23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2013 PAZAR Türkiye Lübnan’dan asker çekiyor Pilotların kaçırılmasının ardından UNIFIL’deki asker sayısının azaltılacağı duyuruldu... Dışişleri kaynakları kararın kaçırma olayı ile ilgili olmadığını savundu 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Fırıldak, Hüloooğğ, Hesaplaşma Şafak Sezer’le ablası Gönül Akpınar arasındaki “hesaplaşma” dikkatinizi çekmiştir… Abla Akpınar; Sezer için “fırıldak!” deyimini kullanmaktan çekinmedi, “Benim böyle bir kardeşim yok. Ben çapulcuyum, o fırıldak. Ben artık Memet Ali Alibora’nın, Ethem Sarısülük’ün ablasıyım” dedi. “Sanatçı” Sezer de ablaya Twitter’dan, “Ömür biter hüloooğğğ bitmez. Hüloooğğğçular için şafak vakti. Konu: Gönül abla, Ders: Fırıldak” şeklinde, yitirdiği irtifayı daha da düşüren bir yanıt verdi. Sezer’in, Erdoğan’ın önünde diz çökerek Gezi Direnişi’ni ortaoyununa çevirmesine abla anlaşılan katlanamamış. En küçük kardeşini ki küçük kardeşler genelde hep korunup kollanır bir hamlede gözden çıkarmış. Bunu da gizi saklı değil, sağır sultanın duyacağı şekilde kamuoyu önünde “akrabalıktan istifa ederek” yapmak istemiş. Aile ve şahsı adına duyduğu acıyı böyle hafifletiyor belki Akpınar. “Babamız Polat Sezer çok değerli bir adamdı” diyerek içini döküyor: “Bize çocukluğumuzdan beri Atatürk, CHP ve Beşiktaş öğretti. Şafak’ın tavrı ve açıklamaları çok zorumuza gitti… Diğer kardeşlerim Şafak’la konuşabilir, onu affedebilir ama ben affetmeyeceğim!” Türkiye bu hale geldi. İki kardeşi yüz yüze bakamaz hale getiren “kutuplaşmalar”, Şafak Sezer örneğinde görüldüğü gibi ailelerin içine girdi. Ben bu raddede kutuplaşmaları yalnız yedi yıl yaşadığım İspanya’da görmüştüm… 20. yüzyılın ikinci çeyreğinde Avrupa’nın en kanlı iç savaşını yaşamış ülkedeki siyasi parçalanmalar ve hesaplaşmaların ailelere girdiği bana anlatılmış; her ailede, iç savaşın iki uç cephesine verilen kurbanlar olduğu söylenmişti. İspanya’ya vardığımda, kanlı “kardeş kavgası”nın üzerinden 40 yıl geçmişti. Ama yaralar tazeydi. Öyle ki “hassas yaraya tuz basmamak” adına herkes söylediği sözün nereye gideceğine hâlâ özenle dikkat ediyor, bilhassa “demokratikleşme” misyonunu üstlenen siyasetçiler “uzlaşma yanlısı” dil kullanmaya azami gayret gösteriyorlardı. 80’lere damga basan ve dünyaya çok başarılı bir örnek olarak gösterilen İspanya’nın “demokrasiye geçiş modeli”nin ruhu, gerçekte tamamen buna, eski yaraları deşmemek ve yeni kamplaşmalar açmamak üzerine endeksliydi. Bizde tam tersi bir durum var. Türkiye’de “demokratikleşme” davasını sözde bayrak edinen ve her vesileyle bununla şişinen bir iktidar; en tahrik edici söylemlere sarılıyor. Başbakan’ın her gün “bunlar” diye AKP dışındaki herkesi dışlayarak yaptığı konuşmalar ötesinde, bu kutuplaştırıcı koroya en yakın mesai arkadaşları da katılıyor. Ortamı yumuşatmaya çalışmak dururken onlar da yangına benzinle gidiyor. Son örnek Yalçın Akdoğan’ın, Ergenekon kararları için yazdıkları… “Star”da bir köşesi olan Akdoğan; “Ergenekon Davası, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasının adıdır” diyor: “Ergenekon Davası’yla sadece bir zihniyetten hesap sorulmuyor, aynı zamanda bu anlayış yargı yoluyla tasfiye ediliyor.” Başbakan’ın en yakın çevresi, yargıyı gizlenemez biçimde bir “hesaplaşma” mercii olarak görüyor. Sevgili Mümtaz (Soysal) Hoca’nın dediği gibi, “Bir hukuk süreci için kullanılabilecek bir kavram ya da etiket ancak bu kadar tehlikeli olabilir… Bir ‘siyasi dava’nın kurbanı olduklarını ileri sürenleri haklı göstermek için ‘hesaplaşma’ sözcüğünden daha iyisi bulunamazdı.” Ülkede pompalanan propagandaların aksine bu yaşananlara dışardan bakanlar da durumu tam böyle görmekte. Dış basına bilmem hiç göz attınız mı? İngiltere’den “Times”, Ergenekon süreci için “Erdoğan’ın düşmanları cezalandırıldı” değerlendirmesini yaptı. “Guardian” harbiden “Hükümet orduyla hesaplaşıyor” dedi. “Der Spiegel”, “Erdoğan muhaliflerini susturuyor” tespitinde bulundu. “New York Times”, “Erdoğan intikam duygusuyla ve askeri düzen tarafından ezilmiş sınıfının hissettiği içerlemeyle hareket etti” diye yazdı. İtalyan basınından “Repubblica” ise “Erdoğan’ın yumruğu gazetecilere ve askerlere indi” demekten kaçınmadı. “Türkiye’de atmosferin zehirlendiğini” öne süren gazete; “Türkiye’de neler oluyor” sorusunu sormayı ihmal etmedi. “Erdoğan kendisine karşı çıkan herkese ki buna artık dışarısı dahil yumruğunu indiriyor. Türkiye’de neler oluyor?” diyen “Repubblica” özetle şöyle devam etti: “Son dönemde çarpıcı bir dini içerik kazanan hükümet, kendisine karşı mücadele edenlere karşı safları sıklaştırıyor. Otoriter görünüm içinde olan Erdoğan, anayasada laikliğin garantörü olarak tanınan askerleri ve özgür basını çok sert bilek güreşi ile mat etti.” Bu minval yorumları çoğaltmak mümkün. Ama anladınız. Ergenekon kararlarına “demokrasinin zaferi” diye alkış tutan artık pek kalmadı. Yapılan değerlendirmelerde bilakis hep Türkiye’yi teslim alan hesaplaşma iklimi öne çıkartılıyor. Gezi’den bu yana sertleşen iktidara, işini yitiren gazetecilere ve en son Ergenekon’da en ağır cezaları alan basın mensuplarına sürekli atıf yapılıyor… Ergenekon sürecini “tüm kusurlarına rağmen” kucaklayan “yetmez ama evet”çi aydınlara kapak olsun! PYD: Ateşkes bitti Dış Haberler Servisi PKK’nin Suriye kolu olarak bilinen PYD, Şeker Bayramı nedeniyle ilan ettiği ateşkesi bitirdiğini ve El Nusra’ya saldıracağını açıkladı. ANF’de PYD tarafından yapılan açıklamada, El Nusra’nın saldırılara devam ettiği, bu yüzden ateşkesin sonlandırıldığı ifade edildi. Barzani: Rojava soruşturulsun Dış Haberler Servisi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, Suriye’de Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde “katliam yapıldığı” iddialarının araştırılması için komisyon kurulmasını istedi. Barzani Rojava’daki iddiaların doğrulanması halinde “Tüm gücümüzu ortaya koyup, halkımızı korumak için seferber olacağız” dedi. Barzani’nin Kürt Ulusal Konferansı’nın hazırlık komitesine, Suriye’nin kuzey bölgesinde yaşanan çatışmaları araştırmalarını talep eden bir mektup gönderdiği bildirildi. Bu arada dün Irak’ın çeşitli bölgelerinde bombalı araçlarla gerçekleştirilen saldırılarda en az 41 kişi öldü. Dış Haberler Servisi Dikkatler Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta önceki gün kaçırılan iki Türk pilotun durumuna çevriliyken dün gündeme Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Lübnan barış gücündeki (UNIFIL) askerlerinin bir bölümünü geri çekeceği haberi düştü. BM sözcüsü Andrea Tenenti, kararın Türk Hava Yolları (THY) pilotları Murat Ağca ile Murat Akpınar’ın kaçırılmasından önce alındığını söyledi. Lübnan’da kaçırılan THY pilotları Ağca ve Akpınar’ın kurtarılmaları için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman ile telefon görüşmesi yaptığı bildirildi. Gül’ün görüşmede “Suriye’de kaçırılan Lübnanlı Şii hacıların kurtarılmasını Türkiye’nin istemediği veya sorunun çözümünü ağırdan aldığı gibi bir algı çok yanlış. Maalesef Şii kamuoyunda kaçırılma olayından Türkiye sorumluymuş gibi bir anlayış hâkim. Biz hiçbir ayrım yapmadan, her kesime her türlü insani yardımı yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Türk pilotların bi 2006’da İsrail ile Hizbullah arasında çıkan savaşın ardından UNIFIL Lübnan’ın güneyinde göreve başlamıştı. ran önce serbest bırakılmaları için gereken her türlü girişimi yapacağınıza eminiz” mesajını verdiği belirtildi. übnanlı pilotlardan destek L Lübnan’da yayımlanan Daily Star gazetesinin haberinde Lübnan Pilotlar Derneği THY’li meslektaşlarının derhal serbest bırakılması çağrısı yaptı. Bu arada Lübnan İçişleri Bakanı Mervan Şerbil, “ülkedeki Türkleri koruyacağız” açıklamasında bulundu. Akpınar ve Ağca önceki gün Beyrut’ta havaalanından otele gittikleri sırada kaçırılmış, olayı “İmam Rıza’nın Ziyaretçileri” örgütü üstlenmişti. Örgütün pilotlar karşılı ğında Suriye’de rehin tutulan 9 Lübnanlının serbest bırakılmasını istedikleri savunuluyor. Kaçırma eylemi dış basında da yankı bulurken kimi yorumda bunun Suriye krizinin nasıl daha geniş bir boyuta ulaştığını gözler önüne serdiği belirtiliyor. Kaçırma olayının ardından Dışişleri Bakanlığı vatandaşlara hayati bir neden olmadıkça Lübnan’a gitmeme uyarısı yaparken dün de Türkiye’nin Lübnan’ın güneyinde görev yapan UNIFIL’den bir bölüm askeri geri çekeceği bildirildi. UNIFIL sözcüsü Tenenti, Lübnan’ın resmi haber ajansı NNA’ya yaptığı açıklamada, 6 Ağustos tarihinde “BM Barışı Koruma Operasyonları Departmanı”ndan ken dilerine ulaşan bildiriye göre, Türkiye’nin eylül ayının ilk haftasında, UNIFIL bünyesine görev yapan istihkam ve inşaat bölüğünü geri çekmeyi planladığını ifade etti. Bu tür çekilmeler veya ilavelerin normal olduğunu söyleyen Tenenti, Türkiye’nin UNIFIL’de Lübnan’da bir firkateyn ile 58 askerle görevini sürdüreceğini belirtti. AA’nın haberinde ise Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkilinin UNIFIL kapsamında Lübnan’da görevli Türk askerlerinin sayısının azaltılacağı ancak bunun Türk pilotların kaçırılmasıyla bir ilgisinin olmadığı yönüdeki sözlerine yer verildi. Kararın temmuz ayında alındığını savunan yetkili “İstihkam ve mühendislik birliklerindeki yaklaşık 250 askerimiz Lübnan’da görev almayacak. Onun dışındaki sayıları dönemsel olarak 100 ile 300 arasında değişen deniz görev gücündeki askerimiz ise görevlerine aynen devam ediyor” diye konuştu. 2006’da İsrail ile Hizbullah arasında çıkan savaşın ardından UNIFIL Lübnan’ın güneyinde göreve başlamıştı. ‘Kardeş kavgası’ iklimi Belfast yine karıştı K uzey İrlanda’nın başkenti Belfast’ta ayrılıkçı Katoliklerin yürüyüşünü engellemek isteyen birlik yanlılarının protestosu sırasında 56 polis yaralandı. Kuzey İrlanda Emniyet Müdürü Matt Baggott, önceki akşamki şiddet olaylarından birlik yanlısı Protestan grupları sorumlu tuttu. Baggott olayları “anarşi ve eşkıyalık” olarak niteledi. Polisin protestoculara plastik mermi, tazyikli su ve köpek kullanarak müdahalede bulunduğu belirtiliyor. Kuzey İrlanda’da birlik yanlıları ile ayrılıkçıların birbirlerinin mahallelerinde yürüyüş düzenlenmeleri kimi zaman şiddet olaylarına neden oluyor. Geçen ay da birlik yanlısı Protestanların yaptığı yürüyüşün engellenmesi sonucu olaylar çıkmış, 32 polis ve bir milletvekili yaralanmıştı. (AP) ‘Umuda yolculuk’ ölümle bitti İ talya’nın güneyindeki Sicilya Adası açıklarında göçmenleri taşıyan teknenin karaya oturduğu, kıyıya yüzmeye çalışan, aralarında bir erkek çocuğun da olduğu 6 kişinin boğularak yaşamını yitirdiğig bildirildi. Yetkililer, yaklaşık 100 göçmen taşıyan teknenin turistlerin yoğun olarak bulunduğu Catania’daki plaja 15 metre uzaklıkta karaya oturduğunu belirtti. Kazanın muhtemelen bir seyir hatasından kaynaklandığı, teknede çoğunlukla Suriye ve Mısırlıların olduğu kaydedildi. (Fotoğraf: AFP) İngiltere’de ‘zorla evlilik’ alarmı Dış Haberler Servisi İngiliz hükümeti okulların yaz tatiline girmesinin ardından ailelerince zorla evlendirilen çocuklar için alarma geçti. Bu çerçevede Londra hükümeti, ülke genelinde öğretmen, doktor ve havalaanı çalışanlarının dikkatli olmaları çağrısında bulundu. İngiltere İçişleri Bakanlığı aralarında Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Afganistan olmak üzere kimi yabancı kökenli ailenin yaz tatiliyle birlikte çocuklarını alarak ülkelerine gittiği ve özellikle kız çocuklarının zorla evlendirildikleri uyarısını yineledi. Yetkililer geçen yıl zorla evliliğe ilişkin 1500 vakanın tespit edildiğini, bunun üçte birinin 17 yaş altı olduğunu bildirdi. WashingtonMoskova hattında gerginlik artarken ABD Başkanı Rus lideri sınıfta arka sırada oturan sıkılmış bir öğrenciye benzetti İnsan kaçakçılığı şebekesine darbe Dış Haberler Servisi İspanya ve Fransa’da düzenlenen operasyonlarda ABD ve Avrupa’ya kaçak Çinli göçmen götürdüğü öne sürülen bir şebekenin 75 üyesinin gözaltına alındığı bildirildi. Yetkililer iki yıl boyunca süren iki ülkenin ortak soruşturma ve izlemesi çerçevesinde Barselona merkezli olduğu sanılan şebekenin Çinliler için sahte kimlikler hazırladığı, Türkiye’nin yanı sıra İspanya, Fransa, İtalya, İngiltere gibi ülkelerle ABD’ye yasadışı göçmen götürdüğü kaydedildi. Şebekenin Çinlilerden kişi başı 40 ile 50 bin Avro arasında ücret aldığının sanıldığını belirtildi. Operasyonda 81 sahte pasaportun ele geçirildiği duyuruldu. TokyoPekin arasında ada krizi Dış Haberler Servisi Çin’e ait 4 geminin dün Doğu Çin Denizi’nde Japonya ile ihtilaflı adaların bulunduğu karasularına girmesi iki ülke arasında gerginliği yükseltti. Japon sahil güvenliği, gemilerden suları terk etmesini istedi. Geçen çarşamba günü de 4 Çin gemisi Japonya karasularına girmiş, 1 günden fazla süren mevcudiyetine Japonya Dışişleri Bakanı Fumio Kişida’dan sert tepki gelmişti. Doğu Çin Denizi’nde iki ülke arasında soruna neden olan adalar, Çin’de “Diaoyü”, Japonya’da ise “Senkaku” olarak biliniyor. Adalar üzerinde Çin ve Japonya ile Tayvan da hak iddia ediyor. mişti. Obama önceki gün Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantında da Putin’i hedef aldı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana Rusya ile ilişkilerde her zaman biraz tansiyon olduğunu, işbirliğinin yanı sıra yarışmanın bulunduğunu kaydeden Obama, Snowden olayının yanı sıra Suriye ve insan hakları konularında da anlaşmazlık yaşadıklarını söyledi. “Bizim için durup Rusya ile ilişkilerimizin yönünü tekrar değerlendirmemizin uygun olacağını düşünüyorum” diyen Obama’nın Putin’in şahsına dönük kimi benzetmesi de dikkat çekti. Obama, ilişkileBERLIN Alman gizli (AA) Alman rin ivme kazandığı Medı ş i s t i h b a r a t vedev dönemi sonraservisinden d servisi BND, “dost sı 2012’de bir kez ‘cep hizmet’ ülkelerin gizli servislerine daha Kremlin’e terör şüphelisi olan kişilerin Putin’in dönmecep telefonu numaralarını vermesinin yasal siyle Rusya’nın olduğunu” savundu. BND, uygulamanın 2003’ten Soğuk Saberi yapıldığını, bununla şüphelilerin konumlarını vaş dönemi kesin şekilde tespit edilmesinin mümkün olmadığını da öne sürdü. Alman basınında yer ni anımsa tan tutumunalan haberlerde, bu tür bilgilerin insansız hava da, ABD kararacı ile şüphelilerin hedef alınarak öldürülmeleri şıtı söyleminde için kullanılabileceği savunulmuştu. artışın bulundu Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yeniden Kremlin’e dönmesiyle iki ülke arasında tansiyonun arttığını söyledi. ABD’nin gizli dinleme skandalını ifşa eden eski CIA çalışanı Edward Snowden’ın Rusya’ya sığınmasının ardından WashingtonMoskova hattı ısınıyor. Geçen perşembe günü katıldığı bir televizyon programında önümüzdeki ay St. Petersburg’daki G20 zirvesine katılacağını, ancak Putin ile ikili görüşme yapmayacağını belirten Obama, Snowden kararının kendisinde hayal kırıklığı yarattığını ifade et Obama Putin’i çekiştirdi ‘Atmosfer zehirlendi’ ğunu savundu. İki ülke arasında artan gerginliğe rağmen Putin ile kişisel olarak kötü ilişkisi olmadığını söyleyen Obama, “Biliyorum ki basın beden diline önem veriyor. Onun arkasına yaslanıp durmak gibi bir tarzı var, sınıfın arka sırasında sıkılmış çocuğa benziyor. Ama doğrusu şu ki görüşmelerimiz çoğu kez çok verimli geçiyor” diye konuştu. 2014 Soçi Kış Olimpiyatları’na da değinen Obama, Rusya’da yaklaşık bir ay önce eşcinsellik karşıtı yasanın kabul edildiğini anımsattı. Obama ülkesindeki tepkilere karşın olimpiyatları boykot etmeyi düşünmediklerini kaydederek “Tam tersi eşcinsel sporcular sayesinde Ruslardan daha fazla madalya almamızı bekliyorum” dedi. Obama, Ulusal Güvenlik Kurumu’nun izleme faaliyetlerine ilişkin daha fazla şeffaf olacaklarını da savundu. Bu arada ABD’li mevkidaşı John Kerry ile Washington’da dün bir araya gelen Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov taraflara “yetişkinler” gibi hareket etmeleri çağrısında bulundu. ‘Bazen Chavez’in mozolesinde uyuyorum’ Dış Haberler Servisi Venezüella’nın devrimci lideri Hugo Chavez’e yakınlığıyla bilinen Devlet Başkanı Nicolas Maduro selefine özlemini anlatırken geceleri bazen Chavez’in naaşının mumyalanarak sergilendiği devlet başkanlığı sarayının hemen yanındaki askeri müzede uyuduğunu söyledi. ‘Şeffaflık’ sözü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear