14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Hastalarını kaybedince Doktoru öldürüyorlardı İş bıraktılar l Hastane Başhekimi Uz. Dr. Nuretdin Kuzhan, olayla ilgili soruşturma başlatıldığını belirterek şu ana kadar kimsenin gözaltına alınmadığını fakat güvenlik kameralarının incelendiğini söyledi. Olayın ardından Yüksekova’da doktorlar, meslektaşlarına yapılan saldırıya tepki gösterek iş bırakma eylemi yaptı. HAKKÂRİ (Cumhuriyet) Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde normal doğum yaptıktan sonra yaşamını yitiren 22 yaşındaki Güllü Bülbül’ün yakınları doğum uzmanı doktor Soner Pul’u öldüresiye dövdü. Durumu kritik olan Pul, yoğun bakımda tutulurken Yüksekova’daki doktorlar iş bırakma eylemi yaptı. Hastane önüne toplanan Bülbül’ün yakınları ile görüşen hastane yönetimi, idari, savcılık tarafından adli soruşturma başlatılacağını anlatsa da acılı aileyi sakinleştiremedi. Bu sırada adli soruşturma çerçevesinde Güllü Bülbül’e otopsi yapılması için cumhuriyet savcısı hastaneye geldi. Kadın doğum uzmanı Dr. Pul ile şikâyetçi olanların ifadeleri alındıktan sonra 4050 kişilik grup doktor Pul’a saldırarak öldüresiye dövdü. Ağır yaralanan Pul, aynı hastanenin yoğun bakım servisine kaldırılarak tedavi altına alındı. “Normal doğum sonrasında amniyotik sıvı embolisi olduğu tahmin edilen durum nedeniyle hastamız vefat etmiştir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanımız ve ilgili diğer uzmanlarımızın tüm müdahalelerine rağmen hastanın kısa süre içerisinde kalbi durmuş ve vefat etmiştir. Henüz nedeni kesinlik kazanmamış bir durum için idari ve adli soruşturma başlatılmıştır” denildi. H astaneden açıklama Hastaneden yapılan açıklamada, İçişleri Bakanı Güler CHP’den Fişleri İstedi ‘Getirsinler İnceleteyim’ Hürriyet gazetesinin dünkü manşetinde Şükrü Küçükşahin imzasıyla yer alan CHP’li 15 milletvekili ve yerel yönetici hakkındaki fişleme belgeleri konusunda herkesten önce hükümetin harekete geçmesi gerekir. Sağlıklı işleyen demokrasilerde, ana muhalefet partisine yönelik böyle yasadışı bir çalışmaya, tüm kamuoyunun ama öncelikle hükümetin tepki vermesi gerekir ki benzerleri başka yurttaşlar için bir daha yaşanmasın. Dün hükümet kanadından konuya bu şekilde yaklaşmasını beklediğimiz isimlerin süratle devreye girmesini bekledik. Konuya en fazla ilgili olması beklenenler arasında Emniyet teşkilatının da bağlı olduğu isim olan İçişleri Bakanı Muammer Güler geliyor. Dün yaptığımız telefon görüşmesinde konuya yakından ilgili olduğunu gözlemledim. Konuyu açtığımızda ilk tepkisi şu oldu: “Sabah gazetede görür görmez arkadaşlara talimat verdim. Baktırdım. Kesinlikle Emniyet ile hiçbir ilgisi yok. Asla söz konusu olamaz. Ne milletvekillerimiz için ne bir başkası için asla söz konusu olamaz” değerlendirmesini yaptı. Güler, ortaya çıkan belgelerin “istihbarat fişleme belgesi” olduğu kanaatinde de değil. Belgelerin gazetede yayımlanan hali için yorum yaptığını vurgulayarak izlenimini şöyle aktardı: “Bana o belgeler biraz tuhaf geldi. İstihbaratın bilgisi gibi değil de daha ziyade ‘şu toplantıya katılmış, bu toplantıya katılmış’ gibi bilgiler bunlar. Çok normal faaliyetlere ilişkin bilgiler. Milletvekillerinin zaten alenen yaptıkları programlar bunlar.” Güler’le görüşmemizde kendisine hükümet adına, konunun mağduru konumundaki ana muhalefet partisi CHP ile irtibata geçmeyi düşünüp düşünmediğini de sorduk. Kendisi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ya da partinin üst yöneticileri ile temasa geçmeye çok istekli görünmedi. Ancak yine de açık kapı bırakarak topu CHP’ye attı. Güler, “Eğer bize bildirirlerse, ellerindeki belgeleri gönderirlerse tabii ki gereken incelemeleri, değerlendirmeleri yaparız” diye konuştu. Ancak edindiğimiz bilgiler CHP yönetiminin elinde de gazete haberini öteye taşıyacak bir belge bulunmadığı yönünde. Dolayısıyla bu aşamada CHP’nin, İçişleri Bakanı’na incelemesi ve açıklığa kavuşturması amacıyla iletebileceği belge ya da bilgiler, gazete haberinden öteye geçmeyecektir. Zaten habere konu olan CHP’liler de hükümete bilgi belge iletmek yerine dünden itibaren hükümet yetkililerinin kendilerini arayarak olayı aydınlatmaya çalışmasını beklemeye başladılar. CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, “Hükümetten kimse aramadı. Bekliyoruz bakalım. MİT ‘Bizle alakası yok’ demiş. O zaman kimle alakası var? İçişleri Bakanı aramadı. Hemşerimiz olan Adalet Bakanı (Sadullah Ergin) dahi arayıp ‘Bizim ilgimiz yok’ demedi. Ama biz işin peşini bırakmayacağız. Savcılığa başvurup üstüne gideceğiz” diye konuştu. HHH Normal demokratik bir ülkede kabul edilemeyecek başka birçok konuda olduğu gibi, “CHP’lilere fişleme” iddiasının da bir medya haberi ve iktidar ile muhalefet arasında karşılıklı polemikten öteye geçemeyeceği anlaşılıyor maalesef. Keşke iktidar bu algıyı değiştirecek adımlar atabilseydi... Ağır çalışma koşulları genç doktoru intihara sürüklemişti Melike’nin ölümüne Emniyet’in işi değil soruşturma yok l Sağlık çalışanları eylemde HİLAL KÖSE Yoğun çalışma koşullarına ve mobinge dayanamayarak intihar eden genç doktor Melike Erdem’i (30) ölüme götüren süreç soruşturulmayacak. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, sağlık politikaları nedeniyle intihardan sorumlu tutulan Sağlık Bakanı Recep Akdağ hakkında yasal işlem yapılmasına yer olmadığına karar verdi. İstanbul Valiliği de Erdem’in çalıştığı hastanelerin başhekimleri hakkında soruşturma izni vermedi. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin onayıyla karar kesinleşti. Acil Tıp Asistanı Melike Erdem, 30 Kasım 2012’de saat 14.00 sıralarında, çalıştığı Samatya’daki İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 6. katından atlayarak yaşamına son verdi. Erdem’i intihara sürükleyen süreç, asistanlığa başladığı Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil kliniğinde yaşadığı sorunlarla başladı. Erdem, arkadaşlarının ve ailesinin anlatımına göre Ümraniye’de geçirdiği soruşturmalar nedeniyle çok üzgün ve kaygılıydı. İş yükü ağırdı, neredeyse her gün hasta ve hasta İstihbarat fişine benzemiyor Can güvenliği yakınlarının hakaret, tehdit ve fiziki şiddetine maruz kalmıştı. Erdem, Ümraniye’de 22 Aralık 2011’de nöbet yerinde bulunmadığı gerekçesiyle verilen uyarı cezasına da çok içerlemişti. O tarihte görevinin başında olduğunu kanıtladığı halde, aleyhine tutulan tutanağa mesai arkadaşları da imza atmıştı. Erdem, bu cezanın iptali talebiyle İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nde dava açsa da etkisinden kurtulamadı. Ölümünden birkaç ay önce geçici olarak görevlendirildiği, İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışma koşulları aynıydı. Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi’ne (SABİM) şikâyet edildi. Erdem, bu soruşturmaya ilişkin savunmasını sunduğu gün yaşamına son verdi. Hastanenin 6. katından atladığında, elinde son savunma metni bulunuyordu. İstanbul Tabip Odası avukatı Meriç Eyüboğlu, Erdem’in ölümünden sonra, dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve Erdem’in Ümraniye ve Samatya’da çalıştığı hastanelerin başhekimleri ve Ümraniye’de görevli 5 doktor hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Eyüboğlu, dilekçesinde, genç doktoru ölüm götüren sürecin baş aktörünün Sağlık Bakanlığı’nın politikaları olduğuna dikkat çekmişti: “Eğitim ve araştırma hastaneleri, yoğun hasta başvurusuna cevap verip, ‘performans puanı’nı artırarak daha çok gelir elde etme yarışına girişti. Hastayla hekimi karşı karşıya getirdi. SABİM’e yapılan her şikâyet soruşturmaya dönüştürülüyor.” Eyüboğlu, çok yoğun çalışan Erdem’in şiddete karşı da yalnız ve korumasız bırakıldığını vurgulamıştı: “Sağlık Bakanı, uyguladığı sağlık politikaları ve açıklamalarıyla, Başhekim Doç. Dr. Eyüp Gümüş hiçbir önlem almayarak, Başhekim Doç. Dr. Mehmet Salih Gürel, mobbing uygulayarak, Erdem’in onurunu kırmış, ona manevi olarak acı çektirmiş, onu umutsuzluğa sürüklemiş, sıkıntılı ve mutsuz günler geçirmesine neden olmuşlardır. Bu tutumları, ruh sağlığı bozulan Erdem’i intihar etmeye yöneltmiş, onun bu yöndeki kararını kuvvetlendirmiştir.” CHP’ye ‘Gönderin’ çağrısı ‘İntihara yönelttiler’ istiyoruz ‘İntihara yönelttiler’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Tabip Odası ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şubesi, Şeker Bayramı’nda 4 doktorun hasta yakınları tarafından saldırıya uğramasını yaptığı açıklamayla protesto etti. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde “Sağlıkta şiddete son” yazılı pankart açan sağlık emekçileri, “Sağlıkta şiddet istemiyoruz”,“Sağlıkçıya kalkan eller kırılsın” sloganları attı. Burada basın açıklamasını okuyan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, hekimlere yönelik şiddetin giderek arttığına dikkat çekerek “Sağlık çalışanları için karşılaşılan şiddet çok önemli bir mesele haline dönüştü. Sağlık Bakanlığı, şiddetin sonlandırılması için acil önlem almalı” dedi. SES Şişli Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Fadime Kavak ise özetle şunları söyledi: “Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla birlikte, sağlık çalışanlarının payına ne yazık ki şiddet düştü. Her geçen gün çeşitli hastanelerden sayısını bizim de unuttuğumuz hekimelere ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırı haberleri geliyor. Bizler artık bunların son bulmasını istiyoruz. İş güvencemiz, can güvenliğimiz olmadan bu çalışma ortamında daha fazla çalışmayacağımızı da buradan yetkililere duyuruyoruz.” Fişlenenler: Hükümeti bekliyoruz Melike’nin ölümünün ardından sağlık çalışanları protesto gösterisi düzenlemişti. BAŞSAĞLIĞI MEHMET KÜÇÜKOSMANOĞLU 193111.08.2013 Sendikamız Genel Başkanı Ali Rıza KÜÇÜKOSMANOĞLU’nun babası, Düziçi Köy Enstitüsü mezunu, TÖS’den beri sürdürülen eğitim emekçileri mücadelesinde hep var olmuş ve TÖBDER Düziçi Şube Başkanlığı yapmış, antiemperyalist, yurtsever, halkçı kimliğiyle tanınan; sürgünlerle, baskılarla yıldırılamamış, saygıdeğer öğretmen MEHMET KÜÇÜKOSMANOĞLU’nu kaybettik. Eşine, çocuklarına, torunlarına, tüm yakınlarına ve eğitim emekçilerine baş sağlığı dileriz. Anısını ve mücadelesini mücadelemizde yaşatacağız! DİSK/Nakliyatİş Sendikası Genel Yönetim Kurulu Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. RABİA BAŞLIK Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ÖZCAN ÖZKÜ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear