25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 OCAK 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 l Irak’tan petrol uyarısı ‘Herkes oradaydı’ CANAN COŞKUN 7 ay sonra gelen Gezi Parkı davası beraatının gerekçeli kararı açıklandı Başbakanlık’a çağrıldı Dış Haberler Servisi Türkiye’nin Bağdat Maslahatgüzarı Efe Ceylan, Irak Başbakanlığı’na çağrılarak Ankara ile Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki petrol anlaşmasıyla ilgili uyarılar iletildi. Enerji işlerinden sorumlu Irak Başbakan Yardımcısı Hüseyin el Şahristani, merkezi hükümetin onayı olmadan Bölgesel Yönetim’in petrol ihraç etmesinin anayasaya aykırı olduğunu, Türkiye’yi yasal olarak sorumlu gördüklerini ve doğacak kayıpların telafisini talep etme hakkını saklı tuttuklarını bildirdi. Irak Başbakanı Nuri el Maliki de Türkiye’ye petrol satışının devam etmesi durumunda merkezi hükümetin Kürt yönetimine sağladığı fonları keseceğini açıkladı. Maliki, “Türkiye Irak’ın eğemenliğini zedeleyecek müdahalelerde bulunmamalı” dedi. Geçen hafta Kuzey Irak’tan Türkiye’ye petrol akışının başladığı açıklanmıştı. Bağdat elçisi Gezi Parkı eylemleri sırasında gözaltına alınarak Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettiği suçlamasıyla yargılanan, aralarında polisin kendisini tecavüzle tehdit ettiğini iddia eden Pınar T’nin de bulunduğu 3 kişi beraat etti. Mahkeme kararında, “Gösterinin yapıldığı yol ve alanlarda bulunmanın bu gösteriye katılmak anlamına gelemeyeceğini, haklı nedenlerden dolayı herkesin orada bulunma ihtimalinin mevcut olduğu” gerekçelerine yer verdi. Pınar T.’nin 7 ay önce kendisini tecavüz etmekle tehdit ettiği polisler hakkında yaptığı suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturma ise henüz sonuçlanmadı. İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesi, 2 Haziran 2013’te gözaltına alındığında polisler tarafından darp edilerek, tecavüzle tehdit edilen Pınar T., Uğur Can K., Erkan Y.’nin yargılandığı ve beraatla sonuçlanan davaya ilişkin gerekçeli kararını yazdı. Mahkeme gerekçeli kararında, gösterinin yapıldığı yol ve alanlarda bulunmanın bu gösteriye katılmak anlamına gelemeyeceğini, haklı nedenlerden dolayı herkesin orada bulunma ihtimalinin mevcut olduğunu kaydetti. Kararda, gruplar halinde kalabalıktan söz edildiği halde sadece 3 sanığın gözaltına alınıp, haklarında dava açılma nedeninin de açıkça izah edilmediği, sanıkların suç unsuru olarak tespit edilen kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etmek fiillerini işlediklerine dair herhangi bir delilin mevcut olmadığı anlatıldı. MANİSA ‘GEZİ’ DAVASI ‘Anayasal METE KIZIK ‘Gazeteci olmak zor’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Adalar Belediyesi tarafından önceki gün Heybeliada’da “Türkiye’de gazeteci olmak, gazeteci ölmek” konulu forum gerçekleştirildi. Foruma Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemiz yazarı Orhan Erinç, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Uğur Güç, gazetemiz yazarları Şükran Soner, gazeteci Ahmet Tan, Ataol Behramoğlu ve çok sayıda gazeteci katıldı. Toplantının öncesinde katılımcılar, katledilen ve tutuklu bulunan gazeteciler için denize karanfil bıraktı. Olcayto şunları söyledi: “Gazeteciliğin gereği olan muhalefet hakkını kullandıkları anda ya patronaj kesiminden ya da yukarıdan gelen talimatlarla kendilerini kapının önünde buluyorlar” Orhan Erinç ise, basın yasalarını ele alarak, “12 Mart bizden çok şey götürdü. Gazetecilerin kazandığı haklar ve ifade özgürlüğü konusunda 1961 Anayasa’nın getirdiği ilerlemeyi sağlayan yasa maddeleri değiştirildi” diye konuştu. Şair Ataol Behramoğlu “medya ahlakının öne çıkarılması gerektiğini” belirtirken Şükran Soner ise basın tarihini ele aldığı konuşmasında “Gazeteciliğe değil teknolojiye yatırım yapıldı” dedi. TGS Başkanı Uğur Güç ise “Sendikamıza destek çıkalım, örgütlü olalım” çağrısını yaptı. Tehdit iddiası Pınar T’nin ifadesi şöyleydi: “Arkadaşımın kafesine gitmiştim. Çıkışta, hiçbir şekilde soru sorulmadan darp edildim. Sivil giyimli iki kişi koluma girerek beni yeşil bir otobüsün içine doğru sürükledi. Burada üstümdeki giysileri çıkarmamı istediler. Kabul etmedim. Defalarca darp edildim. Cinsel tacize maruz kaldım. Tecavüzle tehdit edildim.” MANİSA Manisa’da Gezi Direnişi’ne katıldıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan, aralarında siyasi parti temsilcileri, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri başkanları ile gazetecilerin de bulunduğu 183 kişinin yargılanmasına bugün başlanıyor. Yargılanacaklar arasında CHP Manisa İl Başkanı Cahit Kaplan, CHP merkez ilçe başkanı Engin Uzun, İşçi Partisi Manisa İl Başkanı Erdem Özdemir, TKP Manisa İl Başkanı Yümmi Kement, EMEP Manisa İl Başkanı Şahismail Özocak, Yeşiller Sol Gelecek Partisi Manisa İl Başkanı Sait Taysi de yer alıyor. CHP Manisa İl Başkanı Cahit Kaplan, anayasal, demokratik hakların kullanılmasının suç sayılmasının anlaşılmaz olduğunu belirterek “Manisa’da bu süreçte hiçbir polisye durum yaşanmamışken dava açılması komiktir” diye konuştu. ‘Çetelere geçit yok’ Halk Cephesi üyeleri, mahallelerinde son dönemde artan uyuşturucu çetelerine ve fuhuşa karşı “Yozlaşmaya, çetelere karşı Hasan Ferit Gedik olacağız” şiarıyla Küçük Armutlu’daki cemevi önünden Büyük Armutlu’daki Karanfildere Mahallesi’ne dek yürüyüş düzenledi. Grup açıklamasında “Mahallelerimizi talancı, soyguncu devletin işbirlikçi çetelerine terk etmeyeceğiz” dedi. Açıklamada yozlaşmaya karşı mücadeleyi ısrarla sürdürücekleri kaydedildi. Okurlardan kısa kısa Kitlesi mi kütlesi mi? Ne zamandır yazmak istiyordum, 4 Ocak 2014 tarihli gazetemizin 3. sayfasında, ilk sütunda, iki değişik haberde söz konusu kelime şöyle kullanılmış : Başına buz kütlesi düşen öğrenci öldü. Hemen altındaki haberde : Buz kitlesi zorlukla çözülebildi. Aynı uygulamaya Cumhuriyet Bilim Teknoloji’de o kadar çok rastlıyorum ki... Saygılarımla. Bülban Bozok Briç köşesi Merhaba, Briç köşemizi geri istiyoruz. Hem de sadece hafta sonu ekinde değil; her gün kısa, hafta sonu uzun kapsamlı olmak üzere. Esenlikler dilerim. Levent Çağatay Falay Hoca’ya teşekkür 67 yaşındayım, babadan Cumhuriyetçiyim. Herhalde 50 yıllık bir Cumhuriyet okuru... Köşe yazarlarına bir günde yetişmenin zorluğunu hep yaşadım. Bu yüzden ikinci bir gazete alma şansını bana hiç vermediniz. Tabii ki müteşekkirim hepinize. Pazar günü kafamı dinlendiren ve biraz gündemden uzaklaştıran, düşündüren, çözüm için araştırmaya yönlendiren briç köşesinden bizi mahrum bırakmayın. Faik Falay hocamıza teşekkürlerimizin de iletilmesini rica ediyorum. Sevgi ve Saygılarımla Öner Hasırcıoğlu Medya ‘infazı’ çok seviyor Öyle anlaşılıyor ki okuyucuların yazdıklarını gazeteciler okumuyor. Türkçenin yozlaşmaması için ilgilenecek bir kurum da yok. Gazeteci Bünyamin Aygün’le ilgili haberlerde infazlar defalarca yanlış kullanıldı. Muhteşem Yüzyıl dizisinde de infazlar yanlış kullanılıyor. Medyadaki bu yanlışlıklar nasıl düzelecek? Sacit Renda Gezicileri terörist diye suçlayan Savcı Sayın Öz, Gazetemizin 4 ve 5 Ocak tarihli sayılarında yayımlanan üç haber hakkında görüşlerimi arz etmek istiyorum. 1 5 Ocak Pazar günü 6. sahifede “Muammer Akkaş’ın ilginç yaşamöyküsü” üst başlığının altında, iri puntolarla yazılmış “Deniz’lerle Filistin’e” alt başlıklı İlhan Taşcı haberinin özeti şöyle: “Gezicileri terör suçlusu sayan Muammer Akkaş’ın ailesi de bir zaman terörist sayılıp eza ve cefa görmüş... Muammer Akkaş hakkında çok şey söylendi. Kimileri cemaatçi olduğunu ve hükümeti kıskaca almaya çalıştığını, kimileri ise dış mihrakların yönlendirmesi ile operasyon yaptığını dillendirdi... Muammer Akkaş’ın dayısının oğlu İlyas Akkaş 1969 yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşları gibi Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu saflarında yer aldı... Bir gece annesine Allah’a ısmarladık diyerek Filistin’e gider... İlyas’ın köyden ayrılmasından sonra Akkaş ailesinin zor günleri başlar... O zor günlerin birinde Muammer Akkaş’ın öz dayısı, İlyas’ın babası Tahsin Akkaş kapıya gelenlere ‘Siz devletsiniz, ben de evladımı arıyorum, bulun getirin’ der... Muammer Akkaş ile İlyas Akkaş öz hala dayı çocuklarıdır...” Şimdi soruyorum: “Muammer Akkaş’ın ilginç yaşamöyküsü” üst başlığı ve “Deniz’lerle Filistin’e” alt başlığı ile verilen bu haberin Muammer Akkaş’la, İlyas ile uzaktan akraba olmasının dışında, ne ilgisi var. Haberde ne Muammer Akkaş’a ne de ana babasına ait bir olay yok. Oysa haber başlığından, ilk anda Muammer Akkaş’ın Filistin’e gittiği algılanıyor. İlhan Taşcı gibi yılların gazetecisi bu hatayı nasıl yapar, anlamakta zorlanıyorum. Yanlış düşünüyorsam, köşenizde açıklarsanız sevinirim. Ali Niyazi Öz n DİYARBAKIR (AA) Ergani’de dün akşam ilçeye bağlı Sallıca köyünde bulunan Nebi Zülküf Öğrencilerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğine kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce ateş açıldı. Saldırıda şans eseri ölen yada yaralanan olmadı. Sallıca köyü muhtarı Hüseyin Şahin, binaya yaklaşık 200 metre uzaktan uzun namlulu silahlarla ateş açıldığını söyledi. Açılan ateş sırasında öğrencilerin ders gördüğünü belirten Şahin, “Saldırıda binanın duvarlarına 6 kurşun isabet etti. Silah seslerini duyar duymaz jandarmaya haber verdik. Olay yerine gelen jandarma ekipleri medrese etrafında yaptığı incelemede 200 metre uzaklıkta 25 boş kovan buldu” dedi. n İstanbul Haber Servisi Sarıyer Mahalle Dernekleri, Derbent, Baltalimanı ve Fatih Sultan Mehmet mahallelerinin Bakanlar Kurulu kararıyla riskli alan ilan edilmesinin ardından evlerinden tasfiye edilecekleri iddiasıyla yürüyüş düzenledi. Sarıyer’in Reşitpaşa, Pınar, PTT Evleri, Kazımkarabekir, Ferahevler, Büyükdere, Derbent ve Armutlu gibi mahallerinden gelen yüzlerce kişi, İstinye’de bulunan Türkiye Futbol Federasyonu binası önünde toplandı. Grup “Kentsel dönüşüm” adı altında evlerinin yıkılması durumunda yerleştirilecekleri belirtilen geçici konut alanına kadar yürüdü. Eyleme eski CHP milletvekili Mehmet Sevigen ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de destek verdi. Öğrenciler dersteyken dernek binasında silahlar patladı Sarıyer’de talana karşı yürüyüş Çalışan Gazeteciler Günü Geçen hafta “Çalışan Gazeteciler Günü” “kutlandı”. Türkiye’de bu türden günleri kutlamak, durumu gözden geçirmenin vesilesidir. Çok sayıda gazetecinin çalışamaz hale getirildiği, yine çok sayıda gazetecinin içeride olduğu, ki dünya birincisiyiz bu konuda, baskının yoğunlaştığı, haber alma hakkının alabildiğine sınırlandırıldığı, mahkeme kararlarına rağmen iktidarın bildiğini okuduğu bir ülkedeyiz. Bu nedenle “Çalışan Gazeteciler Günü” de bu kapsamda kutlandı. Bu haftanın medya açısından önemli bir gelişmesi de internet üzerindeki sansürün koyulaştırılması girişimleridir. Artık mahkeme kararı da aranmaksızın internet sitelerinin kapatılabileceğini müjdeliyor iktidar. Bu gidişe gazeteciler karşı çıkacaklardır. Ama asıl olarak okurların, izleyicilerin karşı çıkması gerekiyor. Haber verme hakkı ellerinden alınan, kaynakları kurutulmak istenenler gazeteciler ama haber alma hakkı yok edilmek istenenler okurlar, izleyiciler. Öyleyse gazetecilerle, medya çalışanları ile okurların dayanışması, okurların bu gidişe itirazları da büyük önem taşıyor. Tecavüzle doktorluğun ilgisini anlamadım Merhabalar. 08.01.2014 tarihli gazetenizin 3. sayfasında yer alan tecavüz haberinin başlığı konusunda bir eleştiride bulunmak istiyorum. Mesleğin zaten dönem iktidarı tarafından itibarsızlaştırıldığı şu dönemde yaşanmış adi bir suçun haber yapılarak kişinin doktor olmasının ön plana çıkarılmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Suçun büyüklüğü ve adiliği bu kadar netken doktor vurgusu haksız bir mesleki itibarsızlaştırmaya neden oluyor diye düşünülerek meslek yazılmalıysa hiç olmazsa başlıkta gözümüze “Doktora tecavüz suçlaması” şeklinde sokulmasa daha doğru olmaz mıydı? Haberden anladığım kadarıyla olay, suçlanan kişinin mesleğini icra etmesiyle de ilgili değil. Yani hastaya tecavüz olur, hasta yakınına tecavüz olur, yazarsınız da, bu neden? Teşekkür eder, şu zor günlerimizde hepinize başarılar dilerim. Doktor Işılay Okur Temsilcisinin notu: İlhan Taşcı’nın haberi Muammer Akkaş’ı Deniz’lerle bağlantılandırmıyor. Yalnızca Akkaş ailesinin 71’de, 80’de başına gelenleri, Akkaş ailesinin oğlu İlyas’ın durumunu ve darbelerin zulmünden kurtulamayan Akkaş ailesi ile şimdi Gezi eylemcilerini teröristlikle suçlayan aynı aileden savcı Akkaş’ı karşılaştırıyor. Aynı ailedendirler, yakındırlar. Savcı Akkaş’ın ailesinin, öz dayısının ve dayı oğlunun başına gelenleri bilmediği, duymadığı düşünülemez. Bu durumun haber değeri gerçekten de büyüktür. Bu olaydan Türkiye’nin nereden nereye geldiğini anlayabilirsiniz. Haberden ya da başlığından Savcı Akkaş’ın Deniz’lerle Filistin’e gittiği anlamını nasıl çıkardığınızı anlayamadım. n İstanbul Haber Servisi Türk Hava Yolları’nın (THY) İstanbulSao Paulo seferini yapan tarifeli yolcu uçağındaki sahibi bilinmeyen tablet bilgisayar, Fas’a zorunlu iniş yapılmasına neden oldu. Atatürk Havalimanı’ndan dün sabah saatlerinde 229 yolcusuyla Brezilya’nın Sao Paulo şehrine gitmek üzere havalanan THY’ye ait TK15 sefer sayılı Airbus 340 tipi uçağın bir koltuğunda, sahibi bilinmeyen bir tablet bilgisayar bulundu. Kabin ekibi, durumu kaptan pilota iletti. Uçak, alınan izinle saat 14.00’te Kazablanka Havalimanı’na sorunsuz bir şekilde acil iniş yaptı. Uçakta arama yapıldı. THY uçağı zorunlu iniş yaptı Söyleşi / Röportaj Gazetemiz Cumhuriyet’in 08/12/2003 tarihli sayısının 16’ncı sayfasındaki tiyatroyla ilgili röportaja değinmek istiyorum... Ülkemizdeki genç gazetecilerin büyük çoğunluğunun röportaj/ söyleşi yaparken, baştaki “tanıtım” bölümünde düştükleri ‘garip’ bir durum var. Değindiğim röportaj da öyle başlıyor: 25 yıl Devlet Tiyatroları’nda oyuncu, yazar ve yönetmen olarak görev yaptınız ve 2000’de emekli oldunuz. Kendi özel tiyatronuzu ise 2001’de kurdunuz (...) Bu sözleri niçin konuğunuza söylüyorsunuz? O zaten biliyor bunları! Doğru ve mantıklı olan; konuğunuzu üçüncü tekil şahıs olarak almak ve “okuyucuya” tanıtmaktır!.. Saygılarımla. Yaman Tüzcet Okur Temsilcisinin notu: Eleştirinizde sık kullanılan bir klişeye yer vermişsiniz. Söyleşiyi yapan gazeteciler bu türden girişleri görüştükleri kişiyle sıcak bir ilişki kurmak için kullanırlar. Bizim asıl derdimiz söyleşiler değildir, yazılı basında röportaj türünün giderek unutuluyor olmasıdır. Bildiğiniz gibi söyleşi ile röportaj sık sık karıştırılıyor ve bir olayı, olguyu, kişiyi, eylemi bir arada geniş bir şekilde özellikle de edebiyat kaygısı güderek anlatan röportajlar göremez olduk yazılı basında. n ŞIRNAK (DHA) Şırnak Emniyet Müdürlüğü tarafından fuhuş şebekesine yönelik 20 gün içerisinde yapılan 2 operasyonda gözaltına alınan ve aralarında 8 uzman çavuşun da bulunduğu toplam 28 şüpheli tutuklandı. Savcılık, soruşturma için gizlilik kararı aldırırken şebekenin küçük yaştaki çocuklara da fuhuş yaptırdığı ortaya çıktı. Şırnak Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Ahlak Büro Amirliği ekiplerinin alınan bir istihbaratı değerlendirerek Şırnak ve ilçeleri ile Diyarbakır ve Van’da eşzamanlı olarak 200 polis ile son 20 gün içerisinde 2 ayrı fuhuş operasyonu düzenlediği açıklandı. Açıklamada gözaltına alınan 40 şüpheliden 28’inin tutuklandığı belirtildi. n İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyesi ve sürekli sarı basın kartı sahibi Coşkun Çulcu’nun cenazesi toprağa verildi. Çulcu için Fatih Camisi’nde düzenlenen cenaze törenine ailesi ve meslektaşları katıldı. Çulcu’nun cenazesi ikindi vakti kılınan namazın ardından Yeni Topkapı Mezarlığı’na defnedildi. İstanbul’da 1942 yılında doğan Coşkun Çulcu, Marmara Üniversitesi Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’ndan mezun oldu. Mesleğe 1965 yılında Yeni Gazete’de başlayan, daha sonra Hürriyet gazetesi reklam bölümünün teknik işlerini yöneten Çulcu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi ve sürekli sarı basın kartı sahibiydi. Şırnak’ta fuhuş operasyonu Gazeteci Çulcu toprağa verildi Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE hak suç değildir’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear