23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Devleti yozlaştırdı. Yönetimleri yozlaştırdı. Sıra diktatörlüğe geldi. Bir tarihte tek parti iktidarının kudretli Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın, Hürriyet muhabiri Emin Karakuş ağabeyimizi, çağırdığı makamında; “Bu memlekete komünizm getirmek istersek biz getiririz. Komünist ağzı ile konuşarak sen kim oluyorsun?” diye azarladığına benzer bir dönem yaşanıyor. Diktatör değil ama kimin diktatör olacağını RTE biliyor. Kendinden başka demokrat bir parti lideri, siyasetçi göremediği için kendine yakıştırılan diktatör tarifini de üzerinden atacak bir yöntem, bir yorum buldu, TV’lerden söyledi de. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu grup konuşmasında, RTE’yi Çankaya’dan uzak tutacak tek olasılığın Ekmeleddin Bey’i cumhurbaşkanı seçmek olduğunu ve bu nedenle sandığa gitmekten yan çizecek olanlara; hayır, tıpış tıpış oyunu vermeye gitmesindeki zorunluluğa işaret etti ve… RTE’nin tek adamlığını meşrulaştırmak amacının ancak böylece çöp sepetine atılacağını söyledi. HHH Ana muhalefet liderinin siyasal konuşma üslubu bile nazik. Nezaketinden gidin mutlaka sandığa, ceberutluğun simgesi bu adamı çatı adayına oy vererek devirin diyemiyor da, bu amacı gerçekleştirmek için mutlaka tıpış tıpış oy vermeye gitmelisiniz, diyor seçmenlerine… Ne var bunda diyeceksiniz; lakin gel de siyasal nezaketin tek bir kuralının bile yanından geçmeyen, ne ki sorumlu bir başbakanın ağzına yakışmayan sözcüklerle dolu konuşmalar yapan RTE’ye bu gerçeği anlat, anlatabilirsen. Meğer Kılıçdaroğlu’nun seçmenleri mutlak anlamda sandığa yönelten tıpış tıpış sözcükleri var ya… …bir liderin ağzına yakışmayacak kaba bir ifadenin ve diktatörlüğün ta kendisiymiş! HHH Bu, RTE’nin ülkede demokrasiyi tersyüz eden, her bireyi sustalı maymuna çevirmeyi hedef alan yasal önlemlerini bu ülkenin sağduyulu insanları unuttu sanki. Çıkmış ekranlara, ana muhalefet liderini masum bir benzetmesiyle diktatör diye suçluyor. Bu denli kendini bilmez, aynaya baktığı zaman başkalarını gören ve suçlayan bir siyaset adamı ne geldi bugüne dek, ne de geleceği var. Oysa Kılıçdaroğlu da Devlet Bahçeli de Türkiye’nin ve demokratik yaşamın selamete çıkması için seçmenin önüne çıkan sandık fırsatının olumlu sonuç vermesini savunuyor. Çatı adayını RTE’ye karşı çıkararak böylesi hayırlı bir sonucu ülkenin yaşamasını istiyor ve çalışıyorlar. Evet, RTE’den kurtulmak istiyorsak; 10 Ağustos sandık olanağını mutlaka kulllanmamız gerekiyor. RTE’nin iktidardan tıpış tıpış gitmesi için! HHH Yoksa RTE Çankaya’ya çıktıktan sonra iş işten geçmiş olacak. Daha bugünden sanki seçilmiş, cumhurbaşkanı olmuş gibi, örneğin Bahçeli; “Velev ki RTE cumhurbaşkanı oldu, özel görüşme yapmayız” diyor... Bu söylemi biz daha önce de izlemiştik. Adalet Partisi lideri Demirel, Özal’ın cumhurbaşkanı olmasına fena halde karşıydı. “Çıkarsan yukarı indiririz” diyor ve Özal’ı Meclis’teki ANAP çoğunluğu cumhurbaşkanı seçerse, onunla resmi ve özel görüşmeler için Çankaya’ya çıkmayacağını altını çizerek yineliyordu. Ne ki Özal cumhurbaşkanı seçildi. Bir iki gün sonra, Demirel Çankaya’ya çıkacak haberini “Devlet işleri durmaz yürür ve devlette küslük olmaz” diye doğruladı. Bugün Bahçeli, daha dikkatli. Geçmişte yaşanan benzer örnekleri biliyor elbette ve bugün “özel görüşme yapmayız” diyor. Fakat RTE, bir vesile yukarı çağırsa gideceğini daha bugünden açıklıyor. Oysa öncelikli sorun, RTE’nin yukarı çıkmasını seçmenin önlemesi. O yukarı çıktıktan sonra siyaset nehri öyle değişik yataklarda akar ki daha önce RTE hakkında söylenenlerin tek biri anımsanmaz bile. Öyle ya devlette küslük olmaz bir çeşit ana kural ise; hiç ummadığınız kişiler, kurumlar, daha önce RTE’ye karşı olanlar, saygılarını, hatta bağlılıklarını sunabilirler. Şaşırmayalım. HHH 1947’den beri demokrasimizin iniş çıkışlarını günü gününe içinde yaşadım. Gördüklerimi, yaşadıklarımı anımsıyorum da bugün olmaz denilen, her açıdan aykırılıkların olabileceğini düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. RTE ile yaşanması olası olabileceklere olmaz diyebiliyorsanız sorun yok. Tıpış tıpış gidin sandığa… Diktatörlüğe hevesli, diktatörlük öncesi tek adamlığını yasal açıdan pekiştirmesi için RTE’ye oy verin! HABERLER ‘Hükümeti eleştirmek haktır’ ALİCAN ULUDAĞ MUSTAFA BALBAY Savcılık ‘Yatağan GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada eylemi suç değildir’ Hamal karşılık vermiş: “Bunun hiç düzü yok mu?” ANKARA Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yatağan Termik Santralı’nın özelleştirilmesine karşı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı önünde eylem yapan ve kendilerini başkanlığın kapısına zincirleyen Türkİş’e bağlı işçiler hakkında takipsizlik kararı verdi. “Kamuya açık bir yerin işgal edilmesi toplanmanın mutlaka dağıtılmasını gerektirmez” diyen savcılık, gerekçesinde “Olay sendikalar organizesinde, işçi hakları kapsamında, hükümetçe yapılan düzenlemenin eleştirisi mahiyetindedir. Suç değil demokratik eylemdir” dedi. Türkİş’e bağlı Tesİş ve Maden İş sendikaları üyesi işçiler, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarıyla Yatağan Elektronik Üretim ve Ticaret AŞ’nin satılmasına karşı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı önünde 14 Nisan günü eylem yaptı. Bazı işçiler, Özelleştirme İdaresi’nin bahçe kapısına kendilerini zincirledi. Gözaltına alınan işçilerin eylem sırasında kullandığı “Yağma, talan, soygundur özelleştirme”, “Özelleştirmeye hayır, diren, satmayacağız” yazılı flama ile 16 metre uzunluğundaki zincir, 17 asma kilit, 8 baret, 2 bez gaz maskesi ile sarı renkteki 5 yağmurluğa el konuldu. AİHM’ye atıf yaptı İşçiler hakkında takipsizlik kararı veren savcılık, AİHM’nin özgürlükçü kararlarına atıf yaptı. “Kamuya açık bir yerin işgal edilmesinin, toplanmanın mutlaka dağıtılması anlamına gelmeyeceği” belirtilen takipsizlik kararında, soyut bir kamu düzeni tehlikesine dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşünün yasaklanmaması gerektiği vurgulandı. Kararda, pankart ve sloganlar eşliğinde protesto ile uluslararası alanda son dönemlerde sıkça kullanılan kendini zincirleme ve basın açıklaması şeklinde yapılan eylemin, “gelişen kamuoyu ve medyanın ilgisini çekmek gayretli söylem ve demokratik eylem niteliğinde olduğu” vurgulandı. ‘Gerçekten talep mi?’ SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Yıllar içinde kat kat artan imam hatip liselerinin sayısı 854’ten 952’ye, mevcutları ise 675 bine çıkıyor. Yeni açılan 98 yeni imam hatip lisesinin yarısından fazlası ise sadece kız öğrencilerin okuyacağı Anadolu İmam Hatip Lisesi. MEB, bazı Anadolu liselerinin de imam hatip liselerine dönüştürülmesi karşısındaki eleştirileri “Öğrenci ve veli talebi”ne bağlıyor. Ancak son üç yılda imam hatip liselerindeki sınıf sayısı yaklaşık 7 bin artırılırken, sınıf başına düşen öğrenci sayısındaki artış yalnızca 1. MEB, 8. sınıf öğrencilerinin TEOG sonucunda yerleşecekleri Anadolu Liseleri, Fen Liseleri, Anadolu İmam Hatip Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri ve Çok Programlı Anadolu Liseleri’nin kontenjanlarını arttırdı. Anadolu İmam Hatip Liseleri’nin kontenjanı ise 201 bin 832 artırıldı. MEB verilerine göre eski sistemdeki İmam Hatip Liseleri’nin ve Anadolu İmam Hatip Liseleri’nin 1, 2, 3 ve 4. sınıflarının toplam öğrenci sayısı zaten 474 bin. Bu durumda MEB, Anadolu İmam Hatip Liseleri’nin 4 yıllık öğrenci kapasitesinin yaklaşık yüzde 42’si kadar kontenjanı, TEOG sonuçlarına göre Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde okumayı tercih edecek öğrenciler için ayırdı. 200 bin ek öğrenci kapasitesi artışı için bakanlık, Anadolu İmam Hatip Lisesi okul binası sayısını da 854’ten 952’ye çıkardı. Açılan 98 yeni İmam Hatip Lisesinin birçoğunun ise sadece kız öğrencilere eğitim ve öğretim verecek Anadolu İmam Hatip Lisesi olduğu öğrenildi. İmam Hatip Liseleri’nin açılan kontenjanlarının tamamının dolması durumunda öğrenci sayısı da 675 bine çıkacak. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ise bu kadar çok imam hatip lisesi açılmasını, hatta mevcut Anadolu liselerinin bile imam hatip lisesine dönüştürülmesini “Veli ve öğrenci talebine” bağladı. Ancak 20112012 eğitim öğretim yılında imam hatip liselerinde sınıf başına düşen öğrenci sayısı 27 iken, son eğitim yılında bu ancak 28’e çıktı. Sayıları hızla artan İHL’lere bir yıl için 2 yıllık öğrenci kontenjanı ‘İHL’ye yüzde 42 zam’ ‘Cemaatten kaçış’a 3 ay daha’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Çocuklarınızı cemaat okullarından alın” talimatı doğrultusunda özel okullardan devlet okullarına geçiş olanağının süresini 3 ay daha uzattı. MEB, özel okullardan devlet okullarına geçmek isteyen öğrencilerin, devlet okulundan kontenjan boşluğu olup olmadığına bakılmaksızın kaydedileceği uygulamayı başlatmıştı. Uygulamanın süresi ise 13 Haziran 2014 ile sınırlandırılmıştı. MEB’in yeni genelgesinde geçiş kolaylığının 30 Eylül’e kadar uzatıldığı belirtildi. Gerekçe ise “süreçten geç haberdar olan öğrencilerin mağdur edilmemesi” olarak açıklandı. Türkiye’nin içinde ve çevresinde ne zaman yeni bir durum ortaya çıksa, akla ilk hangi yönü daha olumsuzdur sorusu geliyor. Aslında bunu yadırgamamak da gerekir. Zira, bu coğrafyada gelenek şudur; bütün olasılıklar yan yana konur, en kötüsü olur. Bu gerçek bir yana, insanın doğası daha iyiyi de hiç akıldan çıkarmaz. Dün, 12. cumhurbaşkanı seçimi sürecinin Türkiye’nin içindeki soğuk savaşı ve “Türkiye’ye yönelik soğuk savaş bakışını” sona erdirebileceğini paylaşmıştık. Uzlaşma adayı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bu arayıştaki yerini bugüne bırakmıştık. Öncelikle şunun altını çizelim; Ekmel Bey, AKP’nin Türkiye’yi sürüklemekte olduğu noktaya karşı tek başına bir kurtarıcı olarak bulunup aday gösterilmemiştir. Bu gidişi durdurma ve her mevsim sistem tartışmasının yapılmadığı, insanların geleceğe daha güvenli bakabildiği bir yönetim anlayışı oluşturulma hedefinin önemli bir unsuru olarak aday gösterilmiştir. Bir başka deyimle Ekmel Bey’i aday gösteren partiler topu taca atmak, sorumluluğu bir kişinin cumhurbaşkanlığına yüklemek için bu yolu seçmemiştir. HHH Yukarıdaki arayışın içini doldurmak, geleceğini bu ülkede arayan tüm yurttaşların görevidir. Bu başarıldığında Türkiye’de yeni bir sentez ortaya çıkabilir. Bugün birbirine mesafeli bakan kesimlerin ortak paydaları artabilir. Diyelim ki, Çankaya’ya bir meslek sahibi çıktı. O kişi, tüm Türkiye’nin kendi mesleğinden olmasını mı isteyecek? Elbette hayır. Dini alandaki çalışmalarıyla öne çıkmış bir kişinin Köşk’e çıkmasına da bu kadar yalın bakabilmek gerekli. Bunun bugün için zor olduğu görülüyor, ancak bunu hedeflemek durumundayız. Demokrasisini karaya değil de rayına oturtmuş ülkeler bunu başarmıştır. Örneğin Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ilahiyat eğitimi almış, uzun yıllar papazlık yapmış bir kişi. Gauck Cumhurbaşkanı olunca, “Almanya papazı buldu” mu dendi? Elbette hayır. Dini değerleri temsilin, cahillerin, bunu iktidar hevesi için kullananların eline geçmesiyle nelerin olabileceğini yaşayarak görüyoruz. Ekmel Bey’in bu ezberi bozma olasılığı var. Ancak bu mücadeleyi salt kendisine bırakmamak, yeni bir toplum sözleşmesi için herkesi masanın etrafına çağırmak şartıyla... HHH Biraz da tarihi perspektiften bakarsak Anadolu, Orta Asya üzerinden Müslümanlaştı. Orta Asya Müslümanlığı kabul ederken kendi değerlerini de içine harmanladı. Semerkant, Buhara ve Oşh kentlerinin yerel adı şudur: Orta Asya’nın Mekke’leri! Benzetme Mekke’ye koşutluk için değil, bu kentlerin dini, aynı zamanda bilimi geliştirmenin yanında bir değer olarak görüp geliştirdikleri için yapılmıştır. Bugün sadece Buhara’da yüzyıllar öncesinden sağlam ya da yarı sağlam kalmış medrese sayısı 1800’dür. Tarih bu gerçek ışığında Türklerin Müslümanlığı kabul etmesini şöyle not etmiştir: Türkler İslamiyeti kabul etti, Araplar da Türkleri! Araplar dini yaydıkları coğrafyaya dili de yaymıştır, Arapçayı önce ticaretin sonra toplumun dili haline getirmiştir. Türkler ise dillerinden ödün vermemiştir. AKP bu tarihsel çizginin dışında Arap ülkeleriyle onların içinde taraflar tutarak çok yanlış bir yola girmiştir. AKP sayesinde Arap ülkeleriyle ilişkilerimiz Cumhuriyet tarihinin en kötü çizgisindedir. Ekmel Bey, İslam İşbirliği Örgütü’nde görev yaparken Türkiye deneyimini örnek göstermiştir. Erdoğan, Türkiye reddiyesinin üstüne İslam ülkelerine yeni yollar dayatmaya girişmiştir. Atatürk döneminde neler yaşanmıştır? Yeni soru işaretleri yaratıp onlara yanıtlar arayarak konuyu işlemeye devam edeceğiz... 675 bin İHL’li ‘Siyasi içerikli MEB’e soru talimatı konuşmayın!..’ l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TEOG ve üniversite sınavlarındaki soruların açıklanması konusunda çalışma yapılması için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya talimat verdiğini söyledi. Bozdağ, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın daha önce de dile getirdiği TEOG ve üniversite sınav sorularının gizli tutulmasından vazgeçilmesi talebiyle ilgili gelişme olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine açıklama yaptı. Bozdağ, “Müzakereye açıldı, değerlendirme yapıldı. Başbakanımız, Sayın Nabi Avcı’ya konuyla ilgili çalışma talimatı verdi” dedi. İstanbul Haber Servisi Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rektörlüğü’nün Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyelerine, derslerde siyasi içerikli konuşmalar yaptıkları gerekçesi ile uyarı yazısı gönderdiği ortaya çıktı. YTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Haluk Görgün imzası ile Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanlığı’na 25 Nisan 2014’te gönderilen yazıda, bölüm hocalarının dersleri esnasında ders dışı siyasi içerikli konuşmalar yaptıklarına dair şikâyetlerin ulaştığı belirtildi. Bölüm başkanlığınca öğretim üyelerinin ders içeriğine uyulması noktasında gereken özenin gösterilmesi istendi. Uyarı yazısına tepki gösteren Eğitim Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi, “Hükümetin ekonomi politikasının temeli kentsel rantı ulufe olarak yandaşlara dağıtmak olduğu için şehir planlama konusuna bilimsel yaklaşımlara tahammül edemiyorlar. İstekleri, Şehir ve Bölge Planlama kürsülerinin rektörlük eliyle siyasi iktidarın güdümüne girmesidir” denildi. Yeni Şafak’tan ‘gülünç’ iddia ‘Musluk Yasadışı dinleme davasında 10 polisin yargılanmasına başlandı darbe planı!..’ Haber Merkezi Yeni Şafak gazetesi dün internet sitesinde yayımladığı “Gezicilerin korkunç İstanbul planı” haberinde, ‘Gezici’ diye tabir ettiği bir grup insanın Twitter’da örgütlenerek “hükümeti devirebilmek için İstanbul’un suyunu bitirmeye çalıştıklarını” iddia etti. Haber, sosyal medyada bir anda yayıldı günün en çok dalga geçilen konusu haline geldi. Gazete tepkiler üzerine haberini yayından kaldırdı. Gezi paronayasını üstünden atamayan Yeni Şafak’ın haberinde özetle şu ifadelere yer verildi: “Gezi olaylarıyla birlikte hükümeti devirebilmek için hemen her yolu deneyen Geziciler’in hükümete karşı yeni bir eylem planı için çalıştığı ortaya çıktı. Twitter’da bazı kullanıcılar ilginç bir örgütlenmeye gitti: İstanbul’un suyunu bitirelim ...Geziciler, İstanbul’un suyunu bitirmeye, böylece hem belediyeyi hem de Köşk seçimleri öncesi Başbakan Erdoğan’ı zor duruma düşürmeye çalışacak. Eyleme katılanlar tarafından musluklar açık bırakılacak, İstanbul’un suyu 1 ayda bitirilecek, hükümet ve belediye zor durumda kalacak.” Haber, günün en çok dalga geçilen ve ti’ye alınan konusu haline geldi. Twitter’da haberle ilgili yorum yapanların tweet’leriyle “ #MuslukAçİstanbulunSuyunuBitir” hashtag’i trend topic (TT) oldu. Davalar birleştirildi ADANA (Cumhuriyet) Adana’da hâkim ve savcıları yasadışı dinlediği iddiasıyla biri emekli 10 polisin yargılanmasına başlandı. Sanıklar hakkında açılan, polislerin yasadışı dinlenmesiyle ilgili açılan ikinci dava da, bu davayla birleştirildi. Adana cumhuriyet savcılarından A.G, C.T. ve Y.K. ile Adana Hâkimi K.V’nin sahte isimler verilerek polis tarafından dinlendiği iddiasıyla ilgili geçen mayıs ayında düzenlenen operasyonda biri emekli 10 polis “uydurma suçlar işlemiş gibi göstermek ve resmi belgede sahtecilik yapmak” iddiasıyla gözaltına alındı. 5 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Emniyet Müdürü on İ.B. ve E.Y. ile Emniyet Amiri A.A., Komiser F.M. ve polis memurları A.K, A.Ş, B.A.D, M.A, H.S. ve R.K. hakkında16’şar yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle dava açıldı. ‘Dijital belgeler ‘Aile’de atama incelensin’ talebi depremi İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sonunda Yargıtay tarafından haklarındaki mahkumiyet kararı bozulan 62 sanığın yargılandığı davanın sanıklarından emekli Albay Nedim Ulusan, suçlamalara dayanak oluşturan dijital belgeler üzerinde Yıldız Teknik, İstanbul Teknik, Orta Doğu Teknik ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşacak bilim heyetine bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep etti. Dilekçede davada tanık olarak dinlenilmesi kararlaştırılan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün adres bilgilerine yer verildi. Davaya dün Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı Duruşmada, sanık polisler hakkında 25’er yıl 6’şar aya kadar hapis talebiyle bir başka dava daha açıldığı belirtildi. İki dosyanın birleştirilmesine karar verildi. 25’er yıl isteniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bazı bakanlıklara ve kurumlara yapılan atama kararları Resmi Gazete’de yayımlandı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda görevden alınan il müdürü sayısı 14’ü buldu. Kilis, Sivas, Samsun, Düzce, Adana, Ağrı, Antalya, Kars, Yozgat, Diyarbakır, Erzurum, Bartın, Mersin, Hakkâri Aile ve Sosyal Politikalar il müdürlerinin başka bir göreve atanmak üzere alınması kararlaştırıldı. Spor Bakanlığı’da ise YURTKUR Gaziantep Bölge Müdürü ile 3 bakanlık müşavirinin görevinden alınması uygun görüldü. İstanbul Haber Servisi Gazi katliamı sonrasında “provokatör” olduğu iddiasıyla tutuklanan ve 20 yıldır cezaevinde olan Hasan Polat hakkında verilen müebbet hapis cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. Polat için önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılacak. AİHM, 22 Eylül 2009’da Polat’ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmederek yargılamanın yeniden yapılmasını istemişti. Hasan Polat, 12 Mart 1995 Gazi katliamının ardından gözaltına alınmış ancak İstanbul polisi, Polat’ın gözaltına alındığını kabul etmemişti. Gözaltında kayıpların yoğun olarak yaşandığı dönemde yürütülen mücadele sonucu gözaltında olduğu kabul edilmiş ve bir süre sonra da serbest bırakılmıştı. Daha sonra yeniden gözaltına alınan Polat, 1995 yılında “Gazi provokatörü” olduğu iddiasıyla tutuklu olarak yargılanmaya başladı. Polat, 10 Aralık 2002’de ömür boyu hapse mahkum edildi. Hasan Polat’ın cezası onandı l
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear