22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ 4 Fotoğraf: UĞUR DEMİR HABERLER MEZUNLARDAN ‘ORANTISIZ ZEKÂ’ ODTÜ’den direnişe selam LGBTT’den onur yürüyüşü Seçimler ve Gençler… ‘Gezi Direnişi’ ile, Toplum anladı ki, gençler özgür olmadan toplum özgür olamaz. Gençler anladı ki, toplum özgür olmadan gençler özgür olamaz. İktidar ikisini de anlamadı. HHH Küresel kültürün gençleri nasıl oldu da gözlerini ekranlarından kaldırıp, kulaklıklarını çıkarıp “Burada ne oluyor?” diye çevrelerine baktılar? Bir parkın içindeki ağaçları gördüler, Gezi alanına ne yapılacağını merak ettiler? Nasıl oldu bu? Üstelik de canlarını ortaya koyup beklenmedik bir mücadele verdiler. Bu gençler, bireysel özgürlüklerini korurken sosyal sorumlulukla tanıştılar. Olan budur. Ama bu olguyu anlamak için Cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar gitmek gerekiyor. HHH Cumhuriyetin ilk yılları. 1930 doğumlular. Benim kuşağımdır bu. Bu kuşağın “odak değer”i VATAN’dır. Vatan için yaşanır, vatan için ölünür. “Ben” demek ayıptır, bireysel haklardan söz bile edilmez. Çok güçlü bir “sosyal kimlik” kazanılmıştır. Birey, ancak vatanı için yaptıkları kadar değerlidir. Bu dönemde İkinci Dünya Savaşı yaşanmıştır. Atatürk 1938 yılında aramızdan ayrılmıştır. İsmet İnönü o yolu izleyerek iktidardadır. Dönem 1950 yılına kadar sürer. HHH 1950 yılı, Demokrat Parti’nin iktidara geldiği yıldır. Bu yılda doğanlar 18 yaşına geldikleri zaman 1968 olayları ile tanışacaktır. Ünlü “68 Gençliği” dünyayı değiştirmek amacıyla yola çıkmıştır. Gençlik yeni bir ideoloji ile tanışacaktır: SOSYALİZM. Sosyalizm, topluma özgürlük, eşitlik ve emeğin iktidarını vaat etmektedir. Bu dönemin “odak değeri”, VATAN ile SOSYALİZM birliği olacaktır. ‘“Ulusal Sol” kavramı bu dönemde gençliği etkileyecektir. “Tam bağımsız Türkiye”. Demokrat Parti’nin Amerika bağlılığına karşı yükselen bir tepkidir. 1960 yılı, Milli Birlik Komitesi tarafından 27 Mayıs’ta gerçekleşen askeri darbe ile tanışır. Bu dönem, yeni anayasa ile devlet örgütünün yeniden yapılanmasıyla “sola açık Cumhuriyet” özelliğini taşır. Hele de Alpaslan Türkeş grubunun tasfiyesi ile bu özellik belirginleşir. 27 Mayıs’ın sloganı “Ordugençlik el ele”dir. HHH 12 Mart 1971 darbesi doğrudan solu ezmeye yönelik askeri darbedir. Etkileri sürecek, gençlik gruplarından çeşitli tepkilerle karışık bir süreç yaşanacaktır. “Solcu” gruplarla sağcı “ülkücü” gruplar silahlı mücadelelere varan bir ortamda çatışacaklardır. Yaşanan bu olaylar 12 Eylül askeri darbesiyle sonuçlanacaktır. 12 Eylül 1980 yılında Kenan Evren başkanlığındaki askeri konsey, solu bütün kurumları ve kişileriyle tasfiye etme kararıyla gelmiş bir darbenin yapıcısıdır. Bu dönemde gençlik “depolitize olmuştur”. Dönemin başbakanı Turgut Özal, “Sen kendi paçanı kurtar, gerisinden sana ne” diyen oportünizmin temsilcisi olarak gençlere bu yolu önermektedir. Artık gençlere politika yolu kapatılmış, kendi çıkarlarına bakmaları söylenmiştir. “Örgüt” sözü suç odağı anlamına taşınmış, “örgütsel doküman” sözü suç aleti olarak tanıtılmıştır. Bugünkü politik ortam büyük ölçüde 12 Eylül rejiminin ürünüdür. HHH 1980 sonrasının gençliği “küresel kültür gençliği”dir. 30’lu yaşlarda olan bu gençler internet ile tanışmış, Facebook ve Twitter ile haberleşmiş, kendi geleceklerini küresel ortamda görmeye alışmış bir gençlik. “Odak değerleri”, “bireysel özgürlükleri ve bireysel hakları”dır. Artık “vatan” ve “sosyalizm” yaygın gençlik değerleri olmaktan çıkmıştır. Kendilik değerleri yüksektir ve olan biten her şeye, “kendisi ile ilgisi” ölçeğinde bakmaktadır. Bireysel kimlikleri çok güçlü, sosyal kimlikleri zayıftır. Ama işte bu gençler, bireysel özgürlükleri ve bireysel haklarını talep ettikleri zaman “politik güç” ile karşılaştılar. Bu politik güç, onların pek tanımadıkları, pek de aldırmadıkları bir güçtü. Ama birden farkına vardılar ki, aslında ne bireysel özgürlükleri vardı ne de bireysel hakları. Toplumsal özgürlük olmadan, toplumsal haklar tanınmadan onların da özgürlükleri ve hakları olmayacaktı. Ve mücadele başladı. Aydınlanma işte böyle bir şeydir. Devam edeceğiz… #direnayol İstanbul Haber Servisi 21’inci Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transseksüel ve Travesti (LGBTT) Onur Haftası dün Taksim’den Tünel’e yapılan yürüyüşle sona erdi. Yürüyüşün ardından yapılan açıklamada “İktidarın söylemleriyle destek bulan sistematik şiddete bir son demek, homofobik ve transfobik tehditlere boyun eğmemek ve onurlu bir hayatı hak ettiğimizi cümle âleme duyurmak için alanlardayız” denildi. Taksim Meydanı’nda dün akşam saatlerinde toplanan binlerce kişi, dev gökkuşağı bayrağının yanı sıra “11. LGBTT onur yürüyüşü, direnişin o biçimi”, “Baskı şiddet ahlaksa, biz ahlaksızız” pankartı açarak “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Susma haykır, eşcinseller vardır” sloganları eşliğinde Taksim Tünel Meydanı’na yürüdü. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) binası önüne gelen kitle, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Her yer Lice, her yer direniş” sloganları attı. LGBTT bireyleri Emek Sineması önünde ise “Emek bizim İstanbul bizim” sloganı attı. Yürüyüşe, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Şafak Pavey ve Hüseyin Aygün, BDP Milletvekili Sebahat Tuncel ile ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’ın da aralarında bulunduğu siyasiler ve STK temsilcileri de destek verdi. Grup, Tünel Meydanı’nda yapılan açıklamanın ardından olaysız dağıldı. MİT: Fişlemek imkânsız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MİT Daire Başkanlığı, teşkilatın vatandaşları sosyal medyada fişlediği iddialarına “Milyarlarca veriyi incelemek, depolamak ve analiz etmek, hesaplanamayacak derecede fazla personel ve maddi imkân gerektirir ki bunun gerçekleşme olasılığı yoktur” diye yanıt verdi. MİT; Facebook ve Twitter gibi sosyal medya organlarında hedef şahıslara yönelik çalışmaların mahkeme kararıyla yapıldığını bildirdi. MİT Daire Başkanlığı, Habertürk gazetesine verdiği röportajda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, MİT’in çalışmalarından rahatsız olan çevrelerin hedefi haline geldiğini savundu. MİT Daire Başkanlığı, Fidan’ın gözaltına alınmaya çalışıldığını; Uludere olayı, Gaziantep ve Reyhanlı’daki terör saldırılarından MİT’in sorumlu tutulmaya çalışıldığını ifade etti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ 2013 yılı mezuniyet töreni, yaklaşık 3 bin öğrenci ve 10 bin öğrenci velisinin katılımıyla ünlü Devrim Stadyumu’nda yapıldı. Törene beklendiği gibi Gezi olayları damgasını vurdu. Öğrenciler “orantısız zekâ” ürünü pankartlarıyla hükümetin politikalarını protesto etti. Öğrenciler, stadın tribünlerine yazılan “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” pankartının altından, “İrademiz çelikten, kim korkar çevikten”, “Einstein’ın saçının kılıyız” “Biz halkız yeniden doğarız ölümlerden”, “Polis format at Mezunların afişleri büyük alkış aldı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) onurlu yaşa”, “İnsanları Gezi’den çıkarabilirsiniz; ama POLİS ŞİDDETİNE PROTESTO Gezi’yi insanlardan çıkartamazsınız”, “Maçlar TRT’de, belgesel NTV’de, Penguenler CNN Türk’te, Devrim sokakta”, “Bu deprem faşizmi yıkar”, “Türk, Öğün Çalış, Diren”, “Diktatör! Gençliği YeneAFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) Afyonkamezsin” yazılarıyla geçti. ODTÜ Rekrahisar Anıtpark’ta bir araya gelen yaklaşık törü Prof. Dr. Ahmet Acar törende 70 genç, Gezi Parkı eylemlerinde polis müdayaptığı konuşmada, “Topluma tek bir halesi sırasında gözünü kaydoğruyu dayatmayan, toplumdaki bedenlere dikkati çekmek ve çeşitlilikten ve tek kalıba uymayan sert müdahaleyi protesto için bir gözlerini kapatarak oturma yönelimlerden rahatsız olmayan, eylemi yaptı. Grup, kentteki tam aksine farklı arayışlardan mühimmat deposunda meykaynaklanan zenginliği zorunlu ve dana gelen patlamada şehit yararlı gören bir anlayışa ve bu andüşen 25 asker ve Hatay’daki layışı benimseyen liderlere özellikle bombalı saldırının kurbanları (DHA) ihtiyaç duyuyoruz” dedi. için de pankartlar açtı. ‘Tek göz’ eylemi Durmuyoruz dönüyoruz Türkiye’nin dört bir yanına yayılan Gezi eylemlerine bir yenisi daha eklendi. Önceki gün, Taksim Meydanı’nda, protestolar sırasında yaşamını yitirenler için gerçekleştirilen anma töreni öncesinde, ilginç görüntüler ortaya çıktı. Bisikletleriyle Taksim’e gelenler, meydanda dönerek tur attılar. Bisikletlerini havaya kaldırıp gösterilerini sonlandıran eylemciler, Taksim’deki diğer göstericilerin arasına karıştılar. 10. YIL MARŞI ARINÇ’IN ASABINI BOZUYORMUŞ ‘3 çocuğu Rabbim BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç , katıldığı sünnet düğününde mehter takımını görünce, 10’uncu Yıl Marşı ile başlayan programları eleştirerek “Bir tören 10’uncu Yıl Marşı ile başladı. Asabım bozuldu. ‘Mehter varken niye onunla başlamıyoruz’ dedim. Kulağınızı çınlattım. Mehter varsa önce mehterle başlanır” dedi. Davetli olduğu bir dizi programa katılmak için Bursa’ya gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, önce Acıbadem Hastanesi’nde tedavi gören İl Sağlık Müdürü Özcan Akan’ı ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Arınç, önce işadamı Faik Çelik’in torunu Faik Efe Çelik’in Sheraton Otel’de düzenlenen sünnet düğününe, ardından da Bursa’daki danışmanı Mahmut Turunç ’un oğulları Furkan ve Yusuf Turunç’un sünnet törenlerine katıldı. daha iyi bilir’ Sukay Park Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen törene mehter takımı ile giren Furkan ve Yusuf’u tebrik eden Başbakan Yardımcısı Arınç, dualarla başlayan örnek bir sünnet töreni düzenlendiğini belirtti. Gittiği nikâhlardan bahseden Arınç, “Evlilikte amaç kadın ve erkeğin birbirinden huzur bulmasıdır. Helallere, haramlara uygun yaşamasıdır. Toplumun temelini güçlü kılmak ve elbette güzel nesiller yetiştirmektir. Bizim niyetimiz Başbakan gibi sayıları söylemek ve her gün artırmak değil. Allah gönlünden geçiyorsa en hayırlısını nasip etsin. Rabbim miktarını da zamanını da zeminini de daha iyi bilir” dedi. Mehter takımını gösteren Arınç, “Geçen günlerde mehter takımının kulağını çınlattım. Bir tören 10’uncu Yıl Marşı ile başladı. Asabım bozuldu. ‘Mehter varken niye onunla başlamıyoruz’ dedim. Kulağınızı çınlattım. Mehter varsa önce mehterle başlanır” diye konuştu. Halkevleri’nden ‘Gezi’ için konser ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Halkevleri’nin Gezi Parkı eylemleri için gerçekleştirdiği konserde “Ankara’nın çapulcuları İstanbul’un çapulcularına” selam gönderdi. Mamak eski kömür deposundaki “Ankara Halk Dayanışması Onur Konseri”nde Ali Mahsuni, İlker Çakmak, Mustafa Özarslan ile Grup Çığ ve CHP’li vekil Sabahat Akkiraz sahneye çıktı. Etkinliğe, CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Beşiktaş Çarşı taraftar grubu da katıldı. Gezi Parkı olaylarında ölen Abdullah Cömert ve Ethem Sarısülük’ün posterlerinin önünde gerçekleşen etkinlikte, 2 Temmuz Sivas katliamı belgeseli gösterildi. Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut, baretle yaptığı konuşmada, “Yaralama ve öldürme emri verenden hesap sormak boynumuzun borcudur” dedi. “Atatürk yoldaşları hoş geldiniz” diyerek konuşmasına başlayan Ali Mahsuni de “Mustafa Kemal’in aşkına direnişe devam” diye seslendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear