23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Kılıçdaroğlu’nun ‘MİT CHP’yi izliyor’ açıklamasına parti içinden farklı tepkiler geldi ‘Hedefleri CHP’yi bölmek’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “MİT, CHP’yi izliyor” derken, TBMM’de kurulan Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyelerinden CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker “Türkiye 1952’de NATO’ya girdiği andan itibaren paralel yapı var. O derin yapı şimdi CHP’yi bölmeye çalışıyor” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nu kimsenin ciddiye almadığını ifade ederken AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ise, Kılıçdaroğlu’nun sözlerini “saçma sapan” diye nitelendirdi. Kılıçdaroğlu’nun “MİT içinde bir grubun sadece CHP için görevlendirildiğini biliyoruz. CHP içinde karışıklık çıkarmak ve daha bir sürü şey için yapıldı bu görevlendirme” sözleri tartışma yarattı. Bu sözlere hem parti içinden hem de iktidardan yanıtlar geldi. DAVUTOĞLU: DELİLİ VARSA SÖYLESİN Resmi temaslarda bulunmak için gittiği Irak’tan dün akşam saatlarinde dönen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına tepki gösterdi. Davutoğlu bir soru üzerine “Ana muhalefet lideri olan birinin bin düşünüp bir konuşması lazım. Elinde bir delil varsa çıksın söylesin yoksa Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarını yıpratmaya çalışmasın. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Partisi içinde her gün farklı bir ses çıkıyor. Kılıçdaroğlu’nu ciddiye alan yok. Anadolu’da bir söz vardır. Oynamaya niyeti olmayan gelin, ‘Yerim dar, yenim kısa’ dermiş. Liderlik yapamıyor, partisi 7’ye, 8’e bölünecek halde. Rıza Türmen’i dinlesin. ‘MİT’e ihtiyaç var mı’ dedi. Başka yerle ilgilenmek yerine kendi partisine gitsin, arada parti merkezine gitsin, milletvekillerini toplasın. Başkasını suçlayacağına ev ödevini yapsın. Dersim olayında alamadığı ilkesel tutumu bu olayda alsın. Devleti biz idare ediyoruz, o kendi partisiyle ilgilensin. Önce o küçük alanda bir liderliğini göstersin. Devletin kurumlarını yıpratmasın. Bu kimseye yaramaz, hele Kılıçdaroğlu’na hiç yaramaz.” görülmüştür. Sözlerimin amacına uygun olmayan bir şekilde kullanılmasının kamuoyunda yanlış bir izlenim yaratmasını önlemek için bu açıklamanın yapılmasını gerekli gördüm” ifadelerini kullandı. “MİT Komisyonu” olarak anılan Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’nun CHP’li üyelerinden Mehmet Şeker, konuyu komisyonda da gündeme getireceklerini söyledi. Şeker, “MİT’in, emniyet istihbaratının, ordunun, bürokrasinin içindeki 1952’den beri devam eden, darbelere öncülük eden bu derin yapının temizlenmesi için elimizden geleni yapacağız” derken, “bu yapı”yla ilgili şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye 1952 yılında NATO’ya girdiği andan itabaren Türkiye’nin paralel yapısı oluştu. Cemaatle falan alakası yok bunun. Paralel, derin yapı o tarihten beri orduda, MİT’te, bürokraside, işadamlarının arasında palazlandı. AKP de iktidara geldiğinde bu yapıyı tasfiye etmek yerine kullanmayı tercih etti. Balyoz’da, Ergenekon’da kullandı. Sonra bu yapı kendine doğru operasyonlar yapınca geri adım atmaya başladı. Son zamanlarda gerek MİT içinde, gerek diğer istihbarat örgütleri içinde olan bu grup CHP’ye Dersim üzerinden saldırmaya başladı. Ne idüğü belirsiz, tarihle ilgisi olmayan, sözüm ona bazı gazeteciler de Dersim’le ilgili CHP’yi hedef alan bir algı yaratmaya çalışıyor. O derin, paralel yapı CHP’yi gerek milletvekillerini dinleyerek, gerek genel merkezi dinleyerek, gerekse CHP içindeki bazı insanları kopartmaya çalışarak partiyi bölmeye ‘ülkenin sosyal demokrat partiye ihtiyacı yok’ diye parçalamaya çalışıyor. Bu iktidarın devamına oynayan bir yapı var. Bu yapı yeni bir yapı değil, ama bu yapı AKP iktidarıyla biraz daha güçlendi.” Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki ulusalcılara uyarısıyla ilgili sorulara da yanıt veren Şeker, “Sökmeye çalışabilirler, kafaları karıştırmaya çalışabilirler. Ama CHP’den öyle kimseyi sökemezsiniz. İnsanların ideolojisi, fikirle ürmen, ‘MİT’e gerek var mı’ dedi, sonra düzeltti Rıza Türmen, dün basın toplantısında bu sözlerle ilgili soruya “Biz yeteri kadar karışığız zaten. MİT’e ihtiyaç var mı doğrusu bilmiyorum ama. Demek ki MİT yapıyormuş! MİT amaçlarından saptırılmış durumda. Kimin MİT’i, kime karşı kullanılıyor, tamamen çığırından çıkmış durumda. MİT, hükümetin çıkarlarını koruyan, hükümete karşı olanları gözetleyen, dinleyen bir kurum haline geldi. Bütün devletin partileştiği dönemde MİT’in de bunun dışında kalması beklenmemelidir” yanıtını verdi. Türmen, ilerleyen saatlerde bir açıklama daha yaparak yanlış anlaşıldığını iddia etti. “Biz yeteri kadar karışığız zaten. MİT’e ihtiyaç var mı doğrusu bilmiyorum” ifadesinin “latife amaçlı” olduğunu ifade etti. Türmen, açıklamasında “MİT’in iktidar tarafından, kuruluş amaçlarına aykırı bir biçimde muhalefete karşı kullanıldığına ilişkin sözlerim bir yana bırakılarak, latife amaçlı söylenen bir sözümün başlığa taşındığı T Konu MİT Komisyonu’nda Elitaş: Saçma sapan ri var. CHP’li her milletvekili bu yapıyı çok iyi bilir” dedi. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Kılıçdaroğlu’nun “MİT’in CHP’ye operasyon yapacağı”na ilişkin iddiasını ise “Saçma sapan bir iddia... Varsa ellerinde delilleri ispatlasınlar. Operasyonla gelenler, operasyon korkusunu yüreklerinde hissediyor” diye değerlendirdi. AA’nın haberine göre Elitaş, “Kendisi bir operasyonla geldiği için CHP’de rahatsız olan milletvekillerinin partisinden ayrılıp başka partiye gitmesini operasyonla değerlendirme durumuyla karşı karşıya. Genel başkan olarak başarısızlığından dolayı partinin küçülme sürecine girişinden başkalarına yük atarak, sorumluluğu başkalarına havale ederek kurtulmaya çalışıyor. 44.5 yıldır genel başkan ama partiye hükmedememiş bir durumdadır” dedi. Kılıçdaroğlu’nun Dersim’le ilgili “Ben söylemiyorum ama başkaları benim adıma söylüyor” sözlerine dikkat çeken Elitaş, “Siyaset cesaret işidir. Ama Sayın Kılıçdaroğlu kendisini bu konuda cesaretle açıklama durumu bulamadığından dolayı herhalde Sezgin Tanrıkulu’nu taşeron olarak kullanmaktadır. Operasyonla gelen biri, operasyon korkusunu yüreğinde hissediyor” görüşünü dile getirdi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Kılıçdaroğlu’nun söz konusu açıklamaları kamuoyunun dikkatini çekmek için yaptığını öne sürdü. Şahin, “Bazı kişiler, önemli şahıslar oldukları izlenimini vermek için genellikle takip edildiklerini, MİT tarafından izlendiklerini ileri sürer. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da kamuoyunda dikkati çekecek başka konu bulamadığı için, böyle bir yola gittiğini düşünüyorum... Ama böyle bir açıklama yaparken, kendi arkadaşlarını da töhmet altında bırakmıştır. Kendi arkadaşlarını, MİT ile işbirliği yapmakla itham ediyor. Hiç farkında değil ne yaptığının” diye konuştu. Tarihle Oynamak Öncelikle, nesnel bir tarih var mıdır sorusunu yanıtlamak gerekiyor. Kendi uzak ya da yakın geçmişimize, başka bir deyişle de kişisel tarihlerimize baktığımızda, bu soruya olumlu yanıt vermek kolay değil. Bu geçmişi değerlendirirken ne kadar nesnel olabiliriz? Olayların akışını ne ölçüde nesnel bir akılla yorumlayıp yerli yerine koyabiliriz? Anımsadıklarımız ne ölçüde gerçekleri yansıtıyor? Kişisel yaşamlarımızın kendimizce ya da başkalarınca yorumlarına ilişkin soruları dilediğimizce uzatabiliriz... Fakat hepsine kestirmeden verilebilecek yanıt, kişisel yaşamların da rakamlarla, mekânlarla ifade edilen somut, nesnel bir tarihi olduğudur. Ne zaman, nerede doğduğumuz, yaşamlarımızdaki belli başlı başkaca olayların yerleri, zamanları vb... Bu nesnel, somut olgularla oynamak, onları değiştirmek mümkün müdür? Neden olmasın! Fakat bunun adı ister sahtecilik, ister psikolojik bir rahatsızlık, ister bir oyun ya da fantezi olsun, sonuçta hiçbir şey değişmeyecek; biz onları öznel olarak nasıl değerlendirirsek değerlendirelim, geçmiş zamanların nesnel olguları nasıl idiyseler öylece kalacaklardır... HHH Nesnel, toplumsal tarih bakımından da aynı şey geçerlidir. Her insan bu tarihi kendi aklına, bilgi birikimine, dünya görüşüne göre yorumlayıp değerlendirme özgürlüğüne sahiptir. Fakat bu özgürlük, nesnel tarihi değiştirebilir mi? Eğer yeni bilgiler, yeni bulgular söz konusu değilse, elbette hayır. Buna karşılık, somut, nesnel olguların yorumlarına bambaşka görüş açıları getirerek tarihi baştan sona yeniden görüp değerlendirmek mümkündür... Örneğin, farklı alanlarda, Marks’ın, Darwin’in, Freud ya da Einstein’ın buluşları bu yönde düşünsel kazanımlardır... Somut, nesnel olgular değişmemiş olsa da, bilimin çeşitli alanlarındaki buluşlar, tarih anlayışlarında değişimlere yol açar... HHH Bir de diktatörlerin, fanatik düşünce sahiplerinin, tarihle oynama, onu kendi kafalarına uydurma çabaları vardır. İnsanlığın ve ulusların bütün tarihi, bu gibi saptırmalarla dolup taşar ve bu günümüzde de ne yazık ki böyledir. Bu çabalar, toplumların bilgi birikimlerine, düşünce düzeylerine göre az ya da çok başarılı da olur... Tarihle oynamak, toplumu gerçeklikten uzaklaştırmak demektir. Bu anlamda da onun bu günüyle ve geleceğiyle oynamaktır... Tanık olduğumuz son cehalet ve cüret örneğinin asıl anlamı budur. Üzerinde asıl düşünülmesi gereken ise, içeride ve dışarıda haklı olarak alay konusu olan sözler ve söyleyen kişiden çok, böyle birinin bulunduğu yere kadar nasıl çıkabilmiş olduğudur... ENSAR ÖĞÜT ŞAŞIRTTI: ‘Dersimli’ diyerek yıpratıyorlar ERZURUM (DHA) CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hz. Muhammet’in soyundan geldiği görüşünü savunarak, “Kemal Kılıçdaroğlu Kureyşan aşiretinin ocağının insanıdır” dedi. CHP’nin Doğu Anadolu Bölge Toplantısı’na katılmak üzere Erzurum’a gelen Ensar Öğüt, düzenlediği basın toplantısında son dönemlerde Kılıçdaroğlu’nun üzerinden partiyi yıpratmaya yönelik yorumlar yapıldığını kaydetti. Kılıçdaroğlu her fırsatta “Dersimli Kemalim bununla gurur duyuyorum” derken Öğüt, Dersim olaylarıyla ilgili “Dersimli Kemal” denilerek böylece hem partinin hem Kılıçdaroğlu’nun yıpratılmasının amaçlandığını ileri sürdü. Öğüt, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun şeceresini açıklıyorum” diyerek CHP Genel Başkanı’nın, Hz. Muhammet’in soyundan geldiğini söyledi. Öğüt, şöyle dedi: “Kılıçdaroğlu, Kureyşan aşiretindendir. Kureyşan aşiretinin ocağının insanıdır. Emeviler ve Abbasiler dönemindeki savaşlardan Peygamber Efendimizin soyu kırılmasın diye gençler Horasan’a geldi. Horasan Türkmenistan, Afganistan İran’ın Horasanı’dır. O Horasan’dan daha sonra Genel Başkanımızın sülalesi Konya’nın Akşehir ilçesine geldi. Akşehir’de şu anda Seyit Mahmut Hayrani, Kılıçdaroğlu’nun dedesidir. Akşehir’de türbesi vardır, Mevlana’nın talebesidir. Hazreti Mevlana’nın yanında yetişmiştir ve Seyit sülalesinden geldiği için o sülale genişlemiştir. Daha sonra genel başkanımızın sülalesinden gelen kişilerden birisi de Hızır Bey’dir. Hızır Bey İstanbul’a ilk kadı olan insandır. Daha sonra Hızır bey Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamlığını yapmıştır. Genel başkanın şeceresi bu. Genel başkan, Kureyşan aşiretinden dini bütün ve İslamiyeti çok iyi benimsemiş Seyit soyundan geliyor. Genel başkanımız dini bütündür, ibadetini evinde Allah’a karşı yapar. Kendisi daha önce umreye gitmiştir. Hacca gitmem için beni teşvik edenlerden birisidir.” ‘Umudu ateşlemeliyiz’ ALİ AÇAR İstanbul’da bir dizi etkinliğe katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ülkenin genelinde bir karamsarlık havası olduğunu çok iyi biliyoruz. O zaman bize bir görev düşüyor. Umudu ateşlemek. Geleceğe yönelik umutlarımızı artırmak. Bunun mücadelesini yapmak zorundayız” dedi. Kılıçdaroğlu daha sonra Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş’i ziyaret ederek başsağlığı diledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, İstanbul’daki programı kapsamında dün ilk olarak Bakırköy’deki Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde PM üyesi Tuncay Özkan tarafından organize edilen Umut Gönüllüleri Eğitim Programı’nın açılışına katıldı. Türkiye’de herkesin ülkenin sorunlarını kendine göre tartıştığını belirten Kılıçdaroğlu, gülen bir Türkiye istediklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, “Herkesin gülümsediği bir Türkiye inşa edebilirsek, çocuklarımıza güzel bir miras bırakmış olacağız” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Bakırköy’de seçimleri kaybeden belediye başkan adayları ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu’nun burada başkan adaylarına “Çalışmalarınızı aynı kararlılıkla sürdürün. İstanbul’da köklü bir değişim gerçekleştireceğiz” dediği öğrenildi. Bu arada CHP İstanbul İl Başkanlığı için Murat Karayalçın isminin netleştiği öğrenildi. Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra önceki gün vefat eden Mukaddes Gezmiş için Bora Gezmiş’e taziyede bulundu. Kılıçdaroğlu’na CHP’li İhsan Özkes, Mustafa Sarıgül ve İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı eşlik etti. Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin en yürekli insanı Deniz Gezmiş’i askerler astılar. O dönemde kurulan mahkemelerle idam edildi. Bu toplumun vicdanı, Deniz Gezmiş’i asla ve asla unutmadı. Annesi vefat etti. Allah rahmet eylesin. Ailesine sabırlar diliyorum” dedi. Kılıçdaroğlu önceki gün vefat eden Mukaddes Gezmiş için Bora Gezmiş’e taziyede bulundu. Gezmiş ailesine taziye ziyaretinde CHP liderine İhsan Özkes, Mustafa Sarıgül ve İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı eşlik etti. Tanal’dan soru önergesi Kırmızılı Kadın Meclis gündeminde İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili avukat Mahmat Tanal, Gezi Parkı direnişinde “Kırmızılı Kadın” olarak simgeleşen İTÜ Mimarlık Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceyda Sungur hakkında fakülte dekanlığı tarafından arka arkaya 2 disiplin soruşturması açılmasını TBMM gündemine taşıdı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Tanal, “Bu soruşturma ve soruşturma konusu olayın ortaya çıkartılma biçimi ifade özgürlüğüne ve dolayısı ile anayasamıza aykırı bir işlem değil midir” diye sordu. Tanal soru önergesinde şu soruları yöneltti: “İTÜ araştırma görevlilerinden Ceyda Sungur hakkında üniversite yönetimince soruşturma açıldığı iddiaları doğru mudur? Bu soruşturma neden başlatılmıştır? Soruşturmanın, eyda Sungur’un; bir araştırma görevlisinin hakkında olumlu rapor olduğu halde, 33 a kadrosuna geçirilmediğine dair, yine araştırma görevlilerinin mail grubuna attığı mail nedeniyle açıldığı iddiaları doğru mudur? Bu soruşturmanın İTÜ Mimarlık Fakültesi yönetimi tarafından ‘araştırma görevlileri iletişim grubuna bir eposta yazmak yoluyla araştırma görevlilerini provoke etmek’ suçlaması ile yürütüldüğü iddiaları doğru mudur? Bu mail grubunda atılan mail’ler fakülte yönetiminin eline nasıl geçmiştir? Bu soruşturma ve soruşturma konusu olayın ortaya çıkartılma biçimi ifade özgürlüğüne ve dolayısı ile anayasamıza aykırı bir işlem değil midir?” KESİN İHRAÇ İSTEMİ Batum’dan YDK’ye itiraz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) kararıyla “kesin ihraç” talebiyle disipline sevk edilen Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, karara itiraz etti. Batum, Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) başvurarak, “disipline sevk gerekçeleri” konusunda bilgi istedi. CHP YDK’nin; MYK’nin 5 Kasım tarihli disiplin sevk kararı, yaklaşık 2 hafta sonra Batum’a ulaştı. YDK’nin yazısında Batum ile ilgili disiplin işleminin başlatıldığına ilişkin kısa bir bildirimin yer aldığı öğrenildi. Kararı alan Batum, YDK’ye itirazda bulundu. Anayasa ve CHP tüzüğünde yer alan hükümleri de hatırlatan Batum, YDK’den “disipline sevk” kararının gerekçesi ve disiplin sürecinin nasıl işleyeceği konusunda bilgi istedi. Batum yazısında, kararın MYK’de 5 Kasım tarihinde alınmasına rağmen YDK kararının kendisine 19 Kasım’da ulaşmasına dikkat çekti. CHP YDK’nin, çarşamba günü toplanarak Batum’un itirazını görüşmesi bekleniyor. Batum, itirazının sonuçlanmasının ardından savunmasını yapacak. Müezzinden rütbe davası İstanbul Haber Servisi Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı Direnişi sırasında “camide içki içildi” iddiasını reddeden müezzin Fuat Yıldırım kendisini sürgün eden Diyanet’e dava açtı. Taraf gazetesinde dün yer alan habere göre, Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi Müezzini Fuat Yıldırım, Başakşehir’e bağlı Kayabaşı köyünde görevlendirilmesiyle ilgili Diyanet’e “tenzili rütbe” gerekçesiyle dava açtı. İstanbul İdare Mahkemesi’ne açılan davanın önceki gün yapılan ilk duruşmasına müezzin Fuat Yıldırım ile taraf avukatları katıldı. Yıldırım savunmasında, tartışılan olay günüyle ilgili bilgiler verdi. Gezi Parkı Direnişi’nin başladığı 31 Mayıs 2013 ve 1 Haziran 2013 günü camide olduklarını söyleyen Yıldırım, ilk gün eylemcilerin yoğunlaştığı sırada öğle namazı vaktinin geldiğini, olayları Emniyet’e haber verdiklerini ancak Emniyet’ten bir yardım alamadıklarını söyledi. Yıldırım’ın avukatı Ali Tizik de, “Görevi ‘toplumu birleştirmek’ olan bir memurun ne yapması gerekiyordu. Cami imamı, müftü, görevliler, kaymakam yok. Diyanet sahip çıkmıyor, sahip çıktığında ise tenzili rütbe yapıyor. Müvekkilim basında haberi çıktığı için suçlanıyor” dedi. Daha sonra söz alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın avukatı, dava konusunun bir yerden bir yere nakil işlemi olduğunu, Diyanet’in yer değiştirmek gibi bir uygulaması bulunduğunu dile getirdi. Avukat, “Bizim görevimiz namaz kıldırmaktır. Oysa bu kişi, bir taraf olmuş ve insanları yönlendirmiş” dedi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi. l Kayabaşı’na gönderilmişti l Restorasyon tarihi dokuyu bozdu Türbe Kuran kursu yapılıyor SEYFETTİN METE ÇORUM Çorum Alevi Kültür Merkezi ve Hacı Bektaşi Veli Vakfı Başkanı Nurettin Aksoy, Osmancık’taki Mehmet Dede Türbesi’nin restorasyon çalışmaları sırasında tarihi dokusunun bozulduğunu, Koyunbaba Türbesi’nin ise Kuran kursu yapılmak istendiğini belirterek tepki gösterdi. Aksoy, dergâh ve türbeleri korumak için çalışma başlattıklarını açıkladı. Aksoy, AKP iktidarı döneminde Çorum’da Alevi dergâhlarına yönelik baskıların arttığını, Alevi köylerine cami yapıldığını anlattı. Mehmet Dede Türbesi’nin restorasyon çalışmaları sırasında tarihi dokusunun bozulduğunu, Koyunbaba Türbesi’nin ise Kuran kursu yapılmak istendiğini ifade eden Aksoy, bunun sistemli asimilasyon politikasının bir yansıması olduğunu söyledi. Mehmet Dede Türbesi’ndeki kök boya ile yapılan işlemelerin restorasyon sırasında silindiğini, yerine Arapça yazılar yazıldığını ifade eden Aksoy, türbeye Hz. Ömer’in sözlerinin yazılmasını manidar bulduklarını belirtti. Koyunbaba Türbesi’nde de Kuran kursu açılması için Osmancık İlçe Müftülüğü’nün Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduğunu ifade eden Aksoy, bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Burasının bir Alevi türbesi olduğunu vurgulayan Aksoy, türbenin Alevilere devredilmesini istedi. Kentte çok sayıda Alevi türbe ve dergâh bulunduğunu, bunları korumak için mücadele ettiklerini belirten Aksoy, son 1 yıldır türbe ve dergâhlarda çekimler yaptıklarını, Alevi ozanlarının derledikleri deyişleri kayıt altına aldıklarını ifade etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear