29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 EKİM 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Veliler köklü geçmişe sahip okulun boşaltılmaması için eylem yapmıştı. AVM, tarihi liseyi yuttu ÖZLEM GÜVEMLİ Gazetemize soruşturma yağmuru CANAN COŞKUN Deprem sonrası toplanma alanı olan ve köklü bir geçmişe sahip Şişli Endüstri Meslek Lisesi’ni kapsayan parsellere yapılacak konut ve AVM planları tekrar mahkemelik oluyor. Daha önceki plana dava açarak yürütmeyi durdurma kararı alan Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi yeni plana da dava açacak. Yeni plana göre Şişli Endüstri Meslek Lisesi yıkılacak ve yeniden yapılacak. Yeniden yapılacak liseye ayrılan alan ise mevcut arazisinin yaklaşık dörtte biri. İzzetpaşa Mahallesi’nde Şişli Endüstri Meslek Lisesi’nin bulunduğu alanı konut ve ticaret merkezine dönüştüren imar planı değişikliği 2013 yılının kasım ayında askıya çıktı. Plana bölgeye getirdiği yoğun yapılaşma nedeniyle yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi tarafından dava açıldı. Mahkeme 2014 yılının nisan ayında planın yürütmesini durdurdu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ufak değişiklikler yaparak hazırladığı yeni planı 2 Ekim’de askıya çıkardı. Böylece odanın sonuçlanmak üzere olan iptal davası da kadük kaldı. Dava sürecini başından beri takip eden Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Gürkan Akgün, bu arazinin yolsuzluk soruşturması kapsamında da adının geçtiğini belirterek “Plan ile kamusal donatı alanı belirli bir sermaye kesimine devredilip büyük bir rant elde edilecek” dedi. Yapılan son iki planın karşılaştırmasına yapan Akgün’ün verdiği bilgilere göre 2013 yılında yürürlüğe giren planlarda “Meslek Lisesi Alanı” olarak belirtilen bölge büyük ölçüde “Ticaret + Konut Alanı”na ve kısmen de “Park”a ayrılmıştı. Hazine mülkiyetinde olan ve “Meslek Lisesi Alanı” olarak planlanmış olan parseller, Bulgar Ekzarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı’nın yaptığı başvuru doğrultusunda 20 Temmuz 2012’de vakıf adına tescillendi. 9 Ağustos 2012’de Taş Yapı tarafından “yüzde 50 hissesinde kat karşılığı inşaat hakkı vardır” denilerek tapuya şerh düşüldü. Dava konusu edilen planlar ile birlikte parseller eğitim tesis alanından çıkarılarak, ‘Müslüman uşağa’ Şişli kıyağı AYKUT KÜÇÜKKAYA Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın büyük bir ısrarla “özel proje alan” ilan ettiği Şişli Endüstri Meslek Lisesi ve Şişli Belediye Hizmet Binası’nın da içinde yer aldığı parselle ilgili 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan iki üst düzey bürokratın dinlemeye takılan konuşması “Taşyapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı’nın dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’la kurduğu yakın ilişkinin” bürokratlar üzerinde yarattığı korkuyu gözler önüne serdi. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında hazırlanan fezlekede yer alan yasal dinleme kaydına göre “işadamına rantı kaptırmak” istemeyen bürokrat “Bunlarla uğraşılır mı abi bunlar şey adamlar ya” diye dert yanıyor. Bunun üzerine diğer bürokrat “En yukarıya da ulaşıyor bu adamlar” diye yanıt veriyor. İşadamına çekilen kıyak için “100 trilyon, 200 trilyon rant alacaksın, imar planını değiştireceksin” itirafında bulunan iki bürokrat işin içinden çıkamayarak olayı Bayraktar’’a; Bakanın da dönemin Başbakanı şimdinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a aktarmasına karar veriyor. Bayraktar’ın bile “Çünkü bu biliyorsun her tarafa ulaşıyor çabuk oradan arıyorlar bize sıkıntı oluyor” diyerek işadamının üst düzey ilişkilerinden çekindiği dinlemeye takılırken yasal kayıtlar konunun Erdoğan’a arzedildiğini ve tüm çekincelere rağmen “işadamının Şişli işinin hallolduğunu” ortaya koyuyor. Yasal dinleme kayıtlarında Emrullah Turanlı için Recep Tayyip Erdoğan’ın Erdoğan Bayraktar’a “Müslüman uşaktır yardımcı ol” dediği ortaya çıkmıştı. Bayraktar fezlekesinde “Şişli ilçesindeki, Şişli Endüstri Meslek Lisesi ve Şişli Motor Lisesi’nin bulunduğu, Bulgar Ortodoks Kilisesi Vakfı’na ait araziye Taşyapı İnşaat Şirketi tarafından yapılacak proje için illegal olarak özel proje alanı ilan edilmesi” başlığı altında yayımlanan yasal dinleme kayıtları arazinin parasal değerini gözler önüne seriyor. İşte o konuşmalar Tarih: 24 Temmuz 2013. Saat: 14.15. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman’la Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum görüşüyor. Murat Kurum: Taşyapı ile geldi konuştuk. Bu adam diyor ki benim diyor 57 milyon diyor alacağımdı diyor. 150 milyon aldım falan aynı teraneyi anlatıp duruyor. Adam da oranla ilgili yüzde 55 anlaşmış benimle tamam mı. Hani 6 alsa dese ki fazla aldın diyebilme hakkı en fazla 10 milyon liradır. Anlamıyor benim 50 trilyonumu ver 50 trilyonumu ver. Ya dedim ya ben tamam dedim git mahkemede al dedim ne istiyorsan al. Mehmet Ali Kahraman: Mahkemede siz ama şey yaparsınız zaten orayı değil mi? M.K.: Bunlarla uğraşılır mı abi bunlar şey adamlar ya. M.A.K.: En yukarıya da ulaşıyor bu adamlar. M.K.: Abi ulaşsın bence yani oraya da söylemek lazım ya hem burdan geleceksin sen 100 trilyon 200 trilyon rant alacaksın, plan imar planını değiştireceksin. M.A.K: Evet... Neyse ben onu o zaman şey yapayım onu bakan beye ileteyim de bakan bey şey yapsın üst taraf... Tarih: 25 Kasım 2013... Saat: 12.11... Bu kez telefonun ucunda Bakan Bayraktar ile bürokrat Mehmet Ali Kahraman var. Konu Şişli’deki arazi... Erdoğan Bayraktar: Ha bu sen en son hazırlıklarını yap da şimdi bize şeyde biliyorsun Meclis’te sıkıştırdılar bizi bu Bulgar Vakfı’ndan dolayı. Mehmet Ali Kahraman: Evet evet bakanım. E.B.: Şimdi o itiraz da vardır oraya mutlaka. M.A.K.: İşadamının Erdoğan’la yakın ilişkisi bakan, bakanlık bürokratlarını korkutmuş 17 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarının ardından yayımlanan haberler nedeniyle gazetemize soruşturma yağıyor. Yolsuzluk soruşturmalarının ardından bugüne kadar yazarlarımız, muhabirlerimiz, genel yayın yönetmenimiz ve yazıişleri müdürümüze gizliliği ihlal ve hakaret iddiasıyla 30 soruşturma açıldı. Basın davalarında ise son 2 yılda İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 220 bin TL ceza kesildi. Gazetemize gönderilen tekzip metinlerinin dili de hakaret boyutuna vardı. Metinlerde gazetemizle ilgili “sözde gazete” ve “kirli odakların maşaları” gibi ağır ithamlar yer alıyor. 17 ve 25 Aralık soruşturmalarının ardından açılan soruşturmaların şikâyetçileri hemen hemen aynı kişiler. Şikâyetçilerin başını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan çekiyor. Soruşturma l Can Dündar’ın 25 kapsamında hazır Aralık fezlekesine dayanlanan fezlekelere, dırdığı “Arkadaşın Bamahkeme kararıy bası” yazı dizisi... l Aykut Küçükla yapılan dinlekaya’nın takipsizlik kamelere ve takipsiz rarı verilen TOKİ dosyalik sonucu kapatı sında yer alan fezlekelan dosyalara da lere dayandırdığı Erdoyandırılan haber ğan Bayraktar haberleri... l Takipsizlik kararı velere sürekli olarak rilen 25 Aralık dosyasıngizliliği ihlal, hayer alan mahkeme kakaret ve iftira so da rarı ile yapılan tape karuşturmaları açıldı. yıtları haberleri... Mahkeme askılal 17 Aralık rüşvet ve rında da hep aynı yolsuzluk soruşturması gazetelere açılan mahkeme sorgu ifadedavalar yer aldı. leri haberleri... l Duygu Güvenç’in Basın davalarının Yasin el Kadı’nın BM tegörüldüğü İstan rör listesinde yer aldığı bul 2. Asliye Ce dönemlerde Türkiye’ye za Mahkemesi’nin giriş yaptığını konu alan askısında sıkça sa “Dost 4 kez gelmiş” hanık olarak yer alan beri... l Amerika’da Demokisimler Cumhurirasileri Koruma Vakfı tayet, Yurt, Birgün rafından yayımlanan raGazetesi muhabir porda, Türkiye’nin ulusleri, yazarları ol lararası terörü finanse etdu. Eski Dışişle mekle suçlandığı haber... ri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler arasında geçtiği iddia edilen ve Suriye’ye yönelik askeri müdahale planlarının konuşulduğu 27 Mart’ta internette yayımlanan ses kaydının gazetede yayımlanması üzerine de “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasıyla dava açıldı. Gezi Parkı Direnişi sırasında polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın hastanede olduğu süreçte yapılan haberlerde ise gazetemize 140 bin TL ceza kesildi. 1 Mayıs kutlamalarına katılmak için gittiği Taksim’de polisin attığı gaz bombası kapsülüyle başından ağır yaralanan ve kafatasında kırık oluşan Dilan Alp haberleri nedeniyle de 20 bin TL ceza verildi. Lisenin arazisi daraldı Tabii itiraz olur bakanım şu anda askıda henüz inmedi askıdan itiraz olur ama çok itiraz olur oraya. E.B.: İtiraz olmasa bile siz bir nevi itiraz yaptırın da. M.A.K.: Tamam. E.B.: Bunu biz tekrar başbakana arz edelim diyelim ki burada şu anda okul var içinde. M.A.K.: Evet. E.B.: Adamlar çok ciddi iddialarda bulunuyorlar yani diyorlar işte şuranın tapusu var burasının tapusu var hazinenin yeri okulu kapatıyorsunuz en azından biz adamdan başbakana ben arz edeyim desin ki ben buradan bir tane okul yerini alıyorum ama Bulgar Vakfı’nın yeridir hazinenin yere değil bunun karşılığında da on sekiz tane okul yapıyorum bunu yapacağını da elinden teminat almak lazım. E.B: Şu anda faalmiş okullar. M.A.K.: Faal faal bakanım evet. E.B.: Ama yani olmaz ki okul kapatan adam durumuna biz nasıl niye girelim ya. Tarih: 14 Aralık 2013. Saat: 12.44... 17 Aralık operasyonundan 3 gün öncesi... Bu kez Bayraktar, İşadamı Emrullah Turanlı’yla konuşuyor. Bu konuşmadan 20 gün önce bürokratına “ Okul kapatan adam durumuna biz nasıl niye girelim ya” diyen Bayraktar belli ki konuyu Başbakan Erdoğan’a arz etmiş... E.B.: Bulgarlara ait o yer o hazineden almış onu hazineden alınan okulda var üzerinde şey ne olacak orda ki şey nedir o meslek Motor Meslek Lisesi devletin okulu. E.T.: Bakanım onlar bi yer gösterecekler herhalde beyefendi başka bir yere yapacak. E.B.: He çok ş... şimdi bize devamlı sorular yağmur gibi soru geliyor bize. E.T.: Doğru bakanım orası E.B.: ... Onayladık onayladık senin şeyi bitti bizde bir işi kalmadı. E.T.: Bakanım Allah razı olsun. E.B.: Oldu hadi senden de. E.T.: Emirlerini bekliyorum bakanım. Aynı kişiler, aynı şikâyetler Soruşturma açılan bazı haberler “Onayladık, bir iş kalmadı” Başbakan’a okul pazarlığı taktiği ayrıcalıklı imar hakları ile “Ticaret + Konut Alanı”na alındı. Yürütmesi durdurulan bu plana karşı birkaç gün önce yeniden askıya çıkan planlarda ise 1.6 hektarlık alanın meslek lisesi olarak ayrıldı. Parça parça yaklaşık 1 hektarlık alana park, kısmen cami fonksiyonları getirildi. Yaklaşık 3.6 hektarlık alan da “Ticaret + Konut Alanı” olarak planlandı. Bir önceki plana göre kısmen meslek lisesi alanı ayrıldığı gözükse de mevcut okulun kampüsü, şu an faaliyette olan atölyeleri göz önüne alındı ğın da ayrılan alan son derece sınırlı. İnşaat emsali olarak da 2,90 katsayı belirlenmiş durumda. Gürkan Akgün, bu şekilde bakıldığında sanki bir önceki plana göre inşaat alanının azaltılmış gibi gözüktüğünü ancak plan notlarında durumun hiç de öyle olmadığını söyledi. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Tayfun Kahraman da yeni planın İstanbul’a çok Mezunlar da tepkili büyük bir yük getirdiğine dikkat çekti. Kahraman “Burası eğitim tesisi alanı yani kentsel donatı alanı. Donatı alanları, mevcut yoğunluğu karşılayamaz hale gelmişken bölgeye daha da yük ve donatı alanı ihtiyacı getiriyorsunuz” dedi. Arazinin vakfa tahsis edilmesinden sonraki süreci de eleştiren Kahraman “Vakfa jest yapırken İstanbul’un sonu getiriliyor. Arazi mevcut fonksiyonu üzerinden kamulaştırılıp bedeli vakfa ödenerek mağduri yet giderilebilirdi. Araziye imar hakkı vermek şart değil” dedi. Şişli Endüstri Meslek Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Ercan Bodur “Bölgenin en önemli özelliği deprem sonrası toplanma alanı. Burada başka bir yer yok. Bizim okulumuzu sıkıştırıp önüne rezidans ve AVM yapacaklar. Bizim okulun bahçesinde 896 ağaç var. Meslek lisesi için geniş bir alana ihtiyaç oluyor. Binadan ziyade atölye, laboratuvar yapılacak geniş alanlara ihtiyaç var” diye konuştu. Son ay, hatta son hafta içinde önemli gelişmeler oldu. Önemliönemsiz ayrımı, tarih sıralaması yapmadan sayalım: Bir: Hükümete haklı olarak “torba tezkere” eleştirilerine yol açan çok geniş kapsamlı yetkiler tanındı. Hükümet yurtdışına asker gönderebilecek. Yabancı askerlerin Türkiye’den geçmelerine, hatta konaklamalarına, hattanın hattası üslenmelerine izin verebilecek. Bu tezkere sayesinde Osmanlı İmparatorluğu’nu diriltme düşleri kuran Başbakan, o imparatorluğa sultan olma düşleri kuran Tayyip Erdoğan Suriye’de Baas iktidarını devirmek, Beşşar Esad’ı alaşağı etmek gibi sonuçları felaket olabilecek bir maceraya mı girecek, yoksa tezkere görüşmeleri sırasında resmi olarak ifade edilen IŞİD’le mücadele, mümkünse bitirme operasyonlarının bir halkası olmakla mı yetinecek? Bunu şimdiden bilmek olanaksız. Ama önemli bir gelişme olduğu açık. İki: Başbakan kendini ve hükümeti bağlayıcı bir açıklama yaptı ve Kobani’nin düşmesine izin vermeyeceklerini belirtti. Bunu nasıl, hangi yöntemlerle yapacaklarını bilmiyoruz. Ama resmi ve yetkili bir ağızdan bu karar ilk kez ifade edildi. Bunun da önemli bir gelişme, politika ‘Kürt Sorunu’nda Karar Günleri Eşikte (mi?) değişikliği olduğu açık. Üç: ABD Başkan Yardımcısı (yani ABD siyasal iktidarının iki numarası) Joe Biden, Harvard’da Türkiye’nin cihatçı çetelere çok ciddi destek verdiğini, eğitim, geçiş kolaylıkları ve en önemlisi çok yüklü silah ve para yardımı yaptığını açık etti. Ancak aynı konuşmada “Ama birden uyandılar” diye ekleyip, Türkiye’nin IŞİD’e karşı koalisyonda önemli bir yer alacağını ilan etti. Eh, sonuçları ne olur şimdiden bilemeyiz ama bu da az buz önemde bir gelişme değil. Dört: Bugüne kadar İmralı’da kapalı kapılar ardında Öcalan ve devlet görevlileri (siz MİT görevlileri diye okuyun) sürüp giden ve içeriğinden ancak Öcalan’ı ziyarete gelen HDP yöneticilerine anlattığı kadarıyla bilgi sahibi olduğumuz (yani olmadığımız) görüşmeler yeni bir aşamaya evriliyor. Hükümet iki ayrı kurul oluşturuyor ve bunlardan biri Öcalan’ın ve Kürt siyasal hareketinin epeydir ısrarla talep ettiği “Müzakere Kurulu”. Yani çözüm sürecinin yol haritası, silahlı PKK güçlerinin dağdan indirilmesi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kabulü gibi çetin ve çetrefil konular bundan böyle devlet görevlilerinin (siz memurların diye okuyun) tekelinden siyaset düzlemine aktarılacağa benziyor. Beş: HDP çevresinde özellikle Eş Genel Başkan Demirtaş’ın konuşmalarında aşırı umutlara kapılmadan, yapıp edeceklerini gözlemek üzere hükümete bir şans tanınacağını sezdiren bir yumuşama, yapıcı olma çabası gözleniyor. Daha kestirme bir deyişle Kürt siyasal hareketi günlerin önemli gelişmelere gebe olduğu gerçeğinden hareketle taleplerini daha da somutlaştırmaya hazırlanıyor. Altı: CHP kanadında, bir yandan hükümetin ülkeyi Ortadoğu’da, özellikle Suriye’de içinden çıkılması çok güç bir bataklığa sürüklemesine net bir karşı çıkış var. Ancak bir yandan da Kürt sorununu çözme yolunda atılacak olumlu adımları destekleyeceğine, bugüne dek alışılagelmiş “gözü kapalı itiraz ve ret” çizgisinin terk edileceğine ilişkin ciddiye alınması gereken ipuçları belirdi. Yedi: … Sekiz: … Dokuz: … HHH Sayageldiğim önemli gelişmeler Kürt sorununda bir finale doğru gidildiğini gösteriyor. Bu final Türklerde ve Kürtlerde çok geniş bir kesimin benimseyeceği bir final mi olacak yoksa “Dağ fare doğurdu” mu dedirtecek? Bunu, bugünden kestirmek mümkün değil. Ancak kimilerinin “kirli savaş”, kimilerinin “Kürt isyanı”, kimilerinin “düşük yoğunluklu savaş” gibi nitelemelerle tanımladığı, Türkiye’yi hem siyasal olarak, hem ekonomik olarak kilitleyen, tahrip eden “savaş hali”nin bitme olasılığı belirdi. Sadece hükümet, siyasi partiler, devlet kurumları için değil, bu ülkenin tüm yurttaşları (Türk ve Kürt tüm yurttaşları) için siyasal tercihini ve tutumunu bir kere daha gözden geçirmesini dayatacak hızlı gelişmelere gebeyiz. Şaka değil, ülke içinde yeniden savaş mı başlayacak, barışın önü mü açılacak sorusuna cevap vereceğiz. Bu soru sadece tepedeki siyasetçilere, hükümete, orduya bırakılamayacak kadar yaşamsal bir soru. Cevabı da öyle… Gazetemize gönderilen tekzip metinlerinde de hakarete varan ifadeler kullanılması dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel tarafından, Can Dündar’ın 25 Aralık fezlekelerine dayanarak yaptığı “Arkadaşın Babası” yazı dizisi ile ilgili gönderilen tekzip metninde şu ifadeler yer aldı: “Özellikle ülke gündeminde siyasi iktidara karşı yürütülen kirli savaşta her yolu meşru sayan, yalan ve iftirada birbiri ile yarışan sözde gazetelerin bu iddiaları, yürüttükleri psikolojik savaşın bir parçasıdır.” Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile ilgili 17 Aralık fezlekesinde yer alan konuların haberleştirilmesinin ardından gazetemize Bayraktar’ın avukatı Fatih Erdöl tarafından gönderilen yazıda ise “TOKİ soruşturması olarak bilinen soruşturmayı 17 Aralık gününe denk getiren, bu sayede algı operasyonu yaparak müvekkilim ve ailesi hakkında çeşitli ithamlarda bulunan ‘kirli odakların maşaları’ bu dosya kapsamında gözaltına alınan 21 şahsın tamamının gözaltına alınmalarından 4 gün sonra serbest bırakılması, akabinde de haklarında takipsizlik kararı verilmesiyle amaçlarına ulaşamamışlardır” denildi. Tekzip metinlerinin dili
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear