23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 MART 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 ArGe’de Duble Teşvik Türkiye’de 2013 yılsonu itibarıyla 52 Teknoloji Geliştirme Bölgesi mevcut. Buralarda yeni veya ileri teknolojide mal ve hizmet üretmek isteyen girişimci, araştırmacı ve akademisyenlere elverişli bir zemin hazırlanıyor. Verilere göre faaliyet gösteren 2 bin 569 firmada ise 27 binin üzerinde personel istihdam ediliyor. Halen 7 bine yakın proje yürütülürken 1.5 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşılmış. Rakamlar böyle olunca son dönemde en büyük vergi teşvikleri de Araştırma ve Geliştirme (ArGe) faaliyetlerine tanınıyor. Bu kapsamda, gelir ve kurumlar vergisinde ArGe indirimi uygulanıyor. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde ise bunun yanına katma değer vergisi istisnası da ekleniyor. Özellikle 6518 sayılı “torba” yasa içindeki düzenlemeler dikkat çekici. Artık her yer Teknoloji Geliştirme Bölgesi gibi konumlanıyor. Bunu nereden mi anlıyoruz? Tabii ki ayrıntılardan! kazanç ve iratların, Devri veya satışı neticesinde elde edilen kazançların, Türkiye’de seri üretime tabi tutularak pazarlanmaları halinde elde edilen kazançların, Türkiye’de gerçekleştirilen üretim sürecinde kullanılması sonucu üretilen ürünlerin satışından elde edilen kazançların patentli veya faydalı model belgeli buluşa atfedilen kısmının, yüzde 50’si gelir vergisinden ve kurumlar vergisinden müstesna tutulacak. Bu istisna, buluşa yönelik hakların ihlal edilmesi neticesinde elde edilen gelirler ile buluş nedeniyle alınan sigorta veya diğer tazminatlar için de uygulanacak. İstisnanın uygulanabilmesi için, buluşun ilgili yasa kapsamında patent veya faydalı model belgesi verilerek koruma altına alınan buluşlar arasında yer alması ve buluşa ilişkin incelemeli sistem ile patent veya araştırma raporu sonucunda faydalı model belgesi alınması gerekiyor. Katma Değer Vergisi İstisnası İstisnanın uygulanmasına ilişkin diğer ayrıntılar Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/B maddesinde yer alıyor. İstisnanın bir diğer uzantısını Katma Değer Vergisi Kanunu’nda görüyoruz. 1 Ocak 2015’ten itibaren yapılacak teslimler için uygulanacak bu istisnaya göre, yasa kapsamında araştırma ve geliştirme, yenilik ile yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan patentli veya faydalı model belgeli buluşa ilişkin gayri maddi hakların kiralanması, devri veya satışı katma değer vergisinden istisna edilecek. Ayrıca istisna kapsamında yapılacak teslimler kapsamında yüklenilen vergilerin indirimine de izin veriliyor. Düzenleme, bu açıdan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu çerçevesinde yapılan düzenlemenin bile önüne geçiyor. Gelir ve Kurumlar Vergisi İstisnası Bu “torba” yasa ile Kurumlar Vergisi Kanunu’na eklenen 5/B maddesi ile sınai mülkiyet haklarından elde edilen kazançların yüzde 50’si hem gelir hem de kurumlar vergisinden istisna edildi. İstisna 1 Ocak 2015’ten itibaren elde edilen kazanç ve iratlara uygulanmak üzere, 19 Şubat 2014’te yürürlüğe girdi. Buna göre; Türkiye’de gerçekleştirilen araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan buluşların; Kiralanması neticesinde elde edilen Berkin İçin Adalet! Merhaba, nasılsınız? Size Kandıra 1 No’lu F Tipi hücrelerinden sesleniyoruz. 14’ünde başından vurulan, 15’inde bir fidan, 269 gün direndi; 16 kiloluk bedeniyle isyanın adı Berkin Elvan! Sayılara lanet edesi geliyor insanın. 16 Haziran 2013’te Haziran Ayaklanması’nın tüm hızıyla yaşandığı bir gün Okmeydanı sokaklarını gaza, tazyikli suya boğanların, yeni bir “destanı” yazılmıştı. 14 yaşındaki umudun çocuğu Berkin, evinden ekmek almaya giderken yakın mesafeden atılan gaz fişeğiyle başından vuruldu. Başbakan “emri ben verdim”, “polisimiz destan yazdı” diyordu. 12 insanımızı kör eden, binlercesini yaralayan, 8 insanımızı öldürenler Berkin’in beynini Okmeydanı sokaklarına akıttılar! O günden sonra 269 gün direnen Berkin, 11 Mart günü ölümsüzleşti. Milyonların öfkesi ve sahiplenmesiyle cenazesinde meydanlar doldu taştı. 269 gün direndi 15’inde Berkin Elvan. 269 gün boyunca susanları da tanıyoruz. Tek kelime etmeyip, kurda kuşa gözyaşı dökenleri de, iktidarın çanak yalayıcılarını da biz iyi tanıyoruz. Berkin’i vuran polisler ise sokakta rahatça yeni “destanlar” yazmaya devam ediyorlar. Biz onları da çok iyi biliyoruz. Hep korudular suçluları, göstermelik bile olsa yargılamak şöyle dursun, aylar oldu, ifadelerini bile zor aldılar. 17 Aralık’ı, yolsuzlukları gizleyen, hırsızları bir bir serbest bırakan devlet, Berkin’i vuran polisleri saklıyor. Katiller daha ne kadar saklanacak? İşte bunu haykırdı Berkin’in arkadaşları, 269 gün boyunca, onlarca eylem biçimiyle, direnişleriyle, gözaltına, işkencelere, işten atılmaya, tutuklanmaya rağmen “Sabrımızı sınamayın, Berkin’i vuranları açıklayın!” sloganını haykırdılar. Berkin’in ailesi, arkadaşları, halkın her kesiminden insan adalet talebini haykırdı ve haykırmaya devam ediyorlar. Haziran Ayaklanması’nın 8. şehidi Berkin henüz yaşam mücadelesi veriyorken, onu vuranların bulunması için 9 Eylül 2013 günü, sanatçısıyla, işçisi, memuru, esnafı, öğrencisi, genci, yaşlısıyla Okmeydanı’nda bir araya gelen Berkin’in arkadaşları, “Adalet Zinciri” oluşturmak istemişlerdi. İstanbul Adalet(sizlik) Sarayı’na kadar el ele tutuşup “Katilleri istiyoruz!” diyeceklerdi. O gün de AKP polisi bir “destan” yazmıştı yine. Onlarca yaralı, gözaltına alınanlar olmuş ve iki kişi de tutuklanmıştı. Ve o tarihten beri 6.5 aydır tutuklu olan Utku Aykar, Berkin Elvan için adalet istediğinden hâlâ tutuklu bulunuyor. Utku’ya yöneltilen tek suçlama Berkin için adalet istemektir. 269 gün boyunca Berkin için adalet istedik, katilleri cezalandırılmayı bırakın, bulunamazken, meydanlarda her gün gözaltı, TOMA, gaz, plastik mermileriyle saldırdılar. Bizleri yargıladı adaletsiz “Adalet!”, mahkemeler katilleri korumaya devam ediyor hâlâ. Berkin için adalet istiyoruz. Ve sırf bunu yaptığı için, Berkin için adalet istedi diye bir arkadaşımızın, Utku Aykar’ın tutuklu olduğunu da bilin istedik. Peki, Berkin’i vuranların bulunmasını istemek, adalet talep etmek suç mudur? Selamlarımızla. Gökhan ATAY Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishane, Kocaeli SOSYAL GÜVENLİK Noter vekili soruyor! 2008 yılı Ekim ayından önce noterlikte çalışan kişiler noter adına açılan işyeri dosyası üzerinden hizmet akdine tabi olarak sigortalı sayılırken, yeni noter atanıncaya kadar geçen sürede noter vekilleri hakkında hizmet akdine tabi sigortalılık işlemleri uygulanır. Yani yeni noter atanıncaya kadar noter işyeri dosyasında Türkiye Noterler Birliği adına isim tashihi yapılır ve Birliğin vergi numarası kullanılır. Noter vekilleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 66’ncı maddesi gereğince serbest meslek erbabı sayılmakla birlikte noterin görevden ayrıldığı sürede geçici süreyle noterlik görevinin vekâleten yürütülmesi işi 5510 sayılı kanuna tabidir. Buna göre de yasanın 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendine tabi sigortalı olmaları gerekir. Bunlar hakkında 2008 yılı Ekim ayından sonra da 5510 sayılı kanunun 4/ (a) bendine tabi sigortalılık yani SSK sigortalılığı hükümleri uygulanır. SORU CEVAP Noterler bilindiği gibi belli nitelikleri ve kendine özgü bir hukuk statüsü olan kamu görevlileridir. Türkiye’de ise yaklaşık 1800 noterlik var. Normal şartlarda Noterler 4/b yani BağKur sigortalısıyken, Noter vekillerinin sigortalılığı konusunda ise tereddüt yaşanıyor. Bu konuda gelen sorulardan anlıyoruz ki kafalar biraz karışmış. Oysa Noterlik Kanunu’nun ilgili maddesi, noterlik görevinin boşalması ya da yeni noter atanıncaya kadar geçen sürede kimlerin noterliğe vekâlet edeceğini yazar. Yasa ne diyor? Doğum borçlanması beklentisi Doğum borçlanması yapmak istiyorum ancak SGK sigortalılık öncesi doğumları borçlandırmıyor. Kanun değişikliği olacak mı, ne yapmalıyım? Ayşe Demir SGK’nin doğum borçlanması tekniğinde ciddi haksızlık var. Borçlanmanın sigortalı olunan tarih öncesindeki doğumlar içinde yapılabilmesini sağlayacak değişiklik hazırlığı ise var ancak henüz TBMM gündemine gelmedi. Vekillere duyurulur! Sorularınız için malicozum@ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Faşizmin Ayak Sesleri PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Dünya tarihinde gerçekleri saptayan bulgulara göre toplumunu faşizmin öğeleriyle yöneten diktatörler, halkın tepkisiyle iktidarları zayıflamaya başlayınca daha da acımasızlaşırlar. Ayakta kalabilmek için de insan hakları kapsamındaki yasaları, hatta anayasayı hiçe sayarak acımasız yöntemlere başvururlar. Ülkemizde 17 Aralık operasyonuyla açığa çıkan, Sayın Başbakan’la dört bakanı içeren rüşvet ve yolsuzluk söylentilerinin getirdiği halk hareketlerinin yansımaları üstteki tanımla eşleşiyor. Örneğin; demokratik yönetimlerde yurttaşların haber alma hak ve özgürlüklerinden olan görüntülü basının en önemli öğelerinden başta geleni Twitter için Sayın Başbakan’ın meydan mitinginde “bu haberlerin kökünü kazıyacağız” söylemi üzerine Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nca (TİB) Twitter’e erişim engellendi. Bu yasak kısa süre içinde 2.5 milyona yakın tweet atıcısıyla delindi. Bu delme eyleminde halkla birlikte Cumhurbaşkanı’yla bakanlar da vardı. Hatta Sayın Gül, “Sosyal medya platformlarının tamamen kapatılaması tasvip edilemez” mesajını da Twitter’dan attı. Ayrıca, TBB, İstanbul Barosu, CHP STK’ler suç duyurusunda bulundular. Bir de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bu konuda “böyle bir yasak kararı verilmemiştir” denildi. Demek ki dayanaksız emirler Başbakan’dan da gelse yasalara aykırıysa yerine getirilemezmiş(!). Bir de bu kısa süreli yasak, dünya medyasında da büyük tepki yarattı. AB ve ABD’den de tepki geldi. Hatta Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi yasağın inceleneceğini bildirdi. Sonuçta dış ülkelerin tepkileri, demokratik hükümetlerin kendisiyle aynı fikirde olmayanları da dinlemek zorunda olduğunu vurguladı. Böylece bu işlerde tek adamlık sıfatıyla “ben yaptım oldu” egemenliğinin geçerli olamayacağı kanıtlandı. Bu konunun üzücü bir yanı da demokratik dış ülkelerce kınanmamız oldu. HHH Bu yasağa demokratik ülkelerden gelen insan haklarına aykırılık tepkilerini yansıtmak ve hak aramak amacıyla Twitter avukatları Türkiye’ye geldiler. TİB yetkililerine açılacak davalarda mahkeme kararlarına kendilerinin de katılacaklarını bildirdiler. Türkiye Barolar Birliği anayasa ve AİHS’ye aykırılık taşıyan yasaklama kararı hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra işlemin kaldırılması için İstanbul nöbetçi ağır ceza mahkemesine başvurduysa da mahkemeden aldığı cevap “Tarafımızdan verilmiş herhangi bir yasaklama kararı yoktur” oldu ve başvuru işleme konulmadı. Bunların dışında daha birçok kurum, dernek ve sivil toplum kuruluşlarından bu diktatörlüğe tepkiler geldi. Hatta meydanlara çıkarak Atatürkçü sloganlarla demokratik cumhuriyetimize sahip çıktılar. Bunun en canlı ve etkin görüntüsü de geçen pazar günü Fenerbahçe camiasının öncülüğünde onlara katılan Galatasaray ve Beşiktaşlıların yanında halkın da katılımıyla 100 binleri aşan kalabalığın Ankara’nın Tandoğan Meydanı’nda toplanarak Anıtkabir’e yürümesiydi. Anıtkabir’in önündeki meydana sığamayacak yoğunlukla dolup taştılar: “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı eşliğinde “Senin çizdiğin yoldan ayrılmayacağız. Vatanımızı böldürmeyeceğiz” söylemiyle ant içtiler. HHH Bu heyecan sanatçıların görüntülü programlarına da yansıdı. Geçen pazar günü müzisyenbesteci Haluk Çetin’in “Şiir içi şarkılar”ında mizahın ozanı saydığım Âşık İhsani’den “Hak adalet deyince tükürdü yere/ Arkasından baltasını biledi” dizilerinden sonra özgün şair sayın Ataol Behramoğlu’ndan H. Çetin’in bestelediği “Yunus Gibi” başlıklı şiirinin sonunda; “Çaresi isyan olmuştur” dizeleri tam yaşadıklarımızı yansıtmıyor mu?.. Sanat konusuna girince Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin (TÜKD) bu yılki Önder Kadınlar yarışmasında; bilimde Prof. Dr. Nurperi Gazioğlu, medyada Yazgülü Aldoğan; sanat alanındaki ödüle de yılların usta sinema ve sahne sanatçısı Atatürk’ün kızı saydığımız Gülsen Tuncer layık görüldü. Onu kucaklayarak kutluyorum. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Fransız Dev 1 rimi sırasında 2 giyotinle idam edilenleri örgü 3 örerek izleyen 4 lere verilen ad. 2/ 5 Bir giyeceğin gö6 ğüsle omuz arasında kalan bö 7 lümüne eklenen 8 parça... Meyve 9 ya da çam kozalağı toplamak 1 2 3 4 5 6 7 8 9 için dalları eğmeye 1 Ç Ö L Y A K T A yarayan uzun sırık. 2 A Ğ A K A B A N 3/ Yunan abecesin 3 de bir harf... Tarım 4 V E R B O M A N İ L V A R A G E L da kullanılan azotlu R A İ gübre. 4/ Tasavvufta 5 A V A R 6 N E E T İ L E N Tanrı’nın doğrudan G AME L A N bilgisine götürdüğüne 7 İ L S U inanılan manevi yol. 8 P A Y 5/ Hububat tozu... Bir 9 İ N İ N A Y E T tür küçük ekmek... Bir cetvel türü. 6/ Soyundan gelinen kimse... Kokulu bir çörek cinsi. 7/ Geri çekilme, kaçma... “Selam” anlamında Latince sözcük. 8/ Budizm’in, Japonya’da büyük önem taşıyan kolu... Alev. 9/ İsviçre’ye özgü, inek sütünden yapılan bir peynir. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yaya kaldırımı. 2/ 18. yüzyıl sonunda Fransa’da ortaya çıkan sanat ve edebiyat akımı. 3/ Avrupa’da büyük bir yarımada... “Bir bahçesi, bir seccade/ Dolduran havzı ateşten bâde” (Ahmet Haşim). 4/ Taş ya da tuğladan yapılmış olan... Yapısına girdiği sözcüğe “yakışır şekilde” anlamı katan Farsça sonek. 5/ Ödenmesi gereken bir paranın, alacağa sayılarak bir bölümünün ödenmesi. 6/ Tellür elementinin simgesi... Telefon sözü... Satrançta bir taş. 7/ Nasihat... İri ve boru biçiminde beyaz ya da sarı renkli çiçeği olan bir süs bitkisi. 8/ Sazın en ince ses veren teli... Yağlıboya resim yapmaya yarayan bez. 9/ Sincap.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear