25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 OCAK 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Savcı Öz’ün ‘başbakan’ın kendisine göndererek baskı yaptığını’ iddia ettiği Ömeroğlu’na disiplin yolu Başdenetçiye inceleme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Tayyip Erdoğan adına savcı Zekeriya Öz’le görüşüp soruşturmayı bitirmesi için baskı yaptığı ileri sürülen Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu hakkında inceleme başlatıldığını açıkladı. Kamu denetçilerinin disiplin soruşturması konusunda yasanın eksik düzenlendiğini anlatan Çiçek, inceleme kapsamında Öz’ün de dinlenebileceğini söyledi. TBMM BaşkaÇiçek nı Cemil Çiçek, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle Parlamento Muhabirleri Derneği’ni (PMD) ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu’nun ilgili savcı ile görüştüğü yönünde ifadeler nedeniyle Meclis’e bağlı görev yaptığı için bir inceleme başlattığını belirten Çiçek, Ömeroğlu’nun kendisinin de bu yönde talepte bulunduğunu söyledi. Çiçek, şöyle dedi: “İlk defa böyle bir durum söz konusu olduğu için incelemeyi kim yapacak, nasıl yapacak, hangi usule göre yapacağız. Kanuna baktık, inceledik, incelettik. Kanun hazırlığında rol almış öğretim üyeleriyle görüştük. Bir şeyi unutmuşuz veya bunu öngörmemişiz. Kamu başdenetçisi ve denetçiler suç teşkil ettiğinde, bir fiili işlediklerinde bunun nasıl soruşturulacağı belli ama disiplin soruşturması kanunda yok. Böyle bir suç işlemez diye düşünmüş olabiliriz ama baktığımızda böyle bir durum var. Demek ki bazen ihtiyaçları yeteri kadar öngöremiyoruz veya eksik kalıyor. Değişik sebeplerden dolayı kanunlarda değişiklik yapmak gerekiyor.” Utanç Davaları Nemlenip kabarmış bir duvar sıvasına, çürüyüp koflaşmış bir ağaç gövdesine dokunduğunuzda kopan kireç ya da kabuk parçaları nasıl dökülüp çevreye saçılırsa, AKP döneminin hukuku, yargısı, adaleti giderek böyle bir görünüm almaya başladı… Ergenekon ve Balyoz davalarının nasıl sahte kanıtlarla tasarlanıp kotarıldığının, yapılan bunca savunmadan, yazılan bunca kitaptan, kanıtlanan bunca sahtelikten sonra yadsınamaz biçimde ortaya çıkışı, görmek istemeyen gözleri bile açmış olmalıdır. Avukatlar yaka paça gözaltına alınarak cezaevlerine tıkılıyor, ülkenin en büyük barosu yargı önüne çıkarılıyor, bedenlerle birlikte ruhları da öldürmek için tasarlanmış F tipi tecrit hücrelerinden haykırışlar yükseliyor, polis adı verilerek tek bir amaca yönlendirilmiş binlerce kişilik bir robot ordusu yakıp yıkarak yok etme görevini yerine getirmeyi sürdürüyor, ülke yönetimini kuşatan yağma ve talan sarmalından yükselen çürümüşlük kokuları nefes almayı güçleştiriyor. Bunları yazarken Ekim Devrimi öncesinin Rusyası, Ayzenştay’nın (Eisenstein) “Ekim”, “Potemkin Zırhlısı” gibi filmleri, L. Andreyev’in dışavurumcu özellikler taşıyan “Çar Açlık” oyunu, A. Belıy’nin “Petersburg”u geçiyor zihnimden, gözlerimin önünden… Günümüz Türkiyesi’nin siyaset ortamında, toplumsal yaşamın bütününde aynı kargaşa, yalan, zulüm, hukuk tanımazlık, tam bir yıkılış ve yeniden kuruluş öncesi durumu… HHH Dün Silivri adliyesinde, Türker Ertürk, Haluk Dural ve başka dostlarla birlikte, kardeşim, yarım yüzyıllık arkadaşım Doğu Perinçek’i, kendisine karşı açılmış “hakaret” davalarından üç tanesinde ardı ardına “savunma”sını yaparken izledik… Bu duruşma, Silivri zindanının bir parçası olan lanetli salonda değil de, normal adliye binasının odalarından birinde yapıldığı için, arkadaşımla duruşmanın hem öncesinde hem sonrasında kucaklaşma olanağımız oldu ve bu sarılışlar beni neredeyse ağlatacak kadar duygulandırdı… Doğu’yu her zamanki gibi ve belki (kuşkusuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ülkemize kazandırdığı hukuk zaferinin de haklı mutluluğuyla) her zamankinden de daha çok enerjik, güçlü, sağlıklı gördüm ve bu hepimizi mutlu etti. Fakat nereye kadar… Küçük duruşma salonunda, ayakta savunmasını yaparken onu en çok iki metre arkasındaki sıralara oturmuş izliyorduk… Yargıç kürsüsünde ciddi yüzlü genç bir adam, tutanak yazmanı sandalyesinde türbanlı bir genç kız oturuyordu… Türkiye’nin hiç kuşkusuz en seçkin, en donanımlı bir siyaset ve kültür adamı, bir jandarma ve iki er eşliğinde getirildiği küçük duruşma odasında, belki çocuğumuz olma yaşından bile daha genç bir yargıç önünde savunmasını yapıyordu… Birbirini izleyen üç davanın ortak konusu, bugün ipliği pazara çıkmış birtakım sözüm ona yargı mensupları için savunmalarında ve yazılarında söylemiş olduğu sözlerdi… Perinçek bilge bir öğretmen dinginliği ve sevecenliğiyle, bu sözlerin “hakaret” amacıyla değil, savunmalarının bir parçası olarak söylenip yazıldığını anlatırken ülkemizin sürüklenmiş olduğu yıkım ve rezalet ortamının görünümünü de gözler önüne seriyordu… Yargıcın da Perinçek’in ve avukatlarının savunmalarını, Silivri zindanının duruşma salonunda gördüğümüzden farklı bir özen ve dikkatle özetleyip tutanağa geçirttiğine tanık olduk… Duruşma, yeni savunma kanıtlarının hazırlanıp sunulması için, Perinçek ve avukatlarının isteği doğrultusunda ertelenerek sona erdi… HHH Türkiye’de bütün utanç davalarının sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkacağı, hukukta açılan yaraların onarılacağı, asıl suçluların yargı önüne çıkarılarak yargı kurumunun yeniden saygınlık kazanacağı günlerin yaklaştığını görüyorum, duyumsuyorum… Ülkemiz, insanımız, Cumhuriyetin ilk kuşaklarının örneklediği yurtseverlik mirasını devralmaya yetecek birikimlere sahiptir. Yeter ki Aydınlanma düşmanlarına, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı, ortak akılda ve kararlılıkta birleşmeyi başarabilelim… sul araştırması yapıyoruz’ Çiçek, inceleme sürecinin nasıl işleyeceği sorusuna, “Evvela incelemeyi başlattık biz. Bunun usulüyle ilgili de araştırma yapıyoruz. Süreç başlamış oldu. Yanlış bir şey yapmamaya çalışıyoÖmeroğlu ‘U ruz” karşılığını verdi. İnceleme gerekçesinin sorulması üzerine Çiçek, Kamu Başdenetçisi’nin TBMM adına faaliyet yaptığını hatırlatarak “Kendisinin ‘Meclis’in yıpranmasını istemem, bu işi inceleyip, iddiaların hiçbiri doğru değil, yanımda şahitlerim var’ diye dilekçesinde yazdığı hususlar var. ‘Ben iddia edildiği gibi görüşmem, konuşmam yok. Ne kendim adıma ne başkası adına yapmadım. Meclis ile ilgili bundan dolayı bir sıkıntı olmasın, inceleyin, araştırın’ diyor” görüşünü dile getirdi. Çiçek, kimsenin hukuka uygunluk noktasında başkasının yanlışını kendisi için gerekçe görmemesi gerektiğini kaydetti. CHP’li Bülent Tezcan’dan İzmir’deki yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili çarpıcı iddia: Müsteşar savcıyı tehdit etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan , Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’in İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’nı soruşturmanın durdurulması ve soruşturmanın yapılmaması için tehdit ettiğini açıkladı. TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Tezcan, İzmir’de yürütülen yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu. İpek’in bazı başsavcıların görev yerinin değiştirilmesini istediğini aktaran Tezcan, şunları kaydetti: “İlk defa basına düşmeyen bir konuyu sizinle paylaşıyorum: HSYK’ye gelen bir evrak tehdidin çok çarpıcı ve çok açık bir örneği. İktidarın bu soruşturmayı kapatmak için nelere tevessül ettiğinin ve bu kanunun arka planında neler yattığının çok açık bir göstergesi. Adalet Bakanlığı müsteşarı İpek göreve gelir gelmez ilk işi HSYK ile toplantı yap mak olmuştur. Bu toplantıda Adana ve İzmir Cumhuriyet Başsavcısı, Zekeriya Öz, Celal Kara, Muhammer Akkaş ve Fikret Seçen olmak üzere 6 tane savcının görev yerinin değiştirilmesini talep etmiştir. İstanbul’daki ve Adana’daki soruşturmaları biliyoruz. O tarihte İzmir soruşturması basına düşmemiş, belli ki bakanlık müsteşarı göreve gelir gelmez İzmir’deki soruşturmadan haberi olmuş ve engellemek için özel bir çaba içerisine girmiştir. İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’nı arayarak soruşturmanın durdurulması için tehdit etmiştir. Tehditle ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tutanak tutmuş ve suç duyurusunda bulunmuş, dosya HSYK’ye gelmiştir. Gelinen nokta budur.” MERSİN’DE İL GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ’NE BAKAN YAZICI’NIN ONAYIYLA OPERASYON DÜZENLENDİ 35 kişiye gözaltı Rüşvet her yerde MERSİN İstanbul ve İzmir’deki yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından bu kez Mersin’de İl Gümrük Müdürlüğü’ne düzenlenen operasyonda 35 kişi gözaltına alındı. Operasyonun Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın onayıyla yapıldığı ortaya çıktı. Savcılık, soruşturmayla ilgili gizlilik kararı aldı. Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne gönderilen bir ihbar mektubunda bazı memurların rüşvet karşılığı iş yaptığı belirtildi. İhbar mektupları hemen Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı’ya ulaştırıldı. İhbarın incelenmesi için müfettişleri harekete geçiren Bakan Yazıcı, iddiaların ciddi bulun ‘RoRo ticaretiyle ilgili’ ABİDİN YAĞMUR İZMİR’DE 14 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI ‘Abi bunlar doymuyor’ OZAN YAYMAN İZMİR Polisin soruşturma kapsamında yaptığı telefon dinlemelerinde ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. İzmir merkezli yürütülen liman yolsuzluğu operasyonunda zanlılar, aralarındaki görüşme kayıtlarında, rüşvete yapılan zamlardan yakınıyor. 5 ilde yapılan operasyonun dinleme kayıtlarına göre zanlılar, liman işletmesinde görevli memurların gemi boşaltımlarını rüşvetle öne çekmek için tarifelerini artırmalarından yakındı. Şirket yöneticilerinin kendi aralarındaki konuşmalardaki bu yakınma ifadeleri dönen rüşvet çarkını da gözler önüne serdi. Telefon konuşmalarına, “Abi bunlar doymuyor ki” ifadeleri bile takıldı. Rüşvet verdiği öne sürülen şirket yetkililerinin dinlemeye takılan telefon görüşmelerinde, “Abi bunların derdi bitmiyor”, “on bin dolar, yirmi bin dolar. Allah yardımcımız olsun”, “Doymuyor, doymuyor abiciğim valla”, “Bunların hiç derdi de bitmiyor. Bunlar yani anlamadım gitti ya bu kadar haram para ile” ifadeleri dikkat çekti. Öte yandan operasyonda gözaltına alınan Nuh Aslan, Hüseyin Bülbül, Ali Osman Yılmaz, Burhan Kandemir, İzzet Çırakoğlu, Muzaffer Emre Sakarya, Faruk Yakaryılmaz, Mustafa Ali Altaş, Muhammet Tayfur Uzun, Mahmut Canbayoğlu, Şükrü Çelikyürek, Şentürk Aktaş, Turan Yalçın, Birol Bafra tutuklandı, 9 kişi savcılıktan serbest bırakıldı. Dün teslim olan eski Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı, AKP İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım’ın bacanağı C.H. de Emniyet’teki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Yıldırım bacanağının teslim olmasıyla ilgili sorulara, “Olabilir, ne yapalım, yapacak bir şey yok” yanıtını verdi. Yıldırım önceki gün C.H. ile konuşup konuşmadığı yönündeki soru üzerine “Hayır” dedi. ması üzerine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Savcılık da Mersin polisini harekete geçirerek fiziki ve teknik takip yapılmasını istedi. 4 gümrük memuru ile 6 gümrük muayene memurunun rüşvet aldıkları, gümrükte iş takibi yapan gümrük müşavirlik ve nakliye firması çalışanı 25 kişinin ise rüşvet verdikleri gerekçesiyle haklarında gözaltı kararı çıkarıldı. Düğmeye basan Mersin polisi dün 10 gümrük memurunun da aralarında bulunduğu 35 kişiyi gözaltına aldı. Soruşturma kapsamında birçok işyeri ve evde arama yapıldı. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyasıyla ilgili gizlilik kararı aldığı bildirildi. perasyonun İtalyaTürkiO yeIrak üçgenindeki RoRo ticaretiyle ilgili olduğunu be lirten Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanı Baki Şimşek, “Düzenlenen bu operasyonun nakliyeciler ve gümrük çalışanlarıyla ilgili olduğu ifade edilmektedir. Feribotların yanaştığı yere, İtalya’dan gelen RoRo gemileri yanaşır. Yolcu gümrüğünde gümrük işlemleri tamamlanır ve transit işleme tabi tutularak Türkiye üzerinden üçüncü bir ülkeye gönderilir. Özellikle bu araçlar Irak’a gider. Bu araçlar giderken de gümrük işlemleri ilgili muayene memuru tarafından yapılır. Bu araçların gümrükleme işlemleriyle ilgili gümrük müşavirlerinin beyanname yapma mecburiyeti yoktur. Transit işlemleri aracın nakliyecisi tarafından yapılır” dedi. ‘Bacanak’ serbest Çağlayan’dan ayrılan savcı, başbakan hakkında suç duyurusunda bulunacak Öz’ü Çolakkadı uğurlamadı CANAN COŞKUN İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili görevinden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak atanan Zekeriya Öz, dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nden yeni görev yerine gitti. Öz’ün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında “görevini kötüye kullanma” iddiasıyla suç duyurusunda bulunacağı öğrenildi. Öz’ü, uğurlayanların arasında İstanbul Cum huriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’nın olmaması dikkat çekti. Öz, basın mensuplarının iddialara ilişkin sorularını da “Her şey yasal olarak yapılıyor. Siz merak etmeyin” diye yanıtladı. ‘Fatura timi’ iddiası racağı iddia edildi. Yargıtay: İmam kim? Şahin: Söyleyeceğim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Başkanlığı, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e yazı göndererek “Yargıtay’ın imamının ismini bildirmesini” istedi. Karabük’te dün gazetecilerin sorusu üzerine Şahin “Bu konuda bildiklerimi bir yazıyla Yargıtay Başkanlığımıza önümüzdeki hafta takdim edeceğim. Yargıtay Başkanlığımız gizli damgalı bir yazıyla bana gönderdi. Ben de gizli damgalı bir yazıyla düşüncelerimi ve bildiklerimi aktaracağım” dedi. Şahin’in “Yargıtay’da cemaatin imamı diye nitelendirilen kişi, bir holdingin başına bulunan kişinin dosyası ile ilgili ne karar verilmesi gerektiği hususunu, dosyanın kısa özetiyle Pensilvanya’ya göndermiştir” açıklaması soruşturmaya dönüştü. Şahin’in açıklamalarının ardından YARSAV, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş, başsavcılık, görevsizlik kararı vererek dosyayı Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na göndermişti. Fotoğraf: SERKAN YILDIZ Öz’ün başında olduğu soruşturmayı da Memur Suçları Bürosu Başsavcı Vekili Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’nun yürüteceği kaydedildi. Öz’ün geçici görevlendirme kararına itiraz edeceği belirtildi. Öz’e Deniz Feneri müfettişleri Hakkında çıkan Dubai seyahati iddilarından sonra HSYK’nin inceleme başlattığı Öz’ü, Almanya bağlantılı Deniz Feneri e.V. soruşturmasını yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren’i görevden alınmasını sağlayan Başmüfettiş Vedat Ali Tektaş ile Ömer Kara’nın soruştu Sabah gazetesinde dün yer alan “Fatura Timi” başlıklı haberde, Öz tarafından görevlendirilen müteahhitler Osman Ağca, Aytaç Ocaklı ve avukat Tayfun Aktaş’ın, 7 Ocak Salı günü Ali Ağaoğlu’nun Akdeniz İnşaat Şirketi’ne gittiği öne sürüldü. Ocaklı’nın Ağaoğlu’ndan Dubai gezisinin bir gününe ilişkin 4 bin 250 dolarlık makbuz istediği “Savcı Bey parayı size elden ödemiş olsun” dediği iddia edildi. Ali Ağaoğlu’nun “Masrafı ben ödedim ne makbuzu” diyerek tepki gösterdiği savunuldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear