22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 AĞUSTOS 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA Ahşap kullanılacak Meydan cephesi, taş kemerler ile güçlendirilecek. Topuz çatılı caminin üç kubbesi olacak. Toplam 1600 metrekare kapalı alan içerisinde Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde çokça rastlanan ancak günümüze ulaşmayan ahşap cami mimarisi ağırlıklı olarak kullanılacak. Caminin saray mimarisiyle bütünleşeceğini belirten Hasan Akgün “İstanbul’da olmayan bir mimari geliştirdik. Saray mimarisi tipinde tek cami ilçemizde olacak” dedi. YEREL YÖNETİMLER cengiz@cumhuriyet.com.tr 9 Bayram Sonrası Acılı Bir Sayfa n Baştarafı Arka Sayfa’da Geçmiş canlanıyor İstanbul Haber Servisi Büyükçekmece Belediyesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun büyüleyici mimarisini Tepecik’te yeniden canlandırıyor. Osmanlı’nın beylik olarak kurulmasının ardından imparatorluk olarak hükmünü ilan ettiği 15. ve 16. yüzyıllardaki “klasik dönem” olarak adlandırılan mimari yapısı, Ulus Mahallesi Tepecik Meydanı’nda Tepecik Merkez Saray Camisi ile yeniden hayat bulacak. Tepecikliler, erken dönem Anadolu Türk mimarisi ve Selçuklu mimarisinin harmanlanmasıyla oluşan klasik Osmanlı mimarisinin esintisiyle ibadetlerini yapacaklar. Caminin temeli geçen günlerde Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, Büyükçekmece Kaymakamı İbrahim Yurdakul ve Büyükçekmece Müftü Vekili Mehmet Müftüoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. Bir meydan camisi olarak inşa edilecek olan Tepecik Merkez Saray Camisi’nin yapımında mekân ve kütle ilişkisi ön planda tutulacak. Bu nedenle caminin meydan algısı kuvvetli taş ayaklar üzerine oturtulacak. Büyükçekmece Belediyesi, Tepecik’te Osmanlı mimarisinin izlerini yaşatacak Haliç projesinin meslek odaları ve bilim çevreleri tarafından kabul görmediği belirtildi: Kent tahrip olacak MADEN ARAMA ÇALIŞMALARI Ormanlar risk altında İstanbul Haber Servisi Sancaktepe’nin PaşaköyÇatal dağ mevkiinde Ömerli Barajı içme suyu havzası yakınlarında 160 bin metrekarelik alanda yapılan maden arama faaliyetleri ormanlara büyük zarar veriyor. CHP Sancaktepe İlçe Başkanı ve İBB Meclis üyesi Dr. Hakkı Sağlam, devlet ormanı içinde süren bu faaliyetlerin, ÇED raporu olmadan gerçekleştirilen madenciliğin durdurulmasını istedi. Hem yeraltı zenginliklerinin hem yerüstündeki doğal bitki örtüsünün tahrip edildiğine dikkat çeken Sağlam, Ömerli Barajı havzasının da bu tahribattan etkileneceğini vurguladı. Teleferik kıyıları bağlayacak İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi uzmanla rı Avrupa yakasın dan Anadolu ya kasına uzanacak teleferik hattıyla ilgili çalışmaları önemli ölçüde tamamladı. EtilerÇamlıca arasında saatte 6 bin yolcu taşıyacak projeyle ilgili çalışmaların son hali İBB Başkanı Kadir Topbaş’a sunuldu. Proje hakkında bilgi veren Kadir Topbaş, “Asya’dan Avrupa’ya teleferikle geçmek önemli ve heyecan verici olacak. İstanbul Boğazı’nı geçen bu teleferikte Altunizade’nin diğer bir aktarması da Çamlıca’ya olacak. Anadolu Yakası’nda Beykoz’un iki tepesi de teleferikle bağlanacak. Etiler ile Çamlıca arasına yapılacak projeyle saatte 6 bin, günde 100 bin kişi Boğaz’ı teleferikle geçecek” dedi. Beykoz’da da Karlıtepe ve Yuşa Tepesi arasına teleferik kurulacak. İstanbul Haber Servisi CHP İBB Meclis üyesi Osman Güdü, Haliç Tersanesi arazisinde 250 bin metrekarelik alanda yapılması planlanan marina, otel, AVM projesinin gerçekleştirilmesi halinde Topkapı Sarayı, Süleymaniye Külliyesi gibi tescilli birçok tarihi eserin de yapişletdevret modeliyle özelleştirilebileceği uyarısında bulundu. Güdü, “Kenti tahrip eden imar hareketlerinin, Tarihi Yarımada, Haliç ve eski İstanbul’da bir Dubai yaratması mutlaka engellenmelidir” dedi. İhalesi 2 Temmuz günü gerçekleştirilen, dünyanın çalışır durumdaki en eski tersanesi olan Haliç tersanelerine yapılacak projeyi eleştiren Osman Güdü, bu alanda tarihi birçok tescilli yapı olduğuna dikkat çekti. Tarihi ve kültürel değerleri ile bir dünya kenti olan İstanbul’da bu alana yapılacak projeye uzmanlardan, meslek odalarından ve bilimsel çevrelerden tepki olduğunun altını çizen Güdü, “Dünya mirası olan Haliç Tersanesi’nin yeni projelerdeki fonksiyonları ile geleceği tehdit altında. Bu dev proje ile ilgili olarak detaylı bir proje ve açıklama da henüz yetkililer tarafından yapılmış değil” dedi. Güdü, bu alanda uygulanması düşünülen bu proje için, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi’nin gündemine gelmediğini de vurguladı. İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın, “Otobüs duraklarını değiştirirken bile halka soracağız” açıklamasını anımsatan Güdü, bu boyuttaki bir projenin kamuoyundan kaçırılırcasına projelendirilmesine tepki gösterdi. Tarihi Haliç Tersanesi için 2009 yılında da sinema platosuna dönüştürülmesi için bir girişimde bulunulduğunu kaydeden Güdü “TMMOB ve buna bağlı Gemi Mühendisleri Odası’nın başlattığı kampanyanın etkisi ile bu proje rafa kaldırılmıştı. Deniz müzesi fikri de gündeme gelmiş, ancak çok uzun zaman atıl ve bakımsız bırakılarak bir proje müdahalesinin altyapısı oluşturulmuştur” diye konuştu. Amaç vatandaşa yakın olmak İstanbul Haber Servisi Bakırköy Belediyesi, hayata geçirdiği “Başkan Bakırköy’ü Dinliyor Projesi” ile halkın sorunlarını dinleyip anında çözüm üretiyor. Proje kapsamında 16 kişilik ekip Bakırköy’deki tüm evleri ziyaret ederek anket düzenliyor. Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, eğitim, sağlık, kentsel dönüşüm, altyapı, belediye hizmetleri ve belediyeden talep edilenler konusunda yaklaşık 50 soruyu içeren bir anket düzenleyen ekibin, ailelerin sosyo ekonomik durumlarını da kayıt altına aldığını anlattı. Ankette kesinlikle siyasi soru sorulmadığını vurgulayan Erzen, anket sonunda herkese “vatandaşlık karnesi” verildiğini ifade etti. Ekibin, aldığı bilgileri 3G üzerinden anında ana sisteme aktardığını belirten Erzen “Ayrıca vatandaşa da üzerinde akıllı telefonlardan anında Bakırköy Belediyesi sayfasına bağlanmasını sağlayan ‘QR kod’ yüklü magnet veriliyor. Vatandaşlık Karnesi bilgileri üzerinden anında cep telefonuna öneri, şikâyet ya da talep edilen konu ile ilgili birim ‘İşleme alınmıştır’ mesajı göndererek takipçi oluyor ve en kısa sürede sorunu çözdükten sonra vatandaşa bilgilendirme mesajı gönderiliyor” dedi. Başkan Ünal Erzen, projenin amacını da şöyle anlattı: “Vatandaşımıza bir adım daha yakın olabilmek için farklı bir proje ile halkımızın karşına çıktık. Çünkü yurttaşlarımızın fikirlerini çok önemsiyoruz. Bu projeyle ekibimiz 65 bin haneyi tek tek ziyaret edecek. Yurttaşlarımızın anket sırasında söyleyeceği her şey direkt bana ulaşacak ve ben tek tek bütün anketleri inceliyorum.” Ege’de ‘ekolojik pazar’ zamanı İstanbul Haber Servisi Buğday Derneği’nin danışmanlığında kurulan Burhaniye Ekolojik Pazarı 15 Ağustos’ta ikinci sezonu açıyor. Ekolojik tarımın ve ekolojik beslenme talebinin yalnızca büyükşehirlerde kısıtlı kalınarak yaygınlaşamayacağını savunan Buğday Derneği’nin destek ve danışmanlığında, ilk büyükşehirler dışı ilçe ekolojik pazarı olma özelliğini taşıyan pazar geçen yıl hayata geçirilmişti. Balıkesir’in Burhaniye ilçesindeki yüzde 100 ekolojik pazar kurma çalışmaları 2011 yılında Kırtık köyünden 37 çiftçi ile ekolojik sertifikalı üretime geçmesi ile başladı. 2012 Ağustosu’nda bu ürünler pazartesi günleri Burhaniye semt pazarında kendilerine ayrılan özel bölümde tüketiciler ile buluştu. Burhaniye Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin finansmanıyla Kırtık köyü yayla ürünleri Ecocert firması tarafından sertifikalandırıldı. Kırtık Köyü Organik Tarım ve Turizmi Geliştirme Derneği de Kırtık köyü muhtarının başkanlığında ekolojik üretim yapan çiftçiler tarafından kuruldu. Kurulan yerel derneğin proje ortağı olduğu 2013 sezonunda Burhaniye yüzde 100 Ekolojik Pazarı 15 Ağustos 2013’te Burhaniye Kemer Pazarı’nın içinde ayrı bir bölüm olarak açılacak ve kış sezonuna kadar her perşembe günü hizmet verecek. Yaşamın yüzü ileriye dönüktür. Yaşam ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir. Ancak kayıp insanlar ve yakınları istisnasıdır bu gerçeğin. Kayıp insanların yakınları sanki hep geçmişte yaşıyor gibidir. Tolga, 2004 Ağustosu’nda devletin güçlerince zorla kaybedildi. Kaybedildiğinde gencecikti, 24 yaşındaydı. Bu tarihten sonra oğlumun yaşamı bir saniye bile ileri gidemeden 10 Ağustos’a takılı kaldı. Bir dakika bile ileri gidemeden biz ana oğul 9 yıl öncesinde donakaldık. Hep gerideki yaşantılara, geri geri sardı zaman. Oğlumun elleri kitaplarında, benim ellerim oğlumun kızıl sakalında donakaldı. Zaman, bir saniye bile ilerlemeden oğlumla oynadığımız oyunlarda sabit kaldı. Önümüzdeki satranç hep açık kaldı. Şahımız aynı yerde, kalelerimiz aynı yerde, milim kıpırdatamadık yerinden. Hiç başka rüzgâr esmedi yüzümüze. Üstümüze başka güneş doğmadı. Anaoğul kol kola 2004 Ağustosu’nda asılı kaldı yaşamımız. Tabaktaki yemeğimiz, kaşığımız, çatalımız öylece masanın üzerinde kalakaldı. Oğlumun gözkapakları hiç kıpırdamadan, öylece sevgi dolu ve dupduru hep aynı baktı. Bazan yalvarıyorum resmine ne olur donmuş gibi durma, bir kıpırda diyorum, ama nafile değişmiyor gülümsemesi. Hâlâ aynı gülümseme yüzünde. Takvim 10 Ağustos 2013 olmuş, lakin bizim yaşam takvimi hâlâ 2004 Ağustosu’nu gösteriyor. Tolga hâlâ 24’ünde. Bugün, bu bayram anaoğul kol kola biraz daha uzaklaştık yaşamın ilerisinden. Biz kayıp anaları hepimiz bir bozuk plak gibi kayıplarımızın doğumu ile kaybedildiği an arasında gidip geliriz sürekli. Bugünümüz yok, yarınımız yok. Sorarım şimdi insanların yaşamlarının yüzünü geriye döndürmeye kimin ne hakkı var. Hangi güç verir bu hakkı. Tanrılar mı? Adalet mi? ahakla kaybetti evlatlarımızı, kim hangi hakla aldı bayramlarımızı, sevinçlerimizi, geleceğimizi elimizden. Aslında bizler Cumartesi Anneleri biliriz cevabı ya, sorarız yine de. Bu soru bizim isyanımızdır, direnişimizdir aynı zamanda. Dün bu ağır insanlık suçunu işleyenler, bugün de saklanma gizlenme gereği duymadan aynı suçu işlemeye devam ediyorlar. Sadece biz Cumartesi Anneleri değil, tüm ezilenler olarak topyekun, bu suç kimden gelirse gelsin evlatlarımızı zorla kaybeden katillere ‘hangi hakla’ sorusunu sormadığımız sürece aynı suçu işlemeye devam edecekler. Bu ağır insanlık suçlarını işleyenler hiç değişmedi. Değişen tek şey coğrafya değiştirmeleri olabilir sadece. Seyhan Doğan ile Tolga’nın kaybedilişi birbirinden bağımsız değildir. Sabahattin Ali, Cemil Kırbayır, Hasan Ocak, Talat Türkoğlu, İsmail Bahçeci hepsi, bütün gözaltında kaybedilen insanlarla Tolga’nın kaybedilişi birbirinden bağımsız değildir. Birçoğumuzun zannettiği gibi dönemin yeni bir dönem olmadığını yaklaşık 2 ayı aşkındır devam eden Gezi Parkı Direnişine tanıklık ederek görüyoruz. İktidarın direnişçilere uyguladığı ağır şiddetin bilançosu 8 bin yaralı, birçok organ kayıpları ve 9 ölüm. Hapishanelere sığmayacak çoğunlukta gözaltı ve tutuklamalar. Ve hâlâ da devam etmekte. Gezi Parkı’nda öldürülen canlar ve binlerce yaralı Tolga’nın kaybedilişinden bağımsız hiç değildir. Gerek oğlumun Gezi Parkı’nda direnen çağdaşları olsun, gerekse geçmiş dönemlerdeki kayıplar olsun hepsi aynı düzenin kurbanlarıdır. Sistem aynı sistem, katiller yine katil, kurbanların akıbeti de aynı olduğu halde dönemin adı kendilerince ‘ileri demokrasi’ olarak değiştirilmek istenilmektedir. Yani bir yaşındaki Ali’nin adını 2 yaşına girince Veli yapmak gibi. Yani Ali’nin Ali oluşunu adını Veli yaparak gizlemek, göz boyamak gibi. Dün de inkârcı, yalancı, talancı idiler bugün de aynılar. Değişen tek şey inkârda, örtbasta ustalıkları oldu sanırım. Onlar binbir surat gibi sürekli suret değişip kendilerini kamufle ediyorlar, bizleri kandırıyorlar. Bir kayıp annesinin bizlere seslenişini okudunuz. Yerimin kısıtlı olması nedeniyle, Tolga için yapılan hukuk mücadelesini sizlere aktaramadım, ama siz internetten bu mücadelenin ibret dolu hikâyesini okuyabilirsiniz. Ve 16 yıldır her cumartesi günü Galatasaray’da toplanan Cumartesi Anneleri’ne katılıp kayıp hikâyelerini dinleyebilirsiz. Bu ülke ne yazık ki Berfo Ana’larla dolu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear