22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 20 Kasım 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 5 yerek, var olan durumu daha berbat hale getirecek, işi ülkelerin doğal zenginliklerini talan etmenin ötesinde tarihi ve kültürel zenginliklerini yağmalamaya kadar vardıracaktı. Ama bu ilişki hep asimetrik olacak, Batı, Ortadoğu’ya dilediği gibi müdahale edecek ama Ortadoğu’yu hep kendinden iki gezegen daha uzak tutacaktı. Küreselleşme övgüsünün ayyuka çıkarıldığı dönemde, korunmacılık, en üst düzeye ulaşmıştı. HHH Batı, çıkarlarının gerektirdiği, gönlünün dilediğince Ortadoğu’ya müdahale ediyor, sınırları yeniden çiziyor, yeni devletler oluşturuyor, kimilerini tarihe karıştırıyor, mezhep savaşlarını kışkırtıyor, ılımlı İslam etiketi altında yeni kavramlar oluşturuyor, eski diktaları deviriyor, yeni diktalar dikiyor, kutsal kavramlara büründürülmüş, terör güçleri oluşturuyordu. Bütün bunlar olur, insanlar talanın, yağmanın, emperyalizmin, eşitsizliğin baskısı altında ezilirken hep asimetrik bir ilişki sürüyordu. Batı, Ortadoğu’yla istediği gibi oynuyordu. Ortadoğu, Batı’nın etkisine, müdahalesine açıktı. Ama Batı, Ortadoğu’nun etkisine, en ufak esintisine kapalıydı. İslami terör sonunda, Ortadoğu’nun vahşetini, cehaletini, şiddetini, Batı’ya taşıdı. Artık Paris, Londra, Washington, New York’un göbeği, her yer, hep birden Ortadoğu’dur. Ütopya adasının sınırları zorlanıyor barbarlar, zincirlerinden boşanmış biçimde, mülteci olarak, terörist olarak, uygarlığın sınırlarından içeri sızıyorlardı. Olay, yalnız ilkelliğin barbarlığının değil, aynı zamanda uygarlığın barbarlığının, vahşilerin zincirlerinden boşanmasına yol açan sürecinin ürünüydü. Evet, artık her yer Ortadoğu, her yer Afganistan! Peki, bu sonucu kimler doğurdu? Bizi buraya yalnız cehaletin değil, aynı zamanda bilginin getirmesini nasıl açıklayacağız? homas More’un 1516’da ilk kez Latince olarak yayımlanan Ütopya Adası eseri, var olmayan bir diyarda geçer. Eşitlik kavramının ilk kez enine boyuna incelendiği, herkesin benzer giysileri giydiği, benzer evlerde oturduğu, bütün sokakların eninin altı buçuk metre olduğu bu “hiçbir yer adası”nın erişimi doğal engellerle zorlaştırılmıştır. İnsanların daha eşit oldukları, daha yaratıcı, daha adil bir düzene elverişli koşullar More’a göre, ancak dünyanın öbür bölgelerinden soyutlanmış bir diyarda, bir “hiçbir yer adası”nda mümkündür. Ütopik sosyalizmin öncüsünün, Ütopya Adası’nda dile getirilen ideal düzenin yeryüzünün kalanından soyutlanmış diyarı, adeta Batı’nın bilinçaltına işlemiştir. Küreselleşmenin böylesine yüceltildiği dönemde gelişmiş Batı, More’un öngördüğünden çok uzakta da olsa, yine de kendisinin şimdiye kadar mümkün olanların en iyisi olarak kabul ettiği dünyasını, gezegenin geri kalanından soyutlamak, yerkürenin geri kalanının nimetlerinden yararlanırken T Artık her yer Ortadoğu külfetlerinden masun kılmak tutkusunu saplantıya kadar vardırmıştır. HHH Batı, himayeci sistemlerin gümrük duvarlarını birer birer yıkar, dünyanın dört bir yanına el atarken kendini kalın duvarlar arkasında korumaya almıştır. O her yere gidecek ama başka yerlerden ona gelinmeyecekti. Batı, Ortadoğu’yu her zaman dilediği gibi kesip biçecek, sınırları gönlünce oluşturacak, mezhepleri dilediğince çatıştıracak, oralara demokrasi götürüyorum di İslamcıların tarih anlayışı umhuriyet kurulurken, ulus devlet inşasına temel teşkil edecek bir “tarih tezi” kurgulandı, kurumlaştı, resmileşti. Gerçi bu tez, sekülerleşme adına İslamiyet öncesini fazla öne çıkardığı için bugüne kadar birkaç kez değişime uğradı, önce Menderes devrinde, sonra MC hükümetleri esnasında ve nihayet 12 Eylül darbesi sonrası “Türkİslam sentezi” ile Atatürkçülük karışımı garip bir hal aldı. Şimdi, “Yeni Türkiye” inşasına eşlik edecek yeni bir tarih tezi oluşturulmaya çalışılıyor. Bu tez, İslamcı iddialı ama daha ziyade Türkİslam Sentezi’nin bir türevi olan Osmanlıcılık şeklinde tezahür etmekte. Son zamanlarda, Selçuklu vurgusu da öne çıkıyor, zira zaten “Anadolu’nun İslamlaşması” esas alındığında Selçuklu ve Malazgirt’e geri gitmek gerekiyor. Tüm siyasi ideolojilerin temeline yerleştirilen tarih tezleri gibi bu yeni kurgu da fazlasıyla anakronik ve eklektik bir kurgu. Cumhuriyet’in tarih tezi Türklüğe seküler bir geçmiş bulmak adına nasıl Orta Asya dönemini “milli”leştirdi ise, Yeni Türkiye tezi de, yazın dili Farsça olan Selçuklu’yu ve milliyetçilik icat olmadan Osmanlı’yı “milli”leştirmeye çalışıyor. Tüm milli tarihler ister seküler vurgulu, ister dinsel kimlik vurgulu olsun, geçmişi kesintisiz bir süreç olarak kurgular ve mevcut iktidar iddiası “şahlanış” olarak resmedilir. Aslında, tüm yeni toplum inşası çabaları, kendini merkeze alarak sadece geçmişi değil, diğer yandan geleceği kurgular. Mevcut iktidar iddiası kökü geçmişte, devamı gelecekte olacak biçimde merkezlenir ve bu yolla meşrulaşır. C HDP Eş Genel Başkanı’ndan yeni anayasa ve başkanlık yorumu Yüksekdağ: Belki ‘Yetmez ama evet’ H Hükümetin, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı çekincelerini kaldırma hazırlığını HDP’liler olumlu ama yetersiz buldu. HDP Eş Genel Başkanı, yabancı gazetecilerin “Başkanlık sistemini içeren ve yerel yönetimlere daha fazla güç getiren yeni anayasa reformunu destekleyecek misiniz” sorusunu “Belki” diye yanıtladı. DP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yabancı gazetecilerle dün İstanbul’da biraraya geldiği toplantıda, “Başkanlık sistemini içeren ve yerel yönetimlere daha fazla güç getiren yeni anayasa reforOZAN (*) munu destekleDEMİRCAN yecek misiniz” sorusuna, “Belki” yanıtı verdi. Bu soru, yabancı gazetecilere “Maybe” diye tercüme edilirken Yüksekdağ, “Fakat bunu belki diye yanıtlamak da zor. Çünkü ortada gerçek teklif henüz yok” diye devam etti. Yüksekdağ’ın yabancı gazetecilerle bir araya geldiği toplantı iki saat sürdü. Yabancı gazeteciler Yüksekdağ’a sadece 3 soru sordu. Diğer iki soru ve yanıtları ise şöyle: Partiniz, Türkiye’deki po dar şaşacak bir şey yok. Tuhaf olan, modern düşünceyi eleştiri ile yola çıkan İslamcılığın tarih kavrayışının fazlasıyla “modern” olması. Bir milletin (isterse buna ümmet süsü verilsin) veya şahısların tarih yazması modern tarih kavrayışının ifadesidir. Tarihin belli bir akışının olduğu fikri dahi İslami anlayışa uygun düşmez, daha doğrusu İslamiyette de tarihin belli bir akışı vardır fakat Sünnetullah’ı bilemeyiz. Tam da bu nedenle, yapıp ettiklerimizin hayra mı, şer’e mi hizmet ettiği konusunda da son kertede biz hüküm veremeyiz. Müslümanlardan beklenen, hayır olduğuna inandıkları yolda davranmaları, şer olduğuna inandıkları işlerden kaçınmalarıdır. Bu çerçevede davranmaya çalışmak mükellefiyettir, ancak eylemlerimizin takdirini biz belirleyemeyiz. Doğru olduğunu düşündüğümüz eylemlerimize dair hüküm vermek bize düşmez, hele bunların tarih içinde kıymetini biçmek bizim kabiliyetimizin dışında bir iştir. İlahiyatçı olmaya gerek yok, sıradan bir inanç sahibi, dünyadaki ve tarihteki yerini bu ölçüler içinde kavramak mecburiyetindedir. ükümetin yol haritası içinde Yerel Yönetim Özerklik Şartın’na Türkiye’nin koyduğu çekinceleri kaldırma hazırlığı “HDP ile pazarlık için bir adım mı” sorularına neden oldu. Bu soru çerçevesinde görüşlerine başvurduğumuz HDP’liler çekincelerin kaldırılmasını M E olumlu bulacaklarını D R E ancak özyönetim ve diL GÜ ğer anayasal taleplerin sona ermeyeceğini konuyu başkanlık pazarlığına asla döndürmeyeceklerini” söylediler. Çekincelerin kaldırılması ve başkanlık tartışması ile ilgili HDP’lilerin görüşleri şöyle: H lattığını savunarak, litik hayat için ne is“Bize göre bu intitiyor? kam saldırısı aslınYÜKSEKDAĞ: Biz da hükümet darbeher iki tarafta da sisidir. Hükümet, kalahsızlanma istiyosım ayında illegal ruz. Biz sorunları sibir seçim gerçekleşyaset konuşarak çöztirdi. Seçim sonuçmek istiyoruz, saları da illegaldir” devaş istemiyoruz. İki FİGEN YÜK SEKDAĞ di. Silvan’daki sokataraflı ateşkes olağa çıkma yasağı sırabilir. sında Tekel, Konak ve Mescit HDP olarak, çatışmaların mahallelerine girmek isterken bitmesi için teklifiniz var polisin biber gazlı müdahalemı? YÜKSEKDAĞ: Hükümetten sine maruz kaldığını anımsatan Yüksekdağ, “Beni öldürmüzakere istedik. meye çalıştılar” iddiasında bu‘Seçim illegal’ lundu. Silvan’dan gelen haberlere ilişkin “Hükümetin eline Yüksekdağ konuşmasında, 13 gündür sokağa çıkma yasa kan bulaştı” değerlendirmesini yapan Yüksekdağ, ana muğının sürdüğü Silvan ve Suriye krizi konularıya ilgili açık halefet partisi olmak istediklerini de sözlerine ekledi. lamalarda bulundu. Toplan(*) Ozan Demircan, Türk tıda Cumhurbaşkanı Tayyip asıllı bir Alman gazetecidir. Erdoğan’ı “saray” olarak adDönüşüm programı kapsalandıran Yüksekdağ, hükümemında Cumhuriyet’te konuk tin 7 Haziran seçimlerinin ardından “intikam saldırısı” baş gazeteci olarak çalışmaktadır. Modern ideoloji Hayır mı şer mi? Tartışma bitmez Mardin Milletvekili Mithat Sancar: Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndan çekincelerin kaldırılması sembolik bir anlam ifade eder. Tabii ki olumludur. Ancak, demokratik özerklik ve özyönetim tartışmalarını bitirmez. Çünkü, siyasi anlamda da yerel meclisleri güçlendirecek adımlar atılması gerekir. Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat: Bunu Meclis’e getirmelerine bile gerek yok. Doğrudan Bakanlar Kurulu kararı ile hemen kaldırabilirler. Müspet bir adım olur. Faydalıdır. Ama çok çok büyük değişiklikler de getirmediğini bilmemiz gerekir. Anayasal anlamda talepler devam eder. Vatandaşlık tanımı, anadilde eğitim başta olmak üzere istekler sürecektir. AKP kuruluş döneminde bundan daha köklü reformlar vaat edip Meclis getirmişti. Tabii şimdi bunları unuttular. 3. köprüde selfie Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan yapımı devam eden 3. köprüde çalışmaları inceledi. 304 metrelik dünyanın en büyük köprü kulesine asansörle çıkaran başkanlar çalışmaları Periscope ile yapılan canlı yayında takipçilerle paylaşarak selfie çekti. Hazinedar, “Dilerim bu köprü İstanbul trafiğine çare olurken aynı zamanda bir başyapıt olacak” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Nitekim, AK Parti çevresi, 1 Kasım seçimini, yeni milli tarih’in dönüm noktası olarak işaretledi. Bu anlayışa göre, kesintisiz devam etmekte olan “milli tarih” “yüzyıllık bir parantezi” kapatarak, kaldığı yerden yola koyulmuş oldu, o halde şimdi, söz konusu olan “tarih yazma” rolünü tekrar üstlenmek. Ortalık, Türkiye’nin, milli çizgisi olan AK Parti ve tabi önderi Erdoğan liderliğinde, “meşum” parantezi kapattıktan sonra tekrar “tarih yazma”, tarihi rolünü oynamaya başlaması iddiasından geçilmiyor. Her yeni toplum inşası iddiası, bu türden bir anlayışla yola çıkar, buraya ka Oysa, İslamcılık, bir tepki olarak da tezahür etse, tepki duyduğunu tersinden yeniden üreten, modern bir ideolojidir ve tarih anlayışı da bu şekilde şekillenir, şekilleniyor. Dahası, İslamcıların “otantik” İslam adına merkeze aldıkları kavramların pek çoğu 19. yüzyılda Batılı (özellikle İngiliz, Alman ve Rus) Oryantalistlerinin ürettikleri kavramlardır. Özellikle İngilizler ve Ruslar, 19. yüzyılda sömürgecilik üzerinden yönetmek durumunda oldukları geniş Müslüman nüfusları anlamak ve onları bir düzene sokmak arayışı ile Almanlar ise, onlarla rekabet edebilmek ve Müslüman nüfus içinde müttefikler bulmak adına, bugün İslamcıların sarıldığı pek çok kavramı yeniden tanımladılar. Halifelik kavramının bugün dolaşımda olan anlamı bu kavramlara dahildir. Bu mevzu çok uzun, burada bırakayım. Böyle bir konuyu gazete köşesinde mevzu etmek istemezdim, ama gün geçmiyor ki iktidar yanlısı gazetelerde İslamcı iddialı kalemler, tarih mevzusuna girmesin. Girmeye giriyorlar da, işin içinden çıkamadıklarına dair bir not düşeyim dedim. Geç bile kaldı Erdoğan’ın, 2019 seçiminde MHP’den gelen oyları garantiye almak için “Dolmabahçe fotoğrafı”nda yer alan Efkan Ala, Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal’ın kabinede yer almasını istemediği kaydediliyor. EMİNE KAPLAN Yeni kabineye Dolmabahçe dizaynı KULİS HABER abine listesinde yer alacak bazı isimler konusunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında yaşanan sıkıntının hâlâ çözülemediği, uzlaşmanın sağlanması için parti kulislerinde de ‘istikşafi’ olarak nitelendirilen görüşmelerin sürdüğü dile getiriliyor. Ekonomi yönetiminin hangi isme verileceği konusuna netlik kazandırılamadığına dikkat çekilirken, Erdoğan’ın ikna edilememesi durumunda Ali Babacan’ın Dışişleri Bakanlığı’na kaydırılabileceği konuşuluyor. Davutoğlu’nun Berat Albayrak’a ekonominin verilmesi konusundaki şerhini kaldırmaması durumunda Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na getirilebileceği ifade ediliyor. Ancak bazı AKP kurmayları, “Ekonominin işin ehline değil de üçüncü bir isme verilmesi sıkıntıları daha da artıracaktır” diyor. Kabine listesiyle ilgili yaşanan bir başka sıkıntının da Başkanlık pazarlığı olmaz HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen: Çekincelerin kaldırılması gecikmiş bir adımdır. olumludur ancak tek başına sorun bundan ibaret değildir. Türkiye tek adam yönetimine mi, yoksa katılımcılığa doğru mu gidecek, bunun yol ayrımında Türkiye. Başkanlık sistemi ile yerel yönetimlerin güçlendirilmesini birbiri ile ilişkili görmek doğru değildir. Bir pazarlık konusu yapmak da bu nedenle yanlış olur. Biz tek adamlık ve otoriterleşen modelleri asla kabul etmeyiz. AKP’nin vukuatlı adayı AKP’nin Meclis başkan adayı Kahraman, Kültür Bakanlığı sırasında sanat kurumlarının bütçesini kesti, bale gösterisi sırasında yere bakmayı tercih etti. İlk iş ödeneği kesti: Kahraman’ın ilk icraatı, 1996’daki BMM, yeni Mecbütçe görüşmeleri sılis başkanırasında Devlet Openı pazar günü yapara ve Balesi Genel cağı seçimle belirleMüdürlüğü’nün 50 yecek. 26. dönemin milyar TL’lik bütçeMeclis başkanı olKahraman ve Erdoğan sini kesmek oldu. Bu ması muhtemel isödenek, Ankara’daki mi ise AKP’nin Meclis başkan adayı İsmail Kahra Hacı Bayram Camii’nin çevre düzenlemesine aktarıldı. man. Refah Yol hükümeti döDemirel’i kızdırdı: 1996’da neminde kısa bir süre Küldönemin Cumhurbaşkanı Sütür Bakanı olarak görev yapan leyman Demirel’in katıldığı Kahraman’ın icraatlarının en Antalya Kültür Merkezi’nin yakın tanığı ise dönemin Devaçılışına “namaz kıldığı” gelet Opera ve Balesi Genel Mürekçesiyle gelmedi. Demirel, dürü Hasan Hüseyin Akbulut. “Bakan’ı getirin” talimatını verAkbulut’un “Türkiye’nin Küldi. Yarım saat sonra törene getür ve Sanat Siyaseti” başlıklen Kahraman, Demirel’e, “Acelı kitabına göre, Kahraman’ın miliğime verin, yolu bulamatartışmalı uygulamaları şöyle: SELDA GÜNEYSU K T Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş: Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini sağlayacak çekincelerin kaldırılması olumlu bir adımdır. Ancak özyönetim ve demokratik özerklik taleplerini bitirmez. Çünkü özyönetimini anayasal olarak tanzim edilip yerel yönetimlerin üzerindeki merkezi sistemin vesayetini ortadan kaldırmak gerekebilir. Bizim başkanlık sistemi konusunda görüşlerimiz net ve değişmedi. AKP’nin istediği başkanlık sisteminin demokrasi ile uzaktan yakından alakası yok. Onlar tek adam rejimi istiyor. Ve biz buna karşıyız. l ANKARA Tek adam yönetimi istiyor dım” dedi. Kahraman’a sırtını dönen Demirel’in “Sanatçı yetiştirmek zor ama daha zor olanı seyirci yetiştirmek” sözüyle Kahraman’ı kast ettiği öne sürüldü. Baleyi izlemedi: Kahraman, Antalya Kültür Merkezi’nin açılışında bale gösterisini, başını öne eğerek izlemedi. Olmaz, bu hiç olmaz: Kahraman sanat kurumlarının turnelerine izin vermedi. Onay yazılarının üzerinde “Olmaz”, “Bu hiç olmaz”, “Olacak şey değil” yazılmış olması dikkat çekti. Operada namaz: 1996’da Devlet Opera ve Balesi’nin temsiline katılan RP’li Ertan Yülek sahnenin yanında, koridorda namaz kıldı. Buna Kahraman da destek verdi. l ANKARA “Dolmabahçe fotoğrafı”nda yer alan isimlerle ilgili olduğu kaydediliyor. Erdoğan’ın seçim sürecinde “Çözüm süreci buzdolabında” söylemi ve terörle etkin mücadelenin 1 Kasım’da MHP tabanının AKP’ye kaymasının en önemli etken olduğunu düşündüğü belirtilirken 2019 yılında yapılacak genel seçimin de dikkate alınarak kabinenin buna göre dizayn edilmesini istediğine dikkat çekiliyor. AKP kulislerinde, “MHP tabanından gelen seçmenin garantiye alınması, hatta daha da artırılması için ‘Dolmabahçe fotoğrafı’yla parti aleyhine oluşan algının tamamen kırılmasını istiyor. Bu nedenle de kabinenin buna göre şekillendirilmesini istiyor” görüşü dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 seçimine yönelik hesapları nedeniyle Dolmabahçe fotoğrafında yer alan eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın kabinede yer almayabileceği konuşuluyor. l ANKARA C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear