25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 MART 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Küresel likidite olanakları azalınca Türkiye ekonomisine dair yaratılan efsanenin de sonuna gelindi Efsane çöküyor Ekonomi Profesörü Rodrik, yeni piyasa koşullarıyla birlikte ekonomiyi zor günler beklediğini söyledi. Rodrik “Büyüme motoru dış borçlanma oldu. Türkiye dış kırılganlıkları yüzünden daha olumsuz bir döneme girdi. Kurdaki oynaklık epey artacak, yatırım ve büyüme oranları düşük kalacak” dedi. Dani Rodrik Güne Uyarlı Provokasyonlar Toplumu patlamaya hazır bomba kıvamında kutuplaştırdıktan sonra, kirli siyasal çıkarları sürdürme adına, ister hepsi iç, ister içdış odaklı olsun, güne uyarlı provokasyonları sahneye koymak kolaylaşır. Bu kirli oyunu bozabilme toplumsal barıştan yana çoğunluk iradesini egemen kılabilmede elbette ülkenin toplumsal birikimleri, deneyimleri, “sağduyu” olarak tanımlanan refleksleri çok önemlidir. Çok sevdiğim, sık sık kullandığım kaba bir benzetme ile bu ülkenin vatandaşlarının yüzyılların bilinebilen tarihsel çokkültürlü birikimleri Anadolu’da var olmuş uygarlıkların bileşkesi, Anadolu Aydınlanması olarak tanımlanabilecek değerleri, Cumhuriyet kazanımları ile 7 nokta üstü depremlere dayanıklı çimentosu, direncinin çok örneğini yaşadık. Çevremizdeki, yakın tarihlerde dünyamızdaki pek çok ülkeyi paramparça eden projelerde, çağın vebaları ırkçılık ve dincilik, her türden alt kimlik ayrımcılığı üzerinden, özünde en çok yoksunlaşma, yoksullaşma ile beslenen provokasyonlarla iç savaşlara uzanan çatışmalarda, ödetilen kanlı bedeller sonrası parçalanmaların sınırlarından dönebildikse bunu ortak aklımızla oluşmuş dayanıklılığımıza borçluyuz. Ancak üst üste yaşanan bu ağır depremlerin yarattığı yıpranmanın üzerine, daha güçlü depremleri oluşturacak koşullara karşı önlemlerimizi almada ortak irade giderek çuvallıyorsa riskler katlanıyor demektir. Provokasyonlarda geçerli stratejiler için bir dönemler sendikacılarımızın diline dolanmış söylemle; “yöntem hep aynı yöntemdir”. Provokasyonların boyutları, sonuçları ne olursa olsun bir ucunda göreceli kolayca açığa çıkarılabilecek tetikçiler, diğer ucunda ipleri ellerinde tutan güç odakları vardır. Tetikçileri yakalamak, tetikçileri besleyen bataklıkları kurutmak elbette çok önemlidir. Yetmez. Zor olanı ipleri ellerinde tutan çıkar odaklarının oyunlarını bozmak. HHH Berkin ElvanBurakcan’ın ölümlerinin ardından, uzun zamandır uykuda, duyarsız “sağduymuzun” uyanışına tanıklık ediyoruz. Seyirci kalma lüksünün olmadığını görüp sorumlulukla bir şeyler yapma gereğini duyanların içinde, ne yazık ki demokrasilerde var olması gereken olmazı, hukuk devleti düzeni içinde kamu erkinin işletilmesi, İktidarları, siyasi erkin kurumları, sorumlularından eser yok. Tam tersi iktidar erkinin liderliği, başbakan başta toplumu kutuplaştırmada, provokasyonlara elverişli koşulları yaratmada nerede ise başrolü oynuyorlar. Berkin Elvan ile Burakcan’ın acılı aileleri çok daha duyarlı, siyasi erkin üstlenmediği sorumluluğu sırtlarında taşıyorlar. Ülkede çok uzun yıllar toplumsal işlevlerini yerine getirememiş, bir biçimde kolları kanatları kırılmış toplumsal örgütlülükler geleceğimizi karartmakta olan tehdidin boyutları karşısında korkmuş olarak uzun bir uykudan uyanmışçasına kimi cılız ama anlamlı duruşlar sergiliyorlar. İşveren, işçi, meslek örgütlerinden çocukları öldüren provokasyonlara, kirli oyunlara kaşı en azından ilkesel doğru çıkış sesleri yükseliyor. Berkin Elvan’ın cenazesinde toplanan yüz binlerin buluşmasındaki ortak güç, toplumsal tepkinin, doğrudan örgütlülüklerin dinamiklerinin ürünü olduğunu söyleme lüksümüz yok. 12 Mart12 Eylül yasaklı düzenlerinin yıkımının üstüne sivil İktidarlarının güne uyarlı provokasyonları ile hukuk devleti düzeni içinde hak arama örgütlülüklerini içten yıkma projelerinin katkıları ile gelen kırılmalar var. Demokratik düzen içinde örgütlü hak arama dinamiklerindeki dibe vuruşun getirdiği bu dağılmada, moral değerler yıkımında, gelişen güne uyarlı tepkiler de var. Gezi direnişleri kıvılcım, sosyal medya iletişim aracı, ortak sorunlar, kaygılar, korkular karşısında ortak tepkileri buluşturan her toplumsal hareket, neden, bir anlam, işlev kazanıyor. Berkin Elvan’ın cenazesindeki kendiliğinden büyük buluşma yüz binlerin diliyle “yetti gayri” anlamında bir büyük patlama, uyarı niteliğini taşıyor. Elvan’ın ölümüne giden yolda o kadar çok İktidarlarının doğrudan doğruya sorumlu oldukları haksızlık, hukuksuzluk, provokasyon içerikli gelişmelere var ki. Büyük tepki, hepsine birden cenazeyle de olsa birlikte karşı duruş, uyarı içeriğini taşıyor. İktidarları yürüyüşü, gidişi yolu için bir kırılma noktası. En azından cephe yandaşlarını diri, yanında tutma anlamında güne uyarlı provokasyonların acilen gündeme sokulması gerekiyor. İşte Burakcan’ın canını alan güne uyarlanmış provokasyon aynı akşam böylece sahneye konuluyor. Kaosun yumağında, bu ülkenin birikimleri ile hiç de hak etmediği bir yerlere çekilmesi uğruna, İktidar erki başrollerde, nefret söylemi araç, toplumu cephelerde kutuplaştırmada güne uyarlı yeni provokasyonlar gündeme sokuluyor. Ekonomi Servisi Türkiye ekonomisi, artan siyasi riskler ve küresel likidite olanaklarının azalmaya başlaması ile birlikte zor bir dönemden geçiyor. Yükselen kur ve faiz, beraberinde ekonomik yavaşlamayı getiriyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) parasal çıkışa başlayacağı sinyali verdiği mayıstan bu yana Türkiye, yeniden ekonomik modelindeki sıkıntıları tartışmaya başladı. WSJ Türkiye’ye konuşan Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dani Rodrik, Türkiye ekonomisini zor günlerin beklediğini söyledi. Rodrik, “Bir yandan olumlu dış konjonktür, diğer yandan Türkiye’nin yabancı ülkelerde iyi pazarlanması sayesinde Türkiye’nin ekonomisine dair bir efsane yaratıldı. Halbuki, doğru rakam milli gelir için yüzde 64, kişi başına milli gelir için ise yüzde 43 civarında bir artış. Diğer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslayacak olursak, bu olağanüstü değil, vasat bir performans” dedi. Dani Rodrik, hükümetin, Kemal Derviş’ten devraldığı ekonomi politikalarıyla özellikle başlarda fazla oynamayarak genelde temkinli strateji izlediğini vur * Türkiye’nin şu andaki siyasi gerginliği ve olası sonuçları borsa, tahvil ve döviz piyasalarında yeteri kadar fiyatlanmadı. Siyasi istikrarsızlık piyasalarda önemli düşüşler getirilebilir. * Türkiye’nin siyasi sorunları uzun vadede kesinlikle önünü tıkayan en önemli faktör. * Kaliteli devlet müdahaleciliği kalkınmakta olan ülkeler için kaçınılmaz bir Siyasi istikrarsızlığın sonu kötü zorunluluk. Ancak devlet yöneticileri şirket gruplarıyla eşit mesafede durmalı, yani siyasi amaçlarla bazılarını kayırmamalı. * Yolsuzluk, rant yaratıp dağıtmak ve özellikle siyasilerin kendilerini zenginleştirmek amacıyla kullanılmaya başladığı zaman siyaseti zehirlediği gibi ekonomiyi de frenlemeye başlar. Türkiye’nin de bu noktaya geldiğini açıkça söyleyebiliriz. guladı. Rodrik şunları söyledi: * Türkiye’nin özellikle son birkaç yıl içinde büyüme motoru dış borçlanma oldu. Büyüme, iç tasarruf ve verimlilik artışı yerine kredi pompalanması ile sağlandı. AKP; Türkiye’de adeta yeni bir ekonomik popülizm getirdi. Özel sektörün borçlanmasını teşvik edici bir ortam sağlanıyor, sonucu da sürdürülemeyecek kadar geniş dış açıklar oluyor. * Ekonomi, dış kırılganlıkları yüzünden bir süredir zaten yeni ve çok daha olumsuz bir döneme girdi. Döviz kurunun periyodik olarak baskı altında kalacağını, kurdaki oynaklığını epey artacağını, yatırım ve büyüme oranlarının düşük kalacağını düşünüyorum. Bunlara bağlı olarak da özellikle iç pazara yönelik, fazla borçlanmış özel şirket ler hayli zorlanacaklar. * Ekonominin hızlı büyüdüğü dönemlerde kamu maliyesi politikası daha sıkı olmalı, iç tasarruflara daha fazla katkı yapmalıydı. Kısa vadeli dış borçlanmanın çok arttığı zamanlar buna karşı önlem alınmalıydı. Bunların yerine popülizmin gereği olarak tüketim teşvik edildi. * Türkiye dışarıdan borçlanıp iç tüketimi körükledi. Dolayısıyla ilerisi için yeteri kadar yatırım yapmamış oldu ve kendisini krizlere karşı savunmasız bıraktı. * Enflasyon farkını katsak dahi TL, dolar karşısında reel olarak yüzde 1015 değer kaybetmiş, dolayısıyla dolar bazında gelirimiz o kadar gerilemiş görünüyor. DİSK: AKP’ye oy yok! (Fotoğraf: OZAN YAYMAN) İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) DİSK, AKP’ye oy verilmemesi çağrısı yaptı. AKP’nin emek düşmanı politikalar ürettiğini savunan DİSK üyeleri, İzmir genelinde “AKP’ye oy yok” ilanı dağıtmaya başladı. Üyeleri adına açıklama yapan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “Kamucu, toplumcu, demokratik, katılımcı, halkçı, emekten yana bir yerel yönetim istiyoruz” dedi. Kemeraltı girişinde bir araya gelen DİSK üyeleri, “Yolsuzluğa batmış, işçi düşmanı AKP’ye oy yok” yazılı pankartlar altında, aynı içerikteki ilanları dağıttı. Seçimlerin yapılacağı 30 Mart gününe kadar 250 bin ilanı dağıtacaklarını, 25 bin afişi de kent geneline asacaklarını duyuran DİSK üyeleri, tüm yurttaşların seçim sandığına gitmesini, hangi partiye oy atılırsa atılsın, AKP’ye oy verilmemesi istedi. AKP’ye oy vermenin, yerel yönetimlerdeki 450 bin taşeron işçinin, asgari ücretli köleliğinin sürmesiyle eşanlamlı olacağını savunan DİSK üyeleri, “Taşeron olarak çalıştırılan işçilerin sayısı, doğrudan belediye işçisi olarak çalıştırılanların dört katına ulaşmıştır. Bu durum işçi için kölelik, tüm toplum için niteliği düşük hizmet anlamına gelmektedir” açıklamasını yaptı. Türkiye’de şirketlerin işi zor Ekonomi Servisi Türçatışmalar şirketlerin risk kiye’deki şirketler için po Dünyanın birçok şirketi için son sırada gelen siyasal algılamasında öne çıkıyor. litik istikrarsızlık, dünyanın 2011’de ilk 10 risk listeistikrarsızlık riski Türkiye’deki şirketleri için diğer ülkelerindeki şirketlere sine ilk kez 7. sıradan giren ilk beş sırada yer alıyor. göre çok daha fazla önem taşıdevletin artan rolü ise şimdi hem yor. Ernst and Young tarafından küresel hem de Türkiye sonuçlarına Oxford Analytica uluslararası ana “fiyat baskısı” ve “maliyet dü göre en önemli 6. risk olarak ifade liz ve danışmanlık firması işbirliği şürme ve kâr baskısı” riskleri hem edildi. Özellikle finans sektöründe ile hazırlanan ve Türk Sanayicileri Türkiye’de hem dünyada ilk üç risk yapılan sıkı mevzuat düzenlemeve İşadamları Derneği’nin (TÜSİ arasında ancak değişik sıralamalar leri bunun bir nedeni olarak değerAD) düzenlediği “Risk Yönetimi da yer alıyor. lendirilirken hızlı büyüyen ülkeve Sigortacılık” panelinde sunulan Raporda en dikkat çeken nokta lerde devletin sağlık, enerji ve alt“İş dünyasının nabzı 20132015” ise dünya genelinde 10. sırada yer yapı gibi sektörlerde daha aktif bir raporuna göre küresel şirketler için alan “politik istikrarsızlık” ris rol üstlenmesi de bir neden olarak son sırada yer alan “politik risk”, kinin Türkiye sıralamasında 5. sı görülüyor. Türkiye için ilk 5 büyük riskten bi rada yer alması. Araştırmaya göre Panelde konuşan TÜSİAD Yörini oluşturuyor. 20082009 küresel ekonomik kri netim Kurulu Başkan Yardımcısı Dünya genelinde 21 ülkede çe zinin yarattığı güvensizlik ortamı Tayfun Bayazıt, “Türkiye’de buşitli sektörlerde faaliyet gösteren şirketleri daha tedbirli olmaya iter güne kadar yönetilebilecek birçok 641, Türkiye’de 60 şirketin değer ken Türkiye’de özellikle son aylar risk, zamanında pozisyon alamalendirmelerine yer verilen rapora da yaşanan Gezi Parkı olayları, yol dığımız için çok yüksek maliyetli göre, faiz oranları ve kur değişik suzluk ve rüşvet operasyonları, ani krizlere dönüştü” diyerek risk yöliklerini içeren “piyasa riskleri”, kur değişiklikleri, sosyal ve siyasi netiminin önemini vurguladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear