23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 HAZİRAN 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA ‘Kültür tektipleşiyor’ 2. Artistanbul Fuarı’na katılacak Uzakdoğu çağdaş sanatı uzmanı Pearl Lam küreselleşmeden kaygılı EVRİM ALTUĞ KÜLTÜR 15 ÇUKUROVA BELEDİYE BAŞKANI SONER ÇETİN: İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek 2. Artinternational Uluslararası Sanat Fuarı’na katılacak galeriler, geçen günlerde belli oldu. Amerika’dan Çin’e, Suudi Arabistan’dan Finlandiya’ya, 24 ülkeden 80 galerinin katılacağı fuar, 2628 Eylül tarihlerinde. Rampa, Rodeo, xist ve Pilot ile NoN gibi İstanbullu “güncel” galerilerin yanı sıra, aralarında Galeri Nev Ankara’nın da sürpriz şekilde yer alacağı kurumlardan biri de, tasarım ve sanat alanında Hong Kong, Singapur ve Şanghay “şubeleri”ni açarak, “İpek Yolu” ruhunu kültürel ve sanatsal açıdan sürdüren Pearl Lam Galerileri. Kuruluş, ismini kurucusu Pearl Lam’den alırken, bu kurumlarda hem Uzakdoğu, hem Ortadoğu ve hem de Batı’dan önemli isimlerin yapıtları sergileniyor. Çalışma ziyareti için geldiği İstanbul’da sorularımızı yanıtlayan, bu yıl Artnet İnternet sitesi tarafından dünyanın en önemli 25 sanat kadını arasında, Beatles üyesi John Lennon’ın sanatçı eşi Yoko Ono ve Marina Abramovic ile aynı listede gösterilen ve kendisiyle sizli bizli konuşulmasından hazzetmeyen Peu Pearl Lam arl (Lam), Türkiye’den açık küreselleşmeden fikirli genç küratörlerin kendikorktuğunu söylüyor: siyle temasa geçmesi için çağLi Xiaojing’in tuvallerine bakarsanız, “Çünkü bu kavram, rıda bulunuyor. temelinde bir Çin geleneği olan mediİstanbul’daki fuarda, Yintasyonun yer aldığı bir tür soyut Çin kültürü tek tipleştirici bir ka Shonibare (MBE), Carresmi ile karşılaşırsınız. Kaligrafiden pazarlama yönteminden los Rolon Dzine ve Joana çıkan bu üslup, ayrıca kendi içinde de başka bir şey değil. Ticari Vasconcelos gibi sanatçılabelleğini Konfüçyüsçülük, Budacılık ve rın yapıtlarını da sergileyeTaoizm’den beslemiş durumdadır. Bu getirileri olabilir ama cek Lam, görüşmemize başlayönüyle 1981 doğumlu bu kadın sanatkültürel yönden büyük madan önce, Pi Artworks İsçımızın iç dünyası da son derece ruhasakıncalar içeriyor. Ben tanbul sanatçısı Mehmet Ali nidir. Çin sanatına da bu yüzden tutkuUysal’ın eserlerini de çok bede bu yüzden, temsil num diyebilirim. ğendiğini, onunla eylül ayında Çin’le yoğun ilişkili bir galerici ettiğim her bir sanatçıyla Şanghay’da bir sergi açacakolarak, kültür ve sanatta ifade özgürfarklılıkları kutlamaya larını ve evvelce iki kez geldilüğü ile ilgili sıkıntı yaşıyor musun? ve kollamaya özen ği İstanbul üzerinden, Türkiye Çin’de üretilen kültür ve sanatta sansanat ortamını daha yakından süre tabii üç unsur var: Politika, seks gösteriyorum.” tanımak istediğini aktarıyor. ve din. Bu unsurların dahil olduğu hiç Pearl, seni İstanbul’a çebir sanat yapıtının Çin’de teşhirine izin ken nedir? yok. Ama başka türlerde birçok eser de İpek Yolu. Kültürler arası değişim ve diyalovar. Sözgelimi, kavramsal sanat dalının hemen ğa bakmak üzere buradayım. Galerilerim, vaktüm ürünlerinin politik ve sosyal koşullara birer fımla yapmak istediğim de bu. Sonra da geçmitepki ortaya koyduğunu görebiliriz. Kaldı ki ben şe bakıyorum: Hemen tüm Çin kültürü, Osmanbunu da Çin kültürünün bir parçası sayıyorum. lı İmparatorluğu’yla bağı olan kültürel değişimle Küreselleşmeden korkuyor musun? yüklü. Lakin Türk sanatçılar hakkındaki bilgimiz Korkuyorum, çünkü bu kavram, kültürü tek tipaz ve ben Türk koleksiyonerlerin de bugünkü Çin leştirici bir pazarlama yönteminden başka bir şey sanatı hakkında pek az bilgi sahibi olduğu inandeğil. Ticari getirileri olabilir ama kültürel yöncındayım. Bu anlamda, kültürel diyalog çerçeden büyük sakıncalar içeriyor. Ben de bu yüzden, vesinde sanatçıları tanıtabilmek için buradayım. temsil ettiğim her bir sanatçıyla farklılıkları kutBu karşılıklı bir süreç. Tıpkı sanatçınız Mehmet lamaya ve kollamaya özen gösteriyorum. Farklı Ali Uysal gibi. Yapıtlarına bayıldım! Bu anlamda olmaktan korkmamak gerekiyor. birbirimizden öğrenebileceğimiz çok şey var. Ülkenizdekileri bilmiyorum ama, görüyorum Çin modern/güncel sanatını öğrenmeye neki, birçok Doğulu sanatçı, içten içe Batı’nın takreden başlasak? dirini kazanmaya ve Pompidou, Guggenheim, Ta1993’ten beri Çin sanatına odaklandım ve bute veya MoMA gibi kurumlara dahil olmaya çanun köklerinin epey derine, geleneklerimize inlışıyor, Batılı küratörleri tatmin etmek için çırpıdiğine inanıyorum. Sergilediğim isimler arasında nıyor. Hatta işlerini, kimi büyük temalı sergilerde doğrudan poppolitik içerik üretenler yok. Çünkü bulunabilmek adına Batılı küratörlerin isteği doğbunun Çin sanatına yönelik “Batılı bir bakış”ı rultusunda dönüştürenlere dahi rastlayabiliyoruz. temsil ettiğini düşünüyorum. Ben sanatı, gelenek Ama bunu yaptıkları sırada, bu sanatçıların eserten evrilerek bireysel bir tavrı gösterebildiği için, lerinin güya yerel içerik dışında hiçbir özgünlüğü ayrıca Batılı etkileşimlere karşı oluşturduğu refkalmıyor, adeta Batılı hale geliyorlar. İşte, benim leks ve kucaklamalardan dolayı seven biriyim. de kaçınmaya çalıştığım unsur tam da bu. Bunun içindir ki, sözgelimi, sanatçılarımızdan (www.pearllam.com) Orhan Kemal adı kültür merkezine verilecek SAVAŞ KÜRKLÜ Nâzım Hikmet Akademisi’nde Ne Değişti? Bu yazıyı okuyanlar arasından şöyle soranlar çıkabilir: “Ne o? Sen de TKP üyesi değil misin? O zaman bu hassas döneminde partiyi neden eleştiriyorsun?” Hemen belirteyim: Bu soruyu daha eleştirilerim söz düzeyinde iken soranlar oldu. İşte yanıtım: Evet, TKP’yi eleştiriyorum, ve bunu bir TKP üyesi olduğum için yapıyorum. Çünkü bunu yapmazsam eğer, asıl o zaman bir TKP üyesi ve partinin “Nâzım Hikmet Akademisi” (NHA) adlı eğitim kurumunda “Başlangıcından Günümüze Eleştirel Düşüncenin Gelişmesi” başlıklı dersi veren bir hoca olarak, kendimi parti ve meslek etiği bağlamında ahlakdışı bir konuma getirmiş olurum! Dahası, bunu yapmaktan çekinirsem, ülkemin sayıları artık yüz seksene yaklaşan üniversiteleri gibi NHA’nın da “eleştiri” sözcüğüne karşı tepkili davrandığı şaibesinin gölgesini hem kuruma hem de partiye düşürmüş olurum! Geçen akademik yılın başında NHA’da göreve başladığımda, kurum beşinci yılını doldurmuştu. Bu beş yıla baktığımda, elli yıllık bir üniversite hocası olarak NHA’nın tam bir “Akademi” olabilmesi için bir “yeniden yapılanma” döneminin artık geldiğini görebiliyordum. Çünkü kurumun diyalektik düşünceyi temel alan gerçek bir akademi kimliğini kazanması, hem buraya “akademi” olduğu için gelen öğrenciler, hem de partinin gelecekte kültür ve sanat politikalarını daha sağlıklı geliştirebilmesi bağlamında bir zorunluluktu. Bu amaçla yapılması gerekenlere ilişkin düşüncelerimi hem hocalarla hem de bütün öğrencilerimle paylaştım. TKP yönetimine de ilettim. Geniş bir katılım ortaya çıkınca da paçaları sıvadım ve elimi taşın altına soktum. Bu aşamada TKP yönetiminden kimilerince: “Bu değişikliklerin çoğu aslında daha önce de düşünülmüştü, fakat elini taşın altına sokan çıkmadı!” şeklinde bildirimler de aldım. Bir süre her şey yolunda gitti. Yeniden yapılandırmaya ilişkin taslak neredeyse bütünüyle tamamlandı. Dahası, kimi bölümlerde 2014/2015 akademik yılında yeni değişikliklere göre düzenlenecek ders programları da tartışılmaya başlandı. Gelgelelim TKP yönetimi ile Akademi arasındaki ilişkiler eski saydamlığını yitirdi. Yönetim, Akademi ile ilgili sorular ve sorunlar konusunda giderek sessizleşti. Bu sessizliği, biz akademililerin önerilerine: “Biraz durun bakalım, hele şu parti meseleleri çözümlensin de!” mealinde verilen karşılıkların yoğunlaşması izledi. “Meseleler” ile kast edilen, TKP içerisinde çıkan çoğu kısır iç çekişmelerdi. Fakat biz, yani akademililer, bunlara aldırmaksızın, artık TKP’nin hiçbir gündeminde bize yer verilmeyişinden de gocunmaksızın çalışmalarımızı daha da yoğunlaştırdık ve NHA’nın yeniden yapılandırılması modelimizi tamamladık. Bu arada, doğrudan TKP yönetiminde “NHA’yı gereksiz bulan” bazı “unsurların” bulunduğunu da biliyorduk. Ama yılmadık. Şimdiki sancılı kongre sürecinde ise durum daha da farklı. Bir süre önce, soL gazetesinin parasal nedenlerle geçici olarak taşınacağı nedeniyle, NHA’nın Kadıköy’de, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin ikinci katındaki odalarına el kondu. Şimdi o odalar, daha taşınmadan önce yayını durdurulan gazetenin ve bir sayı çıkabilen soL Dergi’nin kalıntıları ile dolu. NHA ise tamamen yersiz. Bizi bu da yıldırmadı. İki hafta önceki geniş katılımlı toplantımızda oybirliği ile Platon’a atfen! kendi zeytinliğimizi kurma kararını aldık. Bunun ayrıntılarını haftaya yazacağım. ADANA Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, halen tiyatro salonu ve sergilere açık fuaye olarak kullanılan kültür merkezine Adanalı ünlü edebiyatçı Orhan Kemal’in adının verileceğini açıkladı. Geleneksel Halk Günü’nde Çukurovalılarla bir kez daha bir araya gelen Başkan Çetin, bu yıl Orhan Kemal’in 100. doğum yılı olduğunu anımsattıktan sonra, “Değerli yazarımız, hemşe rimiz Orhan Kemal’in adını kendi topraklarında yaşatmak, bir yerde Adanalı sanatçılara sahip çıkmak adına konuyu meclisimizde görüşerek, tiyatromuza ve sergi salonuna dönüştürülen fuayeye adına vereceğiz” dedi. Çetin ayrıca; Belediye Evleri Mahallesi’nde kültür ve barlar sokağı, el sanatları ve kuyumcular çarşısı ile Adana’nın ünlü kebapçılarının yer alacağı sosyalitesi yüksek bir bölge oluşturacaklarını söyledi. Sir Elton John ve Norman Fowler’dan LGBTİ hakları için çağrı ‘Eşcinselleri desteklemeliyiz’ Kültür Servisi Ünlü İngiliz sanatçı, Sir unvanlı Elton John ve eski İngiltere Sağlık ve Sosyal Güvenlik Bakanı Norman Fowler, tüm dünyada kutlanan LGBTİ Onur Haftası nedeniyle Independent gazetesinde ortak imzayla bir yazı yayımladı. Eşcinsel bireylerin hakları için dünyanın çeşitli ülkelerinde binlerce kişinin katıldığı Onur Yürüyüşleri yapılırken, pek çok ülkede LGBTİ bireylerin halen baskı altında tutulduğunu ifade eden ikili, Rusya’da mevcut homofobik yasayı buna örnek gösterdi. Rusya’nın yanı sıra Nijerya, Hindistan gibi ülkelerde de eşcinselliğin suç olarak görüldüğüne dikkat çeken John ve Fowler, LGBTİ bireylerin haklarını korumak ve mevcut yasaların değişmesini sağlamak için uluslararası bir kongre toplanmasını talep etti. “Bizler, baskı ve zulüm altındaki eşcinselleri desteklemeliyiz” denilen yazıda, korku ve önyargının yerine, sevgi ve merhametin geçmesi gerektiği vurgulandı. Burs Programı başvuruları başladı Kültür Servisi Hrant Dink Vakfı ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “ErmenistanTürkiye Normalleşme Süreci Destek Programı” kapsamında Kalem Ajans ve İTEFİstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali’nin de aralarında bulunduğu Türkiye’den 63, Ermenistan’dan 25 farklı kuruluş, değişik alanlardaki çalışmaları destekleyen burs verecek. Program çerçevesinde, iki komşu ülke arasında uzmanlık paylaşımı ve kalıcı işbirliğini yaratman amacıyla, akademi, sivil toplum, basın, kültürsanat, çeviridil eğitimi, hukuk ve benzeri alanlardan iki ülke vatandaşları bursa başvurulabilecek. Arevik Saribekyan, İbrahim Betil ve Sema Kılıçer’den oluşan TürkiyeErmenistan Burs Programı seçici kurul üyeleri, başvurular arasından 18 kişiyi bursa değer bulacak. Burs programına katılmak isteyen adayların, İngilizce başvuru formunu doldurup, iki adet referans mektubu ve özgeçmişlerini en geç 20 Temmuz 2014’e kadar, fellowship@hrantdink.org adresine göndermeleri gerekiyor. TürkiyeErmenistan Kültür Servisi Antalya’nın Demre ilçesinde, antik Likya uygarlığına ait eserler, kurulmakta olan Likya Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca uzun süredir çalışmaları yürütülen müzenin 8 milyon 355 bin 667 liraya mal olması bekleniyor. Açık ve kapalı alanı olacak müzede, beş yıldır süren kazılarda ortaya çıkarılan liman yapıları, ticaret yeri, hamam, kilise yapıları, ye Likya müzede yaşayacak raltı su sarnıcı müzenin açık kısmında sergilenecek. Müzenin kapalı alanı için ise MS 129 yılında inşa edilen Roma dönemi Hadrian granaryumu (tahıl ambarı) restore edilerek kullanılacak. Bu bölgedeki kazılar yıllardır Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik tarafından yürütülüyordu. Ancak Çevik geçen yıl kazı başkanlığından alınmıştı. • Havuz, çocuk havuzubahçesi • Açıkkapalı restaurant, bar • Odalarda: Klima, TV, fön, balkon • Sabah, öğle, akşam açık büfe, ikramlar • Alkolsüz içeceklerimiz LİMİTSİZDİR. • Plaj servisi, AİLE OTELİNİZ, WiFi 12 ADALAR, KELEBEKLER VADİSİ, DALYAN, GÖCEK, JEEP ile SAKLIKENT TURLARINA KATILMA İMKANI T (7 gece 8 gün konaklamalarda geçerlidir) Tel: 0252.616 76 11 12 • www.starotel.com.tr *60 TL AM PANSİYO N PLUS
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear