dedi. da Büyükelçi Bass, Instag‘Endişeliyiz’ ram’daki hesabına tepkisini yansıttı ve simsiyah bir Tutuklama kararının arzemin koyarak “Türkiye’de dından ABD Büyükelçiliği bugün bağımsız medyadadün sabah Washington’dan ki daha fazla sesin susturulgelecek kararı beklemeden duğunu görmekten derin raşu açıklamayı yaptı: “Can hatsızlık duyuyoruz” dedi. Dündar ve Erdem Gül’ün A Hukuk skandalı dünya basınında Newsweek: Türkiye’nin önde gelen iki gazetecisi teröristlere yardım etmek suçlamasıyla tutuklandı. Erdoğan Suriye’ye silah taşıyan MİT TIR’ları haberini affetmeyeceğini söylemişti. Avrupalı diplomatlar Türkiye’de basın özgürlüğüne ve Erdoğan’ın giderek otoriterleşen iktidarına eleştirilerini ölçülü tutuyor. Zira Batı mülteci krizinde ve IŞİD’le mücadelede Ankara’nın yardımına muhtaç. The New York Times: İstanbul’da binlerce kişi Dündar ve Gül’ün tutuklanmasını protesto etti. Cumhuriyet’in önündeki protestoda “Faşizme karşı omuz omuza sloganları” atıldı. Tutuklamalar, AKP’nin bu ay yapılan seçimlerle Meclis çoğunluğunu yeniden elde etmesinin ardından geldi. TIME: Türkiye’de basın özgürlüğüne yeni darbe. Hükümet başta TIR’ların insani yardım taşıdığını söylemiş, daha sonra kimi yetkililer Türkmenlere silah gönderildiğini öne sürdü. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Silah taşısalar ne fark eder” dedi. Dündar ve Gül’ün tutuklanması, Türkiye’de gazetecilerin koşullarının giderek kötüleştiğine dair kaygıları derinleştiriyor. Wall Street Journal: Tutuklamalar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurduğu partinin ay başında tek parti yönetimini yeniden kurmasının ardından, Türkiye medyasına yönelik yenilenen baskıların parçası. Deutsche Welle: Bağımsız gazetecilerin işi Türkiye’de hep zordu. Şimdi bir kez daha hükümeti eleştiren redaktörler ABD Haberlerde Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesine, tutuklamaların 1 Kasım seçimleri sonrası ve ABTürkiye zirvesi öncesi yapılmasına dikkat çekildi. Tutuklama kararı Lübnan’dan Nijerya’ya pek çok ülkenin haber sitelerinde ilk sıralarda yer aldı. lukla suçlanıyor. Tagesschau.de: Onlar Türkiye’nin en önemli gazetecileri arasında bulunuyor. Ancak Ankara onların içinde ‘terörist’ gördü. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve mesai arkadaşı hakkında tutuklama kararı verildi. Nedeni silah gönderilmesine dair bir haber. BBC: Önde gelen iki Türk gazeteci casuslukla suçlanıyor. Türkiye basın özgürlüğü karnesi yüzünden ağır eleştirilerle karşı karşıya. The Guardian: Muhalif Cumhuriyet gazetesinin iki editörü uzun hapis cezalarıyla karşı karşıya. Gazetenin mayısta yayınladığı MİT TIR’ları haberi Türkiye’de siyasi fırtına yaratmıştı. Dündar’a “ağır bedel” ödetme sözü veren Erdoğan bizzat suç duyurusunda bulundu. Russia Today: Suriyeli militanlara gönderilen silah konvoyunu ortaya çıkaran Cumhuriyet editörü ‘casusluktan’ tutuklandı. İnsan Hakları İzleme Örgütü 2014 raporunda Erdoğan iktidarı altında Türkiye’de insan haklarının zayıfladığı uyarısında bulunmuştu. Press TV: Türkiye ifşacı gazetecileri hedef aldı. Türkiye istihbaratının komşu Suriye’deki Tekfiri militanlara silah gönderilmesine yardımcı olduğunu ortaya çıkaran gazeteciler tutuklandı. yargının dikkatini çekti ve tutuklandı. Üstelik bu Avrupa Birliği ile gerçekleşecek özel zirve öncesinde oldu. İki gazeteci hakkında casusluk ve devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama suçlamaları yöneltiliyordu. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Sevgili Can Dündar ve Ankara temsilcimiz Erdem Gül’ün tutuklanmasının ardından içimi gene en çok yakan saptamalardan birini, eski meslektaşımız, CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu yaptı. “Bu ülkede hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku vardı...” diye söze giren Enis şöyle devam etti: “Ama bugün artık o üstünlerin hukuku da kalmadı. Tek bir kişinin hukuku kaldı. O kişi adeta kuş avlar gibi, armut toplar gibi, düşmanlarını, muhalefeti, özgür düşünceyi hedef alıyor. Tek tek avlıyor. Bizse gözüne far ışığı tutulmuş, fener ışığı tutulmuş tavşanlar gibi felç olmuş halde seyrediyoruz. Tek tek kurbanlarımızı sayıyoruz. Tek tek onların acılarını yaşıyoruz, yaşatmaya çalışıyoruz.” Zamanında genel yayın yönetmenliği yapmış yılların gazetecisi ve halen ana muhalefet partisi genel başkan yardımcısı olan bir kişi, yaşadığımız dramı; “gözüne far ışığı tutulmuş tavşanlar gibi, felç olmuş halde seyrediyoruz” diyerek tanımlıyor. Bir toplum adına bundan daha acı ne olabilir? “Gözüne far ışığı tutulmuş tavşan gibi tek tek kurbanları saymak” sendromu nasıl bu kadar içselleştirildi? Muhalefeti, gazetecileri ve aydınlarıyla nasıl bu denli kanıksandı? Başka vesilelerle önce de yazdım… Vaktiyle “paranoya” diye küçümsenen “Tehlikenin farkında mısınız?” manşetlerini bu gazetede attığımız günlerden beri ben kendimi yazgısı değiştirilemeyen bir büyük Kırmızı Pazartesi romanı içinde hissediyorum. Gabriel Garcia Marquez’in ünlü romanı Kırmızı Pazartesi, herkesin önden bildiği, haber aldığı, ancak önlemek adına hiçbir şey yapmadığı/yapamadığı bir cinayeti konu alır. Roman karakterleri, ipleri adeta başkalarının elinde olan kuklalar gibidirler. Yazgılarını kendi ellerine alıp bir türlü değiştiremezler. Bahis konusu cinayeti kimin ve ne zaman işleyeceğini bilirler. Seçilen kurbanı da gayet iyi tanırlar. Ama olayların akışını değiştirmeye; kâh neme lazımcılıktan, kâh pısırıklıktan/kadercilikten güçleri yetmez... Eski Yunan tragedyalarında da böyledir. Tanrıların öfkesi bir defa insanların üzerine yağmaya görsün; değiştirilmez olduğu varsayılan kader “ağlarını” kaçınılmaz biçimde örer ve seyircilerin önden bildikleri “dramatik son” mutlaka tecelli eder. Klasik Yunan tragedyalarının tüm öyküleri bu şablon üzerine kuruludur. Biz bugün işte bu kertede ilkel bir insanlık konumu içindeyiz... Ergenekon’dan bu yana yaşadığımız tüm tragedyalar; göstere göstere önden anonslanarak geliyor. Ve biz bir doğa afeti karşısında kalan ilkçağ insanlarının çaresizliği içinde hiçbir önlem alamıyoruz; üstümüze üstümüze ağır çekim gelen dev tsunami dalgalarını önleyemiyoruz. Bu kez karşımıza çıkan üstüne üstlük yalnız bir Can Dündar ve Erdem Gül tsunamisi de değil… Rusya’sı ve Suriye’si, büyük güçleriyle tarihin büyük dalga boyu altında kalmak tehdidiyle karşı karşıya Türkiye. Zaman “tırsmış tavşan sendromundan” çıkmak zamanı! Tarihin dalga boyu BRİTANYA Avrupa Birliği: Pazar gününü bekleyin B Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic: İfade özgürlüğü AB’nin temel prensiplerinden biridir ve biz de Türk yetkililere bu endişeleri defalarca dile getirdik. Biz bu endişeleri dile getirmeye devam edeceğiz. Endişe verici gelişmeleri yakından takip ediyoruz. İfade özgürlüğü kritik öneme haiz. Bu süreçte devam eden çabalarımızın parçası olacak. Pazar gününü bekleyin. AP Türkiye Raportörü Kati Piri: AB’nin sessizliği satılık olamaz. AB’nin zirvede bu mesajı Ankara’ya açık şekilde iletmelerini umuyorum. Mülteci krizi olsun olmasın, Türkiye’de basın özgürlüğü AP’nin birinci önceliğidir. AP Başkan Yardımcısı Alexander Graf Lambsdorff: Bu derece saygın iki Türk gazete A cinin ABTürkiye Zirvesi’nden hemen önce tutuklanması alay etmek gibi. Saçma bir durum söz konusu. Türkiye’de bağımsız gazeteciliğin şansı yok. Bu konu ABTürkiye Zirvesi’nde ele alınmalı. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks: Tutuklamalar Türkiye’de basın özgürlüğüne indirilmiş bir başka darbedir. Endişelerim, Türk mahkemelerinin sistematik olarak haberlerin doğruluğunu ve halkın bilgi sahibi olma hakkını dikkate almadığına işaret eden bir dizi AİHM kararına dayanıyor. Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Cem Özdemir: Sadece halkın haber alma özgürlüğünü savunup, görevinizi yaptınız. Bedeli ne olursa olsun Can Dündar ve Erdem Gül yalnız değilsiniz! Bir darbe daha Alay etmek gibi ALMANYA Frankfurter Allgemeine Zeitung: Türkiye’de hükümet karşıtı iki gazeteci, sözde ‘casusluk’ ve ‘terör örgütü üyesi’ olma suçlamalarına hesap vermek zorunda. Suçları: Türkiye’nin Suriye’ye silah göndermesi konusunda haber yapmak. Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve muhafazakâr hükümete sıkı muhalefeti ile biliniyor. Spiegel Online: AB ile Türkiye arasında yapılacak özel mülteci zirvesi öncesinde İstanbul’da iki gazeteci casusluk suçlamasıyla tutuklandı. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Büro Şefi Erdem Gül terör örgütü üyeliği ve casusu İnsan hakları vurgusu AGİT: Topluma mesaj niteliğinde AGİT Basın Özgürlüğü Temsilcisi Dünya Mijatoviç ise Cumhuriyet’ten iki önde gelen ismin müebbet hapisle yargılanmasının Türkiye’de zaten oldukça kritik düzeyde olan medyanın durumunun daha da kötü hale getirdiğini belirtti. Mijatoviç, “Gazetecilerin yazdıkları haber nedeniyle müebbetle yargılanarak yetkililer tarafından zararlı görülmesi kabul edilemez. Böylesine sert bir cezalandırma topluma, yönetimde olanların fikirlerini benimsememenin ciddi bir şekilde cezalandırılacağı mesajını gönderir” dedi. Mijatoviç.Türk yetkililere bu yönde devam etmemeleri ve gazetecileri serbest bırakmaları çağrısını yaptı. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear