23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 KASIM 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 HDP PM üyesi Karataş, İl Başkanlığı’nda saldırıya uğradı. Zanlı, Karataş’ın boynunu kesmeye çalıştı Ankara’da ‘IŞİD yöntemi’ u HDP Ankara İl Başkanlığı’na giden saldırgan, kapıyı açan Ahmet Karataş’a bıçakla saldırarak yedi yerinden yaraladı. HDP yöneticileri saldırının kendilerine yönelik linç kampanyasının sonucu olduğunu belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İktidar sözcülerinin Kobani eylemleri nedeniyle HDP’yi hedef aldığı dönemde HDP Ankara il binasına basan bir kişi, parti meclisi üyesi Ahmet Karataş’ı boğazından bıçaklayarak ağır yaraladı. Saldırıdan sonra kaçan 28 yaşındaki Emre A. Altındağ’da bir akrabasının evinde yakalandı. Yedi bıçak darbesi alan ve ameliyata alınan Karataş’ın hayati tehlikeyi atlattığı belirtildi. 1986 Ankara doğumlu olan Emre A, iddiaya göre önce HDP’yi sabit telefonunu arayarak Erzurum’dan Ankara’ya geldiğini, binanın kaçta açılacağını sordu. Ardından sabah 09.30 sıralarında Mithatpaşa Caddesi’ndeki HDP İl Başkanlığı binasına giden zanlı, kapıyı çaldı. O sırada binada bulunan Kara DAVUTOĞLU Kırmızı Kitabın Adı Var Kırmızı Kitap ya da daha etkileyici adıyla Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin tarihi şimdi hemen bütün partilerin “karşı” olduğu ama değiştirmeye de yanaşmadığı 82 Anayasası’ndan eskidir. Generaller 12 Mart 1971 tarihinde, bir “muhtıra darbesi” yaptılar. 61 Anayasası’nın getirdiği özgürlükleri fazla buluyorlardı. Bu nedenle gemi azıya alan “tam bağımsız, gerçekten demokratik bir Türkiye” isteyen “tehlikeli sol”u sindirmek istediler. Yarın gazetemizde Can Dündar’ın kaleminden okuyacağınız Deniz Gezmiş ve arkadaşları gibi solcu delikanlıları “tenkil etmek” üzere harekete geçtiler. Özgürlüklerin üzerine bir “şal örtülebileceğini” kanlı bir şekilde kanıtladılar. Kırmızı Kitap işte o günlerden kalmadır. HHH O zamandan bu yana da yürürlükte olduğu, hiçbir hükümetin bu belgeye aykırı hareket edemediği söyleniyor. Kimsenin bu iddiaya inandığını sanmam? Sık sık, duruma, güç dengelerine göre değiştirilen bir belge olsa gerek. Yine de Türkiye, parlamentonun onayından geçmemiş, yasa niteliği taşımayan bir belge ile yönetiliyorsa, Kurtlar Vadisi’ne benziyoruz demektir. Konseyler, eli silahlı Polat Alemdar’lar falan. İtiraz sesleri duyar gibiyim; “Kör müsün, hangi ülkede yaşadın sen, ne çabuk unuttun olup bitenleri, derin devletleri, gladyoları?” Ne ilgisi var. Biz şimdi devletin “resmi ve gizli” bir belgesinden söz ediyor, rahatça eleştiriyor, “Olmaz böyle bir belge, olsa da işe yaramaz” diyoruz. Peki ama sigara içerken bile “buralarda bir yerde midir, görüyor mudur şimdi bizi” diye telaşlandığımız bu devirde işler biraz değişmedi mi, biraz korkmamız gerekmiyor mu? HHH Ama “sağlam” ve “cesur” bir tanık bulduk kendimize, rahatlığımız ondandır. Bir zamanlar, Cumhurbaşkanımız daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken çok değerli bir danışmanı vardı. Hukuk okumuş, profesörlüğe kadar yükselmiş bu değerli danışmanın hizmetleri sayılamayacak kadar çoktur. TCK’deki, CMK’deki değişikliklerde hep onun imzası vardır. Türbanın okullarda yaygınlaştırılması konusundaki hizmetleri de unutulamaz. İşte tanığımız, “desteğimiz” odur. Çok sayıda şirketin ve YÖK’ün yönetim kurulunda da hizmetleri bulunan bu değerli hukukçunun her ne kadar intihal suçlamalarıyla karşılaşmış olsa da son zamanlarda özellikle Kırmızı Kitap konusunda çok demokrat ve cesur açıklamalar yaptığını, yüreğimize su serptiğini görmezden gelemeyiz! İşte Prof. Dr. İzzet Özgenç’in Kırmızı Kitap konusunda bize cesaret veren açıklaması şöyledir: HHH “Bugünlerde, ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ veya namı diğerle ‘kırmızı kitap’, sıklıkla telaffuz edilmektedir. Hukuk devletinde geçerli olan normlar arasında ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ diye bir norm türü bulunmamaktadır. ‘Norm’ mahiyetinde olmasa bile, vatandaş ve hatta bilim insanı olarak içeriğini bilmediğimiz böyle bir belgenin hazırlanmasına ve düzenlenmesine yönelik olarak ne Anayasa’da ne de kanunlarda bir hüküm bulunmaktadır. ‘Ne idüğü belirsiz’ olan, mahiyetinin ne olduğu bilinmeyen ve sadece ilgililerinin elinde bulunan bu ‘kırmızı kitap’ın ne işe yaradığı da tarafımızdan bilinmemektedir. Mahiyeti ve içeriği belirsiz bu ‘belge’yi belirli kamu görevlilerinin kendilerine bir ‘rehber’ ve bir ‘güç ve yetki kaynağı’ olarak görmelerinin ve buna karşılık da, söz konusu ‘belge’ dolayısıyla insanların endişeye kapılmalarının tek bir izahı olabilir: Türkiye Cumhuriyeti devleti henüz bir hukuk devleti değildir.” HHH Demek ki Cumhurbaşkanı’nın eski günlerdeki danışmanına ve sıkı ideoloji arkadaşına göre Kırmızı Kitap budur. Araları neden açılmışsa artık, Prof. İzzet Bey kahraman bir “demokrat” olma yolunda ciddi bir adım atmış sayılabilir. Bizim böyle bir adım atmamıza gerek yoktur. Sola düşen, “Boş verin Kırmızı Kitap’ı o bizi değil hükümetleri ilgilendiriyormuş, hükümet olduğumuzda bakarız, olmadı kaldırıp atarız, olur biter” demektir. Hiç insan görmediği, bilmediği kitaba boyun eğer mi canım!.. ‘Hedef göstermedik’ Saldırının ardından HDP binası önünde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Hastaneye kaldırılan Ahmet Karataş’ın hayati tehlikeyi atlattığı öğrenildi. (Fotoğraf: AA) TBMM’de partisinin grup toplantısın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu da HDP Ankara İl Başkanlığı’ndaki saldırıyı kınadı. Davutoğlu, HDP’den saldırıyla ilgili, “hedef gösterildik” şeklinde açıklamalar yapıldığını, bu açıklamalara ilişkin görüşünün sorulması üzerine, “Bu açıklamanın kabul edilebilir tarafı yok. Hiçbir şekilde kimseyi hedef göstermiyoruz ama HDP, Kobani olayları esnasında 67 Ekim’de yaptıkları açıklamalarla, sadece hükümeti değil, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, Türkiye’deki her bir vatandaşımızı hedef göstermiştir” dedi. taş, kapıyı açınca Emre A.’nın bıçaklı saldırısına uğradı ve 67 yerinden bıçaklandı. Boğazı kesilen Karataş, ağır yaralı olarak Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Saldırgan olay yerinden kaçarken polis şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Olay yeri inceleme ekipleri, parti binasında delil toplarken çevredeki güvenlik kamerası görüntüleri de incelemeye alındı. Görüntülerden zanlının binaya girer ve çıkarken yü zünü gizlemeye çalıştığı ancak yine de eşkâlinin belli olduğu öğrenildi. Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, Emrah A’yı, Altındağ’da akrabasının evinde gözaltına aldı. HDP kanadı ise saldırıdan dolayı iktidarı suçladı. HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, olayı Twitter hesabından duyururken “AKP partimizi hedef gösterdi” suçlamasında bulundu. Numune Hastanesi’ne gelerek Karataş’ı ziyaret eden Tuncel, burada yaptığı açıklamada da “Boğazının ke silmiş olması bizim açımızdan bir mesajı da içeriyor aslında. Bu yöntem IŞİD’in yaptığı bir yöntem”’ dedi. HDP Merkez Yürütme Kurulu, olaya ilişkin yaptığı açıklamada iktidarı suçladı. Günlerdir partilerinin hedef gösterilmesi sonucu, Ankara’da “planlı ve örgütlü” bir saldırı gerçekleştirildiği savunulan açıklamada, “Bu saldırı günlerdir partimize yönelik sürdürülen linç kampanyasının bir sonucu olarak yaşanmıştır” denildi. HDP’DEN TEPKİ HDP’ye göre Arınç, kendileri hakkında açılacak davaya zemin hazırlıyor ‘Geliyorum diyen bir saldırıydı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, HDP’ye saldırının AKP iktidarının siyasi linç kampanyasının etkisiyle gerçekleştiğini belirtti. HDP grup toplantısına Rojava’nın Afrin kantonu yöneticileri Hevi Mustafa, Süleyman Cafer ve Ahmet Yusuf da katılırken, toplantının başında HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, HDP’ye yönelik planlı ve örgütlü bir saldırının gerçekleştiğini belirterek, “Ankara’nın göbeğindeki saldırı psikolojik linç kampanyasının sonucunda gerçekleşti” dedi. HDP Eşbaşkanı Yüksekdağ da konuşmasına “Güne alçakça bir saldırıyla başladık. Geliyorum diyen bir saldırıydı” diyerek başladı. Yüksekdağ, saldırıda, son dönemde HDP’yi hedefleyen siyasi linç kampanyasının etkisinin olduğunu kaydetti. ‘AKP kapatma sopasını gösterdi’ MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm sürecindeki kriz aşılmamışken, hükümetin sürecin askıya alınması sinyali vermesinden sonra parti kapatma söylemini kullanması HDP’de “AKP kapatma sopasını gösteriyor” diye yorumlandı. Kobani eylemleri nedeniyle AKP’nin HDP’yi hedef aldığı açıklamalar, çözüm sürecinin devam etmemesi yönünde mesajlara döndü. Hükümet önce sürece muhtaç olunmadığı ve HDP heyetinin İmralı ile görüşmelerin kesilebileceği yönünde sinyaller verirken, bu kez de “parti kapatma” söylemi gündeme geldi. Hükümet Sözcüsü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın önceki günkü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra “Biz partilerin kapatılması taraftarı değiliz” derken, Kobani eylemlerinde çıkan olaylardan HDP’yi sorumlu tutması, HDP cephesinde “Gözdağı ve kapatma davası tehdidi” olarak algılandı. HDP kanadında bu söylemin var olan gerilimi daha da artıracağı görüşü hâkim. HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da dün Cumhurbaşkanlığı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda söz alarak MGK ve parti kapatma imasıyla ilgili konuştu. Kaplan, en son yapılan MGK toplantısında derneklerin, sivil toplum örgütlerinin, aydınların ve sanatçıların hedefe konulduğunu kaydetti. HDP’nin kapatılma Kaplan: Karar alındı sı konusunda kararlar alındığını kaydeden Kaplan, “Bu kararlar Türkiye’yi felakete sürükleyecek kararlardır. MGSB’yi Meclis’in bilmesi demokrasinin vazgeçilmezidir. Legal partilere sabotaj yapılacaksa, suikast yapılacaksa, ben bu siyaset belgesini istiyorum” diye konuştu. HDP içinde AKP’nin bu tavrının seçim kaygısıyla yaptığı yorumları öne çıkıyor. Çözüm sürecinde HDP’nin dışlanması ve partinin kapatılması tehdidiyle sindirilmesinin amaçlandığı ifade edilirken, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sonra açıklanan bildiride “legal görünümlü illegal yapı” ifadesiyle HDP’nin kapatılması için zemin hazırlandığı değerlendirmesi yapılıyor. Suikastta derin şüphe AHMET ŞIK Bingöl saldırısında deliller, ilan edilen zanlılar hakkındaki iddiaları zayıflatıyor ‘Hükümet gibi davranmayı öğrenin’ Yüksekdağ, bu saldırının 1990’ların siyaset dilini yansıtan bir saldırı olduğunu belirterek, “Bir aydan bu yana partimize yönelik sistemli ve bilinçli bir saldırı organize ediliyor. Bunun merkezi siyasi iktidardan başkası değildir. Bu saldırıyı beklemiyor değildik. AKP günlerdir savaş diliyle konuşarak kışkırtmalara eşlik ediyor” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “HDP bir siyasi parti gibi davransın” açıklamasını eleştiren Yüksekdağ, “Bize siyasi parti gibi davranıp davranmayacağımızı öğretmeye başlamadan siz önce hükümet gibi davranmayı öğrenin” diye yanıt verdi. AKP’nin kritik ve gerilimli bir süreçte şiddet ve savaş dilini besmele haline getirdiğini belirten Yüksekdağ, AKP’nin şiddeti azmettirmekten artık vazgeçmesi gerektiğini kaydetti. HDP’nin bir siyasi parti olarak görevini yerine getirmeye çalıştığını söyleyen Yüksekdağ, hükümetin çözüm masasını dağıtmakla HDP’yi tehdit ettiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “yeni Türkiye” söylemini dilinden düşürmediğini, ancak Milli Güvenlik Toplantısı’nda (MGK) Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin (MGSB) AKP’nin kendi çıkarları ve istekleri doğrultusunda revize edildiğini söyleyen Yüksekdağ, “Yeni Türkiye kuracağınızı iddia ediyorsunuz, eski Türkiye’nin hortlatılmasından başka bir şey değil bu” dedi. Bingöl’de il emniyet müdürü ve beraberindeki polislere düzenlenen saldırıdan sonra düzenlenen operasyonda öldürülen 4 kişinin suikastla ilgileri olmadığını kanıtlayacak belgeler ortaya çıktı. Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere hükümet yetkilileri tarafından olayın sorumlusu oldukları ileri sürülen kişilerin cep telefonu görüşme trafiğini içeren HTS kayıtları, Genç yolunda infaz edilenlerin suikast sırasında olay yerinde olmadıklarına dair kuşkuları artırdı. Genç ilçesi girişinde düzenlenen operasyonda öldürülen 4 kişiden ele geçirilen silahların yapılan balistik incelemesinde de suikastta kullanılanlarla eşleşmediği ortaya çıktı. Polislere yönelik Bingöl saldırısıyla, PKK’lilerin öldürüldüğü Genç’teki operasyon arasında bir bağ olmadığı kuşkusunu ortaya koyan ilk bulgu, suikastın ardından arandığını öğrenince kendi isteğiyle teslim olduktan sonra tutuklanan şüpheli Ali Kılıçgedik’in ifadeleriydi. Suikastla ilgili suçlamaları reddeden Kılıçgedik, öldürülen üç kişinin Bingöl’e 50 kilometre uzaklıktaki Lice’den kırsal alana gitmeye çalışan PKK’liler, kendisi, Ali Bozan ve Erhan Şenyuva’nın da militanlara yardım eden kişiler olduklarını söylemişti. Soruşturma dosyasına giren cep telefonu trafiğini gösteren HTS kayıtlarında Kılıçgedik’in, 20.55’te meydana gelen saldırıdan yedi dakika önce, 20.48’de PKK militanlarıyla aynı araçta bulunan Erhan Şenyuva ile konuştuğu görülüyor. Telefonun bağ u İki polisin ölümüne yol açan Bingöl emniyet müdürüne yönelik suikastla ilgili kuşkular artıyor. Cep telefonu görüşme kayıtlarını içeren HTS raporları Genç girişindeki operasyonda öldürülenlerin, suikast sırasında olay yerinde olmadıklarını ortaya koydu. Suikastın zanlıları oldukları açıklanan operasyonda öldürülen PKK’lilerden ele geçirilen silahların balistik incelemesinde ise saldırıda kullanılmadıkları anlaşıldı. landığı baz istasyonu ise suikastın gerçekleştiği bölgeye yaklaşık 4 kilometre uzaklıktaki Kültür Mahallesi’nde bulunuyordu. Militanların bulunduğu araçtaki Şenyuva ile ifadelerinde yol güvenliğini denetlemek için önden gittiğini belirten Kılıçgedik arasındaki diğer görüşme ise saldırıdan 5 dakika sonra saat 21.00’de olmuştu. Telefon, Genç yolunda, suikast yerine yaklaşık 20 kilometre ötedeki baz istasyonundan sinyal vermişti. Yani yetkililerin suikastı gerçekleştirdiklerini iddia ettiği öldürülen PKK’liler ile Kılıçgedik ve Şenyuva iddiaya göre saldırıdan 7 dakika önce bulundukları 4 kilometre mesafeden olay yerine gelip polisleri öldürdükten 5 dakika sonra da 20 kilometre uzağa kaçmışlardı. HTS kayıtlarındaki kuşkulu bir diğer nokta ise suikast öncesi ve sonrasında yaptıkları telefon konuşmalarından bağlandıkları baz istasyonları üzerinden yer tespiti yapılan şüphelilerin, 20.48 ile 21.51.55 saatleri arasında 5 kez mesajlaşmalarıyla ilgili herhangi bir tespit yapılamaması oldu. HTS raporlarında “kayıt bulunamadı” denilerek mesajlaşma trafiğinin yer tespiti yapılamadığı belirtilse de teknolojik olarak bu mümkün değil. Bir eski istihbaratçı, “Bu olayda bir teknolojik yanıltma olmadığı belli oluyor. Kesinlikle yer tespiti yapılabilecek bir durum. Belli ki kayıtlar gizlenmeye çalışılıyor” dedi. Öte yandan Genç ilçe girişindeki operasyonda öldürülen PKK’lilerden ele geçerilen iki Kalaşnikof silahın balistik incelemeleri bu silahların Bingöl suikastında kullanılmadığını ortaya çıkardı. Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı’nda yapılan eşleme incelemesi sonunda hazırlanan raporda, suikast mahallinde bulunan boş kovan ve mermi çekirdeklerinin, Kalaşnikof tüfeklerden elde edilen mukayese mermi çekirdekleriyle mikroskopta ayrı ayrı karşılaştırmalarının yapıldığı belirtilerek, “Aralarında çeşitli karekteristik izler yönünde farklılıklar bulunduğu görülmüş olup, 7.62 milimetre çapında bir adet deforme mermi çekirdeği ve teşhis niteliği bulunan bir adet mermi çekirdeği, gömlek parçasının söz konusu Kalaşnikof marka toplam 2 adet tüfekten atılmadıkları tespit edilmiştir” denildi. Bu arada, Genç girişindeki operasyonda öldüğü açıklandıktan sonra ne kendisi ne de cesedi bulunabilen Erhan Şenyuva önceki gün yakalandı. Bingöl’de gözaltına alınan Şenyuva savcılığa verdiği ifadede operasyon anını, “Araçtaki kişilerin kim olduğunu sorduklarında işçi olduklarını söyledim. Onların da kimliklerini almak için araca yöneldiklerinde arka koltuktaki militan silahının kurma kolunu çekip aşağı inince çatışma çıktı. Ben de o karışıklıkta kaçtım” diye anlattı. Akdoğan: Örgüt su kaynatıyor ANTALYA (DHA) Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, TRT’nin Antalya’nın Kemer ilçesinde düzenlenen “Uluslararası Medya Eğitim Programı”nın açılışını yaptı. Somali’den Sudan’a her yere yardım eli uzattıklarını belirten Akdoğan, isim vermeden uluslararası medyayı hükümeti devirmeye çalışmakla suçladı. Akdoğan, “Hükümeti devirmek için her oyunu denediler, her aracı kullandılar ama başarılı olamadılar” dedi. “Hükümet çözümü zorladıkça örgüt panik atak geçiriyor, su kaynatıyor” diyen Akdoğan, HDP’ye de “Çözüm süreci var diye biz sizinle siyasi mücadele içine girmeyecek miyiz?” diye seslendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear