25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 OCAK 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 9 yapanlar, bize de bunu yaptılar’ diyebilmek. Tabii ki o haksızlıkların giderilmesini savunacağız. Ama hükümetin bu tuzağına da düşmemek lazım.” Uyuşturucu testlerinde çıkmayan Bonzai maddesinde patlama yaşanıyor Büyük tehlike... MELTEM YILMAZ Türkiye’de 100 uyuşturucu bağımlısından 89’unun “Bonzai” adlı sentetik esrar maddesini kullandığı, bu maddenin AMATEM’ler de dahil olmak üzere Türkiye’de yapılan hiçbir uyuşturucu testinde çıkmadığı anlaşıldı. Ayrıca, Bonzai bağımlılığının tedavisi için kullanılan ilaçların, bağımlılığı daha da artırdığı belirlendi. Uyuşturucu Madde Bağımlı lıkları ve Alkolizmle Mücadele Federasyonu’nun (UBAM) Türkiye genelinde 100 uyuşturucu bağımlısı ile yüz yüze yaptığı araştırma, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmadan derlenen rapora göre, uyuşturucu bağımlılığı alanında son 5 yılda Bonzai maddesinin kullanımında adeta patlama yaşanıyor. Rapora göre Türkiye’deki 100 uyuşturucu bağımlısının 89’u ise “Bonzai” kullanıyor. Bağımlıların yüzde 82’si 20 ile 35 yaş aralığında iken, en küçük bağımlı yaşı 11, en üst yaş ise 51. Rapor, bağımlıların yüzde 98’inin madde bulabilmek için hırsızlık yaptığını, ayrıca, 62 kişinin de torbacılık yaparak uyuşturucu parası kazandığını; 100 kişiden 13’ünün uyuşturucu nedeniyle hapse girerek 3 ay ile 5 yıl arasında çeşitli cezalar aldığını ortaya koyuyor. Raporun diğer önemli detayı ise 100 bağımlının tamamının, bağımlılıkları boyunca ortalama dört kez AMATEM ve ÇEMATEM’lere başvurmuş olması. Bağımlıların yüzde 56’sı da, özel klinik ve tedavi merkezlerinde tedavi olmayı denemiş. Ancak yüzde 6’sı, ilaçlarla bir süre idare ettikten sonra uyuşturucuya tekrar başlamış. UBAM’ın raporunun en önemli bölümü ise son 5 yıl içinde bağımlılı “Kişilik bozuklukları ve ölüm triplerine yol açan bu maddeyi bulamayan bağımlılar, aşırı agresif hale geliyor ve öfke nöbetleri geçirmeye başlıyor. Arkasından intihar eğilimleri başlıyor. Bu süreç en çok aileleri etkiliyor ve aile içi şiddete sebep oluyor. Bunun yanı sıra ani yoksunluk krizleri, cinayet işlemelerine dahi sebep olabiliyor.” Raporda, Bonzai’nin hiçbir uyuşturucu testinde çıkmadığına da dikkat çekilerek, “Günümüz şartlarında devletimize ait hastanelerde bu maddeyi ölçebilecek teknik altyapı bulunmadığından bağımlılar Bonzai kullanmayı tercih ediyor” ifadeleri yer alıyor. Hastanelerde bu yeni uyuşturucu çeşidi için diğer madde bağımlılıklarında kullanılan ve bağımlılık yapıcı özelliğe sahip ilaçların kullanıldığının belirtildiği raporda, söz konusu ilaçların herhangi tedavi edici bir etkisinin olmadığı, bağımlıyı daha çok uyuşturduğu belirtiliyor. Rapor, uyuşturucu bağımlılarının denetimli serbestlik bürolarına temiz raporu verebilmek için de Bonzai kullandığına dikkat çekiyor. Raporu değerlendiren UBAM Başkanı Dila Tezemir, “Herkesi bu sinsi uyuşturucu konusunda uyarıyoruz. Çocukların tuvalette uzun zaman geçirmeleri, davranışlarının değişmesi, anlamsız zamanlarda duydukları çakmak sesleri, evden küçük ama değerli şeylerin kaybolması, uyku düzeninin bozulması, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, bağımlılık ihtimalini akla getirmektedir” diye konuştu. Türmen: Erdoğan’ın Soruşturmayı örtmesin ‘Tuzağına’ Dikkat Türmen’e göre Önceki gün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hem gazetecilerle yaptığı toplantının, hem de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu ile yaptığı görüşmenin en önemli gündem maddesi Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden yargılanması konusuydu. Yeniden yargılama konusuna sıcak bakan Erdoğan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a TBB Başkanı Feyzioğlu ile bugün bir çalışma başlatmaları talimatı da verdi. Balyoz, Ergenekon, Odatv ve KCK gibi özel yetkili mahkemeler tarafından yürütülen davalarda ağır hukuk ihlalleri olduğunu savunanlar açısından geç kalınmış da olsa olumlu bir adım bu. Gerçekleştiğinde, şüpheli delillerle yıllarca cezaevinde tutulan ve daha yıllarca kalacak olan yüzlerce kişi özgürlüklerine kavuşacak. Ancak bu tablonun arkasında başka bir boyut daha var. Gözden kaçan bu boyut çok önemli. Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturmasının üstünün örtülecek olması tehlikesi. Geçmişte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığı da yapan CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen’in bu konuya ilişkin önemli tespitleri var. Hükümetin neden şimdi harekete geçtiği konusunda şu değerlendirmeyi yapıyor: “Ergenekon’daki ihlallerle ilgili onlarca kitap yazıldı. Balyoz’da sahte delil üretildiğini bilmeyen mi kaldı? O zaman bunları duymayan kulaklar şimdi neden birdenbire kumpasları hatırladı? Çünkü Başbakan ve hükümetinin kafasında bir ‘denklem’ var: Önce Balyoz ve Ergenekon’da insanların sahte delillerle tutuklandığı ortaya çıkacak. Sonra da ‘sahte delil üreten o kişiler şimdi de aynısını yolsuzluk soruşturmasında yapıyor’ algısı yaratacaklar ve ‘haklılığımız ortaya çıktı’ diyecekler.” ‘Herkesi uyarıyoruz’ Bonzai olarak bilinen sentetik esrar, bağımlılık yapıcı etkisinin yanı sıra ani ölümlere de neden oluyor. ğı hızla yaygınlaşan “Bonzai” üzerine. Bonzai’nin, tarım ilacı içeren bir maddenin birtakım otlar ve sentetik maddeler ile karıştırılarak elde edildiğine, daha sonra kurutularak tütün haline getirildiğine dikkat çekilen raporda, “kova veya sigara içerisinde kullanılan bu uyuşturucu madde iç organlara ciddi oranda zarar veriyor. Aynı zamanda alkol ve başka maddelerle kullanıldığında ani ölümlere sebep oluyor. Ancak otopsilerde Bonzai maddesi çıkmıyor ve ölüm nedenleri başka görünüyor” ifadeleri yer alıyor. Raporda, şöyle devam ediliyor: Erdoğan’ın bu denkleminin kabul görmesi zor. Çünkü: “Terazinin iki kefesi aynı değil. Bir tarafta ortada suç yok, suçun unsurları yokken yüzlerce insan sahte delillerle büyük cezalara çarptırıldı. Öbür tarafta ise hükümetin göbeğinde olduğu çok büyük bir yolsuzluk ve rüşvet soruşturması var. Ve hükümet soruşturma ve yargılamanın önünü tıkamış durumda. Emniyet’e, yargıya kendi adamlarını getirerek delilleri ortadan kaldıracaklar, soruşturmanın yönünü değiştirecekler.” Hükümetin “oyun planına” karşı muhalefete ve kamuoyuna düşen görev konusunda Türmen’in bakışı ise şöyle: “Tabii ki Özel Yetkili Mahkemeler eliyle bu hükümet döneminde yapılan haksızlıkları düzeltmek lazım. Ama bu ortadaki yolsuzluk soruşturmasını affettirmez, ciddiyetini ortadan kaldıramaz, üstünü örtemez. Başbakan’ın dediği gibi yargıda ‘çete’ olsa bile, bu böylesine büyük bir yolsuzluk soruşturmasının örtülmesinin gerekçesi olamaz, olmamalıdır. Bırakın o soruşturma ve yargılama devam etsin. Hepimizin bu konuyu öncelik olarak gündemde tutmamız gerekir.” GÜLEN MEKTUBUNDAKİ EKSİK 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgili yargıda yaşanan sıkıntılar, bir buçuk saatlik ErdoğanFeyzioğlu görüşmesinde hiç gündeme gelmedi. Dünkü gazetelere bakarken “yolsuzluk” konusunun çok önemli bir başka yerde daha hiç gündeme gelmediğini fark ettik: Fethullah Gülen’in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “pazarlık arayışı” diye nitelediği “sulh mektubu”nda... Hükümet ile cemaati görülmemiş bir savaşın içine sokan “yolsuzuluk” konusuna hiç değinilmemiş. Dershanelerin kapatılması, cemaat kadrolarının tasfiyesi, basın ve sosyal medya üzerinden verilen kavga, seçim sürecinde cemaatin pozisyonu gibi konulardaki görüşleri ile sulh ve itidal tavsiyelerine yer verilen mektupta, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları konusunda tek kelime edilmemesi dikkat çekici. Candostu Organ Bağışına Evet Platformu ile bugüne dek 10 bin insana ulaşıldı ‘Önyargılar giderilmeli’ SİBEL BAHÇETEPE Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (TMHGF) tarafından başlatılan “Candostu Organ Bağışına Evet Platformu” sosyal sorumluluk projesi ile 10 bine yakın insana ulaşıldı. Platform başkanı Hüseyin Öztürk, projeyle, organ nakli ile ilgili hurafelerin önüne geçmek, kadavradan nakilleri artırmayı ve toplumu bilinçlendirmeyi amaçladıklarını söyledi. ‘Halkı bilinçlendirmek önemli’ “Bunun için de kamuoyunda organ bağışının gündeme gelmesi, doğru bilgilerin aktarılması, insanların kafasındaki soru işaretlerinin ve önyargıların giderilmesi gerekiyor. ‘Buz dolu küvette uyandı, böbreği çalındı’ gibi söylentiler gerçeği yansıtmıyor. Bir organın alınması teknik olarak hastane ortamında yapılır, sağlık personeli dışında alınması mümkün değil. Verdiğimiz seminerlerde, toplantılarda bunları da anlatıyoruz; halkı bilinçlendirmek önemli. Biz, federasyon olarak kitleleri topluyoruz. TONKKD değerli bilim insanları ile bilgilendirmeler yapıyor. Sağlık Bakanlığı da işin bağışlar ile ilgili kısmıyla ilgileniyor. Bu konuda farkındalığı artırarak başka projeleri de gerçekleştireceğiz. Seminerlerde belli bir olgunluğa ulaştığımızda billbordlar, kamu spotları gibi projeyi destekleyen çalışmalar yapacağız.” Platform başkan yardımcılarından Ali Bozkan ise amaçlarının en küçük topluluğa dahi ulaşmak olduğunu belirterek projenin devam edeceğini ve başka illere de yayılacağını kaydetti. Feyzioğlu iyi niyetli ama... Hükümetin bu planı yaptığı sırada TBB Başkanı Feyzioğlu’nun girişiminin gündeme geldiğini belirten Türmen, ErdoğanFeyzioğlu buluşmasını şöyle değerlendirdi: “Sayın Feyzioğlu iyi niyetli bir hukuk insanı olarak cezaevlerinde haksız yere yatan masum insanların kurtarılması için ortaya çıktı. Bir ‘aklama’ denklemi hazırlığındaki hükümetin de işine geldi bu. Tabir yerindeyse üzerine atladılar. Başbakan, Balyoz ve Ergenekon konusunda ne zaman ‘ılımlı’ olmuş ki? Tek maksat ‘Onlara bunu bin hasta organ nakli bekliyor Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 22 binin üzerinde hasta organ nakli bekliyor. 70 bine yakın insan ise diyalize mahkum. 2016’da diyalize giren insan sayısının 100 bine yaklaşacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle TMHGF, organ nakli konusunda çözüm üretmek, yapılacak bilgilendirme çalışmalarıyla toplumda farkındalık yaratmak amacıyla, 1 yıl önce sosyal sorumluluk projesine imza attı. Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği (TONKKD) ile işbirliği protokolü imzalayarak Sağlık Bakanlığı’nın desteği ile “Candostu Organ Bağışına Evet Platformu”nu kurdu ve bugüne dek çok sayıda in 22 TMHGF Yönetim Kurulu Başkanı da olan Hüseyin Öztürk, bugüne kadar 10 binin üzerinde insana bire bir ulaştıklarını söyledi. sana ulaştı. TMHGF Yönetim Kurulu Başkanı da olan Hüseyin Öztürk, 7 bin üyesi, 700 bin çalışanı olan federasyonun bugüne kadar çeşitli kurum ve kuruluşlarda 25’ten fazla toplantı yaptığını, 10 binin üzerinde insana bire bir ulaştıklarını anımsattı. ‘Organına sağlıklı bak’ Amaçlarının tabana inerek organ bağışının önemini anlatmak olduğunu olduğunu söyleyen Öztürk, “He pimiz aslında organ bekleme listesine girmeye adayız. Yaptığımız seminerlerde hem organ bağışına dikkat çekiyoruz hem de ‘organına sağlıklı bak’ diyoruz” dedi. Ülkemizde özellikle kadavradan yapılan nakillerin yetersiz kaldığını, yılda yaklaşık 300 kadar kadavradan nakil yapıldığını, bazı organlarda kadavra naklinin tek tedavi seçeneği olduğunu kaydeden Öztürk, özetle şunları söyledi: Bel fıtığına ameliyatsız yaklaşım Haber Merkezi Kötü beslenme ve egzersizden yoksun sedanter adı verilen hayatın, bel ağrısına neden olduğunu vurgulayan anestezi ve reanimasyon uzmanı Dr. İlker Solmaz, “Bel ağrısına gereken özen gösterilmediği takdirde ağrı kalıcı hale gelerek, bel fıtığına yol açabilir. Proloterapi ile bel bölgesindeki hasarlı dokuya enjekte edilen özel solüsyon ile bağların iyileşmesi sağlanmaktadır. Bu yöntem ile yıllar içinde yıpranmış olan bağlar tekrar eski sağlıklı günlerine kavuşmakta, omurga üzerindeki bası kalkmaktadır” dedi. DOÇ. DR. KABULJAN MURZAEV: KADIN VE ERKEK İLİŞKİLERİNDE BİRBİRİNİ ANLAMAK ÇOK ÖNEMLİ ‘İnsan kendi doğasını tanımalı’ SİBEL BAHÇETEPE Ağrıları dikkate alın Solmaz, bel ağrısının yetişkinlerde görülme sıklığının çalışan grupta yüzde 50’le re kadar ulaştığına değinerek ‘proloterapi’nin, bedenin kendi kendini iyileştirme gücünü devreye sokarak bel ağrısı ve bel fıtığı tedavisinde ameliyatsız ve kesin çözüm olarak kullanılan bir yöntemi olduğuna dikkat çekti. Solmaz ayrıca, dikkate alınmayan ağrıların geciken teşhis ile sakatlığa kadar varabileceğini, bu nedenle vücudumuzun sesi olan ağrıları dikkate alıp erken teşhis ile tedavi edilmesinin son derece önemli olduğunu da sözlerine ekledi. Doç. Dr. Murzaev Erkek ve kadının kendi doğasını tanıması, ikili ilişkilerde büyük önem taşıyor. Uzun zamandır Türkiye’de yaşayan pedagog Doç. Dr. Kabuljan Murzaev ve sosyolog eşi Mahram Satymbaeve’in “Bykama” adını verdiği yöntemle kadınla erkeğin gizli doğasına yolculuk yapılıyor. “Kadın ve erkek, kendi doğalarını ve karşısındakinin doğasını tanır ve bilirse, işinde, evinde ve aşk yaşamında mutlu olur, etrafa ışık saçar, toplumda başarılı olur, ülke daha gelişir” diyen Mur zaev, gerçekleştirdikleri eğitim seminerleriyle insanın kendisini ve karşısındakini daha iyi tanımasına yardımcı olduklarını söylüyor. Doğu’nun bilgeliğiyle Batı’nın rasyonalizmini birleştirdiklerini belirten Kabuljan Murzaev, “İnsan istemezse hiçbir şey olmaz” diyor. İnsanın kendi doğasını tanımasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Murzaev, her şeye tebessümle yaklaşılmasının da önemli olduğunu söylüyor. “Bunu yaparken aynı anda insanların daha çok birbirini dinlemesi, kadının kendini değil, karşısındaki erkeği de tanıma sı; erkeğin de kendini değil karşısındaki kadını tanıması önemli. Bu olmazsa mutlu yaşam olmuyor” diyen Murzaev, Türkiye’deki kadın ve erkek ilişkilerinin bu anlamda sorunlu olduğunu belirtiyor. Murzaev, kadınerkek psikolojisi üzerine 1980’lerden bu yana çalışmalar yürüttüğünü anımsatarak “Kendimizi ve karşımızdaki insanı tanıdığımızda doğru eşi, işi, arkadaşı bulabiliriz. Hem ailemizde, hem çalıştığımız yerde, hem de toplumda mutlu olabiliriz. O yoldan hareketle bunu hedefliyoruz” değerlendirmesini yapıyor. Dr. İlker Solmaz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear