23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA 10 EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Türkiye’deki petrol üretiminde önemli pay sahibi TPAO, TPIC ve Foinavon Energy Inc’e ceza 3 devin ruhsatı iptal Ekonomi Servisi Enerji Bakanlığı; Turkish Petroleum International Co. Ltd. Şti’nin (TPIC), DiEnerji ve Tabii yarbakır ve Adıyaman, Türkiye Petrolleri A.O’nun (TPAO) Siirt, Kaynaklar Bakanlığı, Van, Şırnak ve Hakkâri ve Foina3 büyük şirketin von Energy Inc’in Van’daki petrol arama ruhsatlarını iptal etti. Diyarbakır, Adıyaman, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Siirt, Van, Şırnak ve Müdürlüğü’nün petrol arama Hakkâri’de bulunan ruhsatı iptaline ilişkin kararları Resmi Gazete’nin dünkü toplam 12 petrol arama sayısında yayımlandı. arama ruhsatını iptal Buna göre, TPIC’ın Di yarbakır ve Adıyaman’daki ettiğini duyurdu. petrol arama ruhsatı, TPAO’nun Siirt, Van, Şırnak ve Hakkâri’deki 9 petrol arama ruhsatı ve Foinavon Energy’nin Van’daki 2 petrol arama ruhsatı Türk Petrol Kanunu’nun geçici 1 ve 3’üncü ile mülga Petrol Kanunu’nun 132/3’üncü maddelerine istinaden 31 Temmuz 2013’te feshedildi. Adı geçen şirketlerle tahmil eylediği mükellefiyetlerin yerine getirilmemesinden dolayı zarar görmüş olanlar varsa maruz kaldıkları zarar ve hasara ait tazminatın şirketin teminatından karşılanabilmesi için ilan tarihinden itibaren bir yıl içinde selahiyetli mahkemeden kesinleşmiş bir karar alıp Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne başvurmaları gerekiyor. Son on yılda Türkiye’de üretilen petrolün yüzde 71’ni, doğalgazın yüzde 56’sını Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) gerçekleştiriyor. İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı “Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” raporuna göre 500 şirket içinde en büyük kârı TPAO yaptı. Şirket 1 milyar 471 milyon 136 bin 277 lira kâr elde etti. AKP hükümetinin gece yarısı TBMM’den geçirerek yasalaştırdığı yeni Türk Petrol Kanunu’yla TPAO’nun özelleştirilmesinin önü açıldı. TPAO’nun alt kuruluşu olarak 1988’de kurulan Ocak 2013’te Bakanlar Kurulu kararı ile Boru Hatları Petrol Taşıma AŞ’ye (BOTAŞ) bağlanan TPIC; Türkiye’nin yanı sıra Irak, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Suriye, Ekvador, Kolombiya,Venezüella, K.K.T.C’de faaliyet gösteriyor. Türkiye’de 40 adet arama ruhsatı olan Turkish Petroleum International Company, bilhassa Adıyaman Şambayat Sahası’nda son dönemlerde yaptığı sondajlarla önemli oranda petrol üretiyordu. Kanadalı Foinavon Energy, 2004’ten beri Karadeniz’in Türk karasuları içinde gaz içeren Akçakoca alt havzasında yüzde 12.25 etkin hisseye sahip. Şirket en son Çorum’da 2 adet petrol arama ruhsatı için başvuruda bulunmuştu. KamuSen’den siyah çelenk ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MemurSen ile hükümet arasında imzalanan memur toplusözleşmesini protesto eden Türkiye KamuSen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önüne siyah çelenk bıraktı. Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, toplusözleşme masasının adeta başlamadan bittiğini söyledi. MemurSen ile hükümetin kapalı kapılar ardından bir araya geldiklerini, diğer konfederasyonlardan gizli bir pazarlık gerçekleştirdiklerini dile getiren Koncuk, toplusözleşmenin yasaya aykırı olduğunu bildirdi. Koncuk, hukukun ve ahlaki değerlerin ayaklar altına alındığı bir toplusözleşme sürecinin bütün Türkiye’nin gözleri önünde oynanan “çadır tiyatrosuyla” son bulduğunu kaydetti. Toplusözleşmenin özürlü olduğunu kaydeden Koncuk, “Memurlara müjde olarak sunulan maaş artışı, 2014’ün tamamı için net, yaklaşık 123 TL’ye denk gelmektedir. İmzalanan toplusözleşme tam anlamıyla bir hezimettir. ” Bu sırada Türkiye KamuSen üyeleri ile polisler arasında sözlü tartışma başladı. Sendikacılar polislere, “Ülkeyi satıyorlar, siz öyle duruyorsunuz. Tayyip’in memuru olmayın devletin memuru olun” diye bağırdı. Sonrasında araya Koncuk girdi. Koncuk, hükümetin polislere de 123 lira zam verdiğine işaret ederek “Başbakan polislere ‘sizi gözlerinizden öpüyorum’ diyor. Ancak adam yerine de koymuyor” dedi. Stefanel zararlı tişörtleri toplatıyor Ekonomi Servisi İtalyan tekstil markası Stefanel, denetime takılan ‘sağlığa zararlı boyar madde içeren ve içerme riski bulunan’ tişörtlerini gazetelere verdiği ilanla geri çağırdı. Sağlığa zararlı boyar madde içeren 47, sağlığa zararlı boyar madde içerme riski bulunan 15 renkli tişörtünü geri çağıran şirket, bu ürünlerin satışını Nisan/ Mayıs 2013 tarihleri arasında İstanbul Nişantaşı mağazasından gerçekleştirildiği duyurdu. Stefanel tarafından verilen ilanda, ürünleri satın alanların satış belgeleriyle birlikte 15 gün içinde ürünleri kendilerine iade etmeleri istendi. Kanserojen azo boyar madde içeren tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin Türkiye pazarına girişinin önüne geçilemiyor. Şimdiye dek analiz edilebilen sağlığa zararlı ürünler arasında Çin, Hindistan, Bangladeş, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerden ithal edilen giyimden ayakkabıya, iç çamaşırdan yatak örtüsüne, kumaştan eldivene, eşarptan duvağa on binlerce ürün bulunuyor. Fitch yine uyardı Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) parasal genişletmeyi sona erdirmesinin gelişmekte olan piyasalar için likiditeyi nasıl etkileyeceği konusunda Avrupalı yatırımcıların endişeleri olduğunu bildirdi. Çeyrek dönem yatırımcı güveni araştırmasını yayımlayan Fitch, yatırımcıların duydukları bu endişelerin büyük olasılıkla en kırılgan ülkeler ve şirketlere odaklanacağını vurguladı. Fitch, en kırılgan ülkeler arasında Türkiye, Macaristan, Lübnan, Jamaika, Ukrayna ve Moğolistan’ı saydı. Fitch, temel göstergelerinde geçen 10 yılda yaşanan iyileşmenin gelişmekte olan piyasaları likidite şoklarına karşı geçmişe göre daha dirençli yaptığına inandığını, bu nedenle Fed’in parasal genişletmeyi sona erdirmesinin gelişmekte olan piyasaları kötü etkileyeceğini ifade eden Fitch, bu durumdan en fazla etkilenecek ülkeler arasında kırılganlıklarıyla dikkat çeken Türkiye’yi de saydı. genele yaygın bir kriz dalgasının muhtemel görünmediğini belirtti. Bununla birlikte bazı gelişmekte olan piyasaların oynak sermaye akışlarına ve yüksek faiz oranlarına, büyük dış finansman ihtiyaçları, düşük döviz rezervleri ve yüksek kaldıraç oranları nedeniyle daha kırılgan olduklarını da vurguladı. Fitch’in, 11 faktör üzerinden yaptığı değerlendirmede en az 3 kırmızı bayrak alan ülkeler arasında Türkiye, Macaristan, Lübnan, Jamaika, Ukrayna ve Moğolistan yer alıyor. Araştırmaya katılanların üçte ikisinin parasal genişlemenin azaltılmasının zamanla masının yılın geri kalanında gelişmekte olan piyasa tahvil piyasalarına nakit giriş ve çıkışının miktarında oynaklık yaratacağını öngörüyorlar. Yüzde 21’lik bir kesim de, gelişmekte olan piyasa fonlarına sermaye akışının politik riskler nedeniyle azalacağına inanıyor. Likidite konusunda endişeler katılımcıların üçte ikisi tarafından dile getirilirken bu katılımcılar gelişmekte olan piyasa şirketleri için temel kredi şartlarının kötüleşeceğine inanıyor. Önceki ankette bu oran yüzde 30 olarak gerçekleşmişti. Deutsche Bank da Fed’in tahvil alımının sınırlandırılmasının etkilerine yer verdiği raporda, sürecin Fed’in ne kadar agresif davranacağına göre değişeceğini dile getirdi. Raporda aralıktan 20 milyar dolarlık bir sınırlama yapılacağı öngörüsüne yer verilirken Eylül 2014’te tamamıyla sürecin sonlandırılması beklentisine yer verildi. Genel hatları ile sınırlamanın ABD 10 yıllık tahvil faizleri üzerinde yüzde 15 ila 50 baz puan arasında bir değişikliğe neden olabileceğine dikkat çekildi. Eylülde 20 milyarlık ilk kesinti ve Haziran 2014’te sona erecek daha sakin bir senaryoda 30 baz puanlık değişim olabileceğine dikkat çekiliyor. Sendikalar zam oranından rahatsız ANKARA (AA) Yaklaşık 2.6 milyon memur ile 1 milyon 900 bin emekliyi ilgilendiren toplusözleşme görüşmelerinde sağlanan anlaşma, memur konfederasyonları arasında görüş ayrılığına yol açtı. Toplu görüşmelerde anlaşmanın aceleye getirildiği iddiasında bulunan KESK ve Türkiye KamuSen, tepkilerini dile getirdi. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, toplusözleşme görüşmelerinin takviminde, anlaşmanın sağlandığı günün yer almadığını belirterek hükümet ile MemurSen’in acele şekilde anlaştığını söyledi. Toplusözleşme sürecini dair tepkilerini 16 Ağustos’ta İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve Trabzon’da düzenleyecekleri yürüyüşle göstereceklerini belirten Özgen, 4/C’liler ve taşeron işçilerin yanında sembolik olarak ataması yapılmayan öğretmenlerin olacağı yürüyüşlerin 20 Ağustos’ta Ankara’da olacağını dile getirdi. Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk da “Türkiye’nin gözleri önünde oynanan bir çadır tiyatrosuyla son buldu. Herkes bilmeli ki toplusözleşme 31 Ağustos’a kadar devam etseydi, kazanımlar çok daha fazla olurdu” diye konuştu. BlackBerry satışa çıkabilir Ekonomi Servisi Zor durumdaki cep telefonu üreticisi BlackBerry’de en büyük hissedar olan Fairfax Financial Holdings’in sahibi Prem Watsa, yönetim kurulundan ayrıldı. BlackBerry, şirketin satışı dahil bir dizi seçeneği değerlendirdiğini ve çıkar çatışması olmaması için Watsa’nın yönetim kurulundan ayrıldığını açıkladı. Kanadalı Globe and Mail gazetesi, Fairfax’ın BlackBerry’yi satın almak için özel sermaye şirketleri ile görüştüğünü belirtti. Şirketi alabilecek diğer yatırımcılar arasında Kanadalı emeklilik fonlarının yanı sıra şirketin ticari rakipleri de bulunuyor. Yarasın ya habibi Ortadoğu’da alkolsüz bira tüketimi beş yılda yüzde 80 arttı. The Economist’in haberine göre dünyada üretilen alkolsüz biranın üçte birini Ortadoğu tüketirken yapılan araştırmalar bu oranın artacağını gösteriyor. Habere göre 2012’de İranlılar 2007’ye oranla dört kat daha fazla alkolsüz bira tüketti. Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde de tüketicilerin alkolsüz biraya rağbet artıyor ama bölgede alkollü bira hâlâ daha fazla satıyor. İranlı firma Behnuş’un ürettiği Delster, 1979 İslam Devrimi’nin ardından alkolsüz üretilmeye başlandı. Gazze’de Hamas’ın seçilmesinin ardından Filistinli bira firması Taybeh, rengi yeşil olan helal bira üretmeye başladı. Türk Efes, 2011’de alkolsüz Efes Zero’yu satışa sundu. Almanya ile çifte vergide geri adım DUYGU GÜVENÇ Evet yanlış okumadınız. “Biz atsinekleri...” diye başladım yazıya. Hafta sonu Sol gazetesinde “Kurulu düzene karşı olanlar bir cins atsineğidir” başlığını okuyunca “tamam” dedim. İşte buydu aradığım. Çünkü uzun bir süreden beri kendimi atsineği gibi hissediyorum. AKP iktidarının çevresinde sürekli dolanan vızıldayan, canını sıkan bir atsineği. Kurulu düzenin çarpıklıklarını eleştiren, karşı çıkan, direnen... Demokrasi yalanı arkasında fiilen yaratılan otoriter rejime boyun eğmeyen... Siz de benzer düşüncede olduğunuz için kusura bakmayın sizi de kattım bu tanımlamaya. Hem zaten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da hepimize atsineği muamelesi yapmıyor mu? Hem eylemleriyle... Üzerimize gaz bombaları atarak, tazyikli sular sıkarak... Hem ağzından sürekli olarak dökülen ayrılık, ötekileştirme ve nefret söylemleriyle. Kendini muhafazakâr “çoğunluğun” lideri olarak algılayan başbakanın karşısına, özgürlük ve demokrasi talepleri ile çıkan toplumun diğer kesimine karşı bakış açısı bu, yani karşısındakini atsineği gibi görmek. Onu sürekli ezmeye, sindirmeye çalışmak, muhalefete zerre kadar tahammül edememek.. Dedim ya küçümsemeyin. Siyasi terminolojiye girmiş bir sözcük atsineği. Sokrates savunmasında “Ben Tanrı tarafından bu devlete gönderilmiş bir atsineğiyim. Ve bu devlet, koca cüssesi nedeniyle yavaş hareket edebilen ve canlanması gereken bir attır. Ben Biz Atsinekleri... de Tanrı’nın bu devlete musallat ettiği bir atsineği gibi bütün gün boyunca her yerde sizi uyandırıyorum, hareketlendiriyorum, azarlıyorum ve ikna ediyorum. Ve eğer Tanrı sizi düşünerek bir atsineği daha göndermezse, hayatınızın geri kalanını uyuyarak geçirirsiniz” demişti. Ama bu sözleri bile ölüme mahkum edilmesini önleyememişti. Sokrates sözlerini şöyle sürdürmüştü: “Kurulu düzene muhalif olanlar bir cins atsineğidir. Siz onu kolaylıkla ezip yok edebilirsiniz. Ama bu hareketiniz toplum için büyük zararlara yok açacaktır. Topluma yol gösterme işlevi gören muhalifler yok edilirse bundan ancak toplumun kendisi zarar görecektir.” Tıpkı bugün AKP iktidarının herkesi susturmaya çalışması gibi. Gezi Parkı olaylarının ardından tribünlerde protestoların yayılmasından korkarak tribünlere yönelik baskı önlemlerini yaygınlaştırması, CHP’li vekil ve parti yöneticilerinin katıldığı tüm etkinliklerin Emniyet tarafından takip edilip fişlenmesi, susturma sürecinin hızlanacağını gösteriyor. Peki ya atsinekleri hızla çoğalırlarsa? Artık ezip yok edilemez kadar artarsa sayıları? Pazar akşamı Erdemit’te Zeytinli Belediyesi’nin düzenlediği panele katılan İhsan Eliaçık’ı dinlerken bir yandan da bunları düşünüyordum. Biliyorsunuz İhsan Eliaçık Antikapitalist Müslümanlar’ın lideri. Gezi Parkı ile başlayan süreçte oynadıkları rol de, her kesimi buluşturdukları Yeryüzü Sofraları da yadsınamaz. Kayserili, Fatih’te oturuyor ve iktidarı sürekli olarak eleştiriyor. Biz kendimiz söylüyor kendimiz dinliyoruz, ama o, onları kendi mahallelerinde açıklıkla eleştiriyor. Örneğin “İktidarlar adaletten saptıkları an gayrimeşru olurlar” diyor, “Bir insanı hangi cemaatin adamı olduğuna göre değerlendirmek dinimizde yoktur” diyor, “Vicdanınızı iktidara dahi teslim etmeyin” diye sesleniyor. Camilerde vaaz veriyor, kahvehanelerde anlatıyor. “AKP rant kokusu almazsa 3 kilometre yol yapamaz hale geldi” diyor. Orhan Bursalı ve Can Ataklı ile aynı panelde konuştu Eliaçık. Bizim mahalleye seslendi yani. Ve izleyicilerden inanılmaz alkış aldı. Özellikle “Annemi muktedire olan müthiş inancından şüpheye düşürdüm” sözleri. “AKP’nin tabanını eleştiriyorum diyorlar ama o partinin tabanı benim annem. Gezi Parkı’na giderken her gün aradı beni. Gitme, orada seni tuzağa düşürürler, dedi. Sarhoş onların hepsi, dedi. Camiye ayakkabı ile girip içki içiyorlarmış, dedi. Ben de hepsini yalanladım. Bıkmadan. Sonunda annem ‘Demek ki o da fırıldak çevirmeye başlamış’ dedi” diye anlattı. İhsan Eliaçık’a göre iktidarı eleştirmek, muhalefet etmek gerçek ibadet. “Çünkü vergiyi onlar topluyor ve nereye harcanacağına onlar karar veriyor, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını onlar yönetiyor, örtülü ödeneğe de imza atan onlar. Dolayısı ile doğru bulmadıklarımızı eleştirmek ile yükümlüyüz. Bu gerçek ibadettir” diyor. Evet toplumsal muhalefete düşen rol atsineği olmak. İktidar, kendi gücünü denetlemesi gereken tüm bağımsız kanalları, demokrasinin olmazsa olmazlarını saf dışı bırakırken bu ezberi bozmaya yönelik toplumsal muhalefetin güçlü hale gelmesi, yaşamsal önemde. Ancak ne yazık ki toplumsal muhalefet biçimleri garip bir bencillik, ideolojik içe kapalılık ruh haliyle bir türlü yan yana gelemiyor, dayanışamıyor, duvar olamıyor. Gezi Parkı bu duvarın ilk tuğlalarını döşer gibi oldu ancak Gezi söylemiyle “bu daha başlangıç”. Alınması gereken çok yol var. Ve umarım atsineklerinin sayısı artar ve atsinekleri taklidi yapanları fark edebilirler... ANKARA Türkiye ile Almanya arasında 1 Ocak 2011’de yürürlüğe giren Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nda Maliye Bakanlığı iki yıl sonra geri adım attı. Yurtdışında sözleşmeli çalışan personelin vergilerini ödemeyi kabul etti. Ancak Maliye’nin çizdiği yönteme personelden ve konsoloslardan itiraz geldi. Maliye Bakanlığı’ndan geçen ay gönderilen yazıda, personelin 40 bin Avro’ya kadar ulaşan vergi borçlarının ödeneceği belirtildi. Ancak personel bu parayı bankadan kredi olarak çekecek ve Maliye paranın faizini ödemeyecek. Ayrıca, federal sistemin olduğu Almanya’da her eyalette değişen onay sistemine karşı konsoloslar yükümlülük almak istemedi. Personel, vergi borcunun önce kendilerince ödenmesini, daha sonra Maliye tarafından ödeneceğini bildiren yazı üzerine, “Bu parayı ödemek için kredi çekmek zorundayız. Ama kredinin faizini Maliye Bakanlığı ödemiyor” diyerek itirazlarını dile getirirken vergi borcunun nasıl hesaplanacağına da onay merci olan konsoloslardan itirazlar geldi. Dışişleri Bakanlığı, Maliye’yi gelir vergisi borcu için avans ödemeye ikna edemezken Almanya’nın eyelatten eyalete farklılık gösteren vergi sistemi nedeniyle de konsoloslar sorumluluk almak istemedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear