25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2014 PERŞEMBE 4 HABERLER Bozdağ ‘4 eski bakanla ilgili fezlekeler görev suçuysa iade edilebilir’ dedi Din Devleti Korsan Devlet İkinci Cenevre Konferansı arifesinde Batı ve tüm dünya Suriye’de “en az kötü” seçeneğin Esad olduğu görüşünde birleşmişti. Konferanstan iki gün önce yayımlanan işkence ve cinayet fotoğrafları bu olguyu olumsuz yönde etkilemiş durumda. Nitekim Kerry’nin Esad ile ilgili sözleri, Amerikan görüşünde de önemli bir gelişme olduğunu gösteriyor. Ama durumun tümden değişmesi biraz güç. Kimse Esad’ın elinin temiz olduğunu zaten düşünmüyor. Ama çoğunluk da görüyor ki, Esad’a karşı, eli kanlı bağnaz katiller demokratik alternatif olamaz. Esad’ın bir neden değil sonuç olduğunu çok garip ama bütün dünyaya Suriye’deki muhalifleri göstermiş bulunmaktadırlar. Bir başka önemli husus da bağnaz katiller dışında, herkesin iç savaşın çıkar yol olmadığı konusunda görüş birliğine varmış olması. Bu görüşler daha belirginleşip kristalleşince, taraflarla ilgili tanımlamalar da değişecektir. Gelişmeler böyle devam ederse, bu niteleme değişmesinden en fazla zarar görecek olan ise Suriye’ye silah göndermeyi sürdüren Türkiye olacaktır. Tayyip Bey şimdiye dek, demokrasi ve insan haklarını savundukları söylenen Özgür Suriye Ordusu’na yardım eder görünüyordu. Ama şimdi ÖSO etkisizleşiyor, Esad’a karşı savaşanlar cephesinde meydan dinsel kisveli terör örgütlerine kalıyor. HHH Durumun bu şekilde uluslararası alanda da tescili beklenebilir. Öyle olunca, bölgeye silah sevk ettiği kimsenin meçhulü olmayan Türkiye’nin durumu ne olacak, dünya bunu nasıl karşılayacaktır? Bir ülkedeki iç savaşı silah sevk ederek desteklerken, bu davranışa gerçekle bağdaşmasa da herkesin yutar göründüğü kimi gerekçeler uydurmak zorunlu. Bu da yapılamayınca, Türkiye gittikçe terörü destekleyen devlet konumuna doğru kaymaya başlayacak. Zaten konferansın ilk gününde, Suriye Dışişleri Bakanı, Türkiye’yi komşudaki teröre destek veren ülke ilan etti bile. Oradan korsan devlete giden yol ise bir adımlık bir mesafedir. Gerçekten de, polisiyle, ordusuyla, siyasal iktidarıyla, başka bir ülkedeki teröre destek veren ülkenin de ötesinde, komşuya silah sokarken bunu kendi polisi, ordusu, gümrükçüsüyle çekişerek, gizlice yapan devlete, korsan devlet demek yanlış olmasa gerek. Terörü destekleyen devletten, korsan devlete giden yol bir adımdır. Yargı bağımsızlığı olmayan baskıcı devletten, yargısı birbiriyle didişen korsan devlete giden yol bir adımdır. Baskıcı polis devletinden polislerin birbirlerini etkisizleştirmek için birbirleriyle silahlı çatışmaya girdiği korsan devlete giden yol bir adımdır. HHH Türkiye bütün bu yolları geçti, artık korsan devlete giden yola girilmiştir. “Haydi korsan devlete hep birlikte kol kola!” diye haykırarak girilmedi bu yola. Demokrasiyi kuruyoruz! Vesayeti yıkıyoruz! Engelleri yok ediyoruz!.. Hırsızlığın önünü tıkıyoruz(!) denerek başlandı sefere. Ama bunların hiçbiri yapılmadı, vesayetin yerine vesayet kondu, yeni iktidar kendi öz hırsızlarını buldu, yıkılan şeffaf toplum özlemi oldu. O zaman, önce yandaşlardan başlayarak ilan edilen şu oldu: Ses etmeyin! Din devleti kuruyoruz, İslamı baş tacı ediyoruz. Aslında kurulanın İslam devletiyle falan ilgisi yoktu. Aslında temelleri atılan din devleti de değildi, korsan devletti. Vatandaşın hem devletine hem de mahalle baskısına dönüşmüş halkına karşı meşru müdafaa halinde olduğu, yargının yurttaşa tuzak kurduğu, mevkufen idam infazıyla tutuklu öldürüldüğü, polisin polisle silah silaha geldiği, Park’taki yurttaşın polise vurdurulup öldürtüldüğü, Genelkurmay Başkanı’nın terör örgütü lideri ilan edilip içeri tıkıldığı, bireyin yargıya güvenmediği, devletinden sindiği, polisinden korktuğu rejim, korsan devlet rejiminden başka nedir ki aslında? Zaten tarihte yaşanmış tecrübelerle sabitti ki, ikisi arasındaki yol da bir adımdı. Şimdi o son bir adım da atılıyor. Fezlekelere formül arayışı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP, Adalet Bakanlığı’nda bekleyen 4 eski bakanla ilgili 17 Aralık operasyonuna ilişkin fezlekeler için formül arayışını sürdürüyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, fezlekeler için bu kez de “kişisel suçgörev suçu” ayrımı yaptı ve görev suçu olması durumunda Meclis’e gönderileceğini ya da iade edilebileceğini söyledi. Bozdağ, önceki gece Meclis Genel Kurulu’nda HSYK düzenlemesinin görüşmeleri sırasında milletvekillerinin soruları üzerine değerlendirmeler yaptı. Bozdağ, 4 eski bakanla ilgili fezlekelere ilişkin bir soru üzerine bu konuda Adalet Bakanlığı’nın takdir hakkı olmadığını söyledi. Bakanlığın bu konuda yayımlanmış bir genelgesi olduğunu kaydeden Bozdağ, “Bakanların görevleriyle ilgili herhangi bir isnat, iddia olduğu zaman bunun doğrudan TBMM Başkanlığı’na gönderilmesi, kişisel suçlarıyla ilgili bir konu olduğu zaman da fezleke düzenlenip Adalet Bakanlığı üzerinden Meclis’e gönderilmesini öngören bir genelgesi var. Bu genelge çerçevesinde işlemler yapılıyor. Adalet Bakanlığı’nın bu konuda yapabileceği şey, sadece bu üst yazıda yazan kısım var ya, bu eğer dokunulmazlıkla ilgiliyse o zaman buraya doğru göndermesi, yok eğer görevleriyle ilgiliyse iade edilebilir veya Meclis’e gönderebilir. Bu noktada da geçmiş uygulamalara baktığınızda bazı dosyaların iade edildiğini, bazılarının da gönderildiğini görüyoruz” diye konuştu. Dosyaları tutamayız Dosyaları tutmalarının mümkün olmadığını, sadece havale edeceklerini kaydeden Bozdağ, “Dosyaları bilinçli bir şekilde tutmamız söz konusu değildir. Dosyaların içine bakmamız, incelememiz, ‘ne var ne yok’ diye değerlendirme yapmamız da yasal olarak mümkün değildir” dedi. Adana’da durdurulan TIR’larla ilgili milletvekillerinin soruları üzerine de Bozdağ, MİT mensupları hakkında soruşturma yapılmasının Başbakan’ın iznine bağlı olduğunu anımsattı. Bozdağ, “Bu olayla alakalı, bir ihbar üzerine gidildiğinde, olay yerinde, bu TIR’ların MİT ile irtibatlı olduğu ifade ediliyor. Uygulama, böyle bir durumda tutanak tutup işlemin devamı için izin talep etmeleri gerektiği yönündedir. MİT’in görevleri kanunda açık açık yazılıdır. Burada yasaya savcılar da uyacak, idareciler de uyacak, herkes uyacak” dedi. Müsteşarını savundu Bozdağ, İzmir’deki soruşturmayı kapatması için Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’in yaptığı baskıyı tutanakla tespit eden ve HSYK kararnamesiyle de görevinden alınan savcı Hüseyin Baş olayıyla ilgili “Müsteşarın cumhuriyet başsavcısı ile görüşmesi yadırganmamalıdır. Devam eden olayla ilgili bilgi almıştır. Arkasından da hukukun uygulanmasını ve hukukun dışına çıkılmamasını istemiştir” dedi. Geçmişte bazı dosyaların iade edildiğini görüyoruz” dedi. Bozdağ, milletvekillerinin tutanağı göstermeleri üzerine de “Ama soruşturmanın durdurulmasını, soruşturmanın kapatılmasını, soruşturulacak konuların üzerinin örtülmesini istemişse, o zaman ben de sizinle beraber olurum, onun gereğini yaparım. Ama soruşturmanın kapatılmasını, durdurulmasını, üzerinin örtülmesini isteyen bir şey kesinlikle yoktur” dedi. Öte yandan Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, AKP İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım da görevden alınan başsavcıyı suçlayarak “Öyle anlaşılıyor ki sayın başsavcı, CHP’den milletvekili olmaya heveslenmiş. Müdahale etmiş midir, etmemiş midir o bizim malumumuzda olan konu değil. Adalet Bakanlığı müsteşarının yargı camiasıyla görüşmesinden daha doğal bir şey olamaz” ifadelerini kullandı. Savcıdan ‘bacanak’ itirazı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir merkezli 5 ilde gerçekleştirilen ve “İmbat Dalgası” adı verilen liman yolsuzluğu ve rüşvet operasyonunda Savcı Ali Çelik, eski Ulaştırma Haberleşme ve Denizcilik Bakanı, AKP İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım’ın bacanağı C. H’nin salıverilmesine itiraz etti. Çelik’in verdiği talimat üzerine 7 Ocak’ta gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan 25 kişiden 14’ü tutuklanmıştı. Aralarında bacanak C.H’nin de olduğu 11 kişi ise farklı zamanlarda çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı. Daha sonra yakalanan TCDD Limanlar Daire Başkanı M.Y. de tutuklanınca, tutuklu sayısı 15’e yükselmişti. Olayı soruşturan Kaçakçılık Örgütlü Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Ali Çelik, Binali Yıldırım’ın bacanağı C. H’nin serbest bırakılmasına bir üst mahkemede itiraz etti. ‘Deliller karartılır’ Fotoğraf: DHA CANAN COŞKUN Üçüncü dalga soruşturmayı yürütürken görevden alınan savcı İbrahim Baytekin ‘Böyle bir atama kararını bekliyordum’ dedi l 70 konteynır tekstil ürününe el konuldu Üçüncü dalga yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürütürken Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na atanan İbrahim Baytekin, “böyle bir atama kararını beklediğini” söyledi. Savcı Baytekin, talimatlarını yerine getirmeyen kolluk kuvvetleri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İtfaiye Daire Başkanlığı’na yönelik 3. dalga yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürütürken adli kolluğun talimatlarına direnmesi üzerine operasyonu başlatamayan İbrahim Baytekin, 3. dalga soruşturmanın ardından böyle bir atama kararını beklediğini ifade etti. Baytekin, 2 aydır bu soruşturmayı yürüttüğünü belirterek, “Soruşturmanın bundan sonraki aşamasında şüphelilerin ifadeye nasıl çağrılacağı, soruşturmanın devredildiği savcının takdirinde” dedi. HSYK 1. Dairesi’nin 6 gün içinde yargıda yaptığı kararname operasyonları ile İstanbul Cumhuriyet Savcısı iken Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na atanan İbrahim Baytekin, 3. dalga yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sırasında talimatını yerine getirmeyen kolluk kuvvetlerine ulaşamadığını vurgulayarak “Dosyada yer alan deliller karartılabilir. Çünkü işyerlerinin sahte raporlarla uygun hale getirilmesi gibi durumlar var. Örneğin yangın merdiveni olmayan işyerleri var” dedi. Baytekin, aynı zamanda soruşturmanın ardından verdiği talimatı yerine getirmeyen kolluk kuvvetleri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti. Halkalı gümrüğüne operasyon: 30 gözaltı İstanbul Haber Servisi İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekiplerinin düzenlediği operasyonda, 30 kişi gözaltına alındı. Sözkonusu kişilerden 16’sı adliyeye sevk edildi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, “Operasyon kapsamında şu ana kadar 16 milyon dolar değerinde eşyaya el konuldu. Aynı eşyanın 63 kez gümrük idaresine farklı eşya gibi muayeneye sunulduğu anlaşılmıştır” dedi. İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri, Çin’den ithal edilen bazı tekstil ürünlerinin Halkalı Gümrüğü’nden geçirilmesi sırasında, usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla önceki gün operasyon düzenledi. Yüksek vergi oranı olan tekstil ürünlerini vergisi düşük olan farklı ürün olarak gösteren şebekeyi takibe alan ekiplerin yaklaşık 6 aylık çalışması sonunda operasyon kararı alındı. Operasyonda, aralarında tekstil işletmesi sahipleri ve gümrük antrepo çalışanlarının da bulunduğu 30 kişi gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında, 20 personelin de ifadesine başvurulduğu öğrenildi. Operasyonda, vergi oranı düşük gösterilen 70 konteynır tekstil ürününe de el konuldu. Gümrüktek usulsüzlük ile devletin yaklaşık 30 milyon dolar zarara uğratıldığı belirtildi. Bakan Yazıcı, operasyona ilişkin “Yöntem olarak antidamping ve gümrük vergisi yüksek olan iplik cinsi eşyanın ithal edilmesine karşın, her defasında antrepoda mevcut bulunan ve vergi oranı daha düşük olan eşyanın gümrük işlemleri yapılmak üzere gümrük denetimine tabi tutulduğu anlaşılmıştır” dedi. Soruşturma çok yönlü olarak devam ediyor. Polislere ulaşamadım Eski başsavcı vekili kalp krizi geçirdi İstanbul Haber Servisi Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği görevinden alınan Ercan Şafak kalp krizi geçirerek yoğun bakıma alındı. Savcı Şafak’ın kalbine stent takıldı. Şafak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararnamesiyle tenzili rütbe ile düz savcı olarak Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na atanmıştı. Ergenekon soruşturmasına da bakan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olan Ercan Şafak’ın önceki gün Çağlayan’daki makamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ercan Altuncu ile birlikte otururken kendini kötü hissederek Çağlayan’daki Florence Nightingale Hastanesi’ne gittiği belirtildi. Savcılık kaynaklarından alınan bilgiye göre Şafak’a bazı testler uygulandığı ve kardiyolog kontrolünün ardından kalp damarlarının tıkalı olduğunun tespit edildiği belirtildi. Şafak’ın yapılan anjiyonun ardından kalbine stent takıldığı aktarıldı. Şafak’ın bugün yoğun bakımdan servise çıkarılacağı ifade edildi. 7 bin 500’den fazla tape Savcılık kaynaklarından edinilen bilgiye göre İBB İtfaiye Daire Başkanlığı’na yönelik soruşturma kapsamında 7 bin 500’ün üzerinde ses kaydı bulunuyor. 50 klasöre yakın delil dosyasının bulunduğu soruşturma ise 200 ile 300 arasında şüpheli olay üzerinden yürüyordu. 50’ye yakın soruşturma klasörü, telefon tapeleri ve polis fezlekeleri ise soruşturmaya atanacak yeni savcıyı bekliyor. CHP’li Topal, Amasya Şeker Fabrikası’yla ilgili dosyanın kapatılmak istendiğini söyledi ‘Terör’ yeni başsavcı vekilinde İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Oğuzhan Atamtürk Uyar, terör savcılığındaki tüm soruşturma dosyalarını incelemeye aldı. Dolandırıcılık ve Genel Soruşturma Büroları’ndan sorumlu savcılık görevindeyken Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesiyle yetkili Başsavcı Vekilliği’ne atanan Oğuzhan Atamtürk Uyar, terör ve organize suçlarla görevli 22 savcının yürüttüğü tüm soruşturma dosyalarını incelemek üzere aldı. Savcı Uyar’ın dosyalar üzerindeki incelemesi bitene kadar savcıların dosya üzerinde inceleme yapamayacakları öğrenildi. Yolsuzluk yine AKP’ye uzandı MEHMET MENEKŞE AMASYA Amasya Şeker Fabrikası’na sahte belge düzenleyerek yolsuzluk yaptıkları iddiasıyla Genel Müdür Selahattin Akbel, eski AKP Suluova İlçe Başkanı Adnan Zeki Çelebi, eski AKP Merzifon İlçe Başkanı ve fabrika yönetim kurulu başkanı Metin Uysal’ın da aralarında bulunduğu, gözaltına alınan 31 şüpheliden 9’u serbest bırakıldı. CHP Amasya Milletvekili Ramis Topal, “yolsuzluğun üzeri kapatılmasın” çağrısında bulundu. Amasya Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, “haksız kazanç, yolsuzluk, şeker fabrikasını ve kooperatifini yönetirken kendi menfaatlarını işleyişe uygun göstermek amacıyla A.B.C şeker kotalarını usulün dışında kullanmak, satılan şekerlerin sahte belgelerle bölgelere gitmiş gibi göstermek suretiyle sahtecilik ve yolsuzluk” iddiasıyla önceki gün 31 kişi gözaltına alınmıştı. 12 milyon TL’yi bulduğu belirtilen yolsuzlukla ilgili soruşturma sürerken, adı açıklanmayan 9 şüpheli Emniyet’teki sorgularının ardından serbest bırakıldı. Gözaltındaki 22 kişinin Emniyet’teki işlemleri ise devam ediyor. Konuyla ilgili basın açıklaması yapan CHP Amasya Milletvekili Ramis Topal, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 22 Haziran 2012 tarihli raporunda Amasya Şeker Fabrikası’ndaki yolsuzlukların açıkça ifade edildiğini anımsatarak, “Amasya Organize ve Kaçakçılık Şube Müdür Aziz Batmaz savcılık so KOM müdürü görevden alındı ruşturması başlatılmadan tam 1 hafta önce görevinden alınmış yerine Trafik Bölge Müdürü Meriç Demirel atanmıştır. Hükümetin her yerde yolsuzluk dosyalarına müdahale ettiği gibi Amasya Şeker Fabrikası’ndaki yolsuzluk dosyalarına müdahale ettiği açıkça gözükmektedir. Amasya Şeker Fabrikası, 10 yıldan fazla bir süredir aynı yönetim kurulu üyeleri ve aynı zihniyet ile yönetilmekteydi” dedi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi tarafından hazırlanan soruşturma dosyasına göre 1 milyon 650 bin kilogram şekerin bir firma ve bölgelere bedelsiz olarak verildiğinin tespit edildiğine dikkat çeken Topal, yaklaşık 55 milyon kilogram küspenin de parçalar halinde fabrikadan dışarı çıkarıldığının müfettişlerce saptandığını anlattı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear