25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 ŞUBAT 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 Kapının ardındaki DT için Kenan sorunlar Işık’ın adı geçiyor Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda tüm bürokratların istifa etmesinin ardından kulislerde birçok isim konuşuluyor Son işlerinde Mehmet Siyah Kalem’den Jack Kerouac’a, Picasso’dan iPhone nesline uzanan Bedri Baykam, ‘Tarihin Röntgencisi’ sergisi ile İstanbul’da EVRİM ALTUĞ Ressam Bedri Baykam, son iki yıla sığdırdığı çalışmalarını, 26 Şubat’a kadar bu kez Taksim’deki Piramid Sanat’ta sergiliyor. Sanatçının 122. kişisel sergisi, Ankara ve İstanbul’un ardından 26 Şubat24 Mart tarihleri arasında, Paris’teki Lavignes Bastille Galerisi’nde Fransız sanatseverlerle buluşacak. Baykam’ın çeşitli kolaj ve farklı malzemeleri bir arada kullandığı yeni işleri, ilk bakışta sanatçının 80’li yıllara ait çalışmalarını hatırlatsa da, esasında zengin bir dönemsel sentezi yansıtıyor. Sanatçı, “Tarihin Röntgencisi” adlı sergisinde Ortadoğu’daki kirli petrol ve iktidar savaşından Picasso’nun “Avignon’lu Kadınlar”ına, Jack Kerouac’dan Andre Breton ve Marilyn Monroe’ya, Marcel Duchamp’dan iPhone nesline uzanan geniş bir kültür derlemesini ortaya koyuyor. Baykam’ın en yeni tarihli yapıtı “Kamara: Mind is The Sea” ise zeminde izleniyor. Sürekli bir “görsel devrimci” mantığı güden, kendini “kültürel gerilla” olarak da nitelemiş Baykam’ın burjuvazi eleştirisi de barındıran çalışmaları, sanatçının içinde gezindiği katmanlarla sınırsız bir tür internet ağı gibi de okunabiliyor. Bu uğurda bir nevi plastik arama ve bulma motoru gibi çalışkan bir tutum sergileyen u Baykam ‘tarihin röntgencisi’ olarak ardından baktığı kapı için ‘Biz bu kapıyı devamlı açmaya çalışırken, kapının ardındaki sorunlar, görüntüler ve derinlik de büyümeye devam ediyor. Hep o umut, bir illüzyon gibi elimizde kalıyor. Bu da bizi sürekli devam etmeye yöneltiyor’ diyor. ressamın işleri, diğer yanda bir tür köşe yazısı gibi de serbest yaşıyor. Ressamın sergisinde vurguladığı burjuva eleştirisi, “Yummy”, “Olisharks”, “iPhone MyPhone” ve “Strippoker” ile dikkat çekerken, bu sınıf hakkındaki tespitleri de sergideki karışık üslup ve teknikteki resimleriyle yarışır düzeyde çarpıcı: “Hâlâ resim ve para ilişkisinin hükümranlığından kurtulmuş değil bu sınıf. Ya bir resmi çok pahalıya alıp onunla hava atmak ya da bir resmi çok ucuza kapatmak gibi bir eğilimi var. Ya da kalkıyor, bir sanatçının ömrü hakkında yalnızca tek bir yapıtı üzerinden hüküm vermeye kalkıyor. Bu anlamda günümüzde bir gerçek koleksiyoner, bir de uydurma koleksiyoner var.” Baykam bu eleştirisini, etkisini gittikçe hissettiren muhafazakâr burjuvazi için de şöyle genişlete rek sürdürüyor: “Türkiye’de cumhurbaşkanı danışmanının bile ‘Türkiye’de muhafazakâr sanat yapılsın’ mealinde demeç verebildiği bir ortamda, ülkedeki 110 bin camiye sıfır çağdaş müzelik skor da kimilerine yetmiyor gibi görünüyor.” Bedri Baykam, bugün son yıllarda kültür sanat alanında ortaya konulan kimi yapıtlarda, hâkim ideolojinin eleştirildiği ve görselleştirildiğine de tanık olduğumuzun ayırdında. Bu konuda da şu çetin tespitleri kayda geçiriyor: “Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk ile, Nutuk ve Anıtkabir ile ilgili her türlü eleştiri ve yorum hakkını kullanan sanatçılara ‘Siz neymişsiniz yahu?’ diyorum. Benzer eleştiri hakkını, mesela hükümet, iktidar, herhangi bir din veya felsefe hakkında, MEB veya faşizm hakkında, diktatörlük hakkında kullanmaya geldiğinizde kılınız kıpırdamıyor.” Baykam’a “tarihin röntgencisi” olarak ardından baktığı ve bize de izlettiği bu kilidin yer aldığı kapının “açılması mı, açılmaması mı daha hayırlı olurdu” diye sorduğumuzda ise yanıtı şu oluyor: “Biz bu kapıyı devamlı açmaya çalışırken kapının ardındaki sorunlar, görüntüler ve derinlik de büyümeye devam ediyor. Hep o umut, bir illüzyon gibi elimizde kalıyor. Bu da bizi sürekli devam etmeye yöneltiyor.” SELDA GÜNEYSU Karanlık A K... ANKARA Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in göreve gelir gelmez bakanlıktaki tüm bürokratların istifasını istemesi üzerine kurumda taşların yerinden oynayacağı belirtiliyor. Bakanlık kulislerinde, Telif Hakları Genel Müdürü Abdurrahman Çelik’in müsteşarlığa, sanatçı Kenan Işık, eski genel müdür Mine Acar ya da eski başrejisör Mustafa Kurt’un da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne getirileceği konuşuluyor. Mevcut genel müdür Lemi Bilgin’in yasal haklarını sonuna dek kullanacağı da kulislere yansıyan bilgiler arasında. Müsteşarlık için adı geçen Çelik, son genel seçimde AKP’den milletvekilliği adaylığını koymuş ancak seçilememişti. Abdurrahman Çelik, eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç tarafından 2005’te görevden alınmış, “haksızlığa uğradığı” gerekçesiyle Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde açtığı davada alınan kararı Danıştay da benimseyince, 2007 yılında görevine dönmüştü. Başbakan Erdoğan’ın “tiyatroların özelleştirilmesini” gündeme getirdiği dönemde, Çelik’in sanat kurumlarının özelleştirilmesine yönelik hazırladığı “Kültür Endüstrisi” başlıklı kitabı elinden düşürmediği bilgisi de kulislere yansımıştı. Öte yandan 1.5 yıl önce Günay’ın basın danışmanı olarak görev yapan Süha Bacanakgil’in de Ömer Çelik ile yola devam edeceği öğrenildi. Bunun yanı sıra kulislere Günay’ın Güzel Sanatlar Genel Müdürü olarak atadığı ve “yaş haddi” nedeniyle bu göreve getirilmesi eleştirilen Prof. Erol Erdinç’in yerine de aynı birimde genel müdür yardımcısı olarak görev yapan Hülya Muratlı’nın getirileceği belirtiliyor. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olarak görev yapan Prof. Rengim Gökmen’in yerine de genel müdür yardımcısı Şadi Erdoğan’ın atanacağı konuşuluyor. Şadi Erdoğan da son genel seçimlerde AKP’den milletvekilliği adaylığını koymuş fakat listeye giremeyince görevine dönmüştü. “İhtiyar Delikanlı” (Oldboy) ve “Kan Arzusu” (Thirst) filmleriyle tanınan Güney Koreli yönetmen Park ChanWook’un ilk Hollywood çalışması olan “Stoker”, 30 Mart 14 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek 32. İstanbul Film Festivali kapsamında izleyici ile buluşacak. Başrolünde Nicole Kidman ve Matthew Goode’un rol aldığı, senaryosunu ise “Prison Break” dizisi oyuncusu Wentworth Miller’ın yazdığı gerilim filminin konusunu yaşlı bir anne, kızı ve gizemli amcası arasındaki karanlık aşk oluşturuyor. “Stoker”, geçen hafta Rotterdam Film Festivali’nin kapanışını yapmıştı. Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası yılın ilk konserlerini verdi Çocuklar notaya, notalar Tohum Otizm’e ERSİN ANTEP n Kültür Servisi Arter’de açılan “Haset, Husumet, Rezalet” adlı sergi kapsamında, “Gordion Düğümü” ve “Stendhal Sendromu” başlıklı iki çalışması bulunan Aslı Çavuşoğlu, yarın saat 19.00’daki söyleşide yer alacak. Sanatçı, Özge Ersoy ile birlikte söz konusu iki eserinin üretim aşamasını konuşacak. ‘Haset, Husumet, Rezalet’ söyleşisi Park ChanWook’un ‘Stoker’ı İstanbul Film Festivali’nde ESKİŞEHİR Türkiye’de gerçekleşen değerli projelerden biri olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, Tohum Otizm Vakfı yararına 13 Şubat arasında Ankara ve Eskişehir’de konserler verdi. Şef Rengim Gökmen idaresindeki konserlere solist olarak piyanist Gülsin Onay eşlik etti. Böylesi konserlerin anlamı, büyüklerin pek kafa yormadığı konulara uzanıyor: Yurdun dört yanından olup birbirini tanımadan ve önyargısızca bir araya gelebilmek, doğru zeminde çalışarak başarıya hep beraber ulaşabilmek ve en önemlisi “birbirimiz” için çıkarsız yararlı olmak... Çoksesli teknikle yapılan müziği yaşıtlarına anlatan çocuklar, böylelikle hem kültürel anlamda değerli bir yatırım yapıyor hem de bilet kazancı başka minik ellerin yararına vakfediliyor. Doğuş Çocuk, konserinin başında dimağlarda Anadolu’yu canlandıran bir Türk bestecinin eserini, Hasan Niyazi Tura’nın “Türk Dansları”nı seslendirdi. Üstelik eser dünyada ilk kez seslendirildi. Henüz okullarında orkestra dersine dahi başlamamış çocuklar, her şeyi Oğuzhan Kavruk, Hasan Niyazi Tura, Tolga Taviş, Ebru Tamer, Murat Cangal ve üstat Toğrul Ganioğlu’ndan öğrenerek Rengim Gökmen’in usta kaptanlığı sayesinde zoru başardı. Bu ustalık Gülsin Onay’a Çaykovski “1. Piyano Konçertosu”nda eşlik ederken ve Prokofief “Romeo Juliet” icrası ile de sürdü. Programın daha çocuksu ve belki buna yönelik ısmarlama eserlerle olması, çalgıları ve müziği tanıtacak şekilde sürmesi, Doğuş Çocuk misyonu anlamında daha yararlı olabilecektir. (ersin@muzikoloji.org) n Kültür Servisi Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin dünya prömiyerini gerçekleştirdiği “Lale Çılgınlığı”, seyircinin büyük ilgisiyle karşılaştı. İsmini Hollanda’nın “Altın Çağı”nda lale soğanlarının fiyatlarının aniden aşı derecede yükselip çöküşe geçtiği dönemden alan “Lale Çılgınlığı” eserinin rejisörüyse Murat Atak. Eser, 5 Şubat saat 20.00’de, Haşim İşcan Kültür Merkezi’nde yeniden sahnelenecek. Antalya’da dünya prömiyeri GÜLSİN ONAY VE DIE DEUTSCHE KAMMERPHILARMONIE BREMEN İŞ SANAT’TA M. ŞEHMUS GÜZEL’İN ‘İNSAN YILMAZ GÜNEY’ KİTABI ÇIKTI Klasik dönemin üç ismi yorumlanacak Kültür Servisi Klasiğin üç önemli bestecisi Haydn, Mozart ve Beethoven’ın eserleri Die Deutsche Kammerphilarmonie Bremen ve Gülsin Onay ile İş Sanat’ta. Yaratıcı ve dinamik konser programlarıyla Almanya’nın önemli toplulukları arasında yer alan Die Deutsche Kammerphilarmonie Bremen “Günümüzün en yetkin Beethoven orkestrası” olarak tanımlanıyor. Topluluk, Mozarteum Orchestra Salzburg’un 9 yıldır daimi şefliğini üstlenen Ivor Bolton yönetiminde İş Sanat izleyicisinin karşısında olacak. Uluslararası başarıya sahip, hocası Adnan Saygun’un dünya çapında en güçlü yorumcusu olarak tanınan Gülsin Onay’ın solist olduğu konser 13 Şubat saat 20.00’de İş Sanat’ta. ‘Güzel gülen adam...’ Kültür Servisi M. Şehmus Güzel’in “İnsan Yılmaz Güney” kitabı Kaynak Yayınları tarafından yayımlandı. Adana’dan Fransa’ya, çocukluğundan ölümüne sinemacı, öykücü, romancı, eylem adamı Yılmaz Güney’i anlatan kitapta, Güney’in devrimci yönü, 68 kuşağı devrimci hareketinde Deniz Gezmiş, Yusuf Küpeli, Ulaş Bardakçı ve diğerleri ile olan ilişkileri, hayatına girmiş kadınlar da yer alıyor. M. Şehmus Güzel, Güney’i anlatırken kitapta şu ifadelere yer veriyor: “Hurda bisikleti ve paslı film kutuları ile her gece yazlık sinemalara gelen esmer, ince, uzun ve çok güzel gülen genç bir adam... Sinemaya gidecek parası olmayan yoksul mahalle çocukları, kendilerine arka kapıyı açan o genç adamı her gece sabırla beklerdi. Derin ve etkileyici gözlemleriyle izlediği her filmden geleceğe dair ders çıkaran bir insan, günün birinde elbette çok büyük bir sinemacı olacaktı.” Super Bowl’da Beyoncé rüzgârı Pop müzik yıldızı Beyoncé ABD’nin spor organizasyonu “Super Bowl” kapsamında New Orleans’ta bir konser verdi. Konsere, geçmişte üyesi olduğu “Destiny’s Child” topluluğuyla çıkan şarkıcının gösterisi için ABD Başkanı Barack Obama da Twitter’da sanatçıdan övgü ile bahsetti. Beyoncé, son olarak ABD’nin ulusal marşını seslendirirken playback yaptığını itiraf etmişti. Nicole Kidman
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear